‘’Başka seçenek yok!‘’
Peşinen söylemek isterim, Phillip Cocu şu ana kadar sınıfı geçmiş değil. Elindeki kadrodan gereken verimi aldığına veya o kadronun neyi yapıp yapamayacını doğru analiz ettiğine inanmıyorum kendi adıma. Tamam, düşlediği bir kadroyla işe koyulmadı. Takviyeler geçikmeli yapıldı, buna da tamam. Ama hiçte fena değildi kalitesi kendisine teslim edilen futbolcu gurubunun.
Adını unttuklarım olabilir, ama bildiğim kadarıyla Hasan Ali, Şener, Mehmet Topal, Skritel, Neustadter, Slimani, Benzia, Eljif Elmas gibi futbolcular ülkelerinin milli takımlarına çağrıldılar.
Ayrıca gençlere önem verdiği kanısı yaygındı. E, hani nerede verilen önem? Barış aldığı sürenin hemen tamanında tad bıraktı damaklarda oyun anlayışı ve yaptıklarıyla. Ama yeterince forma şansı bulamıyor çocuk. Ozan Tufan neden atıl halde, eğer Sayın Cocu gençlere önem veriyorsa? Fazla kilolardan kurtulmak bu çağda sorun mu Tanrı aşkına?
Tamam, azl edilsincilerden değilim. Aksine gereken zaman ve sabrın Hollandalı teknik direktöre tanınması gerektiğini savunanlardanım. Zira adam ülkemizde 3 ayını daha doldurmadı. E, ama bu kadar zamanda salatalık bile yetişmiyor, bu da inkar edilemez bir gerçek.
Ancak, ülkemize gelen yabancı futbolcu ve teknik direktörlerin Süper Ligi küçümsemeleri de kabak tadı verdi artık. Dolayısıyla, Sayın Cocu ya hakkı olan sabır ve zaman şart. Fakat hocanın da Fenerbahçe nin tarihi ve hedeflerine yakışan ciddiyetle oturup, danışıp bizim ligimizi, futbol ve takımlarımızı eni konu analiz etmesi, tanıması bir zorunluluktur kanımca.
‘’Gene yenildi!‘’
Phillip Cocu bu kaos futbolunda ısrar ettiği sürece Fenerbahçe'nin iki yakası bir araya gelmez. Görünen köy kılavuz istemez. Teknik direktörün her türlü dayatmasını karşılamak zorunda değildir elindeki kadro ayrıca. Zaten iyi teknik direktörler de elindeki kadronun niteliklerini, yapabileceklerini, enikonu analiz etmeden; "Ben ille de bu sistemi oynatacağım" diyemez, dememeli de.
Eğri oturup doğru konuşalım... Bu güne kadar her hangi bir maçta her hangi bir Fenerbahçeli futbolcunun koşmadığını, didinmediğini hatta çırpınmadığını gördünüz mü? Elinizi vicdanınıza koyun. Valbuena bu oyun anlayışıyla 90 dakikayı bırakın, bir devre bile oynayabilir mi? Buna ne yaşı, ne de fizik gücü izin veriyor çünkü. Kayserispor'un 3'üncü golüne imza atan Chery'nin karşısında en azından fizik olarak ayakta kalabilecek Barış Alıcı oynasa, Hollandalı en rahat maçlarından birini çıkarabilir miydi dün akşam.
Harun 3 gol yedi... Ama daha fazlasını da kurtardı. İlk maçı olmasına rağmen bence çok iyi bir oyun çıkardı.
Kayserispor'un oynadığı oyun alkışlıktı bence. Hele Bilal resmen şov yaptı Kadıköy'de. Şener değil de Isla olsa hiç bir şey değişmezdi o kulvarda. Gerçeği söylemek gerekirse Bilal Fenerbahçe'nin sağını, Chery de solunu çökertti.
Bütün bunlar da bize şunu gösteriyor. Sayın Cocu bu oyun anlayışını gözden geçirmek zorunda. Aksi halde Fenerbahçe taraftarını üzmeye, rakiplerini de daha uzun bir süre sevindirmeye devam eder. Zorla güzellik olmaz. Her kadro, her sistemi oynayamaz. Bunu da en iyi Hollandalı teknik direktörün bilmesi gerekir.
‘’GİDİŞAT KÖTÜ!‘’
Geçen sezonun ilk onbirinde demirbaştı Giuliano ve Josef. İkisi de gitti. Onların yokluğunda Dirar ve Alper sahadaydı dün akşam. Alper’e bir sözüm yok,ama Dirar döküldü resmen.
Aslında Fenerbahçe’nin sorununu tek tek futbolcularla anlatmak veya sadece onlara bağlamak da doğru değil kanımca. Koşmayan, yırtınmayan kimse yok. Ama ne yaptığını veya yapacağını bilen oyuncu sayısı çok az. Çünkü organizasyonluk sırıtıyor maçın tamamında. Geçen hafta Y.Malatyaspor karşısında top genelde Fenerbahçe’deydi. Dün akşam da öyleydi. Ama üretim yok, kanatlar kırık, orta sahada Elif’in dışında bilinçle hareket eden yok.
Slimai bu gidişle verem olacak, şimdiden söyleyeyim. Pas alamıyor, dolayısıyla asıl bölgesinin dışında haylice efor ve zaman harcıyor. Ayev de farklı değil aslında. Kanatlar bu kadar üretimsizken SayınCocu’nun Barış Alıcı’yı 65 dakika, Mehmet Topal bu denli yararsız oynuyorken Mehmet Ekici’nib 80 dakika kulübede tutulması da akıl tutulması olsa gerek teknik heyet adına.
Slimani, Ayev ve şimdi de Frey. İyi güzel de Fenerbahçe’nin Hasan Ali’nin yerine acilen transfer yapması gerekmiyor mu? Sarı acivertliler 3. Bölgede gol arıyorken eğer top Mehmet Topal’ın ayağına geliyorsa bilinki o topun canı gol olmak istemiyor. Dün akşam ilk yarım saat bitmek üzereyken kaçırdığı golü başka nasıl izah edebiliriz, söyler misiniz?
Bornova Stadı’nın zemini de aynen diğer sıtadlarımızınki gibi maalesef. Oynan oyun genelde keçiboynuzu tadını andırdı bu yüzden. Umarım, federasyon ve kulüpler işbirliği içinde bu sorunu giderirler en kısa zamanda.
Halil Akpunar dün akşamın yıldızıydı, bunun da altını çizmek isterim.
‘’Rotasyon da para etmedi!‘’
Isla, Giuliano, Elif, Valbuena ve Alper’le değil de Şener, Jozef, Mehmet Ekici, Barış ve Slimani’yle (tam 5 değişiklikle) sahaya sürdü takımını Phillip Cocu. Bir nevi totem yapıyorlar yani. Anlaşılan dışarıdan gelen teknik direktör ve futbolcuların büyük çoğunluğu Süper Lig’i hafife alıyorlar.
Maç, tam bir düelloyu andırdı genelde. Topu çoğunlukla rakibe verse de Evkur Yeni Malatyaspor daha akıllı düşünen ve hareket eden taraftı. İlk yarının tamamı Rus Ruleti gibiydi. Gol için daha çok çırpınan Fenerbahçe’ydi. Ama evsahibi takım da altta kalmadı ala bu uğurda.
Ayev’n performansı tatmin edici değil belki ancak su kaldırır gene de. Ama Oyunda kaldığı süre boyunca tam bir düşkırıklığı oldu Mehmet Ekici. Gücenmek yok. Giuliano, Ayev veya Alper Potuk oynar o mevkide fakat Mehmet Ekici asla oynayamaz bu haliyle. Aksi halde problem çözmeyi bırakın problem yaratacak maalesef oynadığı sürece.
Barış pırıl pırıl. Defans arkasına yaptığı koşular ödüllendirilse ışıldayacak resmen, ama nerde. Gene de Fenerbahçe’nin yarattığı pozisyonların çoğunun altında onun imzası vardı.
Hakemi aldatmak, rakibi töhmet altında bırakmak konusunda Burak Yılmaz’dan aşağı kalır yanı yok maşallah Adem Büyük’ün. Yazık, keşke yeteneğine güvenip onun gereğini yapsa ve alkışı hak etse.
Slimani’nin kalitesi tartışılamaz, ama zaman ve uyum sorunu yaşayacak bir süre daha.
Açıkçası topa daha çok sahip olan taraf Fenerbahçe’ydi. Evsahibi de ahım şahım oynamadı belki. Fakat “Taktik” konusunda Erol Bulut daha başarılıydı bence. Nitekim, ligin ikinci haftasında da topu rakibe vererek tam 6 puan yazdı hanesine.
Sanırım bu yenilgi ders olmuştur Sayın Cocu’ya ve bundan böyle daha ciddiye alır Süper Lig’i.
‘’Sağlık olsun!‘’
Tempolu başladı maç. İlk köşe vuruşunu kazanan, ilk tehlikeyi yaratan da Fenerbahçe oldu. Neustadter iyi niyetli, ama yetenekleri sınırlı. Dolayısıyla topu oyuna sokmakta, oyunun defanstan kurulmasına katkı sunmakta yetersiz kalıyor. Valbuena artık bu tür maçları kaldıracak fizikgüçe sahip deği. Her üç ikili mücadelenin ikisinde yerde kalıyor, akan oyunda elfreni oluyor. 20’de Eljif Elmas’ın pası klastı, ama Isla klas vuramadı. 21’de Alper de Isla’ya özenince öne geçmek kısmet olmadı tabi.
