‘’Büyük moral oldu‘’
Geçtiğimiz sezonun başarılı futbol armadası Antalyaspor bıraktığı yerden devam ediyor. Nuri Şahin yine iyi hazırlamış takımı. Ömer Toprak ve Soner derhal uyum sağlamış. Hele hele Toprak savunma değerlerine renk kattı. Galatasaray, Buruk yönetiminde; hemen her rakibini buruk bırakacak kalitede. Hazırlık müsabakalarında izlediğim Aslanlar topluluğunun; geçmişteki distopya ikliminden kurtulup, özgür ve sağlıklı kimliğe büründüğünü paylaşmıştım. Futbolcularda bıkkınlık, ruhsal bunalım ve ‘Ne olursa olsun isterse benden sonra tufan olsun’ mantığının zerresi yok. İki egodan uzak, sadece futbol düşünen gencecik teknik direktörün ruhlarındaki berraklıkla müsemma futbol sunumları keyifle izlendi. Antalya’nın nemli ve oldukça boğucu ikliminde nane-limon mükemmelliğinde mücadele vardı. Hele hele 90’da Gomis’in attığı galibiyet golü Ab-ı Hayat suyu değerlerinde değil de neydi? Uzun zamandır hasret kaldığımız futbol aroması tadı, dün gece herkesçe hissedildi.
Kaptan sahne aldı
8’de Kerem’in direkten dönen topu sonrası, Muslera sahne aldı! Dakika 40’da Wright gitti kaptan resmen gemisini kurtardı. 45’te önce Fernando serbest vuruşunu, hemen ardından yine Fernando penaltısını kurtardı. Yani gemisini kurtaran kaptandı. Bravo. Akdeniz akşamından büyük mutlulukla dönen Okan Buruk ve Galatasaray’ı kutlamak gerek. Büyük moral oldu henüz ligin ilk maçında.
‘’Romans büyüsü mü yine?‘’
İtalyan futbol armadaları karşısında izlediğim Galatasaray, ‘ romans büyüsü mü yine?’ Dedirtti. Sanırım her Galatasaraylı’yı da, bu yapı umutla, moralle bezedi. Okan Buruk yıllarca hayranlıkla izlenen azim, hırs, ciddiyet ve asla pes etmeyen karakterini her geçen gün futbolcularına yansıtıyor. Bu gidiş iyiye gidiş, güveniniz.
Sarı Kırmızılı camiayı rakiplerinin oldukça önüne taşıyan, en önemli değer; eşsiz eleştiri kültürü olmalı. Hatalar, eksikler, gedikler, yanlışlar açık ve net paylaşıldı. Gereken operasyonlar yapılıp, sahneye çıkıldı. Biz sezon önce kadroda barındırılmayanların, hakkında ‘infaz’ naraları atılanların ne denli farklı performans örneklediklerini izliyoruz.
1988 ile 2002 dönemi romans büyüsü ve başarı dönemi tekrar gündeme girer mi? Girer. Galatasaray’ı Galatasaray yapan transferlerden ziyade, kadrodaki Galatasaraylı futbolcu sayısı ve onların yansıttığı özel ruhtur. Bu ruha doğru yola çıkıldığını hissetmemek mümkün mü ?
Fiorentina karşısında; Aslanlar kendinden emin, özgüvenli başladı. Baskı her fırsatta denendi. Emre Akbaba presi topu kazandırdı. Seferovic Akbaba nimetini asiste çevirdi. Kerem sol çaprazdan nefis vuruşuyla, kaleci dahil tüm menekşeleri morarttı ve 1-0’ı yazdı henüz dakika 5’te.
Emre Akbaba ince işçilik dersi verdi, kıl payı olmadı. Fiorentina da İtalyan ekolü yani! Oyunu ele aldılar bir süre. Bu dönemde orta alan ve savunmacılarımızın aksiyonlarını gözlemleme şansı bulduk. Başarılıydılar, sanırım daha da iyi olacaklar.
Bonaventura’nın şekil bir futbolcu olduğu da, hiçbirimizin gözünden kaçmadı. Ama Galatasaray ‘da şekilin şekili olduğu da Seferovic ve Emre Akbaba işbirliğiyle kanıtlandı 2-0 oldu 42’de.
