Darüşşafaka Tekfen’in ligde kazanması gereken maçlardan biriydi. 15 yıl sonra Euroleague’e gelen Buducnost, Darüşşafaka gibi düşük bütçeli, sezonu alt sıralarda bitirmesi beklenen takımlardan. Ama sonuçta bir ekole sahipler. Çoğu ilk kez Euroleague oynayan Yeşil- Siyahlı ekibi, genelde zorladılar ama sonunda, daha çok isteyen ve savaşan kazandı. Maç 14-11 başladıktan sonra sahanın en tecrübelisi Edwin Jackson’ın üçlükleri ile 14-0’lık seri yakalayan Podgorica ekibi, ilk periyodu 25-14 önde bitirdi. Burada ritm değiştirecek, takımı ateşleyecek bir şey ya da oyuncu gerekiyordu.

Kritik anlarda...

Bu isim de Doğuş Özdemiroğlu oldu. Onun savunmada yaptığı agresiflik, kaptığı toplar, yaptırdığı fauller rakibi düzenden çıkardı. Yine ilk kez Euroleague oynayan Letonyalı Peiners, bir oyun kurucu gibi hücumları yönlerdirdi, Daçka 14-0’a, 19-0’lık bir seri ile yanıt verdi. Maçın rengi değişmişti. Kalan bölümlerde Eric pota altında etkili oldu, Jeremy Evans bütün ribauntları topladı, çok az oynayan Kartal ve Muhammed kritik anlarda katkı verdi.

McCallum felaketti!

Son sözü ise Peiners söyledi. Son dakikada attığı iki basketle, zaferi Daçka’ya getirdi Letonya’lı. Takımın emanet edildiği McCallum felaket bir günündeydi. Ama Ahmet Çakı’nın, genç Doğuş ve Kartal’a güvenmesi, son çeyrekte onları sahada tutması, galibiyetin anahtarlarından biri oldu.

Yeni Euroleague sezonu Fenerbahçe için keyifli, moralli ve coşkulu başladı. Tabii ki bunda ilk kez Euroleague oynayan ve bu seviyeler için yetersiz bir kadroya sahip Gran Canaria etkisi de var. Skor ölçü olmamalı ama Fenerbahçe’nin set hücumundaki gelişimi, topu paylaşımı ve savunma agresifliği sezon başı olmasına rağmen iyi seviyedeydi. Nitekim çok az hızlı hücum sayısı, çok az üçlük isabeti olmasına rağmen Sarı-Lacivertliler ilk yarıda 49, maç sonunda da 97 sayıya ulaştı. Bunda, yarı saha hücumunu son derece hızlı ve çabuk oynamalarının payı büyüktü. Telaş içindeki tavuklar gibi bir oraya, bir oraya gidiyordu Fenerbahçeli oyuncular rakip yarı sahada. Rakibin de başı döndü. Fark telaş ile çabuk hareket etmeleri arasındaki farktı. Wanamaker ve Nunnally’nin gidişatı sonrası Fenerbahçe’nin potaya giden, rakip eksilten aynı zamanda iyi şut atan oyuncu takviyesi yapmadı. Burada Guduriç, Melih, Sinan ve Ennis’in açığı kapatması gerekecek.

Gecenin sorusu

Şu an için bu oyunculardan yeterli verimi alamayacak olan Obradoviç, çözümü set hücumunda tempoyu daha artırmak ve topu paylaşmakta bulmuş. İlk gün için bu durum yeterli olda ama ya CSKA, Real Madrid ya da Olympiakos’a karşı yeterli olacak mı? Bunu zaman gösterecek.

Maçın starı

Sadece maçın değil, haftanın oyuncusu oldu Jan Vesely. Kenardan gelip 7/8 isabet oranı ile 19 sayı, 11 ribaunt ve 3 asistle oynadı. 34 verimlilik puanı, kolay erişilecek bir sayı değil.

Maçın olayı

Fener’in ‘acemisi’ Ennis 1 dakika 53 saniyede 3 faul aldı. Hafızalarda birden Jason Thompson görüntüsü belirdi. Ennis, Thompson kadar acemi ama onun kadar savruk değil. Toparlayacağını düşünüyorum. Amerika’dan gelip, ilk senede Euroleague’de başarılı olmak kolay değil fakat bu işi çok iyi becerenler de var.

