Arama

Popüler aramalar

‘’Aslolan istikrardır!‘’

Yıllar önce yazmış ve altını kalın çizgilerle çizmiştim; Bir takımın başarı ve başarısızlığında önce kulüp başkanı, sonra teknik direktör sonra da futbolculara pay verilmelidir. Hala aynı noktadayım.

Fenerbahçe'nin yeni teknik direktör arayışında olduğu şu günlerde gündeme gelen antrenör arayışları üzerine anımsadım çok eskilere dayanan bu kanımı. Misal, Mircea Lucescu 98/99 da İnter'de başarılı olamadı. Ama Shaktar Donetsk'te harikalar yarattı. Neden? Çünkü Romen hocaya gerekli olan şans tanındı, kendisine büyük bir güven duyuldu.

E, ama Galatsaray ve Beşiktaş'ta nasıl başarılı oldu peki dediğinizi duyar gibiyim? Haklısınız. Ancak Türkiye'deki günlerinde bir deneyim abidesi olmuştu artık. İnter'i çalıştırdığı yıllarda Galatasaray veya Beşiktaş'ı çalıştırsa büyük ihtimalle başarısız(!) olacaktı. Bütün bunları yazmamın nedeni Fenerbahçe adına gündeme gelen teknik direktör adaylarıdır.

Sayın Hüseyin Eroğlu hakkında ta 2012'de (İzmir'deki basın mensupları dışında kimsenin adını sanını bilmediği yıllarda) olumlu yazı yazmıştır bu satırların yazarı. Dolayısıyla kişiliği ve teknik direktörlük vizyonu alkışlık düzeydedir. Ama, Sayın Eroğlu'nun farkına varılması nereden baksanız 8 yıllık bir zaman diliminde gerçekleşebildi ancak. E, peki Seyit Mehmet Özkan adında nevi şahsına münhasır bir başkanla çalışmasa ne olacaktı acaba?

Altıordu kulübünün tüm tesislerinin girişinde ; "İyi birey, iyi insan, iyi futbolcu" yazılıdır kocaman harflerle. (Kulübün sahibi olan) Sayın Özkan bu felsefeye sahip işte. Dolayısıyla ahlaki davranış ve tavırlar dışında hocasına, futbolcularına en küçük bir baskı uygulamaz. Benzer şeyler Alanyaspor ve Sayın Hasan Çavuşoğlu için de geçerlidir.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, Fenerbahçe (Başkan, taraftar ve basınıyla) böyle bir ortam serbesti tanır mı Sayın Eroğlu yada Sayın Bulut'ta? Şuna yürekten inanıyorum, hem Hüseyin Eroğlu, hem Erol Bulut, hem de Emre Belözoğlu çok yönlü yoğun bir baskıya maruz kalmaz, yeterli zaman ve sabrın egemen olduğu bir ortamı bulurlarsa kesinlikle başarılı olurlar. Çünkü aslolan istikrardır kalıcı başarı adına.

21 Nisan 2020, Salı 22:18
YAZININ DEVAMI

‘’Yerliye dönmek şart‘’

Öteden beri (serbest piyasa ekonomisinin gereği) yerli, yabancı ayrımına karşıdır bu satırların yazarı. Futbolcunun yada genelde sporcunun yetenekli, yararalı olabileni önemlidir, milliyeti değil.

Ancak çok zor günlerden geçiyoruz. Dilerim olmaz. Ama Pollyannacılık oynamanın zamanı değil. Maalesef önümüzdeki süreçte daha zor günler bekliyor hepimizi.

Söylemeye gerek yok ki, zaten zorda olan kulüplerimiz de payına düşeni yaşayacak ve hepten sarsılacaklar ne yazık ki.

Doğaya gereken saygıyı esirgeyen insanoğluna (maddi manevi) ürkütücü bir fatura çıktı, daha da çıkacak maalesef. Kulüplerimiz (istisnalar dışında) kötü yönetildi. Futbolcu fabrikası Sakaryaspor, Samsunspor, Bursaspor, Eskişehirspor, Gaziantepspor ve daha başkaları... Kimi amatörde, kimi 3.ligde. Transfer tahtası kapalı kiminin, kiminin başı belada parasını alamayan eski futbolcularıyla. Buda basiretsiz yada maddi ve manevi mefaatleri peşinde koşan yöneticilerin kulüplerimize çıkardığı ağır faturadır.

Açıkçası yerliye dönmek şart artık. İsrafın, lüksün ve tribüne oynamanın devri kapandı. Şimdi kılı kırk yarmanın, olanaklarımızı kullanırken cimrilik düzeyinde düşünmenin ve öyle adım atmanın zamanıdır artık.

Fenerbahçe'nin yabancı teknik direktörleri de gündemde tutması üzerine aklıma geldi bütün bunlar. Koca kulüp sezonbaşından beri sakat Hasan Ali'ye alternatif yaratamadı, devre arasında (bonservis parası bulamadığı için) transfer yapamadı, şimdi yabancı teknik direktör düşünüyor.

Hoca mı arıyorsunuz? Yılmaz Vural gibi birikimli, iki dil bilen bir hoca var, Aykut Kocaman gibi şampiyonluk yaşatmış bir hoca var. Erol Bulut var, Rıdvan Dilmen var.

Yani bizim insanımıza gereken güveni duymak ve onlara yeterince şans tanımak zorundayız artık, bu zor günleri en az hasarla atlatmanın başka yolu yok çünkü.

14 Nisan 2020, Salı 12:21
YAZININ DEVAMI

‘’Sırat'tan geçiyoruz adeta‘’

Acımasız savaş, vahşet ve kıtlıklar yaşamış insanlık. Ama en çok covid 19 karşısında ne yapacağını bilemez hale düşmüştür her halde. Dilerim kısa sürede sona erer bu çaresizlik.

Ama görünen oki ancak birlikte hareket edip ciddi bir dayanışma yaratmadıkça süreç uzayacak. Dolayısıyla her kesim ve kişinin harfiyen kurallara uyması, elini vijdanına koyması, boyaynasının karşısında enikonu muhasebe yapması şart. Küçük hesaplar yapmak, aidiyetlerle tutum belirlemek zuldur artık.

Dolayısıyla Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzospor ve Bursaspor başta olmak üzere tüm kulüp yöneticileri (eskiler de dahil) geçmişteki savurganlıkları ve sorumluluklarını yükümlülüğe dönüştürmelidir. Ders çıkarmak zamanı olduğuna göre hiç birimiz azade değiliz bu hesaplaşmadan.

Tüm aktör ve paydaşları için geçerlidir söylediklerim. Sayın Rıza Çalımbay Mert Hakan Çandaş'ı star yapmanın gururunu taşıyorsa Sayın Ersun Yanal da Deniz'i, Ferdi' yi, Mehmet Ekici'yi sezonboyunca sıradanlaştırmanın azabını çekmek zorundadır. Dolayısıyla Fenerbahçe'ye hatırı sayılır bir bağış yapabilir pekala. Keza Sayın Mustafa Denizli başta olmak üzere şaşaalı günlerinde teknik direktörlük yapanlar Eskişehirspor'a yardım elini uzatmalılar.

Tarık Çamdal'ın 5 milyon dolara Galatasaray'a Serdar Kesimal, Mehmet Topuz ikilisini Fenerbahçe'ye 10 küsur milyon dolara gelmesinde sorumluluğu olan yöneticiler şimdi kulüplerine ciddi şekilde yardım etmek zorundadırlar bence, tabi kulüplerini gerçekten seviyorlarsa.

Bournemouth fc'nin teknik direktörü Eddie Howe maaş indirimine gitti. B. Mönchen gladbachin futbolcuları da. Bizim teknik direktör ve futbolcularımız yardım kampanyalarına katıldılar, biliyorum. Ama futbolun bu en önemli aktörlerinin (daha fazla zora düşmemesi için) kulüplerine dd yardım etmeleri gerektiği inancındayım.

Çünkü bu alçak virüsün üstesinden gelebilmenin en önemli yolu dayanışmak, kenetlenmek ve "bircan" haline gelmektir.

09 Nisan 2020, Perşembe 12:32
YAZININ DEVAMI

‘’İmece günleri!‘’

Maalesef, bir virüs ciddi şekilde yaraladı hayatı. Tüm dünya ecel terleri döküyor bir görünmezin karşısında. Kaygı boyumuzu aşmak üzere, aklımız yokuş yukarı koşuyor resmen.

İnsanın insana, doğaya yaptığı kötülüğün faturasıdır baş belası bu virüs. Neyseki moralbozukluğunun egemen iklim haline geldiği şu günlerde teselli bulabileceğimiz sesler duyuyoruz, ümidimizi sulayan adımlara tanık oluyoruz ülkemizde ve dünyada. Bu da inssnlığın bu belayı da atlatacağına inandırıyo beni. Almanya milli takımının teknik direktörü Joochim Löw mealen"Tek odak noktamız para, açgözlülük, daha fazla güç ve karlılıktı, virüs insanlığımızı hatırlattı. Herşeyin ailemiz, dostlarımız, insan olmak, birbirimizle iletişim kurmak ve saygı duymak olduğunun farkına vardık. Oysa bunlar her zaman birinci sıraya koymamız gereken şeylerdi aslında" dedi.

M. Gladbach'ın futbolcular kulüp sıkıntıya girmesin diye gönüllü olarak maaşlarından kesinti istediler.

Barcelona, Juventus dahil dünyada bir çok kulüp maaş kesintisiyle feda dönemi başlattı.

Ülkemizde de yüz ağartıcı adım ve girişimlere tanık olduk, daha da olacağız. Başta Sayın Haluk Levent olmak üzere bir çok sanatçı ve futbolcu elini taşın altına koydu, sorumluluk üstlendiler.

Fenerbahçe başkanı Sayın Ali Koç ve futbolcular 500 milyon liralık yardımda bulundular. Keza Sayın Koç Divan Otel'i sağlık çalışanlarının emrine verdi. Sayın Mustafa Cengiz sağlık emekçileri için "Karınca kararınca" kampanyasına çağrı bulunarak katıldı.

Bütün bunlar da en kısa zamanda bu beladan kurtulacağımıza inandırıyor beni. Doğrusunu isterseniz liglerin ne zaman başlayacağını hepimiz merak ediyoruz. Ama dondurulmuş ( sportif, ekonomik ve kültürel) her türlü aktivitenin başlaması için bu belayı biran önce defetmemiz şart. Dolaysıyla kurallara harfiyen uymak, evde kalmak bir zorunluluktur. Bir an önce doğal hayatımıza dönmemiz dileğiyle.

31 Mart 2020, Salı 14:02
YAZININ DEVAMI

‘’O tam bir lider!‘’

Zor günlerden geçiyor insanlık. Sinsi ve acımasız bir virüs deyim yerindeyse hepimizi teslim alarak altüst etti hayatı. Şühesiz özelde futbolu, genelde sporu da şiddetli şekilde etkiledi ve tüm dünyayı çaresiz bıraktı lanet olası bu virüs.

Ne yazık ki, vaka sayısı giderek artıyor ve maalesef ölü sayı da.

Dün de Sayın Fatih Terim virüsü kaptığını kamoyuyla paylaştı sosyal medya üzerinden. Üzüntümüz arttı doğal olarak. Acil şifalar diliyorum ve umarım biran önce sağlığına kavuşur İmparator.

Seversiniz, sevmezsiniz o ayrı konu. Ama kabul edelimki birkez daha önemli bir lider olduğunu gösterdi hepimize Sayın Terim. Spor camiasındaki yetkililer arasında ilk ve en karakterli tepki ondan geldi. Galatasaray_Beşiktaş maçının bitiminde mealen"...toplamda bin kişi var statta. Birimizde çıkarsa Allah korusun hepimiz karantinays gireceğiz. Bizim canımız, ailemiz yok mu? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz? Her kes söyleniyor, kimse söylemiyor. Biz canımızı dışarda mı bulduk!" demişti.

Evet, gerçekten çok haklı ve liderlik gerektiren bir çıkıştı bu. Nitekim Sayın Terim'in bu çıkışından sonra yetkililerde endişe arttı ve sorumluluklarını hatırladılar.

Sayın Fatih Terim bu süreçte ne kadar etkili bir liderlik örneği vermişse Türkiye Futbol Federasyonu da bir o kadar pasif önderlik yapmıştır, süreci doğru yönetememiştir ne yazık ki.

Evet, günlük hayatımız da dahil herşeyi karman çorman etti Koronavirüs, maalesef. Dolayısıyla her kategori ve branştaki sportif faaliyetler de, karşılaşma takvimi de büyük sekteye uğradı.

Dilerim, en kısa sürede etkidiz hale getirir ve normsl yaşamımıza geri döneriz.

24 Mart 2020, Salı 14:23
YAZININ DEVAMI

‘’Tribünler gibi sessiz maç!‘’

Seyircisiz maçın ilk yarısı, tribünlerin sessizliği gibiydi ve golsüz bitti. Ve bu yarı adına her futbolseverin üzüleceği, hatta "Yahu bu mu yani" diyerek izlediği için pişmanlık duygusuna gömüleceği bir fotoğraftan başka şey kalmadı akıllarda.

Fatih Terim çok deneyimli bir teknik direktör bu tartışılamaz. Ama böylesine önemli bir karşılaşmaya Belhanda'yla çıkması tartışılır kesinlikle. Galatasaray belki de Faslı yıldız faktörüyle ilk 45 dakikayı bir kişi eksik oynadı deyim yerindeyse. Çünkü bir an olsun 10 numara gibi oynamadı veya oynayamadı.

Sergen Yalçın'la kişilik kazanmış ve seviye atlamış adeta Beşiktaş. İlginç, futbol hayatı boyunca hücumcu olarak oynayan futbolcular teknik direktörlüklerinde adeta takım savunması uzmanı gibi takımlarını oynatıyorlar. Dün akşam Gakatasaray'ın kanatlardan gelmesini vd Falcao'nun istediği topkarla buluşamamasını böylece minimuze etti Beşiktaş. Boyd gibi bir hücumcu maçın tamamında neredeyse savunma yaptı. Keza Burak Yılmaz da neredeyse rakibe faul yaparak bitirdi maçı.

Galatasaray Belhanda yüzünden çöpe giden ilk yarıya Faslıyla çıkmayınca maçı kazanmayı hakeden taraftı en azından ikinci yarıdaki futboluyla. Ama Feghouli ve Onyekuru gününde değillerdi ve üstelik tribünlerde öksüz ve yetimdi.

Dolayısıyla şampiyonluktaki iki önemli rakibi Başakşehir ve Trabzonspor'un puan kaybını avantaja dönüştüremdi sarı kırmızılılar.

Emre Akbaba yerine Belhanda'yla oynamanın faturası olarak ýazılması gerekir bence bu sonuç Fatih Terim'in hanesine.

Abdülkadir Bitigen bariz bir hata yapmadı ve gördüğü ve inandığına düdük çaldı, önü açık genç bir hakemimiz, yolu açık olsun.

15 Mart 2020, Pazar 21:35
YAZININ DEVAMI

‘’Yazık! Hatta biraz da ayıp!‘’

Yazık, hatta biraz da ayıp. Yaklaşık maçın üçte ikisi geride kalırken rakip kaleye tek şutu yok koca Fenerbahçe'nin. Tamam, deplasmanda oynanıyor maç. İyi de seyircisiz maç Fenerbahçe için deplasman mı?

Üç pozisyon buldu ve bunlardan birini de Bajiç'in harika vuruşuyla golle sonuçlandırarak soyunma odasına gitti Konyaspor. Peki, Feberbahçe ne yaptı ilk yarıda? Yana bol bol pas yaptı ve keçiboynuzu tadında oynadı maalesef.

Fenerbançe zor günlerden geçiyor, tıpkı Türkiye gibi. E, zaten boşuna "Türkiye'nin ikizi" demiyorlar Feberbahçe için.

Açıkçası birkez daha düşkırıklığı yaratan görüntü verdi sarı lacivertliler. Bunun birden fazla nedeni var belki, ama ana neden dün kenar yönetimindeki akıldı bence. Anlamıyorum doğrusu, hele Ozan Tufan da yokken futboldan azbiraz haberdar olan bir insan oyunun merkezinde Gustsvo'suz bir Fenerbahçe'yi nasıl ve ne hakla sahaya sürebilir galibiyet adına? İnsan Serdar Aziz'in yokluğunda Ömer Faruk Beyaz dururken defansta Gustavo'yu oynatır mı hiç Tanrı aşkına, Fenerbahçe'nin orta sahasını hepten yoksullaştırmak pahasına.

Açıkçası resmen havlu atmış Fenerbahçe. Ve Bülent Korkmaz bir sezonda (Antalyaspor ve Konyaspor'la) Fenerbahçe'yi yenen ikinci teknik direktör oldu Yılmaz Vural'dan sonra.

Bir takım ancak bu kadar kötü oluşturulur ve yönetilir.Tamam akılda kalacak denli hakem hataları da oldu.Ama gerekçenin böylesi olsa olsa tali olur.

Sezona cakayla başlayan Ersun Yanal'a kapak oldu bence dün akşamki kenar yönetimimin maharet düzeyi. Yardımcıları böyle olan bir teknik adamın adı önünde bundan böyle asılı olarak kalır kocanan bir soru işareti, kimse kusura bakmasın. Çünkü, İki kişi eksik oynayan Konyaspor'a yenilmenin çok ciddi şekilde analizi ve özeleştiriyi gerektiren bir öyküsü olmalı.

14 Mart 2020, Cumartesi 22:22
YAZININ DEVAMI

‘’Avantajı kaptı‘’

Başakşehir bu tür maçlarda zar zor yakalanabilecek pozisyonlar buldu aslında, ama hem direkler hem de Başakşehir'in çabuk oynamak ile telaşlı oynamayı aynı kefeye koyması gol bulmasını engelledi.

Okan Buruk'un öğrencileri deyim yerindeyse ortaya tam bir karakter kuyuyor. Avrupa Ligi'nde ilk 16'ya kalmak başka türlü mümkün olamazdı zaten.

Ancak gene de daha fazla topla buluşması gerekirdi takımımızın forvetlerinin. Oysa ilk yarıda 33'te ancak etkin şekilde topla buluştu Demba Ba ve iyi de vurdu fakat az farkla dışarı çıktı top maalesef.

Açıkçası Visca, Crivelli başta olmak üzere etkin şekilde önmlem almış Kopenhah gol ayaklarımıza. Demek ki, dersini iyi çalışmış Solbekken.

Skrtel tatışmasız şekilde maçın genelinde pırı pırıl parladı. Çok kritik müdahalelerde bulundu. Hele 27 ve 74'deki müdahaleleri avuç dolusu alkışı haketti resmen. Şimdi bşr soru; Fenerbahçe'nin eyvallahsız şekilde gönderdiği bu Skrtel'in performans anlamında çeğreği yapar mı Zanka vd Adil Rami?

Ben Visca'yı hiç bu kadar etkisiz oynarken izlememiştim. Neyse ki, penaltıyı kusursuz kullandı. Şüphesiz bu olumsuzluğu sadece Bosnalı futbolcuya fatura etmek en hafif deyimiyle haksızlık olur. Çünkü takımımızın en önemli artısı kanatları etkin şekilde kullanmasıdır, bu konuda da başrolde genelde Visca yer alıyordu. Kopenhag'ın teknik direktörü Stale Solbekken bu gerçeği gerektiği şekilde analiz etmiş ve her türlü önlemi almış gördüğümüz kadarıyla.

Robinho'nun oyuna girmesiyle bariz şekilde hücumda renklendi Başakşehir. Demba Ba'ya "Al da at" türünden pasını Senagallinin boş kaleye dürtmemesi ironikti resmen. Neyse ki, bitime yakın penaltı aldı da skora endirek katkı sağlayarak sampatisine dülebilecek olası gölgeyi kaldırdı tecrübeli golcü.

12 Mart 2020, Perşembe 22:56
YAZININ DEVAMI