‘’Hakem iyiydi. Peki yardımcıları?‘’
Fenerbahçe, Emre’nin yokluğunda onun yerinde Selçuk’u oynattı. Selçuk defansif yönü ağır basan bir futbolcu. Defansın önünde, gelen ilk topları karşılaşayacak bir oyun anlayışına sahip. Selçuk’un sağında sol ayaklı Baroni, sol tarafında da sağ ayağını daha iyi kullanan Mehmet Topuz’la maça başladı Daum. İleride ise Güiza ve Semih’le olmaları, daha fazla pozisyonu üretip, rakip ceza alanı içinde oluşabilecek karambollerde de Semih’in fırsatçılığını kullanmak istemeleriydi.
İlk yarıda fark olabilirdi
Yılmaz Vural’ın, Cenk-Gökhan Güleç ikilisiyle mücadeleye çıkması, hafta içinde vermiş olduğu beyanatlarında “Bu maçtan galip gelmek istiyoruz” düşüncesinin belirtisiydi. İlk 45 dakikaya baktığımızda Kasımpaşa’nın daha derli toplu olduğunu gördük. Özellikle Cenk ve Gökhan Güleç, Fenerbahçe defansının arkasında fazlaca pozisyon buldu. Gökhan Güleç biraz becerikli olabilseydi, Kasımpaşa ilk yarıda da daha farklı bir skor bulabilirdi. İlk 5 dakikada olmayacak pozisyonlardan goller oldu. İkinci 45 dakikaya da Kasımpaşa arka arkaya bulduğu iki pozisyonla başlayıp, bunlardan birini Cenk ile gole çevirince yeniden öne geçmeyi başardı. Fenerbahçe de ilk yarıda olduğu gibi ikinci 45 dakikada da defansında boşluklar vermeye devam etti.
Fener’in savunması döküldü
Cenk ve Şahin’in golleri de bu açıklardan kaynaklandı. Fenerbahçe takımı oyunda tempoyu bir türlü kendi adına yükseltemedi. Bu durum akıllara tribündeki taraftarların, Sarı-Lacivertliler’in temposuna sağladığı katkıyı getirdi. Sonuçta maçın başından sonuna kadar Kasımpaşa takımı ortaya koyduğu performans ile haklı bir galibiyet aldı. Maçın hakemi Hüseyin Göçek, oyuncuların centilmence davranışları sonucunda, seyirci baskısını da hissetmeyince rahat bir müsabaka yönetti. Otoritesini pozisyonlara yakınlığıyla birleştirip genelde isabet oranı yüksek kararlar verdi.
3. gol net ofsayttı
Keller’in topa eliyle yapmış olduğu müdahaleye gösterilen sarı kart doğruydu. Gökhan Güleç’e yapmış olduğu itirazdan dolayı gösterilen kart da yerindeydi. Ancak Gökhan Güleç ile Gökhan Gönül’ün mücadelesinde pozisyonu iyi süzemediğinden topun Gönül’den dışarı çıkmasını yanlış yorumladı. İki yardımcı hakem oyunun genelinde kritik ofsayt pozisyonlarıyla karşı karşıya kaldılar. Cemal Güngör’ün, Kasımpaşa’nın 3. golünde devam kararı vermesi hatalıydı. Pozisyon net ofsayttı.
‘’Neskeens tribüne gönderilmeliydi‘’
Galatasaray, Baros’un sakatlığı ve Nonda’nın formsuzluğu üzerine forvetsiz bir takım düzeyiyle sahadaydı. Aslında Galatasaray’ın hücum bölgesine baktığımızda özellikleri açısından skor değiştirebilecek oyuncuları görmemiz mümkün. Arda santrfor olarak maça başladı. Arda orta üçlünün ilerisinde oynasa, daha faydalı olur. Çünkü rakip savunmacılar arasında bu maçta kayboldu. Bursaspor kendi yarı alanında kaptıkları topları kontrataklarla hızlı ve çabuk olarak forvetlere iletmek istedi.
Cim Bom’un sağı güçlü ama
Özellikle Galatasaray’ın sağ kanadı Sabri ve Keita gibi hızlı oyunculardan oluşmasına rağmen Bursaspor burayı ilk 15 dakika oldukça iyi kullandı. Servet, Gökhan Zan ve Hakan Balta fizik yapıları olarak birbirlerinin benzeri oyuncular. Volkan Şen ve Sercan gibi kısa ve çabuk futbolcular karşısında bayağı zorlandılar. Çok ilginç olanı da topa hakimiyet açısından kabiliyetli olmamalarına rağmen Gökhan ve Servet’in oyunu geriden kurmak istemeleri. doğru vurmak zorunda kalmaları. Galatasaray’ın ilk yarıda bırakın net bir pozisyonunu, ciddi olabilecek tek bir tehlikeli atağı bile olmadı. Sadece Keita ve Sabri’nin kaleye çektikleri iki şut, bunun karşılığında Bursa’nın kale direklerinden dönen iki topu...
İkinci yarıda da Bursaspor...
İkinci yarıda da Bursaspor baskı ve presle oyuna başlayınca, Mehmet Topal-Mustafa-Barış üçlüsü adeta bir ileri bir geri yaptıkları koşulardan başka oyuna bir tek olumlu katkı sağlayamadılar. Oyunun 70. dakikasından sonra Bursa skoru koruma düşüncesiyle geriye yaslandı. Galatasaray ise skoru bir türlü değiştiremedi. Futbolcular, oyunun genelinde iyi niyetliydiler. Hakemin verdiği her karara saygı göstererek, onun da işini kolaylaştırdılar. Ancak sonlara doğru sinirler gerilmeye başlayınca, hakem de kontrolü elinden kaçırmaya başladı.
Ozan’ın kırmızısı doğruydu
Elano’nun kullandığı serbest vuruşta avantaj rakibe geçmiş olmasına rağmen atışı tekrarlatıp, Elano’ya sarı kart göstermesi gereksizdi. Ozan’ın Sabri’ye yapmış olduğu sert hareket sonrasında, Neskeens’in Ozan’a aşırı tepki göstermesi ve ortamı germesi sonrasında hakemin bu olaya duyarsız kalması son derece yanlıştı. Neskeens’in yapmış olduğu bu hareket sonrasında tribüne gönderilmesi gerekirdi. Ozan’ın yaptığı müdahale sonrasında gördüğü kırmızı kart ise doğruydu.Oldukça sert bir harekete maruz kalan Sabri, sarı kartı görüp cezalı duruma düşen yine Sabri. Sabri’nin neden sarı kart gördüğünü anlamak mümkün değil.
‘’Lannoy, Beşiktaş'a büyük kıyak yaptı‘’
CSKA’nın Wolfsburg’u mağlup etmesinden sonra Beşiktaş son iki maçından biri olan Manchester sınavına mutlak galibiyet düşüncesiyle çıkmak zorunda kaldı. Bu durumun Beşiktaşlı oyuncuların dünyanın en önemli kulüplerinden birine karşı; ya hep ya hiç anlayışıyla daha özgüvenli oynama anlayışında olacaklarını maç öncesinde düşünmüştüm. 90 dakikaya baktığımızda hem sahaya çıkış, hem de müsabakanın başlaması esnasında Beşiktaşlı oyuncularda bu intibayı görmek mümkündü. 20. dakikadaki Tello’nun golünden sonra bu defa skoru koruma düşüncesi, ister istemez yerini telaşa bıraktı. Rakip oyuncuların sanki antrenmanlarda frikik çalışması yapıyor gibi Beşiktaş kalesine çektikleri şutlar, ya kaleci Rüştü ya da defansta Ferrari ve İbrahim Toraman’dan döndü.
İbrahim’i Üzmedi!
Mustafa Denizli’nin cumartesi gecesi Fenerbahçe maçında sahanın yıldızı olan İbrahim Üzülmez’i saha kenarında bırakmaya gönlü, haklı olarak el vermediğinden İsmail Köybaşı ile beraber sahaya sürdü. İlk 45 dakika Manchester hemen hemen bütün ataklarını Beşiktaş’ın sol kanadından gerçekleştirdi. Çok pozisyon da bulup, tehlikeli oldular. Ancak ilk yarının en net ve ciddi pozisyonunu Fink değerlendirebilseydi, Beşiktaş ilk 45’i iki farklı skorla üstün tamamlayacaktı. Stadı dolduran İngiliz taraftarlara bakıyoruz; Park’la Ekrem’in bir pozisyonunda top açıkça Ekrem’e çarpıp dışarı çıktı. Hakem de topu Beşiktaş’a verdi. Seyircinin tepkisi sadece bir ‘ah’ sesiyle sınırlı kaldı. Fink ve Ernst’in Beşiktaş’ın bu kadrosunda her zaman orta alanda beraber oynamaları gerekir. Fink’in tek dezavantajı Beşiktaş hücumdayken aniden gelişen rakip ataklarda çabuk ve hızlı oyuncular karşısında çok ağır kalması...
