‘’Ben Arfa'yla Alex'e dönüş‘’
Fenerbahçe taraftarı için Alex’in yeri ayrıdır. Gözler her transfer döneminde yeni bir Alex arar durur. 7 yıldır bırakın onun gibisini, yanından bile geçen olmadı Zaten Fenerbahçe’nin hocaları da öylesini istemedi. Futbolun fizikle izah edilmeye başlandığı bir dönemde Ben Arfa, Alex’e tarz ve yetenek olarak en yaklaşan oyuncu.
Sorunlu ama büyük oyuncu
Ben Arfa; Samir Nasri ve Karim Benzema’yla birlikte Fransızlar’ın altın çocuk adaylarıydı. ‘87 jenerasyonu’ olarak U20 ve 21 seviyesinde Avrupa’yı salladılar. Ben Arfa’nın Benzema ile Lyon’daki uyumu göz kamaştırıcıydı. Arfa, Lyon’daki şampiyonluğu Marsilya’ya taşıdıktan sonra Premier Lig sarmalına kapılanlardan oldu. 2015’te Nice’te Claude Puel ile buluşana kadar kimliğini aradı durdu. Dik başlılığı, yeteneklerine aşırı güveni başına dert açtı. PSG’de 2017-18’i tek bir maç oynamadan geçirse de Rennes’te hayata yeniden döndü. Fransa Kupası’nı eski takımı PSG’nin elinden alması, Avrupa Ligi’ndeki Betis ve Arsenal performansları Arfa’yı yine gündeme taşımaya yetti.
Orta saha değil forvet
Ben Arfa, kendini bir orta sahadan ziyade forvet olarak tanımlıyor. Nice’te Puel ile 4-4- 2’nin forveti, 4-3-1-2’nin forvet arkası olarak oynadı. Geçen sezon Rennes’de Julien Stephane’ın jokeriydi. Hunou ile çoğunlukla arkalı önlü, bazen de yan yana oynayarak fark yarattı. Fenerbahçe, Max Kruse’yi almışken Ben Arfa lüks gibi görünebilir. Ama Arfa’nın gelmesi demek Ersun Yanal’ın biraz Puel çizgisine yanaşması anlamına gelebilir.
Kruse ile anlaşırsa...
Ben Arfa’nın Kruse ile rol paylaşımı Fenerbahçe’nin sıralamasını belirler. Tunus asıllı oyuncu saha dışında dik başlı olsa da sahada paylaşımcı bir oyuncudur. Ersun hocanın Arfa ile dizilim seçenekleri hayli yükselir. Puel gibi 4-3-1-2’de Arfa’dan büyük verim alınabilir. Muriç’in yanında ya da Muriç ile Kruse’nin arkasında oynadığında Fenerbahçe’nin hücumlarına zenginlik katar. Elbette Fenerbahçe orta sahayı 3’lü oynadığında merkeze Gustavo tarzı topa yatkın bir ön libero alınması işleri kolaylaştırabilir.
Feghouli gibi oynayabilir
Arfa kariyerinin önemli bir bölümünü Feghouli gibi sağ ve sol kenarda oynayarak geçirdi. Newcastle günlerinin pek parlak olduğu söylenemese de kenardan oyun kurucu oynama pratiğini orada geliştirdiği bilinen bir gerçek. Fenerbahçe’de Moses, Dirar, Rodriguez varken Ben Arfa için ideali forvet ya da arkasıdır. Fakat Feghouli gibi kenarda oynayıp iyi bir oyun kurucu olma potansiyeli vardır. Bu da özellikle Kadıköy’deki kapalı savunmaları açmak adına Ersun Yanal’ı başlangıçta olmasa da Ben Arfa’yı bitiriş 11’ine yöneltebilir
‘’M'Vila ayakta kalır‘’
Fenerbahçe’nin Mehmet Topal’ın ardından yapacağı hamle takımın düzeyini belirleyecek unsurların başında geliyor. Şu ana kadar Fejsa, Luiz Gustavo ve son olarak Yann M’Vila gündeme geldi. Fejsa diğer ikisinin yanında en zayıf halka. Gustavo büyük kalite. M’Vila hayli sert, sahada oyun olarak asla dayak yemeyen, savunmanın temelini oluşturan bir ön liberodur.
