‘’İşte Avrupalı Yiğido!‘’
Villarreal deplasmanında 3 gol atmasına rağmen puansız dönen, Maccabi’ye karşı bireysel hatalara yenik düşen Sivasspor, kardeş ülkenin kardeş kulübü Karabağ’ı 2-0 yendi, Avrupa Ligi’ndeki ilk galibiyetini elde etti.
Okan Buruk’un aklı fikri nasıl Avrupa’da başarı elde etmek ise Rıza Çalımbay’ın da öyle... Üstelik Çalımbay’ın elinde Okan hocanınki kadar geniş ve kaliteli bir kadro da yok. Geçen sezona göre mesela; ‘Avrupa oynayacağı için güç kazandı’ diyemeyiz Sivasspor için. Bütçe dengelerini koruyan, Avrupai yönetilen bir kulüp, dışarıda mütevazılığından ödün vermese de saha içinde mangal gibi yüreği olan hocası ve oyuncularıyla omuzlarına binen ülke puanı sorumluluğunu taşıyorlar. Bir önceki maç sağ açık oynayan adamı gerekirse stopere çekiyor ama ağlamıyor. Hoca bu kadar istekli olunca oyuncular da haliyle aynı kafada birleşiyor, varını yoğunu veriyor. Dengede giden oyunda bir korner atılıyor, Caner golü yapıyor. Ninga 37’de maçı koparacak yüzde yüz golü kaçırıyor.
Risk almaktan kaçmadı
“Aman skoru koruyayım, yaslanayım” demiyor hiç kulübe. Daha 58. dakikada ağrıları olan Max Gradel’i ve Kayode’yi sokuyor. Yani fazlasını istiyor. Bu arzu ve hırs olmadan başarı gelmez. İspanya’da 3 gol atıp puansız dönmek, Maccabi karşısında şanssızlıklara kurban gitmek yıldırmamış Yiğidolar’ı. Dün; “Biz bu gruptan çıkarız” mesajını net bir şekilde verdiler. Yiğido’ya hayırlı olsun... 88’de Kayode işi bitirdi.
‘’Başakşehir destanı‘’
PSG’yi deplasmanda yenen, Leipzig’i dağıtan Manchester United’ı Başakşehir yıktı. Demba Ba perdeyi açtı, Visca farkı 2’ye çıkardı. İngilizler, Martial’le umutlandı ama savunma duvarına çarptı. Turuncu-Lacivertliler, 2-1’le Şeytanlar’ı evine eli boş yolladı.
Okan Buruk kabına sığmayan bir teknik adam. Maç içerisinde birçok kez 4. hakemden uyarı aldı. Kendisine ayrılan alanı aştığı için. Zorladığı şey aslında ülke sınırları. Kenardaki kazanma arzusunu Mehmet Topal’dan vazgeçip Aleksic’le başlamasıyla kağıt üzerinde herkese gösterdi. Berkay’a belki daha fazla yük bindi ama istediğimiz alanları da açtı bize. Manchester United’ın 12. dakikada altın tepside sunduğu boşluğu Visca çok iyi gördü, Demba Ba süper taşıdığı topu filelerle buluşturdu. O an doğru kanalı da bulduk. Tuanzabe... Gününde olan Demba Ba adeta kabusu oldu karşısında. Gece rüyasında görmüştür muhtemelen 40. dakikadaki Deniz’in hırsla koşup kazandığı topu, çıkardığı Ba’nın üzerinden atlamasını ve Visca’nın Henderson’ı nakavt edişini...
Teşekkürler Okan hoca
Bir Türk klasiği olarak 2-0’ın getirdiği rehavetin cezasını Shaw’un ortasında Martial kesince olması gereken konsantrasyona yeniden döndük. İkinci yarı Cavani, Pogba, Greenwood gibi silahların girmesiyle hissettiğimiz baskıyı da uzatmada Epureanu’nun çizgiden çıkardığı topla savuşturduk, kazandık. Manchester United’ı yendik. Bu cümleyi bize kurduran Okan hocaya teşekkürler.