Hakeme tam puan...
İbrahim Toraman, Sivok ve Ferrari, Beşiktaş’ın savunmasında birbirleriyle çok uyum sağlamaya başladılar.
Sivok’un cezalı olduğu bu maçta İbrahim Toraman sakatlanana kadar müthiş şekilde mücadele etti. Kenarda bekleyen, hatta kadroda olmayan yıldız oyuncularına rağmen Beşiktaş’ın rakibi sonuçta dünya devlerinden biri Manchester United’dı...
Uzatma dakikalarında Rüştü’nün arka arkaya çıkardığı müthiş iki pozisyon CSKA karşılaşmasının final maçı olacağını belirledi. Maçın Fransız hakemi müsabakanın genelinde pozisyonlara yakın olup, faulleri doğru değerlendirdi diyebiliriz.
Ancak İbrahim Kaş’ın Evra’nın koşu yolunu ceza alanı içerisinde koluyla engellemesi penaltıyı gerektirirdi. Ancak Lannoy bu pozisyonu bir hakem kararıyla es geçti. Bu da hiç şüphesiz ki tüm Beşiktaşlılar’ı sevindirdi...
‘’Hakemlik maç değildi‘’
Manisaspor İstanbul’da Galatasaray’la değilde, başka bir Anadolu takımıyla oynuyor gibi alışılagelmişin dışında, maça orta alanda ve ileride baskı yaparak başladı. Galatasaraylı oyuncular pek alışmadıkları bir tabloyla karşılaşınca, uzun bir süre oyunu kontrol altına almak için zorlandılar. Manisaspor’un mücadeleci futbolu devam edince, zaman zaman oyunda tempo artıp güzel ve zevkli bir mücadele meydana çıktı. Çok koşmak ve mücadele etmek futbolun olmazsa olmazı. Ve bunun sonucunda da mutlaka gol bulmak gerekli. Ancak sadece mücadelenin yeterli olmadığı zamanları da görebiliyoruz. Kewell, Nonda ve Elano’nun hücum organizasyonundaki dayanışmaları Galatasaray’a golü getirerek soyunma odasına 3 puanla inmelerini sağladı.
Keita’yı daha önce almalıydı
Galatasaray’ın orta alanında görev yapan Ayhan-Mehmet Topal-Mustafa Sarp üçlüsü içerisinde sadece Topal, savunmanın önünde seken toplara ve rakibin hücumlarına karşılık vermeye çalıştı. Fakat gerek Ayhan olsun, gerekse Mustafa Sarp, ne ofansif ne de defansif olarak oyuna istenilen katkıyı sağlayamayınca Sarı-Kırmızılılar hücum bölgesinde çoğalamayıp, pozisyon da üretemedi. Ayhan’ın yerine oyuna giren Linderoth da hücum organizasyonlarına katkı sağlayamayıca Rijkaard Keita’yı sahaya sürdü. Keita’nın oyuna girmesinden sonra Galatasaray takımı hareketlendi. Ancak oyun başından beri istenilen ritmi yakalayamayan Sarı-Kırmızılılar’ın hocası Rijkaard, Keita’yı çok daha erken oyuna alabilirdi.
Manisa 1 puanı haketti
Bundan cesaretlenen Manisa ise özellikle de ikinci yarıda oyunda topla daha fazla oynadı ve Galatasaray’ın üzerine gol bulmak için geldi. 82. dakikada gelen Simpson’ın golü, Galatasaray’ın sezon başından beri defansında vermiş olduğu açıkların sonucuydu diyebiliriz. Rijkaard ve Sarı-Kırmızılı oyuncular 82. dakikadan sonra maça liderlik için çıktıklarının farkına vardılar. Ancak oyuna çok iyi konsantre olan ve iyi bir mücadele ortaya koyan konuk takım 1 puanla sahadan ayrılmayı başardı.
