‘’Gol yapamayınca!‘’
Fatih Terim; planlı, programlı ve doğru staretejik uygulamalarla, Porto’yu depresyona soktu. Galatasaray adına skora yansımış 3-4 gol yoksa ilk yarıda; vaziyetin nedeni Casillas becerileri. Bahtsız Bedevi’yi deve üzerinde yılan sokması gibi bi şidir sonrası adımıza! Kobra Marega deve üzerinde değil ama bomboş vahadan farksız kale alanında, fena ısırdı bizi 49’da ve 1-0 şimdi! Sinan’ı ve kanatları mükemmel kullanan, savunmada dik duran, orta alana Donk, Belhanda ve Fernando ile renk katan Galatasaray, fırsatları değerlendirmeliydi. Değerlendiremeyince yedi, çünkü platform Şampiyonlar Ligi! Meksikalı Corona vardı, mikser gibi. Nagatomo’yu Ajinomoto şalgamından beter etti ama Muslera harikulade hamlelerle tehlikeleri bitirdi. Rodrigues 76, Sinan 79’da golü yine beceremedi. Uzun lafın kısası Galatasaray doğru oynadığı müsabakada, daha doğru olanı yani gol yapmayı beceremeyince yenildi. Yazık oldu yani...
Gecenin sorusu
Talihsizlik denmez de, ne denir bu sonuca? Rabbim ne olur bari bundan sonra ol yanımızda... Biraz arabesk gibi oldu ama oldu.
Maçın starı
Muslera ve Casillas...
Maçın olayı
İngiliz düdük ve VAR’sızlık, e tabii şanssızlık!
Kısa mesaj
İyi futbol uygulama ve hünerleri yetmiyor, mutlaka gol becerisi olan birileri de gerekiyor!
‘’Tek gol 3 puan‘’
Erzurumspor henüz ikinci dakikada golü yiyebilirdi, Maicon’un direğe vurup, dışarı yönlenen serbest vuruşunda. Galatasaray baskısı ve konuğun peş peşe savunma arızaları ev sahibine gol şansı tanıdı fakat Sarı-Kırmızılılar Sehic’i aşamadığı gibi gol için de yeterince konsantre değildi. Emre’yi de 38’de sakatlık sonucu kaybetti. Erzurumspor; gole yaklaştığında ise Serdar sigorta oldu ve Maicon azizliklerine(!) cevaz vermedi! Aynı Maicon bir azizlik de, 74’te Sehic’e örnekledi ve ön direkte çok nazik bir kafa dokunuşuyla, vaziyeti 1-0’a getirdi...
VAR var diye, işin kolayına kaçmayacaksın beyefendi. Bu ikaz özellikle Rodriguez’e! Erzurum Hasankale’de Ağustos sıcağında tertiplenen güreş müsabakasının daha ilk dakikasında Teyyo pehlivan rakibine tuş olmuş! Köylüleri soruyor ‘Daha ilk hamlede ne olirsen?’ Cevap veriyor Teyyo pehlivan ‘Ayağım buza geldi gaydım!’
O ‘Piti piti mini mini’ karamela şekeri gibi, çekmeyle Galatasaraylı düşmez. Düşmemeli... Hakemlerimiz de hiç yoktan açığa düşürülmemeli !
Gecenin sorusu
Profesyonelleri için her gayreti gösteren ve çok çok zor şartları göğüsleme adına didinen Galatasaray kulübü yönetim ve camiası, örnekleyen futbol değerlerini katiyen hak etmiyor. Acaba profesyoneller ne düşünüyor.
Maçın starı
Saymaktan yorulduğum tehlikeleri önleyen Serdar Aziz maçın yıldızı, Ndiaye ise en iyi yardımcı aktörüdür gecenin...
Maçın olayı
İlk yarı Galatasaray’ı ile ikinci yarı Aslan’ı farkı ve Fatih Terim nasihat kriterleri !
Kısa mesaj
Lokomotiv rehavetinden, hızlı tren dikkat ve dakikliğine, elbette konsantrasyonuna ya geçilecek ya da geçilecek. Başka çare yok Galatasaray başarıları adına...
‘’Donk ve Yumlu olmaz mıydı acaba ?‘’
Galatasaray’ın Akhisar deplasmanında uğradığı müessif kaza, her futbol bilimci ve yorumcusunun konuyu sakız gibi işlemesi nedeni oldu. Bu yapının bir elemanı olarak, meseleye eğildim tabii ben de. Öncelikle sakızı incelemekle başladım işe!
Herkesçe önerilen sakız çiğnemenin ; uyanık kalmak için, etkili bir madde olduğu konusu abartıdan ibaret bence. Hele hele bu operasyonun ; beyne giden oksijen miktarını arttırdığı da, bir başka efsane ! Evet çene kasını mükemmel çalıştırıyor ama tüm şifa da, sadece o bölgeye ve bir kısım piarcının cebine yarıyor. Bu etkinliğin futbola zerre yaramadığı kesin !
Evet kesin ama futbolun en cazip yanı da, anlayan anlamayan herkes tarafından sakız edilebilmesi değil mi? Birçok santrfordan Beşiktaşlı Lütfi Isıgöllü, Galatasaraylı Raşit hoca gibi müthiş stoperler çıkmıştır da, stoperlerden çıkan santfor var mıdır? Hatırladım şimdi! Beşiktaş stoperi ; Ömer Gülen kardeşim. Mükemmel fizik, özveri, fedakarlık, topla rakip defansı yarma, ne ararsan var yani. Karakartal o dönem teknik direktörü; Ömer’i santrfor oynattı bir kritik lig müsabakasında. Ömer o 90 dakikada mı yoksa sonra mı şimdi hatırlayamıyorum ama 1 şık gole de, adını yazdırmıştı Beşiktaş formasıyla.
Mustafa Yumlu yumuldukça, Onyekuru kuruyor, yok oluyor ve o an aklıma Donk geliyor. Ömer Gülen’in, tarihi santforluğu da. Üstelik sakız makız da çiğnemiyorum vuku bulan katliam esnasında! Stoper mevzii ve orta alanda çok güzel işler yapan Donk, santrforda iş yapamaz mıydı acaba? Hollandalı hiç olmazsa Yumlunun Onyekuru’yu çatır çatır kurutmasını çaresizce izlememize cevaz vermez, belki gol dahi atardı. Yeşil çayırda da, denk sikletlerin kapışması tadında, bir seyir keyfi çıkardı ortaya... Di mi ?
‘’Bravo Akhisar...‘’
Tam 51 dakika defalarca marşa basmasına, hatta penaltı avantajı bile tanınmasına rağmen Galatasaray’da motor bir türlü çalışmadı! Gırrrrr... Gırrrrrr... Ve 51’de cırtttt! O ne? Regattin devamlı tekleyen savunma içinden asisti yaptı ve 1-0. Elvis Manu ‘Kiss me quick’ mi dedi Presley gibi? Hayır ‘yakalarsam öperim‘ dedi... 80’de Muslera da, Elvis’i öpmeye gitti ama Uğurlu, bu öpücükte harbi penaltı VAR diye, düdüğünü üfledi! Güray ve 2-0. Fatih Terim farklı bir yapı ve ruh aradı dün gece. Onyekuru, Mustafa Yumlu’nun himayesinde! Uzun sözün kısası Muslera ve Serdar dışında herkes izinde. Akhisar kalesine bir dolu hava topu indi de, Mustafa’nın ligimizde hava hakimiyeti kürsüsünde 2. basamakta olduğunu bilirim. 84’te Yumlu ‘ayak işinde de varım’ dedi 3-0. Lokomotif ritmi, Aslan’da konsantrasyon tıkanıklığına ve egonun futbol damarlarını tıkamasına neden olmuş! By pass operasyonu Akhisar’ın usta ayakları ve Fatih’in maharetli ellerine emanet edilip, başarıyla halledildi! Hak ettiler galibiyeti... Kutluyorum.
Gecenin sorusu
Galatasaray Avrupa’da örneklediği standartları ve konsantrasyonu, acaba neden kendi liginde ihmal etti?
Maçın starı
Fatih kurtardığı penaltıyla, 90 dakikanın kaderini değiştirdi ve arkadaşlarını mükemmel motive etti... Kürsüde Manu ikinciyse Mustafa Yumlu da bronz madalya hamilidir.
Maçın olayı
VAR Galatasaray’ın teslim bayrağını çekme süresini sadece uzattı ama bu avantaj dahi konukta artı değer olmadı.
Kısa mesaj
Galatasaraylı kaçan balık büyük olur doğru da, ayıp oldu bu 3-0’lık vaziyet galiba!
‘’Bu alemde bir başkasın‘’
Sir Winston Churchill demişki ‘hastayı yatağında ziyaret edeceksin, çünkü şifa bulur bulmaz o da, seni mutlaka ziyaret eder!’