Stoperleri rahatlatır
Rennes’deki istikrarı ona Fransa Milli Takımı’nın kapılarını açmış ama o Rusya Ligi’ni seçerek büyük hata yapmıştı. Kariyeri bambaşka şekillenebilirdi. Zira Sunderland’de kiralık oynarken gösterdiği performans ne kadar kaliteli olduğunun ispatıydı. Topla ilişkisi Gustavo kadar olmasa da Fenerbahçe savunmasının önünü süpürür, stoperleri rahatlatır, iyi duvardır.
Kjaer mantıklı transfer
Fenerbahçe’nin Simon Kjaer’i yeniden kiralaması transfer döneminde alacağı en mantıklı kararlardan biri olacak. Fenerbahçe ile dokusu uyuşmuş bir oyuncunun geri kazanımı hiç de zor olmasa gerek. Kjaer gelirse Skrtel’e kulübün istediği şartlarda imza attırılma olasılığı yükselir. Serdar ve Sadık ise rotasyonda kadroya derinlik katar. İdeali budur. Aksi halde hazırlık maçlarında izlediğimiz Jailson’un stoper oynama ihtimali Fenerbahçe taraftarının kalp ritmini bozabilir.
Ferdi, Arda mı Salih mi?
Bir yanda transferler öte yanda hazırlık maçları ama sanırım en çok da Ferdi Kadıoğlu neden oynatılmıyor tartışması... Fenerbahçe taraftarı Alper’e değil Ferdi’ye yatırım yapılmasını istiyor. Merih Demiral meselesi henüz tazeyken böyle düşünülmesi de doğal. Ferdi, Hollanda alt yaş kategorilerinin tamamında forma giymiş, son olarak Hollanda U21’in 10 numarası olmuş bir yetenek. 4 hazırlık maçında sadece 10 dakika sağ bekte kullanılması bana da tuhaf geliyor. Bu konuda Yanal’a güvenmek gerekir diye düşünüyorum. Zira Manisa’dayken Arda’yı sağ bek oynatıp savunmasını geliştirdiğine ve parlatıp Barcelona’ya uzanan serüvenine katkı sağladığına şahit olduk. Keza Caner’i sol bek yapan da o. Bunlar dolu tarafı. Boş tarafında ise Salih Uçan duruyor. Ferdi konusunda Ersun hocanın fikirlerini bilebilsek keşke. Onda hangi ışığı gördüğünü detaylı anlatsa. Yoksa başı çok ağrıyacağa benziyor.
‘’Top için stoper lazım‘’
Abdullah Avcı, Tyler Boyd’dan sonra birden çok pozisyonda kullanabileceği Douglas’ı da alarak ‘hızlı oyuna’ bir adım daha yaklaştı. Jeremain Lens’in durumu, Quaresma’nın yaşı malumken Douglas’ın gelişi sağ kenara büyük bir esneklik kazandıracağa benzer. Douglas ve Gönül arkalı önlü oynadıklarında sağ kenarda Beşiktaş’ı daha az top kaybederken görmek mümkün olabilir.
Doğru isim...
Beşiktaş’ın Vida’nın solunu ayağı temiz, pas çıkışları sorunsuz bir stoperle doldurması kaçınılmaz. Kadro içerisinde merkezden birini buraya kaydırmak belki sorunu geçici olarak çözebilir ama bu uzun vadede şampiyonluğa mal olabilir. Zira Avcı, geçen sezon bunu Mahmut-Attamah- Serdar’la iyi tecrübe etti. Beşiktaş her şeyi tastamam yapmak istiyorsa Vida’nın yanına onun kalitesine yakın bir sol stoper almalı. Bu isim kim olur bilemem ama yönetimin son günlerde ilgilendiği Bruno Martins Indi transferi yapılabilirse savunmanın kalitesi yükselir.
Bu bir ihtiyaç
Martins Indi, Hollanda formasıyla 2014 Dünya Kupası’nda yıldızını parlatıp Porto’nun yolunu tutsa da Premier Lig cazibesine kapılıp savrulanlardan olmuştu. Beşiktaş’ın şu anda alabileceği en iyi solak stoperlerden biri gibi görünüyor. Bu transfer hem oyuncu tarafı hem de Beşiktaş için ihtiyaç. Burak, Beşiktaş’ta tahminlerin çok üzerinde bir 6 ay geçirdi. Yaşı 34 olsa da çok fit ve güçlü oluşu onu Avcı’nın birinci santrforu yapmaya yetebilir. Burak hala çok değerli ve özellikle Boyd sahadayken ‘top bende’ oyununu rakip arkasına yapacağı koşularla başka bir boyuta taşıyabilir.
