Arama

Popüler aramalar

‘’Trabzonspor zor bir deneyden geçiyor‘’

“Geçen yıl avuçlarının içinden kaçırdıkları şampiyonluk... Sosa ve Sörloth gibi 'lokomotif' oyuncularını kaybetmiş olmak... Genel olarak hakem ve TFF konularının futbolun da önünde birer engel olarak kabul edilmesinin yarattığı bitmek bilmeyen iç yıpranma vs. Trabzonspor her yönüyle bu sene zor bir deneyden geçiyor. Sonucunu bu değerli ama kırılgan kadro alabilecek mi? Merak ediyorum...”

Mevki: Kale

''Uğurcan'ın formundaki düşüş, kalitesiyle alâkalı değil. Belki yıpranmışlık var. Belki de gerçekleşmeyen transferin hayal kırıklığı... Bence satış; 15 milyon Euro'luk bir bedelle mümkündüyse, bu değerli oyuncu havuzu için sanki daha doğru bir karar olurdu.''

‘Uğurcan çok kaliteli, ama formu düşüyor’

Ligin en dengeli kaleci havuzlarından biri Trabzon'da. Uğurcan 24 yaşında ve geçen sene inanılmaz bir performans gösterip zirveyi buldu. Sezon sonunda Avrupa hedefi vardı. Olmadı. Bu yıl sakatlık dışında genel performans açısından geçen senenin gerisinde başladı. Sezon sonunda yavaş yavaş düşen form, artık belirgin olarak görünüyor. Bu kalitesiyle alâkalı değil. Belki bitmeyen sezonun yıpranmışlığı var. Belki de daha büyük bir ihtimalle gerçekleşmeyen transferin hayal kırıklığı... 'Belki de satılmalıydı' Uğurcan evrensel anlayışa göre genç bir kaleci değil, bununla başa çıkıp yeniden kendisini gösterip standardını sağlayabilirse sorun yok. Yoksa Erce kaleyi devralır. O yeteneği var. Muhammet ve Arda da burada iyi alternatifler. Uğurcan'ın performansı sadece kalecilik açısından önemli değil. Trabzon yönetimi ve Uğurcan'ın transfer kararının doğruluğu, kariyer planlaması açısından da çok şeyi belirleyecek. Bana öyle geliyor ki satış; söylendiği gibi 15 milyon Euro civarında bir bedelle mümkündüyse, bu değerli oyuncu havuzu için sanki daha doğru bir karar olurdu.

Mevki: Savunma

''Marlon, Kamil ve hatta Serkan sol bekte iş yaparlar. Pereira'ya yine Serkan'ın desteği ve hatta fazlası önemli. Aslına bakarsanız Serkan'ın potansiyelinin; sanılanın, hatta kendi hayal ettiğinin de ötesinde olduğunu düşünüyorum. Yeter ki basit oynasın.''

‘Hugo’nun gelişiyle Hüseyin de yükselir’

Novak'ın ayrılması sonucu etkilenecek olanın savunma değil, golcü performansı olduğunu söyleyebiliriz. Marlon, Kamil ve hatta Serkan sol bekte iş yaparlar. Pereira'ya yine Serkan'ın desteği ve hatta fazlası önemli. Aslına bakarsanız genç oyuncunun bu sene formayı kapması bu sıkışık fikstürde mümkün. Ben potansiyelinin; sanılanın, hatta kendi hayal ettiğinin de ötesinde olduğunu düşünüyorum. Yeter ki basit oynamaya devam etsin. Ve buna yardımcı olacak futbolcularla oynasın. Bu çerçevede özellikle Brezilya ve İngiltere kökenli orta saha ve hücum oyuncuları onun için büyük şans olabilir. Oyununu yeniden tanımlayıp çok yukarıya çıkabilir. 'Hugo, Hüseyin'i yükseltir' Merkezde Vitor Hugo zaman zaman eleştirilecektir. Ancak uzun vadede savunmada toplam 'IQ'yu yükselteceğini düşünüyorum. Bundan Hüseyin ve diğer oyuncular yararlanabilir. Trabzonspor'un belki de en çok eleştirilen oyuncusu Hüseyin bugüne kadar net tartışmasız bir ustayla tandem olamadı. Bunun eğitimini geride bıraktığını düşünüyorum. Belki de Hugo, bu adam olacak. Olmazsa ülke için kayıp olur ama Edgar ya da Campi'ye de faydalı olur.

Mevki: Orta saha

''Takımı etkileyecek soru işaretleri burada. Tek '6' oynayacak oyuncusu yok. Üstelik Newton da böyle bir oyuncu istemiyor. Yani Elneny, Souza, Atiba'ya oyununda yer yok. Acaba Gustavo'ya ne der? Ve asıl önemlisi onun istediğini oynayacak bir kadro derinliği de yok.''

‘Newton'ın hayal ettiği ile gerçek çok farklı’

Tüm takımı etkileyecek soru işaretleri burada... İki temel sebeple. Tek '6' oynayacak bir oyuncu elde yok. Çok zorlanılırsa bu işi Hoesseini yapar. Ancak asıl sorun, Newton'ın ideal oyununda böyle bir oyuncu istemiyor oluşu. Burada tandemle iki yönlü orta sahalar istiyor. Yani Elneny, Souza, Atiba'ya oyununda yer yok. Acaba Gustavo'ya ne der? Ve asıl önemlisi onun istediği oyunu oynayacak bir kadro derinliği de yok. Parmak sakat ve Flavio cezalıyken (Trondsen de uzun sakatlıktayken) merkez nasıl kurulacak?

'Ömür çok ileri gidebilir'

Baker çabuk uyum sağladı ama başka net bir oyuncu da elde yok. Yani Newton'ın hayal ettiği ile gerçek kadro arasında fark var. Buraya muhtemelen Kamil monte olacak ama ne kadar yeterli bir performans verir tartışmalı. Daha kafası havada soğukkanlı bir isim lazım sanki... Ancak bu mümkün olursa gerçekten güçlü ama birbirine alışması gereken hücumcuları taşımak mümkün olabilir. Tabii bu yapıda Abdülkadir Ömür de rol oynayabilir. Ömür ile ilgili fikrim sabit; Çok öteye gidebilir. Dünyanın her takımında oynayabilir. Ancak bunu ona kimse veremez. Bu hayal gerçekleşmezse kendisinden başka bir sebep ya da sorumlu da aramasın.

'Ya en iyi ya en sevilmeyen'

Ömür maalesef 2 senedir çok yavaş gelişiyor. Alt yaş gruplarında, saf yeteneğiyle herkesi şaşırtıyordu ama şimdi işler değişti. Hem taktik bilgisi yüksek hem de fizik olarak gelişmiş rakiplere karşı fazlası lazım. Ömür basit oynamalı. Akın sonlandırmalı. Pas, dripling, şut tercihlerini mevkisi gereği yüzde 100 doğru yapmalı. Uygulamada hatalar olabilir ama tercihler hep doğru olmalı. Çünkü yanlış tercihler sadece ondan yararlanılmasını engellemiyor, akın bitirilemediği için takım gollük akın yiyor. Ömür; dünyanın en iyilerinden biri olmakla, taraftarın hiç hoşlanmadığı oyuncu olma arasında. Bu geniş bir parantez; evet, çünkü bu yetenekte bir oyuncunun vasat olma seçeneği olmaz.

Mevki: Hücum hattı

''Nwakaeme, Ekuban, Plaza, Afobe, Diabete, Djaniny... Bu ekip, Türkiye standartlarının üstünde. Newton bağlantısı, uyumlarını hızlandırdı. Sörloth'un macerası ise onlara umut veriyor. Ancak orta sahadaki tercihler, bu gücün akıntıya karşı kürek çekmesine yol açabilir.''

‘Bu bölge, Türkiye standartları üstünde’

Ülkede yaşanmış en önemli transfer mucizelerinden biri, hatta birincisi Sörloth'tur. Kiralık aldığınız, üstüne Sturridge'i getirdiğinizde dizleri titreyen bir oyuncu. Bu oyuncudan öyle ahım şahım bir Avrupa macerası da geçirmeden 100 milyon TL para kazanmak inanılmaz. Gerçekten büyük bir başarı. Ancak sportif açıdan böyle bir kaybı kapatmak da kolay değil. İkinci başarı, en azından kağıt üzerinde bunu yapabilmiş olmak.

'Usta teknik direktörlük şart'

Nwakaeme, Ekuban, Plaza, Afobe, Diabete, Djaniny ve fazlası var. Bu ekip, Türkiye standartlarının üstünde. Newton bağlantısı uyumlarını hızlandırdı. Sörloth'un macerası ise kariyerleri açısından onlara umut veriyor. Bu hücum hattının birçok oyuna yatkın olduğunu söyleyebiliriz. Newton'ın burada eli bol. Ancak orta saha merkezindeki tercihler ve sakatlıklar, eldeki bu hücum gücünün akıntıya karşı kürek çekmesine yol açabilir. Değerli ama dizaynı açısından kırılgan bir ekip bu. Hem psikolojik hem de yapısal olarak usta teknik direktörlük gerektiriyor. Bunu yapabilen çok şeyi yapabilir.

GENEL DEĞERLENDİRME:

‘Newton prensipli bir hoca’

Bir İngiliz teknik direktör için kariyerine Türkiye'de başlamak kolay bir sınav değil. Bir İngiliz teknik direktör için kariyerine Trabzonspor'da başlamak kadar zor bir sınav yok. Eğer başarırsa, Manchester United'ı da eski şaşalı günlerine taşıyabilir. 66'dan bu yana bekledikleri Dünya Kupası'nı da alabilir. Abartıyor muyum?

'Kafasında hep bir plan var'

Bunu söylememin sebebi, Eddie Newton'ın tarzı biraz da... Oyun prensiplerine bağlı bir teknik adam. Kafasında bir plan var ve o oyunu oynatmak istiyor. Ve bu oyunda kullanmak istediği temel prensipler, bazen Guardiola'nın bile kullandığı kısa yolları, garantileri reddediyor.

Her yönüyle Trabzonspor bu sene zor bir deneyden geçiyor. Geçen yıl avuçlarının içinden kaçırdıkları şampiyonluk... Sosa ve Sörloth gibi 'lokomotif' oyuncularını kaybetmiş olmak... Genel olarak hakem ve TFF konularının futbolun da önünde birer engel olarak kabul edilmesinin yarattığı bitmek bilmeyen iç yıpranma vs. Gerçekten zor bir deney...

Sonucunu bu değerli ama kırılgan kadro alabilecek mi? Merak ediyorum...

17 Ekim 2020, Cumartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Birkaç oyuncu değil, bütün takım formsuz‘’

‘Sergen Yalçın bir süperstar. Tıpkı Zinedine Zidane gibi’

Fenerbahçe ve Galatasaray’ı değerlendirirken, direkt kadroları üzerinden gittim. Beşiktaş için de böyle bir değerlendirme yapacağım. Ancak önce genel duruma bakmak lazım. Çünkü oyuncuların güncel ya da yakın dönem formları ile genel optimum formları arasında derin farklar var. Hemen herkes bir dönem olduğunun ya da potansiyel olarak olmalarını beklediğimiz seviyenin çok altında. Yani derin bir performans maksimizasyonu çalışmasına girmek şart. Bunun için de olmazsa olmaz, finansal rahatlık. Çünkü bu olmadan kafa rahatlığıyla çalışmak kolay değil. Bununla birlikte bireysel ve takım hedeflerini eşlemek lazım. Bu eksik. Kulübün hali hazırdaki tek süper starı Sergen Yalçın’ın, özellikle kadroyu yetersiz buluyor izlenimini güçlü bir şekilde vermesi önemli. Bu, gelişmesi gereken oyuncular ve onları desteklemesi gereken camia açısından moral bozucu bir durum.

‘Ama ya Yalçın Sergen olsaydı...’

Çünkü bir taraftan da Sergen Yalçın henüz teknik direktör olarak bir şey kazanmış, kendisini bu meslekte aslında ispatlamış değil. Eğer cv’sinin üzerinde Sergen Yalçın değil de Yalçın Sergen yazsaydı, yardımcı antrenör olması bile zor olurdu. Onu buraya getiren ‘süper star’ ismi. Zidane gibi... Dolayısıyla bu onun yapamayacağı anlamına gelmiyor. Hatta yıldız bir teknik direktör olmak için elinde fazlasıyla silah var. Bunların en önemlisi de ekip çalışmasına inanması ve vizyonu. Peki bugün ekip yeterli mi? Hiç sanmıyorum. Bu şartlarda toplam bir kalite yaratılacaksa genel durumun iyi yönetilmesi lazım. Bu seviyede güçlü bir futbol yönetimi yok. Bu genel durumu gözetmeden salt bir kadro değerlendirmesi yapmak bir işe yaramaz. Çünkü potansiyeliyle sergilediği birbirinden çok farklı bir grup bu.

MEVKi: KALE

‘Her zaman motive’

Ersin Destanoğlu, kalecilik bilgisi yaşına göre yüksek bir oyuncu. Belli ki öğrenmeyi biliyor. Atletik özellikleri ve çevikliği belki Altay ya da Uğurcan seviyesinde olmayabilir ama zihnen açık. Bu, onu uzun dönemde yaşıtlarının önüne geçirebilir. Öğrenmeyi bilmek, açıklarını diğerlerinden önce kapatmak, orada uzun süre kalabilecek mental seviyeyi göstermek çok değerli. İşler kötü giderken de konsantrasyonunu kaybetmediğini şu ana kadar gösterdi. Ama toplam kaleci departmanının ispatlı bir yeterliliği yok. Sergen Yalçın biraz da yönetime ve camiaya ‘Alın işte gençleri oynatıyorum’ mesajını buradan veriyor. Büyük ümitlerle transfer edilen Utku Yuvakuran henüz kulüpte tam bir güven vermiş değil. 3. kaleci ise 16 yaşındaki Emre... Ersin’in sürekliliği ve gelişmesi, Beşiktaş’ın bu sezonunun bir kâbusa dönüşmemesi için şart.

MEVKi: SAVUNMA

‘Şenol Güneş döneminde stoperler iyiydi. Çünkü...’

Buradaki standart düşüşü, geçtiğimiz 4-5 yıldaki toplam kalitedeki sapmaya en çok etki eden düşüş. Sadece oyuncu kalitesinin değil, genel psikolojinin de bunda payı var. Vida’nın maaşı sebebiyle bıktırılması gibi. Ekonomik sorunlar yokken, ya da bugünün batığı hazırlanırken, Şenol Güneş 30 civarında stoper kombinasyonu kullanarak 2 şampiyonluk kazandı. Normal şartlarda bu imkânsızdır. Ancak hem oyuncu kalitesindeki yükseklik hem Adriano, Gökhan, Caner, Atiba, Talisca, Sosa gibi çevre oyuncuların yükü alması, muhtemel sorunu küçülttü. Bugün ise durum çok farklı. 4’lüdeki tüm oyuncuların seviyesi sorgulanır halde. Ön taraf da oturmuş değil.

‘Rosier iyi, Montero sert olmalı’

Vida, eğer maaşı fazla geliyorsa (3.4 Milyon Euro), ya kontratı bitene kadar parası verilip savunma lideri yapılır ya da Boyd kesileceğine o kesilir. Hem parasını verip hem parasından şikayet ederek adamı küstürdüğünüzde, savunmanın göbeğine el bombası atmış oluyorsunuz. Lider mutsuzsa, kimse mutlu olamaz. Bu yüzden N’Sakala ya da Welinton’un kalitesini tartışmak anlamlı gelmiyor. Doğru bir yapının içinde performans verirler. Rosier de hızıyla geçiş oyununda katkı verir. Rıdvan içinse durum kolay değil. Kalitesinden şüphe yok. Ama bu oyuncuları 2 sene önceki standartlardaki takımlarda pişirmemiz lazım. Her şey iyi giderken. Biz her şey sallantıdayken gençleri sahaya sürüyoruz. Bu bir çocuğu 15 yaşında okulu bitmeden eve bakması için işe vermek gibi. Montero ise ayakları iyi süratli bir oyuncu. Geçişte işe yarar ama Türkiye’de gerekli olan sert stoper klasmanına uyuyor mu bilmiyorum.

MEVKi: ORTA SAHA

‘Boyd mu Ljajic mi dışarıda kalmalıydı!’

Beşiktaş orta sahasında, merkezde oynayabilecek 8 oyuncu var. Josef, Atiba, Dorukhan, Oğuzhan, Ljajic, Necip, Mensah... Ayrıca genç Kartal... Potansiyel olarak rahatlıkla etrafına iyi bir takım kurabileceğiniz sağlam ve çok yönlü bir ekip. Ancak şu ana kadar olmuyor. Mensah’ın savunma yönünde anlık dalmaları, en iyilerden biri olmasını engelliyor. Oğuzhan zaten yıllardır dalgın. Ljajic de biraz beklentinin fazla olması (olduğundan ileride bir oyuncu olarak görülmesi) biraz da maaşı sebebiyle uğradığı tacizlerden bunalması sebebiyle zaten olmayan konsantrasyonunu toptan kaybetmiş görünüyor.

‘Josef ve Atiba’ya üçüncü’

Boyd gibi yüksek konsantrasyonlu bir oyuncuyu dışarıda bırakıp Ljajic’i içeride tutmak da başka türlü bir yaklaşım. Sergen Yalçın, Josef ve Atiba’nın yanına bu oyunculardan birini en üst seviyede hazırlayamazsa bu iş olmaz. Konunun merkezinde bu var. Bu kadro kağıt üzerinde yeterlinin de ötesinde ama sahada 2 oyuncu dışında hiç kimse olması gereken seviyeye yakın bile değil. En tehlikelisi de budur.

MEVKi: HÜCUM HATTI

‘Ghezzal, Hasic’in kılavuzu olabilir’

Orta sahayı hallettikten sonra 2 temel oyuncunun sağlık durumları belirleyici olur. Yoktan skor yaratabilecek kalite ve fizikte iki oyuncu. Gökhan Töre ve Aboubakar’ın genel durumları, Beşiktaş’ın kaderini yazacak. Eğer onlar iyi olursa, Güven Yalçın da Şenol hoca yönetiminde geldiği noktanın ötesine geçmek için hareketlenebilir. Ghezzal, başta ondan beklenen potansiyelini sergileyebilir. Heyecanı her halinden belli olan, gideceği yolu bilemeyen Hasic için bir kılavuz ortaya çıkabilir. Yoksa standart Larin olur. Sanırım burada Larin belirleyici olacak. Geldiği günden çok da iyi değil. O günkü Beşiktaş standardında yedek bile olması tartışmalıydı. Bugün 11 oynayabilir durumda. Bu onun yükselmesinden değil, oyuncu kalitesinin düşmesinden kaynaklanıyor. Sergen hoca ve futbol yönetimi bu durumu değiştirebilmeli.

16 Ekim 2020, Cuma 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Stoper zenginiyiz derken..!‘’

Rusya maçının ikinci yarısında izlediğim futbol Türkiye Ligi’nin seviyesinin çok üzerindeydi. Bu kadar da değil. Hücum çeşitliliği ve metotları açısında belki de izlediğim en iyi Milli Takım performanslarından biriydi. Eğer sağ bekinizi akan oyunda kurduğunuz merkezden bir organizasyonda verkaç sonucunda 6 pasın üzerinde net pozisyona sokuyorsanız birçok şeyi sadece doğru değil çok iyi yapıyorsunuz demektir.

Dün izlediğimiz ise hem bu seviyenin altındaydı. Ne ilginçtir ki lig seviyesinin de. Bunun temel nedeni savunma orta saha geçişlerinde yeterli kaliteye sahip olamamak. Stoper zenginiyiz derken Merih’in yanında Mahmut’la başlamak zorunda kalmak, Okay’ın çok kötü bir gününde orta sahada başladığı oyunu stoperde tamamlaması Ozan’ın yüksek standartlı oyununa rağmen orada bir boşluk yarattı. Sırplar’ın Rusya’dan çok daha hızlı bir pas oyunu oynamaları da işimiz çok zorlaştırdı.

Gecenin sorusu

Stoperden yana hiç sorun yaşamayız derken sarı kartlı ve maça çok kötü başlayan Okay’ı yürek ağızda izlemek nasıl oldu birden?

Maçın starı

Bizimkiler açısından 2 adayım var. Orta sahada direnç ortaya koyup maçı biraz olsun dengede tutan Ozan değerliydi. Kenan Karaman ise hücum yönünde hep hızlı, doğru ve efektif kararlar verip uyguladı. Bulduğumuz her pozisyonun içinde temel rol oynayan işler yaptı

Maçın olayı

Rusya maçının ilk yarısında hiç yokken ikinci yarıda tarihin en parlak performanslarından birini gösteriyoruz. Ve maç sonunda bu oyun bize rahatlıkla 9 puanı alabiliriz dedirtiyor. Sonra evimizde bu maçı çok da önemsemeyen Sırplar’a karşı dibe vuruyoruz. Bu gitgellerin analizini doğru yapmak şart

Kısa mesaj

Skoru bulabilmiş olamamız birkaç oyuncumuzun beceri ve hırsından. Organizasyon açısından Sırplar bizden daha iyiydi ve galibiyeti hak ettiler.

15 Ekim 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’1. bölgede yedek yok, 2. bölgede sıkıntı var!‘’

MEVKİ: KALE

"Muslera’nın adanmışlığı kimsede yok"

Muslera'dan sonra Galatasaray forması giymek sonra 10 numarayı almaktan daha zor. 10 numaranın yapamadığını diğerleri yapıp açık kapatabilir. Muslera’nın son dönemde verdiği katkıyı ise kimseden bekleyemeyiz. Haksızlık olur. Bu sadece Muslera’nın kalecilik yeteneklerinden kaynaklanan bir durum değil. Misal; Oblak ya da Navas gelse, belki aynı katkıyı alamayabilirsiniz. Bunun sebebi Nandao’nun kolay bulunmayacak bir özelliği. Bu seviye bir sporcu, şartlar çok yetersizse ‘sizinle mi uğraşacağım’ diyerek fişi çekebilir. Ancak onda, işler kötü giderken, etrafındakiler onun seviyesinde değilken de ekstra uğraşan, kalite düşüklüğüne isyan eden bir ‘adanmışlık’ var. Takımı dert ediyor. LeBron gibi. Bu, etrafını çok olumlu etkiliyor.

‘Okan’ın işi kolay değildi’

Tabii rakibi de çok kötü... Yıllar boyunca ligde onunla karşı karşıya kaldığında normalde yapabilecekleri vuruşların çok gerisinde işler yapan iyi hücumcular gördük. Muslera, ligde rakipleri gol atmayacağına ikna ediyor. Yani psikolojik savaşa hep önde başlıyor. Onun yokluğunda yetenekli ama gelişmesi gereken Okan’ın işi kolay değildi. Çünkü Galatasaray sadece bir kaleci değil, hem ‘general’ hem de ‘savunma duvarı’ görevi gören Muslera’ya alışmıştı. Tecrübeli, yetenekli ama duygusal Fatih için ise tribünde seyircilerin olmayışı bir avantaj. Kariyeri boyunca bu baskıdan çok da iyi etkilendiğini söyleyemeyiz. Şartlar onun için iyi.

MEVKi: SAVUNMA

"Saracchi devlere bile gidebilir"

Galatasaray’ın savunmada 4 temel yetenekli ve çabuk adapte olmuş oyuncusu var. Omar hem çabuk uyum sağladı hem de Galatasaray’ın geçiş oyunundaki önemli bir silahı oldu. Saracchi geçtiğimiz sene özellikle arkaya adam kaçırma konusunda sıkıntı yaşıyordu, ancak bu sene etrafında oynayan oyuncular sayesinde burada ilerleme kaydetti. Uruguaylı eğer bu eksisini giderirse, yakında Avrupa’nın büyüklerinde rol alabilir. Zaten ondan beklenti buydu. Luyindama’nın sakatlık dönüşü gün geçtikçe toparladığını da söyleyebiliriz. Riskli ve karta yakın oyununda başarı yüzdesi yüksek.

‘Donk yeterli ama Şener değil’

Marcao’nun ise özellikle top tekniği en üst klasman olması yolunda ufak eksiklikleri var. Özellikle zaman zaman yaptığı gereksiz karta yakın hareketler ve faul almada bazen ortaya çıkan amatörlükler... Türkiye’de büyük takım stoperinin lehine çok kolay faul çalınır. Avrupa’da bu sorun olur. Galatasaray, Avrupa’da yok ama hem kişisel hem takım olarak planlama buna göre yapılamaz. Henüz bu 4 oyuncuya denk yedek performansları yok. Donk her zaman belirli seviyede hazır olur. Şener bu anlamda yetersiz kaldı. Belirleyici olacak ise Emin, Emre Taşdemir ve Linnes’in standartları olacak. 8’i hafta içi 40 maçta ihtiyaç duyulmaması imkânsız. Özellikle Emin’in sınıf atlaması hem kendisi hem de takım açısından çok değerli olacak. Aksi taktirde savunma rotasyonu yetmez.

MEVKi: ORTA SAHA

"Taylan her övgüye layık"

Taylan’ın ortaya koyduğu standart, bu senenin lige en flaş girişiydi. Çok zor bir pozisyonda 360 derecede iki yönlü oyunda en üst düzey... Eğer bu performansı Arjantin’den getirmiş olsanız, o transferi yapan, şu anda en çok övgüyü alan kişi olurdu. Geçen sene büyük oranda kenarda oturduktan sonra bu yıla böyle bir giriş yapmak hakikaten her türlü övgüye layık. Şimdi geri kalan herkesin de bunu yapması şart. Çünkü Galatasaray’ın bu yılki kaderi bir açıdan buna bağlı. Rangers, Fenerbahçe ve Kasımpaşa maçları gösterdi ki; Taylan geçiş oyununda desteklenmezse özellikle stoperbek arasına toplu topsuz kaçışlar baş ağrıtıcı olabiliyor. Bunu sadece orta sahanın savunma yönüne ekstra oyuncu koyarak tamir etmek kolay değil.

‘Onlar iyiyse Galatasaray iyi’

Galatasaray topu iyi kullanarak rakibini durdurabilir. Çünkü ne orta sahada ne hücumda topla çok hızlı oyuncusu var. Yani oyun merkezini geri çekerek direkt oyun mümkün değil. Oyun merkezini mümkün olduğu kadar öne iterek bunu yapmak zorunda. Savunmadan topu çıkarırken hem pas kaynağını artırmak hem de pas istasyonu sayısını çoğaltıp markaj bozarak tek pasla alan kat etmek zorundalar. Arda, Belhanda ve Feghouli böyle bir oyunda parlıyorlar. Ve ancak bu şekilde Galatasaray çok iyi oynuyor. Olmazsa bu sefer Belhanda ve Feghouli’nin oyun karakterleri ortaya çıkıyor.

‘Emreler’e de görev düşüyor’

Bu iki oyuncu Muslera’nın tam tersi. İşler doğru planlandıysa mükemmele yakın bir adanmışlıkla performans veriyorlar. Nandao’yu farklı kılan, işler kötü gittiğinde inisiyatif alıp direnç noktası oluşturmak ise hiç yok. Hatta Belhanda’nın neredeyse oynamayı bıraktığını bile söyleyebiliriz. Oyun şablonlarına inanmıyorsa, sahada gezinmeye başlıyor. Bunu ortadan kaldırmak için özellikle Arda’nın sürekli fit olarak sahada olması, Etebo’nun bu geçişlerde mükemmelleşmesi gerekli. Ve tabii asıl önemlisi kadro derinliği: Emre’lerin sadece hücuma yatkın orta saha oyuncularından fazlası olduklarını kanıtlamaları gerekiyor. Kılınç iyi örnekler verdi ama Akbaba önü açık değilse sıradanlaşıyor.

MEVKi: HÜCUM HATTI

"Bu ikili her organizasyonu yapabilir"

Falcao ve Diagne’yi anlatmaya gerek yok. Onların oyunuyla ilgili bir şüphe de... Bu oyunculara demarke şut hazırlarsanız sonucunu almama ihtimali de yok. Galatasaray gol konusunda bir sorun yaşarsa bu santrfor performansından kaynaklanmaz. Bunun sebebi topun doğru şekilde gelmemesidir. Bu iki oyuncunun avantajı, tek bir kalıpta oynama zorunluluğu yaratmamaları. Ayağına top isteyip duvar olabilirler. Aynı şekilde kaleye dönme konusunda da sıkıntı yaşamazlar. Ve savunma arkasına koşu atmak da yapabildikleri bir şey.

‘Falcao fit ama zinde değil’

Buradaki soru işareti onları topla demarke buluşturmayı Galatasaray’ın nasıl yapacağı... Ve bir de bu oyuncuların antrenman performansları. Özellikle Falcao’nun fizik açıdan olabileceği yerden oldukça uzakta olduğunu düşünüyorum. Kilo fazlasından vs bahsetmiyorum. Evet fit ama gücü ve kararlılığını belirleyecek olan zindeliği eskinin çok gerisinde. Bunu sadece yaşıyla anlatamayız. Eğer burada bir ilerleme sağlarsa rakibin dengesini bozacak tedbirleri almaya zorlayabilir. O zaman da Galatasaray’ı çok rahatlatır. Ondan, baştan beri beklenen de bu.

15 Ekim 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Seç, beğen, oynat!‘’

Fenerbahçe, Erol Bulut'a; hemen her bölgede bir çok alternatifi bulunan bir kadro hazırladı. Saha içindekiler kadar, kenarda olanların da hazır tutulması şart. Çünkü 40 maçlık bir lig maratonunda, teknik ekibin tüm oyuncularına ihtiyacı var...

MEVKi: KALE

‘Buboyda bu çeviklik şaşırtıcı'

Kalecine ve santrforuna rağmen, şampiyon olamazsın. Genel kural bu... Fenerbahçe'nin yerli kaleci geleneğinin yanı sıra, özellikle modern dönemde yüksek kaleci performansları yakaladığı ve kadro kalitesinin üzerinde başarılar sağladığı gerçek. Ancak diğer taraftan son dönemlerde bir kaleci departmanı sorunu olduğu da açık. Çok iyi hocalar görev almasına rağmen beklenen seviyeye çıkılamadı.

'Bu yıl da sorunlu başladı'

Bu sene başlarken de Altay'ın yan top/duran top, Harun'un da genel istikrar açısından alarm verdiğini söylemeliyim. Altay'ın 'karşı karşıya'da sadece ülkenin değil, kendi yaş grubunun en parlak yeteneklerinden biri olduğuna kuşku yok. Ama geçen yıl yan toplarda sorun büyüktü. Bu çerçevede onun standardını yükseltecek bir rekabete girmesi, bu yönde bir transferin mantıklı olacağını düşünüyordum. Fenerbahçe sportif kararı bu çerçevede vermedi. Sanırım karar, bu rekabeti 1.98'lik Oytun'un da içinde olacağı 3'lü bir rekabet yaratmak istemelerinden. Genç kaleci, uzun boyunun yanı sıra alt yaş gruplarında son derece çevik olduğunu göstermişti. Kaleci kararı sadece Altay'a değil, Oytun'a da çok güvenildiğini gösteriyor.

MEVKi: SAVUNMA

‘Takımın kaderini belirleyecek’

Almanya maçında Sangare'nin performansı gösterdi ki, oyuncu formayı isteyecek. 8 hafta içi maçı düşünüldüğünde Gökhan'ın tüm fikstürü tek başına sırtlaması mümkün değil. 35 yaşındaki oyuncunun Süper Lig'deki 13 yılında sezon ortalaması 27.84 maç. 40 maçlık bir sezonda işi kolay değil. Bu yüzden Sangare ile yüzde 40'a yüzde 60 bir devamlılık paylaşımı mantıklı duruyor. İki oyuncunun tarz olarak birbirlerine çok uzak olmadıklarını da söylemek lazım. Novak ve Caner ise farklı sol bekler. Hangisinin oynayacağı, Fenerbahçe'nin oyununu değiştirir. Sangare/Gökhan ve Novak/Caner ikililerini birlikte de sahada görebiliriz. Bu iki kanal hem seçenek hem kalite hem skor katkısı açısından yeterliden fazlasını vadediyor.

'Organizasyonla ilgili sorun'

Peki stoperde aynı seviye var mı? Serdar'ın maçlarda yüzde 50'lerdeki fit olma sayısında bir artış var. Ama Sadık'la birlikte oyunlarında bir gelişme olduğunu söylemek zor. Tisserand (1.90) ve Lemos (1.87) yeterli fiziğe sahipler ve kaliteleri de var. Ama henüz Gustavo'nun üzerindeki savunma yükünü alabilmiş değiller. Bu organizasyonla alakâlı bir sorun. Zamanla giderilirse, Fenerbahçe orta sahası asıl işiyle daha çok ve net bir şekilde ilgilenebilir. Buranın 3'lü ya da 4'lü savunmada oturması, bu derin kadronun tam performansla çalışması açısından çok önemli. Fenerbahçe için sezonun kaderini belirleyecek soru burada.

MEVKi: ORTA SAHA

'Ömer Faruk formayı alabilir'

Gustavo ve Sosa ikilisi elzem. Sezon bittiğinde Gustavo, kaleci hariç herkesten en az yüzde 20 daha fazla dakika almış olacak. Hep hazır. En fazla 2 maç sallanıp hemen raya giriyor. Sosa ise hem Kovid-19 hem de sakatlık nedeniyle tam randımanlı olamadı. Erol Bulut hemen her bölgede üç aşağı beş yukarı oyuncu seçeneğine sahip. Hatta bazı bölgelerde birbirine yakın 3 oyuncusu var. Ama Gustavo ve Sosa ayarında oyuncusu yok. İkisinin olmadığı bir haftada; Tolga ve Ozan'la oynadığınızda durumun ne olacağı önemli. O yüzden savunma merkezinin bu iki özel oyuncudan bağımsız olarak organizasyon açısından oturması lazım. Gustavo ve Sosa'ya tamamen bel bağlamış bir savunma ve hücum hattı; Ozan, Tolga vb. tandemle aynı standardı tutturamaz. Bunu sağlamak için önemli öğelerden biri, santrfor arkasını kimin nasıl oynayacağı. Ya da 2 santrfor tercihi olup olmayacağı.

'Pelkas kanatta oynatılabilir'

Yani soru, tek santrfor oyununda arkadaki 3 oyuncunun kimler olacağı? Bulut, Ozan'ı 10 numara oynatacak. Onun oradaki baskı ve dinamizmini önemsiyor. Oraya 2 aday daha var. Ömer Faruk formayı alabilir. Bulut 'formayı ben vermeyeceğim, o alacak' diyor. Bunun için de oyuncuyu ikna ettiğini söylüyor. Peki Ömer hocasının istediği gibi 2 sene daha kulüpte kalacak mı? Önemli olan bu. Eğer ayrılığı kafasına koyduysa, formayı alması kolay değil. 'İki sene daha burada oynayıp sonra Avrupa'ya gideceğim' diyorsa, o zaman o yeteneklerle formayı almaması saçma. Bu fikstürde ona sıra gelecektir. Pelkas ise 10 numaradan çok, kanat için düşünülüyor. O da gelişmeli. Çünkü orada da büyük rekabet var.

MEVKi: HÜCUM HATTI

‘Kanatlarda tam 11 isim var'

Hücum kanatlarında daha önce bu pozisyonu (Fenerbahçe dahil) kalburüstü takımlarda oynamış tam 11 oyuncu var. Sinan, Dirar, Thiam, Sosa, Ferdi, Caner, Valencia, Rodrigues, Perotti, Pelkas, Tolga (Tudor dönemi Galatasaray)... Buradan sert ve yararlı bir rekabet çıkabilir. Ama negatif enerji de çıkabilir. Bunu yönetmek sadece Erol Bulut'a bırakılamaz. Sportif yönetim açısından buradaki rekabetin dizaynı, Emre Belözoğlu açısından iyi bir sınav olacak. Peki futbol açısından bu kadro ne vaat ediyor? Şu açık ki bu kadro bir ortacı kadro değil. Zaten çok da gerekmiyor. Eğer Fenerbahçe doğru bir santrfor arkası/10 numara bağlantısı oturtabilirse, birbirinden çok da uzak olmayan standartta inanılmaz seçeneklere sahip olabilir. Ancak ilk bakışta Perotti ve Valencia, Samatta ve Ozan'la birlikte ilk seçenek olacaktır.

MEVKi: SANTRFOR

‘Papiss Cisse yüzdesini artırmalı’

Daha önce de ya zdım; artık Fenerbahçe'nin bu oyuncu grubuna cuk oturan bir santrforu var. Samatta bu tip kanat oy uncularının yapabilecekleri servisleri tek vuruşta değerlendi rme konusunda bugünkü ekonomik şartlarda bulabileceğiniz en ideal isimlerd en. Ta m bir avcı ve her türlü vuruşla gol bulabiliyor. Burada iki temel ko nu önemli: Fizik olarak mükemmel durumda. Çünkü İngiltere'den geliyor. Ama bu, onu rahatlatmamalı. Ve bağlantılar sağlam kurulmalı. Arkasında Ozan/Mert Hakan olursa ne olur? Cisse ve Thiam'la çift santrforda ne olur? Perotti/Pelkas'la ne olur? Bunlar Bulut açısından tatlı meseleler de olabilir, can sıkıcı negatif enerji de doğurabilir.

'Ademi için biraz beklenmeli'

Saha içini hazırlamak kadar dı şarıda herkesi zi nde tutmak da önemli iş olacak. Bunun dışında Ademi ve Cisse de var. Cisse bir golcü, evet; ama Al anya'da inanılmaz goller kaçırmasına rağmen attıklarıyla anıldı. Büyük takımda ya pamadıkların daha çok dikkat çeker. Yü zdesi daha yüksek olma lı. Ademi'yi ise biraz bekleme k istiyorum. İstanbul maçında yerden hızlı ve etkiliydi ama uzun boyuna rağmen İstanbul maçında hava toplarında yetersiz kaldı. Acaba o maçlık mıydı?

14 Ekim 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Önemli ipuçları verdi‘’

Maçın ilk 20 dakikasında Fenerbahçe’de blok kopuklukları başlamadan önce özellikle yeni oyuncuları değerlendirebilmek için birkaç ipucu göründü. Sinan’ın santrfor arkasındaki hareketli oyunuyla hem rakip için sürpriz hem de Fenerbahçe açısından bağlantıları kurmak açısından değerliydi. Mert Hakan da bu nispeten kompakt oyunda tek pas oyununa katkı verdi. Cisse’nin dinamik oyunu bu tip bir tek pas oyununda çok değerli. En çok merak edilen isim Ademi ise kullanışlı bir oyuncu. Maçın başındaki tek pas oyununda vasatın üzerinde bir pivot oyunu oynadı. Cisse’ye verdiği paslarda iade alabilse, kolay bir gol de bulabilirdi. 2. yarıda ise az da olsa savunma arkası/arası paslara etkili koşular attığını gördük. Ancak boyuna rağmen hava toplarında çok güçlü ve etkili görünmedi. En azından dün bıraktığı izlenim bu.

Uyumlu bir ikili yoktu…

Sosa henüz bildiğimiz standardına uzak. Bu sadece henüz ısınmamış olmasından kaynaklanıyorsa sorun değil. Ama altında bir psikolojik sebep varsa sıkıntı. Takıma bakıldığında özellikle 20. dakikadan sonra ciddi bir düşüş yaşandığı görüldü. Uyumlu birbirini çok iyi anlayan herhangi bir ikiliden bahsetmek olası değil. Bunun sebeplerini düşünürken fizik olarak henüz tam olgunluğa ulaşılmadığından dem vurabiliriz. Ama işte tam da bu anda Luis Gustavo isimli canavar tezinizi ağzınıza tıkıyor. Onun için sezon hiç bitmiyor, dolayısıyla yeni başlamış da olmuyor. Yıl boyunca en fazla 2 maç sallanıyor. O kadar. Olağanüstü bir fizik, olağanüstü her oyun bilgisi, olağanüstü uygulama becerisi. Geçen yıl da söylemiştim. Takımda bu yaşta böyle oynayan biri varsa utancımdan ekstra çalışırım.

11 Ekim 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Sergen Yalçın kopuyor‘’

1- Sergen Yalçın’ın elindeki kadro geçtiğimiz yılların gerisinde ama yine de etrafına inşaat yapılacak bir temeli var. Souza-Atiba-Mensah üçlüsüyle bir temel oluşturabilirsiniz. Bundan sonrası ise teknik direktörlüktür. Sergen hoca, daha önce performans maksimizasyonu konusunda doğru işler yaptı. Şartlar iyi olursa yine yapabilir. Ancak ekonomik olarak rahat olmayan bir oyuncu grubunu idare etmek kolay değil.

2-Hoca ekiple çalışmayı seven, buna açık bir teknik direktör. Çağdaş Atan da zihni açık futbol düşünen planlama yapmayı bilen, rakip analizi konusunda bilgili bir kişi. Onun gidişi Sergen hocayı etkiledi. Ama bu futbolda var. Olabilir. Büyük sorun ise bu pozisyona birisini almak bir yana yeni kimsenin gelmeyişi. Sizce Alanyalı yöneticiler Çağdaş Atan’a nasıl karar verdiler? Onunla çalıştıkları için değerini biliyor olabilirler mi?

3-Artık transfer teknik direktör işi değil. Bir teknik adam hem takım çalıştırıp hem rakip analizi yapıp hem de dev oyuncu okyanusuna hakim olamaz. Bunu bir ekip yapar. O yüzden ‘hocanın listesi’ hikayesini bir kenara bırakıp, kulüp scouting organizasyonuna yatırım yapma gerekir.

4-Hocanın açıklamalarındaki daha önemli konu ise konuşma tonunda hissedilen kopuş. Beşiktaşlı olmasam bırakıp gideceğim der gibi.

5-Gelelim 20 günlük araya. Mourinho, Barça’dan fark yediğinde keşke yarın hemen maç olsa, önümüzdeki haftayı beklemek çok zor olacak demişti. Haklı. 3 hafta boyunca evinde kaybetmiş olan bir takımı, bu huzursuzluk ortamında bir arada tutmak zor olacak.

06 Ekim 2020, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Tehlike 'Geliyorum' dedi‘’

Gaziantep maçında çok beğendiğim Galatasaray’ı değerlendirirken 2 temel tehlikenin de altını çizmeye çalıştım. Maç yazısından alıntıyla:"…bu tip ekstra geri dönüşlerde yıldız sporcular performans dalgalanmaları yaşar. Buna hazırlıklı olup, başka planlar da hazırlamak gerekir. -Daha önemlisi bu oyunu gördükten sonra rakipler orta sahada daha agresif, savunmada daha derin oyunları seçip Galatasaray’ı geri koşturmak isteyeceklerdir."

Boşlukları güzel doldurdular

Bir başka bilinmez ise Fenerbahçe maçı öncesinde altını çizmeye çalıştığım bir bilinmezdi. Galatasaray 0-1’i nasıl oynar bilmiyorduk. Kasımpaşa, Galatasaray’ın boyunu hep doğru yerlere oynayarak uzattı. Mehmet Hoca özellikle bek-stoper arasına derin paslarla biten güzel şablonlar çizmişti ve özellikle Yusuf ve Aytaç boşlukları çok iyi doldurdu.

Paşa'yı şaşırtamadılar

Galatasaray’ı ilk 2 haftada farklı kılan tek pas/yön değiştirme/hızlı alan boşaltma oyununu çok iyi pasifize ettiler. Buna ilk yarıda karşı koymak Terim’in ekibi için mümkün olmadı. 2. yarıda Terim başka bir oyuna geçti ve defakto bir 2-4-4’e döndü. Ancak burada da rakibi şaşırtacak pek bir şey yapamadılar.

05 Ekim 2020, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI