‘’Nefis bir planla!‘’
Başakşehir, United’ı ligde kendine karşı bir çok rakibinin oynamak zorunda kaldığı geçiş oyunu üzerine kurulmuş bir planla yendi. Topu United’a bırakan Okan Buruk ve öğrencileri, kazandıkları topu uzun pasla rakip sahaya taşıyarak Visca ve Demba Ba’nın koşu kaliteleriyle denge bozdu. United ilk 10 dakika oyunu Başakşehir sahasına yıkıp stoperlerini yayın da önüne çıkararak baskı oyununu tercih etti. Tam da Okan Buruk’un istediğini yaptı. Visca’nın henüz 12. dakikada kendi ceza sahasından vurduğu uzun topu kovalayan Demba Ba’yı Matic yakalayamayınca ilk gol geldi. Peşinden gelen uzun pası alan Demba Ba bu kez Tuanzebe’ye sarı kartlık faul yaptırdı. United’ın dengesini bozan ise yine hızlı bir geçişte Deniz’in pasında Visca’nın golü oldu. Top United’da kalsa da oyunun momentumu Başakşehir’in elinde kaldı. Solskjaer 76’ya kadar 5 oyuncu değiştirmesine rağmen Başakşehir’i çözemezken, Okan Buruk ilk değişikliğini 80’de yaparak düzenini son ana kadar korudu.
Gecenin sorusu
İlk iki maçta iyi oynayıp kaybeden Başakşehir, ligde rakiplerinin kendine oynadığı geçiş oyununu ana planı kadar iyi oynadı. Bu plan Devler Ligi’nde devam eder mi?
Maçın starı
Rafael’in sağ bek, Visca ve Demba Ba’nın forvet performansları etkileyiciydi. Özellikle Demba Ba, rakip savunmaya hayatı sorgulattı.
Maçın olayı
Epureanu’nun 90+2. dakikada Mehmet Topal’ın ters vuruşunda çizgiden çıkardığı top.
Kısa mesaj
Rafael, eski takımına karşı oynadığı maçta öylesine hırslıydı ki, maç bittikten sonra takım otobüsünün şoförüyle bile ikili mücadeleye girecek gibiydi.
‘’Topu göstermeden...‘’
Beşiktaş geçen hafta Denizlispor maçından bu yana tatmin edici bir futbol oynuyor. Malatyaspor karşısında Sergen Yalçın’ın Oğuzhan tercihi sürpriz gibi görünse de merkezde top kaybetmemek ve çok çabuk geri kazanmak Beşiktaş’ı hep diri tuttu. Bu sayede Beşiktaş ilk yarıda yüzde 77 topa sahip oldu, maçı da yüzde 69 ortalamayla bitirdi. Malatyaspor ise koca ilk yarı boyunca sadece 1 kez Beşiktaş ceza sahasına topla girebildi. Larin’in sol kenar oynaması kulağa hoş gelmiyor olsa da iki haftadır o koridor Kanadalı forvetin yardımıyla çok iyi işliyor. Ghezzal’in kısa ortasını gole çevirerek Beşiktaş’a 3 puanı getiren isim oldu. Dorukhan’ın merkeze kattığı enerji Beşiktaş’ı ateşleyen önemli bir faktördü. Oğuzhan’ın açıklarını kapattı, Atiba’ya destek oldu, tüm takımı öne itti. Malatyaspor’un ise Beşiktaş’a karşı oynadığı şeye futbol demek zor. Rakip ceza sahasına girmek bir yana orta sahayı geçmekte bile zorlanan Malatyaspor’un futboluna kendi santrforu Tetteh’in isyanı son derece haklıydı.
Gecenin sorusu
Oyunu elinde tutan Beşiktaş’ta 86’da oyuna Necip giriyorken Adem Ljajiç’in yüzü kızarmış mıdır?
Maçın starı
Dorukhan, Beşiktaş orta sahasına büyük dinamizm kattı, kazandığı topları doğru kullandı takımının ön sahaya taşınmasına yardım etti.
Maçın olayı
Malatyaspor’un koca ilk yarı boyunca sadece 1 kez, 82. dakikaya kadar 2 kez Beşiktaş ceza sahasında topla buluşması.
Kısa mesaj
Beşiktaş, Denizli maçından bu yana futbolunu geliştiriyor. Fakat oyun pratiğine ihtiyaçları var. Zira Başakşehir, Fenerbahçe, Kasımpaşa, Alanya maçları geliyor.
‘’Önce Antep, sonra Gençler‘’
Gençlerbirliği ile Gaziantep’in mücadelesi keyifli, pozisyonlu ve izleyenler açısından tatmin ediciydi. Gaziantep, 3-5-2’yi ligimizde ana formasyon olarak benimseyen ender takımlardan. Geçen hafta Konya’yı attığı tek golle yıkan Muhammet ile maça başlayan Sumudica; Güray’ı yedek bırakıp tüm sorumluluğu Maxim’e yükledi. Aslında bu tercih maçın ilk yarısında işe yaradı. Bundan 5 sene evvel 30 milyon Euro’ya bile büyük takımlara transferi imkansız görünen Mirallas’la karşılıklı kanatlarda oynayıp topu önde tutan Maxim’in hızı Gençlerbirliği savunmasını çok zorladı. Kornerde kazanılan penaltıyı kullanan Maxim golü atmayı en çok hak eden oyuncu olarak tabelayı değiştirdi.
Candeias vitesi yükseltince
Maçın ikinci yarısında Gençlerbirliği Candeias ile vites yükseltti. Portekizli forvet sağ önde o kadar iyi bir başlangıç yaptı ki, her sızması pozisyon olmaya başladı. Kısa bir süre içerisinde oyunun momentumunu Gençlerbirliği’ne geçmesini sağladı. Polomat’ın pasını harika bir gol vuruşuyla ağlara gönderdiğinde dakikalar henüz 56’yı gösteriyordu. Sonrasında oyunun Gençlerbirliği’nde kalmasına yardımcı olan Candeias önünde Stancu’nun yokluğunu fazlasıyla hissetti. Buna rağmen Gençlerbirliği son dakikaya kadar pozisyon bulsa da Soner’in uzatmalarda kaçırdığı net golle sahadan 1 puana razı olarak ayrıldı.
Baskı ve kalite
Maçın geneline bakıldığında iki takımın da hızlı ve kazanma odaklı oynadığını görmek sevindirici. Bol pozisyon izlettiler, kaleyi düşündüler. Gaziantep 7/10 şut isabetiyle yüzde 70 isabete kadar çıksa da ikinci yarıdaki Gençlerbirliği baskısı maçın kalitesini yükseltti.
‘’Dortmund modeline doğru‘’
Türkiye’de sportif direktörlük kurumunda kalıcı olmak için işi iyi bilmek yetmiyor, üzerine güçlü bir kariyer ve büyük bir karakter gerekiyor. Emre, uluslararası bir futbolcuydu, artık Fenerbahçe’nin futbol aklıMichael Zorc’un sportif direktör olduğu Dortmund modeli ülkemizde hep özenilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen bir ütopya. Şimdilik Fenerbahçe-Emre Belözoğlu birlikteliği bu modele yaklaşmaya aday.
Ülke futbolunda yıllardır sportif direktörlük müessesesi tartışılır durur. Bu departmanın tanımını doğru yapan ve uygulayan bir kulüp çıkmadı. Hafta içi Emre Belözoğlu’nun yeni görevinin resmi ilanıyla ilgili basın toplantısında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un ‘Transfer sürecimizin lideri Emre Belözoğlu’dur’ açıklaması aslında yeni düzenin tarifiydi.
Fenerbahçe’nin futbol aklı
Emre Belözoğlu, kariyerini teknik direktör olarak inşa etmek istediğini bir kaç kez dile getirmiş olsa da yeni görevinin Fenerbahçe’ye çok iyi geldiğini görünce antrenörlük hayallerini bir süre erteleyeceğe benziyor. Emre, uluslararası bir futbolcuydu ve iletişim ağını ‘futbol aklı’yla kullanarak transfer döneminde Fenerbahçe’yi yeniden yapılandırdı. O artık Fenerbahçe’nin futbol aklı. Başkanın da söylediği gibi, zor görünen transferleri bitirdi, doğru bir planlamayla iyi kadro kurdu, antrenörüne harika bir çalışma ortamı yarattı. Bundan sonrası teknik ekibin işi.
Michael Zorc’un yolunda
Borussia Dortmund dünya futbolunda kurumsal yapısı ve üretimiyle hep örnek gösterilen bir kulüp olmuştur. Bunu da büyük oranda eski orta sahaları ve 1998’den bu yana sportif direktörleri olan Michael Zorc’a borçlular. Dortmund modeli ülkemizde hep özenilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen bir ütopya. Türkiye’de sportif direktörlük kurumunda kalıcı olmak için işi iyi bilmek yetmiyor, üzerine güçlü bir kariyer ve büyük bir karakter gerekiyor. Şimdilik Fenerbahçe-Emre Belözoğlu birlikteliği Dortmund modeline yaklaşmaya aday. Çünkü bizim ülkede saha sonucu en belirleyici unsur. Fenerbahçe’nin bu sezon şampiyonlukla sistemi tescil etmesi, peşinden de uzun vadeli üretim planı yapması hayallerdeki ‘Dortmund modeli’ için kaçınılmaz.
Sistem zengini
Fenerbahçe sezonun ilk 3 maçı kurulum aşamasında olduğu için oynadığı futbolu analiz etmek kolay değildi. Yeni kadronun birlikte hareket etmeyi öğrenmesi, maç yapması lazım. Erol Bulut tarz olarak Ersun Yanal’dan çok farklı. Topa son iki sezondaki kadar sahip olmuyorlar ama çok daha hızlı kaleye gidiyorlar. Ozan Tufan ve Gustavo’nun rolü belirginleşti, forvet zenginliği Erol Bulut’un formasyon portföyünü çeşitlendirdi. Fenerbahçe, şu anda futbol oyun kitabında yazan tüm sistemleri oynayabilecek kapasitede bir takım.
‘’Souza atılana kadar‘’
Beşiktaş, Denizli'de 48'de 3-0’ı yakalamasına rağmen Souza’nın 67’de atılmasının ardından rakibini oyuna ortak etti, kazanana kadar ecel terleri döktü. Sergen Yalçın, Larin’i solda Ghezzal’ı sağda kullandı. Lyon yıllarında devamlılık sorunu yaşasa da kalitesiyle hep dikkat çeken bir oyuncu olan Ghezzal sağda sol ayağıyla Beşiktaş’a çok şey katacağının sinyallerini verdi. Fransız sağ bek Rosier ilk maçında hırsı ve hızıyla önemli bir eksiği kapattı. Beşiktaş yıllar sonra sezona sağ beksiz başlamanın bedelini ödüyordu. İlk 4 haftanın en kötü iki ismi Welinton ve N'Sakala derecede iyi oynarken Denizlispor’un iki golünde de ağır kaldılar. Ama Souza atılana kadar N'Sakala bindirmeleriyle önünde oynayan Larin’i ikinci santrfor olması için içeri iterek maçın senaryosuna büyük katkı verdi. Denizlispor maç 11’e 11 oynanırken Beşiktaş ceza sahasına giremezken Aissati ve Sacko oyuna girdikten sonra topu öne taşıyıp iki gol birden buldular.
Gecenin sorusu
Beşiktaş’ın en pahalı yedeği Oğuzhan bu takımda yer bulamadığı için kendini sorguluyor mudur acaba?
Maçın starı
Atiba, 37 yaşında ama sanki 20 gibi oynamaya devam ediyor. Souza’nın önünde dinamo gibi çalıştı, bir de gol atarak yıldızlaştı.
Maçın olayı
Josef de Souza’nın çok iyi oynarken rakibinin baldırına basarak kırmızı kart görmesi.
Kısa mesaj
Beşiktaş’a 3 haftalık arayı devre arası kampı gibi değerlendirmişe benziyor. Souza, Ghezzal, Rosier Beşiktaş’ın oyununu renklendirdi.
‘’Antep'ten ilk zafer‘’
Cruyff’un zihinlere kazınan ‘Futbol basit oyundur, zor olan basit oynamaktır.’ sözünü uygulamaya çalışıyor Gaziantepspor. Sumudica cezası sebebiyle tribünde olsa da sezon başından bu yana takımına basit bir oyun oynatıyor. Arkadaki atıcılarla öndeki koşucular üzerine bir düzeni var Gaziantepspor’un. 3 stoperin sol kenarındaki Morais cezası sebebiyle oynamayınca Güray’ın yükü arttı ve Gaziantep bir koşucusunu kaybetti. Tüm plan Maxim’in savunma arkası koşularına kaldı. Sağ kenarda oynayan Oğuz’un gününde olmaması da buna eklenince Konyaspor topun ve oyunun kontrolünü eline aldı.
