‘’Hazır mısınız?‘’
Ali koç ve yönetimi bu sefer dünya çapında bir teknik direktörü Türkiye’ye getirerek gündemi belirlemiş oldu. Artık Fenerbahçe kimsenin itiraz edemeyeceği, Obradoviç tarzı ağırlığı olan işine asla kimseyi karıştırmayan, yeri geldiğinde bıçak sırtı kararları rahatlıkla alabilecek bir karakterli hocaya sahiptir.
Jorge Jesus’tan inciler;
3 Haziran tarihinde yapılan imza töreninde Jorge Jesus’tan önemli bilgiler edindik. Birkaç başlıkla söylediklerine değinirsek. Portekiz dışında gittiği her ülkede 1 yıllık anlaşma yaptığını, olası başarı elde edilirse zaten büyük ihtimal devam edeceğini net bir şekilde belirtti. Neden Fenerbahçe’yi seçtiğini ise taraftarın çok tutkulu oluşu, kulüp dinamiklerinin kendisine uyduğunu ve Ali koç yönetiminin tavrının etken olduğunu açıkça beyan etti. Genel olarak 4-4-2 sistemi ile oynadığını ama maça göre değişkenlik gösterebileceğini, ofansif oyunu daha çok benimsediğini ve buna uygun oyuncuların transfer edileceğini açıkladı, bunun için 4-5 oyuncu transfer edilmesi gerektiğini de yönetime iletmiş.
13 Haziran’da sezonu açacaklarını ve şampiyonlar ligi maçına kadar 6-7 adet hazırlık maçı yapmak istediklerini, kamp çalışmalarını ise samandıra ve topuk yaylasında yapacaklarını öğrenmiş olduk. Ayrıca imza töreninde Mesut Özil için sorulan soruda, kendi karakterini ortaya koyan o hafiften yükseldiği Fenerbahçe’den kimsenin üstün olmadığını kendisini de katarak sadece bir isim olduğunu önemli olan Fenerbahçe’dir diyerek, nasıl bir felsefesinin olduğunu bizlere göstermiş oldu.
Sonuç olarak önümüzdeki sezon sadece Fenerbahçe taraftarı değil, bütün Türkiye heyecanla yeni sezonu beklemeye başladı, ayrıca oldukça heyecanlı ve bol aksiyonlu geçeceğini de söyleyebiliriz. O zaman son olarak taraftara sormak gerekir hazır mısınız?
‘’Kral'ın takımı krallığını ilan etti‘’
Dün gece oynanan şampiyonlar ligi finali, enteresan olaylara sahne oldu. Birçok futbol sever seyirciler gelemediğinden dolayı koca finalin tam 38 dakika sonra başlatılmasına herhalde şahit olmamıştır. Umarım FİFA bu durumu göz ardı etmez. Böyle bir olayı biz yaşatsaydık, dünya basını maçı değil bu olayı manşete taşırdı. Maça gelirsek Real Madrid haddini aşmayarak maça mükemmel bir oyun planı ile hazırlandığını gördük. Çünkü karşılarında formda, çok iyi oyunculardan kurulu dominant bir Liverpool takımı olduğunun bilincindelerdi. Liverpool o kadar iyi bir hücum takımı ki, Ancelotti bunu çok iyi bildiğinden dolayı takımını defansif oynatarak, alan daraltmayı tercih etti. Kontra oyunculara sahip olduğundan dolayı maç içinde nasıl olsa 3-4 pozisyon üretirsem bir tanesini atarım dedi ve nitekim beklenildiği şekilde akıllı bir kontra atak sonucunda golü buldular. İlerleyen dakikalarda skoru korumak adına daha çok kapanarak kupayı kazanmayı başardılar.
Liverpool ise maçta üstün olan taraftı, futbolcuların elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz. Birçok pozisyona girdiler ama tabelaya bunu yansımadılar. Bunda kendi liglerinde dramatik şekilde şampiyonluğu kaçırmalarının da etkisi olabileceğini düşünüyorum, ne olursa olsun akıllarının bir köşesinde şampiyonluğu nasıl kaçırdık düşüncesi kafalarını kurcalamış olabilir. Ancak bütün bu yaşadıklarına rağmen bu seneyi çok iyi geçirdiler ve bizleri futbola doyurdular.
