Konyaspor maça ligin en az gol yiyen takımı olarak başlasa da kaleci Serkan’ın ceza sahası dışında elle kestiği top neticesinde gördüğü kırmızı kart bu istatistiği çöpe atan ilk etkendi. Sergen Yalçın’ın Malatyaspor’u 1. dakikadan itibaren sahada bir kişi fazla oynamanın avantajını topa sahip olarak değil hızlı geçişlerle rakibinden daha fazla pozisyon üreterek kullandı. Guilherme kırmızı kart sonrası kazanılan frikiği harika bir vuruşla ağlara gönderdiğinde maçın rengi de belli olmuş gibiydi aslında. Geçen sezon ligin en dikkat çeken orta saha performanslarından birine sahip Brezilyalının golden bir kaç dakika sonra direkte patlayan şutu Konya’nın maçta kalmasını sağladı.

Baskı golü getirdi

Malatya’nın ilk 15 dakikadan sonraki taktiğinin uzun süre işe yaradığını söylemek zor. Sahada zaten eksik olan Konyaspor’u top kayıpları neticesinde geri koşularda sayıca az yakalamak üzerine kurulu plan tabelayı değiştirmeye yetmedi. Malatya asıl pozisyonları ikinci yarının başında topa sahip olup baskı kurduğu anlarda buldu. zaten Robin Yalçın’ın golü de bu baskının neticesinde geldi.

2. golü yemeseler...

Konyaspor 10 kişi oynamasına rağmen nitelikli olmasa da topa sahip olarak maçın momentumunu uzun süre elinde tuttu. Skubiç ve Miloseviç’in akıl almaz hatalarından gelen 2. golü yemeseler oyunun son bölümünde çok daha fazla direnç koyabilirlerdi. Malatyaspor kağıt üzerinde çok zor görünen bir deplasmandan kaleci Serkan’ın 1. dakikada kendini arttırmasıyla umduğundan daha rahat bir galibiyet elde etti.

Şampiyonlar Ligi’nde henüz 3. haftaya gelmiş olmamıza rağmen Galatasaray’ın Real Madrid randevusuna sezonun kırılma maçı diyebiliriz. İki takım için de sezon arzulandığı gibi gitmiyor. Galatasaray adına bir oyun ezberinden bahsetmek zor, tıpkı Real için olduğu gibi. Geçen sezonun en skoreri Galatasaray forvet hattını daha iyisiyle güncellemesine rağmen bugün ligde 9 takımdan daha az gol atmış durumda. Galatasaray’ın ciddi bir forvet uyumsuzluğuyla karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. Andone’nin Sivas’a attığı 2 gol taraftarı bir nebze rahatlatıyor mudur bilmem ama Falcao’nun sakatlığının tedirgin ettiğine şüphe yok. Şayet Falcao olursa, Andone’nin sahadaki varlığı daha anlam kazanabilir. Falcao transfer olduğu gün yazdığım yazının arkasındayım ve Galatasaray’da doğru düzen; Falcao artı ikinci santrfordur.

Donk’a hazır olun

Fatih Terim’in takımda en güvendiği oyuncu sıralaması yapılsa kesinlikle Donk ilk 3’e girer. Donk’un PSG maçındaki rolünü Real Madrid karşısında oynayacağına kimse şüphe duymuyordur sanırım. Arkada Marcao ve Luyindama bu kadar hata yaparken Benzema, Hazard, Jovic, Vinicius hızındaki adamları yakalamak zor olacaktır. Terim, Donk’u bir sigorta olarak savunma göbeğinde kullanarak hem geride uzamayı hem de topa daha garanti sahip olmayı tercih edecektir. Böylelikle beklerin çizgi rolü Babel’i de Andone’nin yanına sokabilir. Real’in Paris bozgunuyla sezona başlaması, hafta sonunda da Mallorca’ya yenilmesi Madrid’i karıştırdı. Zidane açısından Galatasaray maçı belki de sezonun kalan bölümüyle ilgili bir karar alma sürecini hızlandırabilir. Geçen yılki fiyasko sezonun ardından Hazard ve Joviç gibi transferler yapmalarına rağmen hala Ronaldo’nun arkasından ağlayan Real Madrid şayet İstanbul’da kaybederse ortalık yangın yerine dönebilir. Bunun baskısını hissetmeleri önemli, ama elbette 55 bin Galatasaray taraftarının buna yardımcı olması şart.

