Arama

Popüler aramalar

‘’En iyi seçenek Kjaer‘’

Fenerbahçe transfer sezonunu Max Kruse ile yüksek perdeden açmışken taraftarın santrfor beklentisi yüksek oluyor. Yönetimin, izlediği transfer politikasının akılcı bir şekilde ilerlemesi için Kruse’nin önüne alınacak santrforu çok doğru seçmesi gerekiyor. Vedat Muriç’in ikinci yarı performansı harikaydı. Fakat unutulmaması gereken en önemli konu Fenerbahçe’nin son 10 sezonda 15 golün üzerine çıkan tek santrforunun Van Persie olduğudur. 2014-15 sezonunun gol kralı Fernandao’nun geldiği dönem Muriqi’den daha önde bir santrfor olduğunu hatırlatmakta fayda var. Muriç uygun maliyetle kadroya katılması faydalı bir santfor olabilir ama üzerine plan yapılacak dominant bir santrfor mu? O konuda daha ihtiyatlı olmakta fayda var.

Savunmadaki gediği kapatır

Fenerbahçe’nin acil çözmesi gereken konuların başında stoper transferi geliyor. Skrtel ile 3 milyon Euro’luk kontratlar yapmak mümkün görünmüyorken Kjaer’in Sevilla’nın yeni teknik direktörü Lopetegui’nin planları arasında yer almama ihtimali değerlendirilmeli. Belki ısrarcı olunmalı. Çünkü Kjaer geçen sezon 44 gol yiyen Fenerbahçe savunmasında gediği kapatacak kalitede bir oyuncu. Bazen maç içinde fazla konuşması takım arkadaşlarının tepkisini çekse de Kjaer hali hazırda en iyi seçenek. Şayet Danimarkalı stoper kiralanabilirse Serdar ve Sadık’ın da performanslarında artış görebiliriz.

Emre’den beklenti...

Takımın sahada Emre’nin etrafında şekillenmesi zor ama saha dışında Emre’nin yörüngesinde olması yönetimin de Ersun Yanal’ın da elini rahatlatır. Elbette Fenerbahçe camiası 39 yaşındaki Emre Belözoğlu’na sıradan bir futbolcuya yüklediğinden daha fazla anlam yüklüyor. Fakat Emre en sağlıklı olduğu dönemlerde bile Fenerbahçe formasıyla ortalama 25 maça çıkabilmişken ondan 39 yaşında aynı performansı beklemek gerçekçi olmaz. Emre’den beklenen sahada daha az kalsa bile saha dışında, Samandıra’da daha etkin olması.

Rodrigues daha garanti

Her transfer kağıt üzerindeki etkiyi sahada yaratamayabiliyor. Sanırım bunu geride kalan sezon en iyi Fenerbahçe yönetimi deneyimledi. Benzia, Ayew ve Slimani gibi yıldızların verdikleri ortadayken Konoplyanka’ya ekstra anlam yüklememek gerekir. Konoplyanka Dnipro ile Avrupa Ligi finaline giderken gösterdiği performansla herkesi peşinden koştursa da ne Sevilla taraftarını ne Schalke taraftarını tatmin edebildi. Konoplyanka ile riske girmek yerine Moses’ı tutmak daha mantıklı bir seçenek gibi duruyor. Gary Rodrigues, Ukraynalı forvetten daha garanti bir oyuncu. Takımın total ritmini yükseltecek kalitede olması bir yana ligi yakından tanıması uyum sorunu ortadan kaldırır.

04 Temmuz 2019, Perşembe 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Rüya gibi bir sezon için...‘’

Trabzonspor yönetimi elinde yüksek getiri sağlayacak birden çok yerli futbolcusu olmasına rağmen satmamayı tercih ederek aslında hedefini yükseltiyor. Bordo-Mavili camia için 50. yıldaki gibi ‘alarak’ şampiyon olmak pek mümkün görünmüyordu zaten. Bu durum kulübü daha çok borçlandırıyor, bir kaç maç kaybedildiğinde sadece takım değil tüm şehir hayata küsüyordu. Fakat Ünal Karaman’ın Trabzonspor’u gencecik bir kadroyla beklenenin dışında bir saha performansı göstermekle kalmadı, şimdi transferde de son derece akılcı ilerliyor.

