‘’Sacha Boey muhteşemsin...‘’
Direkten dönen toplar, kaçan penaltı, iki sarıdan atılan Abdülkerim. Aslanlar aslanı Boey’den başka herkeste; fizik güç zaafı sırıtan 10 kişilik Sarı Kırmızılı tarafa ‘Gazisaray’ demeyelim de ne diyelim Allah aşkına? Hele Kerem harbiden ediyor hınca hınç dolu tribünler ve camiayı verem! Savunma aksiyonlarında zaten yoktu, uzun süredir hücumda da yok. Demek ki derdi çok. Sanırım terapi ihtiyacı da çok. Gaziantepspor dikkat çekici şekilde çıkmamakta ısrarlı. Galatasaray mı? Gol kovalıyor gözükürken, konuk lahmacun hamuru gibi bir kabardı, Sagal 27’de Maxim asistinde golü attı: 0-1. Gel de şimdi onca nafile hücuma yanma. Galatasaray’ın istenilen vasıfları yakalamasını da sabırla bekle.
Önemli bir sınav verdi
Bu takım olacak, olacak da zamana da, ihtiyaç olacak. Okan Buruk dün gece önemli bir sınavdan alnının akı ve 3 puanla, üstelik 45 dakika 10 kişiyle mücadele etmek zorunda kalmasına rağmen çıktı. Devam Okan Buruk, mücadele et kalma buruk. Zaten böyle zorlu işlerden daima başarıyla çıktığın için camiada çok fazla sana inanan. 36’da Yunus mükemmelliği ve rakip savunmacı asisti Gomis’le 1-1 Aslanlar gol ararken 45’te Abdülkerim’i kaybetti! İkinci yarı müthiş bir Boey ve özlediğimiz Galatasaray sahadaydı. 72’de Gomis’in kaçırdığı penaltıyı kurtaran Günay’ın ayağı sanki çizginin ön tarafındaydı! 90’da Seferovic Galatasaray’a şeker tadında bir gol atarken, Gaziantep tarafını da galiba diyabete uğrattı: 2-1. Galatasaray dün gece Galatasaray gibi oynadı ve kazandı. Beklenenler çok ince detaylara kaldı.
‘’Gürcistan'da rezillik!‘’
Ev sahibinin motivasyon değerleri, mücadelesi ve potadan 88 - 83 galip ayrılmasına elbette saygı! Saygı da Furkan’a soyunma odası koridorunda reva görülen saldırıya ne demeli ? Baş rolde de resmî emniyet güçleri. Yani Gürcistan polisi. Cast ise Gürcü yedek sporcular ve resmî görevliler. Ayıptır ayıp! O gençler size emanet değil mi eeeey Gürcistan devleti?
Komşu (!) Gürcü’ler spor adabına sığmayacak bilumum çirkinlikleri basketbol kitabına uydururken, masa hakemleri de oyunun 28 saniyesini badem etti. Olgun Sanadre gencecik Furkan’a önce faul yaptı, sonra üzerine gidip birşeyler söyledi. İtişme başladı, ortalık karıştı saat mı ? Çalıştı !
Türk Milli. Asketbol takımımız her antrenmana, adeta deplasman müsabakasına gider gibi gidiyor. Olmaz! Made in Turkey FIBA Turgay ise, kulağı üzerine yatmış sütre gerisinde bekliyor. Bu iş oğluna başkanlık sözü verdiğin babanın, seçimde sana kıyak yapmasına benzemez Turgay ! ‘Katran ve tüy’ için bir numaralı aday olduğunu kanıtlar. Çünkü karşında şimdi; Ay Yıldızlı basketbolcularımıza ve TBF’na her türlü musibetliğin yapıldığı Türkiye Cumhuriyeti var.
Efes Pilsen - Aris ; Torino finalinde basketbol adabına aykırı, her türlü haydutluğa bizzat şahit olmuş fakat bir milli müsabakada benzer operasyonlara ; tevessül edilebileceğini hiç aklıma getirmemiştim!
Ergin Ataman ve sporcularına; yiğitçe mücadeleleri sonunda ‘ geçmiş olsun ‘ diyor, üzüntülerini milletçe paylaştığımızı bilmelerini istiyorum.
Bilumum kirli oyunlara geldik ve 2 uzatmanın neticesinde 88 - 83 kaybettik. Önümüze bakacağız, bakmak zorundayız ‘bu kirlilikle uğraşılır mı, uğraşılmaz mı, acaba değer mi?’ diye. ‘To be or not to be’ meselesi ortamının tam ortası yani!
