Yan pas, yan pas, yan pas yapa yapa geçen yarım saatten sonra enfes bir gol attı Malatyaspor. Guilherme, Boutaib iki tek pasla Donald’ı Muslera ile karşı karşıya bıraktı ve Muslera bu kez çaresiz kaldı. Bu kadro zafiyeti sürerken Belhanda da rahatsızlanıp çıktı! Galatasaray ilk pozisyonunu 45’te yakaladı. Oyunun iyileşmesi zor Oyun disiplininden hiç kopmayan ev sahibi 2 farkı bulduktan sonra misafir nihayet pozisyonlar yakaladı. Muğdat’ın direkten dönen, Sinan’ın kolayca ağlara göndermek varken kaleciyi şişlediği fırsatlar gol olmayınca ev sahibi hak ettiği 3 puanı aldı. Bu hafta Ali Sami Yen’de olası bir mağlubiyet, Galatasaray’ı ezeli rakipleri gibi kaosun içinde bırakabilir. Oyunun iyileşmesi kısa vadede zor, skor ve oyuncuların iyileşmesi mümkün. Göreceğiz...

Gecenin sorusu

Kulübün kötü transfer politikası sadece yönetimin hatası olamaz. Kulübün teknik ekibinin lideri de, futbol aklı da Fatih Terim. En azından devre arasına kadar çile çekilecek. Ama acaba Ocak’ta gereken transfer yapılacak mı?

Maçın starı

Malatyaspor’da fark yaratan en önemli unsur, oyun disipliniydi. Ancak Sadık yerinde müdahaleleri, Donald perdeyi açan şahane golü ve Boutaib oyunun iki yönündeki katkısıyla fark yaratan aktörlerdi.

Maçın olayı

Özkahya Malatya’ya doğru bir penaltı verdi, Galatasaray’a vermedi. Malatyalı Ahmet’i ikinci sarıdan kızartmadı. Faulden kaçan Mariano’yu da cezalı duruma düşürdü. Sözde VAR var!

Kısa mesaj

Adem, Linnes’in eli yüzüne gelince 2 dakika yerde kıvranıp durdu. Rakip oyuncular kart görsün diye yerde yatmak yanlış. Burnunuza darbe, yüzünüze tokat gelir ve acır! Ama bu acı adamı yerde yatırmaz! Ayıp oluyor

Kaybetmemek çok önemli, kazanmak şahane olurdu. 45’te Eren içeri vurabilse bambaşka şeyler konuşuyor, yazıyor olabilirdik. Galatasaray kendi sahasında sabırla pas yaparak, Schalke’nin alan boşaltmasını bekledi. Sinan’ın birebirde yaptığı eksiltmeler seyirciyi havaya soktu. Belhanda ilk yarıda iyi ikinci yarı berbattı. Kilit oyuncular N’diaye ve Rodrigues’ti. Rodrigues bir gollük şut attı, bir pası alamadı pozisyon uçtu gitti, bir de Eren’e gollük pas verdi. Onlar stoperlerin arasına attığı paslarla pozisyonlar yakalamak istedi. 13’te Konoplyanka Muslera ile karşı karşıya kaçırdığında, en büyük şans Şampiyonlar Ligi’nde VAR olmamasıydı. Zira pozisyon penaltıya yakındı. Muslera büyük kaleci. 45’te Linnes’in berbat pasıyla karşı karşıya kaldığı Konoplyanka’nın şutunu, ikinci devrenin başında Embolo’nun vuruşunu kurtararak takımı, hocayı, tribünleri oyunda tuttu. Yetmedi, maçın sonunda yaptığı kurtarışıyla puanı, parayı getirdi, ilk 2 ihtimalini canlı tuttu. 1 puan şahane...

Gecenin sorusu

Ya City, PSG çıksaydı

Liginde 16. olan Schalke karşısında Muslera sayesinde puan kazanıldı. Kura şansının ne önemli olduğu anlaşılmıştır herhalde. Bu kadroyla yakalasalardı, maazallah...

Maçın starı

Ozan Kabak

Yaptığı kademeler ve çizgiden çıkardığı topla maçın kaderini etkiledi. İkili mücadelelerde sağlam, pas yaparken daha rahattı. Galatasaray geleceğini kazanıyor. 2 sene sonra “Ozan var, huzur var” diyebiliriz.

Maçın olayı

45’te Galatasaray’ın attığı şut sayısı 1! Kabul edilemez. llk iki maçta Şampiyonlar Ligi’nin en az koşan takımlarından biriydi. Dün de temposuz bir Galatasaray gördük. Oyuncu kalitesinin yüksek olmayışı dert, koşu kalitesinin düşük olması başka dert.

Kısa mesaj

Galatasaray’ın son dakikalarda kullandığı iki oyuncu Akhisar’dan gelen Ömer ve Muğdat’tı! Bu iki oyuncuyu kulüp menfaati için Hamzaoğlu alsa, diploması yırtılırdı. Fatih hoca doğru yaptı.

57. dakikada gelişen atakta Ömer Bayram’ın ayağından auta giden pozisyon Galatasaray’ın ilk gol pozisyonuydu. Bu bilgi dahi oyunun direksiyonunun kimde olduğunu anlatmaya yeter. Sakatlıklar nedeniyle zaten ideal kadrosuyla oynayamayan ev sahibinin ilk yarıda üç oyuncusu oyundan çıktı. Terim’in böylece değişiklik şansı kalmadı. Samet Aybaba üçü Bursaspor altyapısından yetişmiş 4 genç oyuncusuyla çıktığı maçta Galatasaray’ı orta sahada durdurmayı başardı. Badji ve Aytaç, Belhanda ve Ndiaye ikilisini iptal etti, Sinan, Rodrigues ve Eren gole kadar hiç görünmedi! Yeşil- Beyazlılar golden sonra oyun disiplininden kopan Galatasaray karşısında net pozisyonlar yakaladı. Tunay’ın, Sakho’nun şutları auta gitmese, Lima’nın ortasına Sakho yetişebilse maç 73’te bitebilirdi. Belhanda’nın nihayet güzel bir pası ve Eren’in kafa şutu 1 puanı kurtardı ama bu oyun bırakın Şampiyonlar Ligi’ni, bizim lige dahi yetmez.

Gecenin sorusu

Emre’nin yaşadığı gibi darbeye bağlı sakatlıklar talihsizlik. Ancak adale sakatlıklarını şans ile açıklayamayız! Ya oyuncular bireysel antrenman yapmıyor, ya da antrenmanlar yanlış.

Maçın starı

Samet Aybaba, taktik hazırlığı ve müdahalelerinden ziyade gençlere güveniyle ekstra alkışı hak ediyor. Özcan Bizati ile fizik kalitesini üst düzeye taşıdığı kadrosuyla galibiyeti çok hak etmişti. 3 puan kazanamaması yaptığı başarılı işleri gölgelemez.

Maçın olayı

Galatasaray’lı futbolcuların yaşadığı 3 adale sakatlığı. Hadi 1 olur, 2 olur, 3 inanılmaz.

Kısa mesaj

Ozan Kabak’ın yolu açık. Tecrübelendikçe dengesini ve hamle zamanlamasını geliştirecek. Penaltıyı yaptırsa da savunmanın en iyisiydi. Moralini bozmamalı.

Rıza Çalımbay taktik planını Caner’in boşalttığı bölgeye atılan uzun toplar üzerinden kurmuştu ve tıkır tıkır işledi. Yatabare’nin boş kaleye dokunmadığı, Miloseviç’in uygun pozisyonda Karius’un üstüne vurduğu toplar golün habercisiydi. Hemen sonrasında penaltıyla birlikte Vida da kırmızı kart görünce maç Beşiktaş için içinden çıkılmaz hale geldi. Zaten 11’e 11 oynanırken Q7 takımı bir eksik oynatıyor, Medel ve Atiba birlikteliği yaratıcılığı sekteye uğratıyordu. 10 kişiyken Medel’in stopere çekilmesi, Q7 yerine Lens’in girmesi bile oyunu dengeledi. Yatabare’nin kaçırdığı penaltı ve goller maçın kopmasını engelledi. Şenol hocanın dokunuşları da meyvesini verdi. Lens çok iyi oynadı, Vagner Love ikinci devrede klasını konuşturdu. Babel’e gollük bir pas verip, golünü de attı. Beşiktaş öne geçse de, son dakika golünü engelleyemedi! Ümit Öztürk, Volkan Fındıklı’nın pozisyonunu doğru değerlendirseydi başka bin sonuç çıkabilirdi. O yüzden başlığım yazık oldu Beşiktaş’a!

Gecenin sorusu

Volkan kırmızı görseydi ne olurdu? Beşiktaş 62 dakika 1 eksik mücadele etti. Eğer, Ümit Öztürk pozisyonu doğru değerlendirse veya yardım alsa Konyaspor da 57 dakika rakibiyle eşit şartlarda yarışacaktı.

Maçın starı

Skubic. Türkiye’deki en iyi sağ kanat savunucularından biri olan Skubic yine müthiş oynadı. Yaptığı savunmanın dışında ilk yarıda bir gollük pası çöp oldu, diğeri penaltı. İkinci devre bir Yatabare’ye, bir de Ömer’e al da at pası verdi.

Maçın olayı

VAR’a bakıp Volkan Fındıklı da oyundan ihraç edilmeliydi. Fırat Aydınus Kayseri Rize maçında ekrandan iki oyuncu ihraç etti, hakemliğinden bir şey eksilmedi! Ümit Öztürk ve Riva’daki hakemler maçın kaderini belirledi. Medel’in pozisyonu da bence penaltı değildi.

Kısa mesaj

Vagner Love, birinci santrfordur. Bu konu benim açımdan tartışılmazdır.

Santrforunu satıyorsun, yedeği (Eren) sakatlanınca, devşirme bir santrfora kalıyorsun. Kanat oyuncuları Rodrigues ve Onyekuru sıfır katkıyla oynayınca, Sinan’dan yararlanamıyorsun. Önce transferin son günü gönderilemeyen Maicon’u, sonra da Terim gelene kadar unutulan Donk’u Antalyaspor kulelerinin yanına gönderiyorsun. Ve maç başından beri 30’a yakın ortada yalnızca 2 kez topla buluşmuşken, Mariano’nun enfes ortasında Donk’un kafa şutuyla altın bir üç puan alıyorsun. Porto ile birlikte son 3 deplasmanda tek gol atamamış Galatasaray 4. maçta golü bulmak için yukarıdaki senaryoyu yaşadı. Böyle kadro planlaması olmaz! Aslında böyle iki pozisyon daha gelmişti Belhanda Bey’in nihayet yaptığı güzel ortada Serdar Aziz, Antalyaspor defansının yerleşim hatasından golü yapacakken, Rodrigues girdi araya ve pozisyonu heba etti. Donk’un golünden bir 15 dakika önce de Sinan, Mariano’nun bir başka güzel ortasını Boffin’in kucağına gönderdi. İyi oynadığını düşündüğam Ömer Bayram ve usta Mariano ile sayısız orta üreten takımın santrforu rakip stoperleri hırpalayacak güçte olmalı. Sinan o pozisyonun oyuncusu olmadığı için Celutska ve Diego Antalyaspor’un en iyi oyuncuları olarak ön plana çıktı.

Gecenin sorusu

Bu nasıl kadro planlaması? Bir Şampiyonlar Ligi takımının kadrosunda yalnızca tek santrfor olmaz! Devşirme santrfor ile oynanmaz! Rakip stoperler en rahat maçlarını oynuyor. Sinan’a da günah... Donk attığı golle yalnız takıma değil, yönetime de can verdi!

Maçın starı

Şüphesiz ki Donk. Galatasaray’a geldiğinden beri Kasımpaşa’daki Donk’un yanından geçemeyen tecrübeli futbolcu, Terimle hayat buldu, son dakikada oyuna girip takımına hayat verdi.

Maçın olayı

Bugüne kadar VAR uyarısıyla herhangi bir kararını değiştirmeyen Cüneyt Çakır, Sissoko’nun elle oynadığını düşünerek çaldığı penaltıdan VAR uyarısıyla döndü. Bir sezonluk tartışmadan kurtuldu. Muslera’nın son dakikadaki pozisyonuna da bakmalıydı.

Kısa mesaj

Muslera’nın kurtarış yapmadan tamamladığı maçta kısa sürede gördük ki, N’Diaye gücünü bulmalı. Fernando’nun önünde Selçuk ya da Feghouli oynamalı. Serdar Aziz ve Ozan Kabak uyumu da güzel gözüküyor.

Harika bir maç götürüyorsun, bir korner oluyor, gözlerine inanamıyorsun. Rakibin 1.90’lık santrforu 6 pasta havaya kalkıyor, 2 metre sağında solunda, önünde ardında Galatasaraylı futbolcu yok, santra yapıyorsun! Tekrar seyrediyorsun, Maicon ayakta uyuyor! Porto ilk yarıda tek pozisyon yakaladı, Muslera kurtardı. Sonra girişte anlattığım gol! Muslera bir daha kurtardı. Bu demektir ki ‘takım savunması’ çok iyiydi.

Yazık oldu

Yakalanan 5 net pozisyonu, Sinan’ın Rodrigues’e veremediği pası, net olmasa da auta giden kafa şutunu düşünüyorsun, hücum da iyi! O zaman da giden Gomis’i, alınamayan santrforu hatırlıyorsun! Oyuna, pozisyonlara, ilk 2 şansının azalmasına, ciddi bir ekonomik gelirin uçmasına bakıyorsun. Çok yazık oldu!

Gecenin sorusu

Ucuz kart görmek Türk futboluna özgü bir dert. Saçma bir kartla, rahat giden maçta atılan Ndiaye bu maçta 3 puanın gitmesinden Maicon kadar sorumlu! Ucuz kart görmeyin!

Maçın starı

Orta sahada ayakta kalan, oyunu doğru yerden başlatan büyük tecrübe Fernando takımın en iyi oyuncusuydu. Muslera ile birlikte!

Maçın olayı

Kimler geldi kimler geçti bu derde çare üretilmedi! Şampiyonlar Ligi’nde bir takım kornerden bu golü yemez! Yer de; bir maçta yer, iki maçta yer, hep yemez. Ligde, kupada, Avrupa’da, yeter!

Kısa mesaj

Belhanda iyi oynarken Zidane esintileri veriyor ama 1000 dakikada 10 dakika! Selçuk, kesin olarak Belhanda’dan daha iyi oyuncu. Hiç değilse standardı var.

İzmir’de fırtına alarmı verildi, yağmur stadı göle çevirdi, üstüne üstlük elektrikler gitti ama Göztepe fırtınasına hiçbir şey engel değildi. Jerome perdeyi açtı, Yasin 1 gol, 1 asistle yıldızlaştı. Fişi Castro çekerken Konya’nın iki golü teselliden öteye gidemedi.

Yasin Göztepe için çok önemli bir silah, özgüveni de yerinde ve fark yaratıyor. Jerome’nin attığı golün ortasını yapıp, Selim’in hatasında çok güzel bir vuruşla takımını 2-0 öne geçirip devrenin en önemli futbolcusu oldu.

Göztepe 45 artı 1 ile 4 arasında yakaladığı 3 pozisyonda maçı bitirmediyse bunu Türkiye’nin en iyi kalecilerinden biri olan Serkan’ın harika kurtarışlarıyla açıklayabiliriz.

Göztepe defans dörtlüsü neredeyse hatasız oynadı, Gassama ve Traore hücuma sınırlı ve ancak doğru destekler verdi.

Göztepe defansının hatasız oynamasını sağlayan oyuncu da tartışmasız bir biçimde Alparslan’dı. Konya orta sahası ne zaman merkezden gelmeye çalışsa karşısında Alpaslan’ın ördüğü tek kişilik bir duvarla karşılaştı. Bir ön libero için harikulade bir performanstı.

Serkan’a rağmen

Konyaspor’un ilk yarıda Yatabare ile yakaladığı tek pozisyonu var hepsi o kadar! Ne savunabildiler ne hücum edebildiler, bildiğimiz Konyaspor değildi. Biraz Ferhat, biraz Jevtovic ve tabii ki Serkan.

İkinci yarının hemen başında Selim-Hurtado değişikliği oyuna denge getirdi. Yatabare’nin attığı gol oyun üstünlüğünü Konyaspor’a geçirse de Castro’nun attığı gol Yeşil-Beyazlılar’ı gene düzenden çıkarttı.

En son 88’de Yasin’in frikiğini harika kurtaran Serkan eğer gününde olmasaydı tabelada Göztepe’nin karşısında altıdan fazla yazabilirdi.

Şampiyonlar Ligi maçı öncesi karşılaşılabilecek iyi bir rakipti Erzurumspor. Sarı-Kırmızılılar, zor da olsa kazandı. Ancak taraftarına umut saçmadı. İlk 25 dakikada yakalanan 4 pozisyonun 2’si bomboş durumdaki Erzurumspor defans oyuncularının yaptıkları büyük pas hatalarından geldi. 25. dakikadan 55’e kadar Galatasaray neredeyse pozisyon üretmedi. Emre oyundan çıkınca, maçı oğlu ile birlikte tribünden seyreden Belhanda’nın takım için ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Maicon ve Serdar harika oynadı. Ndiaye, arı gibi çalıştı, müsait pozisyonda golü de yapabilseydi maçın kahramanı olacaktı. Rodrigues, ilk yarıda hatalı pas ve şut tercihleri ile takımı 2 golden etti. Eren ise stoperler arasına son derece doğru koşular yaptı, sadece bir kez pas alabildi. Tek başına nereye kadar? Ömer Bayram, uygun maliyeti ile Galatasaray’ın en değerli transferlerinden biri olduğunu gösterdi. Sol bek de oynar, sol önde de...

Gecenin sorusu

Porto’ya yeter mi? Galatasaraylı futbolcuların, çok daha yüksek bir konsantrasyon ve motivasyon ile oynaması gerekecek. Son 2 lig maçındaki oyun kalitesi yetmez. Ancak Galatasaray’ın Avrupa kültürü insana galibiyet hayali kurduruyor.

Maçın starı

Maçın oyuncusu Maicon. Ndiaye ile Ömer Bayram da çok iyi oynadılar ama 3 puanı getiren golde Maicon’un imzası vardı. Hayatın bir cilvesi, sen adamı göndermeye çalışırsın, son anda elinde kalır. Çok kritik bir maçta sana ekstradan 2 puan alır.

Maçın olayı

Son 4 maçta 8 gol yiyen Sarı- Kırmızılılar’ın kalesini gole kapatması. Ancak Mariano güçsüz gözüküyor. Hoca Porto deplasmanında Mariano kalitesine rağmen Linnes ile başlarsa şaşırmam.

Kısa mesaj

Pas kalitesi ve şiddeti, yüksek şiddetli koşular sürekli azalıyor. Bu tempo Şampiyonlar Ligi’ni bırakın, lige bile yetmez.