Arama

Popüler aramalar

‘’Ölçü değil‘’

Kötü günler yaşıyor Fenerbahçe ve Erol Bulut. Dolayısıyla bu galibiyet 3 puandan daha değerli.

Tamam, yaklaşık olarak 5,6 asli oyuncusundan yoksun olarak dün akşamki maça çıktı Fenerbahçe.

Ama lig tarihimizin en kaliteli ve geniş kadrosuna sahipseniz bahane aramak lüksünüz olamaz bu kadar kötü futbol ve sonuçlar adına.

İlk yarıda antrenman yapmadan sahaya çıkmış bir 11 gibiydi adeta Fenerbahçe. Keza antrenman yaparcasına oynadı resmen Başakşehir. Tüm istatistiklerde önde olan taraf konuk takımdı maalesef.

Nazım Sangare, Gustavo ve Serdar Aziz dışındaki futbolcular kalite ve kapasitesinin kıyısına varamadı performanslarıyla.

Sinan Gümüş mızmız her daim. Rakibi töhmet altında bırakmak için değil de futbol için konsantre olsa keşke gurbetçi futbolcu.

Tabi, bu Sinan'i kadroda tutup Deniz Türüc'u kiraya vermek de ayrıca bir başka kaygılı durum Fenerbahçe adına.

Doğrusu bu galibiyete rağmen Erol Bulut'un oyuncu tercihleri, taktik anlayışı ve maç sonu açıklamaları benim adıma düşündürücü. Demek ki, eksik ve yanlışların farkında değil hala. Bu da oldukça endişelendiriyor insanı gelecek adına.

Bu arada hakemin de iyi bir yönetim göstermediğini söylemeliyim.

İlk yarıda Gustavo'nun Hasan Ali'ye yaptığı bence kırmızıydı. 58'de Skritel'in Thiam'a yaptığı ise kesinlikle penaltıydı. Büyük olasılıkla Skritel eğer Fenerbahçe formasıyla o hareketi yapsa kesinlikle penaltı çalınırdi.

Şüphesiz önyargılı değilim Erol Hoca'ya karşı. Ama Fenerbahçe'de geriye gitmeyen oyuncu yok neredeyse ve Sayın Erol Bulut hala olumsuzluklar adına iğneyi kendine batırıyor bir türlü, benim en büyük kaygım da bu işte. Dolayısıyla, bu galibiyet asla Fenerbahçe'nin düzenlediğinin ölçüsü olamaz.

23 Aralık 2020, Çarşamba 21:45
YAZININ DEVAMI

‘’Zorla güzellik olmaz‘’

Fenerbahçe'nin kadro kalitesi ve değeri en hafifinden ikiye katlar Gaziantep Fk'ninki. Ama oyuna baktığınızda durum tam tersi. Mahalle takımı gibi Fenerbahçe, oysa tam bir antrenör takımı Smudica'nin yönettiği takım. Bloklar arasında harika bir uyum, futbolcular arasında ezbererlenmis iletişim.

Eskiler boşuna "Zorla güzellik olmaz" dememişler. Erol Bulut Türkiye'nin en kaliteli kadrosunu yönetemiyor işte, bu tartışılamaz artık.

Fenerbahçe'de kalitesini inkar etmeyen oyuncu yok neredeyse. Kupa maçında Altay'i oynatmak ve kaybetmek sınıf bir teknik direktöre yakışıyor mu?

Gustavo, Ozan Tufan dahil geriye gitmeyen futbolcu yok. Oynattıkları ve oynatmadiklariyla her hafta biraz daha futbolcularinin özgüvenini eritti, oyuncularının hocaya güvenini de yerlere serdi Erol Bulut.

Hoca deyip geçmeyin. 1 milyar Euro'luk mali değere sahip kadroların başına ayrıca 10, 20 milyon Euro'luk maliyetle boşuna teknik direktör getirmiyor her halde dünyanın sayılı kulüpleri.

Nazım kenarda ama günlerce sakatlığından dolayı antrenman bile yapmamış 36lik Gökhan'ı oynatirsan, geçen sezon ligimizin en değerli solbeki Novak'i görmezden gelirsen, Mert Hakan'a üvey evlat muamelesi yaparsan başında bulunduğun kadro ne senin adaletine ne bilgine inanır ve ikna olur Sayın Erol Bulut, kusura bakma.

Açıkçası, daha önce de altını çizdiğim gibi bu gömlek bol geldi Erol Bulut'a. Zorla güzellik olmaz. Daha fazla oyalanmanin, inat etmemin gereği yok, gerçekle inatlaşmanin alemi yok. Yol yakınken yanlıştan dönmek zorunda Sayın Ali Koç ve yönetimi.

Hayır iyi futbol oynasa, takım duruşu segilese ve kaybetse razıyım.

Ama ne güzel futbol nede aldığı iyi skorlar var ortada.

Dolayısıyla inat etmemin alemi yok, yol yakınken yanlıştan dönmek şart.

Aksi halde Erol Bulut'un kredisi nasıl bittiyse Sayın Ali Koç'un da kredi biter, benden söylemesi.

19 Aralık 2020, Cumartesi 22:06
YAZININ DEVAMI

‘’Erol Bulut'la biraz zor!‘’

Fenerbahçe 40 dakika bir kişi eksik oynayan Beşiktaş'la berabere bile kalamadı. Ama Alanyaspor uzatmalarda birlikte yaklaşık 20 dakika bir kişi eksik oynadığı halde Beşiktaş'i yendi. Hem de en önemli oyuncularından Efecan, Salih Uçan ve Ceyhun Gürselam'dan yoksunken.

Neden? Çünkü, Erol Bulut'un göremediği, yapamadığı herşeyi fazlasıyla öngördü ve yaptı Çağdaş Atan.

Taktik denilen kavramın içini enikonu doldurdu resmen genç teknik direktör.

Taktik çok kişinin sandığı gibi 3,5,2 veya 4,3,3 yada 4,4,2 ve sair dizilişlerden ibaret değildir.

Başında bulunduğu kadronun zaaflarını, artılarını çok iyi bilmek zorunda teknik direktör eğer taktiğin önemini kavramışsa.

Futbolcusunun nerede, hangi görevle daha faydalı olabileceğini bilmeli.

Rakibin zaaflarını, artılarını da tabi. Futbolcudan ne istediğini İyi anlatmalı, futbolcu da ikna olmalı şüphesiz. Oyuncunun yetenek ve kapasitesini hesaba katarak görev vermeli, futbolcu da söylenen ve isteneni sadakatle yerine getirmeli, aksi halde taktik disiplininden söz edemeyiz. İşte bu sıraladığım olguların tamamı taktiğin gereklidir.

3,4 planım var diyor Erol Bulut. Oysa bu güne kadar Perotti'nin aldığı penaltılar ve Caner'in soldan yaptığı ortalar dışında bir plana tanık olamadık. Mesela Gençlerbirliği maçında Mert Hakan'in Pelkas'la yaptığı ikiye biri bir daha görmek mümkün olmadı.

Oysa teknik kapasitesi yüksek bir kadroya sahip Fenerbahçe. Üçgen kuracak, pas opsiyonunu artıracak oyuncular yer alıyor bu kadroda.

Pelkas'i bir kez olsun orta sahada kullanmadı. Oysa ofansif orta saha oyuncusu Yunanlı yıldız. Üstelik adam ağzıyla kuş tutsa bile ilk kenara alınan o oluyor.

Elbette yanılmayı çok isterim. Ama korkarım ki, Erol Bulut'a hayli geniş geldi bu elbise. Bu kaliteli ve geniş kadroya da Sayın Ali Koç'un emek ve güvenine de yazık olacak sanki.

14 Aralık 2020, Pazartesi 14:03
YAZININ DEVAMI

‘’Mat oldu‘’

Erol Bulut'u mat etti Hamza Hamzaoğlu resme. Neredeyse tüm istatistiklerde Fenerbahçe'ye yakışmayan tur bindirdi Yeni Malatyaspor.

Öyle ki, iki farklı geride olduğu halde ancak 38'de ilk şutunu atabildi sarı lacivertli takım. Ruh gibiydi adeta (Altay hariç) Erol Bulut'un talabeleri.

Konsantrasyon, istek, organizasyon yerlerdeydi Fenerbahçe adına.

Ne Ozan, ne Gustavo, ne Pelkas Allah rızası için kalitesini sahaya yansıtan futbolcu göremedim. Açıkçası parelize olmuşlar deyim yerindeyse. Caner'in bu kadar pas hatası yaptığını, Ozan Tufan, Gustavo'nun bu kadar sıradanlaştıgini hiç anımsamıyorum.

Neden, çünkü bu futbolcu gurubu Erol Bulut'un kendilerini yönetecek bir teknik direktör olduklarına ikna olmamışlar.

Misal, Cisse sanki rakip savunmacı gibiydi ne yazık ki.

Gerçek şu; Bu gömlek Erol Bulut'a çok bol geldi. Kabul edelim ki, Fenerbahçe'de teknik direktörlük yapmak sıradan ve kolay bir şey değil. Kadro ne kadar zengin ve kaliteli olursa olsun eğer teknik direktör o kadroyu yönetmekte ehil değilse işte böyle üstüste sahanızda üç mağlubiyet yaşarsınız hem de tam 9 gol yiyerek. Ve maalesef Fenerbahçe tarihinde İlk kez kendi sahasında üst üste üç maç yenildi bu mağlubiyetle Erol Bulut sayesinde.

Yapılacak tek şey gerçeği kabul etmek ve iş işten geçmeden Erol Bulut'a teşekkür ederek yeni teknik direktörü göreve getirmektir.

Gerçekle inatlaşmak ve olmayacak duaya " amin" demenin alemi yok. Yol yakınken yanlıştan dönmek zorunda Sayın Ali Koç.

12 Aralık 2020, Cumartesi 21:21
YAZININ DEVAMI

‘’Altay böyle istedi‘’

Peşinen altını çizelim, sahanın en kötüsü Ali Palabıyık'tı. 75'te Mert Hakan'a yapılan kuraldışı harekete alıyorsanız siz sıradan bir hakem bile değilsiniz bayım, bağışlayın. Hele burnunun dibinde Altay'a yapılan bariz faulü atlaması ve yetmemiş gibi bir de Fenerbahçe aleyhine penaltı vermesi. Yazık, gerçekten yazık. Bu da FIFA kokartlı hakemimiz, unutmayın.

İkinci "kötü"yse Erol Bulut'tur bence.

Serdar Aziz ve Ozan Tufan'ın gördüğü sarı kartları ben hocaya yazarım kusura bakmayın. Demek ki, sen disiplini sağlayamamışsın takımında veya takım haline getirememişsin başında bulunduğun bu geniş ve kaliteli kadroyu.

Tamam, uzun süre bir kişi eksik oynadı sarı lacivertliler. İyi de ilk yarısını domine ettiğin maçın ikinci yarısını (bir kişi eksik diye) bu kadar kaliteli kadroyla mahkûm oynatmak Fenerbahçe ve onun teknik direktörüne yakışıyor mu?

Cisse'nin gölünde Ferdi'nin asisti kadar golün başlangıcında imzası bulunan Sosa'nın da payı var. Ama Sosa daha sonraki dakikalarda kalitesine yaklaşacak performans sergileyemedi.

Ferdi ve Mert Hakan'ın kalitesine sözüm yok. Ancak ( yeterince süre alamadıkları için olsa gerek) telaşlı oynuyorlar zaman zaman. Dolayısıyla psikolojik danışmanlık ve destek almalı ikisi de.

Mert Hakan'ın özellikle ikinci yarıda takımı eksilmişken takım savunmasına yaptığı katkıya rağmen bu önerimi yineliyorum.

Gökhan Gönül az biraz aksadı belki ama yaşadığı uzun süreli sakatlığına ve ilerlemiş yaşına veriyorum bunu.

Pelkas mı? Futbolu da kendisi gibi sempatik geliyor bana.

06 Aralık 2020, Pazar 21:37
YAZININ DEVAMI

‘’Erol Bulut ikmale kaldı‘’

Kabul edelim ki, Erol Bulut takımını Sergen Yalçın kadar maça iyi hazırliyamamış. Şüphesiz, "Hazırlamak" kavramının içine rakip analizi ve onbir seçimini de koymak zorundayız.

Sosa, Gustavo, Perotti dahil, oyunu takımı lehine şekillendirecek veya skora katkıda bulunmak misyonu taşıyan hiç bir futbolcu beklentileri karşılayacak denli oynamadı yada oynayamadı.

Onbir tercihi de sorunluydu Erol Bulut'un.

Bir kere kaç haftadır antrenman bile yapmamış olan Gökhan Gönül'le başlamak tam bir kumardı.

Süper Ligi'n en formda oyuncusu Caner Erkin'i kesmek de öğle tabi.

Sıkça sakatlanması, heybesinde kartla oynamasından dolayı Serdar Aziz benim çok beğendiğim bir futbolcu değil. Ama son haftaların en formda oyuncusu. Mesela, Beşiktaş'in ikinci gölünde sahada olsa Aboubakar'a o kafayı vurdurmazdi Serdar Aziz.

Cisse'nin kariyerine sözüm yok, olamazda. Ancak attığı golün dışında varlığı ile yokluğu belli değildi.

Cisse demişken kalın çizgilerle altını çizelim ki, Beşiktaş'in ikinci gölünden önce kendisine tartışılamaz bir faul yapıldı.

Açıkçası, bu yenilginin asıl sorumlusu Erol Bulut'tur. Beşiktaş bir kişi eksik kalmışken 2 gol buluyor da Fenerbahçe bir kişi fazla oynadığı halde hiç olmazsa beraberliği kurtaramıyorsa demek ki, takım iyi hazırlık yapamamış.

Hakem maçın ağırlığını kaldıramadı maalesef. Belki de maç önü yapılan spekülasyonlardan etkilendi yada yeteneği bu tür maçlar için yetersiz.

