‘’Tarih yazmak kendi elinde‘’
Bu belirsiz ortamda futbol konuşmak gerçekten çok zor. Bir taraftan ne zaman normale döneriz diye her kafadan bir ses çıkarken gel de futbol yazısı yaz. Bunu şikayet olarak söylemiyorum. Sadece durum tespiti. Bizim işimiz futbol ve sabırsızlıkla futbol dolu günleri bekliyoruz. Ve sağlık olmadan hiçbir şeyin olmayacağını biliyoruz. Biz yine de umutla liglerimizin yakın zamanda başlamasını umut ederek analizlerimizi, görüşlerimizi okuyucularımızla paylaşmaya devam edeceğiz. Trabzonspor’u, bugün teknik direktör Hüseyin Çimşir’in penceresinden ele almak istedim. Genç teknik adam belki de tarihe adını altın harflerle yazdıracak ve Trabzonspor efsaneleri arasına girecek. Ya da yakaladığı büyük fırsatı kullanamayan bir teknik adam olarak anılacak....
Bu yükü taşımak zor
Düşünsenize ilk teknik adamlığınızda yıllardır şampiyonluk özlemi çeken bir kulübü zafere taşıyorsunuz. Gerçekten bu herkese nasip olmaz. Ancak bu hedefin dayanılmaz ağırlığını taşıyabilmek hiç kolay değil. Çimşir’in bu süreçte artısı bana göre uzun süredir kulübün içinden birisi olması. Ayrıca Ünal Karaman’ın yardımcısı olarak kadroyu iyi tanıması. Şu anda altyapıdan takıma kattığı isimler ve tecrübeli yerliyabancı yıldızlarla arasında iyi bir elektrik olduğunu görüyoruz. Peki Sturridge ile Obi Mikel’in gitmesi hocanın elini zayıflatır mı? Gerçekçi olmak lazım, eldeki kadro bana göre bu ikiliyi aratmaz. Ancak kadro zenginliği her zaman forma rekabeti yaratır. İkisi de Premier Lig tecrübeli ve yokluklarını küçüksemek hata olur.
Oyuncu olarak yaptı
Gelelim lig yarışına... Kalan maçların kolay olmadığı ortada. Bu fikstürden şampiyonluk çıkartmak için Hüseyin Çimşir’in şu anki duruma bir devre arası dönemmiş gibi bakması gerek. Tabii ki takım olarak antrenmanların bile olmadığı şu süreçte yapması gereken öncelikli şey, kendini mental olarak hazırlamalı. Kentin önemli dinamikleriyle, şampiyonluk yaşamış isimlerle diyalogda olmalı, fikirlerini almalı. Ayrıca yerel basına da bu yürüyüşte ne kadar önemli olduklarını hatırlatıp, kötü sonuçlarda dahi destek istemeli. Trabzonspor şu an lider ve bu büyük avantajı sonuna kadar sürdürmenin yolu sakin ve kararlı olmaktan geçiyor. Bursaspor’da futbolcu olarak şampiyonluk yaşamış bir hocanın bu duyguları ve bu dönemi iyi yöneteceğini düşünüyorum.
‘’Yönetim dikkatli olmalı!‘’
Trabzonspor, aynı Başakşehir ve Galatasaray gibi şampiyonluk rüzgarını arkasına almış bir ekip olarak ertelemeden en fazla etkilenen takım diyebiliriz. Ancak yaşanan küresel salgından ötürü herkes şartlara uymak zorunda. Peki liglerin başlamasına kadar Trabzonspor ligin lideri olarak nasıl bir strateji içinde olmalı? Önce yönetimden başlayalım. Bir kere söylemde çok dikkatli olunmalı ve kelimeler itinayla seçilmeli. Taraftara hoş görünmek gibi bir zorunluluk içinde hissetmemeli yönetim kendisini.
Psikolojik destek gerekli
Bunu neden söylüyorum; Trabzonspor şu anda iki kulvarda da başarılı bir performans sergiliyor. Benim gördüğüm Trabzon taraftarı takımından mutlu ve polemiklerle takımının yıpratılmasını istemez. O nedenle verilen kararlara uyup işine bakmalı Trabzonspor. Futbol takımı ise yerlisiyle yabancısıyla topbaşı yapar yapmaz fizik olarak çabuk toparlanır. Ama önemli olan psikolojik olarak durumları nasıl? Burda iş teknik kadroya düşüyor. Mutlaka psikolojik bir danışman gerekirse toplu terapilerle mental hazırlıkta yapılmalı. İmajımızı zedeler Bu yöntem aslında tüm takımlar İçin geçerli hatta bir ihtiyaç diyebilirim. Bir de bu Obi Mikel konusuna değinmeden geçemeyeceğim. Kariyerli ve ünlü bir isim olarak Mikel ayrılışından sonra dış basına verdiği olumsuz demeç sadece Trabzonspor’u değil Türkiye’yi de imaj olarak zedeler. Bu tür ayrılıklarda daha hassas olmalıyız.
Fırsat vermeyelim
Tabii ki hiçbir futbolcu kulübün üstünde olamaz. Ama futbol evrensel bir spor unutmayalım. Bizler misafirperverlik konusunda örnek bir ülke olarak bu konularda kimseye fırsat vermeyelim derim...
‘’Sadece bir futbol adamı değil...‘’
Sadece ülkemizde değil tüm dünyada spor faaliyetleri durduruldu. Tabii ki spor sektöründe toplumsal ilgi anlamında en çok etkilenen branş futbol. Liglerin ileri bir tarihe ertelenmesi kararını kulüpler desteklerken kafalarda da soru işaretleri vardı. Bu konuda öncü kulüp Galatasaray oldu. Aslında ligin ikinci yarısının en formda takımı olarak şampiyonluk rüzgarını arkasına almış Sarı- Kırmızılı ekip belki de bu ertelemeyi en son isteyecek takımdı. Ancak Fatih Terim tutarlı açıklamalarıyla öncü olurken bu söylemlerin derbi haftasına gelmesi de polemik konusu oldu. Oysa aynı Terim erteleme kararı çıkmadan derbi sonrasında takım idmanlarını iptal ederek tutarlı tavrını sürdürdü. Aslında bu bir riskti çünkü federasyon devam edeceğini açıklamıştı. Ama sağlığın her şeyden, şampiyonluktan da önemli olduğunun bir mesajıydı bu davranış. Nitekim sağduyu hakim oldu, beklenen karar çıktı.
3 ihtimal görünüyor
Şunu çok iyi biliyoruz; derbi maçına Muslera, Falcao gibi isimler ayaklarını sürüye sürüye gönülsüz çıkmışlardı. Bu psikolojinin şu anda onarılma zamanı bana göre. En azından alınan kararla futbolcular rahat bir nefes aldı. Bunun küresel bir salgın olması nedeniyle durumu anlayışla karşılayacaklarını düşünüyorum. Bundan sonraki safhaya gelirsek; Fatih Terim’in A-B ve C planları vardır mutlaka. Bunların başında sıkıştırılmış fikstür ve seyircisiz bir lig sonu. İkincisi pek ihtimal vermiyorum ama Play-Off’lu bir bitiş. Bu konuda en tecrübeli hoca diyebiliriz. Daha önce oynandı ve şampiyon oldu. 3. ihtimal ise eğer şartlar uygun olmazsa gelecek sezona sarkan bir karar. Bütün bu opsiyonları anlatarak takımı psikolojik anlamda diri tutmak kolay değil. Bu tabii ki sadece Galatasaray için değil, tüm takımlar için de geçerli. Ama bu karar alınmadan önce en avantajlı takımlar içinde olmasına rağmen, ertelemenin gerektiğini söyleyen ilk teknik adam olarak Fatih Terim sadece bir futbol adamı olmadığını göstermiştir...
‘’Beşiktaş'ta büyük iş yapar‘’
Kayserispor şu anda ligde son sırada olsa da Anadolu takımları içinde en değerli yabancı isimlerden birine sahip diyebiliriz. Sarı-Kırmızılı ekibin orta alandaki ismi Mensah’tan gerçekten izlenince etkilenmemek mümkün değil. Sezon başı Fenerbahçe’nin ve sonradan Galatasaray’ın da gündeminde olan Ganalı şimdi de Beşiktaş’ın radarına girdi. Kendi kişisel fikrimi söyleyeyim... Bu adı geçen 3 kulüpteki orta alanlara baktığımızda rahatlıkla oynar derim. Fizik olarak, yetenek olarak oyun görüşü olarak 8 ya da 10 numara da iş yapar. Koşu yapısı, ayaklarına hakimiyeti, dripling yeteneği ve isabetli pas atabilme özelliklerine baktığımızda bir orta alan oyuncusundan daha ne beklenir diyebilirsiniz... O beklenti bana göre daha skorer olması ve istikrar diyebilirim.
Mensah, büyük takım oyuncusu
Kasımpaşa’da ilk sezonunda ligimizi yeni tanıdığı için beklentiye cevap veremedi. Kayserispor’da ise kiralıktı ama daha göze batan bir performans gösterdi. Zaten bu performansa bakıp Atletico Madrid’e 3.5 milyon Euro verip bonservisi alındı. Sonrasında biraz da kulübün yaşadığı krizler, belirsizlikler kafasını karıştırdı ve inişli çıkışlı bir form grafiği çizdi. Her şeye rağmen kaliteli bir kumaş ve 25 yaşında. Yani üzerinde fazlasıyla durulmaya değer bir oyuncu. Zaman zaman bazı futbolcular için söyleriz büyük takım oyuncusu diye. Bu tanıma fazlasıyla uyuyor Mensah...
Orta alana zenginlik katar
Gelelim Beşiktaş’ın ilgisine; Sergen Yalçın bu tarz oyuncuları sever. Atiba seneye 38 yaşında, Elneny kiralık olarak baktığımızda orta alanın yenilenmesi şart. İyileşen hazır bir Dorukhan, Sivasspor’da kiralıkta pişen Fatih ve yanlarında Mensah olursa hiç de fena olmaz. Tabii ki bu oluşumda Atiba ve Elneny’yi dışlamıyorum. Ancak onlarla birlikte böyle bir orta alan zenginliği gücünüze güç katar derim.
Belirleyici unsur Kayseri’nin durumu...
Madalyonun diğer tarafı tabii ki para... Sözleşmesi 2022 Haziran da bitecek olan Mensah için bonservis parası ne kadar olacak. Şu anda liglerin akıbeti belli değil. Ama normal şartlara dönülürse bu transferde belirleyici unsur Kayserispor’un ligde kalıp kalmaması olur. Küme düşerse böyle maliyetli bir oyuncuyu bir alt ligde bütçesel olarak elde tutmak zor olduğu İçin Beşiktaş’ın işi kolaylaşır. Kayserispor ligde kalırsa Beşiktaş’ın içinde bulunduğu mali darboğaz nedeniyle transfer kolay olmaz...
‘’Yokluğu etkilemez‘’
Trabzonspor şampiyonluk yolunda ilerlerken, son bir ayda iki Premier Lig oyuncusu ile karşıklı anlaşarak yollarını ayırdı. Bahis oynadığı gerekçesiyle önce Sturridge ile fesih yapıldı. Mikel'le de korono endişesi nedeniyle karşılıklı mukavele fesihi yapıldı. Trabzon cephesinden bakarsak son zamanlarda biraz da huzursuz görünen ve bunu da dışa vuran bir isimdi Mikel.
Yıldızlar isterse...
Kısa bir süre önce Fenerbahçe maçında ırkçı saldırıya uğradığını söyleyip memnuniyetsizliğini dile getirmişti. Şimdi korona nedeniyle gitme isteğine saygı duymak gerekiyor. Kulüp de böyle davranmış. Eksikliğinin takım için bir sorun yaratmayacağını düşünüyorum. Mikel, katkı açısından ne bir Sörloth, ne bir Sosa ne de bir Nwakaeme. Umarım bu isimlerden böyle bir söylem gelmez. Gelirse Trabzonspor'un aynı duyarlılığı karşılayacağını sanmam.
‘’4 puan VAR'da gitti‘’
Trabzonspor, Başakşehir karşısında ne üzüldü ne de sevindi. Aslında Bordo-Mavili ekibin hedefi mutlak kazanmaktı. Tabii ki taraftarın tribünlerde yer almaması önemli bir eksikti. Çünkü 12. adamı yanında görmeye alışmış Trabzonspor, seyircisiz oynamaya alışmış rakibi karşısında 2 puanı kaybeden taraftı. Aslında daha iyi oynayan, isteyen Trabzonspor niye kazanamadı sorusunun cevabına gelince; Karadeniz ekibinin en önemli silahı Sörloth’un çok koşmasına çok çalışmasına rağmen gol yollarındaki etkisizliği buna sebep oldu. Norveçli forvetin uzun süredir takımın skor yükünü taşıyan isim olarak yorulduğunu söyleyebiliriz.
Hakemler uykuda
Hal böyle olunca bu defa bu rolü Nwakaeme üstlendi. Nijeryalı biraz da tek kanat oynayan Trabzonspor’da inisiyatif koyan oyuncuydu. Ekuban diğer kanatta hücumdan çok rakibin güçlü sağ kanadını tutmak zorunda kaldı. Hoş Nwakaeme‘ye ceza alanı içinde Skrtel tarafından yapılan hareket net penaltıydı ama ne maçın hakemi ne de VAR’daki hakemin görmemesi ister istemez polemikleri de köpürttü. Pozisyonu açıklamaya, irdelemeye pek gerek yok. Bariz bir penaltı, müdahale çok net.
VAR nasıl uyarmaz!
Hakemin gözünden kaçtı diyelim, VAR nasıl uyarmaz. Anlamak zor. Video hakem uygulaması aslında tam da bu tip pozisyonlar için var. Trabzonspor sadece bu maçta değil, 1-1 biten Gaziantep mücadelesinde de VAR’da kaybetti. 90+3’te Nwakaeme’nin attığı gol VAR’da iptal edildi. Gerekçesi, pozsiyon başlangıcında Abdülkadir Ömür’ün faul yapması... Kimileri tartışabilir ancak pozisyon pek de faul gibi değil. En azından VAR müdahalesi gerektirmeyen gri bir pozisyon. Dolayısıyla son 1 haftada 3 maçlık yoğun lig fikstürüne çıkan Trabzonspor, 4 puanı VAR’da kaybetti diyebiliriz. Yanlış kararlar verilmese belki de şu anda Bordo-Mavililer zirvede 5 puanlık fark açmış olacaktı.
Normale dön Başkan
Başakşehir maçının önüne geçen penaltı pozisyonu sonrası Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun beyanatlarına değinmekte fayda var. Evet başkan, kulübün, camianın haklarını savunacak birinci isim. Ama sezon başından beri örnek başkan olarak takdir ettiğimiz Ağaoğlu’nun yüzüne taktığı maskeyi yalanlarcasına yaptığı konuşmayı biraz yadırgadım. Oysa başkana, şimdiye kadarki çizgisine uygun bir açıklama daha yakışırdı. Sanırım kendisi de bu söylemden rahatsız olmuştur. Üstelik ‘lig şimdi tescillensin’ sözü sosyal medyanın arayıp da bulamadığı bir cümleydi. Aslında bu cümleye önü ve arkasıyla bakıldığında maksadın ne olduğunu anlayabiliyorum. Ama ben yine de sevgili başkanın şampiyonluğun en büyük adayı Trabzon’un başkanı gibi sezon başından bugüne kadarki tavrında olmasını isterim...
‘’Eşitlik bozulmadı‘’
Trabzon ilk yarıda rakibine oranla daha üstün taraftı. İlk 45 dakikada baskılı ve golü arayan Trabzonspor, karşısında ise savunma pozisyonunda olan bir Başakşehir izledik. Ancak tek taraflı oyunda ‘Çok gol pozisyonu var mı?’ derseniz ‘Çok yok’ derim. Trabzonspor’un orta alanda oyun kurmasına izin veren Başakşehir birkaç pozisyon hariç ceza alanına rakibini sokmadı. İlk yarıda çokta akılda kalan bir futbol izlemedik... Özellikle Başakşehir hem ritm açısından hemde tempo açısından beklentinin altındaydı. İkinci yarıda Başakşehir daha ofansifti. Koskoca 90 dakikanın sadece defansta geçmesi mümkün değildi. Zaten bu oyun mentalitesindeki değişiklik gol ve pozisyonlar getirdi. Demba Ba ile öne geçen Başakşehir skoru uzun süre koruyamadı ve Skrtel’in kendi kalesine attığı golle maç 1-1’e geldi. Aleksiç yerini Berkay’a bırakırken, Trabzonspor’da Abdülkadir’in sakatlanıp çıkması talihsizlikti... Son bölümde skoru bozma çabaları vardı. Eşit puanla maça çıkan iki ekip yine eşit puanla haftayı kapattılar.
Gecenin sorusu
Son 10 maçtaki skorer performansı ortada olan Demba Ba attığı golde nasıl bu kadar markajsız olabilir?
Maçın starı
Mert Günok ve Uğurcan Çakır. İki kalecinin de yedikleri gollerde yapabilecekleri fazla bir şey yoktu. Ama kurtardıklarına baktığımızda gerçekten takımları adına kurtarıcı oldular.
Maçın olayı
Birincisi yeni sakatlıktan çıkan Abdulkadir Ömür’ün yine sakatlanıp sahayı terk etmesi. İkincisi ise Skrtel’in, Nwakaeme’ye yaptığı harekette penaltının verilmemesi.
Kısa mesaj
Trabzonspor tek taraflı hücum anlayışından vazgeçmeli. Sadece Nwakaeme ile sol kanattan gelmek her zaman yeterli olmayabilir. Dün olduğu gibi...
‘’Ankaragücü geri döndü‘’
Süper Lig’de tehlikeli bölgede yer alan iki ekip Başkent’te karşılaştı. Küresel salgın nedeniyle seyircisiz oynanan maç hem izleyenler hem de oynayanlar İçin gerçekten motivasyonu etkiliyor. Ancak bu hassas dönemde bu önlemi almak zorunda olduğumuzun da bilincindeyiz. Maça iyi başlayan taraf ev sahibi Ankaragücü, çabuk oyuncularıyla Rizespor defansının dengesini bozdu. Sağdan kullanılan kornerde genç stoper Burak karambolde topu kendi kalesine gönderdi. 22’de Rodrigues ile gelen ikinci Ankaragücü golü Sarı-Lacivertli takımı rahatlattı. Ancak devre böyle biter derken Rizespor, Garmash ile farkı bire indirip soyunma odasına umutla girmeyi başardı. İkinci yarıda üst üste pozisyonlar bulan Rizespor’dan Talbi’nin 53’te yakın mesafeden kafa vuruşunda top üst direkten çıktı. Skoru koruma duygusuyla savunmaya çekilen Ankaragücü karşısında Karadeniz ekibi daha baskındı.
Önemli fırsatlar buldu
64’te Diomande ile çarpışan Ankaragücü Kaptanı Sedat Ağçay, aldığı darbe sonrası hastaneye kaldırıldı. 72’de ise baş dönmesi nedeniyle Rizespor kalecisi Gökhan Akkan yerini Tarık Çetin’e bıraktı. Samudio’nun nefis şutunda Ankaragücü kalecisi Ricardo adeta uzadı, gol izni vermedi. İkinci gol İçin risk alan Rizespor karşısında Ankaragücü önemli fırsatlar buldu ama final pas ve vuruşlarında başarılı olamadılar... 89’da Sasse ile beraberlik şansını yakalayan konuk ekipte Kitsiou golü önleyen isim oldu. Başkent’te dün gece ilk yarıda atılan gollerle gülen taraf Ankaragücü oldu.









































