‘’Hüsran!‘’
Darüşşafaka Tekfen, Bayern Münih deplasmanında tarihinin en ağır yenilgilerinden birini aldı. Geçen yılın Eurocup şampiyonu olarak Audi Arena’ya çıkan Yeşil-Siyahlılar salondan 46 sayı farkla mağlup ayrıldı.
Darüşşafaka Tekfen’in, bu kadro yapısı ile Euroleague’de özellikle de deplasmanda maç kazanmasını çok beklemiyoruz ama Bayern gibi bir takımdan da 46 fark yemesini hiç beklemiyorduk.
CSKA ve Baskonia gibi daha zor deplasmanlarda oyunun içinde kalmayı başaran Daçka, dün ne tarihine ne adına yakışır bir mücadele ortaya koydu.
Sezon başında Bayern dahil, Darüşşafaka, Buducnost, Gran Canaria gibi takımların son sıralarda yer alacağı tahmin ediliyordu. Sonuçta birbirlerine denk gibi gözüken iki takım arasındaki maçta bu kadar fark olması, çok da kabul edilir bir durum değil.
Daçka ilk çeyrekte Berk gibi genç oyuncuların etkili oyunuyla maçın içinde kalırken, sadece 21-17 ile geriye düşmüştü.
Onlara yakışmadı...
Genç Türk oyuncuları sahada görmek, hoşumuza gidiyor ve heyecanlanıyorduk da. Ama ikinci periyodun başındaki alan savunması tercihi ve Koponen ile Dangubiç’in üçlükleri ile gelen 10-0’lık seri skoru 31-17 yaptı, gerisi de çorap söküğü gibi geldi. Yeşil-Siyahlılar için maç da o anda bitti. 54-35 devre, 87-50 üçüncü periyot skorları. Maç da 116-70 bitti.
Daçka, Euroleague’de tarihi yenilgilerden birini aldı. Dünkü basketbol, onlara yakışmadı. Euroleague’de maç kaybedilir, fark da yenebilir ama kolay teslim olunmaz.
Umarız Daçka gereken dersi çıkarır.
‘’Bu kez Fenerbahçe!‘’
Örnek gösterilecek, Euroleague seviyesinde bir maç izledik Ülker Arena’da... Coach stratejileri, maç içindeki yapılan satranç hamleleri, müthiş savunma sertliği ve konsantrasyonu, mücadele... Her şey vardı, kazanan ise bu yıl Anadolu Efes’e 2 kez kaybeden Obradoviç’in takımı Fenerbahçe oldu. Ergin Ataman, yabancı tercihini 3 oyun kurucudan yana kullanırken, Dunston ve Moerman’ı neredeyse bütün maç oynattı. Kazandığı iki maça göre farklı bir kadroyla Fenerbahçe’nin karşısına çıkarken, Obradoviç daha klasik bir tercih yapmıştı. Felaket bir üç sayı isabet oranı ile oynayan Efes, Beaubois’in bireysel çabası ile oyuna tutunmayı başarırken, 3. çeyreğin başı bizi neler beklediğini gösteriyordu. Tam 5 dakika basket olmadı. İki takım da, çok agresif savunma yaparken, birbirini top kaybına zorladı. Burada, Vesely faktörü ön plana çıktı. Kanarya tekrar öne fırladı ama direnen Efes, Moermann- Dunston ikilisi ile geri döndü, 11’de 2 ile şut atan Larkin’in serbest atışları ile maçı uzatmaya götürdü.
Gecenin sorusu?
İki takımın bu yılki 3. maçı da nefesleri kesti. Türkiye Kupası’nda da denk gelirlerse normal sezonda 6 kez karşı karşıya gelmiş olacaklar. Acaba mayıs ayında 7. derbi oynanır mı?
Maçın starı
Oyunun genelini çok iyi oynamadı belki ama karar anlarında yine sorumluluk almaktan çekinmedi. Özellikle, Moermann’ın üzerinden geriye çekilip attığı üçlükle, derbi zaferini Fenerbahçe’ye getirdi Kostas Sloukas. Kaliniç de bütün maçın en istikrarlı ismiydi.
Maçın olayı!
Çok fazla sertlik, bolca kandırmaca, kendini yere atmaca vardı maçta. Hakem üçlüsü, maçı daha da zor hale getiren oyunculara rağmen derbiyi iyi idare etti.
Kısa mesaj
Ataman, Larkin’e sezon başından bu yana mesaj yolluyor. Mesajların yerine ulaşıp ulaşmadığını yakında göreceğiz.
‘’Efes'ten hediye‘’
Basketbolun güzelliği burada. Kaybedince kötü oluyor belki ama, hayatın gerçeği. İlk yarıda 16 sayı geri düşen, pes etmeyip rakibi yakalayan, 3. çeyreğin sonunu kötü oynayıp tekrar 14 sayı fark yiyen Efes, Miçiç’le 2 serbest atıştan biri atsa belki müthiş bir geri dönüş hikayesine imza atacaktı. Ancak 19 şutun 16’sını kaçıran Mike James’in üçlüğüyle Milano’dan boynu bükük ayrıldı. O kadar emeğe, gösterilen efora yazık oldu tek kelimeyle... İki takım da yenilenmiş kadroları ile sezona 4’te 3’le başlamıştı. İkisi de formdaydı.
Hiç atamadı...
Nitekim maç da şu anki durumlarına yakışır oldu. Milano, ligimizden tanıdığımız Micov ve Jerrels’la kaçtı, Efes 10/12 ile 23 sayı atan Moerman’la direndi, Pleiss’in serbest atışları ile 68-54 geride girdiği 4. çeyrekte 80-78 öne geçti. Bitime saniyeler kala Miçiç serbest atış çizgisine gitti. İkisini atsa maç bitecek, birini bile atsa Efes’e taktik faul yapma fırsatı doğacak ama hiç atamadı Sırp oyun kurucu. Ardından o ana kadar 10’da 1’le üçlük atan, 10’da 2 ile iki sayılık atan Mike James’in ayağına atladı. Topu çalamayınca da Amerikalı boş üçlüğü Efes potasına gönderdi. 1 saniye kala yine Miçiç, pota altında boş kalan Moerman’a pas verirken, topu Mindauskas’ın eline verince, Lacivert-Beyazlılar, bu sezonki 2. yenilgisini aldı. Olmayacak işler basketbolda oluyor. Dün, şans bizim yanımızda değildi. Miçiç de beceriksiz bir günündeydi.
‘’Kötü savunmaya rağmen...‘’
Alışık olduğumuz bir Euroleague maçından çok farklı başladı oyun. Özellikle savunma anlamında. Fenerbahçe, iç sahada oynadığı son iki maç gibi hücumda tempolu başladı. Kolay sayı buluyordu. Ama aynı başarıyı savunmada gösteremedi Sarı- Lacivertliler. Kısa oyuncular, birebirde kolay geçilirken, arkadan da yardım gelmiyordu. Periyod 28-26, devre de 51-48 bitti. İlk yarıda 51 sayı atan Fenerbahçe’nin maçı normal şartlarda çoktan koparmış olması gerekiyordu. Taraftar da rahat bir maç izliyordu, nasıl olsa kazanırız havasındaydı Ülker Arena. Maç böyle devam etseydi, ufukta sürpriz bir mağlubiyet görünüyordu.
Jest ve mimikler
Sinan’ın oyuna girmesinden sonra savunma daha agresif oldu. Kısaya baskı yapan, top da çalan Sinan’dan sonra, maçın rengini değiştiren Derrick Williams’ın tribünlere yaptığı jest ve mimikler oldu. Taraftar basketbolu müthiş biliyor. Bayern, yarı sahadan çıkarken 8 saniye oldu, kenar yönetim bile farketmedi belki ama bütün tribün ayağa kalktı. Williams, protestoları kendisine sandı belki, onun taraftara yaptığı hareketler, hem seyircileri, başta da Vesely olmak üzere takımı ateşledi.
Kılpayı kurtuldu
İlk yarıda potaya bakmadığı için bolca azar işiten, özgüvenini yitirmiş görünen Guduriç 2’si üçlükten 8 sayı attı kısa süre içinde. Vesely her iki pota altında harikaydı. Datome ise bütün maçı aynı istikrarda iyi oynadı. Kolay gibi görünen maç zor bitti. EuroLeague’de kazalar olabiliyor. Fenerbahçe, hasar almaktan kılpayı kurtuldu dün.
‘’Galatasaray, Belgrad'da kayıp‘’
Basketbol Süper Ligi’nde 3’te ‘0’ çeken Galatasaray, Eurocup’ta Kızılyıldız deplasmanında tutunamadı. 30 sayı fark yiyen Cim Bom ikinci tura kalma yolunda büyük bir darbe aldı.
Galatasaray her ne kadar ligde istediği sonuçları alamasa da, Eurocup’ta daha iyi basketbol oynuyordu.
4 maçın 2’sini kazanan, 2’sini de son saniyede kendi hataları ile kaybeden Cim Bom, uzun yıllar Euroleague oynayan ve bu kupanın favorileri arasında yer alan Kızılyıldız karşısına çıktı.
Geçen yıl transfer ettikleri Boşnak Alen Omiç nedeniyle takımı protesto eden ‘ırkçı’ taraftar grubu ‘Delice’, Galatasaray’la eskiden kalma gerginlik nedeniyle boykota ara verip Alexander Nikoliç’teki yerini alırken, salonda zor bir atmosfer yarattı.
Defoları ortaya çıktı
Taraftar desteğini arkasına alan Kızılyıldız, ligimizden tanıdığımız Baron’un üçlükleriyle öne fırlarken, yaptığı savunma ile neden kupanın en az sayı yiyen takımı olduklarını gösterdi.
Galatasaray kaybettiği maçlarda dahi, son ana kadar oyunun içinde kalmayı başarmıştı. Ama Belgrad’da bir an olsun, maça giremediler. Kızılyıldız gibi bir deplasmanda, takımın defoları iyice ortaya çıktı.
Cim Bom 2 de kaldı!
Webster oyunu organize edemezken, Sarı-Kırmızılılar, bir tane bile doğru oynanmış bir set üzerinden sayı bulamadı. Periyodu 26-13, devreyi de 44-26 önde tamamlayan Belgrad ekibi salondan 87-57 galip ayrılıp 5. maçında 4. galibiyetini alırken, Galatasaray 2 galibiyette kaldı.
‘’Obra farkı‘’
Fenerbahçe’de, Zalgiris deplasmanında işleriyi gitmiyordu. Çarşamba günü son bölümde Ali Muhammed’i sahaya sürüp Khimki maçını çeviren Obradoviç, dünde 4. çeyrekte 3oyun kurucuya döndü, Kanarya 16 sayı geriden gelip Litvanya’d aönemli bir zafere imza attı.
Sezona iki iç saha galibiyeti ile başlayan Fenerbahçe için en zor maçtı belki de. Geçen yıl Final-Four oynayan, çarşamba günü de İstanbul’da Efes’i deviren Jasikevicius yönetimindeki Zalgiris Kaunas, taraftarı ile salonda yarattığı atmosfer, basketbol geleneği ile herkesin çekindiği bir deplasman. Nitekim, ilk iki maçta 90’ın üzerinde sayı atan Fenerbahçe, normal düzeni içinde bir türlü hücum ritmini yakalayamadı.
Guduriç ateşledi
Avrupa kariyerine Beşiktaş’ta başlayan, ardından Kızılyıldız ve Chalon’la devam eden vasat bir performans sonrası, Jasikevicius’un gördüğü ışıkla Zalgiris’e transfer olan Wolters, Pangos’u aratmayan bir oyun sergiledi. Onun yanı sıra, keskin şutör Milaknis, 4 üçlük atarken, Davies pota altını domine etti. Periyodu 25-18 önde kapayan Zalgiris, 2. çeyrekte 16 sayılık farka ulaştı: 38-22. Sarı-Lacivertliler, düzen içinde sayı bulamazken, Datome ve Sloukas’ın bireysel çabaları ile oyunda kalmayı başardı. 3. çeyrekte Guduriç iki kritik üçlük attı ve son bölüme 57-53 girildi.
Ennis’i sona sakladı
Çarşamba günü Khimki karşısında Ali Muhammed’i son koz olarak kullanan Obradoviç, bu kez Ennis’i 4. çeyreğe sakladı. Sahaya Ennis, Sloukas ve Ali Muhammed olmak üzere 3 oyun kurucu ile çıkan Obradoviç, Datome’yi de 4 numaraya çekti. Zalgiris’in bütün pas trafiği kesildi. Fenerbahçe ise 4 kısalı düzende, hücum ritmini buldu. Ennis, Sloukas ve Ali Muhammed skor üretirken, Vesely her iki pota altında inanılmaz işler yaptı. Bir anda 19-7’lik seriyle 72-64 öne geçen Kanarya, 16 sayıdan gelip geçen yıl 3 kez yendiği Zalgiris’i bir kez daha devirdi, yoluna 3’te 3’le devam etti.
‘’Daçka teslim‘’
THY Euroleague’de sezonun ilk galibiyetini, salı günü evinde oynadığı Buducnost karşısında alan Darüşşafaka Tekfen, dün de zorlu bir deplasmanı daha geride bıraktı. Lige son şampiyon Real Madrid’e İspanya’da yenilerek başlayan Darüşşafaka Tekfen Rus devi CSKA Moskova’yla karşılaştı.
Ahmet Çakı yönetiminde Yeşil-Siyahlılar, Real Madrid maçında olduğu gibi bu kez CSKA karşısında çabuk pes etmedi. Temsilcimiz, özellikle de karşılaşmanın ilk 25 dakikasında müthiş bir direnç göstermekle kalmadı ayrıca devreyi de önde kapattı. Ancak 3. çeyrekte CSKA’nın geri dönüşüne cevap veremeyen Daçka, bitime dakikalar kala farkı 3’e indirse de 79-75 kaybetmekten kurtulamadı.
Devrede öndeydik
Temsilcimiz özellikle de CSKA’nın ilk yarıda kötü üçlük yüzdesi (15/2) yakalaması ve üst üste hücumlardan boş dönmesini iyi değerlendirdi.
Maçın başında Kurbanov’la sayı üreten Rus ekibine karşı boyalı alanda etkili olan Daçka Kidd ve McCallum’la ilk çeyrekte farkın açılmasına izin vermedi: 19-17. CSKA’nın hücumdaki kötü isabet oranı, 2. çeyrekte de devam etti, Daçka ise pota altında Peiners’le sayılar bulup devreyi 38-31 üstün geçti.
Maçın 25. dakikasından sonra işin rengi değişti, hücum ribauntlarını alarak kendine ikinci bir şans yaratan ve sayıya çeviren CSKA skoru lehine çevirip, son bölüme 57-48 önde girdi. Rakibini savunmakta da zorlanan Daçka bitime 2 dakika kala, Diebler’in üçlüğüyle farkı 3’e çekti: 75-72. Daçka kalan bölümde maçı çevirecek isabeti bulamazken CSKA, Rodriguez’in kritik basketi ve Higgins’in faulleri sayıya çevirmesiyle evinde kazandı.
‘’Fenerbahçe kabuk değiştiriyor‘’
Klasik bir Euroleague maçından çok farklı başladı oyun. Fenerbahçe, Gran Canaria karşısında olduğu gibi, hücumda son derece hareketli, hızlı ve çok pas yapan bir görüntüdeydi. Tıkır tıkır işledi hücumlar. Melli önderliğinde, ilk periyod 28, devre bittiğinde ise 54 sayıya ulaşmıştı Kanarya. Böyle bir maçta, bir de ev sahibiyken oyunun kopması beklenebilirdi belki. Ama Khimki de, ekstra bir hücum performansı sergiliyordu. Shved takımın her şeyi. Şutların neredeyse yarısını o kullanıyor. İlk yarı hepsini attı, Crocker, Bost ve Markoviç de şut sokunca tam 10 üçlük buldu Rus ekibi, maçın içinde kalmayı da başardı. İkinci yarıda Shved’le gelen 10-0’lık seri oyunu kaosa sokuyordu neredeye..
Gecenin sorusu
Fenerbahçe kabuk değiştiriyor. Geçmiş yıllara oranla hücum obsiyonları sınırlı bir takım görünürken, iki maçta 90’ın üzerinde sayı attı. Bakalım devamı gelecek mi?
Maçın starı
Obradoviç’in elindeki kozlar bitmek bilmiyor. Geçen hafta ablasını kaybeden, çok sıkıntılı günler geçiren Ali Muhammed, dimdik ayaktaydı. Oyuna girdi, 12 dakikada 4/5 üçlük olmak üzere 14 sayı, 3 ribaunt ve 2 asistle, bir andan hem MVP oldu, hem de galibiyeti getirdi.
Maçın olayı
Khimki’ye karşı Shved atsın, önemli olan diğerleri felsefesi önemli. Nitekim Rus yıldız o kadar çok top kullanıyor ki, bir yerde ya saçlamıyor, ya yoruluyor. Dün de öyle oldu. Shved en kritik anlarda hata üstüne hata yaptı, kazanan yıldız değil, takım oldu.
Kısa mesaj
Obradovic, oyuncularını ne kadar iyi tanıdığını bir kez daha gösterdi. Kim nerede ne zaman katkı verecek, bunu çok iyi biliyor. Galibiyetin anahtar noktalarından biri de buydu.









































