‘’Üzgünüm Marcao!‘’
Sevgili sporcumuz değerli, erdemli güzel yürekli Galatasaraylı. Ülkemizdeki bir kısım kendini bilmezin ; bilumum hadsizlik ve terbiyesizliğine alışamadım. Alışma gibi bir niyetim de yok! Onurlu insan ; Sarı Kırmızılı ya da farklı renkler hamili misafir emekçiyi , hele hele ailesini sadece performans problemi nedenli üzemez. Üzmemeli !
‘İman hamili ülkelerde; bu tür etik dışı model ve alçakça hitaba rastlanılmamalı !’ Derim. Hele hele aziz Atatürk’ün ‘ben sadece sporcunun zeki çevik ve ahlaklısını severim’ dediği Türkiye’mizde. Böylesi erdemli bir çağrının; sadece sporcuları değil, toplumun her ferdini davet ettiği bilincine sahip olamama kültürü de, toplumsal suçumuz olmalı Marcao.
Hamdolsun 65 yıllık Galatasaraylı’yım ve Kulübüm ile daima onur duydum. ‘Galatasaraylı nezaket hamili, eşsiz kültür ve eğitim sahibi çağdaş kültür modeli olmalı’ öğretisiyle yetiştik. Sportif yarışmalar ve renkler arası rekabet, kaliteli yaşam gelişim konseptidir. Bu bilinçle çocukluk, gençlik ve orta yaş dönemimizi tamamladık, şimdiyse yaşlandık.
Aslan’ları onurlandıran yarışmalarda kazanılan statü ve kupalar değil, sadece ve sadece Galatasaraylı olmaktır; değerli sporcu, onurlu insanımız Marcao...
‘Galatasaray etik değer ve gerçeklerinden habersiz, insani davranışlardan uzaklar’ adına senden ve ailenden af dilemeyi, görev kabul ettim bir 70’lik ağabeyin olarak.
Affedersin can...
‘’Parola ‘konsantrasyon1905'‘’
Alanyaspor mükemmel hazırlanmış 1905'i elemek üzere. İlk yarı kendinden emin, hem de ziyadesiyle emin Galatasaray'a nefes aldırmayıp, bol tehlike yaşattıkları gibi 31 ve 41 ’de de işi bitirdiler! Devrede Terim 3 adamını değiştirdi ama 2 golden ötesine yetmedi. Konuk zaten 48 ’de gollerini 3’leyip turu erkenden garantilemişti. Alan daraltıp şahane tempo yaptıkları gibi, yüksek motivasyonları neticesi Aslan'ı çaresiz bıraktılar. Bravo.
Bravo TFF
Sana da Bravo TFF! Acaba bay Nihat mı; ‘konsantrasyon1905 acil bitirilmeli’ dedi. Öyle ya! Arda’ya ve dolayısıyla Galatasaray ’a kesilen ceza örneği modeli, Dünya futbol aleminde görülmüş, yaşanmış bir vaka mı arkadaş? Böyle bir garabete imza atıp; adını kayıtlara geçiren zatı muhteremleri; Mektep-i Sultani camiası ve taraftar asla unutmaz! Fırsattan istifade Galatasaray futbolcularına bir de; ahlaka mugayır şekilde duşa girdikleri için toplu halde ceza kesseydiniz bari. TFF ve kurulları jet hızıyla Arda ’ya ceza yazdı ve uyguladı. Bunca zamandır uygulanan VAR sistemi dahi, bu çabukluk ve acele karşısında, yaya ritmindeydi!
Bu tür provakasyon ve acele Galatasaray ’ın evdeki tur hesabını ve konsantrasyonunu; yerle bir etmiştir. Dün gece ve TFF projesi, Terim ve aslanlarının lig şampiyonluk tutkusu ve zaferi azmi adına, sadece bir reklam arası olarak kabul edilecektir, nokta.
