Geçen sezon Anadolu'nun flaş iki ekibi olan Sivasspor ile Alanyaspor kozlarını paylaşacak. 36 yıllık Süper Lig hasretine son veren Fatih Karagümrük, Yeni Malatyaspor'u ağırlarken, İzmir'in köklü kulübü Göztepe ise Denizlispor ile karşı karşıya gelecek.

Yiğido ağır basıyor

Yiğidolar'da geçen sezonun yıldızları giderken yerleri önemli yabancılarla doldurulmaya çalışıldı. Tabii ki en büyük transfer teknik direktör Rıza Çalımbay’ın takımın başında kalması. Çalımbay, yeni sezon içinde güçlü bir kadro oluşturdu. Alanyaspor cephesinde ise Erol Bulut gibi başarılı bir teknik adamın Fenerbahçe’ye gitmesinden sonra yerine potansiyeli yüksek ve ilk defa teknik direktörlüğe soyunan Çağdaş Atan var. Alanya cephesinde geçen yıl ki kadrodan önemli kayıplar olurken belki de bu sezon isminden çok bahsedebilceğimiz yeni isimler transfer edildi. İki ekibin kadrolarını masaya yatırdığımızda kağıt üzerinde Sivasspor daha ağır basıyor diyebiliriz.

Horozlar 3 puana yakın

Göztepe geçen sezon ligin ikinci yarısında döküldü. Bu performans ciddi bir revizyonu getirdi. Göztepe yaşlı ve biraz da doymuş yerli ve yabancı isimlerle yollarını ayırdı. Yeni kadro istenilen seviyede değil. Palut hem kadroya genç isimleri monte etmeye çalışırken, hem de diğer yeni yabancı transferle iddialı olmak istiyor. Denizlispor ise rakibine göre yaptığı transferlerle lige daha hazır giriyor. Açıkcası İzmir’de daha rahat olan, 3 puana daha yakın olan konuk ekip gibi gözüküyor. Göztepe’nin zamana ve transferlere ihtiyacı var.

Karagümrük bir adım önde

Süper Lig'de 36 yıl aradan sonra ilk maçına çıkacak olan Karagümrük en iyi kadro planlaması yapan ekiplerden biri. Bulunduğu kategorinin gerçekleriyle hareket eden İstanbul ekibi önemli transferlerle güçlendi. Rakip Malatayspor’da ise yönetim küme düşen bir takımın tekrar ligde kalmasının ardından adeta bir prestij savaşı veriyor. Geçen sezon ki rehavetin bedelini ağır ödeyen Doğu ekibi yeni sezonda işi sıkı tuttuğunu gösteren bir tutum içinde. Karagümrük maç öncesinde bir adım önde. Malatyaspor yeni hocası ve yeni transferleriyle biraz geç kalınmışlığın ve belirsizliğin handikabını bu maçta yaşayabilir.

Beşiktaş, uzun uğraşlar sonrası önemli bir transfere imza attı. Mensah’ı, Kasımpaşa ve Kayserispor performanslarıyla tanısak da yine de bilinmeyen taraflarını paylaşallım istedik. Ganalı oyuncunun insani vasıfları da futbolculuğu gibi 10 numara... Gerçekten de Kayserispor’da kiminle konuşsanız uyumlu ve düzgün bir insan olarak övgüyle bahsediliyor. Yani takımda sorun yaratmayan, arkadaş ilişkileri çok düzgün bir isim. Hani derler ya bir futbolcuyu alırken sadece futboluna bakmayacaksın diye... Ama biz yine de biraz da futbol tarafından bahsedelim... Çok önemli yeteneklerini olduğu herkesin malumu. İyi top taşıması, adam eksiltmesi ve sahayı dikine katetmesi bildiğimiz önemli artıları.

