‘’Önce Antep, sonra Gençler‘’
Gençlerbirliği ile Gaziantep’in mücadelesi keyifli, pozisyonlu ve izleyenler açısından tatmin ediciydi. Gaziantep, 3-5-2’yi ligimizde ana formasyon olarak benimseyen ender takımlardan. Geçen hafta Konya’yı attığı tek golle yıkan Muhammet ile maça başlayan Sumudica; Güray’ı yedek bırakıp tüm sorumluluğu Maxim’e yükledi. Aslında bu tercih maçın ilk yarısında işe yaradı. Bundan 5 sene evvel 30 milyon Euro’ya bile büyük takımlara transferi imkansız görünen Mirallas’la karşılıklı kanatlarda oynayıp topu önde tutan Maxim’in hızı Gençlerbirliği savunmasını çok zorladı. Kornerde kazanılan penaltıyı kullanan Maxim golü atmayı en çok hak eden oyuncu olarak tabelayı değiştirdi.
Candeias vitesi yükseltince
Maçın ikinci yarısında Gençlerbirliği Candeias ile vites yükseltti. Portekizli forvet sağ önde o kadar iyi bir başlangıç yaptı ki, her sızması pozisyon olmaya başladı. Kısa bir süre içerisinde oyunun momentumunu Gençlerbirliği’ne geçmesini sağladı. Polomat’ın pasını harika bir gol vuruşuyla ağlara gönderdiğinde dakikalar henüz 56’yı gösteriyordu. Sonrasında oyunun Gençlerbirliği’nde kalmasına yardımcı olan Candeias önünde Stancu’nun yokluğunu fazlasıyla hissetti. Buna rağmen Gençlerbirliği son dakikaya kadar pozisyon bulsa da Soner’in uzatmalarda kaçırdığı net golle sahadan 1 puana razı olarak ayrıldı.
Baskı ve kalite
Maçın geneline bakıldığında iki takımın da hızlı ve kazanma odaklı oynadığını görmek sevindirici. Bol pozisyon izlettiler, kaleyi düşündüler. Gaziantep 7/10 şut isabetiyle yüzde 70 isabete kadar çıksa da ikinci yarıdaki Gençlerbirliği baskısı maçın kalitesini yükseltti.
‘’Dortmund modeline doğru‘’
Türkiye’de sportif direktörlük kurumunda kalıcı olmak için işi iyi bilmek yetmiyor, üzerine güçlü bir kariyer ve büyük bir karakter gerekiyor. Emre, uluslararası bir futbolcuydu, artık Fenerbahçe’nin futbol aklıMichael Zorc’un sportif direktör olduğu Dortmund modeli ülkemizde hep özenilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen bir ütopya. Şimdilik Fenerbahçe-Emre Belözoğlu birlikteliği bu modele yaklaşmaya aday.
Ülke futbolunda yıllardır sportif direktörlük müessesesi tartışılır durur. Bu departmanın tanımını doğru yapan ve uygulayan bir kulüp çıkmadı. Hafta içi Emre Belözoğlu’nun yeni görevinin resmi ilanıyla ilgili basın toplantısında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un ‘Transfer sürecimizin lideri Emre Belözoğlu’dur’ açıklaması aslında yeni düzenin tarifiydi.
Fenerbahçe’nin futbol aklı
Emre Belözoğlu, kariyerini teknik direktör olarak inşa etmek istediğini bir kaç kez dile getirmiş olsa da yeni görevinin Fenerbahçe’ye çok iyi geldiğini görünce antrenörlük hayallerini bir süre erteleyeceğe benziyor. Emre, uluslararası bir futbolcuydu ve iletişim ağını ‘futbol aklı’yla kullanarak transfer döneminde Fenerbahçe’yi yeniden yapılandırdı. O artık Fenerbahçe’nin futbol aklı. Başkanın da söylediği gibi, zor görünen transferleri bitirdi, doğru bir planlamayla iyi kadro kurdu, antrenörüne harika bir çalışma ortamı yarattı. Bundan sonrası teknik ekibin işi.
Michael Zorc’un yolunda
Borussia Dortmund dünya futbolunda kurumsal yapısı ve üretimiyle hep örnek gösterilen bir kulüp olmuştur. Bunu da büyük oranda eski orta sahaları ve 1998’den bu yana sportif direktörleri olan Michael Zorc’a borçlular. Dortmund modeli ülkemizde hep özenilen ama bir türlü gerçekleştirilemeyen bir ütopya. Türkiye’de sportif direktörlük kurumunda kalıcı olmak için işi iyi bilmek yetmiyor, üzerine güçlü bir kariyer ve büyük bir karakter gerekiyor. Şimdilik Fenerbahçe-Emre Belözoğlu birlikteliği Dortmund modeline yaklaşmaya aday. Çünkü bizim ülkede saha sonucu en belirleyici unsur. Fenerbahçe’nin bu sezon şampiyonlukla sistemi tescil etmesi, peşinden de uzun vadeli üretim planı yapması hayallerdeki ‘Dortmund modeli’ için kaçınılmaz.
Sistem zengini
Fenerbahçe sezonun ilk 3 maçı kurulum aşamasında olduğu için oynadığı futbolu analiz etmek kolay değildi. Yeni kadronun birlikte hareket etmeyi öğrenmesi, maç yapması lazım. Erol Bulut tarz olarak Ersun Yanal’dan çok farklı. Topa son iki sezondaki kadar sahip olmuyorlar ama çok daha hızlı kaleye gidiyorlar. Ozan Tufan ve Gustavo’nun rolü belirginleşti, forvet zenginliği Erol Bulut’un formasyon portföyünü çeşitlendirdi. Fenerbahçe, şu anda futbol oyun kitabında yazan tüm sistemleri oynayabilecek kapasitede bir takım.
‘’Souza atılana kadar‘’
Beşiktaş, Denizli'de 48'de 3-0’ı yakalamasına rağmen Souza’nın 67’de atılmasının ardından rakibini oyuna ortak etti, kazanana kadar ecel terleri döktü. Sergen Yalçın, Larin’i solda Ghezzal’ı sağda kullandı. Lyon yıllarında devamlılık sorunu yaşasa da kalitesiyle hep dikkat çeken bir oyuncu olan Ghezzal sağda sol ayağıyla Beşiktaş’a çok şey katacağının sinyallerini verdi. Fransız sağ bek Rosier ilk maçında hırsı ve hızıyla önemli bir eksiği kapattı. Beşiktaş yıllar sonra sezona sağ beksiz başlamanın bedelini ödüyordu. İlk 4 haftanın en kötü iki ismi Welinton ve N'Sakala derecede iyi oynarken Denizlispor’un iki golünde de ağır kaldılar. Ama Souza atılana kadar N'Sakala bindirmeleriyle önünde oynayan Larin’i ikinci santrfor olması için içeri iterek maçın senaryosuna büyük katkı verdi. Denizlispor maç 11’e 11 oynanırken Beşiktaş ceza sahasına giremezken Aissati ve Sacko oyuna girdikten sonra topu öne taşıyıp iki gol birden buldular.
Gecenin sorusu
Beşiktaş’ın en pahalı yedeği Oğuzhan bu takımda yer bulamadığı için kendini sorguluyor mudur acaba?
Maçın starı
Atiba, 37 yaşında ama sanki 20 gibi oynamaya devam ediyor. Souza’nın önünde dinamo gibi çalıştı, bir de gol atarak yıldızlaştı.
Maçın olayı
Josef de Souza’nın çok iyi oynarken rakibinin baldırına basarak kırmızı kart görmesi.
Kısa mesaj
Beşiktaş’a 3 haftalık arayı devre arası kampı gibi değerlendirmişe benziyor. Souza, Ghezzal, Rosier Beşiktaş’ın oyununu renklendirdi.
‘’Antep'ten ilk zafer‘’
Cruyff’un zihinlere kazınan ‘Futbol basit oyundur, zor olan basit oynamaktır.’ sözünü uygulamaya çalışıyor Gaziantepspor. Sumudica cezası sebebiyle tribünde olsa da sezon başından bu yana takımına basit bir oyun oynatıyor. Arkadaki atıcılarla öndeki koşucular üzerine bir düzeni var Gaziantepspor’un. 3 stoperin sol kenarındaki Morais cezası sebebiyle oynamayınca Güray’ın yükü arttı ve Gaziantep bir koşucusunu kaybetti. Tüm plan Maxim’in savunma arkası koşularına kaldı. Sağ kenarda oynayan Oğuz’un gününde olmaması da buna eklenince Konyaspor topun ve oyunun kontrolünü eline aldı.
Oyuna yerinde müdahale
Konyaspor, bu sezon ilk kez bir rakibi karşısında topa bu kadar sahip olmayı başarsa da bunu pozisyon oyununa çeviremedi. İkinci yarının başında Ömer Ali’nin direkten dönen topu dışında net pozisyona giremediler. Gaziantepspor 65. dakikada 5. oyuncu değişimini tamamlayarak önde top kaybetmemeyi denedi. Muhammet’in oyuna girişi Dicko’yu da rahatlattı ve Gaziantep gereksiz geri koşular yapmak zorunda kalmadı. Üstüne bir de kornerden Muhammet golünü atınca Gaziantep bu sezonki ilk galibiyeti elde etti. Doğal olarak Konyaspor ilk kez yenilgiyle tanışmış oldu.
‘’Top Erol Bulut'ta‘’
Fenerbahçe kağıt üzerinde ligin en iyi kadrosunu kurdu. Son iki sezondur neredeyse maç izlemez hale gelen Fenerbahçe taraftarı, şimdi hafta sonunu iple çekiyor. Öyle ki, mevcut kadrodan iki tane takım çıkarıp lige koysan ikisi de şampiyonluğa oynar. Anlayacağınız bundan sonrası teknik direktör becerisine kalmış.
Orta sahada fark var!
Trabzonspor sakatlıklar sebebiyle orta sahasını oturtamadığı için inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Fenerbahçe, Trabzonspor’a karşı sahanın her bölgesinde önde görünüyor olsa da asıl farkı Gustavo-Sosa-Ozan üçlüsüyle yaratabilir. Ozan, takım içi rekabetten beslenerek olağanüstü bir çıkış grafiği çiziyor. Geçen sezon Trabzonspor’un en önemli parçalarından olan Sosa yeni takımına çabuk adapte olarak sadece futbol zekasının değil duygusal zekasının da ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor.
Zengin forvet menüsü
Samatta, Ademi, Cisse birbirinden tamamen farklı 3 santrfor. Samatta hızı ve vuruş kalitesiyle Erol Bulut’un kafasındaki birinci isim. Fakat Ademi’nin yüksek top becerisi Caner ve Sosa’nın orta kalitesi düşünüldüğünde büyük bir silah olabilir. Bulut’un elinde zengin bir forvet portföyü var ve istediği her şablonu rahatlıkla oynayabilir. Bu bir antrenör için büyük bir lüks ve Erol hocanın bunun keyfini çıkarması gerekir.
‘’İndirim yoksa linç var!‘’
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in transfer tahtası kapandığı gün yaptığı ‘İndirimi kabul etmeyen futbolcular var onların da parasını yatırdık’ açıklamasıyla Fatih Terim’in kadro içindeki yükü de iki katına çıkmıştı aslında. Başkan, futbolcuları kamuoyunun önüne atarak ‘indirim yoksa linç var’ demek istiyor. Peki sayın başkan, Falcao’nun 5 lig maçında 4 gol 1 asistle Galatasaray’ın en skorer oyuncusu olduğunun farkında mıdır?
Büyük tezat
“Keşke gençlerle kaybetseydik” diyen kulübün başkanıyla, 33 yaşındaki Falcao’yu forma sattırması (!) için rekor maaşla transfer eden başkanın aynı isim olması büyük bir tezat değil mi? Mesela Sayın Cengiz, Florya alt yapısında görevli antrenörlerin maaşlarını biliyor mudur? Alt yapıya yaptığınız yatırım ne ki, o gençlerin üst yapıya destek vermesini bekliyorsunuz diye sormazlar mı?
MLS kulübü değilsin
Kulüpler transferlerini önce sahayı düşünerek yaparlar. Falcao’yu sırf forma sattırsın diye alırsan MLS kulüplerinin 20 yıl önceki halinden bir farkın kalmaz. Galatasaray müzesinde UEFA Kupası, Süper Kupa bulunan bir kulüp ve bir futbolcuyu forma sattırsın diye almaz. Nitekim Galatasaray Drogba’ları Sneijder’leri önce futbolda seviye atlamak peşinden forma sattırmaları için almıştı. Falcao’nun geçen sezon yaşadığı sakatlığı hatırlamadan sırf bu sezon indirimi kabul etmediği için Başkan Cengiz tarafından kamuoyunun önünde değersizleştirilmesi hiç adil ve mantıklı değil
‘’Top işe yaramadı!‘’
Başakşehir’in stoperi Srktel, Leipzig’in teknik direktörü Nagelsmann’dan 3, Epureanu ve Mehmet Topal 1, oyuna sonradan giren Demba Ba ise 2 yaş büyüktü. Leipzig transferlerini 25 yaşın altında yapan iyi bir proje takımı. Dün sahaya çıkan Başakşehir 11’inde 25 yaşaltında tek bir oyuncu bile yoktu. (İrfancan, Crivelli, bolingoli 25’i bitirmek üzereler) Bu da demek oluyor ki, ligimizin son şampiyonundan Leipzig’in transfer kriterine uyan tek bir futbolcu bile yoktu. 3-4-3 ile kendi liginde de fark yaratarak liderlik koltuğunda oturan Leipzig’e karşı 4- 1-4-1’ün merkezinde Mehmet Topal ile başlayan Okan Buruk, ağır stoperlerini desteklemeyi planladı. Fakat Leipzig’in hızı 20 dakikada skoru 2-0’a getirdi. Manchester City’den kiralanan sol bek Angelino 3-4- 3’ün en aktif orta sol oyuncusuydu. Başakşehir savunmasının ağırlığını ve Epureaun’nun top kayıplarını değerlendirerek iki golle maçı aslında 20. dakikada bitirdi. Özellikle maçın ikinci yarısında Başakşehir topa sahip olarak tempoyu yönettiyse de ceza sahası etkinliğinde zayıf kaldı.
Gecenin sorusu
Epureanu kadronun en garanti oyuncusuyken nasıl bu kadar basit hatalar yapar hale geldi.
Maçın starı
Geçen sezonun devre arasında geldiği Leipzig’de 3-4-3’ün solunda büyük fark yaratan Angelino, dün geceki performansıyla City’deki hocası Guardiola’ya selam yolladı.
Maçın olayı
Başakşehir’in maçın ikinci yarısında yüzde 60’larda topa sahip olmasına rağmen maçı sadece 3 isabetli şutla bitirmesi.
Kısa mesaj
Başakşehir, Alman Ligi’nin liderine karşı ikinci yarı oynadığı futbolun üzerine gitmeli, hücumunu çok geliştirmeli.
‘’Malatya başladı, Konya bitirdi‘’
Hamza Hamzaoğlu Yeni Malatyaspor’da bazı yenilikleri deneyerek Konyaspor’un başındaki meslektaşı İsmail Kartal’ı şaşırtmayı başardı. Sağ bek ve ön libero performanslarına alışık olduğumuz Zeki Yavru’yu forvette kullanıp savunma arkasına koşturan Hamzaoğlu, planının karşılığını pozisyon olarak aldı. Zeki’nin yarattığı pozisyonlar Konya savunmasını çok zorladı. Beklentilerin üzerinde oynayan Zeki sahada golü atmayı en çok hak eden futbolcuydu. Nitekim Cueva’nın duran toptaki ortasını basit bir kafa vuruşuyla ağlara göndererek ödülünü almış oldu.
‘Zeki’ce bir gol
Bu gol, atan tarafından ne kadar sevinçle karşılanıyorsa yiyen tarafından o kadar endişe vericiydi. Zira Zeki savunma kalabalığının arasında neredeyse hiç kımıldamadan olduğu yerde sıçrayarak tek bir müdahale olmadan kafayı vurdu. Konyaspor savunması bir duran top savunması nasıl yapılmamalı uygulamalı gösterdi aslında.
Son söz Kravets’ten...
Konyaspor Eduok ve Cikalleshi’nin oyuna girmesiyle hücumda gözle görülür bir ilerleme kaydetti. Rakibinden topu tamamen aldı, Malatya kalesine bol şut denedi, 1-0 geri düşmesine rağmen oyunun üstünlüğünü ele geçirdi. Musa Çağıran’ın orta sahaya kattığı dinamizm Konya’nın ön alanda kalma süresini artırdı. Gol de baskılı pozisyon oyunu neticesinde kazanılan bir kornerden geldi. Konyaspor duran top ne kadar kötü yapsa da hücumunu bir o kadar iyi yaparak Skubiç’in asisti, Kravets’in golüyle skoru eşitledi.