Sonuç itibari ile son olarak şunu belirtmek isterim, Real Madrid kupada favori ise zaten kupayı kazanıyor, dün gece bize favori olmasam da bu kupayı yine ben kazanırım diyerek, şampiyonlar liginin kralı olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. Dilek olay tam 14 kez bu kupayı kazanmak başka hiçbir takıma nasip olmaz bence.
‘’Fenerbahçe tarihinde yerini aldı‘’
Fenerbahçe sezonun son maçını galibiyet ile kapatarak şampiyonlar ligi biletini resmileştirdi. İlk yarı biraz gergin olmakla birlikte, Fenerbahçeli oyuncuların konsantrasyon eksikliği yaşadıklarını gördük. Eksik kalmış Malatya takımına bireysel hata ve rehavetten dolayı ciddi pozisyonlar verdiler. Ancak neyse ki kaptan Altay öyle değildi ve yine takımını rahatlatan kurtarışları yaparak Fenerbahçe adına çok büyük katkıda bulundu. İkinci yarı İsmail Kartal motivasyon konuşması yaparak, oyuncularına maçı rahatlatmalarını ve iyi bir sonuç ile kapatılmasını istemiş olmalı ki, oyuncularda ikinci yarıda bunun bilinci ile istenilen sonucu elde ederek maçı tamamladılar. Sezon bitti Fenerbahçeli futbolcular kendilerini diri tutarak yeni sezona hazır girmeleri gerekiyor. Çünkü tatilleri kısa olacak, bu arada kendine iyi bakan oyuncular takımın direk oyuncusu olmak adına bir adım önde olacaktır, seneye bu formayı kapmak hiç de kolay olmayacaktır.
İsmail Kartal;
Teknik direktörlük konusunda yönetim ne karar alırsa alsın, Fenerbahçe camiası İsmail Kartal’ı asla unutmayacaktır. İkinci gelişinde göstermiş olduğu fedakarlık ve takıma katmış olduğu değer çok önemlidir. Bu dönem içerisinde 12 galibiyet 5 beraberlik ve sadece 1 mağlubiyet alarak başarılı bir grafik sunmuştur. İkinci yarının en çok puan alan ve gol atan takımı olmuştur. Camiayı birleştirmiş, kaostan uzak tutarak sadece kendi işini yapmıştır. Bu başarıların sonucu olarak, Fenerbahçe taraftarının gönlünde yerini almıştır. Artık bu camia biliyor ki, İsmail Kartal Fenerbahçe’nin öz evladıdır.
Artık top yönetimdedir hızlı bir şekilde aksiyonları alarak bu teknik direktör bilinmezliğine son vermelidir. Almış olduğu karara yönelik çalışmalarını ve planlarını devreye sokması gerekmektedir. Heyecanla bekliyoruz.
‘’Taraftarına hediye veremedi.‘’
Fenerbahçe büyük bir mucize olmaz ise şampiyonlar ligi için ikinciliği aldı diyebiliriz. Ancak taraftarının önünde oynadığı son maçında galibiyet alacak kadar tatminkar bir oyun sergileyemedi. Fenerbahçe eksik olan oyuncularını çok aradı. Kim Min Jae arkadaşlarına o kadar çok güven veriyordu ki, diğer oyuncular güvenle atağa çıkabiliyorlardı. Aynı şekilde orta sahadaki Crespo ve Mert Hakan’ın ileri geri çalışarak, pas bağlantılarında ne kadar önemli rol oynadıklarını biliyoruz. Samuel’in ileride oynadığında bocaladığını gördük, defanstan çıkışlarda daha fuleli olabiliyor ve verimini arttırabiliyor. Ferdi ile Emre Mor’un tatlı rekabeti de maça ayrı bir güzellik kattığını söyleyebiliriz. Altay ise bu genç yaşında olgunluk dönemine girmiştir, kaptanlık ona ayrı bir sorumluluk katmıştır ve maçta çok kritik kurtarışları ile takımına bir puanı kazandırdı diyebiliriz. Takımın gerçek bir santraforu olmadığını bu maçta tekrar hissettik, Serdar Dursun iyi niyeti ile mücadelesini yapmaktadır, ama şampiyonluk için yeterli olmadığını hepimiz görüyoruz. Önümüzdeki sezon üst düzey bir santrafor alınması çok elzem bir durumdur.
