Komedi filmleri izlerken karın adelesi gelişen ve sıra sıra ‘baklava’ sergileyen ‘Old Spartaküs’ geldi aklıma, dün gecenin Akhisarspor- Sivasspor oyununda. Merak ettim; ev sahibi ekibin aktörleri acaba ‘The Walking Dead’ mi izledi? Hele hele Manu; dakika 50’de kaçırdığı golle Zombieland artistlerinden zerre farklı değildi. Defansının 46’da golü Kone ayağından, yenilen pozisyondaki halleri gibi! Saffet Susiç ’i 40 sene önce Mitrovisa’da, Sarayova formasıyla izlemiş, aynı sezon Romanya Milli Takımı’nı golleriyle delik deşik ettiğine şahit olmuş bir futbolseverim. Eğer Susic ‘Zafere kaçış’ filmini izlese birkaç Premier Lig maçına baksa, Josue, 65’te biraz kıpırdayan 81’de asist yapan Güray, Sissoko ve daha birçok futbolcudan fazla iş yapardı!

Akhisar direklere takıldı

Sivasspor isabet oranı olmayan çok sayıda şutuyla dikkat çekmişti. Dün gece de dakika 60 sonrası, fizik kalite yetersizliğiyle sırıttı! İlk yarı 31 ’de Kone, 36’da Robinho kaçırdıklarıyla Sivaslılar’ı üzdü ama Kone ikinci devre başlar başlamaz 1-0’ı getirdi. Sonra Sivas çekildi, sindi. Bilal oyuna girdi, Regattin 83 ’te kabuğuna çekilmenin bedelini ödetti: 1-1. Akhisar’ın galibiyet umutları 87’de Onur 90’da da Regattin ile direğe gitti! Bilal’in şık şutuna Şaşal ‘olmaz’ dedi. Açık ve net dün gecenin futbol kalite ve pozisyon zafiyeti, ‘Zombieland movie’ yerli versiyonlarından zerre farklı değildi, Ali Şaşal ve Regattin hariç!

Hareketsiz, amaçsız, hamle arzusundan uzak Alanyaspor gastroentrit ve dehidratosyon problemi mi yaşıyor diye düşündüm. Sakarya-Karasu’da 4 bin insanı hastanelik eden; besinlerle bulaşıp sıcağa bağlı gelişen rahatsızlık, Alanya kampına da uğramış mı, acaba? Mesut Bakkal kronik uyuşuk modundakilere, “Miskinatin” pomat uygulasa dahi ne fayda! Uyarıyorum! Galatasaray geleneksel güven duygusu, Fatih Terim ve ekibi doğru katkıları, eşsiz tribün sevgisi, elbette desteğiyle çok iyi başlamadığı geceyi muhteşem bir skorla bitirdi. Muslera belki de geceyi kurtaran kurtarışı, 16’da yaptı’ desem abartmış olur muyum? Öyle ya! Ne Fenerbahçe, ne de Beşiktaş şokun altından kalkabildi mi? Fatih Terim sabrı, desteği ve becerisi dün gecenin kilidi olmalı. Öyle ya Sinan, Eren ve Ahmet muvaffakiyeti, dolayısıyla dün gecenin dakika 46’dan itibaren büyük mutluluk veren resmi, Terim ve ekibinin eseri değil mi?

Gecenin sorusu?

Gomis transferinin Galatasaray’a en az, 16 milyon Euro artı sağladığını göremeyenlere, dün gecenin 6 gollü skoru bir mesaj verdi mi acaba? Göreceğiz hafta boyunca.

Maçın starı

16. dakikada büyük problemi çözen Muslera ve Emre Akbaba... Galatasaraylı Emre Akbaba...

Maçın olayı

Kendisinden çok umutlu olduğum Halil Umut Meler “VAR” ekibinin melemesine kulak asmamalı ve düdüğünün arkasında durmalıydı. Genç adam toparlanmalı... Derhal toparlanmalı...

Kısa mesaj

Bobo! Bu 33’lük arkadaşın gol ümidi vesilesi olarak, Süper Ligimiz’de forma giyiyor olması; acaba hangimizin ayıbıdır? Araştırılmalı, mutlaka da cevabı bulunmalı.

Yıllardır 5 para fayda vermeden, Galatasaray’ın milyonlarca Euro’sunu götüren sığırlardan, haberiniz var mı ? Açıkçası büyükbaş hayvandan dirhem anlamayan ama çiftlik soygunlarında mahir, bir kısım ayakçı marifetiyle organize edilmiş büyük mandepsidir bu ! Aslında ’grande soygun, ocağı söndüren büyük hainlik’ diye tanımlamak, meselenin açık ve net değerlendirilmesi adına daha gerçekçi olur. Celepler tarafından medyadaki bir takım reklam unsurunun da, ‘çok işe yararlar, muazzamdırlar’ lojistik(!) desteği neticesi, balyalarla döviz karşılığı; Florya çayırına salınan sığır sürüsü , yıllarca boşu boşuna salınır durur çimler üzerinde... Her imkan önlerinde!

Bu vahim hal ve doğan büyük zarar çiftlik yönetiminden kimsenin umurunda olmadığı gibi, tribündeki saf ve bakir taraftar yapısı da , sahada ter döken, çalışan, çabalayan namuslu emekçilere bakar ve sallama noktasında orada kalır ! Malın kralını ; zerre emek harcamadan, bir damla ter dökmeden götürenler, kimsenin radarında değildirki . Bu zararlıların ; menajerleri, medya reklamcıları ve belkide ortak bir kısım yöneticileri de! Devran döner uzun zamandır bu ‘kaka’ kokulu çiftliğin çerçevesinde ! Kimse uyanmaz (!) mal-mülk, ne var ne yok gitsede...

Daha önce de çoook işe yarayan bir star emekçi kimi zaman tribünler, bazen de bağımsız (!) medyaca badem edildi ve aynen Bafetımbi gibi gönderildi. Ama kulübe kene gibi yapışmış kan emicilerle, emanete hıyanet etmiş kanı bozuklara ellenilmedi.

Galatasaray Bafetimbi sayesinde şimdi nefes alacaksa tamam ama ya ötekileri ne etmeli ?

Dün gecenin Galatasaray’ına baktığımda, düşünmeden edemedim. Çılgın meblağlarla transfer edilen, 7 yıldız standartlarında ağırlanan, camia sportif zafer ve mutluluğu için sonsuz maddi manevi fedakarlık örneklenen; bir kısım futbolcunun, taraftarlara sahnelediği ayıp değilse nedir?

Eksik Göztepe karşısına dizilmiş İstanbul temsilcisi, teslim edilen formanın hakkını yüzde 70 nispetinde veremedi! Dakika 65 olmuş tribünlerin yüreği ağzında. Onyekuru golü, bir kısım uyuyana paçayı kurtarmış gibi gelse de ümitler Emre Akbaba ve Gomis’te! Bu ikili ev sahibini kaos ortamından çekti, konuğu sıkıntıya itti. Ama Halil etkinliklerine de yetemezlerdi ki! Şans yardım etti son şampiyona. Uzun sözün kısası sahada hela maşrapası gibi dizilen ve aldıklarını asla hak etmeyenler, akıllarını başlarına devşirecek mecburen. Gamı yok, ‘Ag’ ayarı arızalı, ya lelli tuluatı çoklar, yapmaları gerekeni tabii bekleneni, bilhakkın sahneye koyacak. Aksi halde oralara daha layık olanlar gelecek nokta! 3 puan tek golle bitti zorla!

Gecenin sorusu

Daha ne istiyor, ne bekliyorsun Galatasaray forması giydiğini idrak edemeyen bir kısım futbolcu?

Maçın starı

Onyekuru. Genç adamı Galatasaray’a taşıyan yetenekleri tabii ama camiada sevilip daim olmasını sağlayacak olan da içten tavrı, onurlu mücadelesi ve güzel karakteri olacak gibi.

Maçın olayı

İyi niyet ve yüksek beklentilerle forma teslim edilen bazılarının, emanetin hakkını teslim etmediklerini gördük. Onyekuru ve Nagatomo gibi sağlam karakterlerin, tembellere verdiği insanlık dersini de elbette.

KISA MESAJ

Bir güzel insanın, adam gibi adamın, şık karakterin sahalara vedasına tanık olduk dün gece. Hakan Balta Ay-Yıldız ve Galatasaray’a unutulmaz hizmetlerde bulundu, büyük futbol mutluluk ve sevinçlerinde çoook büyük payı oldu. Türk futboluna daha da hizmetlerini bekliyor görmek istiyorum asil insanımız...

Abdurrahim Albayrak ‘Allah Trump’u kahretsin’ dedi, haklı! Duyduğumda ‘ne’ dedim? ‘ Ya Kulübü çıkmaza sokan, sebep olan, deli sözleşmelere ortak olup malı mülkü kurutanları netsin ?’ 1996 Faruk Süren dönemiyle başlayan ekonomik çöküşü ısrarla yazan, gündeme taşıyan Oğuz Dizer ‘ kasası tarumar edilen Galatasaray’ı, çok zor günler bekliyor’ dediğinde, ‘sen ekonomist misin, sana ne!’ Diyen yönetimler yalakası yandaşa, sormak lazım! ‘Ne oldu şimdi?’

Temel ‘hastayım’ diyor, eşi dostu yakınları ‘iyisin’ diye savsaklıyor. Sonra durumu iyice ümitsizleşen Temel, mezar taşına şu ibarenin yazılmasını vasiyet ediyor. ‘Hastayum, hastayum dedum, inanmadunuz! Ne oldu şimdi ?’ Aynen Galatasaray’ın başına gelenler gibi... Riva, Florya ve daha nice mal mülk de, gitti.

Albayrak’ın ifadesince ; cicim yılları biten ve borcu bir günde yüzde 25 yükselen Galatasaray iyice zor günlerin eşiğinde... Cicim zamanı, ahbap çavuş kıvamında iş bitirenler, şimdi nerede ?

Bünyesinde çok sayıda tıp profesörü barındıran, camiaya sormak lazım. Glüten kaynaklı zorlama besinler(!) nedeniyle ince barsak, kasa ve hesaplarda oluşan hasar, Çölyak hastalığı gibi ; protein, yağ, karbonhidrat, nakit ve mineral emilimini önleyip bağışıklık sistemini bitiriyor mu ? 22 yıllık aymazlık ve gittikçe kronikleşti ve Aslan’ı iyiden iyiye yatalak hale mi getirdi ? Ne olacak şimdi !

Bir kurum zora girer, hatta batarken ; o emanetin sağlıklı yaşamı adına etkili, yetkili, sorumlu olan fakat işler kötüye gittikçe git gide semirenler irdelenmeli. Hukuki işlemler de, devreye girmeli! Allah Trump’u kahretsin ama sebep olanları da, külliyen halletsin... Duam budur!

Galatasaray’da net sırıtan, eksi değerler vardı. Serotonin, endorfin, kimi menacerlere göre de nakiticilin akışı nakıstı! Süper Kupa mücadelesinde ilk kez ‘VAR’ devreye girdi de, Cüneyt Çakır ‘dediğim dedik, çaldığım doğru’ dedi. Oysa henüz dakika 5’te Dany becerisini; Galatasaray orta alan veya savunması denese, Seleznov golü yenmeyecekti belki! Made in Saffet Susic ‘gel- gel’ taktiğine karşı; ‘baskı uyguluyorum ve şimdi golü buluyorum’ diyen rakiplerinin, problem yaşadığı çok müsabaka izlemiştim. Yine izledim... Hele hele 45’te Seleznov vuruşu direkten döndüğünde, 70’te Lopes net gole gittiğinde dikkat çeken Sarı- Kırmızılılar’ın kolay çalım yemeleri ve derhal derdest olma zafiyetleridir! Eren 79’da klasına yakışan vuruşla beraberliği getirdi 1-1. Final futbolcular adına ‘çam sakızı’ tadında uzadı! Yunus şutu ve Fatih becerisi 96’da çok güzel renklerdi. Ekstra değişiklikler de, ilk kez dün gece denenirken, sıra penaltılara geldi... Veeee... Kupa Akhisar’ın. Kutluyorum.

Gecenin sorusu

Stadyum çimleri ve sahanın berbat hali sorumlusu acaba kimdir ve Konyaspor tesisler ve camiası için büyük özveride bulunan insanlardan, hiç utanıp sıkılmamış mıdır?

Maçın starı

Yevgen Seleznov ve ‘yahu bu yengen değil, enişten’ diye seslenen Konyalı muzip taraftardır.

Maçın olayı

VAR denendi, ekstra futbolcu değişimleri de denendi ama yorum değerleri zerre değişmedi... Hep aynı nakarat yani !

Kısa mesaj

Gomis’in her fırsatta zam isteyen menaceri, şimdi de ‘Gomis etkisiz oynayıp, final penaltılarını da kaçırıyor ve aldığını dahi hak etmiyor!’ Deme erdemini örnekleyebilecek mi?

Türk Futboluna egemen ‘menajer diasporası’ sadece kulüplerin değil, futbol etik değerlerini de, yerle bir etmektedir! Mesela Galatasaray’da Scout görevi yapan biri, meşrebi belli futbolcuyla yakınlaşır ve kulübe değil, kendine scoutluk eder. Kulüpten üste maaş alıp, ocağı bu tür becermenin adına ne denir? Söylemem! Bilirim de, söylemem !

Sofistike duruş ve tarz hamili bir kısım futbolcular, eğer başarılı bir sezon geçirirlerse, menajerleri derhal ahlaksız teklif ve pazarlıklara başlar. Ama futbolcusu sezonun ve takımın içine etmişse, dut yutmuş bülbüldür ve ortadan kaybolur. Taraftar duaları işitilir sonra! Onlar duygulardan haberdar zaten ama en yoğun hisseden ve yara alanın, batma noktasındaki kulüpler olduğunu söylemeliyim.

Futbolcu ve menajer destinasyonlarını her fırsatta dile getireceğim. Tabii sözde yönetici kılıklı ortaklarını da! Neden bu konuya girdim ? Tarık Çamdal diye bir virüs sokuldu Galatasaray’a. Yıllardır milyonları yattığı yerden götürüyor ve menajerinden ‘çıt’ çıkmıyor. Çamdal’dan da ! Tolga Ciğerci ve menajeri de, kulübün ciğerini sökmüş soy adıyla müsemma sotada! Sofistike söylemleri ve şık golleriyle gönlümüzü kazanan Gomis ise, 3 milyon 350 bin Euro kazanca rağmen bir başka havada! Hele hele menajeri ! Oysa Gomis’in 5 para dahi etmeyeceği, 90 dakikalarını görmedik mi ? Ve ‘bu paraları hak etmiyor’ diye bir kelam ettik mi ?

Şimdiii esas konuşulması gereken şudur. Kulüplere bunca kazığın girmesine neden olan tüm yönetici ve profesyonel sorumlular açık, net tartışılmalı. Ne halt ettikleri kesinlikle ortaya çıkarılmalı. Sonra da kulüplerdeki hain, alçakça soyguna ‘DUR !’ diyecek çareler konuşulmalı !

Galatasaraylılar 21.şampiyonluğu kutlarken, yeni sezon şampiyonluğun startı da, Fethiye semalarında verildi. Hatta bu Sarı-Kırmızılı eşsiz seda, ‘Ölü Deniz’i dahi diriltti ! Fethiye Galatasaray Taraftarlar Derneği ‘Aslan’lar gecesi, sadece muhteşem ve harikulade mesajlarla bezenmedi. Yeni sezon adına; ‘Şampiyonluk startı’ podyumunda, tüm Aslanlar büyük hırs, arzu ve motivasyonla pozisyon aldı...

Fethiye Galatasaray Taraftarlar Derneğini ve tüm emeği geçen yiğitlerini tebrik etmek, şükran duygularımı göndermek isterim. Her safhasıyla mükemmel bir balo ve şölen hazırlayıp, harikulade sundular Galatasaray değerleri, konukseverliği ve kültür düzeyini. Açık, net söylemeliyim ‘Fethiye zaten muhteşem yörüklerimiz ve Evladı Fatihan torunları; tüm değerleriyle örnek alınması şart insanlarımız yurdu...’ Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçeli hiç fark etmiyor, tüm renklerimiz aynı güzellikte ışıldayınca ...

Türk milleti değerleri eşsiz ocağında ; Galatasaray yöneticileri ve futbolcularımız Ergün , Ümit , Evren, Volkan, Erkan katılımıyla çok çok güzel günler yaşadık. Coşkun Sabah unutulmaz besteleriyle hem yaşam, hem de Galatasaray klasiği olduğunu bir kez daha güncelledi... Herşey çok ama çok güzeldi...

Bu eşsiz yöremizde bulunup Fethiyespor’u ziyaret etmemek olur muydu ? Klâs insanımız, başarılı teknik direktörümüz Levent Eriş bilinen ciddiyetiyle çalışıyor. Neden ? Çünkü o da, Yörükler diyarını bir başka şampiyonluğa ve sevince hazırlıyor...

Fethiye ve Fethiye’yi, akıllara zarar başarılara imza atan belediye başkanı Behçet Saatçı’yı anlatacağım daha...

‘Herkesin Fethiyemiz için her zaman ve her şartta yapabileceği birşeyler vardır’ B.S.

Doğru valla...