‘’Basketbol adına şahane gece…‘’
Potalar arası sergilenebilecek tüm güzellikler; önce insan sonra yarışmacı, Türk ve Yunan’ın kucaklaşmasıyla, sahne aldı. Pistiolis ve Ataman’ın her türlü ego, kibir ve yapaylıktan uzak, insanlık ve sportmence dostluğu samimiyetle kucaklayan ; ‘man to man’ kadim dostluk penceresinde açık ve net görüldü. Bu görüntü tribünleri, sporcuları, hakemleri, yani insani olan herkesi sardı sarmaladı ve ortaya basketbol adına şahane bir gece çıktı. Tüm emeği geçenlere şükran duygularımı, teşekkürlerimi sunuyorum.
Olağan üstü değerlerde akıl oyunları gecesiydi. İlk anından, son anına kadar nefesleri kesen bir satranç çekişmesi. Üstelik satranç ustalarının taşları son derece değerli, canlı, kanlı, heyecanlı ve adam akıllı üst düzey meziyetlerle bezeli. Vezir, şah, kale, at, fil hepsi fazlasıyla vardı fakat asla piyona rastlanılmadı! Mücadele baştan sona pırıl pırıldı.
Kazanan tarafın bir sonraki karşılaşma için büyük avantaj sağlayacağı oyunda ‘vezir’ rolü üstlenen Larkin ve Micic skoru belirledi. Pistiolis savunma adına tüm önlemleri Larkin’i bloke etme amacıyla almıştı. Amma velakin Larkin önce asistleriyle, ardından sayılarıyla hırpaladı. Daha sonra Micic’in de devreye girmesiyle Ataman’ı kocaman stresten vezirleri arındırdı. Hele hele Mısıc’in skoru GS 62 - 67’ye taşıyan 4 dörtlük 3’lüğü kuyumcu terazisi hassaslığında seyreden heyecan fırtınasının, Anadol Efes adına mutlu neticesini fısıldadı !
Bost ve Micic arasında geçen figürler de, gecenin nazar boncuğu olarak tanımlanabilir. Ayrıca Sadık kardeşimize ‘Kabaca’ namını atfeden şahsı da kınıyorum. Bu denli latif, naif, kreatif ve dengeli basketbolcuya; ‘kabaca’ tanısı koymak, esas büyük kabalıktır aslında.
Galatasaraylı’yım yenilgiye üzüldüm. Europe Emparatore Ergin Ataman adına da sevindim. Dün gece şahit olunan seviye, basketbolumuzun geleceği adına ümit zerkidir. Sezon sonu bunca müsabaka, heyecan, başarı ve yorgunluk ikliminde böylesi berrak, pırıl pırıl müsabaka… Helal olsun valla.
‘’Fevkaladenin, fevkinde...‘’
Üst üste ikinci kez EuroLeague Kupasını, geçtiğimiz hafta Türk milletine armağan eden basketbol onurumuz, uluslararası şampiyonumuz, grande armada Anadolu Efes.
NEF Galatasaray’ın; şampiyonlar şampiyonu Efes’e kendi evinde, 35 sayı fark atması Arslanlar adına fevkaladenin fevkinde bir başarı değil de, nedir?
Avrupa’nın hemen her basketbol ülkesinde, kimlere kimlere pes ettiren ve potaları dar eden Ergin Ataman markasına, böylesi bir tarihi zafer ne kadar da güzel. Üstelik adeta ‘servis kırma’ tadında, taraftarlarını da yanına alma avantajını cebine koyma.
Galatasaray önce savunma anlayışı ve müthiş konsantrasyon değerleriyle birinci periyottan itibaren oyunu ele aldı ve daha da bırakmadı. Efes ise alışılmışın dışında bir havada; 3. periyottan itibaren ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ modundaydı !
