Nedendir bilinmez Rizespor maça çok sert başladı. Bu sert oyunu agresiflik olarak açıklamak çok doğru olmayacaktır, çünkü topa değil de genelde Fenerbahçeli futbolculara yönelik sert hareketlerin yapıldığını gördük. Bunun sonucunda da Rizeli Baiano kırmızı kart görerek takımını daha maçın 2. dakikasında 10 kişi bırakarak olası sonuca çanak tutmuş oldu.

10 kişi kalan Rize, defansa çekilerek oyun planını, kontradan gol atabilmek adına kurduğunu gördük. Oysaki büyük değişim gösteren Fenerbahçe, oturan sistemi ve ileride baskılı oyunuyla, Rize’nin oyun planını tamamen bozmuş oldu. Fenerbahçe adına beklenilen skor avantajı 9 dk. da Rossi’nin şık golüyle geldi. Ardından ilerleyen dakikalarda oyunu rölantiye alan Fenerbahçe, gelen penaltı golleri ile maçı kendi adına rahatlattı. İkinci yarı oyuncu değişikleri ile başlayan Fenerbahçe, bu sene pek görmediğimiz şekilde, farkı arttırmaya yönelik çabasını gördük. Bunu da ilk yarıda olduğu gibi, ikinci yarıda da atılan 3 gol ile gösterdiler.

Serdar Dursun ilginç bir istatistiğe imza atarak her iki Rize maçında 3’er gol atarak Fenerbahçe tarihine ismini yazdırdı. Arda Güler o yumuşak ayağı ile asist yaparak, maçta adından söz ettirmeyi başardı. Crespo’nun sakatlaması Fenerbahçe adına şanssız bir kayıp oldu, Kim Min Jae ise önümüzdeki maç cezalı olduğundan dolayı oynayamayacaktır. Bu durumda İsmail Kartal’ın haftaya nasıl bir takım çıkaracağını merakla bekleyeceğiz. Ancak şunu biliyoruz ki, sistem oturduğundan dolayı kim oynarsa oynasın, aynı oyun düzeni devam edecektir.

Sonuç itibari ile Fenerbahçe maçlarını kazanarak rakiplerine göz dağı vermektedir. Özellikle son 4 maçta 14 gol atarak ve hiç gol yemeden kazanmaları, ofans ve defans anlamında bize çok şey göstermektedir.

Bana göre maçın üç adamı sakatlanana kadar Crespo, Serdar Dursun ve Arda Güler.

Fenerbahçe taraftarının takımını ne kadar çok sevdiğini bir kez daha dün oynanan maçta gördük. Güzel bahar havasında stadı dolduran taraftar, özlediği ve devamlı kazanan bir takıma sahip olmaları, onları çok mutlu etmiş ki, kötü oyuna rağmen takımını sonuna kadar desteklediler. Oyunculara ve İsmail Kartal’a ayrıca sevgilerini göstererek duygusal bir ortamda yarattılar.

Aslında maç tam Fenerbahçe’nin istediği şekilde başladı. Erken gelen gol, ilerleyen dakikalarda farka gidilebilecek bir hava yarattı. Ama tam tersine Fenerbahçeli oyuncular çok temposuz oynamaya başladılar ve 1. bölgede pas hataları yaparak rakibe davetiye çıkarttılar. Göztepe takımı da bu davete karşılık üç defa önemli pozisyona girdi, ama gol ile sonuçlandıramadılar. Bu durum rakibi cesaretlendirmekle birlikte oyuna ortak etti. İlerleyen dakikalarda İsmail Kartal oyuncu değişiklikleri yaparak oyuna tempo katmak istedi, meyvesini penaltı kazanarak aldı. Kazanılan penaltıyı taraftarın isteği ile Arda Güler’in golle sonuçlandırması maçı Fenerbahçe adına rahatlatmış oldu. İsmail hoca bu maçta yaşanan gol yollarındaki sıkıntıyı ve yaratıcı oyuncu eksikliğini görmüştür herhalde. O zaman şu soruyu herkes sormak ister İrfan Can’ın yokluğunda neden Arda Güler ile oyuna başlamadın diye.

Sonuç itibari ile Fenerbahçe dolu dizgin yoluna devam etmektedir. İsmail Kartal elini daha da çok güçlendirmeye devam etmektedir. Kazanmaya devam ettikçe, sezon sonu verilecek olan teknik direktör kararında yönetimi oldukça zor bir dönem beklemektedir.

Maçın en iyi üç oyuncusu Samuel Osayi, Mert Hakan ve Altay.

Bu sene şampiyonlar ligine İspanyol ve İngiliz takımlarının damga vurduğunu görüyoruz. Yarı final eşleşmesi Mancester Cıty-Real Madrid ve Liverpool-Villarreal olarak gerçekleşti. Olasılıklara bakıldığında 2 İspanyol takımının çıkması sürpriz olacaktır, bir İspanyol ve bir İngiliz takımının çıkması güçlü bir olasılıktır, ancak iki İngiliz takımının çıkması en güçlü olasılık olarak görülürken, herkesin beklediği final olduğunu düşünmekteyim.