Kısa mesaj

Fenerbahçe’nin her takım gibi eksisi de var, artısı da. Ama ilk maç gösterdi ki, Sarı-Lacivertliler, Obradoviç önderliğinde yine Final- Four’un en büyük adayı olacak.

Anadolu Efes bu yıl son yılların belki de en doğru takımını kurdu. Miçiç, Doğuş, Beaubous ve Larkin gibi savunma, atletizm, zeka, organizasyon ve skor potansiyeli olan 4 oyun kurucunun yanı sıra, her pozisyonda kaliteli alternatifi olan Efes, Bayern Münih deplasmanında gücünü fazlasıyla parkeye yansıttı. Oyunun başında Larkin- Beaubois ikilisi savunmada biraz yumuşak kalınca, Bayern, Joviç önderliğinde öne fırladı. Ama Ergin Ataman’ın yaptığı, Doğuş, Miçiç ve Pleiss hamlesi gidişatı bir anda değiştirdi.

Direnci kırıldı

Doğuş ve Pleiss savunmayı toparladı, Miçiç de hücumları. James Anderson’la gelen sayılar temsilcimizi maça ortak ederken, ikinci periyotta Larkin’in oyuna girişi ve skor katkısı, Motum’un üçlükleri, Doğuş’un 9 sayı, 5 ribaunt, 2 asist, 3 top çalma ve 1 blokluk performansı, göz kamaştırıcıydı. Devre 37-44 biterken, Bayern’in direnci de yavaş yavaş kırılıyordu. Nitekim ikinci yarının başında Simon ve Moerman’ın üçlükleri sonrası Alman ekibi yelkenleri suya indirdi.

Durdurulması zor

Dakika alan 12 oyuncudan skor katkısı alan, 9 oyuncudan üçlük bulan Lacivert-Beyazlılar, farkı giderek açtı, bir ara 26 sayı (55-81) öne geçi salondan da 90-71 galip ayrıldı. Bayern belki ligin vasat takımlarından biri. Bu galibiyeti fazla abartmamak gerekiyor ama Efes savunma konsantrasyonunu sağladığı, hücumda topu paylaşıp doğru şutu bulduğunda durdurulması zor bir takım olur görüntüsü çizdi.

Son üç yılın finalisti Fenerbahçe, sezonu ilk kez Euroleague’de boy gösterecek olan Gran Canaria maçıyla açıyor. Wanamaker, Thompson ve Nunnally’i kaybedip, yerlerine Ennis ve Leuvergne takviyeleri yapıp, kadronun yüzde 80’ini koruyan Kanarya, yine Final-Four adayı olarak yola çıkıyor. Kanarya, ilk iki resmi maçta Anadolu Efes ve Beşiktaş’a karşı istenilen seviyede değildi belki ama Euroleague motivasyonu ile sahaya çıkan kadrolar farklı olacak. Sarı-Lacivertliler, yabancı sınırlaması nedeniyle bu maçlarda yeni oyun kurucu Ennis’ten faydalanamamıştı. Bu kez Ennis ve diğer yabancılar da parkedeki yerini alacak. Taraftar da sabırsızlıkla sezonun ilk maçını bekliyor. Gran Canaria’ya gelecek olursak, yıllardır Eurocup oynayan İspanyol ekibi kendini beklenmedik bir şekilde Euroleague’de bulunca, biraz da hazırlıksız yakalandı.

Organize ve istekli olacaklar

Kulüp kültüründe bu seviyede oynamak bulunmuyor. Hep Eurocup’ın iddialı takımlarından oldular. Belki bu alışkanlıkla yine o ayarda bir takım kurdular. Yeni transferleri Beşiktaş’tan Strawberry, Murcia’dan Hannah, Monaco’dan Chris Evans, geçen yıl FIBA Şampiyonlar Ligi’nde oynamışlardı. İspanya Ligi’nde ilk iki maçı kaybettikten sonra, 3. hafta galibiyetle tanıştılar. Euroleague’deki ilk sezonlarında çok galibiyet alacaklarını sanmıyorum, hele ki deplasmanda işleri daha zor olacak. Fenerbahçe, bugün Türkiye maçlarına oranla daha organize ve istekli oynayacaktır. Sezona galibiyetle başlamaları çok büyük olasılık.

Son şampiyon ve Euroleague finalisti, sezon derbi galibiyeti ile başlarken, Beşiktaş Sompo Japan, oyunun büyük bölümünde Fenerbahçe’yi zorladı: 78-73.

Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde Anadolu Efes’e kaybeden ve sadece 62 sayıda kalan Sarı- Lacivertliler, Beşiktaş karşısında da hücumda çoğu zaman zorlandı.

Efes maçında takımın en skoreri olan Sloukas dün de 16 sayı atarken, Bobby Dixon ve Ennis’in yokluğunda oyun kurucu oynayan Sinan da 14 sayıyla katkı verdi. İki oyun kurucu 30 sayı atarken, forvetlerden verim alamadı Kanarya.

Wanamaker ve Nunnally’nin gitmesinin ardından, potaya giden ve şutör forvet ihtiyacı çekecek gibi duruyorlar. Obradoviç bu pozizyon için Melih ve Guduriç’e güveniyor belki ama, şu an için ikisi de gereken katkıyı veremiyor.

Yeni kurulan İvanoviç yönetimindeki Beşiktaş, beklenenden fazla direnç gösterdi.

Takımlar hazır değil

Kenan ve Ömer Utku Al’ın performansları, Türk oyuncular açısından sevindiriciydi. Ama Pressey tercihinde yanlış yapmış görünüyorlar.

Geçen yıl da Barcelona’da neredeyse hiç oynamayan Amerikalı oyun kurucu, sezonu Beşiktaş’ta tamamlayamayabilir. Keza Benzing’in de eski gücünde olmadığı ortada.

Sezonun ilk maçı derbiye denk geldi. Daha köprünün altından çok sular akacak. Takımlar henüz hazır değil. Fenerbahçe, son periyotta tecrübe ve oyuncu kalite farkı ile sonuca gitmeyi başardı.

Kalite olarak çok üst düzeyde değildi belki ama, mücadele, çekişme ve savunma sertliği açısından keyifli bir final izledik Ankara’da...

Aslında, Fenerbahçe’den çok, Anadolu Efes daha çok merak ediliyordu. Kanarya’da yenilerden sadece Lauvergne parkede yerini alırken, yabancılardan Vesely, Guduriç ve Ennis dışarıda kalmıştı. Ergin Ataman ise Shane Larkin’i tribüne gönderirken, oyun kurucu pozisyonu için Beaubois ve Miçiç’i tercih etmişti. Miçiç tercihi, belki de maçın kazanılmasını sağladı. Lacivert-Beyazlılar, 9 yeni transfere rağmen, çabuk gelişim sağlamış, uyum sorununu yaşamamış göründü.

Özellikle bu kadar üst seviyede savunma yapmalarını hiç beklemiyordum. Hele ki sezon başında. Maçın MVP’si seçilen kaptan Doğuş, yazın milli takımda da çok iyi işler yapmıştı. O özgüven, kulübüne de yansımış. Fenerbahçe oyun kurucularına inanılmaz baskı yaptı, 2 top çaldı, hiç kaçırmadan 13 sayı attı, 5 ribaunt ve 3 asistle kupanın Efes’e gelmesinde önemli rol oynadı. Dunston hücumda çok ortalarda görünmedi belki ama bu kadar kısır geçen maçta yaptığı 4 blok çok değerliydi.

Fenerbahçe ise daha oturmuş kadro olmasına rağmen, çok hazır görünmedi. Sezonu geç açmışlardı. Çok milli oyuncuları vardı. Biraz daha zamana ihtiyaçları olacak. Ligde ise 5 yabancılı sistemde, yerlilerden daha fazla katkı almaları gerekecek. Dün biraz Ahmet, çokça Sloukas vardı, diğerleri ortalarda gözükmedi. Sloukas son üçlüğü atsa, neredeyse tek başına takımına kupa kazandıracaktı ama şampiyonluk hak edene gitti.

3 aylık özlemin ardından, basketbolda sezon başlıyor. Hem de dev bir maçla. Bu yıl ülkemizi Euroleague’de temsil edecek iki takım Fenerbahçe ve Anadolu Efes, Cumhurbaşkanlığı Kupası için parkeye çıkacak.

Son üç yıldır Euroleague’de final oynayan Sarı-Lacivertliler, başarılı kadroyu nispeten korudu. Geçen yıl takıma hiç katkı vermeyen Thompson’ın yanı sıra Wanamaker ve Nunnally takımdan ayrılırken, Joffrey Lauvergne ve Tyler Ennis kadroya dahil oldu.

Euroleague’de tarihin en kötü sezonlarından birini geçiren Anadolu Efes ise bu yıl baştan aşağı yenilendi. Tam 9 yeni transfer yaptı.

Hazırlık dönemi iyi geçti

James Anderson, Rodrigue Beaubois, Tibor Pleiss, Adrian Moerman, Vasilije Miçiç ve Shane Larkin gibi yabancıların yanı sıra, Buğrahan Tuncer, Sertaç Şanlı ve Metecan Birsel gibi milli takım seviyesindeki yerli oyuncuları kadroya kattılar.

Efes hazırlık dönemini de iyi geçirdi. Beklenenden çabuk uyum sağladıkları görüldü.

Fenerbahçe ise Eylül başında milli takımlardaki oyunculardan yoksun olarak toplandı. Onlar hazırlıklara daha geç başladılar ama Efes kadar süreye ihtiyaçları yoktu. Daha sezonun ilk resmi maçı oynanacak.

Sadece 5 yabancı kuralı

Tabii ki takımların kat edecekleri çok yol var. Bir de yeni kurallar gereği sahada sadece 5 yabancı bulunacak. İki takım da kendi yabancılarını seçerken, rakibin de sahaya hangi kadroyla çıkacağını tahmin etmeye çalışacak.

Efes, 3 tane hızlı oyun kurucusu ile tempolu ve çabuk basketbol oynamaya çalışıyor. Fenerbahçe de, hazırlık döneminde uzunlarının da hareketli olması nedeniyle daha hızlı oynamayı tercih edecekmiş gibi göründü.

Bugün bizi kesinlikle keyifli bir maç bekliyor. Yeni kadroları izlemek de heyecan verici olacak.

Umarız bu iki takımımız, Euroleague sezonunda da ülkemizi gururla temsil ederler.

Dünya Kupası macerası, Kadın Basketbol Takımımız için kısa sürdü. Son 10 yılda katıldığı bütün turnuvalarda derece yapan Pota’nın Perileri, İspanya’ya da iddialı gelmişti. Ama Nijerya maçındaki kötü oyun, şanssızlıklar ve hakem hataları, oyuncularımızı mental olarak etkiledi. Dün de Fransa maçına çok kötü başladık. Fransa, Gruda ile (5/5) attı 10-4 öne geçip, periyodu 19-10 galip bitirdi. İkinci periyodun başında fark 17 sayıya çıktı: 29-10. Bu ana kadar Hollingsworth takımın 10 sayısını da atarken, diğerleri 0/16 ile oynuyordu. Ne zaman Tilbe ile ilk üçlüğümüzü bulduk, takım maça inanmaya başladı. Fark yavaş yavaş eridi. Devre 38-27 bitti.

Hakemler görmedi

Ay-Yıldızlılar, ikinci yarıya daha moralli başladı. Işıl Alben’in üçlüğü ile fark 3’e indi: 45-42. Ama burada hakemler devreye girmeye başladı. Gruda da atmaya devam ederken, 11-0’lık seriyle fark tekrar 56-42 oldu. Milliler, yeniden geri gelmeye çalıştı. Ama en kritik anda Cansu üçlük atarken, rakip oyuncumuzun eline vurdu. Şut potaya bile değmedi. Bütün salonun gördüğünü hakemler görmedi.

Canımız çok yandı

Coach Ekrem Memnun’un haklı itirazına iki teknik faul çalındı. Ardından yardımcı coach Aziz Akkaya’ya da bir tane teknik faul. Oyuncularımıza da sportmenlik dışı... Kombine savunmamız onları şaşırtmıştı ama her zamanki gibi ribaunt sorunu yaşadık, müdafadaki çabamızın karşılığını alamadık. Top kayıpları da fazlasıyla canımızı yaktı. Onlar 9, biz 19 top kaybettik. Belki kazanacak kadar iyi oynamadık ama, turnuvanın başından bu yana aleyhimize yapılan, göz göre göre çalınan düdükler de, canımızı çok yaktı.