‘’Fırtına'ya değer katar‘’
Remy yıllardır ülkemiz takımlarının transfer gündeminde olmasına rağmen 32 yaşına kadar onu getirmeyi başaran bir kulübümüz çıkmadı. Doğaldır, zira Fransa’da yetişen potansiyelli her golcüyü Premier Lig havada kapıyor ve onlarla rekabete girişmek pek mümkün olmuyor. Remy, Marsilya sonrası Newcastle’da gösterdiği performansı bir daha hiç bir kulüpte sergileyemedi. Lille geçen sezon onu rehabilite etmeyi başarırken Remy bile bu kadarını tahmin etmiyor olabilirdi. Resmen kariyerinin en olgun sezonunu yaşadı.
Çevresini güçlendirdi
Trabzonspor oldukça dengeli bir kadro oluşturmaya çok yaklaştı. Obi Mikel’in etrafına koyacağı gençleri önde tutacak, bitiriciliğiyle, saha duruşuyla onları sert yarışa motive edecek bir figüre daha ihtiyaç var. Remy geçen sezon Lille’de bu role soyundu. Nicolas Pepe ve Bamba’nın ekstra istatistiklere ulaşmasına yardımcı oldu.
Lille’deki gibi...
Zaten Cristoph Galtier ilk 11’inin 10’unu çok değiştirmedi, ortalama 30 maçın üzerinde oynattı. Fakat santrfor pozisyonunda hiç bir oyuncusunu 18 maçın üstünde 11 başlatmadı. Remy, Leao, Araujo ve Rui Fonte arasında homojen bir gol dağılımı yakalamayı başardı. Remy güçlü ve kaliteli bir forvet. Trabzonspor’a değer katacağına şüphe yok. Tıpkı Lille’de olduğu gibi genç ve gelişim vaat eden bir kadronun en ucuna gelecek.
Yusuf’un önü açılmalı
Yusuf gösterdiği müthiş gelişimle göz kamaştırıyorken satılabilir. Elbette böyle bir oyuncuyu kadroda tutmak Avrupa Ligi’nde vitrine sürmek hem yönetim hem Yusuf için kazanç olur. Fakat garantisi var mı? Lille bu kadar istekliyken 20 milyon Euro’lara yaklaşmışken Yusuf’a bu şansı tanımak gerek. Yusuf açısından Lille yabana atılacak bir kulüp değil. Önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi oynayacak, bir Marsilya ya da Lyon değil ama Yusuf gibi yıldız adayı bir oyuncu için harika bir basamak.
‘’Seri Galatasaray'a çok şey katar‘’
Jean Micheal Seri iyi bir merkez orta saha oyuncusu, gerektiğinde iş gören bir ön liberodur. Nice’te önce Claude Puel ile lig 4.’lüğü, peşinden Lucien Favre ile yakalanan 3.’lükte önemli pay sahibiydi. Pas kalitesi ve yüksek oyun görüşüyle Puel sezonunda Hatem Ben Arfa’yı, Favre döneminde ise Belhanda’yı yükselten bir merkez orta saha oldu. Hatta o kadar iyi iki sezon geçirdi ki, Barcelona Xavi sonrası Seri’yi uzun süre takip etmişti.
Seri, Belhanda’yı yükseltir
Seri, Nice’in orta sahasında önce Nampalys Mendy, sonra da Koziello ve Tameze ile uyumlu dönemler geçirdi. Harika bir 8 numara performansına imza atmakla kalmadı, önce Ben Arfa’ya peşinden Belhanda’ya konforlu oyun alanları yarattı. Galatasaray’ın Seri’yi alması demek oyun tarzını değiştirmesi anlamına da geliyor. Öncelikle şunu söylemeliyim, Seri Fernando’nun ikamesi değil, Ndiaye’nin yerine alınıyor. Çünkü bir ön liberodan ziyade çok iyi bir 8 numara. Bu transferle iki seçenek beliriyor.
1- Seri’nin üstüne Banega da alınacak ve az top kaybeden, bol pas yapan, topa yüzde 60’ların üzerinde sahip olan bir orta saha kurgusu olacak.
2- Banega olmayacak, Seri’nin yanına sert, top kazanan bir ön libero daha alınacak ve Belhanda rakip kaleye yaklaşacak.
Seri-Banega lüks mü?