‘’Yola devam…‘’
Made in Turkey Turgay’ın FİBA’sı A Milli Basketbol Takımımız’a ; Avrupa Şampiyonası için yüzde 7 şans vermişti ! Bir zamanlar Yugoslavya, Yunanistan egemenliğindeki FIBA turnuvalarında, neler neler olup ne işler döndüğünü hatırlayınca; canım sıkıldı valla. Acaba bir provokasyon da, Made in Turkey Turgay zamanında mı kurgulandı acaba diye! Neden? Türk Milli Basketbol Takımımız ve Anadolu Efes’in, en kritik müsabakalarının nasıl üst üste bindirildiğini anımsadım tabii. Basketbolcularımızı maddi. manevi yer ile yeksan etme çabası humanlarına; ‘tüy&katran’ formülü aklıma geldi hemen. Bu şık buluş şampiyon BJK Basketbol takımı efsanesi Ali üstadımız’dan esinlenilmiştir.
Bulgaristan her branşta, hatta trafikte dahi Türk milletine karşı daim yüksek motivasyon hamilidir. Üstelik bu kez kadroları da iyi idi ama asla bizim çocuklarımız kadar değil. Kalite ve oyun kurgusu artılarımıza rağmen ilk yarı zorlandığımızı söylemeliyim. Ekstra motivasyonlu Bulgar ekibi, çok kolay sayı buldu. Hepimizi şaşırttı. Rakibin Bost ve Vezerkov mükemmelliklerine diğer arkadaşları da uydu. Müthiş isabetli oynadılar. Hatta şöyle ifade etmeliyim , azimle nereden salladılarsa sayı buldular! Aynen ‘sabırla direnen, mermeri bile deşer…’ sözü gibi bir şeydi yani ilk iki periyot.
Gelelim bize ; istenilen anlamda konsantre başlamadık. Futboltif deyimle kademe anlayışımız ve adam paylaşımımız defoluydu! Yediğimiz sayılar çok oldu. Oldu da biz de attık ve savunma gardımızdaki gaflarımızın cezasını ağır şekilde ödemekten kurtulduk.
İkinci devre Bulgar ekibi yoruldu, yorulunca şut isabeti azaldı. Uzun sözün kısası biz açıldıkça onların nefesi tıkandı. Larkin’in devreye girmesi ve sayı yapmaya karar vermesi, hele hele Alperen’in onca sayısından sonra Harlem oyuncularını dahi kıskandıracak ters smaçı, Bulgar’ları yerle bir etti 101 - 87 Diğer evlatlarımız da üç ve dördüncü periyotta şahaneydi… Yarın sıra evvel Allah Gürcistan’ı da yenmekte yani…
‘’Sadece finansal kriz mi?‘’
Futbol kulüplerimizin finansal kriz içinde bunaldığını, bilmeyen var mı? Trabzonspor ve Galatasaray Türk futbolunun 4 büyüğünden ikisi!Dün gece izlenen ayak topunda ‘Büyük’ yaftası iliştirilebilecek ne vardı, kaçan; kaçırılan fırsatlar dışında? İlk yarı top yüzde 60 Galatasaray’da ama her iki takım adına yaşanan tüm etkinlikler, hemen hemen pata pata. Mimarlar projeyi doğru hazırlamış olsa da; usta-kalfa ve amelelerin; yeterli performans hamili olduklarını kimse iddia edemez. Futbol oyunu ülkemizde sahaya çıkmamış yıldız etiketlilerin, haybeye şişirilmesin de, asla affetmez!Halep oradaysa arşın burada, dün gece de Trabzon’da! Şekerovic dün gece ofsaytovic kılığına bürünmüştü! Kerem; harbi bir tuhaf. Vuruşunu Taha kurtarmadı, Kerem topuğuna nişanladı! Yunus iyi niyetli ve gayretliydi.
Doğru karakterlerle yol almalı
Birçok elit oyuncusundan yoksun Trabzonspor, onca yorgunluğuna ve eksiklerine rağmen yaşadığı kadar, pozisyon yaşattı. Fizik yorgunluklarına rağmen, konuğun dinlenik hali bir fark yaratamadı! Gomis 37 yaşına rağmen, 2 fırsat yakaladı biri soldan diğeri sağdan dışarı gitti! Ali Palabıyık futbolcu dandiklik ve yutturmacalarına asla taviz vermeyen bir yapı. Bu erdemli duruşu sebebiyle de geçtiğimiz sezon hak etmediği sıkıntılar yaşadı. Kriz bitsin isteniliyorsa, bu tür doğru karakterlerle yol alınmalı. Türk futbolunu ve büyüklerimizi masterler ayaktopu gösterileri kıvamından kurtaracak; menacerler bulunmalı!Havada bulut, bu kafalarla Türkiye’de doğru dürüst futbolu unut!Dev(!) kapışma 0-0 bitti.