Beşiktaş çok ciddi bir vasatlık sorunuyla boğuşuyor. Mario Gomez, Sosa, Talisca, Aboubakar’lardan Umut Nayir’a Diaby’ye nasıl geldi Beşiktaş. Bence kulübün oturup bunu tartışması gerek. Abdullah Avcı’nın Başakşehir’de sahip olduğu oyuncu grubu bu Beşiktaş’tan bir çok pozisyonda daha iyiydi. Herkes Avcı’nın antrenörlüğüne saygı duyuyor elbette ama iyi futbol iyi futbolcuyla oynanır. Beşiktaş’ın asıl sorunu bu işte. Böyle olunca Diaby 6 pastan nasıl kaçırır, Umut karşı karşıya nasıl atamaz sorusunun bir anlamı kalmıyor. Ankaragücü kaptanı Sedat Ağçay ligin en deneyimli 3 futbolcusundan biriyken oyuncu değişimi esnasında hocanın yüzüne karşı saydırarak kart görmemeyi nasıl umut edebiliyor anlamak mümkün değil. Bu tecrübede bir oyuncunun kendini hem de takımı oyuncu değiştirirken attırması akıl alır bir durum değil.

Gecenin sorusu

Beşiktaş’ta kurtarıcı ya da yıldız diye sayacağımız kaç oyuncu var? Sakatlanan Burak’ın yerine Umut, Elneny’nin yerine Orkan giriyorsa hangi kaliteden bahsedeceğiz.

Maçın starı

Bu maçtan bir yıldız çıkarmak güç ama Kulusic’in stoper performansı diğer meslektaşlarının bir adım önündeydi.

Maçın olayı

Uzatmalar oynanırken önce Diaby, ardından Umut Nayir’in kaçırdığı akıl almaz pozisyonlar.

Kısa mesaj

8. hafta oynanıyor ama kimse silip süpürmüyor. Bugün ligin lideri olan Trabzonspor maçlarının sadece yüzde 50’sini kazanabilmiş ve kalesinde 10 gol görmüş. Ligimizin genel bir oyun sorunu var.

La Liga’da izlemeye alışık olduğumuz Atletico Madrid-Barcelona maçının Türk versiyonunu izledik aslında. Trabzonspor çok net bir futbol oynuyor, akıcı ve anlaşılır. Bu eşleşmede Atletico Madrid rolü Kuzey’in çocuklarının oluyor. Bilinçli olarak biraz fazla faul yapıyorlar. Bu da Beşiktaş gibi topa yatkın olmaya çalışan takımlara karşı kaybedilen toplardan sonra geri koşuların sayısını azaltmak, tempoyu düşürmek adına yapılıyor. Beşiktaş ise Güneş’ten sonra acayip bir bocalama sürecinde. Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’ta oynatmaya çalıştığı oyunun tam adı olsa olsa ‘Türk işi tiki-taka’ olabilir. Rakip kaleden uzakta ilginç bir pas oyunu oynuyor Beşiktaş ve şut atmak öncelikleri değil. Koca ilk yarıda Trabzon kalesine tek bir isabetli şut atamadılar. Sosa ve Nwakaeme Trabzonspor’u sahada ne oynadığını bilen bir takıma dönüştürüyor doğrusu. Sosa belki skora yaptığı katkıyla maçın en değerli oyuncusu olabilir ama Nwakaeme büyük kalite, çok büyük yetenek.

Gecenin sorusu

Başakşehir’le 34 haftada 22 gol yiyen Abdullah Avcı’nın Beşiktaş’la çıktığı 7 maçta 16 gol yemesi normal mi?

Maçın starı

Sosa yaş aldıkça kalitesini yükseltiyor. Trabzonspor’un iki golüne doğrudan imza koymasının yanında koluna taktığı kaptanlık bandının da hakkını fazlasıyla verdi.

Maçın olayı

İlk 30 dakikayı şut atmadan geçiren Trabzonspor’un kalan bölümde 5 isabetli şuttan 4 gol çıkarması.

Kısa mesaj

Beşiktaş anormal bir süreç yaşıyor. Geçen sezon Güneş’le parlayan Güven sıradan bir oyuncu haline geldi, Karius hatalarıyla her maça damga vuruyor! Beşiktaş tam bir vasatlar takımına dönüşüyor.

Siyah-Beyazlılar’ın, Trabzon maçı öncesi eksileri daha ağır basıyor. Eskiden birçok saha içi liderinin olduğu Kartal’da Avcı’nın kazanması için Burak Yılmaz’a ihtiyacı var. Alınacak olası bir yenilgi ise takımda hızlı bir kan kaybı yaşatabilir.

Beşiktaş’ın bu maç öncesi artıları eksileri nelerdir?

Beşiktaş’ın eksi hanesi daha ağır basıyor. Öncelikle kadro planlaması sorunlu. Daha düne kadar Talisca’dan Sosa’ya, Negredo’dan Pepe’ye kadar birçok tecrübeli saha içi lideri varken şu an Burak’ın dışında isim saymak hayli zor. Henüz 5. hafta Başakşehir maçına stopersiz çıkmak, Burak yokken santrforu Umut ile geçiştirmeye çalışmak önemli bir planlama sorunuydu. Beşiktaş ‘top odaklı’ bir takım haline gelmeye çalışıyor. Her şartta topa sahip olmak bir artı olarak görülebilir ama bunun için Burak’a bağımlılar.

Siyah-Beyazlılar’da hangi oyuncu ön plana çıkar?

Şüphesiz Burak Yılmaz. Kadrodaki en tecrübeli ve uzun yıllar sonra belki de tek yıldız denebilecek isim o çünkü. Beşiktaş bu kadar topa sahip olmaya çalışırken santrforunun yüksek yüzdeyle skor üretmesi kaçınılmaz. Yani Avcı’nın Beşiktaş’ta Türk işi tiki-taka’yı ortaya çıkarabilmesi için Burak’a ihtiyacı var.

Abdullah Avcı kazanmak için nasıl bir oyun anlayışıyla sahaya çıkmalı?

Doğrusu Abdullah Avcı’dan beklenti çok daha yüksekti. Şu anda kadar Beşiktaş’taki performansının taraftar üzerinde küçük çaplı bir hayal kırıklığına sebep olduğunu görebiliyoruz. Beşiktaş topa sahip olmada lig ikincisiyken şut istatiklerinde ilk 5’e bile giremiyor. Bu ciddi bir sorun. Trabzon daha şutör bir takım. Beşiktaş’ın Trabzon karşısında kazanabilmesi için rakip kaleye gitme iştahını artırması şart. Aksi halde sezonun karşısına ‘kayıp’ yazılma tehlikesi onları bekler.

Son dönemdeki kötü sonuçlar ve yönetimde yaşananların bu maça etkisi negatif mi olur, yoksa tam tersi motivasyonu artırır mı?

Fikret Orman daha bu yaz başında yeniden seçildi, yeni bir antrenör ekibiyle anlaştı. Orman’ın bırakma kararı temelinden yanlış. Bu durum teknik heyeti de futbolcuları da kaosa sürükler. Şayet Orman’ın bırakma kararının üstüne bir de Trabzon mağlubiyeti gelirse, takımda hızlı bir kan kaybı görülebilir.

Sadece haftanın değil, sanırım sezonun en kritik maçlarından birini izledik. Ev sahibi Göztepe’nin maç başlamadan evvel ligde kalma konusunda 6 maçın 4’ünü İzmir’de oynayacak olması sebebiyle daha avantajlı olduğunu düşünenlerin sayısı az değildi. Fakat Tamer Tuna’nın sol stoperde Berkan’ı, Poko’yu da sağ bekte kullanmak zorunda kalması takımın balansını etkiledi. Erzurum, geçen hafta Akhisar’ı yenerek başlattığı büyük direnişi İzmir’de Göztepe’ye karşı da sürdürerek sezonun en kritik galibiyetine imza attı. Ligde kalmak için zorlu fikstürüne rağmen kadro kalitesi ve oyun iştahıyla sıralamayı darmadağın ediyor.

Emrah’tan harika asist

İlk yarıda Emrah Başşan’ın harika asistini Taylan gole çevirdiği andan itibaren oyunun momentumu hep Erzurum’un elindeydi. İkinci yarıda Gouffran’ın yerine giren Yasin’in 5 dakikada sakatlanması planları değiştirdi. Topun hakimiyeti Göztepe’de kalsa da topa nitelikli sahip olamadıkları için maçı da çeviremediler.

Fikstürleri zor ama...

Erzurum devre arasında Obertan, Eduok ve Kanstrup gibi takımı ayağa kaldıracak transferler yaptı. Aslında çok daha erken ayağa kalkmaları gerekiyordu. Çok şanssız maçlar kaybettiler, Kasımpaşa’ya 2-1 yenilmelerinin izahını yapmak hala kolay değil. Hamza Hamzaoğlu şayet Erzurum’u ligde tutabilirse büyük iş yapmış olacak. Fakat Bursa, Göztepe ve Erzurum’un fikstürüne bakıldığında Hamzaoğlu’nun dezavantajlı olduğu düşünülebilir ama Göztepe’yi deplasmanda yenmeleriyle rüzgarı arkalarına aldıklarını unutmamak gerekir.

Maçın adamı: Taylan Antalyalı

Erzurum’un genç yıldızı, final maçında sadece yeteneğini değil, oyun karakterini de gösterdi. Attığı golle de galibiyeti getirdi.

Sezona harika başlayan Alanyaspor, Fenerbahçe galibiyetinin ardından geldiği Ankara deplasmanında 1 puana razı oldu. Aslında bir İtalyan takımı kadar taktik sadakate, bir Fransız takımı kadar atletizme sahip olan Alanya için Gençlerbirliği beraberliği önemli uyarılar barındırıyor. Alanya’nın olayı topa sahip olmaktan değil, rakibe göre pozisyon almaktan geçiyor.

Rakibin zaaflarından sonuna kadar yararlanıp, hızlı geçiş oyunuyla sonuca gidiyorlar. Fakat 5 maç sonunda sadece yüzde 41 topa sahip olarak sezonun sonuna kadar zirvede yer almak o kadar kolay değil. Kayseri, Kasımpaşa ve Malatya maçlarındaki başlangıçlar çok fantastikti. İlginçtir bu sezon 13 faulün üzerine hiç çıkmayan Alanya için Gençlerbirliği gibi hızlı bir takım karşısında tam 22 faul yapmak düzenlerinin ne kadar dışına çıktıklarının bir göstergesi.

Alanya düzen dışına çıktı

Sessegnon’u durdurmak için yapılan faullerin kartlık olması tesadüf değildi. Gençlerbirliği’nin alamet-i farikası olan savunma arkası toplara faulle önlem almak 1 puanı kurtardı. Ama bu riskli bir oyun ve lig liderinin daha fazlasına ihtiyacı var.

Fenerbahçe geçen sezondan bu yana Yiğithan’ı saymazsak 5 yeni stoper aldı, eskilerden 3’ünü gönderdi. Bu baş döndürücü sirkülasyon içerisinde ideal tandemi bulmak kolay değil. Ankaragücü karşısında Rami-Zanka ikilisinin uyumsuzluğu dikkat çekiciydi. Rami önemli bir kariyere sahip ama artık 34 yaşında ve belli ki iyi bir yaz hazırlık dönemi geçirmemiş. Rami’nin bir pozisyonda iki pas hatası ve Zanka’nın, Orgill’i yakalayamaması yenen golün tarifiydi. Haftaya Seyrantepe’de Galatasaray derbisi var ve Ersun Yanal’ın kafasında stoper tandemi bir türlü netleşemiyor. Bu ciddi bir sorun. Fenerbahçe Zanka ile 1-1’i bulmuşken Rodrigues-Emre değişikliğiyle Kruse’nin sol forvete geçişi Vedat’ın ceza sahası etkinliğini sınırladı. İkinci yarıda Ersun Yanal sadece Jailson-Rami değişikliği yapmadı, Tolga Ciğerci’yi de sola kaydırarak Vedat’ı, Kruse’yle desteklemenin meyvesini topladı.

Gecenin sorusu

Fenerbahçe sezonun şut rekorunu (30) zorlarken maçı 6 ön liberoyla bitiren Yanal, bu durumun defansif bir katkısı olduğunu düşünüyor mu?

Maçın starı

Vedat Muriç, savunma bu kadar ağırken stoperlerin kademesine girdi, Fenerbahçe’yi galibiyete taşıyan golü attı. Ozan da müthiş oynadı.

Maçın olayı

Ozan’ın, 81’de sahanın en hızlılarından Orgill’i kovalayıp nefis bir kademeyle bariz gol pozisyonunu önlemesi.

Kısa mesaj

İkinci yarıda yardımcı hakem, bariz ofsayt bayrağını kaldırmışken Zanka’nın itirazdan sarı kart görmesi gecenin en anlaşılmaz hareketlerinden biriydi.