Galatasaray taraftarı transfer sezonunun en başından beri Banega’ya kilitlenmiş durumda. Seri’nin yanına Banega transferi kağıt üzerinde heyecan verici görünse de Galatasaray’ın şartları düşünüldüğünde fazla lüks kalıyor. Fatih hocanın Seri’nin üzerine Banega’dan ziyade iyi bir 6 numara isteme ihtimali daha yüksek. Seri, tek başına bile Galatasaray’ın pas sayısını hatırı sayılır derecede artırır. Dolayısıyla Seri-Banega hem fazla fantastik bir tercih olur, hem de Terim oyun tarzını siyahtan beyaza değiştirmek zorunda kalır.
‘’Fark yaratır‘’
Kült bir basketbol terimi olan ‘Bir takım, oyun kurucusu kadar konuşur’u futbola orta sahalar üzerinden çok rahatlıkla uyarlayabiliriz. Fenerbahçe, orta sahasını yeniden kurgulayarak kabuk değiştirmeye başladı. Doğrusunu da yapıyor. Sanırım bu değişimde en önemli parça takımın ‘6 numarası’ olacak. Fenerbahçe için Brezilyalı Luis Gustavo en doğru seçenekmiş gibi görünüyor.
Gerektiğinde stoper
Mehmet Topal’la vedalaşarak bir devri kapatan Fenerbahçe’nin 6 numarası Fejsa gibi statik değil Luis Gustavo gibi esnek ve kaliteli olmalı. Wolfsburg’tan sonra son iki sezonu Marsilya’da geçiren Brezilyalı orta saha, Ersun Yanal’ın işlerini hayli kolaylaştırabilir. Bir önceki sezon Marsilya’nın Avrupa Ligi finali oynamasında önemli rol oynayan Gustavo çok iyi bir orta sahanın yanı sıra iyi de bir stoper performansına imza atmıştı.
Fejsa kıyası hakaret!
Marsilya’nın ön liberosu, Leipzig ile oynanan Avrupa Ligi çeyrek final serisinden itibaren aksayan Rolando’nun yerine stopere geçmiş ve finale kadar savunmanın en güvenilen adamı haline gelmişti. Gustavo, sıradan bir oyuncu değil, Fejsa ile kıyası Brezilyalı’ya haksızlık olur.
Seviye yükseltir
Luis Gustavo, oyun zekası ve pas yeteneğiyle Fenerbahçe’nin oyun kalitesini bariz şekilde yükseltir. Fenerbahçe, Gustavo’yu transfer edebilirse, stoperlerine de konforlu bir oyun alanı yaratabilir. Gustavo, Marsilya’da Rami-Rolando arasındaki saha içi iletişim sorununa büyük oranda çözüm getirmiş, sonrasında da Rolando’nun yerine geçmişti.
Sigorta olur
Rakibin şut silahlarına karşı sezgileriyle duvar olma görevi de genelde Brezilyalı’daydı. Zaten onu Fenerbahçe için bu kadar gerekli yapan unsur bu. Fenerbahçe’nin geçen sezon yaşadığı sorunların başında savunma önü dengesizliği ve stoperlerin pozisyon açıkları geliyordu. 44 gol yiyen Fenerbahçe’nin bir sigortaya ihtiyacı var. Gustavo, yardımlaşmayı seven, fedakar ve pasör orta saha profiliyle Fenerbahçe’nin sorunlarının büyük bölümünü çözebilecek kapasitede.
‘’Boyd'un getirileri büyük olacak‘’
Tyler Boyd transferi Beşiktaş’ın oyun tarzını değiştirebilir. Avcı’nın imza attığı günden itibaren üzerinde durduğu pas oyununu daha da hızlandırma meselesinde eksik olan en önemli taş Edin Visca tarzı hızlı ve dengeli bir kenar forvetti. Visca’yı almak Başakşehir camiası ile yapılan centilmenlik anlaşmasını bozabilirdi. O yüzden Boyd akılcı bir çözüm oldu. Beşiktaş, Burak ve Güven gibi iki iyi bitiriciye bir tane de hızlı skorer forvet ekledi. Boyd alan seven, hızlı, seri olduğu kadar dar alanda da meziyetli bir forvet. Boyd’un varlığı Quaresma’yı takımda tutmak için de önemli bir gerekçe olabilir.
Quaresma yük olmaz
Yine bir transfer dönemi yine Quaresma tartışmaları... Q7’ye Beşiktaş’ın verdiği kontratın yanından geçecek bir kulüp bulmak kolay değil. Fakat kapıya konacak kadar da değersiz bir oyuncu değil. Abdullah Avcı’nın hızlı pas düzeniyle örtüşmüyormuş gibi görünebilir ama Şenol Güneş’in özellikle Babel katıldıktan sonra Q7’ye biçtiği rol bir çok rakibin oyun ezberini bozabilmişti. Avcı’nın yapması gereken Quaresma’yı bazı maçlarda hamle oyuncusu olmaya ikna etmek. Abdullah hocanın ‘futbolcuyla sıfır sorun’ üzerine kurulu medeni bir yönetim tarzı vardır. Sanırım bunu Beşiktaş’ta fazlasıyla kullanması gerekecek.
Stoper dengesi
Beşiktaş geçen sezon tam 46 gol yiyerek feda sezonundan sonra tarihinin en çok gol yediği sezonunu geçirmişti. Gol yeme meselesi sadece savunma hattının sorunu değildir. Ama dengeli iki stoper takım istatistiklerini etkiler. Beşiktaş’ın Vida’yı elinde tutması önemli. Fakat Hırvat stopere konforlu bir oyun alanı yaratmak için yanına iyi bir partner bulunması şart. 2018 Dünya Kupası’nda final oynamış bir stoperin ertesi sezonu vasat geçirmesinin şifrelerini iyi okumak gerek. Vida potansiyelli ve pahalı bir stoper. Beşiktaş’ın onu bir sezon daha rafta tutma lüksü yok. Yönetimin, Abdullah Avcı’nın oyunu başlatma isteğine cevap verecek ayağı temiz bir sol stoper alması transferde öncelik olmalı.
Atiba mevsimlik işçi mi?
Atiba yaşı itibariyle tek sezonluk sözleşmelere mahkum olmuş Beşiktaş’ın mevsimlik işçisi gibi. Geçen sezon da son dakikada sözleşme yapıldı ama yine en verimli oynayan futbolcuydu. Atiba pas düzenini yönetebilecek zeka ve enerjiye sahip olduğunu her yıl gösteriyor. Maliyeti düşük, karakteri büyük bir oyuncu. Yaşı 36 ama 40’a kadar aynı enerjiyle oynayacak gibi görünüyor. Yönetimin ve Avcı’nın yapması gereken Atiba’ya kadronun önemli bir parçası olduğunu hissettirmek.
‘’Fernando ile derdiniz ne?‘’
Galatasaray’a gelip 2 sezon üst üste şampiyonluk yaşayan Fernando’nun bugün Banega takasında isminin geçmesi çok şaşırtıcı doğrusu. 2017 yazında geldiğinde havaalanını yıkan Galatasaray taraftarının Fernando’ya bugün biçtiği rolü anlamak mümkün değil. Ligin en iyi ön libero performanslarından birine sahip Fernando, Galatasaray için büyük bir kazançtır. Terim’in karşılığında kimolursa olsun böylesi bir tecrübeden feragat edeceğini hiç düşünmüyorum.
Mariano yük değil
Fernando için geçerli olan durumaslında aylardır Mariano için de söz konusu. Sevilla’dan geldiği günden beri Galatasaray’ın total oyun kalitesini yukarı çekenlerden olan Mariano’nun bugün gönderilecekler listesinde düşünülmesi bir akıl tutulması. Hali hazırda şampiyonluk yarışı veren takımlar içerisinde Mariano klasında bir tane sağ bek göstermek bile zorken Brezilyalı oyuncunun istenmeyen adama dönüştürülmesi çok şaşırtıcı gerçekten. Şener geldi diye Mariano gönderilmez. Gönderilirse Gomis meselesinde ne olduysa bir benzeri yaşanır.
Diagne gitmezse
Diagne’nin durumu Fernando ve Mariano’dan farklı. Diagne’nin Galatasaray’ın oyun kalitesine doğrudan katkısının olduğunu söylemek diğerleri kadar kolay değil. Genç ve istatistik hanesinde ‘30 gol attı’ yazdığı için Terim’in elinde en çok para edecek futbolcusu Diagne. Fakat Senegal Milli Takımı Afrika Uluslar Kupası’nda harika iş çıkarsa da Diagne için aynısını söylemek mümkün değil. Formayı Mbaye Niang’a kaptırmasının üstüne bir de Galatasaray taraftarının sosyal medya tepkileriyle karşılaşınca oyuncu, ‘kalıyorum’ mesajı yayınlamak zorunda kaldı. Fakat Galatasaray’ın transferde alan açması yapacağı oyuncu satışına bağlı. Ve bu isim Diagne olduğunda minimum15 milyon eurolardan bahsetmek mümkün. Eğer satılamazsa Banega ya da benzeri transferleri yapmak hayal olur.