Merkez sağlamda

Trabzonspor John Mikel Obi’yi alarak oyun genetiğine çok uygun bir orta saha transferi yaptı. Obi, klasik bir kesici ön libero değil. Topu kazandıktan sonra ne yapacağı konusunda birden çok planı olan, iyi bir orta saha oyuncusu. Abdülkadir, Onazi, Sosa ve Obi bol alternatifli bir orta saha rotasyonu anlamına gelmekle kalmıyor. Aynı zamanda Avrupa Ligi, Türkiye Kupası ve Süper Lig için Trabzonspor’un hedefini gösteriyor. Savunmasını koruyan, merkezini sağlama alan Bordo- Mavililer, yerlileri tutup dominant bir santrfor transferi yaparsa rüya gibi bir sezon yaşayabilir.

Santrfor transferi bekleniyor

Rodallega’nın Denizlispor’a gidişiyle Ünal hocanın güçlü bir santrfora ihtiyaç duyacağına şüphe yok. Trabzonspor hem ligde şampiyonluğa oynayıp hem de Avrupa Ligi’nde en azından çeyrek finali hedefliyorsa güçlü bir santrfor almak zorunda. Bonservisi Leeds’ten alınan Ekuban iyi bir santrfor performansı verebilir. Ama Trabzonspor’un hem daha dominant bir golcüye hem de kadrosuna derinlik kazandırmaya ihtiyacı var.

03 Temmuz 2019, Çarşamba 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Kruse esneklik katar‘’

Fenerbahçe’nin Max Kruse gibi bir forveti bonservis ödemeden alabilmesi önemli. Kruse ön alanın her bölgesinde oynayabilen, oynadığı her takıma değer katan esnek bir forvet. Ersun Yanal’ın da yönetimin de bu esnekliği sonuna kadar kullanacağını düşünüyorum. Şayet mali sorunlardan güçlü bir santrfor alınamazsa Kruse o bölgeyi Soldado’dan daha iyi oynar. Ama alınırsa Ersun Yanal’ın Kruse’ye forvet arkasında konforlu bir alan yaratması geçen sezon sadece 44 gol atabilen Fenerbahçe’nin skor sorununu çözebilir. Fenerbahçe taraftarı Alex’in adı anıldığında bile heyecanlanıyor. Önünde güçlü bir santrforla Kruse’e yeni bir Alex rolü yazılabilir.

Fejsa değil Gustavo

Mehmet Topal’la yolları ayırarak bir devri kapatan Fenerbahçe’nin ön liberosu Fejsa gibi tek yönlü değil Luis Gustavo gibi kaliteli olmalı. Son iki sezonu Marsilya’da geçiren Brezilyalı orta saha Fenerbahçe’nin oyun kalitesini yukarı çekebilir. Rudi Garcia ile Marsilya’da önemli kazanımlar elde eden Gustavo geçen sezon takımının Avrupa Ligi finaline yükselmesinde pozisyon esnekliğiyle pay sahibiydi. Sezona ön libero başlayıp Leipzig ile oynanan Avrupa Ligi çeyrek final serisinden itibaren Rolando’nun yerine stopere geçen Gustavo kariyerinde altın bir sayfa açmıştı. Fenerbahçe önümüzdeki dönem böylesi kaliteli ve esnek oyuncularla fark yaratabilir. Gustavo çok iyi bir ön libero, yeterli derecede stoper.

Bir taşla iki kuş

Fenerbahçe Gustavo’yu alabilirse stoperlerini de yükseltir. Skrtel ile yıllık 3 milyon eurodan anlaşmak hiç mantıklı durmuyor. Bu durumda Fenerbahçe Sadık ile Serdar’ın önüne iki iyi stoper almak zorunda. Fakat Gustavo bu rakamı çok rahatlıkla 1’e düşürür. Gustavo’nun orta saha performansı stoperleri yükselteceği gibi, Yanal olası bir krizde Brezilyalı futbolcuyu stoperde kullanabilir.

01 Temmuz 2019, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Bir devrin sonu‘’

Mehmet Topal Fenerbahçe’de bir dönem kalitenin, son dönem vasatlığın sembolü gibi gösterildi. Yanal ve Kartal dönemi oyunun merkezini elinde tutan adamken Vitor Pereira’nın Souza’yla birlikte oynatmasıyla üretimsizliğin müsebbibi yapılan evin sessiz çocuğu Mehmet artık Fenerbahçe’de olmayacak.

Topal kariyeri boyunca ne bir süperstardı, ne de yerlere batırılacak kadar kötü bir futbolcu. Gerçek bir görev adamı, takımın sigortası ve bundan önemlisi iyi kalpli bir insandı. Fenerbahçe Topal’ın gidişiyle uzun bir aradan sonra defansif orta sahasız kaldı. Benficalı Fejsa transferinin de önü açılmış oldu. Sırp ön liberonun Topal’dan bariz bir fazlası olduğunu söylemek zor. Ersun Yanal’ın kafasındaki oyun planında merkez orta sahanın sadece top kazanması yetmeyecek. Topu kazandıktan sonraki plan takımı öne taşımak üzerine olacağı için Fejsa’nın bir müddet sonra Topal’a dönüşme ihtimali belirebilir.

Kruse 15 barajını aşmalı

Kruse, Bundesliga’da önemli bir kariyer inşa etti. İyi bir forvet ama Soldado’dan fazlasını vaat etmeli. Fenerbahçe taraftarını mutlu edecek santrfor tanımında ‘15 üzeri atar’ yazar. Ama ne hikmetse son dönemlerde taraftar memnun etmese de Van Persie dışında 15 barajını aşan santrfor olmadı. Kruse’ye bu durumun iyi anlatılması gerekir.

Stoper Yanal’ın baş ağrısı

Ersun Yanal’ın oyun düzenini inşa etmesi biraz da stoper transferine bağlı. Skrtel gidiyor, Fenerbahçe’nin bir değil iki iyi stopere ihtiyacı var. Kjaer kiralanabilirse yanına ayağı düzgün bir stoper bulmak sorunu önemli oranda çözer. Sadık ve Serdar da kadroya derinlik verir. Zaten iyi bir takımı tarif ederken stoper ve forvet rotasyonunun sorunsuz olması önceliktir.

28 Haziran 2019, Cuma 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Öncelik stoper ve santrfor‘’

Fenerbahçe kâbus gibi bir sezonu geride bıraktı. Kötü izleri silmek için iyi bir transfer dönemi geçirmek zorunda. Tarihinde en az gol atıp en çok gol yediği sezonlardan birini yaşamışken işe savunmadan başlamak mantıklı. Sırp savunmacı Kolarov çok doğru bir isim. Guardiola onu City’ye ilk geldiği sezon stoper oynatarak kaybetmişti ama Roma’daki sol bek performansı, hayata dönmesine yardımcı oldu. Disiplinli, ciddi ve sert bir futbolcu. Tam da Fenerbahçe’nin ihtiyaç duyduğu cinsten. Hasan Ali varken Ersun Yanal onu sol stopere kaydırır mı? Acil durumlarda belki ama Kolarov Fenerbahçe’nin yeni sol beki olur.

Mantıklı bir seçenek

Yönetim Hasan Ali’yi satmak isteyebilir, bu da iyi teklif olduğu sürece son derece mantıklı bir seçenek. Elbette Kolarov tek başına tüm savunma sorunlarını çözemez. Skrtel ile anlaşma olmayacaksa, iyi iki stoper alınmalı. Serdar ve Sadık da alternatif olarak kadroya derinlik verirler. Simon Kjaer’in kiralık gelmesi sorunların önemli bir bölümünü çözebilir. Soldado ve Slimani gitti, santrfor pozisyonu boş duruyor.

Daha fazla etki...

Max Kruse, Bundesliga’ya büyük bir potansiyel olarak giriş yaptıktan sonra Alman Milli Takımı’na kadar yükseldi. Fakat beklenen gelişimi sağlayamadı. Fenerbahçe’yi yukarıya taşıyacak bir santrfor olmasa da bonservisinin elinde olması düşük bir imza parasına anlaşma sağlanırsa Soldado’dan daha fazla etki yaratabilir. Kruse gelse bile Fenerbahçe’nin dominant bir santrfora daha ihtiyacı olacak. Ersun Yanal’ın koca sezonu tek santrforla bitirmesi mümkün görünmüyor.

24 Haziran 2019, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Rüya gibi gerçekten‘’

Sempatik, yetenekli, taktik sadakati yüksek ve dinamik bir Milli Takımımız var.

Kasım ayında Uluslar Ligi’nde küme düşerek dibe vuran bir takımın 7 ay içerisinde 3’ü resmi 2’si özel oynadığı tüm maçları kazanması, eleme grubunda son Dünya Şampiyonunu yenmesi ve grup liderliği.

Rüya gibi gerçekten.

Şenol Güneş ne oynadığını bilen yepyeni bir Milli Takım yarattı.

Fransa zaferiyle grubu lider bitirme planlarına başladık.

İzlanda ise düşüşte olan bir ekip ve onları yenme ihtimalimiz çok yüksek.