Atletico, yeteneğine yatırım yaptı

Mensah için sıkıntılı olan kısmı maç seçmesi. Kayserispor’da oynadığı maç sayısı aslında bazı şeyleri anlatıyor. Bazı maçlarda sahada basmadık yer bırakmayan ve yıldızlaşan Mensah’ı bazı karşılaşmalarda ara ki bulasın. Dalgalı performansı en düşündürücü tarafı. Atletico Madrid’in, Portekiz’den büyük ücret ödeyerek transfer etmesinin sebebi yetenekleriydi bence. Ama ardından da elinde tutmayıp kiralık olarak başka kulüplere vermesi de sanırım bu dalgalı performans. Aksi halde İspanyol devi Mensah için bu rakamı göze almazdı.

Seyirci önünde oynarsa...

Tecrübeli oyuncunun zaman zaman kart sorunu yaşadığını ve ağır idmanlardan da pek hoşlanmadığını söyleyebilirim. Beşiktaş performansı tabi ki bütün bu söylediklerimize bakarsak merak konusu. Ama şu bir gerçek ki taraftar için heyecan verici bir transfer. Yönetim, kiralık da olsa şu ekonomik şartlarda büyük fedakarlık yaptı. İstikrarlı bir performans yakalarsa katkısı çok yüksek olur. Yeter ki oynasın ve istesin. Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı ve lig şampiyonluğu hedefleyen Beşiktaş’a hayırlı olsun... Bir de seyircili maç dönemi başlarsa daha da coşar diye düşünüyorum...

Danimarka’da Okan Buruk, futbolcu olarak tarih yazdığı, UEFA Kupası’nı kaldırdığı statta ikinci kez tarih yazmaya gelmişti. Süper Lig şampiyonu olarak sahaya çıkan ekibimiz maça kötü bir başlangıç yaptı. Daha 3. dakikada kalemizde golü görmemiz hiç de hesapta yoktu. Ancak erken gole rağmen oyunda dengeyi kurduk ve hücum üstünlüğünü ele geçirdik. Dinamik ve dirençli bir rakiple oynadığımızı ilk yarı fazlasıyla anladık. Buna rağmen pas kalitemizi yükselttiğimiz anlarda önemli ataklar geliştirdik ama final dokunuşlarında etkili değildik. İlk yarı biterken Visca ile beraberliğe yaklaştık ama rakibin kaleye giden topa son anda dokunuşu kornerle sona erdi. İkinci yarıya da ilk yarının benzeri bir şekilde başladık. 51’de rakip hücumda Mehmet Topal ’ın ceza alanı içinde eline çarpan top sonunda Kopenhag penaltı kazandı. Wind kendisinin ve takımı adına 2. golü penaltıdan attı: 2-0.

İşimizi güçleştirdi

Okan Buruk golün ardından Mehmet Topal ve Mahmut’u oyundan alıp daha ofansif hamleyi tercih etti. Elia ve Aleksic’i alan Buruk atacağı bir golün turu getireceğini düşünerek risk aldı. 61’de Falk ile gelen Kopenhag golü gardımızı düşürdü. Aslında orta alandaki zafiyetin eseri diyebiliriz bu gol için. Mahmut ve Topal ’ın çıkmasıyla boşalan savunma anlayışı bence bu golü getiren faktördü. 2-0 ’dan sonra Başakşehir’in 4’lü savunması ve 6 ’lı hücum hattı vardı. Zaman zaman saha içinde 2-6-2’yı denedik ama gol atmayı düşünürken skorun 3-0’a gelmesi işimizi güçleştirdi.

ManU’yu düşündük!

Bence ülke olarak günlerdir sadece Manchester United’ı konuştuk Kopenhag’ı hiç kaale almadık. Oysa elimizde sadece 1-0’lık galibiyet vardı ve rövanşı deplasmanda oynayacaktık. Sanırım bu söylediklerim artı şampiyonluğun getirdiği zafer sarhoşluğu ve özgüven fazlalığı bize böyle bir gece yaşattı. Dün gece daha çok isteyen daha iyi oynayan hakeden kazandı ve turu geçti.