‘’Analog'un yüreği yoktur!‘’
Geçtiğimiz sezon Rizespor - Galatasaray deplasmanındaydım. Müsabaka sonrası hakem Ali Palabıyık’ın; dürüstçe, futbolcuların kandırma girişimlerine takılmadan mükemmel bir 90 dakika yönettiğini de, yorumumda paylaştım.
Fakat genç ve güvenilir hakemimiz, maalesef aklın alamayacağı bir tutumla karşı karşıya kaldı ve katiyen katılmadığım cezaya maruz kaldı. Doğru dürüst hakemlik ve yönetim adına dürüst vicdanlar için büyük yara idi tabii!
Aradan geçen bunca zaman sonrası; Ali Palabıyık Trabzonspor - Galatasaray 90 dakikasında! MHK analog sinyallere itibar eden bir seçimi, tercih ediyor yanılmıyorsam. Eğer öyleyse ‘analog sisteminin yüreği yoktur ki’ diye iddia ediyorum bende! Sinyaller sisteminden ibaret bir yapı olan analog, Palabıyık’a göz göre göre geçtiğimiz sezon zerre hak etmediği bir haksızlığın reva görüldüğünü nereden bilecek ?
Gencecik insana yine Karadeniz sahilinde, çok kritik müsabakada görev sinyali göndermenin, çocuğu azgın ve tehlikeli dalgalar arasına atmaktan ne farkı var? MHK başkanı Sabri Çelik’in; bir sezon önce Palabıyık’ın maruz kaldığı haksızlığa kulak kabartması ve gencimizi ‘girdap’ tehlikesine karşı korumasını bekliyorum. Sinyaller mekaniktir, hissizdir ama Çelik bu işleri ziyadesiyle yaşamış bir güvenilir ve oldukça deneyimli eski hakemimizdir.
Trabzonspor deplasmanına Galatasaray taraftarlarının alınmaması da, bir başka muamma ! Bu vaziyete ilk isyan etmesi gerekenin Ahmet Ağaoğlu olduğunu düşünürüm. Hümanist, sportmen olarak tanıdığım dostum, bu tatsızlığa nasıl olur da sessiz kalır? Çok çok iyi biliyorum ki bu hal; Faruk Özak, Hüseyin Tok, Necmi Perekli, Yavuz Yaylı ve Trabzonspor’un ilk başkanının oğlu Kemal Ulusoy ve daha birçok Trabzonlu kadim dostumu, rahatsız etmiştir. Bizler ömrümüzü sporda barış ve dayanışma felsefesi üzerine inşa etmiş sporseverleriz. Bilirim, bilirler.
Ömrümce dostluk ve centilmenlik çerçevesi içinde seyrettiğine şahit olduğum Trabzonspor - Galatasaray 90 dakikalarına; limon sıkma gayreti hiç hoş olmadı. Dilerim Palabıyık ve sporcular bu gayretkeşleri utandırırlar. Her iki camiaya da başarılar.
‘’Draga Seferovic, merci Gomis…‘’
Galatasaray dün gece olmadık fırsatları kaçırdı, kulübede Gomis iyi ki vardı. Beklenen değerlerde performans örneklemeyen futbolcu sayısı da fazlaydı. Bunların içinde ‘golcü markası’ hamili Bosnalı ziyadesiyle göze battı. Attığı gollerle değil, kaçırdıklarıyla tabi!
Sevgili Seferovic rakipler için de olma lütfen ŞEKERovic! Üç haftadır rakip savunmalar için şekerden farkın yok inan. Hele hele dün gece! Kaleci Serkan ile karşı karşıyasın. Uzak, yakın, üst direğe plase yapsan, kırıntı gibi olduğu yerde kalacak kaleci Serkan. Oysa yüzde 100 gol fırsatında asistçiliğin tuttu, hem de markajdaki adama! Top gitti dışarıya. Bir de direğe çarptırdığın top var 50’de. Atamadıkça kırıntıyı iyice büyüttün ve taş gibi somun ekmek yaptın. Kerem, Yunus, Oliveira şutları sadece kaleci çalıştırma kıvamında olup, Boey vuruşu ve diğer denemeler ise ısınmış Kırıntı mükemmelliğiydi.
Futbol doğruları, taktik, teknik, pas, plan, projeden ziyade Galatasaray ilk yarı ‘çarpışan otomobil’ oyunu misali telaşta! İkinci yarı daha toparlansalar da, Gomis olmasa yandılar ha!
Kerem’in de gün geçtikçe Galatasaray sevdalılarını verem etmeye doğru yol aldığını söylemeliyim. Savunma da hata tutkusundan asla taviz vermiyor! Demek ki, daha da yoğun mesai ve konsantrasyon gerekiyor. Tin tin tini mini hanım ne derseniz deyin Gomis’i seviyor canım. 88’de Bunalımsaray’ı yine yedekten gelip canlandıran ve attığı golle Aslanların umutlarını katlayan, Fransız’a merci çok merci değil mi: 0-1.
‘’Rüyalar gerçek olsa!‘’
Etraflıca bilgi sahibi olmadığımız konuda, kendi bildiğimizi dikte etmeye meraklıyız. Bilgi hamili olmadan; fikir sahibi, kanaat önderi olma hali yani! Evinde Adana Demir yenilgisi yaşayan Giresunspor hakkında, hangimiz kolay lokma olacağı kanaatiyle ASY NEF‘e gelmedi? Oysa Hakan Keleş’in 3 senedir mütevazi kadrosuyla, mükemmel işler ürettiğini düşünmeli, Galatasaray’la ligde 4 kez karşılaşıp; iki defa yendiğini de hatırlamalıydık! 0-0 berabere gelinen 60. dakikadan itibaren galiba hatırladık!
İlk yarıda Oliveira’nın üst direkten dönen serbest vuruşu ve Kerem’in şutunu Onurcan’ın şahane kurtarışı aklımda kalandı. Başka? Karmaşa! Yunus ve Kerem kenar yerine; rakip ceza alanı içinde, kenarında, orasında, burasında konuşlandı. Oralarda Seferovic, Emre zaten vardı. E bir de Alper, Perez, Sergen, Hayrullah kalıplı savunma hattı. Aralarda Oliveira, Midtsjö, Boey, Aanholt, Mejia, Traore salınınca Yeşil-Beyazlı alanda bırak gol atmayı, nefes alacak yer bile kalmadı. 66’da Seferovic hasbel kader golü kokladı, olmadı. Gomis ise boştaydı!
77’de Abdülkerim’in fahiş hatasını Borja affetmedi, Giresunspor’u 1-0 öne geçirdi. Onurcan 81’de Seferovic kafa vuruşunda ‘gecenin yıldızı benim’ dedi. Mertens vuruşları, dalışları netice vermedi. 90+8'inci dakika tamcehennemazabıydı ama Çotanaklar değil Galatasaraylılar için hüsran vaktidir yine: 0-1 Açık ve net; Abrakadabra değil, çalışmak, fizik güç ve konsantrasyon kurtarır Aslan’ı…
‘’‘Muhteşem basketbol gecesi' denilmez mi?‘’
Avrupa basketbolu son şampiyonu Slovenya ile Türkiye mücadelesine ‘muhteşem basketbol gecesi’ denilemez mi? Denilir elbette. Adı hazırlık tadı harikulade bu şölene ne desem az sevgili sporseverler. Tek kelime ile helal olsun tüm emeği geçenlere.
İtalya Bornio kampından dönen Ay Yıldızlı gençlerimiz Ukrayna karşısında aldığı galibiyet sonrası Slovenya karşısındaydı. Son Avrupa şampiyonu yıldızlar topluluğu ile birlikte, mükemmel bir heyecan şöleni sundular, salonu hınca hınç dolduran basketbolseverlere.
Dün geceki gösteri için tribünleri tamamen dolduran insanlarımıza, ne kadar teşekkür etsek az. Hele hele bu mevsimde. Ya sporcularımız? Son derece zorlu lig ve Avrupa platformları, NBA potaları mücadelesinden yorgun, yıpranmış çıkmış basketbolcularımız; adeta mehmetçiklerimiz gibi diri, dipdiri ve mücadeleciydi. Şükran duygularımız tüm emeği geçenleredir.
Ergin Ataman’ın bir farklı komutan olduğunu da, paylaşmazsam olmaz. Nefes kesen oyunda, son derece doğru hamlelerle oyunu final heyecanına taşıdı. Düşünüyorum da Furkan Korkmaz’a faul çalınmaması şanssızlıktı. Hakemlerimizin hakkaniyetle düdük çalmaya dikkat ettiği mükemmel gecede 104-103 yenilmemiz de, bize kaderin bir oyunu, daha dikkatli olmamız konusunda da uyarıydı!
Daha dikkatli olmamız cümlesini şu anlamda kurdum. Öylesi ufak tefek nüans hataları yaptık ki, alabileceğimiz maçı kaybettik. İddia ediyorumki galiptir bu yoldaki mağlüp.
Furkan, Cedi, Onuralp, Sertaç, Alperen, Buğrahan, Yiğitcan, Doğuş, Melih, Emir, Metehan ve kadrodaki tüm evlatlarımızın Polonya mücadelesinde de başarı performans ve yiğitlere özgü mücadelelerini sürdüreceklerini düşünüyorum.
Yunanistan’da organize edilecek turnuvada; çok daha iyi bir Türkiye Basketbol Armada’sı izleyebilme umuduyla, istikamet Avrupa şampiyonası başarılarına…