Arama

Popüler aramalar

‘’‘3 T 1 Y' doğru mu ?‘’

Galatasaray Başkan Yardımcısı Yusuf Günay ; TRT Spor’a konuşmuş. Ne demiş ? ‘Lige devam edilirse bu sene şampiyonluk yolunda en önemli takımız. Bir takımın şampiyonluk olabilmesi için 4 unsurun bir arada olması lazım. “3T 1Y” diyorum ben. Birincisi iyi bir taraftar grubu, ikincisi iyi bir takım, üçüncü T teknik heyet, “Y” ise iyi bir yönetim. Biz diğer iki şampiyonluğu, tüm bunları sağladığımızda kazandık!’

Yusuf Günay’ın tespiti yanlış. İfadesi özünde buram buram, tribünlere oynama kokusu var! Bu hatalı formül kulüplerin tepe takla olmasında, en önemli nedendir diye düşünürüm. Eğer birinci T bu denli önemliyse, Çin her platformda Dünya şampiyonluğunu yakalamalı, Hindistan da zirvede olmalı. Tatanga’ larıyla ünlü Sakaryaspor’da yıllardır üçüncü ve ikinci liglerde debeleneceğine, Süper Ligde olmalı. Göztepe geçmişte ne diye dip yaptı ?

TFF ve kulüp yöneticilerinin akıllarını başa toplayıp, futbolun gerçek değerlerini düşünmeleri zamanıdır. Makro analiz ve doğru tespit yeteneği hamili yönetici ve profesyonellerin devreye girmesi şart.

Taraftara yalakalık bağımlısı yöneticilerin, kulüplerimizi getirdiği çıkmaz ortada. Bünyelere girmiş virüsler de, herkes tarafından tanınmakta! Zihinler pozitif yönde değişmeli daha dürüst, daha realist ve doğru bir ortam ya kurulmalı. Ya da kurulmalı!

Başarının olmazsa olmazı öncelikle asla vaz geçilemeyecek, camia ve kulüp değerleridir. Yönetim, iyi bir takım, iyi bir teknik ekip sırasıyla gelir. Taraftar yapısı da; mevcut kurumsal değerlerin en sonunda, bir önemli katkı olarak değerlendirilmelidir.

Yusuf Günay; meseleye çağdaş pencereden bakmalı ve doğru bir formül üretmeli!

Galatasaray camiası ve kulübü; başarı ivmesinde zirveyi yakalamış, pik konumunda yatay seyir sürecine geçmiştir. Yeni bir jeolatik çağa adım atma döneminde Galatasaray genetiğine uygun, geleneksel eko sistem korunmalı. Farklı uydurmalara, gerek yok !

27 Nisan 2020, Pazartesi 16:33
YAZININ DEVAMI

‘’Yayıncı Kuruluş !‘’

Fanatik ; arka kapağında ‘Kulüpler Birliği ile ilgili flaş karar’ başlıklı çok önemli bir haberi kamuoyuna sunmuş ! ‘Dün yapılan olağanüstü toplantı sonrası yapılan açıklamada, Mart ayında ligde 3 haftanın oynanmasına karşın yayıncı kuruluşun ödeme yapmayacağını TFF’ye bildirdiği belirtilerek “ Yayıncı kuruluşun hatasından döneceğine şu an için inancımız tamdır. Aksi halde kalan sürenin akibetine ilişkin endişelerimiz doğacaktır” denildi...’

Ben de Kulüpler Birliğinin ayakta uyuyup otel parası vermediğinden, acab neden endişeliyim di mi? Neden peki? Kulüplerimiz yıllık yüzde 30 oranında zarara uğramıyor, yıllardır külliyen zarara uğratılıyor. Üstelik her platformda. Transferler, tefeci konumunda faktoringler, iş birlikçi yöneticiler, virüsten farksız menajerler, çanakçı gazeteciler, gizli menajer faal futbolcular ve sahnedeki rol ortaklarıyla kulüplerimiz batırılma yolunda ! Emanete hıyanetin, soygun sahnesi versiyonu yani!

Yayıncı kuruluşun gelişmeler çerçevesindeki davranış modeli sadece, rahmete kavuşma sürecini daha da çabuklaştırır gibi. Kulüpler birliği; ‘akut soygun virüsü’ enfekte kulüpleri, entübeden kurtarabilmek için, yoğun ve doğru model geliştirmeli!