Başkentte ilk yarı beklentinin altında bir futbol izledik. Tabi ki bunun başlıca sebebi iki takımın da telafisi olmayan bir maça çıkmalarıydı. Tek maçta kaderlerinin belli olması ister istemez en az hatayla oynayıp işi sağlama alma duygusunu beraberinde getirdi. Karagümrük rakibinin topla oynamasına bir ve ikinçi bölgede müsade etti ama kendi ceza alanına sokmadı. Dolayısıyla Erkan Zengin’in şık pasında Volkan Şen’den kötü bir şut çıktı. İlk tehlike 36’da yaşandı, Sobiech’in yakın mesafeden kafasında Kurtuluş kurtardı. 40’ta ise serbest vuruşta Alparslan’ın nefis ortasında Çağrı kafa ile Karagümrük’ü öne geçirdi. Golün Zeki Yıldırım’ın sakatlığı nedeniyle ilk 11’de başlayan Çağrı’dan gelmesi de kaderin cilvesi diyebiliriz...

Aykut, Süper Lig’i getirdi

İkinci yarıya başlarken Adana Demirspor’da Volkan Şen ve Mehmet Akyüz çıktı yerlerine Berk ile Dibba girdi. Cüneyt Dumlupınar 56’da da Aosman ve Troere’yi oyuna alıp Sinan ile Tevfik’i çıkardı. 4 değişikliği erken kullanıp sonucu değiştirmek adına takıma bir format atmak istedi. 69’da da golü buldular, oyuna sonradan giren iki isimden Berk’in pasında Dibba, Barış’ı kısa alanda geçip şık bir golle Adana Demirspor’u beraberliğe taşıdı.

Son bölümde Şenol Can, etkisiz gözüken Darri’yi ve yorulan Ramazan’ı çıkardı. Yerlerine iki beke Koray ve Bülent Cevahir’‘i soktu. Alpaslan’ı da sol öne alarak daha etkili ataklar yapmayı denedi genç hoca. Sonuçtan bağımsız şunu söyleyebilirim; Karagümrük’ün finale gelene kadar önemli katkıları olan yabancı oyuncular dün gece etkisizdi. Ancak uzatmada da denge bozulmayınca maç penaltılara gitti. İlk 5 penaltı golle sonuçlandı, seri atışların ilkinde Mehmet Uslu’nun atışını kaleci Aykut çıkardı ve Fatih Karagümrük, Hatay ve B.B.Erzurum’un ardından Süper Lig’e yükselen 3. takım oldu.

Süper Lig’e 3. bilet bu gece Başkent’te kesilecek. Gerçekten oynadıkları futbolla, renkli sonuçlarıyla finali hak ettiler. Ama statü gereği bir takım Süper Lig’e çıkacak. Adana Demirspor 26 yıldır, Karagümrük ise 36 yıllık hasrete son vermek istiyor. Sezon başından beri Play-Off hedefiyle oynayan Karagümrük mental olarak bir adım önde. Adana Demirspor ise yıldızlarıyla bir inanmışlar ordusu. İlk ikiyi son anda kaçırmasına rağmen Bursaspor’u rahat geçmesi kafaların orada kalmadığını gösteriyor. Ofansif gücü yüksek iki takımın maçında sanki kalecilerin gecesi olacak. İki ekibe de gönülden başarılar...

Alanyaspor bu gece tarih yazmak için sahaya çıkacak. Süper Lig’de bir ilçe takımı Akhisar’ın yaptığını Alanya tekrarlamak istiyor. Çıkarttığı golcüleriyle, yerli yabancı yaptığı başarılı transferleriyle ve her teknik direktörün kendini patlattığı bir kulüp olarak büyük takdir topladı Alanyaspor. Alanya'nın bu akşam şansı en az Trabzonspor kadar var. Ligin son maçında Konya deplasmanında önemli isimleri dinlendiren Erol Bulut haklı olarak kupayı çok istediğini gösterdi. Bu gece de dizginlenmesi zor bir ekip olarak Trabzonspor karşısında dikine hızlı hücumlarla Cisse’ye gollük pozisyonlar sunacaklardır. 2020 ilklerin senesi olarak, Alanyaspor‘un bir ilki başarması asla sürpriz olmaz...

Sanırım maç bitiminde Galatasaraylı futbolcuların ağızlarından bu sözler çıkmıştır. Gerçekten de kabus gibi bir pandemi süreci yaşayan Sarı-Kırmızılı ekipte talihsizlikler yakasını Antalya’da da bırakmadı. Daha 2. dakikada belki de tek gol umudu Emre Akbaba sakatlanıp çıktı. Zaten yaratıcı oyuncu sıkıntısı çeken Terim’in ekibi ilk yarıda Antalya hücumlarına karşı koymaya çalıştı. Fredy’nin ayağından yedikleri golde orta alanın rakip markajdaki yetersizliği her şeyi anlatıyordu... Bu ruhunu teslim etmiş görüntü içinde Galatasaray için ilk yarıdaki 1-0’lık skora şükür demesi lazım... İkinci yarısı biraz daha kımıldayan bir Galatasaray vardı. 58’de Saracchi, Göztepe maçındaki gibi takımını beraberliğe taşıdı. Antalya bu yarıda dururken Linnes’in forvete, Taylan'ın sağ beke geçişi hareket getirdi... Kötü bir dönem yaşasa da mazeretlere rağmen ilk yarıdaki değil ikinci devredeki oyun olması gerekendi. Ancak 90+2’de gelen gol gecenin güzel bitmesine engel oldu.

Gecenin sorusu

Karşılaşmanın iki yardımcı hakeminin ofsayt kuralını uygulamadaki çelişkileri. Biri kural bu deyip hücum bittikten sonra bayrak çekti diğeri de bitimi beklemeden bayrak çekti, hangisi doğru! Anlamakta zorlandık...

Maçın starı

Saracchi. Uruguaylı, Göztepe maçının ardından oynadığı oyun ve attığı golle gecenin yıldızı oldu.

Maçın olayı

Takım o dakikaya kadar o kadar kötüydü ki, Fatih Terim’in ilk yarıdaki su molasında kulübeden kalkmayıp futbolcuların yanına bile gelmedi sanki protestoydu...

Kısa mesaj

Böyle bir maçta artık kulübedeki genç isimler Emin, Yunus, Atalay en azından sahadaki abileri kadar oynardı bana göre...

Play-Of ’un ilk ayağında iki güçlü rakip kozlarını paylaştı. Bursaspor’un öncelikli planı gol yemeden kazanıp ikinci maça umutlu gitmekti. Ancak karşısında ligde 71 gol atmış ve hızlı hücum silahlarına sahip Adana Demirspor vardı. Nitekim daha maçın başında Berk’in taşıdığı ve Mehmet Akyüz’e aktardığı topta tecrübeli ismin yakın mesafeden sert şutunu Çağlar çıkarttı. Hemen bu pozisyonun dönüşünde bu defa Troere ’nin yakın mesafeden vuruşunu Adana Demirspor kalecisi Kurtuluş müthiş bir refleksle önledi.

Orta alanda savaşçı futbol

Bursaspor hücum yaparken hep aklı kaptırılan toplarda oldu, rakibin etkili hücumcularıyla tehlikeli olacağının bilincindeydi. Bu anlayış ister istemez kontrollü futbola yöneltti. İlk 15 dakikadaki tempo sonrasında sıcak havanın da etkisiyle takımların düştüğünü gördük. Orta alandaki savaşçı futbol ceza alanlarına geldiğinde savunmalar karşısında etkisizleşti... İlk yarıda konuk ekip adına öne çıkan olumsuzluk Erkan Zengin’in markajdan çıkamadığı için fazla top alamamasıydı. Berk ise oyunun iki yönünde göze batan isim oldu ilk yarıda.

Bursa net golleri kaçırdı

İkinci yarı başlarken skoru değiştirme hamleleri yaptı iki teknik adam. İrfan Buz golü bulmak Adana’ya avantajlı gitmek için tüm kozlarını sahaya sürdü. Konuk ekip ise ‘Kazamasam da kaybetmeden evime döneyim” anlayışını tercih etti. Bursa’nın iki stoperi Diarra ve Anıl ile iki net pozisyon kaçırdığı maçta savunmalar ön plana çıktı. İki ekibin de en büyük artısı taraftarı. Boş tirbünler motivasyonu düşürüyor. Dün gece Bursaspor kısmende olsa bunu hissetti. Final için son söz Adana’daki rövanşta söylenecek.