Hüseyin Çimşir maçı izleyince veya skoru görünce, “Ben nerede yanlış yaptım?” demiştir herhalde! Erzurumspor’un başında çıktığı 4 maçta gol dahi atamadan kaybeden Hüseyin hoca, en basitinden dün 2 asistle yıldızlaşan Emrah Başsan’a sadece 1 kez 11’de şans vermişti. Atmaktan ziyade yememek hep onun önceliğiydi. Kaybettikçe de sürekli oyuncularını hedef göstermişti! Dün ise Mesut Bakkal daha ilk karşılaşmadan farkını hissettirdi. Oyuncularını çok iyi motive ettiği, gelir gelmez havayı değiştirdiği daha maçın başında belliydi. Kurgusu ve planı oturmuş, oyun alışkanlığı yakalamış Malatyaspor’la karşılaşmalarına rağmen ilk dakikadan itibaren çok istekli, ‘bu maçı alacağız’ mesajını veren bir Erzurumspor vardı. Çok istedikleri golü de, devre bitmeden Emrah’ın asistinde Gomes attı: 0-1.

Erzurum için lig başladı

İkinci yarıda Malatyaspor Acquah ile skoru dengelese de sadece 5 dakika sonra Emrah Başsan yine müthiş bir pas verdi, bu kez günün iyilerinden Donald topu ağlara gönderdi: 1-2. 71’de ise Dadaşlar’ın yıldızı Obertan çok şık golle Malatyaspor’un direncini tamamen kırdı: 1-3. Sonuç olarak dün tam 3 ay sonra galibiyete uzanan, 3 puandan çok daha büyük kazanımlarla Malatya deplasmanından ayrılan bir Erzurumspor vardı. Dadaşlar için lig yeni başladı...

Hem Konyaspor’un hem de Kayserispor’un acil 3 puana ihtiyaç duyması, daha maçın başında oyunu ‘rus ruletine’ çevirdi. Orta sahalar çabuk geçildi, savunma güvenliğini her iki taraf da fazlasıyla ihmal etti. İlk devrede rakibine oranla daha etkili gözüken Kayserispor, 29’da Campanharo, 37’de Kolovetsios’la direklere takıldı. 44’te de Sapunaru’nun müthiş şutunu Sehic çıkardı. İlk yarı böyle bitecek derken, hakem Ali Palabıyık devreye girdi. Ceza sahasında topsuz pozisyonda enteresan bir kararla Kayserispor lehine penaltı verdi. Henrique, beyaz noktadan topu ağlara gönderdi: 1-0. Çok ilginç düdükler gördüğümüz sezonda, hakemlerimiz her geçen maç ‘daha nasıl enteresan karar verebiliriz’ dercesine birbirleriyle yarışıyorlar adeta!

İkinci devrede tempo yapan Konyaspor, Lenonn’un kendini yere atması sonrası ikinci sarıdan kırmızı görmesiyle 11’e 10 oynama avantajını yakaladı. Fakat hücum hattındaki kalitesizlik ve zaman zaman da beceriksizlikten dolayı bir türlü golü atamadı. Özellikle 79’da Shengelia’nın boş kaleye atamadığı bir top vardı ki, jenerikler arasına girecek cinstendi!

Skandal penaltılar...

İlk yarının sonunda olduğu gibi maçın bitimine doğru Ali Palabıyık yine varlığını hissettirdi! İlki kadar tartışmalı bir penaltıyı bu kez Konyaspor’a verdi. Uğur Demirok 89’da skoru eşitledi. 90+8’de ise Guilherme’nin pasında Marko Jevtovic işi bitirdi: 1-2. Kayseri’nin galibiyet hasreti 9 maça çıktı, Konya ise üst üste 2 yenilginin ardından ligde kazandı.

Kupa dahil 7. günde 3. maçına çıkan Trabzonspor, yorgunluktan mıdır bilinmez mücadelenin genelinde beklenen kaliteden uzaktı. Bordo-Mavililer bu açığı mücadele gücüyle kapatmaya çalıştı. Ancak çok fazla baskı yedi. Savunmadan çıkmakta zorlanan, 3’lü orta sahaya rağmen beklediği katkıyı alamayan Trabzonspor her şeye rağmen ilk yarıda sağlam kaldı. Hücumda ise birkaç cılız atakta Nwakaeme ve Djaniny ile tehlike yarattı.