Real Madrid neden büyük olduğunu kanıtlarcasına bu yarı finale gelmiştir, Chelsea karşısında oldukça zor duruma düştüler ama Benzema’nın olağan üstü çabası ile yarı finale kadar geldiler. Villarreal ise ayrı bir mucizeye imza atarak, bir alt sınıf olan takımların buralara gelebilmesi için nasıl oynamaları gerektiğini göstererek bir devi Bayern Münich takımını eleyerek yarı finale geldiler. Mancester Cıty buraların gediklisi olan Atletico Madrid takımını kendi silahı ile vurarak yarı finale gelmeyi başardılar. Liverpool ise Benfica karşısında ilk maçta zaten işi bitirmişlerdi, ikinci maça yedekleri ile çıkarak onlarında kalitesini bize sunmuş oldular.

Artık heyecanla finalin adını öğrenmek ve kimin kazanacağına tanık olmak istiyoruz. Ama şunu biliyoruz ki, hangi takımlar çıkarsa çıksın final maçının bir şölen havasında geçeceği kesindir. Benim favorim mi kim? hemen yazayım Liverpool.

İsmail Kartal geldiğinde bu kadar iyi bir performans beklenilmiyordu. Ama tam tersine ligde başarılı olduğundan dolayı kafalar karıştı. Yıl sonuna kadar kolay fikstürden dolayı galibiyetlere devam edecektir, bu durum İsmail hocanın elini kuvvetlendirecektir. Ama ben eğer değişim yapılacak ise şimdiden yapılması ve kadro yapılanmasını yeni hocanın yapmasının daha doğru olacağını düşünmekteyim. Çünkü şampiyonlar ligi ön elemesi ve dünya kupasının oynanması, zaman darlığından dolayı, lig sonunda gelecek olan teknik direktörün istediği kadro kurması zor olacaktır.

Son yıllarda Fenerbahçe-Galatasaray derbilerine bakıldığında, genel olarak bariz üstünlük sağlayan bir takım olmamıştı. Ancak dün akşam oynanan derbide Fenerbahçe’nin net üstünlüğünden bahsedebiliriz. İstatistiklere bakıldığında, topla oynama, atılan şut, gol beklentisi, rakip sahada topla buluşma, ceza sahasına yapılan orta ve pas isabet oranlarında, Fenerbahçe’nin üstün olduğunu görüyoruz. Peki, Fenerbahçe’nin bu üstün oyunu nasıl gerçekleşti.? Öncelikle İsmail Kartal’ın kendisi hakkında yapılan spekülatif yorumlara aldırmadan, takımını çok iyi hazırladığını söyleyebiliriz. Takımının yüksek kondisyona sahip olduğunu bildiğinden dolayı ileride hücum pres yaparak Galatasaray’ın, oyun kurmasını engelledi. Ritmik ve akılcı paslar ile kapalı defansı çözmeye çalıştı, bunu da ilk golde başardılar. Sonraki dakikalarda topun kendilerinde daha çok kalması için pas alışverişinde bulunarak, rakibi yormaya çalıştılar. Ardından Serdar Dursun’un inatla topu kaptırmadan başlattığı akın sonucunda, yine kendisinin son dokunuşu ile Fenerbahçe ikinci golünü attı. Skor üstünlüğünü elde eden Fenerbahçe, maçı bitirmeye yönelik defansa çekilerek maçı rölantiye almak istedi, o dakikalarda Galatasaray’ın gol arayışları sonuç vermeyince, maç Fenerbahçe’nin galibiyeti ile sonuçlandı.

Miha Zajc;

Serdar Dursun’un o bitmek bilmeyen enerjisi ve attığı golü, Samuel’in ileri geri yapmış olduğu bindirmeler, Kim Min-Jae’nin o çok kritik topları keserek, olası tehlikeleri bertaraf etmesi, Crespo’nun ofansa ve defansa vermiş olduğu desteği ve diğer bütün oyuncuların oyunda sağladıkları destek asla küçümsenemez ve çok değerlidir. Ancak burada Miha Zajc için küçük bir parantez açmak istedim. Oynamadığı dönemlerde neredeyse futbolu unutma aşamasına gelmişti, ama o ortaya karakter koyarak takımına küsmeden çalışmalarına devam etti ve kendisine verilecek olan şansı bekledi. O fırsatı İsmail Kartal kendisine verdi. O da bu yakaladığı fırsatı çok iyi değerlendirerek, atmış olduğu etkileyici goller ve asistler ile takımın en formda oyuncusu olduğunu kanıtladı.

Fenerbahçe artık arkasına bakmadan dolu dizgin yoluna devam etmektedir. Lig ikinciliğine yükselerek kendilerine ayrı bir motivasyon sağladılar. Ayrıca kalan maçlara bakıldığında fikstür avantajı da olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak hakemler ne yaptı? sorusunu duyar gibiyim, her iki tarafında çok memnun olduğunu düşünmüyorum, o zaman onların tarafında değişen bir şey yok diyebiliriz.

Bilindiği gibi son aylarda Türk futbolu oldukça çalkantılı bir dönem geçirmektedir. TFF, MHK ve Tahkim kurulu arasında oluşan bu karmaşa, tüm spor kamuoyunu meşgul etmiş ve kafalarda birçok soru işaretleri oluşturmuş.

Hatırladığınız gibi 8 Mart 2022 tarihinde, alınan tarihi karar ile MHK, 13 hakemimizi performans, yıpranma ve gençleştirme adına görevlerinden alındığını açıkladı. Alınan bu karar spor gündeminde deprem etkisi yaptı. Takımlarımız ve medya tarafından, olumlu olumsuz birçok yorumlar geldi. TFF destekli MHK bu kararların arkasında durarak açıklamalarda bulundu, ama tatmin edici değildi. Ardından ilerleyen günlerde Tahkim kurulu hakemlerin itirazlarını haklı bularak MHK’nın almış olduğu bu kararı bozdu. Spor gündemi tekrar yoğun bir tartışma dönemine girdi.

Bütün bu sarsıcı kararların alındığı dönemde TFF çok fazla eleştirildi. Zaten dönem boyunca, takımlarımız, medya ve diğer kurumlar tarafından hep ağır eleştiri altında kaldılar. Bütün bunlara ilaveten, yayın ihalesinin sonuçlanmaması, yayın yapan kanalın yaptırımları, takımlarımızın şikayetleri arasında kalan TFF, bu zorlu süreçte çok fazla yıpranmasına neden oldu.

Beklenmedik istifa;

Yaşanan bunca olaylardan sonra 4 Nisan’da, yine gündemi sarsan bir haber ile TFF başkanı sayın Nihat Özdemir görevinden istifa ederek ayrıldı. Bu alınan karar ne derece doğru veya yanlıştır, ilerleyen günlerde belli olacaktır. Bundan sonra bizi nasıl bir süreç beklemektedir bilinmiyor. Ama şunu çok iyi biliyoruz ki, gelecek olan başkan ve yönetim, öncelikle tüm takımların, spor medyasının güvenini ve saygınlığını kazanmalıdır. Her takıma eşit mesafede olmalı, doğru kararlar alarak, bu bilinmezlik ve kaosu ortadan kaldıracak hamleler yapmalıdır. İşte o zaman o herkesin takdir ettiği ve arkasında olduğu bir Türkiye Futbol Federasyonu olacaktır.

Aslında Fenerbahçe maça düşük tempoda başladı. İlk plan olarak top rakipteyken ani şok baskınlar ile rakibi eksik yakalayarak gol atma düşüncesinde olduğunu gösterdi ve bunda da 2-3 pozisyon elde ederek başarılı oldular. Sonraki dakikalarda hücum prese ilaveten daha ritmik paslaşarak rakibe baskı kurmayı başardılar. İlk gole bakıldığında en önemli detay takımın rakip sahada çoğalmasıydı, çünkü artık kondisyon ve özgüvenleri tavanda olduğundan dolayı bu işi rahatlıkla yapabileceklerinin farkındalar. Yükselen formu ile Rossi, İrfan canın harika asistini, şık bir gol atarak taçlandırdı. Ardından İrfan can aslında kendi klasını anlatan harika bir gol attı. Kalan sürede artık her iki takımda sadece maçın bitmesini beklemeye başladı. Maç sonu gelmek üzereyken geleceğin yıldız adayı Arda Güler kendi kumaşını kanıtlayan o öz güvenle atmış olduğu gol, Fenerbahçe taraftarını bir kez daha mutlu ederek maçın tamamlanmasını sağladı.

Fenerbahçe artık istikrarlı bir takım olmuştur. Aynı oyuncular ile maça başlamak, futbolcuların birbirlerini iyi tanımaları, oyun sisteminin ezberlenmesi ve öz güvenin yerine gelmesi, haftaya oynanacak olan derbi karşılaşmasında Fenerbahçe’yi favori göstermektedir. Dolayısıyla Fenerbahçe taraftarı Saraçoğlu stadını karnaval yerine çevirerek unutulmaz bir gün yaşatacaktır.

İkinci adam sorusu;

İsmail Kartal Fenerbahçe’nin başına ilk geldiği haftalarda bu soru yine sorulmuştu. O zaman daha kendisini kanıtlamadığından dolayı, soruya açık cevap vermedi ve Fenerbahçe için burada olduğunu, çağrıldık gönül bağı ile geldim diye, asıl istenilen cevabı vermeyerek konuyu kapatmıştı. Ancak şimdi durum farklı hale geldi takım istim üstünde ve sezon boyunca en iyi futbolunu oynamaya başladı. Doğal olarak kendisi de bu başarıdan pay çıkarmak istiyor ve kendisine gerekli payenin verilmesini istiyor. Derbi öncesi İsmail Kartal’a bu sorunun özellikle sorulmasının altında bir maksat var mı? onu maç sonunda göreceğiz.

Sonuç itibari ile Ali Koç’u ve Fenerbahçe yönetimini sezon sonunda çok zor bir karar beklemektedir, ancak şunu biliyoruz ki, alınacak karar doğru olmalıdır yoksa kimsenin hatalı karara tahammülü kalmamıştır.