‘’Su topunda kazanan yok‘’
Haftanın açılış mücadelesinde iki maçtır kazanamayan Alanyaspor, yedi müsabakada yüzü gülmeyen Antalyaspor’la 0-0 kaldı. Kötü hava koşulları, zeminin su birikintileriyle dolu oluşu, meşin yuvarlağın ağlarla buluşmasına engel oldu.
Yağmurun azizliğine uğramış hayli ağır bir zeminde ilginç bir Akdeniz derbisi izledik. Yağmur suyunun zaman zaman bileklere kadar ulaştığı Alanya’da top sürmenin imkansız hale gelmesiyle futboldan ziyade bir mücadele sporuna tanıklık ettik. Alanyaspor genel anlamda oyuna hakimdi. Topa sahip olmanın dezavantaja dönüştüğü maçta Alanyaspor Efecan ve Salih’in yetenekleri sayesinde topu rakip sahaya taşıyabildi.
Ceyhun’a ihtiyaç duydular
Alanyaspor bu sezon yüksek toplarda en etkili olan takım. Topu yerden oynamanın imkansız hale geldiği böylesine ağır bir zeminde orta sayısının artacağı çok belliydi. Alanyaspor merkezde Ceyhun ile başlamayınca yüksek toptaki etkisini de azaltmış oldu.
Antalya dengeledi
Antalyaspor ikinci yarıya iki değişiklikle birden başladı ve oyuna dengeyi getirdi. Genel olarak futboldan ziyade su topu maçına dönen 90 dakikada iki takımın sadece 1’er isabetli şut çekmiş olmaları göze batmıyor doğrusu. Kaygan zeminde yapılan 41 faulü de es geçmemek gerek. Normal koşullarda oynansa çok daha keyifli geçmeye aday bir maçı gol izleyemeden bitirdik.
‘’Muslera sayesinde‘’
Galatasaray için ‘Muslera sayesinde kazandı’ cümlesini kurmanın şart olduğu bir maç izledik. Uruguaylı kaleci öylesine sıra dışı bir maç çıkardı ki, Alanyaspor’un tam 21 şutla sezon rekoru kırdığı bir gecede gole izin vermedi. Hatta 70 ile 72 arasında maç Caulker ile Muslera’nın düellosuna dönüşmüşken Muslera’nın iki hayati kurtarışı Galatasaray’ı oyunda tuttu. Galatasaray’ın bu futbolla hedefine ilerlemesi kolay görünmüyor. Terim ve öğrencileri Alanya maçını tüm takımın performansından ziyade Muslera’nın olağanüstü kurtarışlarıyla kazandıklarının farkındalardır herhalde. Bu maçta bir kazanımdan bahsedilecekse bu 3 puandan ziyade Muslera’nın harika performansına dönmüş olması, Belhanda’nın kımıldamasıdır. Galatasaray’ın savunması yine uyumsuzdu. Marcao-Donk tandemi Alanya’nın hızına karşı çözüm üretemedi. Fernandes-Efe ve Bammou’nun rakip kaleye en kolay ulaştığı maçlardan biriydi.
Gecenin sorusu
Terim ve öğrencileri bu kadar kötü savunma yaparken ligin en az gol yiyen takımı olmalarını Muslera’ya borçlu olduklarının farkındalar mıdır?
Maçın starı
Muslera, Galatasaray’ın kazanmasındaki en etkili isimdi. Akıl almaz kurtarışlar yaptı, takımını 3 puana taşıdı.
Maçın olayı
Alanya’nın tam 21 şut çekerek Galatasaray’a sezon rekorunu yaşatması.
Kısa mesaj
Galatasaray önde top tutamıyor, santrfora giden her top kayıp hanesine yazılıyor. Falcao kalsa bile Terim’in bir santrfor transferini şart koşacağını kestirmek güç değil.
