Arama

Popüler aramalar

‘’Vitor Pereira sözünde duruyor‘’

Vitor Pereira ile geçtiğimiz Ocak ayında Çin’den ayrıldıktan sonra özel bir röportaj yapmış ve bu şansı verdiği tek Türk gazeteci olduğumu o an fark etmiştim. O dönem yaklaşık 1.5 saat telefonda konuştuk. Fenerbahçe ve futbol anlayışı üzerine çok önemli mesajlar verdi. Kanarya’nın başına ikinci kez geçince, ilk etapta dediklerini ne oranda yapabileceğini herkes gibi merak ediyordum. Pereira, - aldığı sonuçlardan bağımsız olarak yazıyorum- şu ana kadar her dediğini yaptı, sözünde de durdu.

Kimse şaşırmasın

Gençlere şans vermesine kimse şaşırmasın. Bana, “Sağlam bir yapı kurmak istiyorsan, iyi Türk oyunculara ve genç yerli isimlere 3-4 yılını vermelisin. Genç futbolcular öğrenmeye açtır ve maçları da kazanmak isterler. Bu takımın içine de çok abartmadan tecrübeli ve sağlam karakterli yabancılar koyarsanız, onlar aynı zamanda öğretici konumda olurlar” demişti. Gençlerin sonuna kadar arkasında duruyor, geleceği de düşünüyor. İşte bakınız; Ferdi, Arda ve Muhammed... Devamı da gelecektir.

Sinerji yarattı

Hoca, daha gelir gelmez ‘takım’ın her şeyin üzerinde olacağını net şekilde vurguladı. Sorun yaratacağını düşündüğü şeyleri, ortadan kaldırdı. Hak edene formayı vereceğini gösterdi. Caner Erkin’i ve Ozan Tufan’ı yeterli görmemesi, Samandıra’da tüm kontrolü eline alması, hem futbolcularına hem de takıma müdahale etmek isteyenlere net bir mesajdı. Szalai, Tisserand ve son olarak Ferdi’ye bakın; hepsi hocayı övüyor, ona teşekkür ediyor. Yönetimi ise sadece sonuçlara değil, takımın disiplinli görüntüsü sebebiyle de çok mutlu.

İşte 3’lünün nedeni

Gelelim çok konuşulan savunmada üçlü oynama mevzusuna... Pereira, imzayı atmadan önce ve sonrasında Fenerbahçe’nin geçen sezonki maçlarını tek tek analiz etti.. Ve hoca savunmada 4’lü oynayınca, bireysel hataların arttığını ve defans arkasına atılan toplar nedeniyle çok fazla gol yenildiğini gördü. Yönetime bunları anlattı ve “Ben 3-4-2-1 oynayacağım” dedi. Buna uymadığını düşündüğü ve kendisinden önce gelen yeni transfer Caulker dahil, istemediklerinin üstünü çizdi. Hoca için önemli olan oynanan oyun ama illa sistem diyorsanız; bu formattan vazgeçmeyecektir.

İşine karışılmıyor

Pereira, imzayı attıktan sonra da dediğim gibi, buraya para için gelmedi. Zaten, ‘Çok şükür’ diyelim, ihtiyacı da muhtemelen yoktur. Çin’de 3 yıl çalışan ve şampiyonluk yaşayan, senelik yaklaşık 5 milyon Euro kazanan bir teknik adamdan bahsediyoruz. Kulüp tercihi yaparken, “Bir kulübün hocaya her zaman gücü vermesi, yanında olması gerek. Sadece iyi bir proje olursa giderim” demişti. Bilic’in olmaması sonrası anlaşma sürecinin 5-6 gün sürmesi, bence istediği garantileri almasından kaynaklıdır ki, belli ki almış... Çünkü kimse işine karışamıyor ve bir hesap verecekse de, direkt Başkan Ali Koç’a veriyor.

31 Ağustos 2021, Salı 09:47
YAZININ DEVAMI

‘’Unutulmayacak bir 'Peri Masalı'‘’

Kupada gönüllerin şampiyonu şimdiden belli; Danimarka... En büyük yıldızları Eriksen ölümden döndü, grupta sadece son maçı kazanarak Son 16'ya kaldılar. Hüzün ile sevinci aynı anda yaşadılar ve şimdi Wembley'de, yarı finaldeler.

Her büyük turnuvanın bir hikayesi olur... EURO 2020'nin de bu açıdan 'Peri Masalı'nı daha bitmeden Danimarka yazmaya devam ediyor. B Grubu'ndaki ilk maçlarında Finlandiya'ya 1-0 yenildikleri mücadelede durum 0-0 iken en büyük yıldızları Christian Eriksen, bir anda yere yığıldı ve 10 dakika süren kalp masajıyla hayata döndü.

Finlandiya maçı, dakikalar 42'yi gösteriyordu. Eriksen, 10 dakikalık hayatta kalma savaşını kazandı ve arkadaşlarının onun etrafında oluşturduğu bu 'yaşam duvarı' uzun süre hafızalardan silinmeyecek.

Bu psikolojiye rağmen

Kaptan Simon Kjaer'in saha içindeki liderliğiyle -o psikoloji içerisinde- mücadeleye devam etmek zorunda kalan Vikingler, Belçika'ya da 2-1 yenildi ve son maçta Rusya'yı 4-1 yenerek finaller tarihinde ilk iki karşılaşmasını kaybedip, bir üst tura çıkan ilk ülke oldu. İkinci turda Galler'i 4-0 ve çeyrek finalde Çekya'yı 2-1 yenerek, 'plajdan gelen şampiyonluk' olarak tarihe geçen EURO 92 zaferinin ardından ilk kez son 4'e kalan Kırmızı-Beyazlılar, yarın Wembley'de ev sahibi İngiltere ile karşılaşacak

06 Temmuz 2021, Salı 10:18
YAZININ DEVAMI

‘’İngilizler'in EURO 2020'si‘’

UEFA'nın, özel maçların yerine Uluslar Ligi'ni getirmesi ve ülkelere bunun üzerinden Play-Off oynatarak finallere gitme şansı vermesi bana ne kadar saçma geldiyse, EURO 2020'nin de tarihte ilk kez - formatı itibarıyla- 11 ülkede oynanması aynı oranda mantıksız geliyor. Çünkü UEFA, finallere katılan ev sahiplerine en az 2 (Bir çoğunun 3) maçını evinde oynama fırsatını sundu. Koronavirüs döneminde en çok bu, 'ev sahiplerine' yaradı. İtalya, Danimarka, İngiltere, Hollanda, İspanya ve Almanya'nın tüm grup maçları ülkelerindeydi. Örneğin Galler'i, Bakü'deki maçlarda 200-250 taraftarı destekleyebildi, ev sahiplerinden Macaristan'ın Puskas Arena'daki 2 maçında 60 bin seyircisi yanındaydı.

Devler Ligi'nde aldırdılar

Hele ki; İstanbul'daki Chelsea-M.City finali öncesinde Türkiye'yi kırmızı listeye koyan ve maçı Portekiz'e aldıran İngilizler'e UEFA, 2020'de kıyağın da kıyağını yaptı. Dublin seyirci garantisi veremeyince, yarı finallere ve finale ev sahipliği yapacak Londra'daki Wembley'e, 1 de Son 16 maçı (Toplamda 8 maç) eklendi. O Son 16'yı da İngiltere, grup aşamasından sonra seyirci kapasitesinin 22.500'den 45 bine çıkarıldığı 90.000 kişilik Wembley'de oynadı! Bu arada Fransa'yı deviren İsviçre, elendiği çeyrek final de dahil 2 kez Azerbaycan'ı, 1'er kez de İtalya, Romanya ve Rusya'yı görerek, kupanın toplamda 13 bin kilometre yolculukla 'Evliya Çelebi'si oldu.

İskoçya örneği ortada

Üst üste 4 maçını sahasında oynayan ve yolculuk yapmayan İngilizler, İtalya'daki Ukrayna sınavı ile sonunda ülke dışına çıktı (!) ama turu geçtiği için yine Wembley'e döndü. Ada'ya gelmek isteyenlere salgın nedeniyle birçok katı kural konuyor. Ancak aynı anda İngiltere'de, 'Delta' mutasyonu aldı, başını gidiyor. İskoçya'da testi pozitif çıkan 1.991 kişiden 1.294'nün Londra'ya seyahat ettiği, 397'sinin de İngiltere maçında tribünde olduğu tespit edilmişti.

Seehofer: Sorumsuzluk

Münih'te yaklaşık 16 bin seyircinin üstüne çıkmayan Almanya'nın İçişleri Bakanı Horst Seehofer, yarı finallerle birlikte kapasiteyi 60 bine çıkaracak İngiltere üzerinden UEFA'yı 'sorumsuz' davranmakla suçladı. Formatı itibarıyla adaletsiz olan, en çok da İngiltere'ye yarayan EURO 2020, zevkli maçların yanı sıra -en başta- taraftarların oradan oraya sürüklendiği ve ceplerinden (Covid testleri, otel, uçak, konaklama vb.) daha fazla paranın çıktığı bir turnuva olarak hafızalara kazınacak.. Ve belki de -klasikleşen maske-mesafe kuralına uyulmadığı için- sonunda Avrupa genelinde salgının yeniden artmasına sebep olacak.

05 Temmuz 2021, Pazartesi 09:30
YAZININ DEVAMI

‘’Verilen sözler tutulmalı!‘’

Anladığımız şu; üst düzey 'elit' hocalar çok pahalı geldi, Fenerbahçe de Süper Ligi bilen birini istedi. Bilic olmayınca, sadece iyi bir projeye 'Evet' diyecek Vitor Pereira ikna edildi. Bana, Kanarya hem de Türk futbolundaki hataları tek tek anlatmıştı. "Gelecek vizyonu yok. Sadece dünü ve bugünü düşünüyorlar" demişti. Ancak gittiği zamandan bu yana bir şey değişmedi Ali Koç da Yıldırım gibi şampiyonluk istiyor ve bu noktada verilen sözler tutulmalı. Pereira da camianın güvenini kazanması için lige çok iyi başlaması gerektiğinin mutlaka farkındadır.

Fenerbahçe'de Başkan Ali Koç, "Pazartesi (28 Haziran) yeni hocayı açıklayacağız" dedi. O kişi Slaven Bilic'ti ama Beijing Guoan'dan izin çıkmadı. O pazartesi ortada hoca yoktu ama, "Açıklamayı planladığımız teknik direktörümüzle kulübün imkanları başta olmak üzere uzun vadeli futbol aklı, oynatacağı oyun sistemi gibi detayları değerlendirmekteyiz" denildi. İşte bu kişinin Vitor Pereira olduğunu geç de olsa öğrendik.

Kimse tahmin etmiyordu

2015-16'da Kanarya'yı çalıştıran ve bir sonraki sezonun hemen başındaki Monaco maçları sonrası olaylı bir şekilde görevi bırakan Portekizli hocaya hep ulaşmak istemiştim. Çin'de Shanghai SIPG'te iki kupa kazanarak geçirdiği 3 yılın sonunda bu şansı, Ocak 2021'in başında yakaladım. 16 Ocak'ta da, Pereira'nın Türk basınındaki ilk özel röportajı tam sayfa FANATİK Gazetesi'ndeydi. Pereira, Türkiye'yi her zaman çok sevdiğini söylese de ikinci kez buraya gelmesini ve özellikle bunun Fenerbahçe olmasını tahmin etmiyordum.

Baskı şimdi daha fazla

Çin'de hem başarı hem de çok para kazanmıştı. Bana bir sonraki durağı için "Avrupa önemli bir seçenek ama beni heyecanlandıracak, iyi bir proje olması lazım" diyordu. Muhtemelen Bilic sonrası onun önüne de sağlam planlar koydular ki, ikna etmeyi başardılar. Pereira röportajımızda, "Fenerbahçe'deki dönemimde herkes kazanmak ancak bunu kısa bir zamanda başarmak istedi. Kafamda bir plan vardı ama yeterli sürem yoktu" dese de şu anki Fenerbahçe'de ayrıldığı dönemdekinden bile daha fazla şampiyonluk baskısı var.

Gençlerin önü açılabilir

Hoca üzerine basa basa, "Türk kulüplerinde gelecek vizyonu yok. Sadece dünü ve bugünü düşünüyorlar" derken, gittiğinde beri bu konuda ne kadar ilerlediğimiz ortada! Pereira, başarı konusunda, "Tecrübeli Türkler ve gençlerin üzerine bir takım kurulmalı. Kariyeri bitecek büyük isimleri getirmek hata" diyerek reçetesini vermişti. Yaşlı yabancıların fazla olduğu kadroda temizlik yapacağı kesin. Ancak bu sözlerinden gençlere daha fazla şans vermeyi düşündüğünü çıkarırsak, başka Ömer Faruk'lar takımdan gitmez, Ferdi Kadıoğlu gibi genç yıldızlar da ilk 11'de sürekli oynayabilir. Ayrıca bu kez Van Persie yok, Mesut Özil gibi bir süperstarı var.

Birbirlerine inanmalılar

Gelelim en önemli kısma... Pereira, Aziz Yıldırım'la ilgili olarak, "Kazanmak ve şampiyon olmak istiyordu. O da ben de hata yaptık. Birbirimizle iletişim sorunu yaşadık" demişti. Şimdiki Başkanı da aynı şeyleri istiyor ve son 3 senesinde teknik adam konusunda istikrar sağlayamadı, en yakınındaki Emre Belözoğlu'nu bile devre dışı bıraktı. Başkanın ve Pereira'nın bu noktada birbirlerine sonuna kadar inanmaları gerek. Özellikle de bu noktada Pereira'ya verilen sözlerin tutulması şart.

Şanslı tercüman kim?

Pereira, benim için dürüst ve düzgün bir adam. Porto'da, Olympiakos'ta ve Çin'de şampiyonluklar yaşadı. Fenerbahçe'de geri dönmesini hoş karşılamayanlar elbette az değil. Ama inanın, Galatasaray'da Fatih Terim, Beşiktaş'ta Sergen Yalçın ve Trabzonspor'da Abdullah Avcı'nın olduğu bir ortamda, 'elit' (Löw, Benitez, Boas, Fonseca vs.) de olsa Süper Lig deneyimi olmayan birini bu futbol ikliminin içine sokmak; köpek balıklarına yem atmaktan farksız olmazdı. Uzun basın toplantılarını kimin çevireceğini (Şu an şanslı kişi Sinan Levi) ya da başarılı olup olamayacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak camianın güvenini kazanması için lige çok iyi başlaması şart.

04 Temmuz 2021, Pazar 11:29
YAZININ DEVAMI

‘’Milli Takım'dan beklentiler...‘’

A Milli Takım seviyesinde 2 kez Dünya Kupası'na katıldık ve 5. kez Avrupa Şampiyonası oynuyoruz. 2020 elemelerinde Fransa'yı yendik, 2022 Dünya Kupası Elemeleri'nde Hollanda ve Norveç'i devirdik. Letonya'yı yenemeyince üzüldük. Kısa süreli başarılar üzerinden 2020'nin havasına, 'Hedef şampiyonluk, en az yarı final' diyerek girdik. Açılış maçını oynayacak olmanın gururunu yaşayacağız derken, İtalya'dan psikolojik açıdan ağır bir ders aldık. Toparlanamadık, Galler'e kaybettik ve an itibarıyla en iyi 3. olma şansımız mucize...

Sindiremiyoruz

Genel anlamda kabullenemediğimiz nokta; yıllar sonra bir kupaya katılsak bile - nedenlerini bir kenara bırakalım başarısızlığı sindirememek; çünkü İtalyanlar'da Mancini bile favorileri; Belçika, İngiltere, Portekiz olarak görürken, çeyrek finalden aşağısı bizi kesmiyor! Tarihimizde üst üste 3 kez turnuvalara hiç gidemedik... Biz önce sürekli buralara giden bir takım olalım, bu alışkanlığı tecrübe ve birlikte oynayarak kazanalım, zaten EURO 2020'nin yaş ortalaması en genç takımı olarak eninde sonunda başarılı oluruz.

Herkes bizden iyi

Gelelim şu anki duruma; Şenol Güneş ve oyuncularımız, Roma'daki moral bozukluğunu hiç atlatamadı. En başta -kadro ve oyuncu tercihleri- üzerinden hocamız dahil olmak üzere herkes formsuz. İtalya başka bir şeydi ama Galler, önce 'Böyle atacağım' dedi, sonra da 2 golü öyle attı. Kupada biz hariç 23 takım da fiziksel açıdan bizden çok ama çok ileride. Milli Takım'ın bizi bu akşam İsviçre karşısında mutlu etmesinin tek yolu, -sonuç ne olursa olsun- 90 dakika boyunca terinin son damlasına kadar mücadele etmesi. Yetenek zaten var ama bu turnuvada savaşmayana 'ekmek' yok!

20 Haziran 2021, Pazar 09:23
YAZININ DEVAMI

‘’Yabancı olmazsa hoca Belözoğlu‘’

Son dönemde kadrosunda sürekli büyük revizyonlar yapan Fenerbahçe yönetimi, futbol takımının bu kadar çok ayarlarıyla oynadığı, Erol Bulut’u gönderip, onun hoca olmasında başrolü oynayan Sportif Direktör Emre Belözoğlu’nu başa getirdiği karmaşık bir sezonda bile yine de şampiyonluğu son haftada kaybetti. Daha sezon bitmeden en çok merak edilen konu, yeni sezonda kimin hoca olacağıydı.

Abi-kardeş gibiler

Kulübe şu ana kadar 150 milyon Euro verdiği konuşulan ve seçime rakipsiz girecek Başkan Ali Koç adaylığını açıkladığı gün, “Futbolla ilgili tüm soruları, 1 Haziran veya haziranın ilk haftasına kadar açıklamayı planlıyoruz” demişti. Başkanın, abi-kardeş ilişkisi içerisinde olduğu Belözoğlu ile ilgili konuşmaması, “Bugüne kadar yaptığımız hatalardan ders aldık” demesi, tecrübeli ve yabancı bir hocayı ilk sıraya koyduğu ihtimalini artırıyor.

Yine de kalır...

Bu noktada ise zaten iki seçenek var; eğer görüşülen isimlerden biriyle anlaşılırsa hoca yabancı olur ve Belözoğlu, başkanı yarı yolda bırakmayarak verilecek görevi üstlenir. Ancak istenen yabancı ikna edilemez ise; Belözoğlu teknik adamlık kariyerine devam eder ama eldeki teknik kadrodaki isimler değişir ve daha profesyonel bir yapı oluşturulur.

31 Mayıs 2021, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolun kimyasını bozdular‘’

Avrupa Şampiyonası 16'dan 24 takıma yükseldi, Dünya Kupası 2026'da 32'den 48'e çıkacak. Gelecek sezon Konferans Ligi'ni futbola sokacak UEFA, şimdi ise 2024'ten sonraki Devler Ligi'nin ayarlarıyla oynayıp, zenginleri daha zengin yapacak.

Futbolun içine para ne kadar çok girdikçe, doğallığı da aynı oranda kayboluyor. Eskiden hafta sonları ligler, hafta içi Avrupa maçları olurdu. Şimdi her gün maç var! Bu kadar çok maçın olması, ister istemez oyunun kalitesini düşürüyor. FIFA ve UEFA para hırsıyla, en iyi turnuvaların üzerinde çılgınca oynuyor. 2 yılda bir oynanması düşünülen Dünya Kupası, 2026'da 32 yerine 48 takımla gerçekleşecek. EURO 2016'da takım sayısı 16'dan 24'e çıktı. UEFA gelecek sezon, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nin yanına 3. kupası Konferans Ligi'ni ekleyecek. Devler Ligi'nde TV ve benzeri anlaşmalar ise 2024'te sona eriyor.

EURO 2020 de belli oluyor

UEFA, EURO 2020'nin nasıl gerçekleşeceğini de açıklayacağı bugünkü toplantısında, 2024-27'deki Kupa 1'in formatına son şeklini verecek. 'İsviçre' modeli adı verilen yeni lig sisteminin iki temel amacı; Avrupa'nın büyük kulüplerinin UEFA'dan çıkıp, kendi Süper Ligi'ni (Hâlâ gündemde) kurmasını engellemek ve de maç sayısını artırarak daha fazla bilet, TV ve sponsorluk geliri sağlamak. 2024'ten sonra 8 grupta 4'erli 32 takım yerine 36 takım, tek bir ligde yer alacak. 36 takımın 2'si, kontenjanla gruba alınacak. Aranacak kriter; Kupa 1'in geçmişinde önemli başarılar elde etmiş ve UEFA'da üst sıralarda olup, yerel liginde turnuvaya gidemeyenler olacak. Yani bu iki bilet, -doğal olarak- 5 büyük ligdekilerden ikisine gidecek!

Farklı takımlarla 10 maç

Grup aşamasında 6 yerine iç-dış saha olmak üzere takımlar, farklı güçlerdeki ekiplerle 10 maç oynayacak. Örneğin Barcelona ya da Real Madrid'in kendi seviyelerinden 2, bir alt torbadan 3, onun altındaki torbadan 3 ve en düşük torbadaki 2 takımla grupta karşılaşacağı konuşuluyor. Ligde ilk 8 takım, gruptan çıkacak. 9 ile 24. arasındakiler, Son 16 için Play-Off oynayacak. Bundan sonrası klasik formatta devam edecek ve finalistler sezonu 17 maçla (Şu anki 13) tamamlayacak. Herkes daha fazla kazanacak gibi gözükecek ama işin sonunda pastanın kocaman dilimini yine devler alacak.

Fenerliler de tepki koydu

Yakın geçmişte Ajax'ın yarı final oynadığı ya da Porto'nun Devler Ligi'ni kazandığı gibi dönemler imkansız hale gelecek. Hatta aralarında Fenerbahçeliler'in de olduğu Avrupa'daki bazı taraftar gruplarının bu sistemi; devlerle diğerleri arasında uçuruma yol açar, yerel liglerin değeri zarar görür ve taraftarların cebinden daha fazla para çıkar şeklinde eleştirerek, projenin mimarlarından Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Andrea Agnelli'ye bir kınama mektubu bile gönderdiği öğrenildi.

19 Nisan 2021, Pazartesi 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Malatya'nın uyanışı‘’

Süper Lig'de kümede kalma savaşı veren Yeni Malatya, bu sezonun en iyi futbolunu oynayan takımlarından ve Avrupa Kupası hedefi olan Alanyaspor'u konuk etti. 5'te konuk ekipte Moubandje'nin soldan ortasında Berkan, kötü bir kafa vuruşuyla topu auta yolladı. 10'da Malatya'da Karim Hafez'in soldan yaptığı ortada kale önünde Umut Bulut topa dokunamadı. 38'de Zeki Yavru'nun ara pasında Umut, Marafona ile karşı karşıya kaldı ama Portekizli file bekçisi ondan önce topu uzaklaştırdı. İlk devrede Çağdaş Atan'ın Alanya'sı, İrfan Buz'un Malatya'sına göre daha fazla pozisyon buldu ama bu sezon görmeye alıştığımız rakibi baskı altına alan oyununu sergileyemedi.

Akıllı ve mücadeleci oyun

İkinci yarıda konuk ekip 52'de Babacar ile kale önünde yakaladığı fırsattan yararlanamadı. 2 dakika sonra Malatya, Umut'la golü attı ama ofsayt kararı çıktı. 65'te Hafez'in sağ ayağıyla soldan yaptığı ortada kafayı, savunmadan gelen Teenage Hadebe vurdu ve Süper Lig kariyerindeki ilk golünü atarak Malatya'yı öne geçirdi: 1-0. Hadebe, 88'de de Bareiro'dan önce topa defansta kafayla dokunup, kritik bir pozisyonu önledi. 90+5'te Alanya'da Salih'in serbest vuruşunda Tzavellas'ın İbrahimovic'i andıran dokunuşunda top direkte patladı. Böylece Malatya, akıllı ve mücadeleci oyunuyla 13 maç sonra ilk galibiyetini aldı. Akdeniz ekibi ise son 4 maçında 3. kez, üst üste de 3. deplasman maçından gol atamadan mağlubiyetle ayrıldı.

18 Nisan 2021, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI