‘’Her zaman olmaz!‘’
Nwakaeme’nin yokluğunda işleyen düzeni ve alıştırmaya çalıştığı sistemi bozmamak adına, kanatta Bilal’e şans veren Abdullah Avcı, ilk iki karşılaşmadaki gibi yine Parmak-Baker orta sahasıyla başladı. Ancak maç başı ortaya çıkan senaryo, Erzurum ve Ankaragücü mücadelelerinden kesinlikle farklıydı. Bu kez hızlı bir giriş yapan Trabzonspor ilk 15 dakikada 3 tehlike yarattı, ikisinde Samassa’ya takıldı. 3 pozisyonun içindeki oyuncu aynıydı: Ekuban... Hücumda tüm yükü sırtlanan Ganalı yıldız, denk giden mücadelede fark yaratan belki de tek isimdi; gol de onun müthiş çabasıyla geldi.
Afobe’yi pas geçince...
45. dakikada araya girip kaptığı topu 40-50 metre çok iyi taşıyan Ekuban, Abdülkadir Ömür’le paslaştı. Devamında temiz bir tek vuruşla ağları havalandırdı. Bu golde dikkat çeken bir diğer nokta; o dakikaya kadar hücumda yokları oynayan Afobe’nin atak gelişiminde pas geçilmesiydi. Hem Ekuban hem de Abdülkadir, hızlı çıktıkları pozisyonda Afobe’yi görmezden geldi. Kısacası bu ikili, bir pozisyonun daha heba edilmesine izin vermedi!
Kırılma anı 72. dakika
Skor avantajını yakalamış olmanın verdiği özvgüvenle ikinci yarıya temkinli başlayan Trabzonspor, alışık olduğumuz şekilde geriye çekildi, kontrataklarla farka gitmeyi denedi. Bordo-Mavililer skoru ‘2’ yapmaya da yaklaştı. 72. dakikada yine Ekuban’ın hazırladığı pozisyonun devamında bu kez Diabate’nin pasında Ganalı yıldız net fırsatı harcadı. 4 dakika sonra ise Gradel belki de maç boyunca ilk kez Serkan Asan’ı geçti. Sol taraftan aktardığı pasta topa son dokunan Hakan Arslan skoru eşitledi: 1-1. İki haftadır skoru bulup arkada iyi kapanan Trabzonspor, bu kez başaramadı. Çünkü karşılarında Erzurum’dan da Ankaragücü’nden de daha tehlikeli ve kaliteli bir rakip vardı.
‘’Kader maçı Antalya'nın‘’
Bir tarafta bu sezon hiç galibiyet alamayan, ligin son sırasına demir atmış Ankaragücü... Diğer tarafta 7 haftadır kazanamayan Antalya... Kıran kırana geçen 90 dakikayı Ersun Yanal’ın ekibi kazandı, 3 puanı getiren golü Podolski’nin asistinde Jahovic attı.
Geçen haftaki Trabzonspor maçına ve dünkü 90 dakikaya bakarsak, Ankaragücü aslında kötü futbol oynamıyor. Takım fizik olarak iyi, oyuncular ellerinden geldiğince mücadele ediyor. Başkent ekibi topla oynama yüzdesi ve şut gibi istatistiklerde de rakiplerinin gerisinde kalmıyor. Ancak çok önemli bir eksikleri var; kalite. İsim isim gitmek gerekirse... Mesela Alper Potuk. Fenerbahçe’de en son kaç yıl önce bir maça direkt etki etmişti veya Beşiktaş patentli Orkan Çınar! Hatırlamak zor. Ankaragücü ilk yarıda hücumda bu iki isme bel bağladı, olmadı! Peki ya rakip Antalyaspor... Dünya yıldızı Podolski akıl almaz bir asist yaptı, ligin artık kendini kanıtlamış forvetlerinden Jahovic çaprazdan usta işi bir vuruşla golü attı.
Bundesliga üçlüsü
Devreye girmeden gelen gol Antalyaspor’a hem direnç hem de özgüven kazandırırken, ikinci yarıda görüntü pek değişmedi. Ankaragücü özellikle son yarım saatlik bölümde ciddi şekilde yüklendi, Ersun Yanal’ın ekibi kontralarla cevap verdi. Bundesliga’da iz bırakmış üç isim Podolski, Sidney Sam ve Nuri Şahin’in birlikte sahada olduğu dakikalarda gösterdikleri uyum ise müthişti.
Orgill rakipte olsa...