‘’Tek devrelik iştahla‘’
Beşiktaş sezona kötü başlamanın acısını çıkarmaya başladı. Son 7 maçın 6’sını kazanmak büyük iş doğrusu. Abdullah Avcı belki ideal oyununa ulaşamamış olabilir ama her geçen gün hayal edilen oyuna yaklaşıyor. Fakat bunun için Kayseri karşısındaki ilk yarı iştahını daha da uzatmak gerekebilir. Müthiş bir ilk yarı oynadı Beşiktaş. Rakibine soluk aldırmadı, Kayseri’nin ceza sahasından çıkmadı. Normalde bir 90 dakikada ulaşılan rakip ceza sahasında topla buluşma sayısını (26) tek bir yarıda elde etmek büyük işti. Bu iştah topun geri kazanılma süresini hayli kısalttı ve Beşiktaş bu sayede geri koşmadan rakip sahada kaldı. Kayserispor savunmasının uyumsuzluğu skorun gelişiminde etkili oldu denebilir ama kaleci Lung’un performansı farkı önledi. eğer kaybeden takımdan bir yıldız seçmek gerekse o kesinlikle Rumen kaleci olurdu.
Gecenin sorusu
Beşiktaş maçı 3-0’a getirmiş, Kayserispor’da bir tane 2004 bir tane 2002 doğumlu oyuncu sahadayken Avcı neden Lens’i gençlere tercih eder?
Maçın starı
Burak Yılmaz attığı 2 golün yanı sıra Beşiktaş’ın en iştahlı oyuncularından biriydi.
Kısa mesaj
Beşiktaş’ın son 7 maçın 6’sını kazanıp 19 puan toplamasına ve dün gece 4-1 kazanmasına rağmen ilk 7 içerisinde en az gol atan takım olması dikkat çekici.
‘’Hayal kurabiliriz‘’
EURO 2020’de iyi bir gruba düştüğümüz söylenebilir. Şenol Güneş ile birlikte harika bir eleme grubu performansı çizdik. Elemelerde Fransa’dan alınan 4 puan finallerde İtalya’ya bakış açımızı değiştirecektir. Nefis bir jenerasyon oluşturuldu, özellikle savunma hattının EURO 2020’de yönümüzü tayin edeceğini düşünüyorum.
İtalyanlar taş gibi
Roberto Mancini, elemelerde 10/10 yaparak İtalyan futbol tarihine geçerek EURO 2020 biletini aldı. Büyük yıldızlarla değil sistemini işleteceği oyuncularla yaptı bunu. Turnuvanın açılış maçını 12 Haziran’da Roma’da oynamamız bir handikap elbette ama Fransa’ya Paris’te kaybetmemek Milli Takımımız için güçlü bir hikayenin temeli olacak.
Onlardan iyiyiz
İsviçre, katıldığı tüm turnuvalarda vasat futboluyla dikkat çeken bir takım. Galler ise Ryan Giggs ile güçlü görünse de 2016 seviyesinin altında ilerliyorlar. Bu iki maçın Bakü’de oynanacak olması bizim için büyük avantaj. Bu iki rakibimizi geçip üst tur biletini alma ihtimalimiz yüksek. Bu gruba bakınca Güneş ve öğrencileri bize nefis hayaller kurduruyor.
‘’Kral Yiğido!‘’
Lider Sivasspor Kasımpaşa’yı yenerek 5 maçlık galibiyet serisine ulaştı. Riza Çalımbay ve öğrencileri maça oldukça hızlı başlayarak 2-0’ı erken yakalamanın avantajını sonuna kadar kullandılar. Kemal Özdeş’in devre arası yaptığı hamleler topun hakimiyetini Kasımpaşa’ya kazandırsa da Sivas’ın savunma arkası koşuları ibreyi hep ev sahibinde tuttu. Sivas ligin en dinamik takımlarından biri olduğunu Kasımpaşa karşısında sanırım çok net gösterdi. Şayet Fernando, ikinci yarının başında atağı kendi zorlamak yerine Mert Hakan’la bitirmeyi tercih etse şu anda sezonun en farklı skorlarından biri konuşuluyor olabilirdi.