Üst üste atılan isabetli 3’lüklerle müthiş avantaj yakalayan Galatasaraylı Dee Bost’un 22 sayı 3 asistiyle ışıl ışıl parladı. Canan, Kerry, Blackshear ve Kravish’e Canberk, Melo ve hele hele Sadık Kabaca, Ulubay, Öncel ve kaptan Göksenin de müthiş katkı sağlayınca, Sarı Kırmızılı ekip tüm istatistiklerde ve elbette skorda muazzam üstünlük sağladı.
Başantrenör Andreas Pistiolis 10’da ON yaparak, müthiş performans örnekledi 70 - 105 ‘Basketbol’un yenilmez Armada’sı Galatasaray’ efsanesi acaba yeniden mi umudu, mevcut ‘buhranlısaray’ döneminde hangimizin aklına gelmedi ?
Ataman ve Pistiolis basketbol düellosu, cümlemize fevkaladenin fevkinde müsabakalar izleyeceğimizi vaad ediyor. Ülker Arena’da muhteşem dönüşe imzasını atan Darüşşafaka kalitesi ve Selçuk Ernak dehasına da; ziyadesiyle dikkat gerekİyor. Neticede basketbol dünyamızda harikulade kalite ve akıl oyunları sunumuna hazır olunuz . Allah derman versin cümleye…
‘’Film arası!‘’
Galatasaray’da sezon boyunca izlenen; transfer, mransfer, saha üstü, kenarı, kongre ayak oyun gösterileri dün gece itibarıyla bitti! Muhterem kulüp üyeleri 11 Haziran’da sandık başında olmayı bekliyor şimdi. Bodrum’da 19.05Dünya Galatasaraylılar gününü kutladık önceki gece. Antalyaspor karşısındaki Torrent ve futbolcularının kafa karışıklığı ve konsantrasyon zaafı nasıl ortada ise; Cankat Boylu’nun düzenlediği harikulade 19.05 anma gecesindeki katılımcıların da hali aynendi! Huzursuzluk, umutsuzluk ve endişe!
Ucu ucuna…
Bu kadroyu kuran teknik ve idari yönetim toplanacak, geleceğe kefil olma azmindeki hazirun ve Başkan adayları da katılacak. Ayrıca Galatasaray camiasından bilirkişi olarak seçilecek bir duayen ekip de, gözlemci olarak bulunacak. Galatasaray’ın rastgele seçilmiş 10maçı acilen izlenip, adam gibi teşhis konulacak! Sonra da Genel Kurul filmi 11Haziranda tüm kamuoyunca izlenecek! Neticede elbette. Ucu ucuna bütçelerle oluşturulmuş Antalyaspor kadrosuyla, milyonlarca Euro harcanan Galatasaray arasındaki; beceri, kalite ve planlama, konsantrasyon, ciddiyet farkını eşek olsa görür de, kim göremez acaba? Akdeniz akşamı birlik ve beraberlik içinde 1-1bitti. Galatasaray emekçisi, sevdalısı değerli büyüğüm Dr. Doğan Sarıbeyoğlu’na rahmet; ailesi ve spor camiasına başsağlığı diliyorum.