E, karşınızdaki takım Benfica. Valbuena’nın kanadındaki zaafı çözmekte gecikmedi. Nitekim 27’de golü de Fransız’ın yere düşmesi sonucunda buldu. O an o kanatta Barış Alıcı oynasa biraz zor öyle bir şans yakalardı Rui Vitoria’nın öğrencileri.
Futbolda şansın da önemli rolü var. Eljif Elmas’ın 31’deki müthiş vuruşu sonuçsuz kalır mıydı eğer o faktör yanında olsa Fenerbahçe’nin?
Ancak gol üretmek sadece şansa a bağlanamaz her halde. Organizasyon sorununuzu aşamıyorsanız önce kendinizi sorgulamanız gerekir. Baş role çıkması gereken (Valbuena, Ayev, Giuliano, Alper) futbolcularınız işbirliğini gerçekleştiremiyorsa ve haylice aksıyorlarsa şans size ne yapsın. Misal, 45’te Hasan Ali ile Ayev bu işbirliği için gerekeni yapınca Alper Potuk şık bir golle beraberliği sağladı gördüğünüz gibi.
Gole değil, gollere ihtiyaç varken Phillip Cocu’nun ikinci yarıya (koca ilk yarı boyunca aksayan) Valbuena’nın yerine Barış Alıcı’yla başlamamasını kendisine yakıştıramadım. Bu namüsait koşullarda kanatta oynayacak (Dirar, Alper ve Barış gibi) oyuncular var gene de çok şükür. Ama gol sorunun çözecek santrafor yok işte. E, bu yoklukta Ayev’i bu kadar uzun süre kanatta oynatacağına en ileriye atsan ne olur yani benim güzel hocam.
Sağlık olsun. Bu kadar sorunlu bir süreçte, bu denli eli kolu bağlıyken Başkan ve teknik direktörün Benfica’ya elendi sonuçta Fenerbahçe. İnancım odur ki, her şey daha güzel olacak bu idari ve teknik yönetimle önümüzdeki sezonlarda. Yeter ki, gereken sabrı göstersin cakia ve taraftar.
‘’Saygıya davet‘’
Sezonun ilk maçında sahadan 3 puanla ayrılmak önemli. Salı günkü Benfica maçı için de büyük moral elbette. Ama bütün bunlardan daha da önemli olan “ Statda, sokakta, sosyal medyada küfür etmez, çünkü Fenerbahçe büyüktür” şiarının her platformda Sayın Ali Koç ve yöneticilerince dillendirilmesiydi benim için.
Duygulandırıyor ve geleceğe dair ümidini suluyor böylesi, insanın. Çok kişinin mahallesindeki eksiği, pisliği halının altına süpürdüğü günümüzde özeleştirinin böylesi tam bir asalet ve sorumluluk örneği.
Mesajı almış Fenerbahçeli. Yıllar sonra dop dolu tribünler. Lefter Küçükandonyadis’e layık şekilde.
Maç da çok keyifliydi doğrusu. Zaten Samet Aybaba çalıştırdığı her takıma kişilik ve özgüven aşılıyor resmen. Gelmesi gereken yere gelemeyen teknik direktörlerimizden. Altyapıdan futbolumuza en çok futbolcu kazandıran hocadır kendisi.
Dün akşam rotasyonla sahaya sürdü takımını Hollandalı teknik direktör. Valbuena’nın pabucunu dama attı Barış Alıcı. Maşallah 40 yıllık Fenerbahçeli futbolcu gibi oynadı. Özellikle ikinci yarıda takımını ileriye taşıyan tek kişiydi neredeyse. Fenerbahçe’nin ikinci golünün mimarıydı ve 53’te Ayev’in değerlendiremediği pasıysa 10 numaraydı bence.
Ayev çok şey yapmak istiyor, bunun için gerekli fizik güce de sahip. Ama keşke topla vedalaşmak sözkonusu olduğunda Valbuena’yı çağrıştırmasa.
Giuliano geçen sezona göre geri gitmiş. Bir nedeni var mutlaka. Ama bu hali ona yakışmıyor. Phillip Cocu’da bu akşam en yadırgadığım şey ise bu haliyle Soldado’yu 65 dakika oyunda, Alper Potuk’u da o kadar uzun süre kulübede tutmasıydı.
Bir de Tunay Torun’a değinmeliyim. İkinci yarda oyuna girdiği halde en az 4, 5 kasti faul yaptı. Midem bulandı resmen.