Özdeş’e forvet lazım
Kasımpaşa açısından bakıldığında fena sayılmayacak bir kadro ile son 3 maçın tamamını kaybetmek Kemal Özdeş’i büyük bir özgüven girdabına sürükleyebilir. Quaresma’yı kaptanlığa getirip saha içi dengeleri kaybettiklerini söylemek de yanlış olmaz. Topa yatkın bir takımlar, gerektiğinde baskıyı artırabiliyorlar ama net bir golcü ihtiyaçları var. Kilidi açmak için kimse sorumluluk almıyor.
Herkesi yenebilirler
Sivasspor belki ligin en dominant futbolunu oynamıyor olabilir. Ama Rıza hoca bu ligin genetik kodlarında imzası olan antrenörlerden. Geniş alana çıktığında rakibi bozan bir oyun anlayışı var. Sivas bu ligde kendi seviyesindeki her takımı rahat yenebilir. Ama sezon sonu hedef podyumda yer almaksa bu oyunu hayli geliştirmeleri gerekecek.
Maçın adamı Hakan Arslan
13 lig maçının hepsinde oynadı, Rıza Çalımbay’ın vazgeçilmezi olmayı başardı. Hakan Arslan, dün de müthiş bir performans gösterdiği karşılaşmada, perdeyi açan golü attı.
‘’Tecrübeye yenilmek!‘’
Başakşehir için Roma maçının senaryosu ilk 90 dakikayla aynı ilerledi. Fena başlamayan bir 90 dakikanın çok basit hatalarla çöpe atılması. Hem de bu hataları yapan oyuncuların tecrübe abideleri olmaları. Başakşehir yaş ortalamasının gözle görülür şekilde indirmeye çalışan bir takım. Fakat Roma karşısındaki savunma tercihleri Roma gibi dinamik bir takıma karşı ‘yavaşlığı’ beraberinde getirince ortaya ilk yarıda 3-0’lık skoru çıkardı. Savunmanın arkasına gelen her uzun top Başakşehir sisteminin virüsü. Epureanu’nun oyun aklı, Skrtel’in sertliği çoğunlukla işe yarar ama arkalarındaki mesafeler virüsü ölümcül bir hastalığa çevirebiliyor. Penaltıda Mehmet Topal’ın yaptırdığı penaltı akıl alır gibi değildi. Epureanu’nun ikinci goldeki yavaşlığı genetikle izah edilebilir ama üçüncü goldeki hatasını anlamak kolay değil. ‘Stoperin ayakta kalanı makbuldür’ mottosunu bilmiyor olamaz ama yaşadığı ağır sakatlıklar mücadeleyi değil faul istemeyi öncelemesine yol açıyor.
Gecenin sorusu
Maçın 52. dakikasında bir futbol teröristinin korneri kullanan Pellegrini’nin kafasını yarmasının ülke futboluna vereceği zararın hesabı sorulacak mı?
Maçın starı
Lorenzo Pellegrini kafası yarılıp, 71’de yerini Cengiz’e bıraksa da iki golün asistini yaptı, müthiş bir performans gösterdi
Maçın olayı
Sakinliği ve oyun aklıyla Başakşehir’i bugüne kadar sayısız maç kazandıran Epureanu’nun yaptığı basit hatalarla Roma’nın ilk yarı bitmeden 3-0’ı yakalaması.
Kısa mesaj
Ülke futbolunun ana sorunu yaş ortalamasının yüksekliği. Başakşehir’in temel problemi ise ön liberodan geriye doğru 5 oyuncunun 4’ünün 33 yaş ve üzeri olması.
‘’Oyun akmıyor!‘’
Yaz sıcaklarından bunaldığımızda ‘esmiyor’ demek ne kadar insanı ferahlatmıyorsa, ligimizde maç izlerken ‘oyun akmıyor’ demek o kadar işe yaramıyor. Zira sezonun neredeyse 3’te birlik kısmı geride kaldı, ağızda tat bırakan maç sayısı bir elin parmaklarına bile ulaşmıyor. Konya-Beşiktaş maçının oyun kalitesi vasatın çok altındaydı. Beşiktaş’ın, Burak’ın golüyle kazanması ve üst üste 4. galibiyetine ulaşması Avcı’yı skor açısından tatmin etmiş olabilir ama oyuna bakarak mutlu olduğunu söylemesi zor gibi. Ljajic sanki hayattan vazgeçmiş gibi umursamaz, futboldan kopmuş gibi isteksiz. Abdullah Avcı’nın ona 85 dakika dayanabilmiş olması Ljajic’e lütuf ama Beşiktaş’a işkence. İlk yarı sol önde, ikinci yarı sağ önde oynayan Caner’in de farklı olduğunu söylemek zor. Ama o en azından hırsıyla ayakta kaldığını düşündürttü, Burak’ın golüne dokunuşuyla katkı sağladı.
Gecenin sorusu
Abdullah hoca, feci bir ilk yarının ardından Ljajic’i sola çekip ona 85. dakikaya kadar nasıl sabredebildi?
Maçın starı
Bu maçtan bir yıldız çıkarmak zor olsa da Burak Yılmaz sahadaki en kaliteli ayak olduğunu attığı golle gösterdi.
Maçın olayı
Konyaspor’un 5 dakika dolmamışken attığı golde Ömer Ali’nin kalecinin görüş alanını kapattığı için ofsayta sebep olması.
Kısa mesaj
Beşiktaş kötü bir sezon başlangıcına rağmen son 6 maçın 5’ini kazandı ve 16 puan topladı. Daha önemlisi üst üste 4 galibiyet kazanma kültürünün oluştuğunun göstergesi.
‘’Vedat 'ın arkası sağlam olursa...‘’
Kruse oynamayacak ama ben Sarı- Lacivertliler ile ilgili genel bir yorum yapacağım. Fenerbahçe bu sezon oyuncu profilleriyle birlikte oyun tarzını baştan aşağıya değiştirmeyi başardı. Başardı diyorum çünkü bu bir çok riski beraberinde getiriyordu ve tutmaması halinde bir anda ‘toplama takıma’ dönebilirdi. Fakat hâlâ savunma göbeğindeki sorunlarına rağmen Vedat’tan Kruse’ye Rodrigues’den Emre’ye performans grafiklerinin yukarı yönlü olması Fenerbahçe’yi tüm istatistik kalemlerinde zirveye taşıdı.
Kruse ya da benzeri
Ersun Yanal’ın yeni düzeninde santrforun rolü çok belirgindir. Vedat, Fenerbahçe’yi önde tutuyor ve elbette en önemlisi geçen sezon Slimani’nin yapamadığını yeterli seviyede yaparak gol atıyor. Fakat Fenerbahçe’nin oyununda Kruse ya da onun rolünün eksik kaldığını söylemek gerek. Kruse’nin yokluğunda Gustavo’nun önünde oynayan Ozan-Tolga Ciğerci merkezinin topu kazandıktan sonraki tercihleri hâlâ çok tartışılır düzeyde. Doğrusu, Ersun Yanal standartları bize, Deniz Türüç’e Kruse rolü yazmayı hayal ettiriyordu. Fenerbahçe forvetinde şimdilik eksik olan parça bu. Vedat’ın arkası ne kadar sağlam olursa, sıralamadaki yer o kadar yüksek olur.
Kjaer ’i arayan tandem
Fenerbahçe’nin değişen oyununda en sorunlu bölgesinin stoper tandemi olduğunu söylemek mümkün. Zanka’nın yanına kim geçerse geçsin oyun kurulumunda stoperin aldığı rol de savunma performansı da hep sorunlu ilerliyor. Fenerbahçe’nin kadrosunda 4 sabit stoper olduğunun herkes farkında ama hâlâ Kjaer’in rolünü üstlenecek yeterlilikte bir figür yok. Fenerbahçe’nin sezon başında Kjaer’i alması en mantıklı seçenek olabilirdi. Rami’ye güven olmaz. Ocak ayında Kjaer tarzı bir stoper için ekstra bütçe gerekebilir.