Karagümrük takımına bakarsak bu maç için çok iyi hazırlanmışlar. Tempoları hiç düşmedi, çok koşarak alan daraltmayı ve Fenerbahçe’nin boş alan bulmasını imkansız hale getirdiler. Kalecileri dahil teknik oyunculara sahip olmaları öz güvenle pas yapmalarını sağlamaktadır, Fenerbahçeli oyuncuların preslerini kırarak baya yordular. Bu iyi paslaşmalar çok önemli fırsatlar yakalamalarına sebep oldu, ancak Altay engeline takıldılar. Oynadıkları oyun ile galibiyet için geldiklerini bize gösterdiler. Sonuç olarak bir puanı hak ederek sahadan ayrıldılar.
Yönetim hemen çalışmalara başlamalı;
Fenerbahçe yönetimi artık önümüzdeki sezona bakmaya başlamalıdır, teknik direktör konusunu hiç geciktirmeden sonuçlandırmalıdır. Oyuncu transferleri ihtiyaç olan bölgelere, plana göre yapılmalı, gidecek oyuncuları en uygun şekilde göndermeli, taraftarın seneye çok büyük beklenti içerisinde olduğunu düşünürsek, yönetimin bu icraatları yapması gerektiğini söylememize gerek yok değil mi ?
‘’Elindeki fırsatı tepti‘’
Beşiktaş takımı seyircisi ile birlikte oyuna oldukça agresif ve sert başladı. Beşiktaşlı futbolcular kendilerini o kadar çok motive etmişler ki, bazen bu aşırı konsantrasyon sertliğe de neden oldu. Zaten 6 adet sarı kart görmeleri bunu bize göstermektedir. Ama maç öyle başlamadı, Fenerbahçe oyunun başında Beşiktaş defansının bir anlık hatasından yararlanarak Novak’ın ayağından bir gol buldu. Oyunun seyri Fenerbahçe lehine gidecek gibi dururken, takımı adına golü atan Novak penaltıya sebep olarak adından yine söz ettirmeyi başardı, ancak Batshuayi topu direğe nişanlayarak penaltıyı kaçırdı. Bu moral bozukluğunda, Serdar dursun net bir gol pozisyonuna girdi, golü ben atayım demeyerek, takım oyunu adına pası boşta bulunan İrfan cana verse, başka bir senaryodan bahsedebilirdik. İlerleyen dakikalarda Beşiktaş baskıyı her geçen dakika daha da çok arttırmaya başladı, alan daraltarak Fenerbahçeli futbolcuların paslaşmasını engelledi ve ardından yine Novak tarafından yapılan tartışmaya açık müdahale ile kazanılan ikinci penaltıyı Ghezzal gole çevirerek tarafların soyunma odasına beraberlikle girmesini sağladı. İkinci yarıda ise her iki tarafta kazanmak adına yakaladıkları pozisyonları gole çeviremeyerek beraberliğe razı oldular.
Valerien İsmael geldiği günden bu yana bence ilk defa Beşiktaş’a oynatmak istediği oyunu bize sahneledi. Futbolcularına 1.bölgede prese dayalı bir oyun istediğini anlatmış. Ancak bu oyun taktiği, pas becerisi daha iyi olan takımlarda iyi sonuç vermeyebilir, hiç beklenilmeyen acı sonuçlar doğurabilir. Valerien İsmael maçı kenarda yaşayan bir kişilik, taraftarların desteği ile bu sistemden verim almaya çalışacak, bakalım başarılı olabilecek mi göreceğiz.