Uğurcan faktörü

İkinci devrede herkes Trabzonspor’dan daha farklı bir görüntü bekliyordu kuşkusuz. Ancak Bordo-Mavililer, ilk yarının da gerisindeydi. Özellikle 60. dakikaya kadar Hataysporlular, Trabzon kalesini abluka altına aldı. Bu anlarda Uğurcan Çakır yıldızlaştı. Sadece 45-55 arası tam 4 net kurtarış yapan başarılı kaleci, takımını ayakta tutmakla kalmadı, arkadaşlarına direnç de kazandırdı. 65’te Nwakaeme ile gole yaklaşan Fırtına, 74’te duran toptan işi çözdü. Baker’ın kornerinde Vitor Hugo yine müthiş bir zamanlamayla yükselip, meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. Son 15 dakikalık bölümde Hatayspor panikle saldırdı, en net tehlikeyi ise 82’de Diouf yakaladı. Ancak yine dışarı attı.

Sonrası daha önemli

Elbette dünkü maçı kazanmanın çok başka bir anlamı vardı... Hayatını Trabzon’a adayan Özkan Sümer’e oyuncuların yapacağı en güzel veda; bu 3 puandı. Ancak esas önemli olan, yönetenler için bundan sonrası... ‘Efsane’nin bıraktığı mirası yüceltmek, daha iyileri için mücadele etmek ve Trabzon’un çocuklarına hakettikleri değeri vermek gerek.

Ersun Yanal’la toparlanan Antalyaspor, Kayserispor’u ilk yarıda bulduğu iki golle yıktı. Amilton’un perdeyi açtığı maçı, Fredy ile kazanan Kırmızı-Beyazlılar, 17 puana ulaştı. Galibiyet hasretine son veremeyen İç Anadolu ekibi ise 10 puanla ateşte kaldı.

Ersun Yanal göreve geldiğinden bu yana Antalyaspor’un oyun olarak hep yukarı doğru sivrilen bir ivmesi var. Kağıt üzerindeki iyi kadrolar, takıma dönüşmediği sürece başarılı olamıyor. Akdeniz ekibinde bu eksikliği gidermek için kompakt savunmadan işe başlayan, takım boyunu kısaltan deneyimli hoca yıldız isimleri yardımlaşmaya ikna edince ayarlar yerine oturmuş. Kayserispor da geri dönüşlerde geç kalınca kalabalık Antalya hücumları pozisyonları da golleri de bulmakta zorlanmadı. Adis’in asistinde 37’de gelen Amilton golü oynanan agresif iç saha oyunun hakkı. 40’taki hızlı hücumda Fredy’nin net bitirişi ise Kayseri’nin havlu attığı an... Fernandes’in ‘geliyorum’ diye bağıran golü yürüyerek takip etmesi ise tam bir umursamazlık. Bir zamanların yıldızı olan Portekizli futbolcu para almaya devam ediyor ama belli ki futbolu kafada bitirmiş.

Goller ‘VAR’ ama...

2-0’lık yenilgiye rağmen Samet hocanın iki hamlesi geri dönüş için diriltti takımı. Henrique ile doğru kararlarla VAR’dan dönen iki gol de buldular. Ancak Antalyaspor artık attığı gollerin değerini bilen bir ekip. Kalan sürede skoru korumayı bildiler, zorlu periyoda 3 puanla girdiler. Kayserispor devreye kadar ne puan toplarsa kâr. Aybaba’ya güvenip gelen gidenleri şimdiden kesinleştirmeliler. Çünkü Hasan Hüseyin de gittikten sonra bu orta sahayla fazlasını beklemek hayalcilik.

Beşiktaş’ı mağlup eden Alanyaspor, Denizli deplasmanında yıkıldı. Yalçın Koşukavak yönetiminde ilk karşılaşmasını oynayan Yeşil-Siyahlılar, Rodellaga’nın tek golüyle galibiyete uzandı, bu sezon ilk kez evinde maç kazandı. Güney ekibi ise Galatasaray ve Fenerbahçe’nin yenildiği haftada büyük fırsat harcadı.

Sadece puan cetvelindeki konumları değil; transferdeki yönetim başarıları, oyun anlayışları ve futbolcu kaliteleri birbirinin tam tersi iki takım karşılaştı dün... Aradaki bu farkı kapatabilecek belki de tek faktör; mücadele gücü ve maç konsantrasyonu. Denizlispor özellikle ilk yarıda, lider rakibinden daha çok koştu, daha çok savaştı, sahadaki herkes birbirinin açığını kapatmaya çalıştı. Bir de henüz karşılaşmanın başında Rodallega ile golü bulunca, dirençleri ciddi şekilde arttı. Kısacası ligimizdeki ‘yeni teknik direktör ilk maçında fark yaratır’ tezi, Denizli’de bir kez daha doğrulandı. İlk devredeki planı kusursuz işleyen Yalçın Koşukavak, bu bölümde rakibine sadece 2 kez (biri yan top, diğeri duran top) pozisyon şansı tanıdı.

Baskı var, sonuç yok

İkinci devrede ise Efecan hamlesiyle hücumda daha etkili olan fakat arkada da ciddi boşluklar veren bir Alanyaspor vardı. Bunu fırsat olarak kullanan Denizlispor, 59’da Sagal’ın şutuyla ikiye yaklaştı, top direkten döndü. Devamında 2 kez tehlike yaratan lider, 70’te Juanfran ile net bir pozisyonu harcadı. 71’de Murawski’nin atılması sonrası 10 kişilik ev sahibi iyice kapandı. Alanyaspor ise müthiş baskıya rağmen bir türlü kilidi açamadı. Liderle sonuncunun maçları kağıt üzerinde kolay gözükse de her zaman sürprizlere açıktır... Dün de böyle bir tablo yaşandı. Denizlispor haftanın en flaş sonucuna imza attı.

Öncelikle 8 günde oynanacak 3 lig maçı öncesi Diabate, Bilal ve Plaza’yı kadro dışı bırakmak, her haliyle çok cesur ve önemli bir karar... Bu kadro darlığında ‘kendi ayağına sıkmak’ pahasına 3 hücumcuyu takımdan uzaklaştıran, ‘gerekirse gençleri oynatırım’ diyen Abdullah Avcı, kalanlara da net şekilde gözdağı vermişti aslında. Bu hamle, hemen etkisini gösterdi Rize maçında. Trabzonspor, Avcı dönemindeki en iyi ilk yarı performansını sergiledi. Tartışmalı bir penaltı golüyle 1-0 geriye düşmelerine rağmen önde bastılar, hiç olmadığı kadar rakip ceza sahasına girdiler ve 45 dakikada tam 11 şut attılar.

Avcı’dan hücum hamlesi

İkinci yarıda ilk golün sahibi Skoda’nın müthiş vuruşu sonrası direkten dönen top, Bordo-Mavili oyuncuları kendilerine getirdi. 51’de Ekuban’ın ceza sahasında yerde kaldığı pozisyonda hakem Ali Şansalan, ilk devredeki penaltıyı telafi etti! Ganalı yıldız, beyaz noktadan skoru eşitledi: 1-1. Sonrasında daha iştahlı ve özgüvenli oynamaya başlayan Trabzonspor’da, Abdullah hocanın Yusuf Sarı ile hücum hamlesi geldi.

Tek sorun orta saha

66’da Marlon’un güzel pasında günün tartışılan ismi Djaniny bu kez ağır kalmadı ve topu ağlara gönderdi: 2-1. Devamında Bordo- Mavililer 3. golü atabileceği pozisyonlar da yakaladı fakat farkı artıramadı. Her şeye rağmen kupaya erken veda sonrası üstelik de geriye düştüğü maçta kazanıp, sıkışık fikstüre galibiyetle girmek önemliydi. Evet, hâlâ çok ciddi eksikler göze çarpıyor, özellikle orta sahada. Ancak bu takım, hücumdaki yetenekli ayakları ve sağlam savunmasıyla yine de umut veriyor. Gerisi Ocak transferinde yönetime kalıyor.

Kayserispor ne kadar hızlı ve iştahlıysa; Trabzonspor da o kadar yavaş ve temposuzdu ilk yarıda... 15. dakika geride kaldığında ev sahibinin tam3 pozisyonu vardı. Bordo-Mavililer ise bu bölümde sadece Baker’ın kornerinde Vitor Hugo’nun kafasıyla tehlike yarattı. Trabzonspor’un ilk yarıdaki diğer pozisyonu da yine kafayla geldi. Ekuban, kaleciyi geçemedi. Avcı döneminde ilk kez bu kadar kopuk ve uyumsuz bir görüntü veren Trabzonspor’da özellikle Baker ve Pereira’nın kötü performansı rakibin ekstra baskı kurmasını sağladı. Bordo-Mavililer’in son 15-20 dakikalık bölümdeki şansı; Kayserisporlu oyuncuların son andaki yanlış tercihleri ve vuruş beceriksizlikleriydi.. Ve Marlon’un 44. dakikada çizgiden çıkardığı topu da unutmamak gerekli!

Doğru hamleler ama...

İkinci yarı başlarken Abdullah Avcı’dan Afobe ve Serkan Asan hamleleri geldi. Diabate ile Pereira’yı kenara alan Trabzonspor’un hocası, Afobe’yi ileriye koyup, Ekuban’ı daha serbest bir rolde oynatmaya çalıştı. Sırf bu diziliş farkı bile Fırtına’nın daha etkili görünmesini sağladı. 52. dakikada maçtaki en organize atağını geliştiren Trabzonspor, aynı pozisyonda önce Abdülkadir Ömür sonra Baker’la gole yaklaştı.

Bu hücumla zor

65’te Fernandes’in şutunda Uğurcan çok iyi bir kurtarış yaparken, 78’de Kayserispor inanılmaz bir fırsat yakaladı. Lopes’in içeriye çevirdiği topta Muğdat’tan önce araya giren Serkan Asan, golü engelledi. 87’de Ömür’ün pasında rahat durumdaki Afobe topu önüne alabilse, kaleciyle karşı karşıya kalacaktı ama yine yapamadı! Trabzonspor ‘kazanamıyorsan, kaybetmeyeceksin’ tezini haklı çıkarabilecek bir 90 dakika geride bırakırken, özellikle hücumdaki etkisizlik geleceğe dair kafalarda soru işaretleri yarattı.

Abdullah hoca doğru tespit ve doğru teşhisle 3 haftada Trabzonspor’a 7 puan kazandırdı. 8. hafta sonunda en çok gol yiyen (15) takım, bu 3 maçta sadece 1 gol yedi; daha da önemlisi oldukça az pozisyon verdi. Ancak ligin henüz 4’te 1’ tamamlanmışken, yeni dönemdeki ilk puan kaybının ardından yine transfer havasına girildi! Orta sahadaki sayısal eksiklik, alternatif stoper beklentisi, yeni bir sol bek ve hatta 10 numara... Trabzonspor’u takip eden herkese göre ihtiyaçlar farklı fakat bir de 11 haftalık periyodun gösterdikleri var...

Bordo-Mavililer, Abdülkadir Ömür ve Nwakaeme’nin yeteneklerini kıymetlendirecek, Ekuban’ın kilit paslarını değerlendirecek, sırtı dönük doğru oynayabilecek kısacası rakip savunmaya her şekilde tehdit oluşturabilecek bir forvet arıyor. Mevcut oyun net olarak bunu istiyor.

O defter kapandı

“Keşke Sörloth olsaydı” romantizmine girmek elbette gereksiz. O defter kapandı. 33 gol attı, kariyerinin en iyi sezonunu oynadı ve tarihe geçecek bir satışla kiralık geldiği kulübe 11 milyon Euro kazandırarak ayrıldı. Onun kadar atanı bulmak elbette zor ancak yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı Sörloth tarzında bir santrfor şart. Bazen bir oyuncu öyle performans gösterir ki, etrafındakilerin de değerini yükseltir. Bazen ise tam tersi!