Birinci torba sakini Lokomotiv henüz ‘çuf-çuf’ modunda salınırken, Rodrigues ekspres hızında hareketlendi ve artık kült kabullenilmesi gerekli special mevkiinden vurdu, 1-0 dakika 9’da.
Aslan geceye konsantre, mücadeleci, pas güzellikleri ve Grande Terim’in harikulade doğrularıyla başladı. Churchill’in anektodu girdi devreye ve üst üste tehlikeler yaşandı, Aslanlar kalesinde! Ama hasta ziyaret edilmişti, hamdolsun vaktinde!
70’te Derdiyok’un muazzam serbest vuruşunda top kaleye dertler, gamlar Lokomotiv’e, 2-0 oldu şimdi. Bu skor Moskovalılar’ı, Rus ruletinde mermiyi, beynine yiyen mevtaya çevirdi... Ndiaye de ikinci sarıdan dakika 88’de ağır yaralı gitti!
Onyekuru-Akbaba ustalığı ve Selçuk penaltıdan 3-0 yaptı... Zaferdir bu zafer... Bu alemde bir başkasın ve teksin sen...
Gecenin sorusu
Divanda nezaket, sabır ve küstahlık sınırlarını zorlayan, sözde Galatasaraylılar’a ‘Şampiyonlar Ligi öncesi salgıladığınız zehirler nasıl ters tepti?’ Düşünün bi!
Maçın starı
Maçın starı ; Başkanı, yönetimi, taraftarı, Fatih Terim ve tüm Aslanlar’ı...
Maçın olayı
Muslera, Eren ve Serdar’ın çok çok kritik pozisyonlarda savunma duruş ve kurtarışları... Galatasaray’ın imrenilesi konsantrasyonu... Saha içinden, tribünlere ve emekçilere...
Kısa mesaj
Galatasaray bu gruptan çıkacak... Evvel Allah çıkacak... Güveniniz ve desteğinizi esirgemeyiniz gerçek Galatasaraylı, çileleri daim paylaşanı...
‘’İzmir'de Göz Göz şov!‘’
İzmir imbatı sabah başlar, öğle sonrası temposunu kaybeder, akşam vakti de biter. Sonra sıcak, bunalma duygusu ve sıkıntı çöker! Kayserili konukları gündüzün ‘İmbat faslı’ rehavete atmış! Yenilgisiz İzmir’e gelen konuk, Arda Kardeşler’in düdüğünden itibaren, 4 haftada 2 gol yiyen, yenilgisiz armada değil, bunalımlı ruhlar podyumuydu sanki. Jerome takviyeli Halil ve Yasin’li Göztepe forveti rakipler için, fırtına habercisi Asperatus bulutu gibi. 3 ve 12. dakikalarda Lung kalesini, bu tehlikeli bulutlar sardı; 18’de Yasin çok ustaca bir gol vuruşu yaptı; 1-0 ve 20’de Yasin asistinde orta saha kompozitörü Alpaslan, ‘sol minör’ bir gol attı 2-0... Asperatus bulutları arasında ‘yıldırım ’ etkinlikleri üreten Titi bir başka kutlanması gereken futbolcudur Göztepe armadasında.
Yasin şov
40’ta yine Yasin şovda Halil direkten, Borges çizgiden döndü ve devre 2-0 İzmirliler üstünlüğünde bitti. İkinci yarı 48-52-53 ve 54’te üst üste Jerome, Halil resitalleri, Castro güzellikleri izlendi... Kayserispor’un filelerle buluşan ama gol kaydı olmayan topu da izlendi! İmbat faslı sonrası yaşanan 90 dakikada Asperatus bulutu hamili Göztepe’nin, Umut Bulut hamili Kayserispor’a karşı 2-0’lık galibiyeti tescillendi... Arda Kardeşler’in kalitesi de. Bravo genç adam...
‘’Felaketin rakamlarla resmî !‘’
Galatasaray yönetimi ‘Olağanüstü Bütçe Tasarısı ve gerekçeleri’ konusunda, çıkacak genel kurul huzuruna. Futbol takımının bulunmadığı, bütçede söz konusu olmadığı yerde bile 262 milyon TL. açık öngörülüyor ; haberin var mı, Galatasaraylı ?
Kara deliği ilk kurgulayan, derhal uygulayan; Faruk Süren ve yönetimidir! Alp Yalman’ın kasada parayla bıraktığı Galatasaray, iç güçlerce bitirilmiştir! Neden ? Çünkü o döneme kadar bankalardan kullanılan kredilerin giderleri ve faizini, yöneticiler ceplerinden verirdi. Sonra bu usül Süren ve yönetimince terk edildi. Delik açıldıkça açıldı ve sonunda ASY, Florya, Riva ve darphane gibi gelen futbol gelirleri, badem edildi, gitti !