İsmail Kartal ise takımını son dakikalarda skoru korumaya yönelik oynatması ve beraberliğe razı olması onun adına hiç iyi olmamıştır. Bu maça kadar etiyle tırnağıyla kazıyarak elde etmiş olduğu bu başarılı periyodu bir galibiyet ile taçlandırsaydı, önümüzdeki sene için yerini baya sağlamlaştırmış olacaktı. Ancak maalesef elindeki fırsatı değerlendiremeyerek geri tepmiş oldu.
‘’Bu nasıl bir seviye?‘’
Bu seneki şampiyonlar ligi yarı final maçları seyredenleri futbola doyurdu. Her iki eşleşmede de müthiş gollere ve taktik savaşlarına tanık olduk. İlk olarak Villarreal-Liverpool maçlarını değerlendirirsek, İngiltere de oynanan maçta Liverpool’un oyun olarak bariz üstünlüğünü gördük ve net bir skor elde ederek (2-0) ikinci maça geldiler. Artık spor kamuoyu Liverpool’un güle oynaya turu geçeceklerini deklere etmeye başlamıştı. Oysaki Villarreal’in söyleyecek sözleri vardı, ilk söz olarak inanılmaz bir pres yaparak ilk golü hemen oyunun başında buldular, bu gol Liverpool’u şaşkına çevirmekle birlikte, bütün oyun planlarını bozdu, bunu gören Villarreal ölümcül prese devam ederek ikinci golü de bularak devre arasına 2-0 önde gitmeyi başardılar. İkinci yarıda Klopp oyuncu değişikliğine giderek maçın kaderini değiştiren Luis Diaz’ı oyuna aldı. Pres yapmaktan yorulan Villarreal, elde ettiği skoru tutmaya çalıştı, ama oyun üstünlüğünü eline geçiren Liverpool buna izin vermeyerek 15 dk içinde 3 tane gol bularak, müthiş bir geri dönüşe imza attılar. Böylece şampiyonlar ligi finaline adını yazdıran Liverpool rakibini beklemeye başladı.
Diğer müthiş yarı final eşleşmesinde ise, İngiltere de oynanan o unutulmaz maç, her iki takımın belli periyodlarda üstünlük sağlayarak ve klas oyuncuları ile karşılıklı goller bularak Manchester City’in 4-3 üstünlüğü ile kapanmıştı. İkinci maçta ise tam bir drama vardı, dengeli giden maçta, City etkili bir atak ile Mahrez’in ayağından şık bir gol buldu, Madrid adına her şey bitti derken, 90. ve 90+1 de oyuna sonradan giren Rodrygo’dan buldukları goller ile maçı uzatmaya taşıdılar. Tabi morali artan ve seyirci desteğini arkasına alan Madrid Benzema’nın ayağından buldukları penaltı golü ile adlarını finale yazdırdılar. Ancelotti oyuncu değişiklikleri ile maça damga vururken, Guardiola bir kez daha hüsran yaşayarak City takımına şampiyonlar ligini kazandıramadı, eminim içinde kalan tek ukde budur.
Ve final;
Artık gözler 28 Mayıs’ta oynanacak olan final maçına döndü, Benzema’nın insan üstü oyunuyla takımını buralara kadar taşıyan Real Madrid mi ? , yoksa kompakt oyunun kralı ve çok formda olan Liverpool mu ? kupayı kazanacak. Kendi adıma görüşüm, Benzema buraya kadar.
‘’Bu oyun haftaya yeterli olur mu?‘’
Fenerbahçe son haftalarda olduğu gibi 1. bölgede baskı yaparak, hızlı paslarla rakip alanda etkili olmaya çalıştı. Bu etkin oyun, maçın hemen başında semeresini vererek, son haftaların formda oyuncusu Rossi ile golü buldular. Bu gol taraftar da yine doğal olarak fark beklentisi oluşturmuş oldu. Ancak beklendiği gibi 2. gol bir türlü gelmedi. Bunda Fenerbahçe’nin önemli eksiklerinin olması ve yerine oynayan oyuncuların eksik olan oyuncular kadar verimli olamamasından kaynaklandığını gördük. Tabi ikinci gol gelmeyince Gaziantep’in oyuna ortak olmak adına çabalarını gördük, ancak onlarda ilk yarıda istedikleri sonucu elde edemediler.