72’de Sottil kalabalıkta vurdu, gol oldu. Bu golde kimin ne kabahati oldu ? Söylemem! Neden ? Galatasaray külliyen iyi niyetli ve birliğe, dirliğe, iyiliğe, başarıya doğru rotasını çizmiş. Kongre birlik beraberlik ve dayanışma ritminde neticelendi. Dikkat edilmesi gereken beklentiler dile getirildi. Son çıkışta Galatasaray ruhuna ve erdemine ihanet edilmeyeceğini umuyor, bekliyorum, bekliyoruz nokta.
Bu hava evvel Allah güzel hava.
‘’Salernitana & Galatasaray‘’
Çok kimse İtalya’nın Salerno şehrini bilmez. Pompei’yi duymuştur da. Salernitana 1919 bölgenin futbol kulübü. Lig futboltif rotaları da, Pompei gibi sanki. 1998’de alt kümeye düştüklerinde, suçu rakip külüp taraftarlarına atmayı beceren bir yapı. ‘İyi olursa bizden, kötü olursa sizden’ felsefesi ezberi, sadece bizim spor alemimize has değil yani!
O dönemin kulüp başkanı Aliberti’yi ve yeni teknik direktörü; henüz tanışma toplantısı esnasında taze taze döverek, işe başlamaktan vazgeçiren Ultras taraftar grubu günümüzde dahi hatırlarda! Bu sezon da Venezia kıyağıyla mucize ligde kalış vakası, İtalya’yı ayağa kaldırmış; yeni transfer Ribéry bisikletle şehirde zafer turu atmıştı. Pompei faciasını andıran hasarlı anılarıyla, Salernitana ve Galatasaray karşı karşıya Avusturya’da.
Erik Botheim ise Ukrayna’dan kaçtı, Pompei civarına takıldı. Krasnodarlı’yı Galatasaray’da transfer etmek istemiş fakat Norveç’li İtalya’yı seçmişti.
Botheim 11. dakikada çok şık çalımlarla, ekibini 1-0 öne geçirdi. Hemen 2 dakika sonra Oğulcan golcüye nefis asistiyle gol yaptırdı. Seferovic bu sefer de fırsatı kaçırmadı 1-1
Sonra? Sonra mı? Emre Kılınç’ın dikkat çektiği, Okan’ın kalede güven verdiği, Kazımcan’ı hemen her Galatasaraylı’nın dikkatle takip ettiği, Oğulcan ve Barış Alpler’in göz doldurduğu mücadele.
Galatasaray’da ciddiyet ve emeğe saygı var. Kilo almış, kaytarmış, obez standartlarını zorlayan hiç kimse yok. Ümitleri pekiştiren gençler çok. Okan Buruk derledi, topladı ve şimdi sıra; umulan verimi almakta. Bereketli olsun emekler…
‘’Teşanüş maksadıyla gelmez !‘’
Galatasaray ile Monako, Roma, Barcelona, Nantes ve daha nice deplasmandan yenilgisiz ayrılıp; 2009’da Shakhtar Donetsk ile Kadıköy’de UEFA Cup’ı kaldırdığına bizzat şahit olduğum Lucescu, İstanbul’a teşanüş maksadıyla gelmez. Uyarıyorum!
Neden ? Çünkü Fenerbahçeli kalemler olası tehlikenin farkında değil de onun için! Gönderilmek istenen Tisserand’ın can simidi olduğu hepimizin malumu. Pekiii 17 orta saha, 6 defans, 2 kaleci, 3 santrfor hamili Sarı Lacivertli ekipte, mevkiler arası denge bozukluğunu tespit kimin işidir? Serdar sakat olmasına rağmen risk edilip kaybedildi. Hiç hesapta olmayan Tisserand savunmaya dahil edildi. Allah’tan iyi idi.
Aklımın almadığı ; hedefleri bu denli yüksek, pahalı ve iddialı bir yapının, henüz ilk maçında tespitlerde fıslaması! Göndermek istediğin futbolcu, kurtarıcın olmuşsa; ya göndermek isteyende, ya da kullanmayı beceremeyende bir hata olabilir mi? Varlık içinde yokluk çekmeyi becerebilmek de, bir ayrı istisnai konu yani.