‘’AMİN!‘’
Çok tehlikeli geldiler maçın hemen başında. Fenerbahçe bu dakikalarda nefes alamadı neredeyse. Sayın Cocu’ya saygım büyük ama Valbuena tercihi tam bir handikaptı bence Fenerbahçe adına. Oyunun iki yönünde de etkisiz elemandan farkı yoktu. Üstüne üstlük bir de yanlış pas tercihleriyle durup dururken rakibe hücum ansı yarattı. Futbol “isim” ile oynanmıyor artık günümüzde. Barış Alıcı dururken neden Valbuena? Anlamış değilim doğrusu. Takımın ritmini bariz şekilde bozuyorken bu kadar üstelik. Tabii, doğal olarak bu halsiyle Hasan Ali’nin performansını da olumsuz yönde etkiledi Fransız yıldız.
Skrtel, Alper, Elif ve Mehmet Topal ise alkışlık oynadılar maçın tamamında. Onlara Neustadter ve ve(goldeki hatasının dışında) Volkan’ın eşlik ettiğini de söylemeliyim elbette.
Doğrusu, hiç olmazsa ikinci yarıya sakat değilse Ayew, o sakatsa Barış Alıcı’yla başlaması ciddi beklentimdi. Çünkü zaten yorucu bir maçtı, üstelik Valbuena’nın etkisizliğinden ötürü bir kişi eksik oynuyordu Sarı Lacivertliler.
Fenerbahçe, Alper’le golü düşlüyordu aslında. Ama hem oyunun savunma yönünde çok yoruldu hem de çok yalnız kaldı Alper. Dolayısıyla Kanarya’nın golü bulamamasının asıl sorumlusu asla Alper olamaz.
Barış Alıcı’nın skor dezavantajından önce oyuna alınması gerekiyordu. Çünkü Mehmet Ekici, hem uzun bir sakatlıktan geliyor hem de takım oyununu fiziki açıdan katkı yapmaktan azade bence.
Çok kötü skor değil elbette Benfica gibi bir takıma karşısında deplasmanda tek farklı yenilgiyle maçı tamamlamak. Ama benim asıl takıldığım konu Sayın Cocu’nun takımını yeterince tanıyacak zamanı bulamamasından ötürü yapabileceği tercihler.
Valbuena ısrarı, Barış Alıcı’yla başlamaması ve Alper Potuk’tan solda veya orta sahada yararlanmayı es geçmesi gibi.
Kolay değil, biliyorum haftaya bu takıma gol yemeden 2 gol atmak, ama imkansız da değil hani. Dilerim galebe çalar haftaya düşlerimiz. Amin
‘’İmkansız değil!‘’
Avrupa söz konusu olunca genellikle şansı yanında bulamıyor Fenerbahçe ne yazık ki. Yine öyle oldu. Bu kulvarın gediklilerinden, Portekiz futbolunun simgesi Benfica’yla eşleşti gördüğünüz gibi Sarı Lacivertliler.
Aslına bakarsanız bu sezonki dezavantajı daha da büyük “Çubuklu”ların. Biliyorsunuz zaten nedenini. Takviye yapma özgürlüğünden yoksun geçmiş yönetimlerin sorumsuzluğu ve bilinçsizliği yüzünden Fenerbahçe. Yani hem eksik var hem de sakatları.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Sayın Cocu ve öğrencilerinin kolay kolay teslim olmayacaklarına ve heybelerinde sevinçle döneceklerine inanıyorum Lizbon’dan.
Yıllardan beri bir takımın başarında teknik direktörlerin katkısının yüzde kırktan az olmadığını söylüyor, iddia ediyorum. Aynı noktadayım halen. Phillip Cocu’nun iyi bir teknik direktör olduğuna inanıyorum ben. Dolayısıyla, elindeki kadronun neyi yapıp yapamayacağını, kime karşı nasıl oynanması gerektiğini çok iyi analiz edeceğine inanıyorum.
Kaldı ki, “total futbol” kavramını dünya futboluna armağan etmiş Rinus Michels ve o kavramı etle kemiğe büründüren futbol bilgesi Johan Cruyff’un futbol felsefesini içselleştirmiş, o kültürle yolunu tayin etmiş bir futbol adamıdır sonuçta Sayın Cocu.
Aslında santraforsuz geçirilen hazırlık dönemi maçlarında oynattığı futbol ve alınan sonuçlarla bize yeterince ipucu verdi zaten kendisi. Eski-yeni veya yaşlı-genç tüm oyuncularını ikna etmiş, onlardan ne istediğini çok iyi anlatmış Hollandalı teknik direktör. Eğer Barış Alıcı ve Andre Ayew’in adaptasyonu da gerçekleşirse santraforsuz oynamanın sorun olmayacağına inanıyorum ben.
Tamam, eksik ve sakatlar var. Üstelik deplasmanda oynanacak maç. Dolayısıyla işi kolay değil, kabul. Ama yine de imkansız değil Sayın Cocu ve öğrencilerinin sevincin kanatlarında yarın akşam Lizbon’dan Türkiye’ye dönmesi.