‘’Hiç bu kadar iyi olmamıştı‘’
Lemina’nın savunma orta/saha Ömer ve Taylan’ın orta saha/hücum direnç ve bağlantılarına yaptıkları katkı Galatasaray’ı değiştirdi. Geçtiğimiz 16 haftada Galatasaray’da herhangi bir ikilinin başarısından bahsetmek mümkün değildi. Dün ise Marcao/Lemina, Marcao/Nagatomo, Taylan/Falcao, Mariano/Feghouli gibi işleyen ortaklıklardan kolaylıkla bahsetmek mümkün. Dün ilk yarı itibarıyla oyunun merkezini kurduğu için çerçevede uyumlu oyuncular gördük. Galatasaray iyi kontrataklar da yaptı. 2 golde olduğu gibi çizgiye inerek Antalya savunmasını kalabalık olmalarına rağmen zorda bıraktı. Konuk ekibin içinde bulunduğu durum kadroya alınmayan oyuncular gibi temel zorunları olsa da Galatasaray adına özellikle ilk yarıda işlerini bu sezon hiç olmadığı kadar iyi gittiğini söylemek mümkün. Seri bile iyiydi değil mi? Dün akşam Terim’in kerteriz alabileceği bir oyun nihayet sahnelendi.
Gecenin sorusu
Taylan yeni mi hazır oldu? Yoksa Terim yeni mi ikna oldu?
Maçın starı
Taylan ve Ömer’i ön plana çıkarmak doğru olur ama Lemina’yı unutmadan. Bu üç oyuncu hem dirençleriyle hem de oyuna yaptıkları katkıyla ön plana çıktılar.
Maçın olayı
Galatasaray ilk yarıda 4’ün üzerine çıkan bir gol beklentisi yakaladı. Antalya ise hiç bir yol bulamadı. Ev sahibi her yönüyle üstündü. Ancak rakibin tüm organizasyonsuzluğuna rağmen 2. yarıda ev sahibinde kopmalar ortaya çıktı. Terim ’in takımının enerjisini 90 dakikaya yayamaması üzerine düşünüp bir yöntem bulması şart.
Kısa mesaj
2 gol moraldir. Ancak Falcao hâlâ yüzde 20’lerde. Bariz bir şekilde gücünün olmadığı görülüyor. Devre arası en çok o çalışmalı.
‘’Fenerbahçe orta sahası geçilmez‘’
İş buradan koptu önce... Luis Gustavo’nun bir görev karmaşası yaşamadığı herhalde ilk maçtı. Oyunun savunma ve hücumda merkezi oldu. İşbilir uydusu ise Ozan... Dripling, çalım ve şutları da eklediği iyi oyununda asıl önemli görev ikinci toplardı. Bu tabii sadece onun işi değildi ama Tolga ve Deniz’le birlikte bu işi çok iyi yaptılar. Maçın başında onların merkezi olduğu yıpratıcı baskı Avcı’nın hayal ettiği hızlı hücumları imkansız hale getirdi. Fenerbahçe orta sahası geçen hafta ne kadar geçirgense bu hafta da o kadar geçilmezdi. Ljajic girdikten sonra ev sahibi orta saha merkezini geri çekti ama kaptıkları her topla Beşiktaş’ı geri koşturdu. Jailson’un yere düşüp Burak’ın önüne bıraktığı top dışında akan oyunda bir şans vermediler rakibe. Ve akın yeniletmediler. Fenerbahçe için, çektikleri 17 şuttan ve biraz ofsayt dikkatiyle daha farklı bir galibiyet de mümkündü.
Gecenin sorusu
Bir takımın merkezi bir haftada her yönüyle nasıl olur da 180 derece değişebilir?
Maçın starı
Tolga, Rodrigues’ten daha güvenilir, etkili ve önemlisi topla iyiydi. Belki onun hızı yoktu ama top da katılmadı. Deniz mükemmel bir dinamizmle oynadı. Bütün bunları mümkün kılan merkez performansıydı. Gustavo birinci sınıftı. Ozan ise ilk transfer olduğunda hayata ettirdiklerini ete kemiğe büründürdü.
Maçın olayı
14’te Elneny orta sahada topu aldı. Gustavo arkasındaydı. Pas atacak kimse bulamadı, geri gitti, dönüp bağırdı. Çakır iki oyuncuyu el sıkıştırdı ama Mısırlı aslında kendi arkadaşlarına bağırdı.
Kısa mesaj
Emre bu takımın en iyi oyuncusu. Ama takımın temeli değil çileği olmalı.
‘’Fişi daha erken çekebilirlerdi‘’
Selçuk-Belhanda orta sahasının top yapma, pozisyon alma konusundaki zayıflığı dikkat çekiciydi. Zaman zaman savunmanın arkasına atılan uzun toplar dışında öndeki Falcao, Babel ve Feghouli yandan tamamlayan Mariano-Nagatomo’ya rağmen orta sahayı by-pass eden bir oyun oluştu. Halbuki bir pas takımı olmak hiç de zor olmamalı. Bu ekip topu alabilir, tempoyu belirleyebilir diye düşünüyorsunuz. Diğer yandan Göztepe’nin orta saha örgüsü çok daha iyiydi. Onlar da orta sahayı hızlı geçmeyi tercih ettiler ama daha kaliteli paslarla. Castro ve Soner baskı yememelerinin de etkisiyle oyunu yönetebildiler. Bunda Palut’un Jerome’dan yararlanabilen ilk hoca olmasının da rolü var. Belki golcülüğü çok gelişmeyecek ama onu oyunun bir parçası yapması Galatasaray savunmasının başını ağrıttı. Savunma göbeğinin orta sahaya yakın durmasını engelledi. 2-1’in ardından girdikleri 3 net kontratak gol şansını değerlendirseler maçı çok önce bitirebilirlerdi.
Gecenin sorusu
Falcao çok fazla pas alamıyor. Ama bu seviyede işi bitirecek şanslar ayağına geldi. Hâlâ sakatlığın etkilerini atlamadı mı?
Maçın starı
Serdar Gürler büyük oynadı. Son derece rafine her hareketinde işi değiştiren, top ezmeyen varyeteye kaçmayan etkili bir kanat oyununu büyüklerde sadece Nwakaeme’de gördük bu sene. 2. golde işin büyük kısmını ve golü Halil yaptı ama burada da doğru dokunuşla işi çözen o oldu.
Maçın olayı
4-0’lık Tuzla maçı, kadronun hiç de isteksiz olmadığını gösterdi. Takımın güvenilir, artılarını öne çıkaran bir oyun planına ihtiyacı var. Bu takımda çok iyi anlaşan ve işleyen herhangi bir ikili Tuzla maçında vardı. Peki lig seviyesine çıkınca neden olmuyor?
Kısa mesaj
Galatasaray orta sahası varlık içinde yokluk çekiyor. Varlık zannedilenlerden bazılarını unutup Taylan’ı bu takıma monte etmek lazım. Bu şartlarda sadece dinamizmi yeter. Lemina-Taylan kesin, 3.’yü siz seçin.
‘’Zorla dirilttiler‘’
Trabzonspor’un özellikle orta sahada bu kadar dağınık olduğu maçları daha önce de gördük. Fakat hücumda bu kadar çözüm üretmekten uzak kalışları bu sezon ilk kez oluyor. Denizlispor tahmin edilebilir bir şekilde ceza sahası önü savunması kurmaya çalıştı ama bunda çok da başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Trabzonspor hücumdaki bütün hareketsizliğine rağmen ilk yarıda öne geçti. Farkı artıracak şanslar da buldu. 2. yarıdaysa anlaşılmaz bir şekilde sürekli göbekten pozisyona girmeye çalıştılar. Enine hiç genişlemediler. Pereira ve Novak’ı öne süremediler. Muhtemelen Barrow ve Sacko’nun hızından çekindiler. Denizli’nin iri savunması için çok kolay bir oyun oldu bu. Orta sahada Obi Mikel çoğu zaman tek başına rakibi karşılamak zorunda kaldı. Hem kanatlarda hem merkezde sayısal olarak az kalabildiler. Rodallega’nın herşeyi olduğu Denizli hücumunu neredeyse zorla dirilttiler.
Gecenin sorusu
Sturridge tecrübesinde bir hücumcu Sörloth’un şut/pasında nasıl olur da ofsaytı ayarlayamaz.
Maçın starı
Kuşkusuz Rodallega... Attığı 2 golde de son derece soğukkanlı ve beceriliydi. Bu yaşta bu kadar diri kalabilmesi, hem de sürekli içinde kalarak...
Maçın olayı
Enteresan bir uyku hali vardı sanki. Özellikle Sosa’nın durumu şaşırtıcıydı. Yanlış bir pas sonrası arkasını dönüp gittiğini bile gördük. Gerçekten tanınmaz haldeydi. Ancak işin koptuğu yer Nwakaeme’nin 2. yarı performansıydı. Tek başına kalabalıklara dalıp hiçbir etki yaratamadı.
Kısa mesaj
Obi Mikel, Sturridge’in yerine Parmak ve Sosa’yla daha iyi bir orta saha performansı gelmeliydi. Ünal hoca önemli işler yaptı. Ancak bu orta saha oyuncu havuzundan sanki 9 kişi oynuyormuş performansı gelmesi garip.
