Arama

Popüler aramalar

‘’Erol Bulut'a rağmen‘’

Fenerbahçe dün akşam bu sezonki en efektif oyununu oynadı Karagümrük karşısında. Tabi golü bulana kadar. Golden sonra gıdım gıdım uzaklaştı başlangıçtaki oyunundan. Oysa bu tür maçlarda farkı en az 2'ye çıkarmanız gerek hele de rakipler Karagümrük gibi "Takım" olmayı başarmışsa.

Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki başlangıç oyununa benzeriyle başladı ikinci yarıya Karagümrük. Resmen top ve oyuna el koydu Şenol Can'ın öğrencileri. Ama geçen sezonlardaki "Kevgir" defans değil bu sezon Fenerbahçe'nin savunması artık. Doğrusu bu konuda alkışı hakediyorlar, zira ilk kez bir arada oynuyorlar ve gene de Süper Lig'in en çok şut atan takımlarının başında gelen bir takımının her defasında "eli boş" dönmesini hayata geçirdi bu "Yeni" defans bloğu.

Sayın Erol Bulut henüz "Genç" diyebileceğimiz bir teknik direktör. Ama ne olursa olsun, Fenerbahçe'nin teknik direktörü daha vizyoner olmak zorunda.

Dolayısıyla 2 farkla öne geçmişken ve kendi sahanda mevcut skorla yetinmek isabetli bir tercih gibi gelmedi bana. Maçın önemli bir bölümü geride kalmışken skor avantajına rağmen kendi takımını "akıl ve liderlik"ten yoksun bıraktı Sosa'yı oyundan almakla bence. Hem de hiç gerek yokken. Nitekim Tolga oyuna girince resmen 12 kişi oynadı Karagümrük.

Açıkçası kendi elleriyle 2 puandan ediyordu Erol hoca Tolga tercihiyle. Yatsın kalksın genç kaleci Altay'a dua etsin.

Samatta'nın golleri üzerinde biraz durmak isterim. Her iki golde de bir golcü ne zaman nerede duracaksa orada bulundu ve bir pozisyonda topa nasıl vurulması gerekiyorsa her iki golünde de onu yaptı Tanzanyalı yıldız golcü, büyük bir alkışı hak ederek elbette.

03 Ekim 2020, Cumartesi 22:34
YAZININ DEVAMI

‘’Heyecan galip!‘’

Müthiş bir mücadele izledik. Atanın kazanacağı maçtan gol çıkaran olmadı. Aslında iki takımda da kapasitesinin gereği olan performansa ulaşan fuybulcu olmadı neredeyse ama kaleci Altay hariç tabi. Genç kaleci krtik kurtarışlar yaptı ve arkadaşlanına sinerji şırınga etti deyim yerindeyse.

Erol Bulut geçen haftaki kadrodan 3 kişiyi dışarda bıraktı bu hafta. Sosa, Deniz Türüç ve Tisserand'la başladı maça dün akşam. Zaten takım birbirini yeterince tanımıyorken bu 3 yeni oyuncu uyum süreçi ve takım halinde oynamayı haliyle zorlaştırdı.

Gerçek şu golsüz bitse de aslında iki takım da ilkyarıda bile bu tür maçlar için yetecek kadar posizyona girdi. Yani üçüncü bölgeye kadar Fenerbahçe de Galatasaray da ilk yarıda zorlanmadan gitti ama sonuç alamadılar. Yada birinci ve ikinci bölgede birbirini rahat bırakan ezeli rakipler üçüncü bölgede hafiye oldu birbirine. Caner başta olmak üzere üçüncü bölgede çevre görüşü sorunu da belirgin hale gelince soyunma odasına golsüz gitti ezeli rakipler.

İkinci yarıda daha üstün olan taraf Fenerbahçe'ydi. Çok zorladılar Galatasaray'ı doğrusu. Ozan Tufan kontrada çok etkiliydi ama tam 7 tane Galatasaraylı futbolcu sarı kart görmek pahasına "Adam geçer top geçmez"i uygulayınca gol girişimlerinden sonuç alnakta zorlandı sarı lacivertliler. Hemen belirteyim ki, Ozan'ın topu ayağından zamanında çıkarmak anlayışı ve çevre görüşü de sorunluydu bence.

