Arama

Popüler aramalar

‘’Rakibin aklını karıştırdılar‘’

Sahada hafta içindeki karışıklığın hiçbir yansıması yoktu. Aksine Galatasaray sezon başından bu yana en anlaşılır, en kompakt oyunlarından birini, hatta birincisini oynadı. Falcao ve Saracchi sakatlanıp çıktıktan sonra da bu oyuna devam ettiler. Fizik olarak sorun yaşamadılar. Ve asıl önemlisi esnek bir planla hücumu çeşitlendirebildiler. Seri-Lemina merkezini kurduktan sonra Mariano’nun formunun yükseleceğini biliyorduk. Öyle de oldu. Uzun akın yönünü değiştiren isabetli pasları ve yüksek aklıyla Konya’nın 10 kişiyle yaptığı blok savunmayı enine kolay dağıttılar. Saracchi’nin çıkışlarında savunmada yaşanabilecek boşluğu orta sahadan ikameyle doldurdular. Ve tabii Emre- Falcao ikilisinin hareketli oyunu Konya savunmasının aklını çok karıştırdı.

Gecenin sorusu

Rıza Çalımbay’ın görevine ligde hiçbir puan sorunu yokken son verip, şampiyonluk hedefi için Kocaman’ı getirmek ve Çalımbay’ın bugün ligin lideri oluşu... Kader mi?

Maçın starı

Emre Akbaba. Bir destek forvet olarak maksimumda. Pozitif, soğukkanlı, beceri seviyesi çok yüksek cesaretli, rafine bir hücum gücü. Euro 2020 yolunda en heyecan verici hücum silahımız o olacak gibi.

Maçın olayı

Kocaman’ın 10’lu blokla Galatasaray’ı beklemesi anlaşılabilir. Ancak geçişte bu kadar ağır olursanız Mariano ve Saracchi’ye nefes aldırıyorsunuz. Bu kadar ağır kalırsanız Ahmet- Donk ikilisinin de muhtemelen açıklarından yararlanmak imkansız oluyor.

Kısa mesaj

Cuma günü yaşanan, neredeyse iç savaş denebilecek sarsıntıda sahayı bu kadar steril tutabilmek büyük başarı. Bunu ancak Terim yapabilir.

27 Ocak 2020, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Şampiyonluk frekansı‘’

Zirve yarışı sıkı. Çok takımkovalıyor. Sivas, Alanya parlıyor. Dolayısıyla sahnelenen artık eskisi gibi sadece büyüklerin yarışı değil. Bunu aklımdan çıkarmadan şunu söylemekte sakınca görmüyorum: Dün Kadıköy’de tribünden kulübeye ve sahaya, uyumla gümbürdeyen şampiyonluk frekansıydı. Bu Kadıköy’de uzun süredir hissedilmeyen bir gümbürtü. Maçın başından itibaren gelen baskı, çok oyuncuyla ceza sahasına odaklanan oyun, başından bu yana Ersun Yanal’dan istenen, onun çağrılmasına sebep olan futboldu. Ozan-Gustavo merkezi Fenerbahçe’yi farklı yapıyor. Bu açık. Merkezi doğru ve sağlamkurunca mesela Vedat’ın nerdeyse cezalıymış gibi oynaması durumu kökten değiştirmiyor. Tabii Fenerbahçe bu kadar isterken Okan Buruk’un seçtiği oyunu da konuşmalı. İlk yarıda alanlardan ziyade adamlar ve savunma üzerine bir strateji izlediler. Ancak geçen yılın -şampiyon olamasa da- lider takımı bu kadar rakip öncelikli bir oyundan alan oyununa dönüşü kolay olmuyor.

Gecenin sorusu

Okan Buruk bu takımı başkalaştırdı. Dün planı tutabilirdi. Visca, Dirar’ın iki hatasında pozisyona girdi. Ancak oyuna hükmederek Fenerbahçe’yi zorlayabilirdi. Dünkü oyunonu bu konuda nereye itecek? Daha mı tedbirci ve kontracı olacak yoksa kabuğunu kıracak mı?

Maçın starı

Max Kruse için hiçbir maçın yıldızı olmadan sezonun yıldızı olabilir demiştim. Bahsettiğim dünkü performansıydı. Gücüyerinde değil. Kopup gidemiyor. Şutu güçlü değil. Ama oyun aklı ve becerisi çok yüksek. Maçın yıldızı ise Luiz Gustavo tabii ki.Nerdeyse bir Alex... Mükemmel bir profesyonel. Mükemmel bir akıl. Mükemmel bir beceri ve soğukkanlılık...

Maçın olayı

Şu açık, büyükler bileşik kaplar kuralına göre yaşar. Galatasaray ve Beşiktaş’taki karışıklığın dünkü Fenerbahçe performansına katkı yapmadığını söylemek mümkün değil. Büyükler liderin puanına bakmaz.Diğerbüyüklerin durumuna bakar. Eğer Sivas’ın performansını 3’ünden biri sergiliyorolsa şu anda lig bitmiş diğerleri dağılmıştı.

Kısa mesaj

Gölcük Depremi’ni -abartmadan-merkez üssünün tam üstünde yaşamış biri olarak Cuma akşamından bu yana hüznüm, yaram derin...Diyeceğimşu,deprembirdoğaolayıdır.Öldürmez.Öldürenihmal,plansızlık,kuralsızlık, hırsızlıktır. İşte kaybettiğimiz insanları bu günahlarımız yüzünden kaybettik. Lütfen artık bilimi dinleyelim.

26 Ocak 2020, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’‘Ben göndermiyorum sen istifa et!'‘’

Şu anda izlediğimiz senaryo aslında Fatih Terim’in bundan önce Galatasaray’dan 3 kez ayrıldığında da üç aşağı beş yukarı sergilenmişti. Faruk Süren döneminde başkanın yönetme becerisiyle daha sessiz, Özhan Canaydın döneminde biraz daha duygusal, Ünal Aysal döneminde ise gümbürtülü bir şekilde sahnelendi. Bu kez Galatasaray tarihinin en zayıf başkanlarından birine karşı Terim, kendi kişisel tarihinin en güçlü halinde... Sahada, yönetimde, hiç kimse Fatih Terim’in güçlü imajının yarısına bile ulaşamaz. Dolayısıyla Mustafa Cengiz de bu durumu gayet iyi biliyor. Ancak sanırım hâlâ ona, “Bu işi halledebilirsin” diyen hayalcilerle çevrili etrafı. Dün yaptığı konuşma aslında “Ben seni gönderemiyorum. Sen istifa et” konuşması. Bundan başka bir anlam çıkarmak mümkün değil. Fatih Terim’in adını bile anmadan, Ünal Aysal’ın ‘eleman’ tavrına benzer bir şekilde sürekli ‘sayın teknik direktörümüz, hocamız’ diyerek herhalde bunu yapmak istiyor.

Galatasaray seviyesinde değil!

Şunu bilmek gerekir. Bu kriz Arda’nın, Galatasaray’a transferiyle ilgili değil. Arda’nın futbolcu performansıyla, Terim tarafından bu kadar istenmesi akla yatkın değil. Bu inatlaşmanın futbolda bir karşılığı yok. Arda şu anda Galatasaray’da futbol oynayacak seviyede değil. Fizik olarak Terim’in ondan yararlanma ihtimali yok. Bu karşılıklı inatlaşmanın temelinde neyin yattığını ise ancak iki taraf anlatabilir. Ama biliyoruz ki Arda’nın, Milli Takım’daki krizi gibi anlatılmayacak.

25 Ocak 2020, Cumartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Gustavo kriterleri‘’

Maçın ilk 60 dakikasında Fenerbahçe defosuz oynadı. Luiz Gustavo’nun merkezinde yer alıp bizzat yönettiği oyunda ev sahibi hep kompakt kaldı. Baskıda açık vermedi. Fazla geri koşmadan oyuna hükmetti. Zaman zaman ceza sahası çevresi ve içinde lig boyunca çok yapmadığı, çok paslı hızlı hücumlarla da etkili oldu. Aslında bu kompakt oyunun sezon başından bu yana kendisini gösteremeyen, performansları eksik kalan birçok oyuncuyu nasıl iyi gösterdiğinin üzerinde durmak lazım. Ferdi ve Mevlüt’ün golleriyle Fenerbahçe devreye 2-0 önde girdi.

Sürekli yükselen performans

Adil Rami bu 60 dakikalık periyotta minimum hatayla oynadı. Mevlüt de hücumun değerli bir parçası oldu. Oyun dağınık olmayınca oyuncuların üzerine binen yükün nasıl düştüğünü, pas opsiyonu sayısal olarak arttıkça vasat performansların nasıl ektinlik kazandığına şahit olduk. 60’tan sonraysa takım boyu uzayınca hemen her oyuncunun defolarının daha net göründüğünü de gördük. Luiz Gustavo’yu ayırmak lazım tabii. Geldiği günden bu yana sürekli yükselen bir performansı var.

Standardı o belirler

Bu önce zeka işi. Oyunun burada nasıl oynadığını çok hızlı bir şekilde çözdü. Oyun akarken sorunun ne olduğunu herkesten önce sezip yamayı yapıyor. Eğer Kruse biraz güçlü olsa ondan nasıl yararlanır düşünmek bile heyecan veriyor. Herkesi ve her şeyi herkesten daha iyi anlıyor. O pozisyonda artık Fenerbahçe’de ve hatta Süper Lig’de standardı ona göre belirlemek en doğrusu. Çünkü sadece bir defansif orta saha değil. Tam bir çapa, tam olarak oyunun merkezi ve aslında arkadaşları ona biraz daha uyum sağlasa skora yapacağı katkıyla çok daha fazlası da olabilir.

22 Ocak 2020, Çarşamba 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Bambaşka bir ekip‘’

Maçın ilk 60 dakikasında muhtemelen Muslera sıkıldı. Top neredeyse hiç gelmedi. Bunun sebebi özellikle Denizli’nin oyunu Rodallega-Sacko ikilisi üzerinden sağ kanattan çözme planının Saracchi’nin ekstra dinamik bindirmeleri sebebiyle kaynağından çözülmesi. Lemina’nın savunma önündeki temel görevinin yanısı sıra box-to-box oyunda geri kalan herkesten üstün oyunu merkezde Galatasaray’a artı yazdı. Seri ona uyum sağladı. Ömer ortaya dinamizm koydu. Emre-Falcao ikilisi de hem alan hem pas paylaşımında uyum sağladılar. Bunların tamamı Galatasaray açısından ilkler. Saracchi’nin bindirmelerinde bölgeye sert kestiği toplar gol tehlikesi oldu. Bunlar orta değil. Bunlar kontrol edilmesi zor paslar. Bunların Linnes’in kanadından geldiğini söyleyemeyiz. Ancak bu da yetti.

Feghouli de katılırsa...

Emre’nin, Falcao’yu en çok anlayan oyuncu olması işe yaradı. Galatasaray eğer Feghouli’yi de bu ekibe katabilirse hücum gücü daha da gelişir. Ev sahibi dayanıklılık sorununda bir gelişme sağlamış durumda ancak hala 90 dakikalık değiller. Özdilek’in yaptığı değişiklikler sonrası Denizli oyuna ortak olmayı başardı. Ancak ev sahibi açısından ilk yarıdan her yönüyle daha iyi bir ekip olduklarını söylemek mümkün.

Gecenin sorusu

Saracchi özellikle ilk yarıda sahanın en iyisi. Özellikle ilk yarıda cıva gibiydi. Bu sadece oyuncu özelliği değil. Aynı zamanda form. Bakalım 30. haftada da bu seviyenin neresinde olacak?

Maçın starı

Emre Akbaba önü açık olduğu zaman ekstra bir oyuncu. Gole dönük hareketlerinde yaratıcı, soğukkanlı, zoru kolay yapıyor. Bu kadar ağır sakatlıktan sonra buna bıraktığı yerden devam etmesi özel bir durum. Falcao onu iyi anlıyor. Ona açtığı alanlar verdiği paslar ortada. Saracchi de dinamik özel bir ilk yarı oynadı. Ancak ben Lemina’yı hepsinin önüne koyuyorum. Eğer 17 maçı bu seviyede oynarsa fark yaratır.

Maçın olayı

Saracchi özel işler yaptı. Özellikle ilk yarıda. Ancak Galatasaray’ın ilk yarıdan farkı bu değil. Fark zinde dinamik bir Lemina ona uyum sağlayan belki de en iyi oyununu oynayan Seri’yle yaklanan yapı. Emre’nin önde oynadığı oyun da rakibin savunmacı orta sahalarına oyuna girme imkanı tanımadı. Buna Taylan’ı da eklemek mümkün. Galatasaray merkezi mümkün olan en iyi şekilde kurmuş gibi. Bu devam ederse ve gelişirse sorun yok.

Kısa mesaj

Feghouli de bu oyuna dahil olur mu? Eğer Emre-Falcao ikilisine uyum sağlarsa Galatasaray yine şampiyonluğun önemli adayı olur.

20 Ocak 2020, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Rus ruletine döndü‘’

Gaziantep ilk yarıda dakika başına 1 isabetli pas ortalamasıyla oynadı. Fenerbahçe 60. dakikada ofsaytta kalma konusunda lig rekorunu kırmıştı (9). İlk yarıda sağlık ekibi 5 kez sahaya girdi. Buna karşılık ilk yarıda toplam iki buçuk pozisyon vardı.

Yanal’ın 6 merkez oyunculu kadro tercihine itirazım yok. Eğer iki savunma kanadını çizgiye indirecek pas trafiğini kurarsanız ve önde 2 santrfor özellikli oyuncuyla oynarsanız bu işler. Ancak Fenerbahçe savunma arkasına top atmak isteyince, oyunu genişletme çabasına girmeyince hücum ilk yarıda işlemedi. Yani riski azalttılar ama hücum yönünde de çok kolaya kaçtılar. İkinci yarıda Rodrigiues’in oyuna girişi merkezin Emre ve Gustavo’ya bırakılışı Antep’in istediği alanları bulmasına yol açtı. Fenerbahçe kanatlardan geniş alanda hücum şansı buldu ama ev sahibi de her kaptığı topla bütün alanı geçip tehlike yarattı. Maç Rus Ruletine döndü. Bir takımın sadece bir oyuncu değişikliğiyle bu kadar geçirgenleşebilmesi ilginç.

Gecenin sorusu

Muriç kırmızıyı arar normal. Doğru ya da yanlış bu bir etik tartışmadır kuşkusuz ama normal olmadığını söyleyemeyiz. Peki hakem ‘niyetini anladım vermiyorum kartı’ dese ne olur?

Maçın starı

Gustavo ve Altay. Gustavo takımı ayakta tutan temel direk. Ozan yanında olduğunda mükemmel bir yapı oluşturuyorlar. Altay ise 3 karşı karşıya pozisyonda son derece dinçti. Klasik sakarlıklarını bu kez yapmadı. Direnç noktasını oluşturdu.

Maçın olayı

Kruse’nin attığı gol maçın kalitesinin üzerinde bir iş. Daha fazlasını bekliyorduk. Şutları o kadar yumuşak ki, insan inanamıyor. Seyrettiğimiz bu futbolcunun Kruse olduğuna insanın inanası gelmiyordu. Attığı gol ‘Evet o olabilir’ dedirtti.

Kısa mesaj

Yanal, Rodrigues’i oyuna aldığında orta sahayı kaybetti. Ozan’ı, Gustavo’nun yanına çekmemesinin sebebini anlayamadım. Eğer Rodrigues’le oynayacaksa Emre ve Kruse’den birini kenara çekmesi lazım. Bunu neden yapmadı anlamadım.

19 Ocak 2020, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Falcao yokmuş gibi oynuyorlar‘’

Seri ve Lemina fizik olarak 2 haftada gelişme kaydetmişler. Emre Akbaba’nın kalite ve kararlılığı takdire şayan. Ancak Falcao sahada yokmuş gibi davranıyorlar. Onların yerinde olsam Falcao’nun eski gollerini izlerim.