‘’Erzurum'da kupa şov‘’
Süper Lig’de istediği sonuçları elde edemeyen Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Ziraat Türkiye Kupası’nda gol oldu, yağdı. Mavi-Beyazlılar, 3. Lig ekibi Karbel Karaköprü’yü konuk ettiği maçta 6-2 gibi farklı bir skorla kazanıp bir üst tura yükselmeyi başardı.
Mehmet Özdilek yönetiminde Süper Lig’de istediği sonuçları alamayan Büyükşehir Belediye Erzurum, rotasyonlu kadrosuyla 3. Lig ekibi Karbel Karaköprü Belediyespor’u farklı yenerek tur atladı. Aydınlatma sistemindeki arıza nedeniyle devre sonuna 8 dakika ara verilen perdeyi 8’de Rashad’la açan Mavi-Beyazlılar, 34’te Mücahid Albayrak’la farkı ikiye çıkardı. Dadaşlar, 45+4’te Hamroun, 45+8’de ise Mina’nın attığı gollerle devreye 4-0 önde girdi.
Yedeklere test maçı
Soyunma odasından da hızlı çıkan Doğu ekibi 47’de Obertan’la tabelaya 5-0’ı yazdı. Mehmet Şansal ile 2 hafta önce yollarını ayırıp Erzurum karşısına sportif direktörü İsmail Doğan yönetiminde çıkan Karaköprü’nün, 51’de Emre Okur’la bulduğu gole Erzurum 4 dakika sonra Obertan’la yanıt verdi: 6-1. Karaköprü’nün deneyimli oyuncusu Emre Okur 73’te takımının ve kendisinin 2. golünü attı, skoru belirledi: 6-2. Erzurum adına ligdeki yoğun tempo için alternatif oyuncuları görmek önemliydi. Kaan, Mücahid, Osman gibi yerli oyuncular geçer not aldı.
‘’Sivas attı kaçamadı‘’
Covid-19’la mücadele eden Hatay’ın maç eksiği, 3 günde bir sahaya çıkan Sivas’ın ise fazlası vardı. İlk 10 dakikasında karşılıklı atılan birer golle başlayan maçın 70 dakikası sıkıcıydı. Son 10 dakikada heyecan doruğa çıktı, 10 kişi Hatay iki kez direğe takıldı. Yiğidolar’ın da fırsatı vardı ama sonuç değişmedi.
Ev sahibi Hatayspor’un iki haftadır rakibi Covid-19... Bordo-Beyazlılar’ın hem idman hem de maç eksiği var. Konuk ekip için de durum iç açıcı sayılmaz. 3 günde bir maça çıkan dar kadronun yüksek efor sarf ettiği Maccabi müsabakası izleri üzerinde hala. Yani bir tarafın maç eksiği, diğerinin fazlası var. Fotoğraf böyle olunca iki takımın da temkinli, tempoyu koruyarak fırsatlar arayacağı bir maç öngördük haklı olarak. Ancak mücadele tam tersi bir hızda başladı. Uğur, Fajsal, Kayode üçgeniyle rakip savunmayı delen Yiğidolar, Gradel’in golü çağıran koşusunu net bir kafayla sonuçlandırmasıyla öne geçti. Hatayspor’un şoku üzerinden atması ise sadece saniyeler aldı. İyi bir geçiş hücumunda topu iyi taşıyan Selim’in pası, Akintola’nın ceza alanı içindeki füzesiyle asiste dönüştü. Tüm bunlar gerçekleşirken tabela 9. dakikayı gösteriyordu.
Futbolcular istemedi
Birden izleyenler olarak iştahımız kabardı fakat soyunma odasına girene kadar ilk 10 dakikayı inkar eden bir kısırlık içinde geçti karşılaşma. Teknik adamların hamleleri gelene kadar gereksiz uzun toplar ve dar alanda kör dövüşü devam etti. Hatay’da Barbosa, Sivas’ta Erdoğan efektif isimler. Onlar girince biraz daha hareket bekledik ama yok.
Son anda direk
Kenarda hocalar 3 puan hayali kursa da futbolculara göre 1’er puan yeterli gibi bir vücut dili var. Bunu değiştiren ise Ribeireo’nun atılması oldu. Sivaslı oyuncular, “Hatay’da 1 puanda iyi” derken rakip eksilince canlandılar ama ev sahibi savunmaya takıldılar. Hatta 88’de Hatay kazanabilirdi de, iki kez direğe takılmasa.
‘’PSG titredi biz yenildik!‘’
İlk 15 dakikada bulduğumuz 3 net pozisyonla PSG de inandı öne geçebileceğimize. Devre bittiğinde Tuchel'in dengesini bozduk. Son vuruş şansı yanımızda olsa tabelası bambaşka bir ilk devre olabilirdi. Bastırdık, aradık, uğraştık, her şeyi yaptık, Navas duvar ördü, olmadı.
Okan hocanın orta saha tercihi kağıt üzerindeki planı anlatıyordu bize. Dinamik, koşan, alanları doğru kapatan, bekleyen bir anlayışla PSG'nin agresif başlangıcını önlemekti amaç. Sonrasında ise kazanılan toplarla Visca ve Crivelli'ye uzanıp şans aramak. 9'da ve 11'de golü bulabilirdik. 15'te Visca'yla yakaladığımız pozisyonda öne geçebileceğimize rakip de inandı. Üstüne bir de Neymar "Değiştir beni" deyince momentumu kendimize çevirdik. Devre bittiğinde Tuchel'in dengesini bozduk. Son vuruş şansı yanımızda olsa tabelası bambaşka bir ilk devre olabilirdi çünkü.
Enerji azalınca...
46'da Sarabia ile çetin bir ikinci yarının mesajını verdiler ama 5 dakika içinde Visca ile girdiğimiz iki pozisyonla dikildik karşılarına. 56'da yine Visca yine 2 net yoklama daha. İlginç bir hâl adı maç. Dönemediğimiz bir atak sonu korneri verdik, idmanda yenmeyecek golü Fransızlar'ı titrettiğimiz maçta yedik. Alanı savunmakla görevli 3 oyuncumuzun uyuduğu bir anda rüya gibi 64 dakikanın ardından su döküp uyandırır gibi vurdu kafayı Kean.
70'te Deniz'in şutu girse yine başka şeyler konuşacağız fakat Navas kapı duvar! Bastırdık, aradık, uğraştık, her şeyi yaptık ama olmadı. 79'da Kean son sözü söyledi.
‘’İşte şampiyon bu!‘’
Trabzon ve Leipzig maçlarına göre iki değişiklikle sahaya çıkan Başakşehir, konsantre olduğunda, yani bireysel hataları en aza indirgediğinde ne kadar iyi bir takım olduğunu hatırlattı herkese. Özellikle Rafael’in sağ beke geçmesi ve Bolingoli’nin yükselen performansı oyunu olması gereken dominantlık seviyesine çıkarmış. Abdullah Avcı döneminden bu yana Başakşehir’in en belirgin gücü bu çünkü. Kanatların ön planda olduğu hücum setleri. Antalyaspor’un da eksiklerle çıktığı maçta bu dominantlığı kabul etmesi penaltıyı getirdi. Rafael’in kazandırdığı atışı Visca gol yaptı.
İrfan Can’dan Poldi’ye!
3 dakika sonra Podolski’nin gelişine enfes şutuyla attığı gol dahi bozmadı Başakşehir’in agresif hücum karakterini. Geçen haftalarda eleştirdiğimiz şey buydu işte. Başakşehir’i şampiyon yapan dominant oyun. 21’de bu kez penaltıyı kazandıran Skertel, 23’te gol yapan ise aynı isim Visca’ydı. Boffin’i ilk vuruşta sallarken ikincisiyle nakavt eden boksör gibiydi. 27’de İrfan Can, Podolski’ye, “O gol asıl böyle atılır” dedi. 35’te sahne alan Crivelli, formsuzluğuna nokta koyarken 83’te Guiliano 50 dakikası rolantide giden maçı bitirdi: 5-1. Başakşehir yorulmadan PSG’ye morallendi.
‘’Demir'den zengin kalkışı!‘’
Altay’a yenilerek zirve yarışında yara alan Adana Demirspor, Ümraniyespor’a karşı da zorlandı. Hasan’ın golleriyle 2-0 çöne geçtikten sonra konuk ekibin 2 golüne engel olamayıp panik yaşayan Şimşekler’i yıldızı Erkan Zengin sırtladı. İki gol atan deneyimli oyuncu takımını 4-2’lik galibiyete taşıdı.
Adana Demirspor geçen sezon olduğu gibi bu yıl da ligin en iyi kadrosu. Fakat en iyi takımı değil. Bu ligde başarı iyi kadroyla değil, iyi takımlarla geliyor. Ümit hoca her ne kadar taktisyenlik açısından bu ligde birçok meslektaşının önünde olsa da kadroyu iyi bir takım haline getirmekte zorlanıyor, eldeki grup zorluyor. Erkan Zengin, Volkan Şen, Sinan ve Dibba... Geri vitesi bozulan kamyonlar gibi. Hepsi birbirinden yetenekli ama arkasına bakmaktan nefret eden oyuncular. Evet böyle bir hücum hattıyla her zaman rakipten bir fazla atma ihtimalin var. Ancak Altay gibi topun karşısına geçmeyi bilen takımlara kaybettikten sonra adeta boş kaleyle oynayan Ümraniye’ye karşı bile 2-0’dan 2-2’ye yakalanmak anlatıyor zaten sıkıntıyı. Her zaman Erkan Zengin bu kadar formda, rakip savunma da bu denli davetkar olmaz.
Hasan’ın dublesi olmasa...
Hasan Kılıç’ın 11 ve 34’te attığı goller maçın fişini çekmeliydi halbuki. 38’de Gökhan’ın penaltısı, 47’de duran toptan gelen Fernandes golü bir anda skoru eşitleyince iş özel yeteneğe ve tecrübeye kaldı. Yazı boşta geçiren Erkan Zengin’e büyük alkış. 52 ve 79’da maçın kaderini belirledi.
‘’Başkent'te Horoz öttü‘’
Denizlispor, Gençlerbirliği deplasmanında ilk yarıda bulduğu iki golle kazandı. 64’te penaltı kaçıran ev sahibi uzatmada Candeias’la farkı 1’e indirse de Prosinecki’nin öğrencileri başından sonuna üstün oynadığı mücadelede haklı bir galibiyet aldı.
Prosinecki futbolculuğu kadar parlak bir teknik adamlık kariyeri elde edemedi belki ama ülkemiz şartlarında gerçekten iyi hoca. Çalıştırdığı takımlara bir şekilde uygun anlayışı empoze ediyor. Yapılan takviyelerle büyük ölçüde değişen Denizli kadrosunu da dün net olarak gördük ki oturtmuş. Baştan sona organize, kompakt ve fizik olarak diri bir görüntü çizdiler. Sadece savunmanın göbeğinde bariz bir uyumsuzluk var. Yumlu- Subotic olmayacak gibi. Verilen penaltı ve yenilen gol bunu gösteriyor. Hırvat hoca muhtemelen en kısa zamanda geçen sezonun yıldızı Oğuz’dan orada daha fazla yararlanacaktır. Onun dışında duran toptan gelen Subotic kafa golü zorlu deplasmanda hazine gibi. Devreye giderken Rodallega’nın füzesi ise hafızalara kazınacak cinsten. Kolombiyalı 12 maç suskunluğunu fena bozdu, bir de direğe takıldı.
Sefa Yılmaz çıkınca...
Nobre’nin takımında ayakta kalan güçlü isimlerden Sefa’yı devrede alması Horozlar’ın ekmeğine yağ sürdü adeta. İkinci yarıda şuursuz riskler alırken Denizli farkı kaçıran taraftı. 90’da Candeias farkı 1’e indirip kısa süreli bir heyecan sağlasa da Ege ekibi istediğini alıp evine döndü.