‘’Veni vidi vici...‘’
Hatay’da ateşten nasıl kurtulduğunun farkında olan Fenerbahçe, derbiyi orta sahaya kilitlemeyi tercih etti. Bulut, bir kamyon dolusu stoper transferinin, çözüm olmadığının farkına varmış! Şaft balans tutmazsa; istavroz bilyaları dağılır, aks ve şanzıman aksamı da, perişan olur. Onca ekstra savunmacıyla dahi, güvenlik duvarının ne denli kırılgan olduğuna şahit olan Kanarya; dikkatli olmayı seçip, içe dönüş trendini ve azami savunma dikkatini tercih ermişti. Kazaya kurban gitmemek için ‘Cocooning’ sistemi koza yaşamı tercihi yani. Acaba bir duran toptan da gol gelir mi beklentisi ! Ama tutmadı hiçbir beklenti... Onca masrafa değdi mi ?
Hareketli ve riskli futbol modelinden vazgeçip, daim dikkat, güven, sert savunma modunda durağanlıkla fırsat kovalama modeli nereye kadar geçerli? 54’te Mostafa Mohamed, bu düşüncenin ‘fani’ olduğunu ilan etti; Fenerbahçe 0-1 Galatasaray. Fatih Terim ve Aslanları’nın; efsane George Hagi’nin doğum günü hediyesini, Kadıköy’den göndereceğini iddia etmiştim. Gönderdiler. ‘Veni vidi vici’ dedi Fatih Terim.
Gecenin sorusu
Bay Ali Koç; hovardaca yaptığın onca harcamaya değdi mi?
Maçın starı
Mostafa Mohamed golü, Emre Kılınç asistiyle taçlandı...
Maçın olayı
Arda’nın mutluluktan akan gözyaşları ve Galatasaraylı Aslanlar’ın helal alın terleriyle, ezeli rakibin stadyumundan gelen harikulade galibiyetin eşsiz tadı...
Kısa mesaj
Aziz ve kadim dost Yalçın Çetin kardeşim; sağlık ayarların iyi di mi?
‘’Tam kadro!‘’
Başakşehir geçtiğimiz hafta Hatayspor karşısına 3 sahada 1 VAR’da olmak üzere 4 eksik düdükle çıkmıştı; yer ile yeksan oldu. Galatasaray müsabakasına tam kadro(!) çıkmıştı! Artistik Epureanu show sonrası, 22’de üretilen penaltının, başka izahı yok.
Geçen sezon Rize’de ofsaytı süzemeyen düdük yüzünden, Muslera’nın ayağı kırıldı. Olası şampiyonluk kaybedildi! Uyduruk penaltıyı; dün gece boşa çıkaran sağlıklı Muslera, bu sezon zafere vesile olabilir mi? Olabilir.
Ceza sahası içinde beklenen ince işleri üretemeyen ev sahibi, Donk uzun asisti, Onyekuru mermisiyle 45’te 1-0’ı ve yine Donk’un dank diye attığı kafayla 64’te 2-0’ı buldu. Donk her açıdan; Aslan yürekli motivasyon gücüydü dün gecenin.
Mohammed 90+2'deki penaltı golü ve Belhanda'nın Donk’a asisti, şık şutlarıyla ikinci yarıya renk kattı. Fatih Terim 2. golden sonra, ruhundaki sisleri dağıttı, Kadıköy’e doğru; emin olabilirsiniz ki poyrazı ardına aldı. Aykut Kocaman’a başarılar diliyor, "Allah yardımcın olsun” diyorum. İsmen iyi gibi ama cismen sıkıntılı yapıda! Mevcut 24 puanla da tehlike kapıda.GS 3-0 BFK.
Gecenin sorusu
MHK doğru çaba ve emeklerine bazı düdüklerin, ciddi zarar verdiğinin farkında mı? Dün izlediğim 90 dakikalardaki verilen, verilmeyen penaltılar; kaçırılan(!) ofsaytlar ne iş?
Maçın starı
Korkulu rüya hatta kabus olabilecek yalanı, lunapark keyfine dönüştüren Muslera ve süsleyip taçlandıran Donk...
Maçın olayı
Yalan-dolan oyuncularına, destek veren düdükler ve mide bulandıran figürlere tanınan primler; erdemli spor çekişmesini yalan figür ve figüranlar sahnesi yapıyor. Müsade edilmemeli!
Kısa mesaj
Şahsım olarak namus ve yiğitlik timsali olarak tarif ettiğim; Serdar Tatlı, kimi kimliklerin şahsını yaralamasına izin verme!
‘’Antalya'dan altın gol!‘’
Yönetimin istifa depremiyle sarsılan Antalyaspor, Gençlerbirliği deplasmanında altın değerinde 3 puan kazandı. 87. dakikada Sydney Sam’in golüyle zafere uzanan Kırmızı-Beyazlılar, üst sıralara doğru yelken açarken 19 puanda kalan Başkent ekibinde ise teknik direktör Mustafa Kaplan görevi bıraktı.
Cennet mekan İlhan Cavcav, Gençlerbirliği bünyesine ‘Probiyotik’ canlılar seçer ve aralarında ‘Prebiyotik’ olanlarını; yani canlı organizmaların faydalı ve kaliteli gıda ihtiva edenlerini bünyesine katar, Gençlerbirliği de puan ve kasa dolardı! Şimdi ise; kimin seçtiğini merak ettiğim, prebiyotik olmayan; kalitesiz probiyotik organizmalar nedenli ‘Kırmızı-Kara’ yani ‘Bahtı kara’ tescili, tabii neticesi de gündemde! Erzurumspor kazandığı anda, Gençler level kaybetti. Aslında beraberliğe razı gözüken Antalyaspor ise 87’de attığı golle bu statüyü mühürledi! Prebiyotik yani işe yarar gıda eksikliği arızaları; 20. dakikada Diego ve ardından 59’da Arda’nın elim sakatlığı neticesinde ayan beyan sırıttı! Mustafa Kaplan’ın elinde sakatlananların yerine koyabileceği liyakatte stoper yok. Devşirmelerle netice bu işte!
Yanal bekledi ve...
Antalyaspor beyaz sabun kalıbı gibi alana yerleşti ve bütünlüğü, zerre riske girmeme adına örnekledi. Yanal motoru yorup, sıkmadan rodajda tutmayı tercih ederek, rakibi arka taraftaki zafiyetinden vurmayı bekledi. Bekledi ve 90’da 3 puanı alıp, evine gitti. Ya kazanacağı, ya da kazanacağı bir maçta dahi bocalayan ‘Kırmızı Kara’ namıyla tanımlananlar, şimdiden sonra ne yaparlar? E tabii çok geç kaldılar nokta.
‘’Etkili konuşma sanatı!‘’
İnsanların aklını iyi kullanabilmesi sanatı da diyebilirim kısa, öz ve özenle; kelimeleri seçerek akıcı ve doğru tonlamalarla cümleleri kurmasına. Etkili futbol sanatı da aynı özelliklerin kafa ve ayaklar marifetiyle icra edilip, değerlendirilmesine denilemez mi?
Fresh power Onyekuru oyuna girdikten 6 dakika sonra; ‘etkili futbol sanatı’ ne demektir ve nasıl örneklenir gösterdi! Gaziantepspor 0-1 Galatasaray. Ağlarla buluşan 3 ofsayt gol hamili Galatasaray’ın ; 4. kez ofsayt zannedilen golü, Onyekuru eşsiz hitabet kalitesi neticesi konuğu öne geçirdi.
Özellikle ilk yarıda ‘çene suyu çorba’ kıvamında futbol gevezeliği sunan Sarı-Kırmızılılar, soyunma odasına 3 gol yemiş olarak dönebilirdi! Muslera ve direğe şükredildi. Gümbür gümbür gol arayan Gaziantepspor’un biletini 79’da yine Onyekuru kesti. Muslera ve Saracchi’ye de dua edildi. Demek ki başarı için ‘etkili konuşma sanatı' gibi, ‘etkili futbol sanatı’ hamili starlar gerekli!’ Ötesi hava gazı di mi? 90+ ev sahibi penaltısı geldi; 1-2 ve 3 puan geldi!
Gecenin sorusu
Arda’nın her açıdan ne denli önemli kimlik olduğu acaba bellendi mi ?
Maçın starı
Dün gecenin Star’ı elbette Onyekuru, kuyruklu yıldızı da Muslera olmalı.
Maçın olayı
Terim ‘Allah kerim’ dedi ve Onyekuru ile Kerem’i oyuna attı. Güldü tabii bu olay neticesi Aslan’ın sıkıntılı bahtı.
Kısa mesaj
Ciddiyet ve konsantrasyonunu zayi etmiş para babası(!) çene suyu çorbalar, kendinize gelmezseniz, bırakın kadroyu; tribün dahi sizlere dar!
‘’Madam Bovary!‘’
Türk futbolunun son hali, aklıma Emma ve Charles Bovary ailesini getirdi! Flaubert’in 1856 ‘da paylaştığı ‘Taşra hayatı’, dönemin kadın erkek ilişkilerini yansıtıp, açığa çıkarıyor. Öyle olsa da günümüz görgüsüz futbol yaşam standardı aynası olamaz mı?
Kadınların Emma kimliğindeki iç dünyası ve kıstırılmış hali, dr Charles’in vaziyeti; sanki futbol aleminin de real resmi ! Emanet bırakılmış kulüplerimizin felakete, umarsızca sürüklenmesi; adeta Madam Bovary ve ailenin, taşralı ruhu sportif posteri!
Görünen acı hali kavramaktan uzak başkan, teknik, idari yönetim ve hesap kitaptan habersiz, umarsız taraftar riyasetinin ; hayallerle oluşturduğu ultra (!) yapımlar, merdiven altı üretimi yıldızlar, yaldızlı senaryolarla resmen batıyor. Batış esnasında da, asırlık kulüpleri bataklığın dibindeki, bulanık pisliğe doğru umarsızca sürüklüyorlar!
İşledikleri cinayetin farkında olamayacak kadar, gözlerini karartmış birliktelik ; vaziyetten kurtulmak için gerekli mücadelenin bilincinden de yoksun. Maalesef kesin batışa mahkum egotik hırsların, aslında zerkedilmiş birer egzotik transfer zehiri olduğunun da, bilincinde değilller. Hem de şelale gibi akan gelirlere rağmen!
Oysa biraz egolarından kurtulup, arsızca gösteriş hırslarına gem vurabilseler; çaresizliğin çaresini bulabilecekler!
İrfan Can rakamları Galatasaray’da oluşacak, yeni bir mali tsunami felaketi gerçeğidir. Bırakın Ali Koç; Fenerbahçe derin dondurucusunda Can’ı da, canlı canlı muhafaza altına alsın!
‘’Sis heykeli!‘’
Galatasaray‘ın 88’de attığı golle kazanması, aklıma ‘Sis heykeli’ni getirdi! Japon sanatçı Nakaya Bilbao’da ‘Sis’ heykeli yapmış.
Bronz ya da mermerden değil, buhardan! Buhar her seferinde dağılınca, heykeli sürekli yeniden üretmek gerekiyor. Makine düzenli aralıklarla buhar püskürtüyor havaya! Her püskürtmede farklı model ve görseller üreten buhar; neticede üretim adına pahalı ve kaderi kaybolmak olan bir yapıt standartlarında kalırken, Fujika Nakaya da; en çok heykel yapan sanatçı oluyor! Malatyaspor mu? O taraf harbi ‘bronz’ heykel! Madden batakta kulüp ve batak zemin ve her şeye rağmen erdemli mücadele veren onurlu futbolcular. Abdülsamet’e ‘hata yaptın’ diyemem ama ‘Fatih’i mi akladın?’ Diye sorabilirim. Her iki Fatih’i de hem de!
Gecenin sorusu
88’de Abdülsamet’in ‘ayakta uyuyup otel parası vermemesi’ sebepli gol olmasaydı, Fatih Terim maç sonu hitabında, acaba ‘ne’ söylerdi ?
Maçın starı
Malatyaspor'da Umut, Galatasaray'da Arda. Savunma ve orta alan aksiyonları + hücumda katkıları takdire şayandı. Şükran size ustalar.
Maçın olayı
Bu seviyede böylesi kas arızaları ve 30 yaşını aşmış hatta 40’a yaklaşmış sporcuların örnek alınası fiziksel ve karakter performansları.
Kısa mesaj
Ali Palabıyık; ‘pala bıyığına’ halel getirecek ve tıraşlama mecburiyetini akıllara getirtmeyecek bir yönetim örnekledi. MHK tatlı tatlı iyiye taşıyor hakemleri, demek ki.