Galatasaray’ın ligin ilk yarısına oranla ilerleme kaydettiği tek konu herhalde 70 dakikanın sonrasındaki fiziki erimenin önüne geçilmiş olması. En azından bu maçta böyle bir sorun yaşamadıklarını söylemek lazım. Oyunun merkezinde Seri ve Lemina da fizik olarak 2 haftada gelişme kaydetmişler. Öte yandan dün itibarıyla özellikle dönen topları toplamakta yine zorluk çektiler. Orta sahada derin boşluklar yine oluştu, geri koşmak zorunda kaldılar. Taylan monte olduktan sonra bunda da ilerleme sağlayacaklardır. Dün bunun sinyalleri o oyuna girdikten sonra görüldü. Linnes ve Şener’in hamlığı normal. Ne hızla gerekli seviyeye çıkacakları önemli. Orta sahanın oturması da onların formuna etki edecek.

Sizi yukarı çekmesi kesin

Öte yandan Emre Akbaba, dün olduğu gibi öndeki 3’lüde oynadığında ne kadar zamandır oynamadığı hiç sorun olmuyor. Kalite ve kararlılığı takdire şayan. Ancak onun da arkadaşlarıyla ortak bir tavırları var. Sanki Falcao sahada yokmuş gibi davranıyorlar. Beklendiği gibi hemen her seferinde kendisini boşa atan ya da savunmayı çekip bir sonraki pasta boş kalmayı başaran bu gol makinesine bu kadar yok muamelesi yapılmasını anlayamıyorum. Onların yerinde olsam sabah akşam Falcao’nun geçmişte eski takımlarında attığı golleri izlerim. Anlaşılması zor bir oyuncu değil ve onu anladığınızda sizi de yukarı çekmesi kesin.

Kontrol edilmesi zor olur

Eğer Galatasaray hücum destek ekibi Falcao’yu biraz görmeye başlarsa kontrol edilmesi zor bir hücum gücü ortaya çıkar. Rakip savunmada ekstra tedbir almak mecburiyetinde kalır. Bu orta saha ve hücumdan eksilmek anlamına gelir ve Galatasaray’ın baskı kurma konusunda avantajı artar. Bunun için plan ve oyunun omurgasına doğru kurulması gerekiyor. Galatasaray için kritik olan artık bu.

16 Ocak 2020, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Ana omurga kuruldu‘’

Fenerbahçe’nin bireysel performanslar açısından belki de oynadığı en kötü maçlardan birisini izledik. Ancak teknik direktör takımı doğru dizdiği ve oyunu doğru çizdiği zaman büyük takım için yetiyor. Dün akşam Muriç yok gibiydi... Kruse keşke olmasaydım der gibiydi. Ozan eh gibiydi... Tolga, Isla, Dirar fark yaratan oyunlar oynamıyordu. Altay’ın yerine başka kaleci olsa da bu kadar yer bu kadar yemezdi. Ancak teknik direktör takımı doğru dizip oyunu doğru çizince standart bir savunma istemeseniz de ortaya çıkıyor. Fenerbahçe duran toptan yediği bir gol ve Orhan Ovacıklı’nın kimsenin yetişmediği bir ortası dışında rakibine net bir şans vermedi. Luis Gustavo ve Jailson’un ‘taş sütün’ oyunları hem hücum hem savunma yönünde fark yarattı. Özellikle ilk yarıda bu yapı baskı yaratsa da önde işi çözecek işleri yapmakta zorlandılar. Ersun Yanal’ı dün akşam için hücum planları konusunda eleştirmek mümkün ama ana omurgayı doğru kurduğunu söylemek lazım.

Gecenin sorusu

Muriç’in bir sakatlığı mı var? Onu bu kadar güçsüz ve sıradan görmemiştik...

Maçın starı

Jailson’un harika golü, Deniz’in mükemmel serbest vuruşuyla birlikte işi çözen hamlelerdi. Ama oyunun temelini oluşturan adam Luis Gustavo. Görevi gereği gole uzak ama bu sezon yaptığı iş gittikçe büyüyor. Abartmadan söylüyorum nerdeyse bir Alex.

Maçın olayı

Kruse için şunu söylemiştim. Hiçbir maçın en iyi oyuncusu olmadan sezonun en iyi oyuncusu olabilir. Çünkü büyük resmi o çizebilir. Ama o gittikçe geriliyor. Fizik olarak geriliyor. Attığı paslar zayıf, şut çekmiyor bile.

Kısa mesaj

Emre ve Kruse’nin yükselmesi lazım. Bunun nasıl olacağını bu yaşta ve pozisyonda ancak onlar bilir.

30 Aralık 2019, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI