‘’Milliler'den süper geri dönüş‘’
ABD Milli Takımı, Meksika ve Kanada ile birlikte 2026 Dünya Kupası’nın ev sahibi olacak. 2024 Eylül’ünde takımı Pochettino’ya emanet ettiler ve turnuvaya iddialı hazırlanıyorlar.
Dinamik bir takım ABD ama bize oranla yetenekleri limitli. Buna rağmen maça 2. dakikadaki harika golle moralli girmeyi başardılar. A Milli Futbol Takımımız, Hakan Çalhanoğlu gibi bir kaptandan yoksun olmasına rağmen oyun içinde lider arayışında olmadı. Arda Güler oyuna büyük bir akıl katarak meziyetlerini gösterirken İsmail Yüksek tam bir işçi arı gibi çalıştı. Montella iyi bir taktisyen. Elinde tarihimizin en iyi jenerasyonlarından biri olduğunun farkında. EURO2024’teki santrforsuz oyuna devam ediyoruz, muhtemelen 2026 Dünya Kupası’nda da bunu oynayacağız. ABD karşısındaki santrforsuz oyunda Kenan Yıldız ve Kerem Aktürkoğlu’nun bire bir baskılardaki yönlendirmeleri büyük iş gördü.
Tempoyu düşürünce...
Bir ara ABD ilk yarıda neredeyse tüm oyun kurma aşamalarında dağıldı ve hem Arda’nın hem Kerem’in gollerini bu baskılardan çıkardık. Oyunun ibresi ilk 45 dakika boyunca golü erken yememize rağmen bizi göstermekten vazgeçmediyse bunda ön alandaki bire bir baskıların rolü büyüktü. ABD’ye karşı ilk yarı bunun ekmeğini yedik. Ama ikinci yarıda tempoyu aşırı düşürdük, baskıyı gereğinden fazla izledik. Kabul, kalecimiz ilk kez oynuyor, oyunun kurulumunda doğru pas seçeneklerini bulmakta zorlandı. Ama ikinci yarının neredeyse tamamında ön alan baskılarının şiddeti düştü ve arkada büyük açıklar, akabinde de pozisyonlar verildi.
‘’Ateş topu‘’
Türkiye Süper Ligi’nin üçüncülük koltuğu zannedilenden çok daha kıymetliydi aslında. Ligi 3. bitirecek takım Avrupa Ligi’ne Play-Off’tan dahil olacak, gruplara kalmak için sadece tek tur geçmesi gerekecek. Fakat 4. olacak takım ön elemeden başlayacağı için en az 3 hafta önceden sezonu açmak zorunda kalacak. Taraftar olaya başarı ve Avrupa Kupası katılım prestiji vs gibi bakar ama futbolcu için antrenör için fazladan yapılacak tatil, kulüpler için planlama adına kazanılacak süre her şeyden kıymetlidir.
Tatil yok...
Ne hikmetse Samsunspor ile Beşiktaş neredeyse 10 haftadır üçüncülüğü birbirlerine hediye etmenin derdindeler. İki takım da haftalarca en kritik maçlarda takılıp, hiç olmayacak puanları kaybederek birbirlerine bıraktılar. Sanki bu üçüncülük bir ateş topu ve dokunan yanacakmış gibi ha bire topu birbirlerine atıp durdular. Samsunspor sahasında Kayserispor’a karşı uzatma bölümlerine kadar 1-0 geride götürdüğü maçı son saniyelerde attığı 2 golle kazanarak ligi 3. bitirmeyi başardı. Beşiktaş, Bodrum’u 4-0 yenmesine rağmen 4. sırada kalarak tatilinden feragat etti. Bir nevi kendi kendilerini cezalandırdılar.