TFF ; yayıncı kuruluşa canı ne isterse yapamayacağını, derhal hatırlatmalı. Ödeme yapılmaz ise zaten ‘entübe’ Türk futbol kulüplerinin, ne hale gelebileceğini anlatmalı. TFF’ye verilen teminat mektubunun, oyuna girme ihtimalini de hatırlatmalı!

Yayıncı kuruluş ; ödeme yapmayacağını duyururken, müşterilerine de ‘alacaklarından asla vazgeçmeyeceğini’ duyurmayı ihmal etmiyor. ‘Sayın müşterilerimiz naklen yayınları yapamadığımız için, fiyatlarımızı indirdik’ demediği gibi, zam yapıyor! Mesaj bu ‘3 Mayıs 2020 tarihinden itibaren, 149 lira olan faturanızı 12 ay taahhüt ile ayda 159 lira olarak ödeyebilirsiniz. Paketinizin güncel taahhütsüz liste fiyatı 265 TL’dir’

Tam 4X4 alacağına şahin, vereceğine karga felsefesi ?

14 Nisan 2020, Salı 15:55
YAZININ DEVAMI

‘’Ne yapmalı ?‘’

Bundan 40 sene önce, Ekrem Karaberber emrindeki futbol altyapı çabalarımızdan söz etmiştim. Aynı dönemde efsane Şükrü Ersoy’un, Sakaryaspor teknik direktörü olması. Altın kafa Muammer Adatepe gibi, abidenin aynı ekipte bulunması o muhteşem yapıdaki en büyük şansımdı.

Yiğit Aykut’u Çınar Otel’deki A milli takım kampına götürmüş ve o gün en az onun kadar heyecanlanmıştım. Yöneticilik salt onur duymak, vatana spor platformunda hizmet etmek anlamına gelirdi. Sportif başarı beklentisi dışında, börtü böcek asla barınmazdı yöneticilerin kafasında. Emekçi teknik adamlar da, farklı değildi. Ekrem hoca paçalarına maşaları taktığı gibi bisikletiyle stada koşar, çok ölçülü maaşla Türk futbolu efsanelerine istikamet verirdi.

İhsan Ayhan, Hamdi Uzel, Fikret Aldinç, Ekrem Karaberber, Muammer Adatepe, İbrahim Balaşirin, İhsan Özbek ; Sakaryaspor’un Boşnak yönetim ve üretim emekçileri aklımda kalanları.Tuncer Tepe efsanesi sonrası Tepe gitti, Boşnakların tamamı da gitti ve Sakaryaspor alt yapısından gelen yıldızlar serisi de bitti! Meydan türedilere kaldı sonunda.

Son 25 yılda türedi yöneticiler paralelinde, menajerler de türedi. Bu yapının medyada cast ekipleri türetmesi de zor olmadı tabii. Acaba yönetici taslakları mı, yoksa menajerler mi zehirledi ortamı ? Cevap ; ‘ arızalı karakter ekürisinin; yönetici, menajer, medya üçgeninde buluşması olmalı!’

Özellikle yayıncı kuruluş ve tele vole elemanları; sporcu ve yöneticilere çok rahat yanaşmaları neticesi,’ bal tutan parmağını yalar ‘ tekerlemesine uyumlu irtibatlar kurup zenginler sınıfına geçme adına, podyumda sıralandılar ! Yöneticiler de, duygusallıkla (!) Futbolcusuyla sözleşmesinin; mayısta sonlanacağı bilinen menajerin, acelesi nedendir acaba? ‘ Dorukhan‘ a olan sevdası’ aklı vermeye kalkışmasın, hiçbir menajer yandaşı bana ! Bu platformdaki samimiyeti bilirim, baba&oğul (!) ilişkilerini ve yalan aşkları da!

Sistem Türk futbolunu ; kasaba kurnazı, görgüsüz ve kulüp mazisine zerre saygısı olmayan, menajerlerin insafına bırakmamalı ! Her kulüp yönetimi şapkasını önüne koyup, vicdanlı olmak ve üretime yönlenmek zorunda. Aynı zamanda taraftar gazına da gelmemek zorunda. Taraftar kuruluşları, menajerler, bir kısım medya ve yöneticiler arasındaki çıkar ilişkileri, emanete hıyanet safhasını çoktan aşmış, felakete demir atmıştır!

Dünyayı sarmış virüsün, spor dünyasındaki farklı versiyonları ; saf ve bakir toplumu bıktırmış olanları da, dikkate alınmalı. Başlara bela her türlü ölümcül tehlikeye karşı, çare üretilmelidir. Fırsat bu fırsat yani!

09 Nisan 2020, Perşembe 20:08
YAZININ DEVAMI

‘’Karantina günleri...‘’

Sadece bizler mi ? Tüm dünya olağanüstü zorlu bir durumla karşı karşıya. Bu mendebur ne Fransa, ne Almanya, ne de İtalya dinlemediği gibi, ülkeleri de kıta kıta geziyor! Devasa felaketten en çok zarar gören ülkelerden biri de İtalya. ‘Karantina’ da, Venedik’te sağlıklı yaşam uğruna üretilmiş bir tanımlama. Uygulamayı başlatan İtalyan ama boş vericilik nedeniyle, ziyan zebil olan yine İtalyan!
Bu nedenle ; Türk milleti olarak asla boş vermeyelim ve uyarılara sadakat gösterelim. Açık kalp ameliyatı olduğum 2012’den beri, karantinaya yakın bir konumda yaşamaya çalışıyorum. Bu nedenle evde kalmak pek zor gelmedi. Yaşım da 68 oldu zaten. 40 bilemedin 45 sene daha kısmi karantinada idare eder, ondan sonrasına bakarız diye düşünüyorum. Bu arada evinde sıkıldığı için isyan edenlere de hayretle bakıyorum. Ev insanoğlu için sığınılan, barınılan huzurla yaşanabilecek en emin mekan.
Sakın ola hayatımın malikanelerde, köşklerde geçtiğini zannetmeyin. Çamaşır kazanından az hallice evlerde ikamet ettim senelerce. Zaten mütevazı geliri olan hiç kimse yaşayamazki; hayalleri ya da filmlerdeki gibi evlerde.
Hayaller ve filmler alemine ulaşan en kısa yol, spor alemidir zannediliyor ! Fakat fena halde insanlar yanıltılıyor ! Gençler için en zorlu, en meşakkatli yoldur bu kulvar !
Çaresizliği, yoksulluğu yaşayıp; refaha çıkabilecek başka çaresi olmayan bu sefere çıkabilir ve uzun mücadeleler sonucu, büyük özveri ve sabırla belki başarabilir!
Her karanlığın bir aydınlığı olduğu gibi, bu berbat karantina günlerinin de, berraklığını yaşayacak insanlık elbette. Olası berraklık tüm dünyanın, farklı bir düzene gitmesini de gerektirecek gibi gözüküyor. Böylesi yeni & fresh düzen kulvarında spor alemi de var tabii. Aklınıza hemen TRT deki spiker Düzen gelmesin. Bu düzen başka bir düzen. Sistemin yeniden ve gereken platformlarda kurulabileceği bir düzen.
Fanatik’te efsane futbol düşünürü Lucecu ne demiş ‘Yeni dönem gençlerin olacak’ çok doğru söylemiş. Başka ? ‘Süreç disiplini öğretecek, gelirler dibe çakılacak!’
1976- 1979’ da Ekrem Karaberber komutasında ; Sakaryaspor alt yapısında ‘Turan Sofuoğlu, Oğuz Çetin, Takoz Recep Çetin, Kostik Mustafa ve nice liglerimizde oynamış futbolcumuza emek vermiştik. Bir lokma, bir hırka felsefesiyle hem de. Bizim yetiştiğimiz yerlerde, gelirler hep dibe çakılıydı ama dipten çıkanlar da vardı! Paylaşacağız.

07 Nisan 2020, Salı 17:44
YAZININ DEVAMI

‘’Menajer kavramı!‘’

Şenol Güneş’in ; yaşadığımız felaket günlerine,örnek alınası desteğini paylaştığım gün Beşiktaş camiası ve kulübüne reva görülen çirkin davranışın haberi, gazeteniz Fanatik aracılığı ile kamuoyuna yansıdı! Başrollerde Dorukhan Toköz ve menajeri Necdet Ergezen var. Eskişehir alt yapı ve tele vole yetiştirmesi ikili, Kara kartallara racon kesmiş. Harbi ayıp etmiş!