‘’Fiyasko‘’
Rıza Çalımbay ve öğrencilerini tebrik etmek lazım. Emre, Kruse, Ozan, Luis Gustavo gibi kağıt üzerinde standart üstü oyunculardan kurulu bir Fenerbahçe orta sahasına karşı Beşiktaş’ın kiralık gönderdiği stoper Fatih, sol bek Ziya ve Mert ile üstünlük sağladılar. Rakibin ağırlığından doğan zaafiyetini çok iyi değerlendirdiler. Ve işi Dirar ve özellikle Isla’nın orta saha kopuk oyunun üzerinden bitirdiler. Maçın sonlarındaki gitgel dışında istedikleri hep oldu. Ersun Yanal’ın buna karşı bir planı yoktu. Haftalardır söylediğim gibi Fenerbahçe’nin Yanal yönetiminde bu savunma organizasyonunu geliştirmesi mümkün değil. O güçlü oyuncularla fizik kavgayı tutturabilirse başarılı olabiliyor. Tek yol hücumda şut kalitesinin üst düzeyde olması. Rodrigues, Kruse ve Vedat dün o seviyeyi tutturamayınca plan yürümedi. Kalplerdeki hoca ve bunca transferle Fenerbahçe’nin sadece yüzdeli şuta bakıyor olması fiyasko.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe geçen hafta rahat kazanırken de maç sonunda orta sahayı vermiş oyunu gelgite çevirmişti. Bunu Yanal göremiyor mu?
Maçın starı
Ziya... Fatih... Yıldız statüsüne rahatlıkla yazabileceğimiz büyük tecrübe ve yeteneklere karşı Mert’le birlikte tam konsantre, olabilecek en iyi oyunu oynadılar. Tabii ki Emre yükselen yıldız ama onların yaptığı iş gerçekten takdiri hak ediyor.
Maçın olayı
Rodrigues ve Ozan’ın Beşiktaş maçından önce son dakikada gördükleri kırmızı kart oyunun, olmayan planın, sıkışmışlığın sonucu. Özellikle Ozan’ınki. Kuşkusuz Ali Palabıyık’ın özellikle oyuncu değişikliklerinde yeni kuralları uygulatmayışı sonucunda bir sinir patlaması oluştu.
Kısa mesaj
Türkiye’de bir devir değişiyor. Bir döneme damga vurmuş hocalar maalesef demode oldular. Kendilerini geliştiremiyorlar.
‘’Sorun belli, planı yok!‘’
Ceza sahası üzerine kurulmuş bir 5-4-1 ve akın planı topu Orgill’e vermekten ibaret bir Ankaragücü. PSG deplasmanındaki yıkımın ardından Galatasaray için daha iyi bir senaryo olamazdı. Yaklaşık 40 dakika boyunca seke seke oynayan Lemina ve o çıktıktan sonra Selçuk-Belhanda göbeğine hiç baskı yapmadan bekledi Başkent ekibi. Dolayısıyla Galatasaray için savunma göbeğini Jamaikalı forvetin başına dikip akın sürekliliği sağlayacak bir baskı oyunu mümkündü. Rakip alanda topa sahip olmakta sorun yaşamadılar. Ancak gelişigüzel ortalar dışında sadece 2 kez Falcao’yu pozisyona sokabildiler. Geçen yılın şampiyonunun asıl sorununun ne olduğunu anlamak da çok daha net mümkün oldu. Feghouli, Falcao ve Babel sahadayken net pozisyon kıtlığı hücum planının olmayışından. Artık futbol kaosla değil net şablonlar üzerinden yüksek fizikle oynanıyor. Galatasaray’da ne bir şablon var ve ne de fizik.
Gecenin sorusu
Galatasaray’ın fizik sorununun bu kadar büyük oluşunun sorumlusu kim? Sezon başı çalışması yapmayışı mı? Lig başlayalı 4 ay oldu. Bunu iddia etmek antrenman bilimine hakaret.
Maçın starı
Kitsiou. Maçın başından sonuna kadar olağanüstü bir çaba ve verimle oynadı. Orta sahada oyunun akışına set çekebilen az sayıdaki oyuncudan biriydi. Kulusiç ve Pazdan’ın boğuşmaları bu kadar kapalı bir savunmada nispeten onlar gibi oyuncular açısından daha rahat olabilir.
Maçın olayı
Mustafa Kaplan rakibe saygı duymanın ötesine geçti. Orta sahaya baskı yapmamak anlaşılır değildi. 2-0’dan sonra savunmaya yapılan baskının Galatasaray’ı nasıl zorladığını görünce 1 puana çok da sevinemeyecek. 10 kişiyle 88’den sonra yarattıkları mucize alkışı hak ediyor.
Kısa mesaj
Ali Şansalan 2 korner hatası yaptı. Onun dışında ortaya koyduğu standart üst düzeydi. Sahada işini en iyi yapan sanırım oydu
‘’Düşük vitesle tur bindirdiler‘’
Daha hızlıydılar, daha güçlüydüler, daha iyiydiler. Fersah fersah... Çaresiz kaldık... Terim’in 90’ların başından itibaren ülkeye aşıladığı güven, tanıttığı korkusuz oyun, sistem, taktik zenginlik, bunları mumla arıyoruz 2 yıldır. Terim’in bu son dönemi, Terim öncesi dönem gibi. Kabul edilmiş ve mahkum olunmuş bir çaresizlik. PSG’nin bu sezon oynadığı maçların büyük bölümünü seyrettim. Bu kadar rahat pozisyona girdikleri, rakibin onları hiç tehdit edemediği bir maç hatırlamıyorum. İstedikleri her an 10 kişiyle savunma yapan Galatasaray savunmasının arkasına sarktılar ve Muslera’yla karşı karşıya kaldılar. Daha fazlasına ihtiyaçları olsa alacaklardı muhtemelen. Düşük vitesle tur bindirdiler. Halbuki Terim bu mahkum oyunlara isyan ederek Terim olmuştu.
Gecenin sorusu
Real ve PSG’ye 2 maçta da yenilebilirsiniz. Bu sorun değil. Ancak daha maç öncesinden başlayan inançsızlığın sebebi ne? Bu güvensizliğin kaynağı ne? Oyuncuların ikna olabileceği bir plan olmayışı mı?
Maçın starı
Neymar olağanüstü bir hücum organizatörüydü. İlk golde 1 saniye Seri’nin uyumasını nasıl hızlı değerlendirip asisti yaptığını gördünüz mutlaka. Hem hücumcu hem hücumcu orta saha olarak mükemmeldi. Mbappe’yle uyumu da...
Maçın olayı
İsabetli şut bulamadan, hiçbir tehdit yaratamadan maçı bitirdik. 10’u isabetli 14 şut. 4 ofsaytla kesilen gollük şanslar. Sıfır risk, minimum efor ve maksimum faydayla. Çok rahat oynadılar. Hiç bir rahatsızlık veremedik.
Kısa mesaj
Emre Mor üzeri Belhanda... Hiç santrforunuz olmasa daha iyi... Erencan’ın sahaya sürülmemesinin sebebi ‘ezilmesin bozulmasın’ diye herhalde... Yoksa açıklaması yok.
‘’Mükemmel sonuç‘’
Alanyaspor, 197 isabetli pasla maçı bitirdi. 33 orta, 12 korner ve 21 şut attılar. Skor bulamamayı bir kenara bırakın, bu akıl almaz bir verimlilik. Peki buna ne sebep oldu? Galatasaray 20. dakikada öne geçmesine rağmen 386 isabetli pasta kaldığı için. Oyunu tutamadılar. Bunca -kağıt üzerinde- topa hükmedebilecek oyuncuya rağmen oyunu soğutamadılar. Bunun sebebi, ben de dahil hemen herkesi çok heyecanlandıran Seri ve N’Zonzi’nin Lemina’ya uyumsağlayamayışı... Lemina bireysel olarak hemen her şeyi yapıyor. Her şeyi tamyapıyor. Her şeyden fazlasını da yapmaya çalışıyor. N’Zonzi zaman zaman Lemina’nın önünde bağlantı oyuncusu olarak görev aldı ancak o işte de istenen seviyeye çıkamadı. Belhanda’nın biraz kıpırdadığını söyleyebiliriz. Galatasaray’ı ayakta tutan temel oyuncuların performansı oldu. Savunma hattı, Ömer ve tabii Muslera... İlk 25 dakika için kendi iç saha standardında olmasa da diriydiler ancak sonrası için Muslera’ya teşekkür etmeliler. Bu şartlarda mükemmel sonuç.
Gecenin sorusu
Seri ve N’Zonzi’nin bu kadar sıradan oyunlarını neye bağlayacacağız? Kiralık olmanın umursamazlığına mı? Peki Lemina’nın bundan hiç etkilenmeden fazlasını yapmaya çalışması hiç örnek olmuyor mu?
Maçın starı
Muslera tabii ki... Her maç olduğu gibi... Takımın tamamının, toplamından daha fazla katkısı var. Tek başına yıkılmaz bir sur. Gemileri karadan yürütsen de bir yol bulup savunmasını yapıyor.
Maçın olayı
71. dakika... 3 korner. İki inanılmaz Muslera kurtarışı ve Mariano’nun bacak arasından geçen topun inanılmaz bir şekilde üst direği sıyırıp dışarı çıkışı. Evet 6 pasın içinde Mariano’nun bacaklarının arasından geçen top başka kimse çarpmadan üst direğin üzerinden dışarı gitti.
Kısa mesaj
Muslera Marcao, Donk ve Lemina. Temel performanslar tamam. Fark yaratması gerekenler ise dökülüyor. Ve buna rağmen takım yarıştaÖ Onlar biraz kıpırdasa kim bilir ne olacak!