Fenerbahçe’nin bu sezon oynadığı en rahat maç olduğunu söyleyebiliriz. Hemen hemen istediği her şeyi bu maçta yaptı. İleride pres yaparak kaptığı toplarla gol aradı ve golleri de buldu. Fenerbahçeli oyuncular çok hırslıydı ve gol atma istekleri hiç bitmedi. Rakibin on kişi kalması işleri tabi ki işleri kolaylaştırdı, ancak eşit sayıda oyuncu ile oynansaydı bile yine Fenerbahçe bu maçı kazanırdı.

Miha Zajc bence bu takım için çok önemli bir oyuncu, orta sahada kalitesi ile müthiş katkı sağlıyor, atakların başlangıcında verdiği kritik paslar, pas bağlantılarında hep o var, ayrıca tek pasları ile takımın ritmini arttırıyor, bu sebepten dolayı bence maçlara hep on bir başlamalı. Şimdi kafalar biraz karışmış olabilir altı gol atılan bir maçtan sonra, bu takıma forvet alınmalı mı diye sorular sorulacaktır, evet bence alınmalı çünkü çok daha güçlü takımlarla oynadığında bu kadar pozisyon bulman kolay olmayacaktır ve kaçırma lüksün az olduğundan dolayı nokta forvete her zaman ihtiyaç vardır. Taraftarın sevgilisi Arda,10 numaralı forması ile seyirciye çok güzel iki hediye verdi.

Fenerbahçe ve Türk futbolu için bu değerin kaybolmaması gerekiyor, ona olumlu yönde desteğe devam etmeliyiz. Ayrıca Ferdi Kadıoğlu içinde paragraf açmak isterim, hem fiziki hem de oyun olarak kendisini o kadar güzel geliştirmiş ki, takıma hücum ve defansif anlamda muhteşem destek vermektedir. Fenerbahçe taraftarı onu gururla izlemektedir, kendisi bu oyunu nu devam ettirirse Avrupa’nın dev takımlarında göreceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Jesus oyun sistemini oturtmaya başladı, baskın, hızlı ve olabildiğince çok az pas ile gole ulaşmak artık Fenerbahçe’nin felsefesi olacak bu belli oldu.

Kondisyon anlamında takım üst seviyeye geldi, bunun ilerleyen haftalarda Fenerbahçe için avantaj olduğunu düşünüyorum. Kasımpaşa takımına bakarsak geçen seneden oldukça fazla oyuncu kaybetmeleri onların balansını bozmuş, Muleka, Umut Bozok, orta sahadan Doğukan’ın gitmesi çok fazla güç kaybettirmiş, transfer ihtiyaçları var, yoksa ilerleyen haftalar onlar için ışık vermemektedir.

Fenerbahçe gövde gösterisi yaparak bu maçı kazanmıştır, şimdi önünde çok önemli iki maç vardır, Kasımpaşa’dan çok daha güçlü olan Avusturya Wien ve Adana Demirspor takımları ile zevkli geçmeye aday maçları var. Bu iki maçta vereceği sınavlar, ilerisi için bize Fenerbahçe’nin nasıl bir seviyede olduğunu gösterecektir, merakla ve heyecanla bekliyoruz.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Ümraniyespor kora kor, dişe diş mücadelesini ortaya koymuştur. Oldukça organize bir takım görüntüsü vermiştir, hızlı ve fizikli ileri ucu var, deplasman maçlarında etkili olabileceklerini gösterdiler, kendi sahalarında neler yaşayabilir ilerleyen haftalarda göreceğiz. Fenerbahçe’ye gelecek olursak çok hücumsal bir takım çıkararak maçı erken koparıp, seyircisine farklı bir maç izlettirmek istediklerini mücadele hırsı ile bize gösterdiler. Ancak Fenerbahçe’nin maalesef ki pas takımı olmaktan çıkmış olduğunu gördük, pas ritminin bozulması ile birlikte rakip sahaya oyunu yığamadıkları için etkin olmadılar. Fenerbahçe defansta Kim Min Jae’yi çok arıyor, daha önceki yazılarımda Gustavo’nun ağır olduğunu arkaya atılan toplarda rakip forvetine yetişemediğini ve Attila’nın da belli oranda bu açığı kapatabildiğini belirtmiştim ve maçta Fenerbahçe bu zafiyetleri çok belirgin bir şekilde yaşadı. Ayrıca geçen seneki oyuncu grubundan bir çok oyuncunun değişmesi takımın balansını da bozduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Maçın ikinci yarısında ise Fenerbahçe o istediği ileride baskı sonucu elde etmiş olduğu toplarla tehlikeler yaratabildi, ayrıca hızlı pas yatmayı hatırladıkları anlarda ise oldukça ciddi pozisyonlar yakaladılar, ama maçı koparabilecek o üçüncü gol bir türlü gelmeyince, bu sefer skoru tutmak için çaba içerisine girdiler, ama stres ile başa çıkamadıklarından dolayı, o beklenilmeyen sonuç ortaya çıkmıştır. Dilimizde tüy bitti, bu takımın gerçek bir forvete ihtiyacı olduğunu yazmaktan, ancak lig başladı hala o transfer gerçekleştirilemedi. Taraftar için ne kadar can sıkıcı olduğunu artık yönetimin bir an önce anlaması gerekmektedir.

