Arama

Popüler aramalar

Sanki Avrupa'yı önemsemiyorlar!

Haberin Devamı

Sheriff, bundan on yıl önce kulüp başkanının kendi malikanesini kulüp binası ve tesisleri gibi kullandığı, aynı zamanda teknik direktörlüğünü de yaptığı bir takımdı. Bu tabloyu Sheriff’in maçına görevli gittiğimde görmüştüm. Yüzyılı aşkın mazisiyle, Avrupa Ligi Şampiyonluğu’nu hedefleyen Fenerbahçe’nin bu takıma karşı, ilk yarıdaki oyununa bakıyoruz; ciddi sayılacak net bir pozisyonu yok. Zaten oyunu kendi alanında kabul eden rakip karşısında Fenerbahçe, orta alanda pas yapıp rakibe baskı kurup hataya zorlayacağına, Colin Kazım’ın üzerine uzun toplarla kaleye gitmeye çalıştı. Emre Belözoğlu’nun zaman zaman tempoyu yükseltme gayretine, diğer oyunculardan yardım gelmeyince, ilk yarıda Fenerbahçe pozisyona dahi giremedi.

Carlos halı sahada gibi
Roberto Carlos, sanki halı sahada futbol oynar gibi, kendine oynuyor. Takıma ne ofansif ne de defansif anlamda hiçbir katkı sağlamıyor. Fenerbahçe ilk ciddi atağını karşılaşmanın 46. dakikasında Colin Kazım ile geliştirdi. Alex’in golü bile Fenerbahçeli futbolcuların canlanmasını sağlayamayınca, Christoph Daum ‘kaleye gidemiyoruz, şansımızı uzaktan şut atarak deneyelim’ deyip, Deivid ile Mehmet Topuz’u oyuna aldı. Ancak bu oyuncu değişiklikleri bile Fenerbahçe’yi canlandırmaya yetmedi. Sheriff 70. dakikadan sonra Fenerbahçe sağ ve sol kanadından bayağı boşluklar buldu. Pozisyona giren Sheriff’li oyuncular, biraz becerikli olsalardı, sonuç farklı da olabilirdi.

Fenerbahçeli futbolcuların ortaya koydukları oyun ve görüntü, sanki kafalarında bu lig yokmuş gibi bir intiba bıraktı. Hakem tartışmadan uzaktı. Maçın Makedon hakemi Aleksandar Stavrev ise, pozisyonlara yakın olup, karşılaşma içerisinde tartışılacak kritik pozisyonlardan uzak bir yönetim gösterdi.