Menajerlik kavramı futbolcular vasıtasıyla kulüplerin, her fırsatta maddi manevi soyulup kasalarının tarumar edilmesi anlamına gelmez ! Bu sıfat ‘ne kopardık kârdır, bizden sonrası tufandır’ zihniyetiyle ocaklar söndürülsün diye, spor dünyasına girmedi. Yazık günah değil mi, aziz atalarımız emaneti kulüplerimize ?

Bir de hamd ve şükran duygusundan uzak ikilinin, beğenmediği kazanca bakalım şimdi. Tamamı tamamına 350 bin Euro. Yani yılda 2 buçuk milyon. Eski parayla trilyon ! Allah bereketlerini arttırsın. Tabii hayır görsünler ama ekmek, pasta, istakoz, kaymaklı şöbiyet, şan, şöhret nasip eden Rabbimize... Elbette vesile ocaklarına şükran ve dua şartıyla! Sonra hemen soralım ; Dorukhan ağa ; Beşiktaş öncesi eski kulübünden aldığın maaş neydi? Ya sen; yönetmen mahdumu müstafi tele voleci, senin tevede neydi? Neydi de ; Beşiktaş’ın sunduğu serveti beğenmiyor, bir de sitem sunuyorsunuz? Hem de ülkemizin melun virüs kaynaklı, kavrulduğu dönemde. Üstelik Dorukhan bir ayet paylaşıp, vicdan yapıyor ama şunu bilmiyor !

‘Eeeeey cemaat- ı müslimin bu alem ne şükürsüz, şükürler. Ne “hamd olsun yüce Rabbim” demeyi bilmeyenler gördü. Sonunda ne hale geldiklerini de gördü!’ Nokta.

05 Nisan 2020, Pazar 17:50
YAZININ DEVAMI

‘’Güneş umuda doğdu...‘’

Türk futbolu eşsiz mutlulukları imza hamili Şenol Güneş’in; sadece Türkiye değil, tüm insanlığın başına musallat musibete karşı çabasını, hangimiz takdirle karşılamaz? Güneş pandemi tehlikesi soluyan yurttaşlarımız yanında olabilme adına, çok ciddi bir rakamı bağışladı. Bu girişimi ‘Güneş umuda doğdu’ diye tanımlamak doğrudur diye düşünürüm. Helal olsun, başarıların, bereketin daim olsun Şenol Güneş...

E tabii bu gönül zenginliğinin ; Ulusal başarılarımıza başarı bereketi olarak yansımasına da, en içten dualarımı göndermek isterim. Sevgili dinleyenlerim ; Türk milleti çok zor günlerden amansız badirelerden, evvel Allah alnı ak yüzü pak geçmeyi başarmış bir mübarek ulustur. Bu sıkıntı da atlatılacak, derin acılar da bırakacak fakat zorlu hayat mücadelesinde, el ele milletiyle birlik beraberlik içinde olanları tarih mutlaka yazacak.

Spor alemi özellikle futbol ve basketbol ; son 15 yılda akıl almaz rakamlara doğru yönlendi. Bu yükselişte sahaya kay kay ya da bisikletle çıkanların, kısa sürede limuzinlerde seyahat ettiklerine şahit olmuş biriyim. Şimdi onları da hayırseverler platformuna davet ediyorum. Vatanımız için, yurttaşlarımız için.

Florya ormanında baldırı çıplak gezerken, trilyonlara doğru yola çıkmasına, mahalle takımlarında forma kovalarken menajerlik standına kurulmasına vesile olduğum, kurs açılıp meslek sahibi olmasına katkıda bulunduğum, ikinci lig düzeyinden üst kategorilere taşınmasını sağladığım, gazeteci kisvesi altında muhtelif menajerliklere soyunan herkes gözlemim altında ! Şu zor zamanda, örnekleyecekleri duruş modeli de yer alsın arzu ederim ‘50 yılın içinden anılar!’ Kitabımda...

Hayde hep birlikte ;karanlık günlere umut güneşi olabilme çabasına ! Hayırlısı inşallah...

03 Nisan 2020, Cuma 15:38
YAZININ DEVAMI

‘’Hiç beklemezdim!‘’

Şehirdeki bir hastanede görev yapan iki pratisyen doktor, sohbet ede ede yolda yürürken; az ileride paytak paytak yürüyen bir yaşlı adam dikkatlerini çekiyor. Meslekleri gereği, tıbbi yoruma başlıyor iki pratisyen. Biri ‘bence bel fıtığı vakası’ diyor. Diğeri de ‘hayır üstadım yanılıyorsun, durumu doğuştan beri var olan kalça çıkığı sorunu!’ Neticede anlaşamıyor iki tabip ve sormaya karar veriyorlar!

‘Efendim ikimiz de doktoruz. Bendeniz bel fıtığınız olduğundan şüpheliyim, arkadaşım da kesinlikle kalça çıkığı problemi ‘ diyor. Adamcağız cevap veriyor ‘evlatlarım ikiniz de yanıldınız ama önce ben yanıldım!’ Ve mahcup bir halde devam ediyor ; ‘maalesef gaz çıkaracağımı zannettim ama altıma yaptım kazayla. O yüzden böyle paytak paytak yürüyorum!’

Bu hikayeden de anlaşılacağı üzere; kimde ne arıza var, kimde ne yok asla tahminle belirleyemeyeceğimiz, bir süreci yaşamak zorundayız! Abdurrahim Albayrak ve Fatih Terim’in pozitif vaka olabileceğini, kim hangi cesaretle öne sürebilirdi ? Eğer Beşiktaş müsabakasına gitmiş olsam, her ikisine de sarılır, hasretle öpüşürdüm kesinlikle. E o sıkıntılı süreçte, Fatih Terim’in ; kendisini ‘ay lav yu hocam’ diye sarıp sarmalayan herkesi, şefkatle andığını tahmin ediyorum, kritik istirahat dönemi mahallinde!

Aslında ömrünün neredeyse yarısını; koşu bantı, kondisyon bisikleti, ağırlık gibi sağlıklı yaşam aygıtlarında eda eden. Her platformda hijyen kuralları tutkunu, sağlıklı yaşam maestrosu Ahmet Ağaoğlu’nun; maske takıp kendisini emniyete aldığı yerde, müsabakaların devamını istemesini de, çözemedim. Tabii Mustafa Cengiz’i de, çözemedim. Hiç beklemezdim !

Spor camiamız ve alemde mevcut tüm insanlarımız içindir sağlık dileklerim.

02 Nisan 2020, Perşembe 15:57
YAZININ DEVAMI

‘’Tavla turnuvası!‘’

Eğer tribünler boş ise, sahada kim olursa olsun; futbolun tadı tuzu olmuyor! Evet insanlık adına, bir büyük musibet var gündemde. E o zaman sen de, ligi ertele! Terim ve Yalçın tavla oyunundaki gibi kapıları kaptırmama adına, her önlemi almış. Zar ustalığı; Galatasaray tarafında gibi gözükse de, Beşiktaş masayı bilek gücüyle salladı ve ev sahibinin zar tutma üstünlüğünü yok etti! Donk iki kafa attı, gele geldi olmadı! Karius masayı Donk ile birlikte devirdi, şansı var pozisyon geçmişti. Burak düşeş attı, hakem zar tuttuğunu saptadı! Muhterem dinleyenlerim; tavla turnuvasında dahi mutlaka motivasyon sağlayan bir topluluğa ihtiyaç duyulup, sessizlik çekilmiyor. Hele hele futbolda tribünler boşsa, sahada ne olsa tuhaf geliyor. Tat yok, tuz yok, hakem hatası bile yok. Karius alışılmış defolarını örneklese de, geceyi yediği golle süsleyemedi! Ve 55’te Muslera yine kurtardı! 78’de Feghouli vuruşuna Vida değse, iş tamamdı olmadı. Bu beraberlik, kime yaradı?

Gecenin sorusu

TFF böylesi kritik dönemde, bu müsabakalar ertelense olmaz mıydı?

Maçın starı

Ulan tek hücreli musibet Korona, canımıza yettin ha!

Maçın olayı

Tribünler sessiz ve boş ise o hüzünle tempo, çabukluk, hırs, motivasyon yok. Futbolun tadı tuzu da, zerre yok. Tabii eşsiz temaşa renkleri ve keyfi de.

Kısa mesaj

Renklerimiz, hayata bakış açımız farklı olabilir ama güneş, ay, hava ve sema hepimizin. Panikten uzak olup, birlik ve beraberlik içinde huzurlu olma zamanıdır. Sağlıklı ve mutlu olmalarından sorumlu olduğumuz gelecek nesillerimiz adına.

16 Mart 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI