‘’Müftüoğlu üç kırmızı kartı atladı!‘’
Gerek Fenerbahçe gerekse Gençlerbirliği’nin oyunu sıkıştırmadan geniş alana yayıp, ayağa paslar yaparak maça başlamaları iki takım adına da bol gol pozisyonlarının olacağının belirtisiydi. Nitekim 13. dakikada Güiza’nın asistinde Alex’in golü geldi. Fenerbahçe orta sahasında bütün yük Emre Belözoğlu’nun omuzlarına biniyor. Emre’nin rakibe pres yapıp, takımının da hücum organizasyonunda en etkili oyuncu olma özelliği göze çarpıyor. Christian’ın defansif özelliği fazla ancak Fenerbahçe’nin ataklarına yeterli ofansif desteği veremiyor.
Usta Alex yine sahnede
Andre dos Santos’a baktığımızda ise fiziki yetersizliği olmalı ki, ağır ve istediklerini yapamayan bir görüntü sergiliyor. Durum böyle olunca haftalardır gördüğümüz senaryoyu yani Alex’in gol yollarındaki ustalığı ve becerisini tekrar izlemiş olduk. İkinci yarıya Hurşit ve Burhan’la başlayan konuk ekip hücum gücünü bir nebze de olsun arttırmak istedi. Gençlerbirliği bir ara üç net pozisyondan yararlanamadı. Ancak bugün özellikle de ikinci yarıda hem ofansif hem de defansif anlamda iyi futbol oynayan Fenerbahçe takımı, Mehmet Topuz’un topla hızlı çıkıp pasını Alex’e verdiği pozisyonda golü buldu. Brezilyalı usta ayak sanki penaltı vuruşu yaparmışcasına Serdar’ı ters köşeye yatırıp, meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu. Fenerbahçe de böylece ikinci golü bulup, zorlu geçmesi beklenen maçta rahatladı. Lugano’nun kafa vuruşu da gecenin skorunu ilan etti. Bir kaç maçtır kötü oynayan Sarı-Lacivertliler’i bu müsabakada belli bölümlerde tempolu, istekli ve arzulu gördük. Bu maçtaki performansıyla taraftarlarına ve izleyenlere keyif veren bir futbol oynadıklarını söyleyebiliriz.
Disiplin uygulamaları hatalı
Hakem Kuddusi Müftüoğlu mücadelenin ikinci yarısında daha önceden sarı kartı olan Gençlerbirliği kaptanı İlhan’ı Güiza’yı arkadan tutarak yeri indirdiği pozisyonda ikinci sarı gösterip, oyundan ihraç etmesi gerekirdi. Ancak kart bile çıkarmadan pozisyonu faul vererek geçiştirdi. Karşılaşmanın ilk yarısında Lugano’nun Tozo’ya, Tozo’nun da Christian Baroni’ye yapmış olduğu sert hareketlere de sarı kart yerine direkt kırmızı kart göstermesi gerekirdi. Erhan Sönmez’in uyarısıyla Fenerbahçe’nin attığı golü iptal kararı ise kesinlikle doğruydu. Kuddusi Müftüoğlu’nun dün gece Fenerbahçe’nin rahat kazandığı maçta skora etki etmemesine rağmen disiplin uygulamalarında kritik hatalar yaptığını ifade edebiliriz...
‘’Bu atmosferde daha iyisi olmazdı‘’
Lig’de ve Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlarda hep farklı kadrolarla sahaya çıkarak, tüm kamuoyunu yanıltmak için çabalayıp, bunda da başarılı olan Mustafa Denizli, ‘artık yeter’ demiş olmalı ki, bu maçta en iyi kadroyu sahaya sürmüştü. Ancak üç gün önce Moskova’da hatalı iki gol yiyip, dönüşte de taraftarlardan tepki gören Rüştü’yü oynatması, kabul görecek şey değildi. Rüştü’ye gelen her topta, yapılan tepkinin sorumlusu; Mustafa Denizli’ydi.
Futbolcular stres yaşadı
Maçta, futboldan çok, öne çıkan hadiseler vardı maalesef. İlk 30 dakika, yönetim istifa diyen gruba, ‘2 kupayı unutma, vefasızlık yapma’ diye pankart açılınca, oyuna fırtına gibi başlayan ve art arda iki net pozisyon bulan Beşiktaş’ın hızı kesildi. Ve Beşiktaşlı futbolcuların stres dolu dakikalar yaşamasına neden oldu. Bir ara iki üç oyuncu dışında, sorumluluk almaktan çekinen futbolcular oldu. İlk yarıda sorumluluk alan futbolculardan Serdar Özkan ve Yusuf’u kenara alan Mustafa Denizli, ikinci 45’e Tabata’nın biraz da şans golüyle başladı diyebiliriz. Yusuf’un yerine giren Bobo, Serdar’ın yerine oyuna dahil olan Nihat, savunmaya çok faydaları olmayan oyuncular. Bu yüzden İbrahim Üzülmez ile Ekrem çok yalnız kaldı. Şu da bir gerçek ki, bu maç farklı atmosferde ve zor şartlarda oynandı. Arka arkaya alınan kötü neticeler sonrasında, taraftarının yoğun tepkisi karşısında Beşiktaşlı oyuncuların psikolojisini anlayıp, onlara hak vermek gerektiğini söylemek gerekir. Bu maçtaki galibiyet, Beşiktaşlı futbolcuların bir nebze özgüven kazanmaları açısından faydalı oldu.
Hakeme dokunursan...
Fırat Aydınus’a gelince, sportmenlik dışı hareketleri düzenleyen kurallardan biri de ‘eğer hakeme dokunursan, sarı kart görürsün’ der... Ancak bu dokunma, itirazlar ve zedeleyici anlamı içerirse, futbolcu sarı kartla cezalandırılmalıdır. İlk devre sonunda Aydınus, Fahri’ye böyle bir pozisyonda sarı kart gösterdi. Eğer Fahri’nin sözle itirazına gösterdiyse kabul ama o, dokunmasına gösterdiyse, çağdaş hakemlik profiline uymayan bir karardı. Bunun dışında oyuna hakimiyeti, faullerdeki kararları ve özellikle bir kaç pozisyondaki avantaj uygulamaları yerindeydi. Yardımcılardan Serkan Ok’un, Yusuf’un ayağındaki top için verdiği ‘dışarda’ kararı yanlıştı. Çünkü, topun tamamı oyun alanını terketmemişti.
Bayraklarda hata vardı
Aleks Taşçıoğlu’nun ise ilk yarıda Murat Hacıoğlu’na, ikinci yarıda da Bobo’ya kaldırdığı ofsayt bayrakları hatalıydı.
‘’Sanki Avrupa'yı önemsemiyorlar!‘’
Sheriff, bundan on yıl önce kulüp başkanının kendi malikanesini kulüp binası ve tesisleri gibi kullandığı, aynı zamanda teknik direktörlüğünü de yaptığı bir takımdı. Bu tabloyu Sheriff’in maçına görevli gittiğimde görmüştüm. Yüzyılı aşkın mazisiyle, Avrupa Ligi Şampiyonluğu’nu hedefleyen Fenerbahçe’nin bu takıma karşı, ilk yarıdaki oyununa bakıyoruz; ciddi sayılacak net bir pozisyonu yok. Zaten oyunu kendi alanında kabul eden rakip karşısında Fenerbahçe, orta alanda pas yapıp rakibe baskı kurup hataya zorlayacağına, Colin Kazım’ın üzerine uzun toplarla kaleye gitmeye çalıştı. Emre Belözoğlu’nun zaman zaman tempoyu yükseltme gayretine, diğer oyunculardan yardım gelmeyince, ilk yarıda Fenerbahçe pozisyona dahi giremedi.
Carlos halı sahada gibi
Roberto Carlos, sanki halı sahada futbol oynar gibi, kendine oynuyor. Takıma ne ofansif ne de defansif anlamda hiçbir katkı sağlamıyor. Fenerbahçe ilk ciddi atağını karşılaşmanın 46. dakikasında Colin Kazım ile geliştirdi. Alex’in golü bile Fenerbahçeli futbolcuların canlanmasını sağlayamayınca, Christoph Daum ‘kaleye gidemiyoruz, şansımızı uzaktan şut atarak deneyelim’ deyip, Deivid ile Mehmet Topuz’u oyuna aldı. Ancak bu oyuncu değişiklikleri bile Fenerbahçe’yi canlandırmaya yetmedi. Sheriff 70. dakikadan sonra Fenerbahçe sağ ve sol kanadından bayağı boşluklar buldu. Pozisyona giren Sheriff’li oyuncular, biraz becerikli olsalardı, sonuç farklı da olabilirdi.
Fenerbahçeli futbolcuların ortaya koydukları oyun ve görüntü, sanki kafalarında bu lig yokmuş gibi bir intiba bıraktı. Hakem tartışmadan uzaktı. Maçın Makedon hakemi Aleksandar Stavrev ise, pozisyonlara yakın olup, karşılaşma içerisinde tartışılacak kritik pozisyonlardan uzak bir yönetim gösterdi.
‘’Denizli'yi anlayana helal olsun!‘’
Beşiktaş’ın CSKA Moskova karşısında nasıl bir oyun şablonu ortaya koyduğunu ve ne oynadığını anlayana helal olsun. Rakibe baskı kurup, sağdan soldan ataklarla iyice bunaltırsınız ve karamboller çok olur, Nobre’den faydalanma düşüncesini anlayabilirim. Ancak deplasmanda oynayıp, sprinter özelliği olmayan, top tekniği kötü, rakibi bire bir geçme kabiliyeti zayıf santrforla oyuna başlayan teknik direktör Mustafa Denizli’yi anlayabilene bir kez daha helal olsun diyorum.
Hatalı goller yiyen Rüştü kalede
Sezon başından beri defansın sağında takıma hiç katkı sağlamayan İbrahim Kaş’a gösterdiği sabrı, sol kanada göstermeyip her maça farklı farklı isimlerle çıktı tecrübeli hoca. Hatalı goller yiyen Rüştü, formsuz olmasına rağmen yine kalede. Bakıyorsunuz, 7 ve 61. dakikalarda yine hatalı iki gole daha imza atıyor. CSKA’ya bakıyorsunuz, aman aman bir takım değil. Ancak Siyah-Beyazlı ekip o kadar kötü oynuyor ki, oyunu forse edebilecek futbolcu da olmayınca istediği neticeyi alabilmek ve golü bulmak ancak şansa kalıyor. İkinci yarıda CSKA Moskova, onbeş dakika tempoyu düşürünce, Beşiktaş mücadele eder gibi gözüküp Nihat’la da net bir pozisyon yakaladı ama yararlanamadı.
Kötü sonuçlar kaçınılmaz oluyor
Beşiktaş’ta özellikle orta alanda Ernst yalnız başına kalıyor. Bu karşılaşmada Nihat ve sonradan oyuna giren Yusuf’un dışında mücadele eden oyuncu da olmayınca son dakikada gelen gol de, Kartal’a bir fayda sağlamadı. Teknik direktör Mustafa Denizli’nin sezon başından beri ilginç kadro kurgusu ve oyuncu tercihleri Beşiktaş’ın kötü sonuçlar almasını da kaçınılmaz kılıyor.
Sivok, çift sarıdan atılmalıydı
İspanyol hakem Gonzalez otoritesini oyun boyunca gösterdi. Genelde vermiş olduğu kararlardaki isabet oranı fazlaydı. Ancak daha önceden sarı kartı bulunan Sivok’un, karşılaşmanın son dakikasında CSKA ceza alanı içerisinde kendini abartılı yere bırakmasını, aldatmaya yönelik hareket olarak değerlendirip Çek futbolcuyu ikinci sarı kartla oyundan ihraç etmeliydi.
‘’Keita'nın pozisyonunda karar doğruydu‘’
Galatasaray’da Mehmet Topal ile Mustafa Sarp aynı özellikleri taşıyan futbolcular. İkisi de çok koşup, çok mücadele ediyorlar. Kewell’ın bu ikiliye fazla yardım etmemesi bile, çok fazla sırıtmıyor. Arda’nın müthiş oyun zekası, rakip kale için her an tehlike oluşturabiliyor.
Eskişehir’in itirazı boşunaydı
Eskişehirspor maçının ilk yarısında da, Galatasaray’lı oyuncuların arzulu ve istekli oluşları, oyunu rakip kaleye yığdı. Bu yarıda futbolun tüm özelliklerini yerine getirmeye çalışan bir Galatasaray vardı sahada. Uzaktan şut deneyip, verkaçlar ile sağdan ve soldan çizgiye inip, toplar keserek tehlike yarattılar. Keita sürat, çabukluk ve topa hakimiyeti mükemmel bir oyuncu. Orta alandan aldığı topu rüzgar gibi götürüp, yaptığı asistte Eskişehirspor’lu Vucko’nun da yardımıyla Nonda golü attı. Bu gol öncesinde Eskişehirsporlular’ın, ‘topun taç çizgisinden çıktı’ itirazları, boşunaydı. Çünkü; dışarıda sayılması için, topun tamamının çizgi dışına çıkması gerekir. Pozisyonda topun tamamı çizgiyi geçmemişti. İlk yarı kendi yarı alanında kalan Eskişehirspor, ikinci devre ile birlikte oyunu dengelemek isteyip, rakip kaleye gitmeye başlayınca Mehmet Yılmaz’la golü buldu.
Bu golden sonra Rijkaard, Baros’u da oyuna sokarak üstünlük golünü bulmaya çalıştı. Ancak ilk yarının aksine, Galatasaray ikinci yarıda istediği baskıyı kuramadı. Cüneyt Çakır oyuncuları uyarırken ve kart gösterirken yüz mimiklerini çok fazla kullanıyor ve sırıtıyor.
Bu hareketi futbolcuları tahrik edebilir, buna dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Hakemin oyun sahasındaki ve yedek kulübesindeki futbolculara sarı ve kırmızı kartlarını kullanma hakkı var.
Çakır maçı kötü yönetmedi
Saha kenarına alınan Ümit Karan’ın, yedek kulübesinde hakemin bir kararına yapmış olduğu bir itirazdan sonra, gördüğü sarı kart doğruydu. Baros’un penaltı beklediği pozisyonda da Cüneyt Çakır’ın vermiş olduğu karar yerindeydi. Çek futbolcu ayağını o pozisyonda çimlere vurdu, herhangi bir müdahale yoktu. Faullerde bir kaç hatalı karar vermesine rağmen, hakem Cüneyt Çakır bu 90 dakikada fena bir yönetim göstermedi.
‘’Uğur Boral'a yapılan penaltıydı‘’
Daum, rotasyon beklentilerine sağ kanattaki taç atışlarını Kazım’a kullandırarak cevap vermiş! Maçın ilk yarısına bakıyoruz, sanki lig maçı değil de dostluk maçı!.. Kazım ile Mehmet Topuz’un direkten dönen topları bile maçı ne tempoya ne de heyecana sürükledi. 10. dakikada Alex’in ustaca asistliğinde Kazım’ın attığı gole, Antalyaspor, Fenerbahçe kalesine ilk defa giden Ali Zitouni’nin nefis kafa golüyle cevap verdi.
Futbolcuların bunu bilmesi gerek
Fenerbahçe sağda Kazım solda da Vederson ile rakip kaleye yüklenmeye çalıştı ancak Mehmet Topuz, Santos ve Güiza’nın etkisiz futbolları, oyunu kendi alanında kabul eden Antalyaspor’a karşı bir türlü ciddi baskıyı oluşturamadı.
Fenerbahçe’de forma giyen oyuncuların, ceza alanı içerisindeki serbest vuruşlarda da, aut pozisyonlarında olduğu gibi, topun oyuna girebilmesi için ceza alanını tamamıyla terketmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Bunun bilgisizliğiyle -Bilica’nın hareketi- ikinci yarı başladı. Antalyaspor bu devrede Fenerbahçe’ye önde daha fazla baskı uyguladı. Uğur Boral ve Semih’in oyuna girmeleri ise Sarı-Lacivertliler’i 80. dakikadan sonra ateşleyebildi.
Fenerliler’in usta hareketi
Alex’in iki ara pasını Güiza değerlendiremeyince maçın son dakikasında Antalyaspor oyuncularının akıl almaz şekilde Fenerbahçe ceza alanına yığılmalarından istifade eden 3 oyuncu, Alex’in yine ustaca yuvarladığı topa hamle yapıp, Antalya ceza alanına girdi. Güiza’nın verip, Semih’in attığı golle de Fenerbahçe Antalya’dan 3 puanla döndü. Bu pozisyonda Fenerbahçeliler’in topu kendi yarı alanı çizgilerinin gerisinde beklemesi ve ofsayta düşmemesi ustaca birer hareketti.
Hakeme gelince... Kazım’ın yardımcıya eliyle yaptığı, “Görmüyor musun?” şeklindeki harekete, yardımcısının uyarısıyla sarı kart çıkaran Yunus Yıldırım, buna benzer hareketler yapan Vederson ve Orhan Ak’ı ise sadece uyararak geçiştirdi.
Kartlarda standart yoktu
İlk yarıda Sedat’ın pozisyonuna yardımcı Alper Ulusoy yanlış ofsayt bayrağı kaldırarak Antalyaspor’un önemli bir atağını engelledi. Kaleci Polat’ın 76. dakikada elindeki topu kaybettikten sonra Uğur Boral’ı ceza alanı içerisinde tutması ise net bir penaltıydı. Bilica ve Yalçın’ı ceza alanı içindeki pozisyonda ikiliyi uyarayan Yıldırım’ın, topsuz alanda Yalçın’ın Bilica’ya yaptığı harekete sarı kart göstermesi doğru ancak Bilica’ya kart göstermesi yanlıştı.
‘’Ali Güneş'e iki kırmızı kart!‘’
Çok kariyerli bir teknik direktör ve isimli oyuncularla takımınızı oluşturabilirsiniz, ancak takım içerisinde arkadaşlığı, dayanışmayı sağlayamazsanız, başarıyı yakalamanız hayal olur. Galatasaray takım oyununu, arkadaşlığı, yardımlaşmayı fevkalade oluşturmuş. Bu tablonun oluşmasında en büyük katkı, Rijkaard’ın...
Bu sezonki en büyük transfer şüphesiz ki, Rijkaard... Şöyle bir gerçek de var; Galatasaray üç maçtır kötü oynuyor. İlk yarıda da kötü bir Galatasaray vardı. Sabri ile Caner’in tarafından ilk yarı çok tehlikeli geldi Kasımpaşa. Kewell, Arda ve Elano pres yapmayınca, Kasımpaşa zaman zaman kontrollü olarak tempoyu yükseltip, rakip kaleye tehlikeli şekilde gitti.
İkinci yarıda Galatasaray oyunu rakip yarı alana yıktı. Tempoyu yükseltip, sağdan soldan rakibi bunalttı, Rijkaard’ın oyuncu değişiklikleri etkisini gösterdi, Keita’nın çabukluğu, Nonda’nın da golcülüğüyle “gitti” denilen maç geri döndü.
MHK ders almamış!
MHK geçen haftaki Bursa-Fenerbahçe maçından ders çıkartmamışa benziyor. Hiçbir sezonda olmayan, son iki sezondur varolan bu kadar hoşgörülü oyuncular ve yöneticilere rağmen, bu MHK ligi önemsemiyor olmalı ki, bu maça da tecrübesiz bir hakemi atadı.
Hakem maçın kaderiyle oynadı
Hakem daha 8. dakikada maçın kaderiyle oynadı. Ali Güneş boş kaleye doğru giden topu eliyle tokatladı. Hakemin önü açık, pozisyonu net görüyor... Penaltı verip, kırmızı kart göstermesi gerekirken, korner veriyor! Ali Güneş baktı ki hakem evlere şenlik, bu defa gole giden Kewell’ı formasından çekip durdurdu. İlker Meral bariz gol şansından kırmızı göstereceğine sarı gösterdi. Murat Erdoğan sarı gördükten sonra eliyle koluyla hakeme yönelik hareketler yaptı, hakem bakmakla yetindi! Koray Avcı iki ayağıyla tehlikeli şekilde Baros’a çift dalınca da “devam” dedi. Duran her top sonrasında oyuncuların itiş kakışlarına sadece seyirci kaldı. Gerek faul ve fena hareketlerde gerekse de disiplin uygulamalarında ciddi şekilde hatalar yaptı. Oyunu otoritesi ve kontrolü altına almada bayağı zorlandı.
Peşpeşe iki hakem faciası
Bursa’dan sonra İstanbul’da da hakem faciası izledik. Bu iki maç bundan sonraki haftalara çok kötü örnek olacak. Ancak bunun sorumlusu ne Bursa’daki Deniz Çoban ne de bu maçtaki İlker Meral’dir. Sadece ve sadece bu işe önemsiz ve duyarsız olan Merkez Hakem Kurulu’dur.
‘’Bilica oyundan atılmalıydı‘’
Sezon başından beri Fenerbahçe’ye ne kadar faydalı olacağı tartışılan Bilica, bu müsabakada iyi bir mücadele ortaya koydu. Kaptığı toplarla takımı atağa kaldıran oyuncu da olma özelliğini gösterdi. İlk devre sahanın her yerinde Fenerbahçe adına Bilica’yı görmek mümkündü. Bilica’ya, Vederson da ayak uydurmaya çalışınca, özellikle ilk yarıda sol kanattan rakibinin üzerine gitmeye çalışan ve buna direnç gösteremeyen bir İstanbul Belediye izlemeye başladık.
Oğuz’un barajı hatalıydı
Fenerbahçe de Andre, Kazım, Alex ve Güiza’nın etkisiz oyunları karşısında direnç göstermeyen rakibine karşı, ancak duran bir toptan gol bulabildi. Vederson sert ve düzgün vurdu ama kaleci Oğuzhan’ın da hatalı baraj kurdurduğunu söylememiz lazım. Mehmet Topuz çok koşan, toplara iyi vuran bir oyuncu. Sağında ve solundaki Kazım ve Andre’den gerekli yardımları alamayınca, tek başına çok zorlandı. Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe için ne kadar önemli bir oyuncu olduğu bu karşılaşmada bir kez daha belirgin bir şekilde ortaya çıktı.
Tüm yük Topuz’a bindi
Gerek Andre, gerek Baroni rakibi ısıran, agresif özellikler taşımayan oyuncular. Bu durumda rakip de, çok rahat Fenerbahçe’nin üzerine gelebiliyor. Böylece bu maçta bütün yük Mehmet Topuz’un, Emre oynadığı zamanlar da Emre’nin üzerine biniyor. İkinci yarıda da ilk yarıdan farklı bir görüntü yoktu. İki takım oyuncularının isteksiz oyunları devam edince, seyir açısından vasatın çok altında kalan bir oyun oldu. Maç böyle zevksiz ve pozisyonsuz olunca, hakeme de pek iş düşmedi. Ancak hakemi, yönetimi açısından incelediğimizde Bilica ile Gökhan Kaba’nın pozisyonlarından bahsedebiliriz. Bilica, ilk yarıda kayarak tehlikeli bir şekilde Gökhan Kaba’nın ayak tarağına sert bir hareket yaptı. Bu pozisyona, Hüseyin Göçek yardımcısının uyarısıyla, sadece faul verdi. 53. dakikada Gökhan Kaba, topu Bilica’dan kurtardığı anda, bu oyuncunun hareketiyle yerde kaldı. Bu harekete ise hakem, sarı kart gösterdi. İlk yarıda yapmış olduğu sert hareketten dolayı Bilica sarı kart görseydi, 53. dakikada bu futbolcu oyun dışı kalacaktı.









