Oyuna yerinde müdahale
Konyaspor, bu sezon ilk kez bir rakibi karşısında topa bu kadar sahip olmayı başarsa da bunu pozisyon oyununa çeviremedi. İkinci yarının başında Ömer Ali’nin direkten dönen topu dışında net pozisyona giremediler. Gaziantepspor 65. dakikada 5. oyuncu değişimini tamamlayarak önde top kaybetmemeyi denedi. Muhammet’in oyuna girişi Dicko’yu da rahatlattı ve Gaziantep gereksiz geri koşular yapmak zorunda kalmadı. Üstüne bir de kornerden Muhammet golünü atınca Gaziantep bu sezonki ilk galibiyeti elde etti. Doğal olarak Konyaspor ilk kez yenilgiyle tanışmış oldu.
‘’Top Erol Bulut'ta‘’
Fenerbahçe kağıt üzerinde ligin en iyi kadrosunu kurdu. Son iki sezondur neredeyse maç izlemez hale gelen Fenerbahçe taraftarı, şimdi hafta sonunu iple çekiyor. Öyle ki, mevcut kadrodan iki tane takım çıkarıp lige koysan ikisi de şampiyonluğa oynar. Anlayacağınız bundan sonrası teknik direktör becerisine kalmış.
Orta sahada fark var!
Trabzonspor sakatlıklar sebebiyle orta sahasını oturtamadığı için inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Fenerbahçe, Trabzonspor’a karşı sahanın her bölgesinde önde görünüyor olsa da asıl farkı Gustavo-Sosa-Ozan üçlüsüyle yaratabilir. Ozan, takım içi rekabetten beslenerek olağanüstü bir çıkış grafiği çiziyor. Geçen sezon Trabzonspor’un en önemli parçalarından olan Sosa yeni takımına çabuk adapte olarak sadece futbol zekasının değil duygusal zekasının da ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor.
Zengin forvet menüsü
Samatta, Ademi, Cisse birbirinden tamamen farklı 3 santrfor. Samatta hızı ve vuruş kalitesiyle Erol Bulut’un kafasındaki birinci isim. Fakat Ademi’nin yüksek top becerisi Caner ve Sosa’nın orta kalitesi düşünüldüğünde büyük bir silah olabilir. Bulut’un elinde zengin bir forvet portföyü var ve istediği her şablonu rahatlıkla oynayabilir. Bu bir antrenör için büyük bir lüks ve Erol hocanın bunun keyfini çıkarması gerekir.
‘’İndirim yoksa linç var!‘’
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in transfer tahtası kapandığı gün yaptığı ‘İndirimi kabul etmeyen futbolcular var onların da parasını yatırdık’ açıklamasıyla Fatih Terim’in kadro içindeki yükü de iki katına çıkmıştı aslında. Başkan, futbolcuları kamuoyunun önüne atarak ‘indirim yoksa linç var’ demek istiyor. Peki sayın başkan, Falcao’nun 5 lig maçında 4 gol 1 asistle Galatasaray’ın en skorer oyuncusu olduğunun farkında mıdır?
Büyük tezat
“Keşke gençlerle kaybetseydik” diyen kulübün başkanıyla, 33 yaşındaki Falcao’yu forma sattırması (!) için rekor maaşla transfer eden başkanın aynı isim olması büyük bir tezat değil mi? Mesela Sayın Cengiz, Florya alt yapısında görevli antrenörlerin maaşlarını biliyor mudur? Alt yapıya yaptığınız yatırım ne ki, o gençlerin üst yapıya destek vermesini bekliyorsunuz diye sormazlar mı?
MLS kulübü değilsin
Kulüpler transferlerini önce sahayı düşünerek yaparlar. Falcao’yu sırf forma sattırsın diye alırsan MLS kulüplerinin 20 yıl önceki halinden bir farkın kalmaz. Galatasaray müzesinde UEFA Kupası, Süper Kupa bulunan bir kulüp ve bir futbolcuyu forma sattırsın diye almaz. Nitekim Galatasaray Drogba’ları Sneijder’leri önce futbolda seviye atlamak peşinden forma sattırmaları için almıştı. Falcao’nun geçen sezon yaşadığı sakatlığı hatırlamadan sırf bu sezon indirimi kabul etmediği için Başkan Cengiz tarafından kamuoyunun önünde değersizleştirilmesi hiç adil ve mantıklı değil