Müftüoğlu hakemlerin lideri
Karşılaşmanın hakemi Kuddusi Müftüoğlu’na gelirsek; oyunda zaman zaman bir kaç faul pozisyonunda yorum hatası yapmasına rağmen, iyi bir mücadele yönetti. Otorite ile disiplini sürekli elinde bulunduran ve gördüğünü çalan bir hakem profili çizdi. Galatasaray Sami Yen’den lider çıkamadı ama Kuddusi Müftüoğlu, hakem kadrosu içinde liderlik koltuğuna oturdu.
‘’Derbiye Aydınus damgasını vurdu!‘’
İlk 15 dakika taraftarının desteğiyle Beşiktaş, hücum yapar gibi gözüktü. Serdar Özkan’la da bir pozisyon buldu. Emre, Alex, Baroni ve Santos gibi topu daha fazla kullanabilen oyunculara sahip olan Fenerbahçe’ye karşı Mustafa Denizli, Yusuf’la karşılık vermeye çalıştı. Ancak Yusuf, oyuna çok kötü başladı. Alex’in köşe vuruşunda, Carlos topu göğüsünden sektirip kaleye şut çekti. Yusuf fizik olarak hazır olmadığından müdahale dahi edemedi. Fenerbahçe, teknik üstünlüğünü ilk yarıda daha fazla oyuna yansıtmaya başlayınca, ciddi tehlikeler yarattı. Özellikle de uzaktan atılan toplar, Rüştü’ye zor anlar yaşattı. Uzun bir aradan sonra Beşiktaş seyircisi kalecisine, yaptığı kurtarışlardan sonra destek vermiş oldu.
Goller, Fenerbahçe’yi etkiledi...
İkinci yarıya Beşiktaş, art arda bulduğu iki golle fırtına gibi başladı. İbrahim Üzülmez’in yaptığı ortada Fink, panzer gibi bir şutla topu ağlarla buluşturdu. Arkasından Bobo’nun ustaca golü gelince, Sarı-Lacivertliler demoralize oldu. Emre’nin sakatlanması, Fenerbahçe’nin hücum gücünü büyük oranda azalttı. Kazım’ın kart görmesinden sonra, Beşiktaş taraftarı uzun bir aradan sonra yakaladığı şovu doyasıya yaşayıp, takımına da yaşattı. Özellikle de İbrahim Üzülmez’in ikinci yarıdaki müthiş performansı, Uğur İnceman’a attırdığı üçüncü golle de, Fenerbahçe’ye karşı yıllar sonra üstünlüğünü Siyah-Beyazlılar perçinlemiş oldu.
Gökhan’ın düşürülmesi penaltıydı
Maçın hakemi Fırat Aydınus disiplinle otorite koruma düşüncesinde, oyuna çok sinirli başladı. Dolayısıyla da Fenerbahçeli oyuncularla da gereksiz didişmeler yaşadı. İbrahim Üzülmez’in Gökhan Gönül’e ilk yarıda yapmış olduğu hareket, net penaltıydı. Emre ile Santos’un kendi aralarındaki tartışmalarına bile, sırtı dönük kalıp müdahale edemedi. Ferrari’nin, Alex’e yaptığı hareketten sonra gördüğü sarı kart doğruydu. Emre’nin sakatlık dolayısıyla topa vuruşuna çıkan sarı, yersizdi. Gerek ilk yarıda, gerek ikinci yarıda yersiz faul kararları vardı. Beşiktaş’ın üçüncü golünde Uğur İnceman’ın pozisyonu ofsayttı. Kazım, yardımcı hakem Bahattin Duran’a karşı sözlü itirazından sonra kırmızı kart gördü. Duran FİFA yardımcı hakemi, ayrıca İngilizcesi de oldukça iyi. Mutlaka Kazım’ın söylemini doğru anlayıp, maçın hakemine de doğru uyarıda bulunmuştur. Genel olarak ise Aydınus, yanlış kararlarıyla dün akşamki derbiye damgasını vurdu.
‘’Fırat Aydınus doğru seçim‘’
Merkez Hakem Kurulu, Fenerbahçe-Galatasaray derbisindeki maç öncesi olayların ardından, o maça FIFA dışından hakem ataması yaptığı için bir kesim tarafından eleştirilmişti. Eleştirilere kulak veren MHK, bu kez yılın son derbisine FIFA kokartlı hakemi Fırat Aydınus’u atayarak yanıt vermiş oldu. Aslında kadro içerisinde bu tip maçları yönetebilecek deneyime sahip ve formu iyi olan Fırat Aydınus’un doğru bir tercih olduğunu söyleyebilirim. Ancak FIFA dışı hakemlerin de yönettiği ve başarılı performans sergiledikleri zamanlar da görülmüştür.
Genelde başarılı oluyor
Bundan sonra iş Fırat Aydınus’ta... Fırat’ın genel performansına baktığımızda, bir dönem bu tip maçları sıkça yönettiğini ve genelde başarılı olduğunu görebiliyoruz. Zorluk derecesi yüksek olan karşılaşmalarda sağladığı konsantrasyonu üst seviyelerde tutup, iyi motivasyon sağlayabiliyor. Fakat genel performansı zaman zaman inişli-çıkışlı grafikler çiziyor. Oyun içerisinde futbolculara pozisyonu izah etme çabası, çok gereksiz bir alışkanlığı diyebiliriz. Bazen kendinden fazlaca emin davranması, olayların alevlenmesini sağlayabiliyor. Örneğin geçen sezonki Galatasaray-Fenerbahçe maçının son dakikalarında çabuk bir şekilde olayları önleyici bir davranış sergilese, bu görüntülerin önüne geçme şansını yakalayabilirdi. Oyunculara karşı vermiş olduğu bir karar sonrasında (bunu her zaman yapmıyor) yüzündeki mimikleri bazen yapmacık olduğu izlenimi bırakabiliyor. Bu sezon yönettiği maçlarda en iyi performansı Beşiktaş-Denizlispor müsabakasında gösterdi. Bu yıl ikinci Beşiktaş, ilk Fenerbahçe maçına çıkacak. Yalnız bu maçın, bundan önceki karşılaşmalara göre daha zor ve çekişmeli olacağı izlenimini uyandırıyor.
Kendini hazırlamalı
Fırat’ın deneyimi, bilgisi ve görüntüsü böylesine zorluk derecesi yüksek olan bir maçı başarıyla tamamlayabileceğini gösteriyor. Kendisine şu tavsiyelerde bulunabiliriz; iki takım yöneticilerinin maç öncesi ve sonrasında vereceği beyanatları, skoru, düşünmeden sadece kendini, kişiliğini ve kariyerini düşünüp, öylesine hazırlanmalı. Takımlar 3 puan peşinde, Fırat ise kamuoyunun puanını almak zorunda, Fırat’ın bunların farkında olduğu düşüncesiyle kendisine ve ekibine başarılar diliyoruz.
‘’'Deli' işaretine seyirci kalmamalıydı...‘’
Galatasaray ve Diyarbakırsporlu oyuncuların, birlikte seyircileri selamlaması, Sarı-Kırmızılılar’ın tribünlere güller atması, maç öncesi göze hoş gelen görüntülerdi.
Mehmet Topal, Barış ve Ayhan’ın oluşturduğu orta üçlüde oyun kurucu görevini Topal üstlenmişti. Ancak Mehmet, oyuna iyi başlayamayıp ve çok fazla da pas hatası yapınca, Galatasaray istediği hücumları gerçekleştiremedi.
Orta alan mücadelesi
Celalettin ile arka arkaya Galatasaray kalesini yoklayan Diyarbakırspor, Şener’in nefis ara pasına Mendoza’nın müthiş sürati de eklenince ev sahibi golü de buldu. Golden sonra oyun adeta orta alan mücadelesine dönüştü. Diyarbakırspor’un pres ve orta alandaki baskısına, Galatasaray yavaş yavaş karşılık verince Kewell’ın yaratıcılığı, Sabri’nin de golüyle ilk yarının son dakikalarında beraberliği yakaladı. Barış çok koşan ve pres yapan, aynı zamanda rakip oyuncuları bozan bir oyun tarzına sahip. Ancak o kadar gereksiz ve dengesiz hareketler yapıyor ki, fayda sağladığı kadar takımına zararı da dokunuyor. Bu maçta gördüğü kırmızı kart da buna bir örnek. İkinci devreye önde başlayan Galatasaray, galibiyet golünü de bulduktan sonra kontrolü de eline geçirdi. Bunda Diyarbakırspor’un ilk yarıdaki istekli ve arzulu oyununu gösterememesi de etkindi. Ayhan’ın daha sorumlu olması gerekir. Hakem atışı sırasında gösterdiği umursamazlık, pahalıya mal olabilirdi. Diyarbakırspor deplasmanı zordur. Bir de bir haftadır sürekli gündemde olması, Galatasaray için önemli bir virajdı. Ortaya iyi futbol koyup, bol pozisyon mu üretti, hayır. Sadece üç puanı alıp, haftayı karlı kapattı.