Mustafa için sistem olmalı
Beşiktaş geçen sezonu 6. sırada bitirmesine rağmen Semih Kılıçsoy’un performansıyla avunmuşken, sezona Mustafa Hekimoğlu gibi bir potansiyeli kazanmanın hayaliyle başlamıştı. İlk resmi maçı olan Süper Kupa’da Galatasaray’a attığı gol biraz laneti oldu gibiydi ama sezonun sonuna doğru grafiğini biraz düzeltebildi. Mustafa’nın gelişimi için önünde iyi eğitim alacağı santrforlar ve doğru bir sistemin olması gerekir. Dün gece attığı 2 golle maçın yıldızıydı ama sezonu açıp kapatırken atılan gollerden fazlasını yapması gerekecek.
‘’Rafa dışında!‘’
Kenny Arroyo geldiği günden beri sadece yetenekli olduğu bilinen ama o yeteneklerini sergilemeyi bir türlü başaramayan yıldız adayı. Solskjaer de taraftarın büyük beklenti içine girdiği bu ‘yıldız adayı’nı lig üçüncülüğü yolundaki en kritik maçlardan birinde kullanmak istedi. Ne var ki Arroyo, sırtına geçirdiği 10 numaralı Beşiktaş formasının hakkını verecek bir performanstan hâlâ çok uzak. Tüm takım adeta Arroyo’yu oynatmaya yemin etmişçesine tüm topları ona taşısa da, genç forvetin doğru karar vermeyle ilgili büyük sorunları mevcut. Sol ayağıyla indirdiği nefis topta geriden koşuyu gösteren Rafa Silva’ya topu çıkarmak yerine kaleye şutu tercih etmesi bunların en göze batanıydı. Hali hazırda Semih ve Mustafa Hekimoğlu gibi potansiyel taşıyan ama bir türlü basamak atlayamayan genç yıldız adayları varken umarım Beşiktaş Ekvador’dan üstüne milyon Euro’lar verilerek alınan başka adaylarla vakit harcamıyordur. Rafa Silva, Beşiktaş’ın bu sezon parlayan ender yıldızlarından biriydi doğrusu. Çaykur Rizespor karşısında da takımın en estetik, en verimli, en kaliteli ismiydi Portekizli yıldız.
‘’Ciddiyet!‘’
Şampiyonluğu garantiledikten sonra Göztepe’ye konuk olan Galatasaray tam bir sezon finali oynar gibiydi. Böylesi maçlar antrenörler için aşırı risklidir çünkü hedefler yakalanmış kadro şampiyonluk sevinciyle idman dozunu azaltmış ve ortam futbol kazasına çok müsait haline gelmiş olabilir. Okan Buruk kalede Günay’ı, stoperde Cuesta’yı, orta sahada Kaan, Berkan ve Kerem’i, ön tarafta Mertens, Ahmet ve Morata’yı tercih ederek önemli biri rotasyona gitti. Fakat bu kadronun sahadaki ciddiyeti rehavete olanak tanımadı, tam tersi herkes kendini ispat çabasındaydı. Galatasaray kadrosunun bu açlığı Okan hocanın da en büyük avantajı. Göztepe karşısında ilk yarı topa sahip olsa da oyunun momentumu Göztepe’nin elinde kaldı.
Bir standardı var
Kaan Ayhan, orta sahada Lemina’nın rolünü oynamaya çalıştı, hayli de başarılı oldu. Aslında bu pozisyon Kaan’ın geçen sezon Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde sıklıkla oynadığı ve alışık olduğu bir pozisyondu. Zaten Kaan Ayhan için uzun zamandır mevkisiz oyuncu tabirini kullanıyoruz. Sağ bekten stopere 6 numaradan sol beke kadar oynadığı her pozisyonda kendine bir standart oluşturmuş bir futbolcu Kaan. Sezon biterken Göztepe’ye karşı 6 numaradaki pozisyonunu jeneriklik bir frikik golüyle taçlandırması Okan Buruk’a bir şampiyonluk hediyesiydi.
‘’Heykeli dikilir‘’
Kayserispor maçı Galatasaray adına sezonun son bölümünün özeti gibiydi. Başlangıç düdüğüyle birlikte Osimhen liderliğinde herkes bire bir baskılara vatan müdafaası yaparcasına gidiyor, rakip oyun kurarken merkezde Lemina ile bir fazla kalarak topu çok hızlı geri kazanıyorlar. Bu sadece dün gece Kayserispor’a karşı böyle olmadı. 3 gün önce Trabzon ile oynanan kupa finalinde de böyleydi, geçen hafta yine Trabzonspor deplasmanındaki lig mücadelesinde de aynıydı. Galatasaray’ın bu bunaltıcı baskısı aslında Dolmabahçe’de oynanan Beşiktaş derbisinin ardından Okan Buruk’un Morata’yı sistemden çekip, bağlantıları yapması için Gabriel Sara’yı Torreira ile Lemina’nın önüne koyması sezonu kıran bir ray değişikliğiydi.
Olağanüstü performans
Samsunspor maçından itibaren Galatasaray, dün gece Kayserispor’u sürklase ettiği oyunu icra etmeye başladı. Oysa Okan Buruk için sezonu üçe ayırmak gerek. Ocak ayına kadar Mertens’li 4-2-3-1. Şubat ayında Morata ve Cuesta’nın katılımıyla 3-4-1-2. Beşiktaş yenilgisi sonrası Gabriel Sara’lı 4-2-3-1. Hayli dalgalı bir denizde, fırtınalardan kurtulmayı başardı Galatasaray ve 25. kez lig şampiyonu olmayı başardı. Dün gece Kayserispor’a karşı kazanılan penaltıyı kullanmak için topun başına gelen Muslera topu ağlara gönderdiğinde göz yaşlarına boğuldu. Belki de bu bir veda golüydü. Muslera tam 14 sezondur Galatasaray’da ve 8. kez lig şampiyonu oldu. Müthiş bir kariyer, olağanüstü bir kaleci performansı. Kemerburgaz’a bir futbolcunun heykeli dikilecekse bu herhalde Muslera’nın heykeli olurdu.
‘’Büyük fark‘’
Galatasaray, lig şampiyonluğuna sadece 1 puan kalmışken, dün gece Trabzon karşısında Türkiye Kupası’nı kazandı. Okan Buruk ve futbolcuları Gaziantep’teki finalin her bir dakikasında inisiyatifi elinde tuttu, üstün bir oyun oynadı, kupayı açık farkla kazandı. Galatasaray, pazar günü de Kayseri karşısında 1 puan dahi alsa sezonu çifte kupayla kapatmayı başaracak. Finalin bu kadar rahat kazanılmasında Galatasaray’ın süpe starı Osimhen’in rolü yine çok büyüktü. Osimhen’in insan üstü performans denemelerini izlemeye devam ediyor ülke futbol kamuoyu.
Galatasaray’ın bundan önceki iki sezondaki lig şampiyonluğunda Icardi’nin rolü büyüktü ama bazen gizli bazen açıktan kahraman Mertens’ti. Okan Buruk’un imza formasyonu olan 4-2-3-1’in işletim sistemini çalıştıran beyin görevindeydi. Okan hoca, ocak ayından bu tarafa yavaş yavaş Mertens’ten uzaklaşmaya başlasa da Mertens saha kenarında verdiği pozitif görüntülerle hep kadronun en sempatik yüzü olmaya devam etti.
Yerli Mertens
Belçikalı yıldızın sahadaki boşluğunu doldurmak kolay değil, ama Yunus Akgün sağ kenarda adeta bir Mertens etkisi yaratmaya devam ediyor. Dün Türkiye Kupası finaline, yaptığı 3 asistle yine damga vurdu yerli Mertens, yeni Mertens. Eren Elmalı tam isabet bir transfer atışı oldu. Yıllardır sol bek arayan, tam buldum derken yine boşluğa düşen Galatasaray için Eren Elmalı sanki aranan sol bekmiş izlenimi vermeye devam ediyor. Dengeli, fizik kalitesi iyi seviyede olan Eren Elmalı için Galatasaray ne kadar büyük bir şanssa, Eren de Okan Buruk için o kadar büyük bir şans oldu.