Hakemler düzelsin artık;

Bu maçta maalesef yine hakem faciasını gördük, daha ligin ilk haftası bu kadar bariz hataların yapılması anlaşılır gibi değildir. Fenerbahçe’nin yediği ikinci golden önce verilen korner kararı hatalıdır, top Ümraniyeli futbolcudan çıkmıştır, ama hakemler bunu kaçırmıştır. Ayrıca Ümraniye’nin kontradan yakaladığı pozisyonda müdahalenin ceza sahasının dışında olduğunu gördük, ancak var incelemesinden sonra verilen kararın penaltı olduğunu gördük. İlk hafta olduğundan dolayı telafisi olur mantığı ile hareket edilmesi hiç doğru bir mantık değildir, hiçbir takım böyle bir duruma maruz kalmamalıdır, hakemlere olan güvenin asgari bir düzeyde olduğu bir durumda bu tür facia hataların yapılması ilerisi için hiç ışık vermemektedir, MHK’nin bu sene çok daha dikkatli olması gerekmektedir. Sonuç itibari ile Fenerbahçe erken bir tokat yemiştir, bu sonuçtan nasıl bir ders çıkarttıklarını önümüzdeki haftalarda göreceğiz.

Jorge Jesus bence hala on birini arıyor, gerçek santraforuna kavuştuğunda istediği oyun sistemini daha kolay adapte edecektir. Çünkü elindeki ileri uçta oynayan oyuncularından o istediği verimi tam alamamaktadır. Maça gelecek olursak, Attila’nın Kim Min Jae görevini üstelendiğini söyleyebiliriz ve kusursuza yakın futbol oynamıştır. Gustavo’yu yavaş gördüm ve geri dönüşlerde onun kanadı baya aksadı. Slovacko takımı bile 2 tane arkaya atılan toplarla tehlike yarabildi, bu durum bize daha becerikli olan takımların rahatlıkla gol atabileceğini gösterdi. Bu konuya iyi çalışılmalı ve çözüm üretilmelidir, yoksa başımız ağrıyabilir. Bu maçta dikkat çeken başka bir konu ise Emre Mor’un üzerinde, Jesus’un belirgin izini gördük, nedir diye sorarsanız, Jesus’un sadece hücum da etkili olmasını değil aynı zamanda defansa da yardımcı olmasını beklediğini kendisine net bir şekilde anlatmış. O da bu görevini elinden geldiğince yaptı. Ayrıca maçın ilk golünü atarak ve Lincoln’un atmış olduğu o muhteşem frikik golünün de hazırlayıcısı olarak maçın kilidini açan adam olduğunu net olarak söyleyebiliriz. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra Jesus hemen hamlesini yaptı, üçüncü golü arayarak turu rahatlatmak istedi ve bu istediğini de maça girdikten sonra verimli oynayan Bruma’nın asisti ile Lincoln, Roberto Carlos’u hatırlatan bir gol atarak maça noktayı koydu.

Turu cebine koydu;

Sonuç itibari ile Fenerbahçe ilk maçta turu cebine koymuştur. Jesus santrafor transferi ve sakat oyuncuları geri döndükten sonra eli daha çok rahatlayacak ve o istediğimiz Fenerbahçe’yi bize izlettirecektir. Artık Fenerbahçe için olmazsa olmazı olan, en önem verdiği lig şampiyonluğu için ilk maçına çıkacaktır, lige galibiyet ile başlamak moral, güven ve motivasyon için çok önemli olacaktır, bakalım Jesus ve öğrencileri neler yapacak hepimiz göreceğiz.

Fenerbahçe’nin her iki maçta da rakipten üstün oyun sergilediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Ama Dinamo Kiev maçlarında gerçek forvet eksikliğini o kadar çok hissettik ki maalesef hiç beklemediğimiz şekilde elenmemize neden oldu. Futbolcuların oldukça istekli oyunu on kişi kaldıkları halde bile mücadeleye üst düzey devam etmeleri takdire şayandı. Lucescu beklenildiği şekilde oyunu kendi sahasında kabul ederek ve kontradan gol aramaya çalıştı, ilk yarı sadece 1 pozisyon buldu onda da Altay başarılı bir şekilde savuşturmayı bildi. Direkten dönen topumuz Rossi’nin kaçırdıkları hep bize gerçek forvet oyuncu eksikliğini bize hatırlattı. İkinci yarıya İrfan’ı çıkartıp Emre mor ile başlayan Jesus, maçta istediği şekilde baskılı oyun ve pozisyonlarla başladık, oyun tam istediğimiz kıvama gelmişti ki İsmail’in tecrübe eksikliğinden dolayı yapmış olduğu müdahale sonucu ikinci sarı kartı görerek Fenerbahçe’yi on kişi bıraktı. İşte maçın dönüm noktası bu oldu, cesaretlenen Dinamo Kiev geldikleri ilk atakta bizimde konsantrasyon eksikliğimizden dolayı ilk golü buldular. İlerleyen dakikalarda Valencia’nın bireysel çabasıyla elde etmiş olduğumuz penaltıyı yine kendisi kullanarak maalesef kaçırdı. İkinci moral bozucu bu aksiyondan sonra, Jesus diri oyuncu sayısını arttırmak adına oyuncu değişikliklerine giderek son hamlesini yaptı. Bu değişiklikler sonucunda, oyun da dengeyi sağladık, kaçan penaltıya rağmen Fenerbahçeli oyuncuların maçtan kopmaması ve Dinamo Kiev takımının skoru korumaya yönelik oynamaya başlaması bize atak yapma fırsatlarını yeniden verdi ve akabinde Attila’nın o güzel kafa golü geldi, maçı bu şekilde uzatmaya taşıyabildik. Uzatmalar da aynı planladığımız şekilde giderken, yorgunluk ve yine kademe hatasından dolayı ikinci golü yedik, sonraki dakikalarda zaman kalmadığından dolayı hiç hak etmediğimiz şekilde şampiyonlar liginden elenmiş olduk.

Ufak detayların turu belirlediği bu maçlar da, Jorge Jesus ve yönetimin komple bir forvet alınması için tez zamanda harekete geçilmesi gerektiği mesajını almış olduklarını düşünüyorum. Son olarak Fenerbahçe elenmiş olsa bile, iyi yolda olduğunu söyleyebiliriz, sistemin oturması ve daimi on birin belirlenmesi sonucunda daha iyi maçlarını göreceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Fenerbahçe her zaman ki gibi maça ileride pres yaparak başladı. Ancak bu maçta diğer maçlara göre önde baskı olayını iyi yapamadı. Bunun nedeni ise rakibin aynı pres ile karşılık vermesi diyebiliriz. Dinamo Kiev hocasından beklenilen oyun tarzı ile maça başladı. Fenerbahçeli hızlı ve adam geçebilen oyuncularını durdurabilmek için, birbirlerine yakın oynayarak, alan bırakmadan Fenerbahçeli oyunculara ikili üçlü sıkıştırmalar ile oynatmamaya çalıştılar, bunda da bir nebze başarılı oldular. İlk yarı rakibe göre Fenerbahçe daha fazla pozisyona girdi, ama gerçek forvet eksikliğini maalesef bu maçta da yaşadı diyebiliriz. Bu sorunun bir an önce halledilmesi artık kaçınılmaz olmuştur.

Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe daha etkin başladı diyebiliriz, yine yakalanan pozisyonlar vardı ama o istenilen gol bir türlü gelmedi. Ardından takım biraz yorulunca Dinamo Kiev ilk yarıya göre daha ciddi birkaç tane pozisyona girdi, ama oyuncuların yetenekleri sınırlı olduğundan dolayı yakaladıkları pozisyonlardan onlarda yararlanamadı. Ayrıca Altay’ın bir pozisyonda ona verilen geri pası kale içine çevirerek ve son anda uzaklaştırması yüreklerimizi ağzımıza getirdi. Bu tür maçlarda asla yapılmaması gereken bir hata yapmıştır, atılan bir gol bu tür maçlarda çok değerlidir, bunun farkında olması gerekir. Maçın yıldızı kimdi ? diye sorarsanız başta Samuel Osayi derim, Ferdi ve Rossi de oldukça verimli oynadılar. Arao çok sırıtmadı, yakın zamanda daha iyi olacaktır, Tisserant da girdikten sonra baya etkili oynadı.

Sonuç itibari ile Fenerbahçe berabere kalarak önemli bir avantaj ile yurda dönmüştür. Kalite anlamında rakipten üstün olduğunu bu maçta hepimize göstermiştir. Jesus oyun felsefesini yerleştirmek adına bir hafta daha kendisine zaman kazandırmıştır, rövanş maçına takımını daha iyi hazırlayacaktır, ilave olarak haftaya o coşkun Fenerbahçe taraftarı da işin içine girdikten sonra turu geçmek daha kolay olacaktır.

Fenerbahçe Avusturya kampını tamamlayarak yurda döndü. Burada iki hazırlık maçı yaptı, iki maçı da gol yemeden kazandı. Kampta neler yaşandı?, sistem oturuyor mu?, oyuncuların form durumu ne durum da? bunları gözlemledik. Öncelikle net olarak şunu söyleyebiliriz Jesus takım üzerinde etkisini göstermeye başladı. Bunlar nelerdir diye sorarsanız, öncelikle defans oyuncularının topu oyuna sokarken ön liberodaki oyunculara dikine pas ile atağı başlattığını, ayrıca zaman zaman yine defans oyuncularının ilerideki kanat oyuncularına uzun paslarla hızlı atağa çıkmak girişimlerinde bulunduğunu gördük. Buradaki amacın hızlı ve tek pas yaparak rakibi eksik yakalamak ve olabilecek en kısa zamanda kaleye hızlı oyuncular ile inmek olduğunu gördük. Ayrıca top kaptırıldığında topu hemen kazanmak adına sıkı pres yaparak topu geri almakta artık bir felsefe haline gelmeye başladı, bu pres olayını ne kadar uzun süreye yayabilirlerse bu değişen yüzde o kadar başarılı olacaklarını bütün oyuncuların farkında olduğunu görebiliyoruz.

İsmail’in Yükselişi;

Hazırlık maçlarında en göze çarpan oyuncu ön libero oynayan İsmail Yüksek olduğunu söylersek herhalde kimse karşı çıkmaz. Fiziği, öz güvenli ve disiplinli oyunu ile taraftarın ve hocanın gözünde önemli bir yer edindi diyebiliriz. Aynı şekilde Ferdi, Valencia, Diego Rossi, Osayi, Kim ve Szalai’nin de oldukça hazır olduğunu gözlemledik. Hazırlık maçların da göze çarpan başka bir durum ise bazı ikililerdi bunlardan biri Arda ve Emre diğeri ise Lincoln ve Valencia idi. Bu oyuncuların birbirleri ile uyumları da takım disiplininden uzaklaşmadan başarılı olacağını bize gösterdi.

Sonuç itibari ile şampiyonlar ligi maçına kadar Fenerbahçe yeni sistemi ve oyuncuları ile hazır olmak için canla başla çalıştıklarını görüyoruz. Ancak ben yine vurgulamak isterim takıma kesinlikle kaliteli bir santrafor alınmalıdır, bu değişen yüzde en ihtiyaç duyulacak olan oyuncu profili budur. Bu yılın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan yönetimin artık hata yapmaya lüksü kalmamıştır.

Jesus Fenerbahçe için İstanbul’a geldiğinde, daha imzayı atmadan Samandıra'da yapılmasını istediği değişiklikleri ilgililere ileterek amaca yönelik nasıl konsantre olduğunu, şampiyonluk yolunda her detaya önem verdiğini daha ilk günden hepimize göstermiştir. Tabi eyleminin kulübe olumlu yönde hava getirdiğini de söylemeden geçmeyelim. İmzalar atıldıktan sonra, yönetime vermiş olduğu liste doğrultusunda transferlerde yapılmaya başlandı. İlk olarak on numara pozisyonuna Lincoln Henrigue’yi alarak başladılar. Yapılan hazırlık maçlarında kendisini izleme fırsatımız oldu. Teknik, dikine oynayan, hızlı paslaşan ve duran toplarda da gol olma olasılığı yüksek olan yerlere topu gönderebilmesi ile bizlere güzel bir izlenim bıraktığını söyleyebiliriz. Ardından kanat için Bruma transferi açıklandı, Jesus’un oyun planında önemli bir yer alacağını düşünüyorum, çünkü baskı sonucunda kazanılan toplarda kaleye hızlı inmek adına ve gol yapabilme becerisinin olmasından dolayı Jesus’un özellikle bu futbolcunun alınmasını istemiş olduğunu tahmin ediyorum. Son olarak yine kanat transferi olarak artık son aşamaya gelinen Emre Mor transferi de gerçekleşecektir. Emre Mor dar alanda birkaç kişiyi geçebilen ve hızı ile adam eksiltebilen bir oyuncu olduğundan dolayı, hocanın oynatmak istediği oyun planında önemli bir yer alabilir, istikrar ve disiplin sorunu yaşamaz ise yararlı olacaktır. Ancak santrafor transferinin her geçen gün gecikmesi Fenerbahçe için handikap oluşturmaktadır, hoca elinde bulunan santraforlardan birini vitrine çıkaracak ise ufak çaplı sihir yapması gerekir bence, dolayısıyla komple bir golcünün alınması Fenerbahçe için daha doğru bir karar olacağını düşünmekteyim.

Zaman çabuk geçiyor, 19-20 Temmuz’da şampiyonlar ligi ilk maçı oynanacak, lige başlarken buradan alınacak olan sonuçlar çok önemli olacaktır, olası kötü sonuçlarda hemen eleştiriler başlayacaktır, buna göğüs gerebilmek için yere sağlam basılması gerekmektedir.

Bildiğiniz üzere Fenerbahçe bu sene basketbol da, hem kadınlar hem de erkeklerde TBL şampiyon oldular. Bayan takımı ayrıca Avrupa da final oynayarak başarılı bir yılı geride bıraktılar. Fenerbahçe Beko ise aslında taraftarlarının pek beklemediği bir şekilde final serisine başladı, ilk maçı agresif savunma ile rakibi şaşırtarak maçı kazanmayı bildi, ve taraftarın ilgisini kendilerine çekmeyi başardılar. Ardından ikinci maçında aynı taktik ile alınması hem kendilerine hem de taraftarlarına öz güven sağlamış oldu. Kaybedilen üçüncü maçta bile takımın iyi bir oyun sergilemesi, taraftarlarda ve takımda her hangi bir tedirginliğe yol açmadı. Son olarak dördüncü maçı yine müthiş savunma ile kazanan Fenerbahçe Beko Ergin Atamanın yapmak istediğini yaparak kupayı Sinan Erdem’de kaldırdı.

Anadolu Efes’in sıkıntıları neydi ?, öncelikle Fenerbahçe Beko serisine baya yıpranmış ve yorgun geldiler. Euro lig maçları ve Galatarasay maçları onları baya yıprattı, oyuncu sakatlıkları da yaşadılar, ancak bu Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ile ilgili bir bahane olamaz, sadece etkenlerden biridir. Fenerbahçe Beko ise kazandığı maçları müthiş agresif savunma, ilaveten oyuncuların mental olarak bu maça hazır olmaları ve konsantrasyonlarının hep üst düzeyde olması şampiyonluğu getirmiştir.

Sonuç olarak Fenerbahçe Beko dört aradan sonra hak ederek şampiyon olmuştur. Aslında takımın oyuncu kalitesinin ne kadar iyi olduğunu, iki yıldır üst üste Euro lig şampiyonu olan takımı yenerek kanıtlamış oldu. Elindeki oyuncuları kaybetmeden, bir iki tane kaliteli oyuncu ve yine kaliteli bir hoca ile, o özlediğimiz final four gediklisi olan Fenerbahçe Beko’ya yeniden kavuşmuş oluruz.