10 Haziran 2019, Pazartesi 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Paha biçilemez‘’

17 Kasım’da İsveç’e sahamızda 1-0 kaybedip Uluslar Ligi’nde küme düşen Milli Takım’dan EURO2020 Elemeleri’nde Fransa’yı yenip 3 maçta hiç gol yemeyen bir takıma dönüşmek. İşte bu büyük bir başarı hikayesi. Bu hikayenin oluşumunda en büyük paya sahip olan Şenol Güneş’e ülke olarak bir teşekkür borçluyuz. Güneş’in 11’inin dikkat çekici yönlerinden biri de tam7 oyuncumuzun 1994 ve sonrası doğmuş olması. Deschamps’ın 11’inde sadece Pavard ve Mbappe 25 yaş altındaydı. Yetiştiricilikte dünya markası olan Fransızlar’a karşı böylesi bir zafere imza atmanın keyfi paha biçilemez. Orta alanda Mahmut ve Dorukhan ile çok iyi baskı yaptık. Sezonun ikinci yarısını stoper olarak geçiren Mahmut orta sahada o kadar büyük oynadı ki, stoper geçirdiği günlerin acısını çıkardı. Kusursuz savunma ve akıcı hücumperformansı gösterdik. Dünyanın en formda forvetlerinden oluşan Fransa’yı kalemize getirmedik. Tek bir isabetli şut şansı vermedik. Bu da övünülecek bir detay olsa gerek.

Gecenin sorusu

Dünyanın en iyi yetiştiricisini, yabancı sayısının 14 olduğu ortamda daha genç bir kadroyla yenebiliyorsak ‘Yabancı tartışmalarını’ rafa kaldırmanın vakti gelmedi mi?

Maçın starı

Takım olarak mükemmel bir performans vardı sahada. Şenol Güneş’in rakip analizi kusursuzdu.

Maçın olayı

Dünyanın en formda forvetlerine sahip, son Dünya Şampiyonu Fransızlar’a 90 dakika boyunca tek bir isabetli şut şansı vermemiş olmamız.

Kısa mesaj

Milli Takım için doğru oyuncu modeli Cengiz’dir, Zeki’dir, Merih’tir. Milli maç oynanırken yeni saç modelini paylaşan Emre Mor değildir.

09 Haziran 2019, Pazar 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Düzenli ve sempatik!‘’

Sempatik, taktik sadakate sahip, saha terbiyesi yüksek ve düzenli bir Milli Takım izledik Yunanistan karşısında. Geri 5’limizin 3’ü sıfır kilometre oyunculardan kurulu olmasına rağmen atak başlangıçlarını kusursuza yakın yapabildik. Nazım Sangare sağ bekte hiç sırıtmadı, Umut Meraş sol bekte özellikle ilk yarıda fena iş çıkarmadı. Kenan Karaman golünü atsa da gözler Burak Yılmaz’ı aradı. 8 Haziran’daki Fransa maçında tecrübe ve bitiriciliğe her zamankinden çok ihtiyacımız olacağından Burak ile başlamak kaçınılmaz. Cengiz ve Yusuf oyun kalitesinin belirleyicileri. O yüzden Yusuf Yazıcı’nın olduğu ilk yarı rakip kaleye daha rahat gidebildik. İlk 45 dakikada hayli düzenli ve sempatik bir takım izledik. İkinci yarı fazla oyuncu sirkülasyonu oldu ve maçın gazı biraz kaçtı. Bu Milli Takım’ın yabancı kontenjanının 14 olduğu bir sistemin ürünü olduğunu hatırlatmakta fayda var. Faydasız tartışmaları artık geride bırakalım lütfen. İyi bir teknik direktörümüz, umut vaat eden bir kadromuz, pırıl pırıl gençlerimiz, Yusuf ve Cengiz gibi süper star adaylarımız var. Fransa’dan puan alıp İzlanda’yı yenmeye odaklanma vaktidir artık.

Gecenin sorusu

Türkiye’de yabancı sayısı kısıtlı olsa Cengiz Ünder şu anda hangi büyük takımımızda vasatına mahkum olmuştu?

Maçın starı

Cengiz Ünder ve Yusuf Yazıcı’nın kaliteleri ayaklarından akıyor. Cengiz’in driplingileri, Yusuf’un zekası ve şut kalitesi Milli Takım’ın oyun standardını yükseltiyor.

Maçın olayı

İlk yarıda skoru alacak akıcı ve direkt bir oyun oynarken, ikinci yarıda topu yavaşlatıp yüzde 90 pas isabetiyle farklı senaryoyu oynayabiliyor olmak.

Kısa mesaj

EURO 2020 elemelerine 2/2 başlamıştık. Fransa’ya Konya’da kaybetmezsek jenerasyonunu yenileyemeyen İzlanda’yı 11 Haziran’da deplasmanda yenebilir ve gruptan çıkmayı kolaylayabiliriz.

31 Mayıs 2019, Cuma 06:33
YAZININ DEVAMI