Gereksiz gerginlikler yarattı
Tolga Özkalfa’nın bu sezon ligde yönettiği 90 dakikaların hepsi canlı yayın ve büyüklerin maçları. Sahada bir otorite gücü sergilemeye çalışması, oyunu ve oyuncuları gereksiz yere geriyor. ‘Tazemeta’ya faul yapıldı’ kararının sonrasında, Galatasaraylılar’ın kendisine itirazları sırasında bu futbolcuları itmesindeki tavrı, çok gereksizdi.. Şener’in, Sabri’nin ayağındaki topa kayarak müdahalesi oyun kuralları içerisindeydi. Ama hem faul hem de sarı kart gösterdi. Barış’ın görmüş olduğu kırmızı kart doğruydu. Diyarbakırspor kalecisi Espinoza, ceza alanı dışında topa eliyle müdahele edince, sarı kart gördü. Ancak daha sonrasında sportmenlik dışı hareket yaparak, eliyle hakeme karşı ‘deli’ işareti yaptı. Özkalfa bu harekete sadece seyirci kaldı. Bir hakemi bu kadar öne sürmenin avantaj mı yoksa dezavantaj mı olduğunu, ilerleyen haftalar gösterecek.
‘’Hakem oldukça başarılıydı‘’
Beşiktaş sezon başından beri, rakibe ligin en az gol pozisyonu veren takımı olarak gösteriliyor. Yediği gol sayısına bakıldığında, doğru kabul edilebilir... Ancak bu Beşiktaş’ın defanstaki Sivok-Ferrari ikilisinin ve Ernst ile Ekrem Dağ’ın, diğer futbolculara göre çok mücadele ettiğini söyleyebilirim. Buna bu maç için Fink’i de katabiliriz. Bu takımın geçen yıl şampiyon olması, çok kişiyi yanılttı. Mustafa hocayı da yanıltmış olmalı ki, esas transfere ihtiyaç duyulan bölgelere yapılmayan katkılarla sezona başlayınca, dün geceki tablo ortaya çıktı.
Beşiktaş’ın pozisyonu yok
İlk yarıda Beşiktaş’ın, Trabzon kalesinde bir pozisyonu yok. Trabzon, Beşiktaş’ı kendi yarı alanına mahkum etti. Hakan Arıkan çok net gol pozisyonlarını kurtarmasa, ilk yarıda bile farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. Beşiktaş’ın bu kadrosunda top hakimiyeti en yüksek olan ve özellikle de baskı altındayken en ihtiyaç duyulan oyuncusu Yusuf Şimşek... İkinci yarı Yusuf’un oyuna girmesinden sonra, Trabzonspor’un devrenin hemen başındaki hızı kesildi.. Ve bir anda Ernst’in iyi yere giden şutu ile Beşiktaş, maçın başından beri en ciddi atağı olan 48. dakikada, golü de bulmuş oldu. Bu golden sonra Trabzonsporlular’la, kaleci Hakan Arıkan’ın mücadelesi olmaya başladı. Bobo’nun uzatmalardaki ikinci golü, Beşiktaşlılar’a nefes aldırdı. Ama bu oyun gelecek adına Beşiktaş için hiç de iç açıcı değil.
İsabet oranı yüksekti
Maçın hakemi Kuddusi Müftüoğlu’nun, zaman zaman temponun arttığı ve kritik sayılabilecek pozisyonlardaki isabet oranları oldukça yüksekti. İlk devre Umut ile Hakan Arıkan arasındaki pozisyonda, direkt topa yapılan bir hareket olduğu için, sonraki pozisyonun rakibe temasında hakemin devam kararı doğruydu. Bordo-Mavililer’de Kamerunlu savunma oyuncusu Rigobert Song’un penaltı beklediği pozisyondaki devam kararı da hatalı değildi. Engin’in, Beşiktaş alanı içerisinde beklediği penaltı kararında da Müftüoğlu, başarılı bir performans ortaya koydu. Genel anlamda hakem, tansiyonu yüksek mücadeledeki performansıyla alkışı hak etti.









