‘’Bahtsız Katalon!‘’
Galatasaray’ın iyi başladığı halde gole tahvil edemediği pozisyonlar ardından, Yunus Akgül ve 0-1. Maalesef Muslera iki kaşı ortasından yemiş gözükse de, top kapattığı köşeden girdi! Birden ‘bahtsız Katalon’ dedim ve fihristimdeki bilumum taşları, not ettim! Muhterem spor medyamızda; Torrent’e geldiği günden itibaren bir punduna getirip sallamak, yaşam biçimi ve bilgelik standartları ölçüsü sayılmakta çünkü! E 9 dakika boyunca baskı kurup, rakibin ilk atağında Marcao becerisi; Muslera marifetiyle ‘çıt’ diye gol yenmişse, Torrent’i ne denli eleştirsek az bile. Hele hele Yunus’un Galatasaray forması giymemesi kusuru ise; Katalan hatalı seçimler kataloğu eseri değil de nedir? Balotelli şahane vuruşu üst direkten döndüğü an, Aslan’lar titredi ve kendine döndü. Halil, Berkan, Kerem, Babel etkili Gomis ise her pozisyonun içinde aktifti. 28’de Berkan’ın üçüncü vuruşu savunmadan döndüğü halde pes etmedi dakika 29’da 4’ü denedi! Sabırla tekeden süt çıkar da, Samet’in elinden penaltı çıkmaz mı ? Gomis 1-1. Oldukça keyifli geçen ilk yarı ev sahibinin 14, konuğun 5 şutuyla 1-1 bitti. Balotelli’nin Galatasaray kale arkasındaki kime kafayı taktığı da, merak edildi! Çünkü 2 vuruşu o mevkiye gitti. İkinci yarı Kerem kafa vurdu Muriç yumurtladı, gezen tavuk yumurtası gibi işe yaradı 2-1.
63’te Kerem asistiyle Gomis’e attırdı 3-1. Müsabaka çok keyif veren bir şekle, Torrent’in de soluk beniz rengi yerine geldi. Balotelli ceza vuruşunda harikulade bir gol attı. İlk yarıda kafayı taktığı kişi keşke, Muslera kale arkasına geçseydi. Geçmedi 3-2 etti.
Torrent Babel ısrarında haklı çıktı, Vargas gibi bir kaliteli yabancı beğeniyle izlendi. Bahtsız Katalon kötü kaderini yendi. Yendi de, yine buluruz evvel Allah hatasını!
‘’ELM SOKAĞI KABUSU!‘’
Çocukluğumuz, ilk gençliğimiz ‘Frankeştayn,Dracula, Vampyre’ korku sineması izleyerek geçti. 1984’te Robert Englun’un ; Freddy Krueger’i canlandırdığı ‘Elm Sokağı Kabusu‘ çekildi neredeyse geçmiş, gelecek tüm korku filmlerine rahmet okuttu!
Gündemdeki ‘Galatasaray’ın kabusu’nun senaryosu da ; 1996’da rejisör Faruk Süren yönetiminde vizyona girdi ve hiç fasılasız devam etti… Bu kurgu devamında; Galatasaray tarihine, kazançlarına, malına mülküne rahmet okutturacak gibi ! Baş rolde de Fatih Terim ve mektepli, mektepsiz cast personeli! Türk Futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli, başarılı futbolcularını barındıran, efsane Galatasaray kadrosu ne barındırıldı, ne de anılıp hatırlatıldı! Kunta Kinte muamelesine tabi tutuldu adeta! Terim ile UEFA Kupasını kazanan, Lucescu ile Real Madrid’den Süper Kupa'yı Monako’da alan ve Ay Yıldızlı formayla Şenol Güneş çalıştırıcılığında Dünya üçüncülüğü kazanan bu çocukları daha da, şükranla zikredip hatırlayan, başarı anılarında söz eden hiç olmadı! Hiçbiri TFF veya Galatasaray ya da Florya’da barındırılmadı. Galatasaray’da Faruk Süren manevi, Fatih Terim, TFF’de de Şenol Güneş asla unutulmaması gereken bu kahraman jenerasyonun balını, kaymağını, başarılarını maddi manevi yedi!
Benzer jenerasyonu acaba yeniden kurabilir miyim arayışına giren Terim gitmeleriyle, kalmalarıyla mücadeleyi ve lobi faaliyetlerinden hiç vaz geçmedi. Tabii öyle bir kadronun yanından dahi geçemedi, kulüp yersiz transfer harcamalarıyla battı! Bu arada kendisinden başka hiç kimseyi Florya’da barındırmama politikası ve aklın mantığındaki alamayacağı transfer harcamalarına da, ara vermedi. Neticede ‘Elm sokağı kabusu’ korku filmine taş çıkartacak ‘Galatasaray’ın kabusu’ senaryosunu daim vizyonda tuttu!
Galatasaray kulübünde yaşanan kaos, şahit olunan utanılası durum ve başkanlık makamıyla oyuncak gibi oynanması müsebbiplerinin kim ve kimler olduğu ortada zaten.
1996’dan itibaren Fanatik gazetesinde, karşı karşıya kalınacağını bıkmadan usanmadan açık ve net yazdığım ‘felakete doğru seyre’ son vermenin çaresi ; daima dürüst, dikkatli, uyanık kalmak ve yaşanan kabusun müsebbipleriyle yüzleşmek olmalı!
‘’Iska geçmemek gerek!‘’
Futbol gündemine tüm başarısızlıklar silsilesine rağmen, sımsıkı sarılıyoruz. Oysa basketbol alemimizde öylesi ilginç konular var ki. Iska geçmemek gerek yani! Eurolig - FIBA çekişmesi ve akut inatlaşması bedelini Basketbol milli takımımız ödedi ve hayrettir bu vaziyet medyamızda umur dahi edilmedi. Hele hele Yunanistan evimizde, bizi öyle bir yendi ki, aman da aman!
TBF başkanlığı sürecinde de şahsen çok rahatsız olduğum Turgay Demirel, FIBA başkanı olmayı başarınca sevinenler oldu ama ‘eyvah sadece Galatasaray değil, basketbol milli takımlarımız da yandı şimdi!’ Demiştim ve garip karşılanmıştı tabii. Neticede Demirel beni mahcup etmedi ve TBF ve milli takımız FIBA’nın ısrarını pahalı ödedi. Eurolig ve FIBA tenakuz inadı yüzünden iki taraf müsabakaları neredeyse aynı gün ve saatte oynanacaktı. Onu beceremediler! Maçları üst üste bindirdiler. Yazık.
Evet Türk basketbolu NBA , FIBA, Eurolig çekişmesine rağmen Bahçeşehir Koleji, Frrutti Bursaspor, Fenerbahçe Kadın Basketbol takımı ve elbette Anadolu Efes sayesinde ışıl ışıl. Fenerbahçeli kadınlar her seferinde dümdüz ettikleri Macar rakip karşısında, mide arızası nedeniyle finali kaybetmiş olsa da; büyük başarı yakaladı. Bahçeşehir Koleji İtalyan rakibini sürklase ederek Avrupa Kupa’sını kazandı. Koç Selçuk Ernak’ı çok severdim, kardeşi Erhan’ı da çok sevdim. Ya Dusan Alimpijevic ? Helal olsun gencecik basketbol gustosuna. Partizan ve Andorra karşısında nefesimiz kesildi adeta. Hele hele Mustafa Kemal Bitim’in oğlu nasıl da bitirim ? Helal olsun valla Onuralp Bitim ve tüm arkadaşlarına. Dusan önderliğinde 11 Mayıs’ta Virtus Bologna finalini de Frutti Bursaspor başarıyla geçecek evvel Allah.
