‘’Maalesef!‘’
Portekizli hakem Artır Dias'la bir kez olsun yüzümüzün güldüğünü hatırlamıyorum. Onun yönettiği bir maçta gene soğuk duş aldık resmen.
Peki dün akşamki düş kırıklığının faturasını Portekizli hakeme mi çıkaracağız, geçiniz. Bu sadece züğürt tesellisi olur.
Galler milli takımı fizik güç üzerinden oyununu şekillendiren bir futbol kültürüne sahip. Peki böyle bir takıma karşı skor üretmek ve sonuca gitmek için ne yapılmalı.
Elbette onların aksine teknik kapasitemizi devreye sokmalı, ki bu özelliğimiz küçümsenemez.
Merih Demiral'i kesmek ne demek Sayın Şenol Güneş, ne yani İtalya maçındaki dagilmamizin faturasını Merih'e mi kestin?
Okay Yokuşlu'da bu ısrar neden?
Çok top kaybı, oyunun merkezinde pas yapmak zaafiyeti tavan yapiyorken iki maçtır
Yusuf Yazıcı, İrfan Can Kahveci, Taylan Antalyalı kenarda bu kadar uzun süre bir arada oynamaktan men edilir mi?
Ne kadar "Düz futbolcu" birarada sahaya sürüldü son iki macta maalesef.
Dolayısıyla doğru dürüst pozisyona girmeden dün akşam da mütevazı bir takım olan Gallerden iki gol yedik ve yediğimiz 5 gole karşılık 1 gol bile atamadık ne yazık ki.
Üzüldüğüm asıl konu da bu kadronun kalitesini inkar eden sonuçlar almasıdır.
Bunun tek sorumlusu da Şenol Güneş'in tercihleri ve taktik anlayışıdır bence, maalesef.
‘’Tuş olduk!‘’
Tamam, bir futbol aktörü İtalya. Tamam, on küsur maçtır yenilmiyorlar.
Ama gene de oyunun genelinde pozisyona girmeden ve sadece oyunun savunma yönünü oynayarak iddialı takım haline gelmek mümkün olmuyor işte gördüğünüz gibi.
Elbette Şenol Güneş'in kendince bir planı vardır. Ama sanki oyunun savunma yönünü abartarak oynatti dün akşam milli takımımızı Sayın Güneş.
Böyle önemli bir maçta İrfan Can'ziz, Halil Dervişoğlu'suz, hatta Cengiz Ünder'siz oyuna başlamak, oyunun iki yönlü olduğunu hesaba katmamak maçın önemi ve rakip analizi konusundaki yetersizliği işaret ediyor ve maalesef bütün bunlar da faturaya dönüştü kaçınılmaz olarak.
Elbette uzun süredir yenilmeyen ve bu zaman diliminde kalesinde sadece bir gol gören İtalya milli takımına yenilemek çok da garibsenemez, ancak "Tüm zamanların en iyi milli takımı" olarak gösterilen bu takımın doğru dürüst bir varlık göstermeden farklı şekilde maç kaybetmesi de kabul edilebilir değildir.
Sözün özü şu; bizim çocuklara değil, Şenol Güneş'e fatura oluer bu mağlubiyet.
Açık konuşalım, tuş olduk resmen.
Pozisyona girmeden üç gol yedik, neden çünkü planımız, oyun anlayışımız, kadro tercihimiz dahil tek doğru muz yoktu ne yazık ki.
‘’Pahalı ve riskli!‘’
Sayın Ali Koç risk almama adına Emre Belözoğlu'yla yola devam etmeyeceklerini söyledi.
Belözoğlu'nun yeterli tecrübeye sahip olmadığını da ilave etti elbette.
Risk, hayatın her alanında zamanın tümünde bir adım ötede gölgemiz gibi oysa.
Bu ve benzeri gerekçelerle yeni teknik direktör tercihlerini büyük ihtimalle Alman veya Portekiz ekolünden yana kullanacaklarının altını çizdi Sayın Koç.
Yani riskli ve pahalı olanı tercih ettiler dolayısıyla.
Peki Erol Bulut çok mu tecrübeliydi, Phillip Cocu da öğle.
Zinedine Zidane de pek tecrübeli değildi Real Madrid'in başına geçerken. Gladkow Rangers'in başına getirilirken Steven Gerrard öğle.
Şüphesiz, tecrübenin önemini inkar etmiyorum. Ama tecrübe kadar hatta daha da fazla vizyon sahibi olmak da önemlidir bence.
Emre Belözoğlu ve ekibinin maliyetini ikiye belki de üçe katlayacaktir büyük ihtimalle yabancı teknik direktör tercihi. Üstelik şampiyonluk garantisi de yokken ve Fenerbahçe'nin maddi anlamda en hafifinden bir kolu bağlıyken.
Bir taraftan ekonomik sıkıntılar nedeniyle futbolculardan indirim isteniyor öte yandan mevcut teknik heyetinkini ikiye üçe katlayacak bir maddi külfetin altına giriliyor, biraz garip değil mi?
Tamam, Emre Belözoğlu tecrübesiz ama çok farklı bir karakter. Bir kaç dil biliyor, futbol zekası, deneyimleri üst düzey. Karizmatik, algısı yüksek, anlama ve anlatma yeteneği sıradışı.
Yerli ve yabancı her futbolcuyu etkileyecek, ikna edecek bir kariyer taşıyor heybesinde.
Neyse, hayırlısı olsun, dilerim bir kez daha yanılmaz Sayın Koç.
‘’Umarım ders çıkarmıştır‘’
Sayın Ali Koç başkanlığa yeniden aday oldu. İlk döneminde kulübe mali açıdan önemli katkılar sağladı, bu yadsınamaz bir gerçek. Ancak özellikle sportif başarı konusunda düş kırıklığı yarattı ve yaşattı. Maalesef bu da yadsınamaz.
Bir kere önemli yanlışlar yaptı. Şüphesiz bu yanlışların en büyüğü Damien Cimilli'yi sportif direktörlüğe getirmesi ve uzun süre arkasında durmasıydi.
Sayın Koç'un büyük düşler kurarak attığı bu adım fiyaskoyla sonuçlandı.
Çünkü yerleşik ve yıllanmış alışkanlıkları kısa sürede değiştirmek sanıldığından da zordur.
Kaldı ki, her tohum her toprakta yeşermez.
Sayın Ali Koç'un bir diğer yanlışı da Aykut Kocaman'la (gelir gelmez) yolları ayırmasıydı. Oysa Fenerbahçe'yi şampiyonluğa ulaştırmış, Feto kumpasında camianın direnç ve umudu olmuş, Fenerbahçe'nin önemli değeri haline gelmiş bir teknik direktördü Sayın Kocaman. Dolayısıyla hemen kapının önüne koymak şık da doğru da değildi.
Erol Bulut tercihi bir diğer önemli yanlıştı. Fenerbahçe'nin kadrosunu oluşturan (özellikle de yabancı) futbolcular kariyerli ve önemli oyunculardır.
Misal Gustavo... Brezilya milli takım, Bayern Münih, Marsilya formalarını giymiş.
Dolayısıyla böyle bir kadronun teknik direktörü öncelikle karizmatik, anlamayı ve anlatmayı, ikna etmeyi anadili haline getirmiş olmalı.
Oysa bütün bunlardan yoksundu Erol Bulut.
Ve Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaçırmasınin asıl sorumlusu da Sayın Bulut'tur.
Hazirandanki kongrede yeniden seçilirse dilerim daha doğru kararlar verir Sayın Ali Koç.
‘’Maalesef!‘’
En kritik maçlarda hayatı pas hatası yaparak rakiplerin attığı golün fitilini ateşliyor nicedir maalesef nicedir Sosa.
Fenerbahçe'nin bariz üstünlük kurduğu dakikalarda dün akşam da aynı şeyi yaptı ve Kayserispor öne geçti. Yetmedi üstelik bir de penaltı kaçırarak karamsarlığa davetiye çıkardı dün akşam Arjantinli.
Caner Erkin yetenekli ve hırslı. Ama tutum ve tercihleriyle takımın kimyasını bozuyor resmen.
Oysa futbol biraz da tek tek futbolcuların motivasyon, aidiyet ve pozitif tavırlarıyla takımları adına yarattıkları sinerjiyle
sonuç alınan bir oyundur.
Ne yazık ki, Caner Erkin bu konuda yıllardır tam aksini yapıyor.
Aslında bu kadronun kalitesine yakışmayan futbol ve puan cetvelinin şu andaki yetinin asıl sorumlusu Erol Bulut'ur, bu bir gerçek.
Malatyaspor, Konyaspor, Göztepe maçlarından birer puanla ayrılsa bile şu anda şampiyonluk şarkıları söylerdi sarı lacivertliler.
Elbette Emre Belözoğlu'nun da eleştirilecek yanları var. Misal, böylesi kritik bir maçta Valencia dururken Sosa'ya penaltı artırması. Ama hakemler de az puanını çalmadı bu sezon Fenerbahçe'nin.
Dün akşam iki penaltı verse bile Halil Umut Meler de ince ince çaktırmadan formasından çekti Fenerbahçe'yi.
Fenerbahçe'nin Doksan artı da attığı ikinci gol sadece galibiyet getirdi ama sıralamayı değiştirmeye yetmedi ne yazık ki. Ve bu golde Kayserispor'un genç kalecisi Doğan adına üzüldüm doğrusu. Doğan adına teselliyse bu golden sonra bile Kayserispor'un kümede kalmasıdır her halde.
Fenerbahçe şampiyonluğu zaten Emre Belözoğlu göreve başlamadan önce kaybetmişti. Sezon boyunca aldığı 7 mağlubiyetin 6 tanesini Şükrü Saracoğlu Stadı'nda aldı ve hepsinin tek sorumlusu Erol Bulut'ur.
Maalesef kadronun kalitesine ve sayın Ali Koç'un büyük özverisine yakışmayan bir durum bu durum.
Maalesef, gerçek bu.
‘’Final maçını oynayamadı‘’
Emre Belözoğlu çiçeği burnunda bir teknik direktör. Futbolculuk kariyeri alkışı hakediyor. Ama teknik direktörlük ayrı bir deneyim istiyor.
Dolayısıyla sayın Belözoğlu'nun harcanmasından yana değilim, aksine daha fazla krediyle yola devam etmesinden yana gönlüm.
Gene de bu maça doğru taktik, doğru bir kadroyla hazırlanıp çıktığı konusunda çekincelerim var doğrusu.
Elbette maçın hemen başında İrfan Can'in sakatlanıp kenara gelmesi kaderin cilvesi gibi. Ancak yaklaşık 15, 16 maçtır yenilmeyen Sivasspor gibi bir rakibe karşı böyle bir oyun anlayışı ve onbirle çıkılması en hafif deyimiyle rakip analizinin yetersizliği olarak karşımıza çıkıyor.
Mesut Özil bir marka. Fakat onun futbol kültürü ile bizimkisi çakışmıyor maalesef. Doğal olarak uyum sorunu başgösteriyor ve kalitesini sahaya yansıtmıyor.
Oyunun ve sahanın her bölümünde uyumlu, bilinçli oynuyor Sivasspor. Uzun süre birlikte eğitim yapmış tim elamanları gibi düşünüp hareket ediyor Rıza Çalımbay'in öğrencileri. Böyle bir takıma karşı daha sabırlı ve dikkatli oynamak şart demekki.
Oysa Mesut'la takım fizikgüç olarak zaaf yaşadı. Pelkas'in telaşı, Caner Erkin'in sıradan rakiplere karşı oynadığı oyunu oynaması, Ozan Tufan'in sonlandırma konusunda yetersiz kalması gibi gibi sorunlar yumaklasti.
Ya erken çıktı yada geç kaldı kafa toplarına gol olacak pozisyonlarda Ozan.
Oysa Sivasspor gibi fizikgüç sorunu olmayan, askeri disipline sahip ve oyunun iki yönünü de takım ruhuyla oynayan bir takım karşısında Caner yerine Novak'la başlamak gerekirdi. Zira Caner oyunun savunma yönünde aksıyor maalesef. Dolayısıyla Attila Szalai'nin performansını da aşağı çekiyor.
Sonuçta bu skorla lig ikinciliği bile artık çok zor.
‘’Adrenalin tavan yaptı‘’
Ölüm kalım savaşı da denebilir dün akşamki maçlar için.
Şampiyonluk ve ligde kalmak adına nefes kesti tüm maçlar.
Fenerbahçe adına bence Emre Belözoğlu'nun en önemli yanlışı Mesut Özil'le maça başlamaktı.
Çünkü Ozan Tufanli orta saha her rakibe üstünlük sağladı her defasında sarı lacivertliler.
Aklıma takılan soru şudur; madem Gökhan Gönül oynayacak durumdaysa neden Ozan'i savunmanın sağında oynatarak orta sahanı öksüz ve yetim bırakıyorsun sevgili hocam?
Nitekim Gökhan'ın sağ beke Ozan'nin da asli yerine geçmesiyle kankaybi sona erdi Fenerbahçe'nin.
Dolayısıyla oyundan alınacak ilk futbolcu Mert Hakan değil Mesut Özil olmalıydı kanımca.
Elbette İrfan Can'in oyunun genelinde maçı yaşaması ve Valencia'nin kalitesiyle gelen son andaki gol şampiyonluk şansını devam etmesinin en önemli nedenidir.
Aslına bakarsanız eğer sezonun ikinci yarısıyla birlikte Erol Bulut gönderilip Emre Belözoğlu göreve getirilse Fenerbahçe şimdiye şampiyonluk şarkıları söylerdi bence. Ama maalesef gereğinden fazla tahammül edildi Erol Bulut'a ne yazık ki.
Açıkçası Fenerbahçe eğer Sivasspor maçını kayıpsız geçerse bence şampiyonluğun en büyük adayıdır.
‘’Ah Erol Bulut ah‘’
Bir futbolcunun asıl kalitesi topsuz oyunda yaptıklarıyla ortaya çıkar.
Mesut Özil'in önemi burada işte. Keşke adaleleriyle beyni arasındaki serkonizeyi sağlayacak maç kondisyonu ve fizik güce de sahip olsa.
2 ve 3. golde gizli özne bence İrfan Can'dir. Ama maçın saha içi komutanı kesinlikle Jose Sosa'dir.
Ama işte bu Sosa ne yazık ki Erol Bulut zamanında çoğunlukla yok sayıldı. Oysa hem kaliteli hem de lider bir futbolcudur Arjantinli yıldız.
Topsuz oyunda her kes hareket halinde Emre Belözoğlu'nun takımında.
Oyunun her döneminde hareket halinde olmak ise tartışılmaz şekilde avantaj sağlar hareket halindeki futbolcuya.
Zira kontağı kapalı bir arabayla kontağı kapalı araba aynı hizada olsa da kontağı kapalı olan nal toplar yarışta.
Dolayısıyla Erol Bulut sayesinde şampiyonluk şansını zora soktu Fenerbahçe.
Sosa, İrfan Can, Mert Hakan, Valencia dahil sarı lacivertli futbolcuların büyük çoğunluğunun benliğini bulduğuna tanık olduk ki, bu ana nedeni de teknik direktör faktörüdür bence
İkinci yarıda frene ayak basılmasını eski alışkanlıklara bağlıyorum, çünkü eski alışkanlıklardan kolayca kurtulmak mümkün olmuyor maalesef.
Ah Erol Bulut ah.