Arama

Popüler aramalar

‘’Drama‘’

Gerçekten drama izlemek istiyorsanız en iyisi bir futbol maçı, özellikle de finallerdir. Senaryo, kurgu yok. Gerçeğin ta kendisi. Cristiano Ronaldo.. Şöhreti, parası fazlasıyla var. Onun hayali Portekiz formasıyla Avrupa Şampiyonluğu’ydu belli ki. Daha maçın başında sakatlanıp çıkarken gözyaşlarına boğuldu. O ana kadar topu ayağına her alışında onu ıslıklayan, sakatlığına inanmayan Fransızlar ise centilmence (!) alkışlıyordu Ronaldo’yu bu kez. Sakatlandığı pozisyonda faul düdüğü bile çalınmadı. Üstelik Clattenburg’un tam önündeydi.. Garip ama gerçek. Futbol işte. Ronaldo’nun dramı sadece başlangıçtı..Fransa’nın finale gelişinde büyük payı olan Payet’in 2. yarının başında sakatlanmadan oyundan çıkışı üzücü bir andı.

Unutulmaz olay!

Savunma değil hücum için hamleler yapan Portekiz’in hocası Santos’un maçın son anlarında direkten dönmesi nefes kesiciydi.. Gignac’ın o vuruşu birkaç santim içeri gitse uzatmaya gerek kalmayacaktı. Uzatmada Raphael’in direkten dönen serbest vuruşunda turnuva Fransızlar’ın gözünden film şeridi gibi geçerken, Eder’in şutu en büyük zaferi ve dramayı bir araya getirdi. Fransızlar dün akşam müthiş bir parti düzenleyip Portekizliler’i de davet etmişti sanki. Galibiyetten emindiler ama öyle olmadı. Bu kez evlerinde kazanamadılar. İşte bu en unutulmaz olanaydı.

11 Temmuz 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne değişti!‘’

1: Paris’te Hırvatistan, Nice’te İspanya maçına çıkarken oyuncularımızın suratı kireç gibi, kimse birbiriyle konuşmuyordu. Bu kez öyle değildi. Herkes birbirine bir şeyler söylüyor, hatta Selçuk İnan, Emre Mor’un saçını bile düzeltiyordu. Takımdaki havanın farklı olduğu çok belliydi.

2: İlk onbirde renkli bir adam vardı... Emre Mor. Messi’ye benzetilmesi abartılı değil. Sürat, teknik, bu yaşta böyle bir turnuvada ilk onbir oynuyor ve en ufak bir stres belirtisi yok. Burak’a ‘al da, at’ diyor, Çekler her pozisyonda faul yaparak durduruyor. İlk maç sonlarda girdi, 2. maçta hiç oynamadı ama belli ki rakip takım kampında konuşulmuş.

3: Arda Turan bu kez yuhalanmıyor. Skorun etkisi mi, istekli futbolu mu, yoksa bu maça gelenler farklı kişiler mi? Galiba skorun etkisi. Futbolda gol önemli!

4: İlk 2 maçta yanımıza bile uğramayan şansımız da sahalara dönmüştü. Arda gole giderken verilen faulle tam çılgına dönmüştük ki, o serbest vuruştan gelen top gol oldu. Biraz ofsayt vardı ama olur o kadar! Golü Ozan Tufan’ın atması da ilginçti. Bu kez düzeltmeden, vurdu!

Çekler karşısında müthiş zafer kazandık ama, her şey bitmedi. Bugünkü sonuçları beklemek zorunda olsak da, siz şimdiden turu geçtik bilin!

22 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Biraz ağır oldu!‘’

Çekler’in Hırvat maçında yaptığı Türk usulü bir çılgınlıktı. 2-0’dan 2-2, hem de 15 dakikada. Kazanacak pozisyonu da buldular üstelik.

Bu skorun bizim grubu karmakarışık bir hale getirmesi için bizim de İspanya karşısında beklenmedik bir şey yapmamız gerekiyordu..

Paris’te gündüz maçı olmasına rağmen soğuk hava, yağmur vardı. Nice’te ise hava mis gibiydi..

A Milli Takımın havası ise yine kaçıktı. Forma garip, uyumsuz, göze hiç hoş gelmiyor. Tıpkı içindekiler gibi. Burak’ı özlememişiz. Hep aynı hareketler. Arda geçen sezonu sanki Barcelona’da değil Çin’de geçirmiş. Yuhalanması ise ağır oldu, birkaç kişi dışında herhalde kimseyi memnun etmemiştir. Dünya yıldızı olmaya aday Çalhanoğlu milli formayla yine etkisiz. Oğuzhan sahada yok. Yaz yaz bitmez. Fatih hoca daha maç başlamadan uyarılara başlıyor.

Acı ama gerçek: Maalesef turnuvanın en kötüleri arasındayız.

İspanya en iyiler arasında çoğu turnuvada olduğu gibi ama onların gücünü, final şansını bizim maça bakıp değerlendirmek hiç doğru olmaz.

18 Haziran 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’SSK'yı bekliyoruz!‘’

Maç öncesi her şey tek kelimeyle mükemmeldi. Milano’nun en popüler meydanı Duomo tamamen Fenerbahçeliler tarafından feth edilmişti.
Her yer Sarı-Lacivertli taraftarlarla doluydu ve son derece coşkuluydu. Onların Fenerbahçe’nin maçı kazanacağına dair hiç bir şüphesi yoktu. Çok enterasandır ki, İtalyanlar da aynı fikirdeydi.
Milanolular, “Golü Deivid atar, Fenerbahçe kazanır” diyordu. Sanırım onlar Milan taraftarlarıydı!
Stada geldiğimizde de durum farksızdı. Fenerbahçe taraftarları daha organize ve coşkulu bir şekilde maçın başlamasını beklerken, İnter taraftarları tezahürat yapmak için başlama düdüğünden bir dakika öncesine kadar beklediler. Maç başladığında da işler hiç fena değildi. İlk 30-35 dakika tribünde çok rahattık. Ancak ilk yarının son 10 dakikası bizim için bir hayli sıkıntılı geçti.
İkinci yarının başında bu sıkıntı skora da yansıdı. Durum 0-0 iken Alex ile girdiğimiz pozisyonu tabii ki unutmuyorum ama, İnter zaten “geliyorum” diye bas bas bağırıyordu.
Biliyorum şimdi herkes bir şey söyleyecek. Bana göre bu maçta böyle bir futbol sergilenmesi ve böyle bir sonuç alınmasının en büyük nedeni; bizden önce oynanan CSKA-PSV maçıdır.
Buradan müjdeli haber bekleyen Sarı-Lacivertliler, PSV’nin SSK tarafından sigortalanmasıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Peki Avrupa’da kendine büyük hedefler koyan Fenerbahçe için mazeret mi bu: Kesinlikle hayır!
Ancak unutmayalım; SSK çok yakında İstanbul’da olacak.

28 Kasım 2007, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI