‘’Sultanlar'ın Avrupa serüveni‘’
Takım sporlarının en başarılı branşı voleybol, özellikle kadın voleybolu son 20 yıllık süreçte Türkiye’nin ‘Milli Gururu’ haline geldi. 2003’te A takım seviyesinde kazanılan ilk Avrupa Şampiyonası madalyası her şeyin başlangıcı oldu. Bu madalya adeta Türkiye’nin önce Avrupa’ya damgasını vurmasını ardından da dünyaya açılmasını sağladı.
Altyapıda kulüplerin etkisi
Takım sporlarının en başarılı branşı voleybol, özellikle kadın voleybolu son 20 yıllık süreçte Türkiye’nin ‘Milli Gururu’ haline geldi. 2003’te A takım seviyesinde kazanılan ilk Avrupa Şampiyonası madalyası her şeyin başlangıcı oldu. Bu madalya adeta Türkiye’nin önce Avrupa’ya damgasını vurmasını ardından da dünyaya açılmasını sağladı.
Vakıfbank ve Eczacıbaşı gibi lokomotif kulüplerin kesintisiz altyapıya destek vermesinin yanı sıra üç büyüklerin de altyapılarda doğru işler yapmaya başlaması, milli takımlara müthiş yansıdı ve ilerleyen süreçte bu durum kürsünün istikrarlı ülkesi olmanın en büyük faktörlerinden biri haline geldi. A takım seviyesindeki madalya başarısı yavaş yavaş altyapılarda da baş gösterdi. 1966’dan bu yana yapılan U19 ve 1995’te düzenlenmeye başlayan U17/U18 Avrupa Şampiyonları’nda -yani 25-40 yılı geçmişi olan turnuvalar- Türkiye son 10 yılda her şampiyonada kürsüde kendine yer buldu.
Avrupa yetmedi dünyaya açıldı
Türk voleybolu, sadece sporcu kalitesiyle değil aynı zamanda idari, teknik ve organizasyon yönüyle de profesyonelleşen bir özelliğe de büründü.Bir dönem sonra da Avrupa artık kadın voleybolu için dar gelmeye başladı. Kızlarımız 2012’de ilk kez olimpiyatın yolunu tuttu ve bir daha o yoldan dönmedi... 2016 Rio’ya katıldı ve şimdi de 2021 Tokyo için de vizeyi kaptı. Dünyada da Milletler Ligi’nde devlerle çarpıştı, zaman zaman Brezilya ve ABD gibi takımları da yenmeyi başardı. Hatta dünya arenasında altyapılarda Türkiye altın madalya bile kazandı.
1 yılda 4 madalya
Gelinen noktada ise, Türkiye kadın voleybolunda, Avrupa Şampiyonaları’nın artık kürsünün gediklisi oldu. Özellikle de 2019-2020 sezonu içerisinde bir ilk yaşandı. Bu yıllar arasında düzenlenen 4 farklı kategorideki (A Takım, U19, U17, U16) Avrupa Şampiyonaları’nda ‘Sultanlar’ madalya çıkardı. 2019’da A Takımı gümüş ve U16 Takımı altın, 2020’de de 1 ay arayla U19 Takımı altın, U17 takımı da gümüş madalyanın sahibi oldu. Türkiye daha önce de 2011-2012 sezonundaki Avrupa Şampiyonaları’nda 3 kategoride kürsüde yer almıştı. O dönemde U16 takımları için organizasyon düzenlenmiyordu. Başarıdaki en önemli kriter olan istikrar kadın voleybolunda bolca var. Altyapıdaki kazanılan bu madalyalar ‘Hep kazanıyoruz zaten’ düşüncesiyle değil de geleceğini ve önünü görmek adına küçümsenmemeli!
‘’Genç Sultanlar Avrupa ikincisi‘’
Ağustos ayındaki U19 Kız Voleybol Milliler'in Avrupa şampiyonluğundan 1 ay sonra bir madalya da U17 Milliler'den geldi. Karadağ'da sona eren şampiyonada namağlup finale çıkan Türkiye, Rusya'ya 3-1 yenilerek gümüş madalyanın sahibi oldu. Yarı finaldeki Sırbistan maçının aksine Ay-Yıldızlılar, Rusya karışısında oyuna çok iyi başladı. Kadroda sahaya çıkan tüm isimlerden verim alındı ve sonuç da skora yansıdı. Millilerimiz ilk seti 25-20 aldı. Ancak kazanılan ilk set bize motivasyondan çok rehavet getirdi.
İlk setteki performansı koruyamadık
Türkiye çok fazla hata yaptığı 2. sette Rusya'nın 'uyuyan devi' Fedorovtseva'yı uyandırdı. Zhabrova'nın da katkısıyla Rusya bu bölümü 25-16 alıp durumu eşitledi. 3. sette Rusya başarılı oyunu sürdürdü özellikle de Federovtseva'nın hücumlarıyla farkı buldu (3-8, 9-16, 12-21), üstünlüğünü de koruyarak 25-12'yle setlerde 2-1 öne geçti. 4. sette, ilk set kadar olmasa da Pelin, Melisa ve Aleyna'yla sahada daha toparlanmış bir takım vardı. Ancak bu yeterli olmadı. Şampiyonluk setini oynayan Rusya hata yapmadan bu bölümü de 25-23 alıp, 3-1’lik skorla altın madalyaya uzandı.
‘’Fener 2'de 2, Efes 2'de sıfır!‘’
Euroleague’de 2 hafta geride kalırken Anadolu Efes galibiyetle tanışamadı, Fenerbahçe Beko ise iyi bir başlangıca imza atarak 2’de 2 yaptı. 2 maç, henüz takımların seviyesini çok belirleyici bir faktör olmasa da alınacak galibiyet özgüven kazanmak ve motivasyon adına önemliydi.
Son liderden 2 iç saha yenilgisi
Geçen yılın lideri Anadolu Efes, şampiyonluğa yürüyen kadrosunu korumuş ve yine aynı hedefiyle sezonu açmıştı. Larkin’in yokluğu büyük handikaptı ancak birbirini tanıyan oyunculardan oluşan kadrodan beklenti en azından evinde oynadığı 2 maçı kaybetmesi değildi. Lacivert-Beyazlılar ilk hafta Zenit, önceki gün de bu kulvarda en büyük çekişme yaşadığı rakibi Fenerbahçe Beko karşısında üst üste 2 mağlubiyet aldı.
Ataman: Çok kötü oynadık
Coach Ergin Ataman da Fenerbahçe Beko karşısında alınan yenilgiyi şöyle özetledi: İkinci çeyrekte maçı bıraktık. Rakip takım üst üste sayılar bularak seri yakaladı. Maçta üçüncü ve dördüncü periyotta ise garip bir basketbol oynandı. Çok kötü bir basketbol oynadık. Son çeyrekte maçı kazanma şansımız olduğu halde geri gelemedik. Simon ve Moerman haricinde çok kötü oynadık”
‘Yeni başlangıç’a iki zafer
Fenerbahçe cephesinde ise işler iyi başladı. Obra’nın ayrılışı, coach Kokoskov’un göreve getirilmesi kadronun yüzde 50’sinin değişmesi... Yeni bir Fenerbahçe için her şey soru işaretiydi. Takımın performansı, uyumu ve oyun sistemi merak edilen en büyük kriterdi. Bir de yenilenmiş bir takımın başlangıçta özgüven kazanması adına galibiyet alması çok önemliydi. Kanarya bunu da başardı. Sarı- Lacivertliler sahasında önce Kızılyıldız’ı yendi ardından deplasmanda Anadolu Efes gibi şampiyonluk iddiası olan rakibi karşısında her yönüyle önemli bir zafere imza attı.
Kokoskov: İstekli ve yürekli olmak
Avrupa’da ilk antrenörlük deneyimini yaşayan Igor Kokoskov, “İlk olarak, galibiyet bizim için birçok açıdan önemliydi. Çünkü yeni bir takımız. Ve bu galibiyeti, tecrübeli oyunculara sahip, birbiriyle nasıl oynamasını gerektiği bilen bir takıma karşı aldık. Maçta devamlılık çok önemliydi. Ribauntlarda çok iyiydik. Daha da iyi olmamız lazım. İstekli ve yürekli olmak önemli. Herkes bu konuda iyi olmalı” dedi. İki maç sonunda dikkat çeken bazı isimler vardı. Eğer istikrarlı giderlerse belki de bu sezon en çok konuşacağımız oyuncular olabilirler. Bir de geçen sezonu aratanlar ve henüz beklenen seviyeye gelemeyenler... İşte onlardan bazılarına karşıdaki tabloda yer verdik.
‘Artı ve Eksi’leriyle dikkat çekenler
De Colo:
İlk yıl beklentilerden dolayı çok fazla ön plana çıkmadı. Sloukas’la bir türlü uyumu sağlayamadı ve geri plandaydı. Şimdi ise takımın öncüsü durumunda. Ve iki maçta da çok yönlü performansıyla üzerine düşen görevi en iyi şekilde yaptı
Simon:
Her zaman bir görev adamıydı. Bu sezon ise; belki Larkin’in yokluğundan, 2 maçlık performansı adeta görev adamlığından çok lider oyuncu gibiydi.
Micic:
Gözler özellikle de öldürücü üçlüklerini aradı. Maalesef henüz bileği ısınmış değil; 2 maçta 13’te 1 üçlük.
Ali Muhammed:
37 yaşındaki tecrübe iki maçta da verilen süreleri harika kullandı. Kısa sürede; az hata çok iş.
Vesely:
Uzun rotasyonunda bambaşka isimlerle oynuyor. Buna rağmen iki maçta da bekleneni verdi. Sessiz ve derinden geliyor. Yeni transferler: Henüz konuşmak için erken ancak Brown, Ulanovas ve Pierre umut veriyor.
‘’Genç Sultanlar finalde!‘’
Türk voleybolunda yüzümüz yine ‘Sultanlar’la güldü. Karadağ’da devam eden U17 Avrupa Şampiyonası’nda Kız Milli Takımımız adını finale yazdırdı. Yarı finalde Sırbistan’la karşılaşan Türkiye, 1-0 geriden gelmesine rağmen üst üste 3 set alarak güçlü rakibini 3-1 mağlup etti. Türkiye böylece, U17 seviyesinde ikinci kez finale çıkma başarısı gösterdi. En son 2011’de final oynamış ve ilk şampiyonluğu kazanmıştık.
3. sette Sırbistan’ın direnci kırıldı
Ay-Yıldızlı ekibimiz, çok konsantre olmadığı ve kötü oynadığı ilk seti 25-18 kaybetti. Ancak Millilerimizin toparlanması uzun sürmedi ikinci sette özellikle de Dalia’yla etkili olan U17 kızlar, bu bölümü 25-21 aldı ve durumu eşitledi. 3. sette ise büyük bir çekişme yaşandı. Türkiye her seferinde farkı 2 sayılara çıkarsa da Sırbistan bir türlü takibi bırakmadı. Hatta 24-23 öne geçmeyi bile başardı.
Ancak sahneye Özlem çıktı ve öyle kritik sayılar aldı ki, hem seti 26-24 almamızı hem 2-1 öne geçmemizi hem de Sırbistan’ın direncinin kırılmasını sağladı. 4. setin başında daha üstünlüğü ele alan ve farkı (8-6, 16-9) bulan Genç Sultanlar, Sırbistan’ın dönüşüne izin vermedi ve 25-21’lik skorla durumu 3-1 yapıp, maçı da kazandı.
‘’İtalya'yı yıktık‘’
Karadağ’da devam eden U17 Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda Türkiye galibiyet serisini 3’e çıkardı. Ay-Yıldızlılar 3. maçında, voleybolun ekol ülkelerinden İtalya’yla karşı karşıya geldi. Son 2 maç öncesi grup liderini de büyük ölçüde belirleyecek mücadelede U17 kızlarımız, güçlü rakibini 3-1 mağlup etti.
En son 2011 finalinde yenmiştik
U17 Avrupa Şampiyonası tarihinde İtalya’yla toplamda 7 kez karşılaşmış olan Türkiye böylece 3. zaferine ulaşmış oldu. Ay-Yıldızlılar, İtalya’yı en son 2011’de finalde mağlup ederek U17 Avrupa Şampiyonası’nda ilk altın madalyasını kazanmıştı. Millilerimiz, 4. maçını yarın Slovakya’yla TSİ 16.00’da oynayacak.
‘’Yeni bir başlangıç‘’
Efsane coach Obradovic’le geçen 7 yıllık tarihi basketbol serüveni sonrası Fenerbahçe Beko yenilenmiş haliyle, Euroleague’de bugün sezonu açıyor. Avrupa’da ilk kez takım çalıştıracak yeni coachu Igor Kokoskov yönetimindeki Sarı- Lacivertliler ayrıca yaklaşık yüzde 50’si değişime uğramış yeni kadrosuyla sahnede olacak. Kanarya’nın ‘Yeni bir başlangıç’ saydığı 2020-2021 Euroleague sezonundaki ilk rakibi ise Kızılyıldız.
Tek ve en büyük eksiği taraftar olacak
Sırp rakibi Kızılyıldız’ı saat 20.45’te Ülker Spor Salonu’nda ağırlayacak Fenerbahçe Beko’nun şu an için tek ve en büyük eksiği ise taraftarı olacak. Kanarya, geçmiş dönemde birçok kritik galibiyeti taraftar desteğini arkasına alarak ulaşmıştı. Pandemi tedbirleri nedeniyle tribünlerin boş kalacağı mücadele hem yeni transferlerin performansı hem Kokoskov’un oyun sistemini hem de Obra sonrası yenilenen Fenerbahçe’nin az da olsa nasıl bir yol izleyeceğini ortaya koyacaktır. Kanarya aslında, Süper Lig’de ilk karşılaşmasını oynamıştı ancak tüm yabancı transferlerin kadroda yer alacağı Euroleague maçları takımın potansiyelini büyük ölçüde gösterecektir
‘’Şipşak Efes‘’
Euroleague’de normal sezonun bitimine 10 hafta kala, Play-Off’u garantileyen lider Anadolu Efes artık geri sayımda... Tabii saha avantajını getirecek ilk 4 sıra çok önemli ve ayrıca lider bitirmek de hem büyük sükse hem de gelecek rakiplerine gözdağı. İster istemez Play-Off biletini cebine koymak bazen takımın rahatlamasına sebebiyet verse de -ki 11 maç sonra deplasmanda salı günü alınan Maccabi yenilgisi en güzel örneğiydi- Lacivert-Beyazlılar hemen reaksiyon gösterip bunun telafisi yapıyor...
Ataman ilk molası işi bitirdi!
Bu sezon zaten üst üste hiç yenilgileri yok. Dünkü Olympiakos zaferiyle de bu üst üst kaybetmeme serisi devam etti. Yunan ekibi Play-Off sınırlarında dolaşıyor ve kalan 6 maçta şansını zorlayacak. Ancak kötü bir deplasman karnesi (13’te 3) olan Olympiakos için ev sahibi Anadolu Efes 1 değil 3 gömlek fazla geldi. Maçın kırılma anı daha maçın 3. dakikasında yaşandı. Konuk ekip, Papanikolaou’nun sağlı sollu attığı 2 üçlük sonrası, skor; 5-13 alehimizeydi ve coach Ergin Ataman molasını aldı, her şeyi değiştirdi.
Herkes durur Larkin durmaz
Mola sonrası, hem hücum hem de savunmada agresifliğini ve temposunu bir tık arttıran Anadolu Efes’i bu dakikadan sonra durdurmak mümkün değildi. Hele de Larkin’i. Temsilcimiz ilk çeyreği 29-24, devreyi de 51-41 önde kapattı. Mola sonrası ilk 20 dakikaya 12 sayı sığdırdı. Sakatlığı sonrası 2. Euroleague maçını oynayan Dunston iyi olduğu ribauntlarda pek ön plana çıkamasa da ikili oyunlarda etkiliydi. İkinci yarıda da Efes oyun kontrolünü elinde tutarken Larkin atmaya ve attırmaya devam etti. Ataman ve öğrencileri, Olympiakos’u 12 sayı farkla 91-79 mağlup edip, 24. galibiyetini alırken Larkin attığı 40 sayıyla rekora koştu. Olympiakos’un 18 top kaybı ve 17’de 10 serbest atışla oynaması farklı kaybetmenin faturası oldu.
‘’Fener hesabı kesti‘’
Euroleague’de kötü bir ilk yarı sonrası Fenerbahçe Beko için 2020’yle birlikte başlayan ikinci yarı ilaç gibi geldi. Tam kadro olmanın da avantajıyla Sarı- Lacivertliler iyi bir galibiyet tablosu yakaladı.
Kanarya özellikle de sezonun ilk yarısında kaybettiği rakiplerinden rövanş alma serisini dün de Rusya deplasmanında sürdürdü. 24 Ocak’ta Milano’ya, geçen haftada da Almanya’da Alba Berlin’de hesabı kesen Fenerbahçe Beko dün de Zenit Saint Petersburg’dan rövanşı aldı.
Fenerbahçe Beko, Zenit karşısında zaman zaman zorlansa da maç boyunca skor üstünlüğünü korumayı başardı. İlk çeyreği 15-19, devreyi de 41-32 önce geçti. Zenit etkili savunmasıyla, 3. çeyrekte temsilcimizin sadece 13 sayı atmasına izin verirken, farkı da 4’e indirdi: 54-50.
Westermann ve Williams’tan kritik üçlükler
Ancak özellikle de Westermann ile Williams’ın üçlükleriyle ön plana çıktığı son çeyrekte Fenerbahçe skor farkında yeniden çift haneleri yakaladı. Ardından da Thomas ve Vesely’nin de katkısıyla temsilcimiz maçı 73-68 kazandı.
Diğer maçlara oranla daha rakibinden daha fazla ribaunt almayı başaran (32/28) Fenerbahçe’nin tek handikabı, 17 top kaybıydı.
Bu sonuçla Kanarya son 7. maçında 6’sını, toplamda da 11. galibiyetini aldı.