Glasgow’da takke düştü kel göründü. Süper Lig için yeterli gözükebilen kadronun sıradan bir ön eleme için bile ne kadar yetersiz olduğunu gördük. Turnusol kağıdı gibi açığa çıktık. Sezona iyi başladı dediğimiz Belhanda özüne döndü, sapır sapır döküldü. Müthiş kariyerli Babel forvet olmasına rağmen hücumu hiç düşünmeden geri paslarıyla, boyalı saçıyla oyuna renk kattı! İşte bu ruhla, bu mücadeleyle maçın kazanılması zordu. Özellikle kısa paslar ve geriden oyun kurma planına rakip önlemini almış. Derbi de Fenerbahçe sadece bunu yaparak beraberlik alıp gitti. Rangers’ta benzer bir taktikle Galatasaray’ı çözdü.

Vizyon aşağı gidiyor

İlk yarı biraz üstünlük kurduk gibi gözükse de ikinci yarının başında üst üste yediğimiz gollerle oyundan düştük. Oysa üstüne gidildiğinde rahat pozisyon bulabileceğimiz bir rakip karşısında hemen reaksiyon göstermeliydik. Diagne oyuna girip Falcao ile çift forvete döndük ama iş işten geçmişti. Çünkü rakip havayı yakalamış ve bunu kırabilecek bir Galatasaray yoktu sahada. Bu temponun yetmediğini geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde görmüştük.

Dün geceye baktığımızda da Avrupa Ligi'nde gruplara kalmak için bile yetmedi bu tempo. Son dakikalarda gelen gol kimseyi aldatmasın. Belki de gerçekleri görme açısından Avrupa’ya veda Galatasaray yönetimine bir mesaj olur. Şunu açıkca gördük ki artık Galatasaray vizyon olarak çıtası uluslararası başarılardan, lokal başarılara doğru aşağıya bir gidişi gösteriyor.

Beşiktaş'ın sorunu hep söylendiği gibi sağ bek ve santrfor değil. Öyle olsaydı sorun sadece bu iki bölgede olurdu. Oysa takıma baktığınızda kimse mevkisinin hakkını vermiyor. Son Konyaspor bozgunundan yola çıkarsak sapır sapır dökülen bir takım ve hatalar zinciri vardı sahada. Bir Atiba’nın yokluğu takımı bu kadar etkiliyorsa vay Beşiktaş’ın haline. Evet geçen sezona göre önemli bir güç kaybetti kadro açısından. Ancak oynanan oyun ve alınan sonuçları bununla izah etmek gerçekçi olmaz. Bir kere kötü oynayabilirsiniz ama kötü mücadele etmeniz kabul edilemez. PAOK maçıyla başlayan ve Rio Ave hüsranıyla biten Avrupa macerası sonrası Beşiktaş bir okun yayı gibi iyice gerildi. Hedefte tabi ki başta başkan, teknik direktör ve yeni transferler var. Başkan, baştan ateşten gömlek giymişti ve bu gömlek şu anda başkanı yakmaya devam ediyor.

Hoca, ikilem yaşıyor

Sergen Yalçın’a gelince; hoca sadece bir teknik adam değil aynı zamanda yuvadan yetişen bir Beşiktaşlı olarak olaya sadece profesyonel olarak bakamıyor. Sergen hoca taraftarın, camianın büyük teveccühü ile geldi ve geçen sezon buna cevap veren bir finalle ligi bitirdi. Ancak yeni sezonda gidenler-gelenler dengesi takımı bir anda eksiye düşürdü. İşte bu ortamda Sergen Yalçın, ‘Beşiktaş ailesinin bir ferdi gibi mi, yoksa bir teknik adam gibi mi davranayım’ ikileminin içinde sıkıştı kaldı.

Mensah maç seçiyor

Welinton, Alanyaspor’a 28 yaşında transfer oldu. Oynadığı maç sayısı 81, asisti yok, attığı gol sayısı 8 ve 31 yaşında Beşiktaş’a geldi. Mensah transferine kimsenin söyleyecek sözü yok. Olumlu yönlerini Kayserispor’un maçlarına bakarak gördük. Ama Mensah’ın hep iyi maçları gündeme geldi. Oysa maç seçtiği, istikrarsız olduğu, Galatasaray’ın elinden alınması nedeniyle pek gündeme gelmedi. Sonuç olarak ekonomik şartlar Beşiktaş’ı böyle bir transfer stratejisine yöneltmiş olabilir. Türkçe’de bir deyim vardır: “Ucuz etin yahnisi yavan olur.”