Ergin Ataman ; Dusan Alimpijevic gibi neredeyse çocukluğundan itibaren daim başarı formatlı. İtalya’da Siena Basketbol’u çalıştırırken, Bologna’da izlemiş ve gencecikten başarılarıyla nasıl takdir edilip sevildiğine şahit olmuştum. Sonra? Futbol dünyamız düş kırıklıkları ve hüsran makamı ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ palavra dizilerine potalarda son verdi. Basketbol başarı ümitlerimizi her daim yeşertti. Armani’ye dahi harbiden outlet ürünü muamelesi çekti! 4 Eurolig şampiyonluğu hamili sinyor Messina saygı ve sevgiyle kutladı Ataman’ı… Ergin Ataman ; şimdi milli basketbol takımımızın da başında. Gençlerimiz emeklerine sahip çıkmak, pozitif enerji yüklemek ve ıska geçmemek gerek… Başarılar yiğitler…
‘’Elde var sıfır‘’
Başakşehir’in vaziyeti nedir bilemem ama Torrent; Galatasaray’da sağlam bir veri bulamadıklarını; analiz ve hal ve gidiş hakkında hiçbir donanıma ulaşamadıklarını beyan etmişti. Bu konuda hiçbir itiraz ya da açıklama olmadığına göre, demek ki doğru! Dün gece neyin ne olduğunun anlaşılamadığı, bilumum beceriksizlik e tabii yeteneksizliklerle süslü bir 90 dakika izlediğimiz de doğru. Açıkçası 94'te sahneye konulan futbol değerleri; kimlerce nasıl nereye uçup kaçtığı anlaşılamamış kripto paradan farksızdır. Hava cıva sanal token yersen! Al Başakşehir’i vur Galatasaray’a!
Emanet kurumlar
Kulüpler idari ve teknik yöneticilerince ve futbolcu (!) bezirganı menajerlerle her platformda batağa saplanma uğruna yakılmıştır emanet kurumlar. ‘Kriptografi ‘Hışmına uğratılmış yurdumuz ayaktopu, dün gece izlenilmesi çok zor berbat bir ayak oyunuydu! İnanılması güç bilumum hata üreten savunmacılar, olmazı olmaz yapan; olmadık yerlere topu sokan ama kaleye soramayan hücumcular; saçma sapan hatalarla, geceye renk üstüne renk kattılar! Bundan sonrasını psikolog, motivasyonist hekim veya bilumum muskacılar acaba paklar mı? Zannetmem! Sıfır elde var sıfır 0-0 bitti nokta.
‘’Galatasaray artık vahim saray‘’
Doğru dürüst kurulamayan kadro ve yapılan dandik transferlerin bedeli çok pahalı ödenmekte. Böylesi vahim durum temin nedeni, idari ve teknik yönetim hataları elbette günahlarıdır. ‘Mide mikrobu’ olarak bilinen Heliconacter Pylori Galatasaray bünyesine iyiden iyiye yerleşti ve önemsenmeyin, tespit edilemedikçe; Galatasaray’da her organı ciddi anlamda harap etti.
Bünyede yıllarca belirti vermeden yaşayıp gizli gizli tahrip eden bu bakteri mideyi hallettikten sonra, beyni de hedef aldı bitirdi. Şimdi de şahit olunduğu üzere, koskoca Galatasaray‘ı vahim saray konumuna getirdi! Sivasspor’un galibiyeti ne denli kıymetliyse, Galatasaray’ın hali de o derece üzüntü vericidir. Dün gecenin 90 dakikalık mücadelesinde konuk ekip bekleri bindirmeye, orta yapmaya doymadı. Hatta Ahmet Oğuz bir de fevkalade gol attı. Eeeey Muslera neredesin birader? 64’te rahatça bloke edebileceğin, neredeyse Fizan’dan gelen topu gol olarak kabullendin! Olman gereken yerde bulunmuyor, fuzuli işler üretiyorsun! Ya 44’teki Uğur asistinde de, tayming denilen kavram nerede Semih? Ulvestad beceriksiz savunma kalabalığını torpido gibi deldi geçti.
Futbol özürlüler içeride
Asist yapan iş üreten Emre Kılınç dışarıda, futbol özürlüler içeride! Helico acter Pylori yani ‘Mide mikrobu’ olarak bilinen bakteri Galatasaray’da Parkinson ve Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların gerçekleşmesi nedenidir! Sistemik iltihaplanma Torrent’e de sirayet etti gibi sırıtırken, her platformda zırvalama ısrarları; Sarı-Kırmızılı kulübün rakiplerine kahkahalar attırıyor! Zavallı Galatasaray!