İkinci yarı başladığında Fenerbahçeli oyuncular yine etkili başladılar Altay’ın ikinci asistine yaklaştığı pozisyon sonucunda penaltı kazandılar. Serdar dursun direğe nişanlayarak penaltıyı kaçırdı, ama taraftarın vermiş olduğu destek ile Serdar dursun ilerleyen dakikalarda gol atarak bunu telafi etmiştir. Bu durum bize, taraftar desteğinin futbolcular üzerinde ne kadar etkili olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Ardından Sagal’ın golü Fenerbahçe adına durumu zorlaştırmakla birlikte, Fenerbahçeli oyuncularda skoru koruma duygusunu oluşturdu. Bu duygu, takımın geriye çekilerek kontradan gol bulma çabasına itmiştir. Bu durum 82.dakikada Zajc’ın kendisini anlatan o klas gollerinden birini daha Gaziantep ağlarına göndermesiyle son buldu. Uzatma dakikalarında Gaziantep’in atmış olduğu penaltı golü sadece skor tabelasını değiştirmiştir.
Kazasız bir şekilde bu haftayı atlatan Fenerbahçe, çok etkili değildi, eksik oyuncularını (Kim Min Jae, Samuel Osayi, Crespo) aradı. Buna ilaveten bazı oyuncularda konsantrasyon eksikliğini de gördük, örnek verirsek Serdar Aziz’in gereksiz şekilde kart görmesini söyleyebiliriz. Haftaya sezonun son derbisi Beşiktaş maçı var, Gaziantep karşısındaki bu oyun kazanmaya yeterli olur mu, bunu göreceğiz. Heyecanla bekliyoruz.
Maçın üç adamı Rossi, Miha Zajc ve Serdar Dursun.
‘’Ali Koç ne yapacak?‘’
Futbol sezonu bittiğinde spor medyasında en çok konuşulacak konu herhalde Fenerbahçe’nin başında teknik direktör olarak kimin olacağıdır. Başkan Ali Koç, İsmail Kartal’ı getirdiğinde böyle bir karambolün içinde olacağını tahmin etmiyordu. İsmail Kartal’ın göstermiş olduğu bu başarı, kolay verilecek olan kararı zorlaştırmıştır. Aslında takıma bakıldığında tam da Ali başkanın istediği gibi genç bir takım oluşturulmuştur, buna ilaveten seri galibiyetlerin gelmesi taraftarı ve yönetimi de memnun etmiştir. Bu oluşan durum İsmail Kartal’ın elini kuvvetlendirmiştir. Diğer taraftan medyada geçen teknik direktör isimleri de oldukça önemli isimlerdir. Löv veya Jorge Jesus gibi teknik direktörlerin Fenerbahçe’ye gelmesi, takıma ve Türk futboluna önemli katkı sağlayacağını söyleyebiliriz. Kalıcı başarı yönünde bu isimler Fenerbahçe çok şey katacaktır. Bundan dolayı Ali Koç ve yönetimi bu seçeneği de göz ardı edememektedir.
Karar ne olacak?
Ali Koç ve yönetimi bu konuda oldukça politik hareket etmektedir, ser verip sır vermemektedir, taraftarın sabırsız olduğunu onlarda bilmektedir. Bu sebepten dolayı ince eleyip sık dokuyarak en doğru kararı vermek istiyorlar. Bütün bu kriterler sonucunda, alınan başarılı sonuçlara rağmen İsmail Kartal ile devam edilmesi yönünde açıklama yapılmaması, medyada yabancı hoca isimlerinin sıkça yazılması ve yönetimin net bir açıklama yapmaması, yabancı hoca ile devam edilmesi yönünde eğilimin daha fazla olduğunu bize hissettiriyor.
Şunu da unutmayalım hangi karar alınırsa alınsın asla tüm kesimi memnun edemeyecekler, en ufak aksama da karşı görüşte olan kesim hemen saldırıya geçecektir. Ne diyelim şansları bol olsun.