‘’Bireysel hatalar tavan yaptı‘’
Fenerbahçe dahil büyük takımlarımız milli maç aralarından sonraki dönüşlerinde sorun yaşıyorlar genelde. Ulusal takımlara fazla oyuncu göndermenin, bu aralarda tam kadro bir arada çalışamamanın faturası olsa gerek bu durum.
Dün akşam da aynı fotoğraf vardı Alanya'da. Dolayısıyla sarı lacivertliler ligin geride kalan maçlarındaki o efektif oyununu oynayamadı ilk yarının büyük bölümünde. Hem Alanyaspor'un taktik disiplin sadakati ve pek aksamayan savunma anlayışı hem de Emre Belözoğlu'nun yokluğu sorun oldu Fenerbahçe için doğrusu.
Gustavo, Emre'yi arattı ve oyunun merkezinde gerekli organizasyonu yapadı Ersun Yanal'ın öğrencileri ve pozisyona girmekte çok zorlandılar uzun süre.
İlk yarının bitimine doğru atılan golde Rodriguz'in ısrarı kadar Kruse'nin pası da alkışlıktı. Alanyaspor'un ilk golünde Altay'ın topu sektirmesi hata tabi. Gol öncesinde Zanka'nın topu taca atmak yerine geri pas vermesi adla bir nüyük takım oyucuna yakışmayacak türdendi. Tıpkı Alanyaspor'un ikinci golünde Jailson'un aymazlığı gibi yani.
Açıkçası Sayın Ersun Yanal'ın takım savunması ve defans bloğunu oluşturmak konularında çok ama çok ter dökmesi gerekecek sanırım. Zira bireysel hatadan tam 3 gol yiyeyemez yememeli büyük takımlar ve Fenerbahçe gibi bir takım da kalecisiyle bu kadar çok oynamamalı.
Gerçeği söylemek gerekirse Fenerbahçe maçı kazanacak bir oyun oynamadı dün akşam. Buna karşılık Alanyaspor karşılaşmanın genelinde ne yaptığını bilen taraftı.
‘’Derbiye yakışan mücadele‘’
Fenerbahçe İlk 19 dakikada esti gürledi resmen. Heyacan ve baskı tavan yaparken gol de kaçırdı sarı lacivertliler. Öyle ki, bu süre içinde skoru 3_0 a götürebilirlerdi çubuklular. Müthiş pas tafiğiyle rakibinin başını döndürdüler deyim yerindeyse. Ama Rodriguez'in golüne yenisini ilave edemedikleri için Trabzonspor yavaş yavaş oyuna ortak oldu ve golü de buldu. Şüphesiz, Fenerbahçe'nin savunma hattı bu denli aksadıkça daha çok bocalıyacak, attığı golü veya golleri korumak sorunu önümüzdeki maçları da kapsayacak.
Devrenin son dakikasında kaçırılması atmaktan daha zor olanı yapınca ilk golün sahibi Rodriguez, Ersun Yanal'ın öğrencileri soyunma odasına beraberlikle gitmek zorunda kaldı.
Kruse organizasyon işini beklenen düzeyde yapamadı. Tolga çok aksıyor, Deniz'in sürekliliği yok. Rodriguez de sık sık kayıplara karışınca Emre, Ozan Tufan ve Vedat Muriç'in mücadele etmekten canları çıktı adeta. Zaten Emre bu kadar yorulmasa maçı rahatlıkla çözerdi her halde. Tabi, kaleci Uğurcan'ın ikinci yarıdaki performansı da tavan yapınca, Fenerbahçe aradığı golü bulamadı ve ilk yarıda karşılıklı atılan gollerle taraflar birer puanla sahadan ayrıldı.
Tamam, maçın galibi yoktu Kadıköy'de ama ferbiye yakışan bir mücadele izledik dün akşam, bu da gerçek.
‘’Son nefeste 3 puan!‘’
Fenerbahçeli taraftarlar siyah formalarıyla trinbündeki yerini aldı dün akşam. Hakemler ve iki takımın oyuncuları ise siyah pankartlarla sahaya çıktılar. Emine Bulut'un hunharca katledilmesini protesto etmek içindi bütün bunlar. Tüm ülkeyi yasa boğan bu cinayet umarım son olur ve şiddetin her türlüsü defolup gider bu topraklardan.