Süren ve ekibinin açtığı kara deliğe düşen Galatasaray’ın ; günümüz faiz ve kur zararlarından kurtulabilme yolları tamamen tıkanmıştır. Mesela kur farkından kaynaklanan zarar, 19 milyon Tl’ den 114 milyona dönüştüğünde, ortaya çıkan kazık 94 milyon liradır.
Faiz giderleri de 52 milyon liradan 125 milyona çıkıyor ve kulübe 73 milyonluk bir rakam da, oradan giriyor! Faiz ve kur zararı şimdilik 167 milyon lira ! Sportif AŞ faiz giderleri de 62 milyon lira. Uzun lafın kısası sunulan tablodaki gelir 115 milyon, gider 377 milyon ve fark rakamla 262 milyon... Yazıyla da İKİYÜZALTMIŞİKİ milyon ! Ve bu hesapta futbol şubesinden girecek, kur farkı kazıkları henüz yok.
Kulüp merkezi gelirlerinde dahi 0,7 milyon liralık düşüşün olduğu yerde, futbol okulları dışında kâr eden tek şubenin dahi olmadığı da görülüyor zaten.
Şimdiiii... Galatasaray’ı harbiden seven dürüst kimlikler hafiyeliğe soyunacak ve istiklal savaşından farksız imanla vaziyet alacak. Deli faizlerden komisyon götürenler, jestiyon indirenler, futbolcu menajerleriyle ortak çalışanlar, kulübü sömürenler, malı mülkü ortaklaşa götürenler birer birer tespit edilecek ve gerekli müeyyideler uygulanacak... Hiç kimse de ‘neden transfer yok ?’ diye sormayacak ! Battıbatıyor.com faslından kurtulma adına...
‘’İdrak-ı nüsuh neticeleri!‘’
Galatasaray’ın başına gelecekleri, her fırsatta anlattım ama cemaatin kronik idrak-ı nüsuh arızalarına asla deva bulamadım ! Öğütleri idrak edememe ısrarı gibi, başa gelen felaketleri görmezden gelme huyu da, bu ocakta maalesef daim baki... İdrak-ı nüsuh neticeleri mi peki ? Feci... Çok feci !
Ünal Aysal döneminde Florya’ya dolmuşla gelip, lüks araçlarla dönen sözde yönetici, danışman ve yancıları herkes biliyor. Galatasaray’ın ciddi ekonomik girdiler sağladığı bu dönemde, yapılan bir takım özel (!) sözleşmelerle ; 7 ceddini garantiye alan menajer ve topçularını da! Bunların bir kısmı, her cins utanca rağmen yine Florya’da!
Bir Talimhane esnafına emanet edildi Galatasaray sonra. İşte o zaman Florya, Riva ne var ne yok gitti. Paralar da çılgın faiz komisyonlarına gitti ! Ada son anda kaldı, Allah’tan denizin ortasındaydı. Yıktılar ama yok etmeyi henüz beceremediler! Dumankaya’da duman oldu göğüs reklamı için alınan mülkler! Ne oldu, merak eden yok mu? Dursun’un anlattığı milyonlarca dolarlık otel icar gelirleri,zerresi gelmeden neden durdu ?
Galatasaray divan ve genel kurul azaları mezâyâyı âliye maliki sandıkları zat-ı muhteremlerle; Kulübü son 25 senede bu hale getirdi. Açık, net söylüyorum mevcut yönetim kurulunun dürüstlüğünden zerre kuşkum yok... Fakat içerideki bir takım hesapçı götürgen ve kemirgenden fena halde rahatsızım. Yol bulma sıkıntıları, yoğunlaştıkça fena halde sırıtıyorlar ! Çare mi ? Bulunacak tabii...
Şansal ağbi ; ‘Gomis’ten 9 milyon Euro kâr sağlandı’ dedi ama bence 16 milyon Euro’dur asıl rakam. Kulübede yatan Selçuk ve benzerlerine bakıldığında ortaya çıkar realitedeki plan ! Kendine güvenen futbolcu 5 senelik imza için ısrar eder mi ? Bence etmemeli ; yatmaya ve camiayı batırmaya niyetli uyanıklık işidir, Kulüpleri felakete götüren zihniyet ve çok ortaklı mevcut sözleşmeler... Akâid-i kat’iyyem budur...