‘’Kartal sıkıntılı, Fener çok rahat‘’
Derbi öncesinde iki takımı karşılaştırdığımızda Fenerbahçe’nin rakibine oranla bir adım önde olduğunu görüyoruz. Çünkü ligde üst üste galibiyetler alan Sarı-Lacivertliler hem puan, hem de moral açısından daha iyi durumdalar. Taraftar desteği de onlardan yana. Fenerbahçe kazanırsa şampiyonluğun en büyük adayı olur ve Bursaspor’un önüne geçer. Çünkü Bursaspor’un gelecek hafta Ali Sami Yen’de Galatasaray’la maçı var. Hatta beraberlik bile Fener’e yetebilir. Ancak Beşiktaş için aynı şeyleri söylemem zor. Siyah-Beyazlılar üst üste kritik puanlar kaybettiler, şampiyonluk yarışında ağır yara aldılar. Bugün Beşiktaş kazanamazsa her şey biter. 1 puan bile Kartal’ı kurtaramaz. Ancak Kadıköy’de alınacak galibiyet, tüm tabloyu tersine çevirebilir. Çok değişik bir lig yarışı var. Beşiktaş derbiyi kazanırsa, belki de Bursa’da Bursaspor’la ligin finalini oynarlar...
Daum takımı toparladı
İki teknik direktörün de inandığı ve uyguladığı bir oyun şablonu var. Ama Daum’unki daha gerçekçi görünüyor. Çünkü Daum’un uyguladığı sistem Fener’e yarıyor, takıma maç kazandırıyor. Son haftalarda alınan sonuçlar şunu gösteriyor: Daum bu takımı iyi hazırlıyor, iyi çalıştırıyor ve ligin sonunu iyi getiriyor.
Beşiktaş çok değişken
Mustafa Denizli’nin şablonu ise belli değil! Herkes değişiyor, oyuncular değişiyor, mevkiiler değişiyor. Beşiktaş biraz daha farklı bir yol izliyor. Tabii bu durumda sakatlıkların da önemli rol oynadığını söylemek gerek. Beşiktaş’ın son haftalarda yaşadığı puan kayıplarına, Beşiktaş’ın bu değişkenliğinin de neden olduğunu söyleyebiliriz.
Gözleri puan cetvelinde
Kim ne derse desin, hocaların izleyeceği yol çok açık. Ne inandıkları sistem, ne de inandıkları oyuncu sahaya sürecekleri kadroyu belirleyecek. İkisi de puan cetveline göre takım kuracaklar ve sahaya sürecekler. Çünkü artık 4 hafta kaldı, kaybedecek bir şeyleri yok. Beraberlik Daum için ‘son’ anlamına gelmiyor, bu yüzden farklı bir yol izleyebilir. Ama Beşiktaş puan kaybederse üçüncü bile olma şansı yok!
Denizli cesur olmalı
Beşiktaş açısından ‘ölüm-kalım’ maçı bu derbi. Denizli’nin de cesaretli bir 11’le sahaya çıkması gerekiyor. İleri uçta Beşiktaş’ın becerikli isimleri oynamalı. Bobo, Holosko ve Tello kesinlikle ilk 11’de yer almalı. Eğer farklı bir yol izlenir ve Denizli defansı ön planda tutarsa şampiyonluğa inanmadığını kanıtlar. Eksik oyuncular Denizli’yi sıkıntıya sokmuş durumda. Elbette sakatlığı bulunan isimler planları sekteye uğratır. Ama Beşiktaş’ın zaten sıkıntılı bir kadrosu var. Fenerbahçe gibi oturmuş bir ekip değiller.
Alex’i kilitlemek gerek
Fenerbahçe’nin en büyük silahı Alex kuşkusuz. Brezilyalı futbolcu, hücumla orta saha arasında bir köprü oluşturuyor ve oyunu kuruyor. Bu nedenle Beşiktaş’ın hocası Mustafa Denizli duruma el koymalı ve bu futbolcuyu adam markajıyla durdurmalı. Eğer Alex boş bırakılırsa, Siyah-Beyazlı takımın başına çok iş açar. Tribünlere gelince... Beşiktaş ile Fenerbahçe arasındaki karşılaşmalarda genellikle gerginlik olmuyor. İki takım oyuncuları arasında da tatsızlık yaşanacağını ve olay çıkacağını düşünmüyorum. Zaten ne maç öncesinde böyle tatsız bir ortam var, ne de gerginlik... Güzel bir maç izleyeceğiz.
‘’Timsah'ın yürüyüşü...‘’
Bursa’da herhalde güzel bir hafta sonu olacak bu maçtan sonra. Skor çok net gibi görünse de aslında oyunun karşılığı bu değildi. Belli ki Bursasporlu oyuncuları şampiyonluk stresi bayağı bir etkilemiş. Ama Bursaspor dün ne kadar kötü oynarsa oynasın rakip Gaziantepspor’un da maç kazanacak hali yoktu. Gaziantepsporlu oyuncular maçın başından sonuna kadar kaderlerine razı bir şekilde oynadılar. Gaziantepspor Teknik Direktörü Couceiro’ya sorulması gereken bir soru var. Onu da ben sorayım: Beto ve Murat Ceylan neden kulübede? Bu oyuncular oyuna girdikten sonra oyunun kontrolünü Gaziantepspor eline aldı. Eğer sakatlıkları yoksa bu oyuncular neden ilk 11’de değillerdi, neden kulübede oturdular?
Muhteşem ikili
Bursaspor’a gelince, aslında çok fazla bir şey yapmadı Timsahlar dün akşam. Şans eseri atılan iki gol Bursaspor’u artık tamamen şampiyonluk yarışının içine soktu. Bursaspor’da ön plana çıkan oyuncular Mustafa Keçeli ve Ali Tandogan’dı, ikisi de çok iyi oynadılar. Volkan Şen ve Turgay bu oyunculara katılınca Yeşil-Beyazlılar’ın kazanması çok da zor olmadı. Aslına bakarsanız Gaziantepspor da Bursa’ya pek fazla bir sıkıntı vermedi. Özellikle defansif olarak iyi mücadele eden Bursaspor’da Volkan Şen ve Turgay’ın uyumlu bir ikili olmasıyla rakip kalede tehlikeli pozisyonlar yakaladı ve bunları gole çevirmeyi başardı.
Gecenin adamı Volkan
Özellikle Volkan Bursaspor için dün gecenin adamıydı. Çok çabuk bir oyuncu olan ve ayaklarını da çok iyi kullanıp adam eksiltebilen, bir çok özelliği bir arada bulunduran bir oyuncu Volkan. Bana göre Bursaspor’un kazanmasında en önemli etkendi. Ancak Bursaspor’un oyun şablonunu artık biraz daha değiştirmesi lazım. Çünkü gerçekten son haftalarda oynadığı oyunlarda üretkenlikten yoksunlar. Özellikle ileri üçlü rakip defansın arasında kaybolup gidiyor. Her zaman da böyle şans golleriyle maç kazanamazsın. Bunun yanında şunu da söylemek lazım. Artık kimsenin kaybetmeye tahammülü yok. Bu üç puan Bursaspor’u iyice yarışın içine soktu. Bursaspor da şampiyonluk için hesaplar yapmaya başlamıştır.