Son bölümlerde Ankaragücü sağlı-sollu ortalarla rakip ceza sahasında karamboller yaratırken, Antalyaspor’da ‘yedeğin yedeği’ durumuna düşen Başkent ekibinin eski yıldızı Orgill ise 89’da oyuna girip tam 3 kez gol tehlikesi yarattı. Sırf bu durum bile Ankaragücü’nün ligde neden son sırada olduğunun kanıtıydı. Dün Sarı-Lacivertliler’in Orgill gibi forveti olsaydı belki de maçı kazanacaklardı.
‘’Zirvenin sahibi Alanya!‘’
Turuncu-Yeşilliler, zorlu Konya engelini Babacar’ın ilk yarıda attığı tek golle geçti. 9. maçında 23 puana ulaşan Alanyaspor, “Zirveyi kolay bırakmayacağız” mesajını gönderdi. Üstelik Akdeniz ekibinin hala bir maçı eksik!
Fenerbahçe ve Kasımpaşa galibiyetlerinden sonra hafta içindeki 7-0’lık kupa zaferiyle özgüveni tavan yapmış Konyaspor’un, Alanya’yı deplasmanda ne kadar zorlayacağı günün sorusuydu... Açıkçası ilk 15-20 dakikalık bölüm hariç maçın genelinde inanılmaz bir mücadele ortaya koydular ve rakiplerine kafa tuttular. Fakat sonuçlandırma bölümünde bir türlü istediklerini yapamadılar, daha doğrusu Alanyasporlular yaptırmadı. Ön tarafta Davidson-Bakasetas-Efecan-Babacar gibi teknik ve hücum kapasitesi yüksek 4’lüye sahip bir takımın her pozisyonda bu kadar çabuk geri dönmesi her türlü takdiri hakediyor. Bunun sebebi; elbette Çağdaş Atan’ın taktik anlayışı ve futbolcu grubunun uygulama başarısında saklı. Fakat bir oyuncu var ki; Alanyaspor’un sistemindeki en önemli dişli o: Siopis. Yunan yıldız arkayı toparlıyor, orta alanda her yere basıyor, hücumda da attığı kilit paslarla fark yaratıyor. Dün de inanılmaz çalıştı, tartışmasız maçın gizli kahramanıydı. Ve 37. dakikada gelen günün tek golü... Konyaspor’un önde yakalandığını gören Bakasetas topu hızlıca Efecan’a aktardı, o da müthiş bir ara pasla Babacar’ı arkaya sarkıttı. Yıldız forvet birinci sınıf santrfor vuruşuyla ağları havalandırdı: 1-0.
En çok atan, en az yiyen
İkinci yarıda Konyaspor tempo yaptı. Alanyaspor’un hocası; Fatih, Berkan ve Ceyhun hamleleriyle oyunu tutup, Bareiro ile ikiyi aradı. Paraguaylı forvet, 80’de net fırsatı harcadı. Buna rağmen arkada sağlam kalan Güney ekibi, yine gol yemeden zor bir virajı daha kayıpsız geçmeyi başardı. Maç eksiğine rağmen zirveyi bırakmayan, ligin en çok gol atıp (19), en az yiyen (3) ekibi olan Alanya namağlup unvanının hakkını sonuna kadar veriyor. Ve şu bir gerçek; Çağdaş Atan’ın ekibi istikrarlı şekilde ligin en iyi topunu oynuyor.
‘’Kazanma alışkanlığı‘’
Lewis Baker’ın 45 artıdaki füzesi gol olmasa, kağıt üzerindeki beklentilerin tam tersi bir ilk yarı geçirecekti Trabzonspor... Evet, savunma güvenliği önemli ancak bu durum bazen öyle bir hal aldı ki, geriden top dağıtma işini sadece kaleci Uğurcan Çakır yaptı! Hatta devre arasına girerken, Ekuban ile Uğurcan’ın topla buluşma sayıları (23) aynıydı. Orta ikili Abdulkadir Parmak ve Baker zaman zaman o kadar geriye çakıldılar ki, ön tarafla pas bağlantısını bir türlü kuramadılar. Yine de Avcı’nın kanattan merkeze çektiği Abdülkadir Ömür ileriye yaptığı hızlı çıkışlarla Trabzonspor’a hareket kattı, nitekim Baker’ın golü öncesi frikiği bu şekilde kazandırdı. Bordo-Mavililer’in ilk devredeki en organize ve ciddi tehlikesi ise 16. dakikada yaşandı. Pereira’nın ortasında Nwakaeme’nin gelişine yaptığı vuruş, direk dibinden dışarı çıktı.
Santrfor problemi...
İkinci yarıya daha önde başlayan Trabzonspor, Nwakame-Ömür-Ekuban ile etkili olmaya çalıştı. Ancak Afobe, bu üçlüyü destekleyebilecek işleri bir türlü yapamadı. İngiliz santrfor ne 2’ye 1’lere katılabildi ne de savunma arkasına yaptığı koşularda rakibi tehdit etti! Maçın son bölümleri ise Erzurum maçının birebir benzeriydi. Bordo-Mavililer defansta sağlam kaldı, Ankaragücü ise tüm gücüyle saldırdı. Uğurcan’ın Emre Güral’ın şutunda yaptığı kurtarış da maçın kırılma anlarındandı.
Abdullah Avcı sonrası Trabzonspor galip gelmeye devam ediyor... Belki oyun henüz tatmin etmiyor ancak bazı şeylerin değişmesi elbette zaman alıyor. Aslında hoca kısa vadede en önemli şeyi yaptı, takıma kazanma alışkanlığını kazandırdı.
‘’Horoz'a son darbe Antep'ten‘’
Öncelikle şunu belirtmek gerek; bugün olmasa da yakın gelecekte Denizlispor’da Prosinecki ile yolların ayrılacağı belli... Neden mi? Ligin gerçeklerinden uzak transferler yapıp, özellikle hücumda bu kadar kalitesiz bir kadro kuran yönetim elbette suçu kendinde aramayacaktır! Ve tabii ki 10- 12 oyuncuya fatura kesmektense, tek bir adamı yani teknik direktörü göndermek hem daha az maliyetli hem de kolay olandır!
Maça dönersek... Sumudica, kendine has 3’lü savunmasıyla çıktı, planladığı gibi hızlı hücumcularıyla sonucu aldı. Maçın tek golündeMuhammet Demir’in asisti, Kenan Özer’in imzası vardı. Aslında deplasman performansı sıkıntılı Gaziantep çok da iyi bir 90 dakika çıkarmadı. Ancak en büyük avantajları; 8 maçta toplam 5 gol atabilen ve tek skor umudu 35’lik Rodellaga olan bir takımla karşılaşmalarıydı.
Kırılma anı 25. dakika
Gaziantep’in golü öncesinde 25. dakikada Bergdich’in kaçırdığı yüzde yüzlük pozisyon, maçın kırılma anıydı. Devamında, sadece 40 saniye sonra konuk ekip ağları havalandırdı. İkinci yarıda Denizlispor, en ciddi gol fırsatını Mesanovic ile yakaladı ancak bu vuruşu da Günay çıkardı. Maçın son bölümlerinde ise Denizlispor kalecisi Pantilimon ve stoper Oğuz Yılmaz’ın ekstra performansları olmasaydı, Gaziantep FK belki de fark yapacaktı.
‘’Kayseri'yi Hatay da yıktı!‘’
Sivas ve Rize yenilgileri sonrası hocası Bayram Bektaş’ı gönderen Kayserispor, kötü gidişi durduramadı. Hatayspor, Diouf’un tek golüyle kazanırken, 2 maç eksiğine rağmen puanını 11’e çıkardı.
Hücum opsiyonları üretmekte sorun çekmeyen iki takımın net sıkıntısı; kalite eksikliğiydi. Bir de buna her iki kalecinin performansı eklenince, ilk yarıda gol sesi gelmedi. Ligde yüzde 75’in üstünde başarılı kurtarış yapan 7 file bekçisinden 2’si olan Lung ve Munir, takımları adına yine fark yarattı. Bu dengeyi bozabilecek tek şey; ya bireysel bir hata ya da taraflardan birinin 10 kişi kalmasaydı... Öyle oldu. Kayserispor’un en yetenekli ayağı Henrique, 54. dakikada ikinci sarıdan atıldı. Sonrasında Hatayspor, rakip sahada daha çok boşluk yakaladı ve dünkü maça kadar ligin en az orta yapan takımı olmasına rağmen sol taraftan Mesut’un ortasında, Diouf’la golü buldu: 0-1. Eksik Kayserispor devamında mecburen riskler aldı. Ancak bir türlü organize atak yaratamadı. Burada Alibec’e ayrı parantez açmak gerek... Sumudica’nın Gaziantep’e getirmek için haftalarca uğraştığı hatta yönetimi dahi karşısına aldığı vatandaşı, dün çok etkisizdi. Kvrzic’e yarattığı pozisyon dışında pek birşeyini göremediğimiz Rumen forvet, üstüne üstlük duran topları kullanmaya da çok hevesliydi!
Bu kadar gol kaçmaz!
Hatayspor ise özellikle son 20 dakikalık bölümde arkayı boş bırakan Kayserispor karşısında bazen bencillik, bazen de şanssızlık eseri net fırsatları harcadı. Farkı kaçırdı. Kayserispor yakaladığı frikiklerden birini gole çevirse, futbolun ‘atamayana atarlar’ kuralı devrede olacaktı!
‘’1 puandan değerli‘’
İhsan Derelioğlu, takımın başına idareten koyulan bir hocadan çok daha fazlası olduğunu sahaya sürdüğü 11’le gösterdi. İlk 7 haftada hemen hemen benzer bir kurgu ve iskeletle çıkan Trabzonspor’un dün farklı bir planı vardı. Açıkçası ligin en zor deplasmanında buna cesaret etmek bence değerliydi. “Kaybedecek bir şeyi olmayanlardan korkmalısın. Çünkü onlar, kazanmak için her şeyi yaparlar” sözünden hareketle İhsan hoca, iyi bir maç önü hazırlığıyla elinden geleni ortaya koydu. Sonrasında iş oyunculara düşüyordu...
Sörloth olsaydı...
Trabzonspor ilk yarıda bu sezon hiç olmadığı kadar mücadele etti ancak sonuç üretme noktasında Djaniny hiç etki gösteremedi. Özellikle 25. dakikada öyle bir pozisyon yaşandı ki, akıllara hemen Sörloth geldi! Flavio’nun uzun pasında arkaya sarkan Djaniny 30-35 metre topu sürdü, karşı karşıya durumda net fırsatı harcadı. O Djaniny için ilk devrede 2 pozisyon daha hazırlandı fakat atamadı. Alanyaspor ise en ciddi tehlikesinde 39. dakikada Bareiro golü bulmasına rağmen ofsayt kararına takıldı. Açıkçası ilk 45’te Alanya’nın Trabzonspor’dan önde olduğu tek nokta; etkili duran top kullanmalarıydı.
Duran top sorunu
İşte o fark, ikinci yarının henüz başında Trabzonspor’un golü yemesine neden oldu. Maç boyunca çıktığı her topa vuran Caulker, Bakasetas’ın ortasında ağları havalandırdı. Devamında hemen Yusuf Sarı ve Afobe hamleleri geldi. 59. dakikada da Bordo-Mavilileri skoru eşitledi. Uğurcan Çakır, hücumdaki yaratıcı oyuncu eksikliğine nazire yaparcasına 70-80 metrelik nokta atışı bir degaj kullandı. Serkan’ın pasında Afobe ile Caulker arasında sıkışan top, Alanyaspor’un stoperine çarpıp filelere gitti.
Karşılıklı hamleler...
Sonrasında her iki hocanın karşılıklı hamleleri vardı... Çağdaş Atan’dan 4 değişiklik geldi, İhsan Derelioğlu ise Newton’dan hiç görmediğimiz şekilde merkezi güçlendirdi! Maç boyunca direnci düşmeyen Trabzonspor 88’de Yusuf Sarı, 90+1’de Afobe ile öne geçme şansı da yakaladı ama olmadı. Evet, Fırtına dün belki kazanamadı ancak ‘yetersiz’ olduğu öne sürülen bu kadro, doğru planlamayla neler yapabileceğini kanıtladı.
‘’Remy atıyor Rize coşuyor‘’
Kadro potansiyelleri, transfer hamleleri ve hatta kulübeleri neredeyse birbirine denk iki takım karşılaştı dün... Ancak bu dengeyi değiştirecek bir adam vardı: Loic Remy... Senelerdir ‘büyük’ takımlarımıza önerilen ancak beğenilmeyen 33 yaşındaki yıldız, bonservisi elinde 1 milyon Euro maaş maliyetiyle geldiği Rize’de fark yaratıyor, bana kalırsa ilk 7 hafta itibariyle ligin en etkili forvet performansını gösteriyor. Nitekim Remy dün 6. golünü attı, 33. dakikada ustalık ve klas kokan bir tek vuruşla ağları havalandırdı. Fakat şunu da belirtmek lazım; ilk yarıda konuk takım, Rize’ye göre çok daha tehlikeli pozisyonlar yakalamıştı. Dün Remy’nin üstünde Sarı-Kırmızılı forması olsaydı; ilk 45, 2-3 farkla Kayserispor’un lehine geçilebilirdi... Fernandes ve Kanga çok net fırsatları heba etti.
Boldrin ve Henrique farkı
İkinci yarıda her iki hoca da üst üste hamleler yaptı. Tomas, merkezi sağlam tutmaya çalıştı. Koltuğu sallantıda olan Bayram Bektaş ise tüm hocum kozlarını oyuna aldı. Sıkışan maçta takımları adına Boldrin ve Pedre Henrique sıyrılan futbolculardı. Rize’nin 10 numarası ceza sahası dışından denedikçe denedi, Henrique de beraberlik için elinde ne varsa sahada gösterdi. Hatta 90+1. dakikada bireysel çabasıyla golü de attı fakat VAR’dan gelen ofsayt kararına takıldı. Kısacası kafa kafaya geçen maçta, dün ‘Remy’si olan kazandı!