‘’Her maç derbi olsa‘’
Beşiktaş, ligde oynadığı son 9 maçta biri hariç tüm maçlarda kalesinde bir şekilde gol gördü. Gol yemediği tek maç tahmin edeceğiniz üzere geçen haftaki Fenerbahçe derbisi. Beşiktaş bu sezon takım olarak derbileri bir başka oynuyor ona şüphe yok. Bu derbi performanslarının yarattığı sevinç taraftar açısından paha biçilemez.
Haklarıdır, derbi puanları onları coşturmalı zaten. Ama yönetimin ayaklarının yere sağlam basması, lig bitmeden bu kadroyu masaya yatırmalı, siyaha siyah, beyaza beyaz demeli. Beşiktaş, 2021’deki şampiyonluğun ardından Kasım ayı geldiğinde fişi çekiyordu. Sergen Yalçın’dan Şenol Güneş’e 3 yılda neredeyse sezonda 4 bazen 5 antrenör değişikliği yapılmış. Ahmet Nur Çebi’den Hasan Arat’a, Hüseyin Yücel’den Serdal Adalı’ya kadar 3 yılda 4. Başkan koltukta oturuyor. Beşiktaş, rakiplerinden az para harcamıyor, sadece yanlış planlama yapıyor.
Serdal Adalı Başkanın yeni sezonda kadro yapılanmasını organize ederken doğru takım yapılması yönünde adımlar atmalı. Yoksa Fenerbahçe, Galatasaray 10 harcarken Beşiktaş 3 harcamıyor. Beşiktaş’ın yeni sezondaki hedefi taraftarına bir üçüncülük daha vermek olmamalı.
Başarısızlık göstergesi
Beşiktaş dün gece Adana Demirspor’a karşı maçın ilk yarısında pozisyon verdi, üstüne bir de gol yedi. Ligden düşmesi aylar öncesinden kesinleşen genç bir kadro ile onur mücadelesi veren Adana Demirspor için atılan gol ne kadar gurur vericiyse, Beşiktaş adına o yenen gol o kadar başarısızlık göstergesiydi.
‘’Rahatlık sorunu‘’
Şüphesiz Galatasaray camiasının her bir ferdi, en yakın rakibi Fenerbahçe’nin Beşiktaş derbisini kaybetmesinin ardından kafa olarak kendini şampiyon görmeye başladı.
Trabzonspor deplasmanında maça başlarken bu rahatlık Osimhen ve arkadaşlarının en büyük laneti oldu. Barış Alper’den Yunus’a kadar her Galatasaraylı futbolcu maçın bitiş düdüğünün hayaliyle oynadı 90 dakikayı. Fatih Tekke’nin kafasında da çarşamba günü Gaziantep’te Galatasaray ile oynayacağı Türkiye Kupası finali vardı. Başlangıç kadrosunda santrforda Enis, kenarlarda Visca ve Mustafa Eskihellaç arkalarından Cham Trabzonspor’un ideal forvet hattı olmasa da beklenenden iyi bir performansa imza attılar. Özellikle ilk yarıda Visca’nın yaptığı liderlik, 20. dakikada oyuna Enis’in yerine girdikten sonra Sikan’ın dinamizmi Galatasaray’ı zorlayan detaylardı.
2. yarı bambaşka
Okan Buruk, Sallai’yi sağ bek, Jakobs’u sol bekte kullanırken Barış ile Yunus’un kenar performansları ilk yarıda tam bir hayal kırıklığıydı. Fakat aynı kadro ikinci yarıda bambaşka bir seviyeye çıkmayı başardı. Maçın kilidini açan gol Abdülkerim’in kornerdeki kafa vuruşundan gelse de Galatasaray takım olarak fabrika ayarlarına döndüğü ikinci yarıda maçı kopardı. Morata ve Eren Elmalı’nın girişiyle sahaya atletizmini de koyan Galatasaray, İspanyol forvetin golüyle fişi tamamen çekti. Galatasaray, vasat geçen bir ilk yarının ardından Trabzon deplasmanında kazanarak şampiyonlukla arasındaki mesafeyi sadece 1 puana indirdi. Şayet haftaya Kayseri maçında 1 puan bile alsa şampiyonluk turu atabilecek.