Ali Palabıyık da bazı pozisyonlarda futbolun akmasından yana bir irade koymadı sahaya doğrusu.

Hafta boyunca büyük heyacanla beklenen maç golsüz bitti ve maç golsüz bitti. Dolayısıyla galip gelen bu büyük heyecan oldunmaç bittiğinde.

27 Eylül 2020, Pazar 21:18
YAZININ DEVAMI

‘’Korkunun faturası!‘’

Fenerbahçe'ye gelmek şüphesiz önemlidir ama orada kalıcı olmak çok daha önemlidir. Dolayısıyla kılı kırk yarıyor Sayın Erol Bulut. Doğal olarak en doğru olanı bulmaya çalışıyor genç teknik direktör. Dün akşam geçen haftaki kadrodan Frey'in yerine Valacia'yı Serdar Aziz'in yerine Lemos'u Deniz Türüç'ün yerine de Ozan Tufan'ı sahaya sürmesini bu arayışa bağlamak lazım sanırım.

Ancak Lemos hocasının tercihini doğrulasa da Ozan Tufan ve Valencia pek etkili olamadılar ilk yarıda. Doğal olarak üretmekte, oyuna akıl koymakta çok zorlandı Erol Bulut'un ekibi. Gustavo sıradanlaştı, Ferdi dışında tehtitkar ikinci bir oyucu sahneye çıkamadı maalesef.

Şüphesiz, Fenerbahçe'nin pozisyon üretmek ve golü bulmakta zorlanmasının nedelerinden biri de ev sahibinin, farkında olmadan Hatayspor'un lehine olan bir oyun anlayışıyla uzun süre oynamakta ısrar etmesiydi. Deyim yerindeyse göğüs göğüse çarpıştı yada havanda su dövdü, bir yürlü çoşkulu oyun tutturamadı sarı lacivertliler ilk yarıda ve akıllarda kalacak bir tehlike yaratmadan soyunma odasına gitmek zorunda kaldılar.

Sosa ve Sinan Gümüş'le ikinci yarıya başladı Fenerbahçe.

İlerleyen dakikalarda Mert Hakan ve Novak da oyuna dahil olunca bariz şekilde topa sahip oldu sarı lacivertliler belki ama beklediği golü getirecek organizasyonu yapamadı bir türlü. Rakip iki kişi eksilince maç tek kaleye döndü fakat aradığı golü bulamadı ve çok önemli 2 puan kaybıyla haftayı kspattı evsahibi takım.

Erol Bulut'un elinde Sosa, Deniz Türüç ve Mert Hakan gibi ofansif yönü kuvvetli futbolcular varken Tolga Ciğerci'de ısrar etmesi çok manidar geliyor bana. Kendi sahanda düz futbolcu tercih eden bir teknik direktör adına korku dağları bekliyor anlamına gelir tercihin böylesi bence. Ve korkunun faturasıdır bence kaybedilen bu 2 puan.

Hatayspor çok iyi mücadale etti. Tam bir takım savunması yaptı güney ekibi.

21 Eylül 2020, Pazartesi 22:31
YAZININ DEVAMI

‘’Haydi hayırlısı‘’

Fenerbahçe, liglerimizin en sert futbolunu oynayan Rizespor'la sezonun ilk maçına çıktı dün akşam.

Elbette tereciye tere yağı satacak değilim. Ama gene de Sayın Erol Bulut'un Fenerbahçe'deki ilk maçında soru işaretlerine yol açtığını söylemek zorundayım.

Bir kere Gustavo, Tiham ve hatta Deniz Türüc dururken Caner'e penaltı kullandırmasini yadırgadım. Çünkü Caner'in topu kalenin sol tarafına atacağını bu ülkede sıradan bir futbolsever bile biliyor artık.

Caner iyi bir futbolcu, ama cebinde disiplin sorunuyla dolaşıyor maalesef. Yaşı Kemal'e ermiş oysa ve futbol oyunu da ziyadesiyle disiplin gerektiren bir etkinlik. Dolayısıyla "zor" bir futbolcu.