Maçın ilk 10 dakikasında rakip kaleye gidemedi bile Fenerbahçe. Emre'ye önlem alınmıştı çünkü. Ozan Tufan'dan yoksun olması da bir başka etkendi elbette Kaptan'ın geçen haftaki etkinliğini aratması. Zira Ozan'ın geçen haftaki göreviyle oynayan Tolga Ciğerci gereken katkıyı yapamadı ve Fenerbahçe oyunun merkezinde çok aksadı.
Aslında savunmanın sağında Murat Sağlam ve Ozan Tufan da Emre'nin partneri olarak oynamlıydı bence. Zira, Ozan savunmanın sağında oynatılınca maalesef orta sahada oyunun iki yönünde yaptığı katkıyı sunamadı takımına ne yazık ki.
Vedat Muriç'le birlikte Fenerbahçe'nin en iyilerinden olan kaleci Altay'ın golde kesinlikle hatası yoktu. Visca'nın net vuruşunda genç eldivenin devleştiğinin de altını çizmesem olmaz elbette. Sayın Ersun Yanal' Tolga dururken Deniz Türüç'ü oyundan almasını ise yadırgadım doğrusu. Duran toplarda Deniz faktörünü kullanmamasını da tabi.
Ersun Yanal'ın ikinci yarıda sahaya sürdüğü Miha Zajc, Ferdi Kadıoğlu ve son dakikalardaTolga'nın yerine forma şansı verdiği Alper üçlüsü ikinci golün mimarı oldular. Dolayısıyla maçın genelinde hayli zorlanan Fenerbahçe ikide iki bir sezon başlangıcı yaptı nihayet bu galibiyetle uzun bir aradan sonra.
‘’Harika bir galibiyet‘’
Fenerbahçe'nin sakatları, eksiği çoktu hazırlık dönemi boyunca. Maalesef lig başladı ve hala eksikleri devam ediyor. Hasan Ali ve Serdar Aziz'in bıraktığı boşluk ise adeta devasa denecek türden. Neyseki Zanka takviyesiyle savunma zaafı önemli ölçüde giderilmiş. Zira hazırlık dönemi ve Cumhuriyet Kupası maçlarında sarı lacivertliler adına en fazla göze batan zaaf işin savunma yönüydü.
Cemil Usta Sezonu'nun ilk maçına muhteşem taraftarı önünde çıktı Ersun Yanal'ın öğrencileri. Doğrusu bu ya maçın tamamında Gazisehir'i sahadan silen bir performans segiledi Emre ve arkadaşları. Emre tam bir maestroydu. Maçın gizli ise Ozan Tufan, Vedat Muriç ve Kruse'ydi. Vedat'ın golü alkışlıktı. Topu göğsüyle alışı ve soluyla attığı şut birinci sınıftı. Tabi Emre'nin pası da öyle.
Emre demek futbol zekası, posizyon bilgisi demek, bu bir gerçek, ama yaş 39 olunca kalitesini uzun süreye yayamıyor doğal olarak.
Moses geçen sezon grldiğinde fırtına gibiydi. Ama maalesef çok gerilemiş. Rodtigues de farklı değil, Galatasaray'daki performansının kıyısına bile ulaşamadı şu ana kadar.
Ferdi resmen kalite kokuyor, herşeyiyle futbol kültürünü anlatıyor. Attığı gol ve oyuna kattığı kalite bunun kanıtıdır. Umarım hakettiği süreyi tanır gurbetçi futbolcuya Ersun Hoca.
Bence Fenerbahçe Zanka'nın yanına ve savunmanın soluna iki kaliteli takviye yaparsa eksiği gediğini iyiyiden iyiye kapatır.
Sonuçta Fenerbahçe rakiplerinin puan kaybettiği haftada hem oyunu hem de elde ettiği farklı skorla aylar sonra taftatını evine mutlu gönderek büyük moral kazandı ve aylar sonra ilk defa liderlik koltuğuna oturdu.
‘’Önce savunma!‘’
Mealen şöyle demişti Joshe Mourinho; gol atarak maç kazanabilirsiniz ama iyi savunma yaparak şampiyon olursunuz. Kesinlikle katılıyorum. Dün akşam golü yiyene kadar topa sahip olmakta yüzde yetmiş oranını yakaladı sarı lacivertli takım, ama yine de 0-2’lik bir skor dezavantajıyla soyunma odasına gitmek zorunda kaldı.
Demek ki, takım ve bireysel olarak savunmanın gereklerini ne yapıp edip yerine getirmek zorundasınız, aksi halde her an kapımıza dayanır düş kırıklığı.
Altay ilk yarıda iki gol yedi belli ama bence kale onun tapulu mülkü. Diğer gençlerden Okan Turp olacak bence, Ferdi Kadıoğlu da öğle. Fakat Cebrail solda biraz zor yer bulur kendine. Ozan Tufan kesinlikle formayı alır. İyi de Moses bu kadar çok kendisine oynuyor ve en kötüsü de çokça el freni oluyorken tercihleriyle, Fenerbahçe koca sezonu Nijeryalı'ya güvenerek nasıl götürecek ve hedeflerini hayata geçirecek doğrusu çok manidar geliyor bana.
Emre Belözoğlu hala iş yapar, ama Alper Potuk'un performansı ile kalitesi arasındaki çelişki (yok gerçi bende yolunacak kadar ama) insana saç yoldurur.
Skordan bağımsız söylüyorum, Fenerbahçe hem bir an önce savunma bloğuna gerekli takviyeleri yapmak hem bireysel hem de takım savunması anlayışında aşama kaydetmek zorundadır.
‘’Hoca biraz abartıyor sanki‘’
Bazılarının söylediği gibi çöpe atılacak bir turnuva değil, Audi Cup. Aksine, itibardır Real Madrid, Bayern Münih, Tottenham gibi takımların yer aldığı önemli bir etkinlikte yer almak. Dolayısıyla, Fenerbahçe'nin bu turnuvada yer alması çok değerlidir bence.
Bayern maçındaki performansı çok kötüydü sarı lacivertlilerin. Hem bireysel hem de takım olarak tam bir düşkırıklığıydı verilen görüntü. Amatörce bir savunma anlayışı, aşırı derecede bireysel davranmak, takım olmak bilincinden yoksunluk...
Ama Real Madrid maçında tam bir karekter ortaya koydu Fenerbahçe. Hele Altay Bayındır, Murat Sağlam ve Ferdi Kadıoğlu'nun performansları resmen alkışlıktı. Ozan Tufan'ın golü de öğle tabi.
Bütün bunların da önüne geçen şey ise Altay Bayındır'ın maçtan sonra söyledikleriydi bana göre. "Kurtarışlarıma değil, gollere bakacağım. O pozisyonları nasıl kurtarabilirdim, onlara bakacağım. Şimdi gidip o golleri izleyeceğim. Fenerbahçe camiasında oynuyoruz. Burada ilk hedefimiz 'Nasıl daha iyi olabilirim' olmalı.
Karakterin düzeyine, sorumluluk bilincine ve aidiyet duygusuna bakar mısınız? İşte budur takım ruhunu yaratan ana faktör bence.
Sayın Ersun Yanal'ın Ferdi Kadıoğlu konusunda gereksiz kaygılar duyduğunu veya bu konuda kaygılarını abarttığını söylemek zorundayım. Nedense ilk yıllarındaki gözüpeklikten uzaklaşmış Ersun Hoca. Nedeni her neyse şu andaki muhafazakar tercihler ona yakışmıyor açıkçası.
Misal, Bayern maçında Hasan Ali erken sakatlandı. Ama hoca kulübede solbek Cebrail Akbulut oturuyorken, o bölgede asla oynayamayacak Nabil Dira'ı oynattı ve maalsef Faslı oyuncusuyla taraftarı karşı karşıya getirdi yanlış tercihin böylesinden ötürü. Çünkü Dirar doğal olarak çok aksadı o bölgede ve bu görüntünün asıl sorumlusu futbolcu değil hocaydı aslında.
Not:Yayıncı Kuruluşla yaşanan sorun nihayet çözüldü, dilerim hayırlı olur taraflara.
‘’Beklentim yüksek‘’
Sanki tribüne oynamıyor artık çoğu kulübümüzün yöneticisi. Daha bir bilimi benimsemiş yeni jenerasyon teknik direktörlerimiz. İster istemez umutlanıyor insan ülke futbolu adına.
Fenerbahçe özelinde ise ağzı açık kalıyor insanın yaşanan gelişmeler karşısında. Misal, UEFA'nın FFP yaptırımları korkulacak düzeyde gerçeklrşmedi. 180 bin Euro'ya alınan Elif Elmas 16 milyon Euro'ya satıldı. Yeni transfe Vedat Muriç "nokta transfer" oldu adeta.
Boluspor ve Bursaspor maçlarındaki net galibiyetler elbette tam bir ölçü olamazdı, ama Wolfsburg maçındaki uyum, mücadale takım ruhunu da azımsayamayız her halde. Zira sonuçta Budesliga'yı 6. sırada bitirdi geçen sezon Almanya'nın yeşil beyazlıları.
Hiç şüphe yok ki, beklentim yükseldi şu ana kadarki tanıklıklarımla. Bir kere nihayet bir plan doğrultusunda takviyeler yapılıyor. Sayın Ersun Yanal'ın istek ve önerileri koşullara göre hayata geçiriliyor. Mutat Sağlam deneyinsiz belki ama altyapısı çok sağlam. Allahyar kesinlikle çok kaliteli. Sayın Yanal'ın denetiminde büyük gelişme kaydedecektir. Çünkü Ersun Yanal antrenman bilimini en iyi bilen teknik direktörlerin başında yer alıyor. Antrenman deyip geçmdyin. Marcel Desailly aynen şunu söylüyor;Eğer antrenör yaptırmayı bilirse, antrenman çocuk futboludur, oyuncunun içinde yeniden, azar azar uyanan futbol oynama zevkidir.
Oysa iyi biliyoruz, Sayın Yanal'ın antrenmanlarında resmen kendinden geçiyor futbolcular. Aslına bakarsanız, takım ruhunu yakalamak tam da keyfin öbür adı olan antrenmanlarla başlıyor.
Vedat Muriç. Max Kruse, Altay Bayındır, Murat Sağlam'la sınırlı değil şu ana kadar yspılan takviyeler. Hatta en önemli iki transferlerinden biri Ozan Tufan'dır bence Fenerbahçe'nin bu sezon. Yaşı çok genç, ama son iki sezonda yaptığı hatalardan ders çıkarmış, Fenerbahçe formasının önemini anlamış. Ve bence geçmişte yaptığı hatalardan arınmış Ozan Tufan gerekirse 6, gerekirse 8 numara ve gerekirse sağbek oynayacak bir joker oyuncusuna dönüşecektir bu sezon Ersun Hoca'nın elinde.
Tabi sakatlık sorununu atlatmış Mehmet Ekici ve Tolga Ciğerci'yi de unutmayalım.
‘’Fena değil!‘’
Çok yüceltmenin de çöpe atmanın da zamanı değil. Çünkü sonuçta geçen sazonki kadrodan yaklaşık 10, 11 kişi ayrıldı. Kadroya dahil olanların birbirini tanıyıp ezberlemesi, hocanın kendilerinden ne istediğini anlayıp kavraması da doğal olarak zaman ve daha çok birarada çalışmayı zorunlu kılıyor. Dahası sezonbaşı hazırlıkları devam ediyor ve oynanan da hazırlık maçları.
Gene de fena değil, ümitvar bir görüntü verdi iki hazırlık maçında da Sayın Ersun Yanal'ın öğrencileri istisnalar dışında. Miha Zajc ve Alper Potuk biraz zor forma şansı bulurlar bu performanslarıyla. Misal Alper oyunda kaldığı ilk yarının tamamında kayıplardaydı. Neyseki yarının bitimine yakın çevirdiği topu gole dönüştürdü Vedat Muriç ve Fenerbahçe bu golle soyunma odasına gitti.
Tolga Ciğerci kalıcı olacak bence bu sezon. İlk yarıda sağda oynadı, sırıtmadı. İkinci yarıda orta sahaya kaydırıldı gene yarlı oldu. Genç Batuhan ve kaleci Oytun Özdağ gibi Murat Sağlam da güven veren bir performansla oynadı. Mehmet Ekici ve Vedat Muriç ( Allah korusun) bir sakatlık yaşamazlarsa 11'in değişmezleri olacaklar büyük bir olasılıkla.
Emre mi? Eh, tecrübesi de yeteneği de Fenerbahçe'yi yukarıya talıyacaktır bana kalırsa, hele de Ersun Yanal'ın başının sıkıştığı maçlarda.
Vedat Muriç'in takımının ve kendisinin 2. golünde topu alışı ve gol vuruşu ise alkışlık türdendi. Ama Max Kruse'nin kaçırdığı iki pozisyon ise insanın gözlerine inanmasını engelliyor resmen.
Eh, daha yolun başında Sayın Ersun Yanal ve öğrencileri. Yoğunlaşarak birarada geçirecekleri zaman dilimine muhtaçlar. Dolayısıyla, bu kadar kısa sürede verdikleri görüntü pek de fena değil bana kalırsa.