Töre'nin zamana ihtiyacı var

Sezonun ilk maçında Trabzon’da alınan sonuç, herkese derin bir nefes aldırmıştı. Bu maçta Beşiktaş mı iyiydi, Trabzonspor mu kötüydü sorusunun cevabı kısa zamanda belli oldu. Rio Ave, Antalya ve Konya maçları şapkayı öne koyup düşünmenin gerektiğini gösterdi. Son olarak hücuma yapılan, Gökhan Töre ve Aboubakar transferlerinin zamana ihtiyacı olduğu bir gerçek. Gelelim sezon başı transferlere... N’Sakala, Alanyaspor’la ilk 11’de 123 maça çıkmış, golü yok ve asist sayısı 8. Peki Beşiktaş’ta 4 sezon oynayan Caner Erkin istatistiği ne diyor. Tecrübeli oyuncu, Siyah- Beyazlı formayla ilk 11’de 101 maça çıkmış ve 6 gol 24 asiste imza atmış.

Marjinal bir karar yakışmaz

Beşiktaş’ın şu anda panik yapmadan ayağa kalkmak için elindeki potansiyele tavan yaptırması gerekir. Burada da iş Sergen Yalçın’a düşüyor... Bırakıp gitmenin, ‘benden bu kadar’ demenin zamanı değil. Tam tersi futbolculuğundaki zekasını, teknik direktörlüğünde de gösterip Beşiktaş’ın zor zamanınında düzlüğe çıkarıp gerçek bir efsane olduğunu göstermek için bir fırsat. ‘Benden bu kadar’ deyip çekip gitmek gibi marjinal bir karar vermesi asla yakışmaz. Böyle bir karar sizi sadece sıradanlaştırır...

Yiğidolar, Ankaragücü’nü konuk etti. Baştan sona kıran kırana mücadeleye sahne olan karşılaşmada gol sesi çıkmadı. İki takımın da çabaları 3 puan için yeterli olmadı.

Sivas’ta evsahibi sakatlıklar nedeniyle değişik bir savunma hattıyla sahaya çıktı. Erdoğan Yeşilyurt’u sağbek mevkiinde izlerken orta alan ve hücumda yeni transferlere şans vermişti Rıza Çalımbay. Öte yandan 2. haftayı bay geçirmesi, Ankaragücü adına son dakika transferleri hazırlamak için bir fırsattı. İlk 45 dakika skor ve futbol örtüşüyordu. Gerçekten iki ekip de o kadar çok faul yapıp oyunu durdudular ki izleyiciler için futbol adına bir azaptı. Oysa iki takımda da yaratıcı özelliği olan skoru bozacak maça heyacan getirecek isimler vardı. Ama hem baskı hem de pas isabetinin yetersizliği ilk yarıda maça olumsuz bir görüntü verdi. Baskın gözükse de Az sayıda diyebileceğimiz birkaç pozisyonda gol olmayınca ilk yarı 0-0 bitti. İkinci yarı her iki kanadı da daha etkili kullanan bir Sivasspor izledik. Sağdan Erdoğan ve Yasin, sol kanattan da Ziya ile Gradel rakip ceza alanına etkili ataklar geliştirdi... İlerleyen dakikalarda iki hocanın da skoru bozma hamlelerini izledik. Sivasspor daha baskın gözükse de iyi kapanan Ankaragücü gole geçit vermedi ve 90 dakika başladığı gibi bitti...

İstanbul derbisinde lige kötü başlayan şampiyon Başakşehir’in Karagümrük karşısında ne yapacağı merak konusuydu. Okan Buruk 2 yenilgili, puansız takımıyla siftah yapmak amacındaydı. Karagümrük’ün yenilenmiş kadrosunda ilk 11’de 9 yabancı vardı. İlk yarı oyun üstünlüğü Başakşehir’de göründü ancak aldatıcıydı. Niye derseniz Karagümrük oyun planını topu rakibe bırakmak üzerine yapmıştı. Rakibe kendi ceza alanına kadar müsade etti. Süper Lig’in yeni ekibi kaptıkları toplarla da etkili ataklar yapıp önemli gol pozisyonları da buldu. Başakşehir’de hem mental hem de fiziksel bir yorgunluk fazlasıyla göze çarpıyor. Yeteri kadar dinlenmeden lige başlamak yaş ortalaması yüksek Başakşehir’i olumsuz etkilediği bir gerçek. Golsüz biten ilk 45’ten sonra ikinci yarıya Karagümrük golle başladı.

Sahanın yıldızı: Biglia

İlk iki hafta da stoper Zukanovic’in gollerine alışık olduğumuz Karagümrük bu defa da Roco ile 1-0 öne geçen taraftı. Okan Buruk’un oyuncu değişiklikleri de çare olmadı. Özellikle takıma gol için bir format atmak istemiş olabilir ama sahaya yansıyan bir şey yoktu. İrfan Can’ın da iki sarıdan kırmızı görmesiyle 10’kişi kalan rakibi karşısında Karagümrük akıllı ve kontrollü futboluyla hakettiği bir 3 puanı aldı. Sahanın yıldızı takımı bir maestro gibi yöneten ve oynatan Biglia’ydı... Son sözü Sabo söyledi, Alassano Ndao’nun pasında golü yaptı, Karagümrük, son şampiyonu devirmeyi başardı...

Norveç’te maça iyi başladık. Alanyaspor Avrupa kupalarında ilk maçı olmasına rağmen sanki yıllardır oynuyormuş gibi mücadele etti. Çağdaş Atan’ın öğrencileri rakibi tanıması süresini çabuk geçip oyuna ortak olmayı başardı. Özellikle sağ kanattan Efecan ile önemli ataklar geliştirdi. Tek eksiğimiz bu ataklarda son vuruşları bir türlü iyi kullanamadık. Özellikle ilk yarı biterken Bakesetas ile soyunma odasına 1-0 önde girebilirdik. Yunanlı orta alan oyuncumuzun nefis şutu az farkla kale direğinin yaından dışarı çıkınca ilk yarı golsüz sona erdi.

Yazık oldu

İkinci yarıda yakaladığımız özgüvenle iyi başladık. Ancak 59’da tamamen tecrübesizlik ve acemilik kokan çok basit bir golle yenik duruma düştük. Ardından 66’da rakip 10 kişi kaldı. Bu dakikadan sonra çok önemli gol fırsatlarını değerlendiremedik. Çağdaş Atan tüm ofansif hamleleri yapsa da skoru bozamadı. Açıkcası Alanyaspor elenirken yazık oldu dedirtti.

Aytemiz Alanyaspor bugün deplasmanda Norveç’in Rosenborg takımıyla karşılaşacak. Trondheim kentindeki Lerkendal Stadı’nda oynanacak maç saat 20.00’de başlayacak. Temsilcimiz tek maçı kazanırsa Slovenya’nın Mura takımıyla, Hollanda temsilcisi PSV Eindhoven arasında oynanacak maçın galibiyle karşılaşacak.

Alanyaspor, Avrupa kupalarına yeni çıkan ekibimiz olarak zorlu bir rakiple mücadele edecek. İskandinav ülkeleriyle yaptığımız maçlarda genelde fizik üstünlük sıkıntısı çekeriz. Aslında Avrupa’da üst düzey başarıları olmasa da Türk takımlarına karşı zaman zaman üstünlük kurdukları bir gerçek. Alanyaspor geçen sezonun kupa finalisti ve ligi de iyi bir yerde bitirmiş bir ekip olarak kolay lokma olmayacaktır. Norveç futbolunu çok yakından tanımasak da, Norveç dışında oynayan ünlü isimleri biliyoruz. Hepsinin de ortak özelliği boy ortalamalarının yüksek olması ve dayanıkları. İşte tempo ve disiplinin ön planda olacağı böyle bir rakip karşısında Alanyaspor’un da önemli artıları var. Bir kere kollektif futbolu iyi oynayan, teknik kapasitesi yüksek ve rakip kaleye rahat gidebilen bir takım Alanya.