Şüphesiz, daha ligin başı ve üstelik çok zor bir deplasman Rize.

Valencia, Sosa, Ozan ve Sinan'ın oyuna girmesiyle topun ve oyunun kontrolü sarı lacivertli takıma geçti, bu bir gerçek.

Dolayısıyla her türlü eksigine rağmen hele de geriye düşmüşken maçı çevirip sezona 3 puanla başlamak önemlidir.

Önemli futbolcuları da takıma katıldığında çıtayı her türlü yükseltecektir Sayın Erol Bulut'un ekibi.

Haydi hayırlısı, dilerim covid belasını da yeneriz ve çok geçmeden tribün desteğine de kavuşur takımlarımız.

11 Eylül 2020, Cuma 22:07
YAZININ DEVAMI

‘’EMPATİ ŞART!‘’

Sayın Ali Koç büyük düş kırıklığı yaşadı ve yaşattı. En büyük şanssızlığı Damien Commil'ye çok güvenmesiydi bence. Zaten büyük borçla devraldığı kulüp, Fransız futbol adamı yüzünden kıpırdamıyor artık. Dolayısıyla ffplay tam bir pranga olmuş durumda Fenerbahçe'ye şu anda, bu bir gerçek.

Kurumsallasmanin yeterince yerleşik hale gelmediği bizim gibi ülkelerde ideal şekilde yöneticilik yapmak imkansız gibi bir şey maalesef. Dolayısıyla Sayın Koç'un düşleri biraz da iradesi dışında suya yazılan yazıya dönüştü son iki sezonda. Bu sezon biraz daha ihtiraslı bir çaba içine girmesi kaçınılmaz hale geldi anlayacağınız.

Ama gerçek şu ki, tüm yanlış ve yanılgılarına rağmen kulübün borcunu hayli aşağı çekmeyi başardı. Ancak bir diğer gerçek de Fenerbahçe'nin son 6 sezonda şampiyonluk ipini göğüsleyemedigidir. Yani Başkan en hafif deyimiyle camiasına karşı mahcubiyet yaşıyor.

Biraz da bu nedenle TFF'nin limit aşımı kriterlerine itiraz ve isyanını anlamak lazım.

Aslına bakarsanız kulüplerimizin şu anda içinde bulunduğu açmazın en büyük sorumlusu eski yönetici ve başkanlardır. Sırf bu nedenle bundan böyle yönetici ve başkanların kulübün kendi dönemlerindeki borcundan sorumlu tutulması yasayla zorunlu hale getirilmesi gerekir. Aksi halde bu olumsuz gidişin önüne geçmek pek mümkün değil.

Hafta başında Sayın Mustafa Cengiz'in Sayın Koç ve Mert Hakan'a yönelik açıklamanı da çok yadırgadım. Daha doğrusu o üslubu kendisine yakıştıramadım. Kırıcı ve itham eden bir dil kullanması her şeyden önce Sayın Cengiz'e yakışmadı.

Çok zor günlerden geçiyoruz oysa. Aylardır sevdiklerimize sarılamiyor, çocuklarımızı bile koklayamiyoruz. Her kesin sinirleri gerilmiş, işleri tersyüz olmuş neredeyse.

Böyle bir ortamda, daha sezon başlamadan başkanlar düzeyindeki bu tür ifade ve tavırlar kabul edilebilir gibi değil.

Lütfen, daha duyarlı olalım, empati yaparak adım atalım, lütfen.

14 Ağustos 2020, Cuma 12:26
YAZININ DEVAMI

‘’Teşekkürler kaptan‘’

Ne çok çektik ne çok sezon boyunca. Depremle ürperdik bir çok bölgede, çiğerimiz dağlandı şehit haberi ve kadın cinayetleriyle. Şok üstüne şok yaşarken bukez covid 19 çöktü günümüze karabasan gibi. Deyim yerindeyse nefes alamaz hale geldik, uğruna duraksız canımızı verebileceklerimize sarılamadık, kokusunu özledik çocuklarımızın, yarin yanağı ihtiyarladı busemize hasret kalmaktan.

Çalgısız, şiirsiz, türkü ve şarkısız düğüne döndü resmen maçlar. Futbolcu futbolunu oynayacak, taraftar takımını izleyecek istek ve mecalden yoksun kaldı. Dilerim bir kabustan uyanır gibi yeni sezona uyanacak ortamı buluruz hepimiz yeni sezon başladığında.

İşte böyle "Uğursuz" bir sezonun son maçında Ömer Faruk Beyaz, Allahyar ve Ferdi Kadıoğlu gibi üç gençle karşılaşmaya başladı Fenerbahçe.

Şüphesiz, farklı amaçlarla sahaya çıkmıştı sahaya dün akşam iki takım. Fenerbahçe prestij, Rizespor kümede kalmak maçı oynuyordu kısaca. Dolayısıyla daha konsantre oynayan taraf misafir takım oldu maçın ilk bölümlerinde. Gene de sahanın en gergini Halis Özkahya'ydı bu dakikalarda. Misal, 20'de Emre'ye, 26'da Ferdi'ye yapılan faule gözünü kapattı. Hele 39'da Skoda'nın bilinçli olarak kullandığı eline sarı kart çıkarmaması onun kariyerindeki bir hakeme hiç yakışmadı.

İlk yarıda daha çok pozisyon üreten taraf Rizespor'du, ama konuk takımın beceri noksanlığı ve Harun'un üst düzey konsantrasyonu bir araya gelince futbolumuzun en kariyerli futbolcularından Emre'nin tecrübesiyle soyunma odasına galip giden taraf Fenerbahçe oldu.

Şu bir gerçek; zor atıp kolay gol yedi Fenerbahçe sezon boyunca. Vedat yok, Mevlüt sakat. Zorunlu olarak oynayan Allahyar en azından çok mücadele etti ve rakip defansı beklenenden çok yıprattı. Rodroguiez belki çoğunlukla genellikle yaptığı gibi saklambaç oynadı ve ama sahneye çıkıp golünü de attı.

Sezonun son maçını kazanması önemli Fenerbahçe'nin. Ancak daha önemlisi, bir elin parmaklarını bulan sayıda gencecik futbolcuyu sahaya sürülmesiydi dün akşam çubuklular adına.

Son söz, Emre Belözoğlu için olsun. Teşekkürler Kaptan. Bizleri üzdüğün, hatta düşkırıklığına uğtattığın hayli fotoğrafın var mazide. Ana gene de özel bir yer edindin Türk Futbolunun belleğinde.

Dilerim sonraki görevinde pırıl pırıl bir fotoğraf asarsın boyaynasına yeni nesillerin.

25 Temmuz 2020, Cumartesi 23:34
YAZININ DEVAMI

‘’Teşekkürler kaptan!‘’

Ne çok çektik ne çok sezon boyunca. Depremle ürperdik bir çok bölgede, çiğerimiz dağlandı şehit haberi ve kadın cinayetleriyle. Şok üstüne şok yaşarken bukez covid 19 çöktü günümüze karabasan gibi. Deyim yerindeyse nefes alamaz hale geldik, uğruna duraksız canımızı verebileceklerimize sarılamadık, kokusunu özledik çocuklarımızın, yarin yanağı ihtiyarladı busemize hasret kalmaktan.

Çalgısız, şiirsiz, türkü ve şarkısız düğüne döndü resmen maçlar. Futbolcu futbolunu oynayacak, taraftar takımını izleyecek istek ve mecalden yoksun kaldı. Dilerim bir kabustan uyanır gibi yeni sezona uyanacak ortamı buluruz hepimiz yeni sezon başladığında.

İşte böyle "Uğursuz" bir sezonun son maçında Ömer Faruk Beyaz, Allahyar ve Ferdi Kadıoğlu gibi üç gençle karşılaşmaya başladı Fenerbahçe.

Şüphesiz, farklı amaçlarla sahaya çıkmıştı sahaya dün akşam iki takım. Fenerbahçe prestij, Rizespor kümede kalmak maçı oynuyordu kısaca. Dolayısıyla daha konsantre oynayan taraf misafir takım oldu maçın ilk bölümlerinde. Gene de sahanın en gergini Halis Özkahya'ydı bu dakikalarda. Misal, 20'de Emre'ye, 26'da Ferdi'ye yapılan faule gözünü kapattı. Hele 39'da Skoda'nın bilinçli olarak kullandığı eline sarı kart çıkarmaması onun kariyerindeki bir hakeme hiç yakışmadı.