Joao Pedro sudan ucuza Fenerli olmuş! Bunu yazan arkadaş 'Vieille Bon Secours Ale' Belçika birasını her daim su niyetine içebilen bir varlıklı şanslı galiba! Oysa ; Pedro bu yıl ligin en pahalı transferidir, 4.68 milyon Euro ile. Trezeguet ve Muleka da takipçileri olup onların da 'Tequila Ley 925' ederiyle gırtlak hasarına neden olmamaları için dua etmek gerek. Çünkü bütün kulüplerimiz ‘gırtlak’ ya !
Fenerbahçe’de Arao, Osayi, Ferdi, İsmail, Rossi, Tisserant göze girmiş, Jesus’la sınıfı geçmişler! Tehlikenin farkında olmayan, olamayanların ‘Jesus Gazovac' aşısı ters tepki üretip, yüksek ateş yapabilir. Bu hal Lucescu’nun harbin içinde bocalayan dar kadrosunun, Allah muhafaza olmadık işler yapmasını sağlayabilir. Polonya oyununda, bu konuda 3 sinyal verdiler de, kimileri gördü, kimileri de görmezden gelmeyi tercih etti!
Realiteden kaçmak, akıl almaz savrukluk, harcama ve hüsrana koşturur. Hiçbir Ay Yıldız hamilinin üzüntüyle viran olmasını istemem yani! Aşkla değil meşkle berhudar olasın Fenerbahçe…
‘’O güzel adamlar !‘’
Futbolumuzun son yıllardaki çöküşüne tanık olup, bir de bu acıyı sizlerle paylaşmak zorunda kalınca, dile getirmedim mi her fırsatta? ‘O güzel adamlar, o güzel atlara binip gittiler, galiba geriye de dönmeyecekler!’ Umutsuzluk öyle birşey işte. Negatif enerji külliyen bedeni ve ruhu sarar, sarmalar beklentileri derin dondurucuya atar . Bu ruh haline nasıl geldiğinizi, çözebilmek dahi zor mevzudur yani! Tenha, çoşkudan uzak; bu yapıdan bişi olmaz modundaki tribünler ve Galatasaray’a konuk Kasımpaşa…
Kasımpaşa geçtiğimiz sezon çok şık izlenimler ve alkışlarla perdeyi kapatmıştı. Şimdi de iyi hazırlanıp, start aldıklarını söylemeliyim. Sami Uğurlu sadece uğurlu değil, aynı zamanda başarılı ve doğru bir yapı. Oyuna baskılı ve kendilerinden emin başladılar. Nelsson’un gününde olmadığını da doğru tespit ettiler. Kasımpaşa Galatasaray için örfi idare ilan etti uzun süre! Çıkmalarına müsade edilmedi, 15’de Mamadou’ nun cezayı kesmesine de ramak kaldı. 26’da uzaklardan çekilen şutu Muslera önledi fakat her mesafedeki rakibe önlem alınması gereği, ayan beyan sırıttı.
Galatasaray’ın o denli güzel geçiş oyunlarına şahit olup, öylesi şık pas alışverişlerini izledim ki işte o zaman ‘ O güzel adamlar, o güzel atlara binip sanırım yine geri geldiler’ dedim. Çok da sevindim, mutluluk desibelim tavan yaptı ciddiyet hamili sporcularımız sayesinde. Geçtiğimiz sezonun ‘benden sonra tufan’ ve ciddiyetten uzak boş vermişlik berbat iç karartan manzarasını, göremedim yani. Galatasaray Okan Buruk riyasetinde özlenen Aslanlar topluluğu olma yolundadır nokta.
29’da Akbaba, Olıveıra,Gomis ve Kerem ortaklığı, şahane bir gol getirdi. Bu ürünün kollektif gelişimi ümit demetiydi. 35’te Hajradinovic 1-1’i sağladı. Bu pozisyonda Haris’in kontrol dışı kalması, Galatasaray savunmasında olmaması gereken hata oldu.36’da yüzde 100 golü Muslera önledi. Kasımpaşa geçtiğimiz sezondan daha üst düzey performans sergileyeceği sinyalini verdi yani.
Seferovic 60’ta oyuna girdi ve 65’te 2-1’i getirdi. Gelecek adına ümit veren bir start oldu. Galatasaray çalışıyor, araştırıyor. Gençlerine şans veriyor, yol açıyor. Bu yapı ve imar aklı 1990 - 2002 Galatasaray’ının yola çıktığını hatırlattı… Allah derman versin.
‘’Kaba inşaat bitti!‘’
Çeşit çeşit kıvam, tür karakter ve kalitede hammaddenin; kullanılıp test edildiği kaba inşaat dönemi bitti! Çek ligi ekibi Pardubice ile oynanan maç sert ve çok çekişmeli geçti, 0-0 sona erdi. 4. Dakikada Emin Bayram’ın bileğinin dönmesi talihsizliktir. Gelmiş geçmiş olsun. Metehan güven verdi, Galatasaray geleceğine umutla bakmamızı da sağladı, maşallah. Emre ilk yarı sol kanadın dinamosu oldu adeta. 17’de Kılınç ; mızrağın dahi kürdan kalabileceği tesirde pas attı gol olmadı! 18’da yine Kılınç eskrim sporu zerafetinde rakip savunmayı salladı fakat Nelsson fırsattan faydalanamadı. Kaleci Okan’da kaba inşaat dönemi sağlam elemanlarındandır. 37’lik santrafor Cerny çaktı ve kalecimiz yüzde 100 gole izin vermedi. 90’da klasını yine ezberletti. Kendinden emin ve güvenli.
Okan Buruk futbolcularının tamamına şans verdi. Hiç birinin kafasında börtü böcek barınmayacağı, zihinlerinin berrak olacağı dozda üstelik. Neticede sporcular da olmak veya olmamak stres mücadelesi değil ‘benden bu kadar’ sunumu yaptı. Hiçbir futbol aktörü ‘bekledim de gelmedi, bana şans verilmedi’ diye konuşamaz yani. Sahne ve perde herkes için açıktı.
Eveeet şimdi işleme , süsleme, teyzinat ve taşı gediğine koyup; mimari hünerleri camiaya sunma zamanı. Okan Buruk ve ekibi olmazsa olmazları tespit ettiği gibi eksikleri temin edip, ortaya mükemmel bir eser çıkartacaktır diye umuyorum.
Galatasaray ve Türk Milli Futbol takımı her başarısında imzası olan Okan Buruk’un, Aslan’ların gelecekle ilgili başarı hedeflerinde de; hamili imza olacağına inanıyorum.
Avusturya’da sağlam temeller atıldı.
‘’Sigma Olomouc baskısı!‘’
Fenerbahçe'nin 3-0 yendiği Mol Feharvar’a Galatasaray 1-0 yenildiğinde ispermoz tuttu beni. 4 Kasım 1992’de Sigma Olomouc Kadıköy’lüleri 7 golle fena yapmış ve sadece Fenerbahçe değil, alayımızın gözünü fena halde korkutmuştu. Neden? İster istemez ‘olası felaketin ayak sesleri mi geliyor acaba?’ Diye düşünmedim desem yalan olur. Kamptan gelen haberler hiç iç açıcı değildi de o yüzden!
Cenk Ergün daha İstanbul’da tatsızdı. Ahmet Bulut’un Florya semalarını bulutlandırdığı haberleri taaa Sakarya’ya ulaşmıştı. Sonra ‘transferin o kadar da içersinde değilim’ dedi Avusturya’da! Ve ilave etti ‘dün öyledir, bugün böyledir!’ Yedi defa giden 8 kere gelen rahmetli Süleyman Demirel misali. Abdülkerim ‘ madem stoper alacaktınız, beni neden aldınız?’ Tepkisi verdi. Sevgili kardeşim stoperler salata için kullanılan yeşillik değildir ki, bekletince bozulsun! Kar var kış, buz var. Kart var ceza var. Derin dondurucuda değil, istim üzerinde, her an kalkmaya hazır ve formda olacak, göreve amade her daim hazır bulunacaksın. Aytaç ve Ömer’in antreman tavırları da bir başka konu tabii!
Neyse Dursun Özbek ve Erden Timur derhal kampa geldi ve sanırım tüm tatsızlıklara müdahil olarak, kafalardaki börtü böceği arındırdı. Okan Burak’a öncelikle neyin, ne olamayacağını görmesi için zaman tanınmalı. Neticede zorlu hazırlık zamanı.
Sigma Olomouc tehlikeli bir rakip, Çek’ler de her zaman bize ters gelir ezelden beri. Galatasaray’dan fazla şut kullandılar ama gol yapamadılar. Transferler şampiyonunu, mazideki yıldızlarla bezeli kadrosuna rağmen, Olomouc’un 1-0’lık yenigisi sonrası ne hale getirdiği ortada. E Galatasaray’ın geçmiş TD bakiyesi kadrolarla, ne hale getirilmiş olduğu da ortada! Bodrum sahillerindeki beklentiler de, şimdilik kenarda!
Gelelim maça ilk yarı Çekya ekibi ilk yarı ceza alanımızda tehlikeliydi. Emin’in savunmamıza ve bize bayram yaptıran kritik müdahaleleri gönüllerimize ferahlık verdi. Okan Buruk yine göreve amade her futbolcusuna, umudumuz akademililere şans verdi. Yunus Adana üst düzey performansına devam etti ve harika şutu, klas hareketiyle golü kaydetti 1-0 öndedir Arslanlar. 65’te ise Yine Yunus harikulade taşıdı ve Gomis’e asisti 2-0’ı getirdi. 90’da Emre Kılınç vuruşuna Çek oyuncu dokunmasa ustaca plase ağlarla kucaklaşaktı, korner oldu. Az sonra da bitti. Ezeli dost Fenerbahçe’nin kanı, yerde bırakılmadı yedi olmasa da 2 oldu, güzel oldu yani…
İkinci devre oynanan futbol herşeyin zaman içinde çok güzel olacağı müjdesini vermiştir Galatasaraylı… Güveniniz, desteklerinizi esirgemeyiniz yeter…
‘’Videioton bu Videioton!‘’
Macar kulübünü bizim jenerasyon çok iyi hatırlar, hatta orta yaş malikleri dahi anımsar. Şimdi Videioton olmuş Mol Ferervar hatta ‘Mol Vidi’ diye dahi seslenen var! Avrupa Ligi ön eleme turunda Kabala ile oynayacağı müsabakaya hazırlanıyor. 9 A milli futbolcu hamili ciddi bir Macar ekibi. 3-5-2 sistemi müdavimi, 22 milyon Euro futbolcuları toplam ederi! Takım aktörleri fiyat ortalaması 700 bin Euro yani! En pahalı futbolcusu Fransa doğumlu, Macar vatandaşı Neco 2 milyon Euro. Sonra 200 bin ile 1 milyon 500 bin Euro arasında değişen ederler. Mesela Bosna Hersek’li Kenan Kodro birbuçuk milyonluk piyasası olan bir futbolcu. Aslı Romen adı Rus ise 900 bin Euro fiyatı ile Cicaldau ve Morutan’ın kramponlarını dahi taşıyamaz dimi ?
Okan Buruk 4-2-3-1 dizilişinde Mustafa’ya öncelik verse de, Mısırlı’nın keyfi de, tadı, tuzu da yoktu. Akbaba vasıtasıyla çaprazdan bir iki pozisyona girdi ama çaprazda kaldı! Kerem’in ruhsal tedavi demeyelim de, terapist ihtiyacı var gibi! Kafa karışıklığı, futbol ve pozisyon tabii konsantrasyon karmaşası içinde bocalaması nedeni sanki ! Yunus karşısındaki Rumen Rus ise zaman zaman yediği çalımlardan oldu uyuz. Bu çocukta harbi hayat var. Berkan için ise yine şanssız bir zaman! Hücuma kalkayım derken, kalkamadı kaptırdı ve Atilla Fiola asisti neticesinde Kenan Kodro 32’de vaziyeti 1-0 yaptı. Galatasaray zaman zaman saman alevi benzeri parlamaya gayret etse de, sezon başı yüklemeleri ve ağır antremanlar sebebi; oyun ve pas organizasyonlarında kadük kaldı !
Barış’ın sağ arkada denemesi, 85’te Batuhan’ın muhteşem kurtarışı, pas alışverişi defoları, top kayıpları, Galatasaray’ın baskı yediğinde önden arkaya kadar yaşadığı zaaflar ve kadroda olacaklarla, olamayacaklar ; dün gecenin hazırlık 90 dakikasında aklımda kaldı!
Sezon öncesi dönemi olmazsa olmazı, artı fizik kalite amaçlı ağır antremanlar ve hazır rakiplerle oynanan müsabakalar, elbette gönlümüzdeki Galatasaray manzarasını sisli puslu gösterecek! Kalan haftalarda umuyorum ki, buruk gönüllerdeki sıkıntı aydınlığa erecek. Enseyi İki hafta daha karartmamak gerek. Hem saha içine, hem de performans değerlerine ; 9 & 10 numara transfer katkısı mutlaka gerek!