Şifre: Dirençli oyun

Ayrıca hareket halinde ve duran topları iyi kullanan önemli silahlara sahibiz. Eğer dirençli bir futbol ortaya koyarsak erken demoralize olmazsak Rosenborg maçından güzel bir sonuçla dönmemiz sürpriz olmaz. Şunu unutmayalım; rakip maçın hemen başında baskı ve tempo yapıp bizi hataya zorlayarak golü bulmak isteyecektir. Bu bölümde panik yapmazsak, ilerleyen dakikalar bizim lehimize işler. Yeter ki soğukkanlı olalım.

Galatasaray geçen sezon bu sahaya nerdeyse forvetsiz çıkmış ama iyi bir futbol sergilemişti. Dün gece Başakşehir karşısında ofansif yönden çok zengin bir Galatasaray vardı sahada. 4-1-4-1 düzeninde pas kalitesine güvenerek oynadı Fatih Terim'in ekibi. Aslında iki takımda birbirlerine geriden oyun kurdurmamak için mücadele etti. Ancak ilk 45'te Galatasaray rakibin baskısına rağmen geriden daha iyi çıkan taraftı. İkinci yarıda Okan Buruk, Crivelli ve yeni transfer Mbombo'yu alarak oyuna başladı. Geçen sezon da çift forvet hamlesini geriye düştüğü bölümlerde yapan Buruk, rakip savunmayı hataya zorlayıp golü bulmayı amaçladı. Dünün en başarılı isimlerinden Saracchi’nin 59'da sakatlanıp çıkması Sarı-Kırmızılı ekip adına talihsizlikti. Fatih Terim 72’de bu defa 3 oyuncu değişikliğini yaptı ve çok yorulan isimleri alarak skoru korumayı amaçladı. Risk alan rakibi karşısında Belhanda ile 2. golü bulan Galatasaray ligin en formda takımlarından biri olduğunu gösterdi.

Gecenin sorusu!

Şampiyonlar Ligi'nde Türkiye’yi temsil edecek olan Başakşehir’in yeni transferleri daha çabuk devreye sokması gerekmez miydi?

Maçın starı

Çok güçlü forvetler karşısında, üstelik sakatlıktan çıkmış tandemiyle müthiş bir performans sergieyen Marcao gecenin yıldızıydı...

Maçın olayı!

Galatasaray’ın ikinci golünün satılması en çok gündemde olan iki isim Babel’in asisti ve Belhanda’nın ayağından gelmesi...

Kısa mesaj!

Başakşehir’in gergin ve sinirli biraz da bezgin görüntüden hemen çıkması gerekir. Özellikle ilk yarıdaki pas isabetsizliği şaşırtıcıydı...

Kayseri’de ev sahibi ekip maça neredeyse 1-0 galip başladı. Daha maçın başında erken bir golle öne geçen Kayserispor karşısında, Kasımpaşa kısa süreli bir şok yaşadı. ancak ilerleyen dakikalarda dengeyi kuran İstanbul ekibi çok önemli gollük pozisyonlardan yararlanamadı. aslında iki ekipte de skora etki edecek önemli isimler yoktu. Kayserispor’da Pedro Henrique, Kasımpaşa’da Koita sakatlıkları nedeniyle forma şansı bulamadılar. İlk yarının son bölümünde Kasımpaşa baskıyı artırınça net pozisyonlar da yakalayan taraftı. ancak deplasman ekibi kritik anlarda Kayserispor kalecisi Lung’u geçemedi ve soyunma odasına 1-0 yenik olarak gittiler...

Dar kadroyla skoru korudular

İkinci yarıda Kasımpaşa baskılı oyununu sürdürürken, Kayserispor skoru koruma mücadelesi yaptı. Mehmet altıparmak anıl ve alan hamleleriyle hücüm zenginliği yaratmak amacındaydı. aslında rakip ceza alanını ablukaya alsa da çerçeveyi tutturmada Kasımpaşa başarısızdı. Bence bu kadar baskılı oyuna rağmen gol bulamayan Kasımpaşa’nın hatası yan ortaları çizgiye inmeden yapmasıydı. İyi bir kaleci ve tecrübeli savunmanın işine geldi bu oyun şekli. açıkcası Kayserispor dar kadrosuna rağmen erken attığı gol ile skoru korumasını bildi. 90 dakikayı oynanan futbola bakıp özetlersek; bu maç bu skorla böyle bitmez dedirten karşılaşma, 1-0 ev sahibinin üstünlüğüyle bitti...