Sergen Yalçın'ı ve öğrencilerini kutluyorum. Trabzonspor, Başakşehir'den sonra Fenerbahçe'yi de yenmek önemlidir.

Bir teknik direktör (maddi-manevi) önemli sorunlarla uğraşırken böylesine 3 önemli rakibinden 3 puan alıyorsa alkışı hakediyor bana göre.

29 Kasım 2020, Pazar 21:19
YAZININ DEVAMI

‘’O da gitti!‘’

Şu kahreden günlerde yanımızda olması gereken veya yanıbaşımizda görmek istediğimiz çok kıymetli insanlar bırakıp gidiyor bizi bir başına.

Çok kişiyle hayli ortamda tartıştım ki; Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Maradona'dir.

Kul için Tanrı ne ise futbol topu için de Maradona oydu.

En uçta yaşayanların sembolü oldu yaşadığı sürece. Ona yakışmayan tek şey uyuşturucuya mağlup olmasıydı. Boyun eğmemenin, muhalif olarak yaşamanın, hakkı ve mazlumu savunmanın simgesi hâline gelmiş birine yakışmadı çünkü "Keyif" adına bilinmezin salıncağına binmek.

Oysa, göğe ermiş başının dokunduğu bulutlara dönüşmek, sevişir gibi dövüşmekti bir bakıma O.

Veda etti bize ve hayata. Yoksul bir aile ve mahalleden çıkıp yeryüzünün bütün kimsesiz, çaresiz, gülmeye susamış (büyük küçük) her kesin şarkısı oldu.

Che'nin "Mit" haline gelmiş fotoğrafı en çok onun pazusuna yakışmıştı.

Çok futbolcu saygıyla anılmayı hakediyor kuşkusuz. Pele, Puskas, Garrincha ve hele de Johan Curuyff. Rahmet diliyorum hepsine.

Ama Maradona başkaydı. Rüzgardı, zekaydı, ahlat ağacıydi. Hiç bir futbolcu onun kadar gaddarca tekmelenmedi. Slalom yaparcasına ( hem de defalarca) yarı sahasından aldığı topu rakip filelere götürüp bırakan tek futbolcudur o. Gözyaşına boğulmak da kahkahayla gülmek de en çok ona yakıştı ne hikmetse. Çalımları vals, golleri çocukları salıncağa bindirmek gibiydi adeta.

Ve aslında onun oynadığını futbolla sınırlamak haksızlık olur. Zira onun oynadığı futbol sadece futbol değildi, Van Gogh'un tabloları Neruda'nin şiiri, Zeki Müren'in sesi de saklıydı içinde onun futbolunun.

Yazık, çok yazık. Keşke iyileri, ihtiyaç duyduklarımizi bu kadar sık ve erken almasa yanına Tanrı, insanlık vasatlardan bu denli yorulmuşken.

26 Kasım 2020, Perşembe 17:49
YAZININ DEVAMI

‘’Klas farkı‘’

Ritim bulmakta zorlandı ilk yarıda Fenerbahçe. Bunun ana nedeni asıl bekleri Caner, Gökhan ve Nazım'in yokluğunda Perotti ve Pelkas'in savunmaya yeterince destek verememesiydi kanımca.

Ama klas ayakları çok sarı lacivertlilerin. Misal, Mert Hakan. İkiye birle attığı gol hafızalara kazınan türdendi.

Sosa'nin attığı golde atağın başlangıçi da Mert Hakan'dan geldi. Yani aylardır doğru dürüst forma şansı bulamadığı halde geriye gitmemiş, küsmemis yıldız futbolcu ki, bu da onun karakterli olduğunu da anlatıyor.

Perotti belki oyunun savunma yönünde biraz aksadı ama kabul edelim ki, dünkü maçın yıldızıydi Sosa'yla birlikte.

Aldığı ve sakince kullandığı penaltı kadar attığı ikinci golü de klas ve yetenek gerektirir.

Sosa tam bir lider futbolcu. Oyun zekası, sahayı taraması ve tekniği, yani herşeyiyle alkışı hakediyor.

Bu arada Sosa'nin attığı golde Pelkas'in payını da inkar etmeyelim tabi.

Geniş kadroya sahip olmanın avantajı böyle güzel şey işte. Valencia, Samatta, Caner, Gökhan, Ozan Tufan, Nazım Sangare yok veya kenarda ama yerlerine oynayalar hiç de aratmıyor onları.

Dolayısıyla ilk yarıda biraz zorlansa da ikinci yarının hemen başında bulduğu golle rahatladı ve klas farkıyla maçı farklı kazandı Erol Bulut'un öğrencileri.

21 Kasım 2020, Cumartesi 18:39
YAZININ DEVAMI