İlk yarıda daha çok pozisyon üreten taraf Rizespor'du, ama konuk takımın beceri noksanlığı ve Harun'un üst düzey konsantrasyonu bir araya gelince futbolumuzun en kariyerli futbolcularından Emre'nin tecrübesiyle soyunma odasına galip giden taraf Fenerbahçe oldu.

Şu bir gerçek; zor atıp kolay gol yedi Fenerbahçe sezon boyunca. Vedat yok, Mevlüt sakat. Zorunlu olarak oynayan Allahyar en azından çok mücadele etti ve rakip defansı beklenenden çok yıprattı. Rodroguiez belki çoğunlukla genellikle yaptığı gibi saklambaç oynadı ve ama sahneye çıkıp golünü de attı.

Sezonun son maçını kazanması önemli Fenerbahçe'nin. Ancak daha önemlisi, bir elin parmaklarını bulan sayıda gencecik futbolcuyu sahaya sürülmesiydi dün akşam çubuklular adına.

Son söz, Emre Belözoğlu için olsun. Teşekkürler Kaptan. Bizleri üzdüğün, hatta düşkırıklığına uğtattığın hayli fotoğrafın var mazide. Ana gene de özel bir yer edindin Türk Futbolunun belleğinde.

Dilerim sonraki görevinde pırıl pırıl bir fotoğraf asarsın boyaynasına yeni nesillerin.

25 Temmuz 2020, Cumartesi 23:19
YAZININ DEVAMI

‘’En kötü hakem!‘’

Fenerbahçe, pandemi sonrası en iyi başlangıçlarından birini yaptı.Hatta bir kişi eksik olmasıns rağmen ezdi resmen ilk yarıda Beşiktaş'ı, çubuklular. Ama sonuç alamadı girdiği pozisyonlardan. Dolayısıyla da kurduğu o yoğun baskının bir anlamı kalmadı doğal olarak.

Vedat'ın gördüğü kırmızı kart biraz ağırdı, ancak Halil Umut Meler de "Basiretsiz"i oynadı en azından ilk yarıda.... Gözünün önündeki pozisyonda sarı veriyor, sonra VAR'la kırmızıya dönüştürüyor kartını. Neden, Sayın Meler, problem mi var gözlerinizde?

En ilginç olanı da Halil Umut Meler'in 36. dakikada "Umut vaad eden" bir pozisyonda Hasan Ali Kaldırım'a gene gözünün önünde yapılan faulü kartsız geçiştirmesiydi.

Fenerbahçe'nin eksiği gediği saymakla bitmez şüphesiz. Ama en önemli eksiği Gustavo, bu tartışılamaz. Misal, Brezilyalı yıldız eğer oynasa, büyük ihtimalle Vedat Muriç o kartlık müdahaleyi yapmak zorunda kalmazdı.

Bu kadar eksik sarı lacivertliler, o denli üstün oynadıkları dakikalardan gol çıkaramayınca ve en önemli gol ve pres ayağı Vedat da atılınca Beşiktaş için maç düşlemediği kadar kolay hale geldi.

Sergen Yalçın gezegenimizde futbol zekası en üst düzeyde olan futbol adamlarının içinde yer alıyor. E, zaten futbolcuyken de böyle bir avantajla oynadı doğruyu söylemek gerekirse. Tek başına bu özellik bile yadsınamaz bir avantaj. Tamam, maçın en kötüsü hakemdi. Ama şu maçta kulübedeki teknik direktörler karşılıklı olarak yer değiştirse büyük ihtimalle Fenerbahçe bu kadar eksiğine rağmen sahadan en kötü ihtimalle beraberlikle ayrılırdı.

Maçın bitimine sayılı dakikalar var ve Fenerbahçe'nin kenar yönetimi, Ömer Faruk Beyaz'ı ancak o zaman oyuna alıyor. Sanırım, başka söze gerek yok artık.

19 Temmuz 2020, Pazar 23:42
YAZININ DEVAMI