‘’Denizli seyretti‘’
“60’tan sonra takımın temposu bu kadar düşmüşken, Mustafa Denizli hamle yapmak için 75-80’i bekledi. Sahaya sürdüğü kadro ve değişikliklerle Beşiktaş’ın sonunu hazırladı”
Beşiktaş bu beraberlikle şampiyonluğun çok uzağında kaldı, ikincilik de mümkün değil gibi. Her şey iyi başladı, oyunun bitişi ise güzel olmadı. 60’tan sonra bir takımın temposu bu kadar düşmüşken, teknik direktörün oyuna hala müdahale etmemesini anlamakta zorluk çekiyorum. 55’ten sonra 4-5 futbolcu oyundan düştü. Denizli ise hamle yapmak için 75-80’i bekliyor. Yusuf ve Uğur ne yaptılar? Takımın kazanması lazım, Nobre kenarda. Bobo yalnız, önde destek yok. Yusuf düştü, Holosko da destek veremiyor. Tablo böyleyken, oyuna müdahale etmek gerekmez mi. Denizli bunu yapamadı. Sahaya sürdüğü kadro ve değişikliklerle Beşiktaş’ın sonunu hazırladı.
Takımın kondisyonu yok
Ayrıca bu takımın kondisyonu iyi değil, 6-7 oyuncuyla arkaya yaslanıyor. Şampiyonluğa oynayan bir takım bu kadar arkada bekler mi! Pas yüzdesi düşük, kanatlar kullanılamıyor. Bobo’ya getirilecek topları bekledik 90 dakika ama kanatları hiç kullanamadılar. Bir konu da şu... Saha içinde üretken oyuncu yok. Frikik oluyor, topun başına geçen oyunculara bakıyorsun, o vuruşun gol olma ihtimali yüzde 5! Beşiktaş tüm bu sebeplerden dolayı Tello’yu çok aradı. Bundan sonra önümüzdeki sezonun hazırlığı yapılmalı. Geçen hafta yapılan sözleşmeler var. Bu oyuncular kaçacakmış gibi yeni sözleşmeler imzalandı. Alışık olmadığımız çok enterasan gelişmeler oluyor.
İki kupa aldattı!
Bu takım kimleri almalı, Denizli kalmalı mı? Bunlar merak edilen konular. Beşiktaş’ın uğraşması gereken konular, ama Beşiktaş yönetimi bunun üstesinden gelebilir mi? Görünen o ki bu takımda yetenekli oyuncu az. Yabancılar çok verimsiz.
Geçen sene kazanılan iki kupa Beşiktaş’ı çok yanılttı. Bu yabancılarla bu takım bir yere gidemez. Yetenekli, kaliteli isimler alınmalı. Bu yabancılarla ancak Türkiye’de oynarsın. Gelecek sene için bu kadrodan farklı bir şey beklenmemeli. Trabzonspor ümidi olmasa da iyi oynadı. Belli bölümlerde kontrol Beşiktaş’taydı, 60’tan sonra Trabzon’a geçti. Trabzon pozisyonları değerlendirse, çok rahat kazanabilirdi. Trabzonspor pozisyon vermesine rağmen çok da pozisyon buldu. Onları da tebrik etmek lazım.
‘’Vay bana vaylar bana!‘’
Herhalde yazının başlığı oyunun genelini özetlemeye yetiyordur. Beşiktaş için yoklarla dolu bir gece. Oyunun hiçbir bölümünde ve hiçbir bölgesinde rakibine herhangi bir üstünlük kuramayan Beşiktaş, 90 dakikanın bitiminde de sahadan bir puanla ayrılmak zorunda kaldı. Aslında maçı seyrederken hangi takımın şampiyonluğa oynadığını anlamak biraz zordu. Çünkü gerçekten iki santrforu Vittek ile Vassell’i çok iyi kullanan ve orta sahada kaptığı topları çok çabuk ileri gönderen bir Ankaragücü. Buna karşılık veremeyen bir Beşiktaş orta sahası ve hücum oyuncuları.
Tello ve Ernst çok arandı
Ben Beşiktaş takımının orta sahası ve hücum hattının bu kadar verimsiz oynadığını ilk kez görüyorum. Tabi orta sahanın kötü olduğunu anlamak zor değil. Uğur İnceman ve Necip’in oyundan alınması durumun ne kadar kötü olduğunu gösteriyordu. Beşiktaş takımı her iki kanadı ve özellikle Bobo’nun olduğu alanı hiçbir şekilde kullanamadı. Orta sahada Necip’in arkası dönükken aldığı ve rakibe kaptırdığı toplar Kartal’ı çok büyük sıkıntıya soktu. Allah’tan Ankaragücü bunları iyi değerlendiremedi, bu da Beşiktaş’ın şansıydı.
Beşiktaş açısından söyenecek en olumlu şey defans oyuncuları ve İbrahim Kaş’ın mükemmel performansıydı. Beşiktaş takımının dün akşam Ankaragücü’nü yenecek gücü yoktu. Denizli eksikler çok önemli değil dedi ama dün akşam eksiklerin ne kadar önemli olduğu aklına gelmiştir. Kartal özellikle Tello ve Ernst’i çok aradı.
Şampiyonluk şansı azaldı
Bu sonuç şampiyonluğu nasıl etkiler derseniz, Beşiktaş’ın bundan sonraki süreçte işi çok zor. Haftalardır oynanan oyun hiç ümit vermiyor. Önümüzdeki hafta Trabzonspor maçı var. Benim görüşüm bu beraberlik Beşiktaş’ı şampiyonluk yolundan bir hayli uzaklaştırdı.
Ankaragücü’ne gelince; Bu takım bu zamana kadar neredeydi diye sormak hakkımızdır. Çok koşup, her topa basan bir orta saha, Vittek ve Vassell gibi iki forvet ile arka alanı daraltıp rakibe oyun şansı tanımayan defans oyuncuları neredeydi bunu da sormak lazım. Ankaragücü bu mantaliteyle devam ederse çok daha iyi yerlere gelir. Ankaragücü’nü de gösterdiği oyundan dolayı tebrik etmek lazım.
Başkan transfere karışmamalı
Not: Hafta içinde Beşiktaş’ta çok önemli gelişmeler oldu, bazı oyuncularla sözleşmeler imzalandı. Beşiktaş takımına çok fazla getirisi olmayan oyuncularla imzalar atıldı. Bana göre Beşiktaş yönetimi çok küçük düşünüyor. Kulüp başkanları kendi egoları doğrultusunda transfer yapmaz. Transferi hocalar yapar. Yapılan transferler tam bir içler acısı. Ayrıca Tabata, Nihat, İsmail Köybaşı ve Nobre Beşiktaş’a faydası olmayan oyuncular. Beşiktaş yönetimi bu mantaliteyle devam ettiği ve Demirören kendi kafasına göre oyuncular aldığı sürece Kartal’ın bir yere gelmesi zor. Başkana tavsiyem, transferi bilen insanlara bırak, sen koltuğunda otur. Bence bu en mantıklısı.
‘’Futbolu bıraktığıma üzüldüm!‘’
Bu kadar kötü bir derbiyi geçen seneden bu yana seyretmemiştim. Milyonlarca insanı televizyon başında tutmaya, binlerce insanı stada çekmeye hiç gerek yokmuş! Son derece zevksiz bir oyun, sahada iki korkak takım, korkak oyuncular... Futbol adına hiçbir şey yapmayan iki ekip, göz zevki vermeyen iki oyuncu topluluğu... Ne acıdır ki bunlar Türkiye’nin çok büyük iki camiası.
Fener’i biraz anladım da...
Futbol adına yoklarla dolu bir geceydi. Hadi Fenerbahçe’nin oyun anlayışını biraz anladım da Galatasaray’ın ne yapmak istediğini hiç anlayamadım. Fener kendi sahasına kapanıp, Güiza’yla bir kontra bulursa, sonuca gitmeyi planlıyordu. Galatasaray ise birbirine yardımcı olmayan bir oyuncu grubu gibiydi. Birbirlerinden kopuk ve çok formsuzdular. Gecenin kahramanı da Leo Franco’ydu! Pozisyonsuz bitecek maçı Fenerbahçe’ye hediye etti. Yanında kötü oynayan Caner, onlara eşlik eden Elano, Keita, Mustafa Sarp... Önde hiçbir şey yapmayan Jo... Sonradan giren Arda’yı da kötüler grubuna ekleyebiliriz.
Galatasaray inanılmaz kötüydü
İnanılmaz kötü bir Galatasaray vardı sahada. Böyle bir takımın böyle bir derbiyi kazanması, zaten mümkün değildi. İngiliz takımı(!) gibi Sabri ve Caner’in, Jo’ya şişirdiği topları gördükçe hayrete düştüm. İki bekten santrfora bu kadar top şişirildiğini ilk kez gördüm. Hadi şişirdin, önde basan oyuncu grubu lazım, o da yok. Galatasaray için söylenebilecek şey şuydu; yok oğlu yok! Rijkaard’ın, Caner’i 90 dakika oynatması inanılır gibi değil. Bu kadar kötü bir oyuncuda ısrar edilmesine anlam veremedim. Elano’nun kaç maçtır sahada varlığı yokluğu belli değil. Maddi anlamda takıma bu kadar zarar veren bir Brezilyalı zor bulunur.
Florya’da kaos başlar!
Fenerbahçe, daha akıllı, daha derli toplu ve ne istediğini bilen bir yapıdaydı. Alex ve Güiza’yla çabuk çıkıp, sonuca gitmeyi planlıyordu, planı işlemese de sonuca gittiler. Fenerbahçe’nin kazanması için Lugano ve Bilica’nın çok iyi oynaması gerektiğini söylemiştim, öyle de oldu. Önlerindeki Selçuk da çok iyi oynadı. Bundan sonra Fenerbahçe’nin yolu çok daha açık. Oyuncular bu galibiyetle psikolojik olarak çok rahatlamıştır. Galatasaray’ı ise bir kaos ortamı bekliyor gibi...
NOT: İlk defa dün akşam bu derbiyi izlerken futbolu bıraktığıma üzüldüm. Bu futbol standartlarında 40-42 yaşına kadar oynarmışım. Bu maça esir edilen milyonlarca futbolsevere yazık.
‘’Bu yol şampiyonluk yolu...‘’
Beşiktaş’tan müthiş bir zafer... Maça kabusla başlayan Siyah-Beyazlılar, gecenin sonunda zaferle ayrıldı. Gerçekten böyle maçları çevirmek çok zordur. Hele ki karşınızdaki takım Eskişehirspor gibi diri ve formda bir ekipse... Ama Beşiktaşlı futbolcular oyunun hiçbir dakikasında rakibe teslim olmadılar. Bunun karşılığını da 90 dakika sonunda kazandıkları 3 puanla aldılar. Tabii bunda Eskişehir’in de katkısı oldu.
Koray o golü atsa...
İnönü gibi bir deplasmanda 2-0’ı yakalayan takımın, skoru bulduktan sonra daha kontrollü oynaması gerekirken, anlayamadığım bir şekilde çok geniş alanlar bıraktılar. Beşiktaş gibi bir rakibe karşı bu kadar geniş alan bırakırsanız, kalenizde 3 gol görürsünüz. Üstelik Siyah-Beyazlılar 3 gol atmasına rağmen, daha fazlasını da kaçırdı. Maçın kırılma noktası skor 2-0 iken Koray’ın kaçırdığı goldü. Koray, Rüştü ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda fileleri havalandırsa, gece Beşiktaş için çok daha sıkıntılı geçerdi. Siyah-Beyazlı takımda geçen haftaki sıkıntılar dün de kendini gösterdi. Sivok-Ferrari ikilisi inanılmaz kötü oynadılar, stopere yakışmayacak hatalar yaptılar. Agresif oynamaları gerekirken ikili mücadelelerde zayıf kaldılar. Defansın göbeğinde görev yapan oyuncular daima sert, agresif ve çabuk olmalı, ancak Sivok ile Ferrari oldukça zayıf kaldı.
Çabuk toparlandılar
Eskişehirspor takımı çabuk pas yaptığı zaman Beşiktaş’ı büyük sıkıntıya soktu. 2-0’dan sonra kısa süre de olsa Siyah-Beyazlılar bocaladı, ancak daha sonra toparlandılar. Oyunun geneline baktığımızda sağ tarafı kullanamayan bir Beşiktaş takımı vardı sahada. Tello’yu etkili bulmadım, biraz zayıf kaldı. Bobo çok iyi oynadı, Holosko da ona katılınca Kara Kartallar üst üste pozisyonlar yakaladı, sonucunda da goller geldi.
Nihat ile başlamak hata
2-0’dan, 3-2 biten bir maçın ardından hocayı eleştirmek doğru gibi gözükmese de, Holosko varken formsuz Nihat ile maça başlamak çok ciddi bir hata. Yine de bu yanlışından erken döndü Mustafa hoca. Nihat’a gelirsek; her duran topta, meşin yuvarlağın başına geçmek istemesini anlayamadım. Acaba futbol hayatı boyunca frikikten kaç golü var? Rıza Çalımbay gibi bir teknik direktörün ise oyuna müdahale etmesi gerekirdi. Eskişehir 2-0’ı bulduktan sonra çok açık oynadı. Sonuçta Beşiktaş ile boy ölçüşecek kadroya sahip değiller. Takımı daha arkada oynatması gerekirdi. Sonuç olarak Beşiktaş şampiyonluk yolunda çok önemli bir zafer kazandı. Bu galibiyet Siyah-Beyazlı takımı potada tuttu ve sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde olacaklarını gösterdi.
‘’Fenerbahçe ışık saçmıyor‘’
Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçı olmasına rağmen adeta moral müsabakası şeklinde geçen bir karşılaşmaydı. Oyunun geneline baktığımızda sıkıntılı bir kadro yapısına sahip olan Manisaspor, özellikle inanılmaz kaleci ve defans hatalarıyla dün gece Fenerbahçe’ye teslim oldu. Bitiş düdüğü çaldığında Sarı-Lacivertliler’in Manisaspor karşısında çok da rahat bir şekilde kazandığı, yeterli derecede pozisyon zenginliğine ulaşabildiği bir maç çıkardığı söylenemez. Ancak Manisasporlu futbolcular öyle hatalar yaptı ki, Fenerbahçe, antrenman havasında geçen karşılaşmanın sonunda, ikinci maç için büyük avantaj sağladı.
Son iki maçında elde ettiği galibiyetlere rağmen Fenerbahçe’nin pek de ışık saçtığı söylenemez. Sarı-Lacivertli ekip, dün akşam kolay kazandığı Manisaspor karşısında da futbolun gereklerini tam olarak yerine getiremedi. Defansif açıdan Lugano ve Bilica iyiydi ancak kanatlarda Mehmet Topuz ile Özer Hurmacı tatmin edici bir oyun sergileyemeyerek takımlarına yeterli derecede katkıda bulunamadılar. Güiza ise kaleci ve defansın ortak hatasını değerlendirerek attığı gole rağmen yine ileri uçta çok yalnız kaldı.
Kaptan Alex geri dönüyor
Fenerbahçe’de Alex’in yavaş yavaş geri dönmesi takım adına büyük bir gelişme. Çünkü Alex, zeki bir oyuncu. Özellikle top kendisinde olduğu zaman arkasında ve kenarda oynayan takım arkadaşlarına maç içerisinde çok yardımcı olan bir isim.
Sonuçta kupa yarı final mücadelesi oynadı dün akşam Fenerbahçe. Bu sezon lig şampiyonluğunun kaçması durumunda kazanılacak bir Türkiye Kupası, Sarı-Lacivertliler için iyi bir imaj olabilir. Fenerbahçe’nin, Süper Lig’de de bu şekilde oynamaya devam ederse şampiyonluk adına şansının olmadığını da söyleyebiliriz.
Manisaspor’un ise kupayı çok fazla umursadığını zannetmiyorum. Çünkü Siyah-Beyazlılar, şu anki konumları nedeniyle ligde kalma mücadelesi veriyorlar ve bu hafta önlerinde zorlu bir Antalya mücadelesi var. Kupada çok zarar görmeden lige ağırlık vermek isteyeceklerdir. Dün akşam Fenerbahçe karşısında iyi niyetle mücadele ettiler. Ancak yaptıkları çok basit hatalar maçın Fenerbahçe lehine sonuçlanmasına büyük etki etti. Bu maçlarda zor da olsa bir telafi şansları var. Ancak Manisaspor aynı hataları ligde de tekrarlarsa, sezon sonunda istemediği bir noktada olabilir. Defans hattında daha dikkatli olmaları gerekir.
‘’Galatasaray'ın hayali yıldızları...‘’
Tansiyon çok yüksekti, Galatasaray açısından çok daha önemliydi. Mutlaka kazanılmalıydı, gel gör ki Galatasaraylılar olayın farkında değil! Belki de şampiyonluğu kaybettiklerinin farkında değiller. Suçu direkt oyunculara yüklemek doğru değil ama Emre belki de şampiyonluğa maloldu. Emre ve Neill’in böylesi kötü zeminde, bu kadar topla oynama sevdasına anlam veremedim. Bu tür zeminlerde savunmacıların kesinlike yan pas yapmaması, çalım atmaması, antrenörler tarafından söylenir. En azından ben öyle biliyorum! Bir başka nokta... Oyuncu kalitesi zayıf olduğu zaman maç kazanmak zorlaşır. Bu tür maçlarda geri düştükten sonra oyunu çevirebilmek için dik duran, sorumluluk alan oyuncular lazım. 90 dakika görebilmek için baktım ama Galatasaray’da böyle birini göremedim.
Keita ve Elano gerçeği!
Peki bir soru... Keita neden Avrupa’da üst düzey bir oyuncu olamıyor? İşte bu tür maçlarda oyuna ağırlığını koyamadığı için. Galatasaray’ın ne oynamak istediğini ne yapmak istediğini de anlayamadım. Oyun, Keita’yla beraber Jo ve Santos’un üzerine kurulmuş ama Elano ve Keita’yı ara ki bulasın. Tek sevindirici taraf Dos Santos’un en iyi maçını oynaması. Galatasaray, çok şey kaybetti, şampiyonluk yolunda ağır yara aldı. Galatasaray savunmasını da irdelemek lazım. Caner savunmacı değil. Emre güven vermiyor. Sabri, Servet, Gökhan, Hakan’dan kurulu milli savunmayı dağılmış görüyorum. Mustafa ve Barış da sadece oynamak için sahadalar. Dos Santos ve Leo Franco’dan başka övülecek oyuncu yok. Savunma neden bu kadar arkada! Bu oyunla Galatasaray’ı iyi günler beklemiyor. Tabii büyük şaşaalarla getirilen Rijkaard da herhalde yönetim tarafından sorgulanacaktır.
Ligin kalitesi ortada
Trabzonspor için çok önemli bir maç değildi ama net fırsatlar harcadılar. İnanılmaz pozisyonlar buldular ama yine de sıkıntılılar. Maçın geneli ligin kalitesizliğini de ortaya çıkardı. Büyük takımlar gidiyor, Anadolu’da maç kaybediyor. Yıldız dediğimiz oyuncuları sahada ara ki bulasın. Yıldız demişken, Elano’yla bitirelim. Geldiği günden beri hiçbir şey vermiyor. Takıma hiçbir katkısı yok. Bu kadar maliyetle bu kadar üretimsizlik... Elano, Keita ve Emre Güngör’le birlikte takımın en kötü üç oyuncusundan biriydi.