‘’Futbol = Sonuç‘’
Sinan Gümüş'ün maçın başında attığı nefis gol sonrası Fenerbahçe topu rakibine verdi, takım savunması yaptı, ani ataklar kovaladı. Mükemmel oynamasa da arka arkaya 3 önemli maçı kazanan Fenerbahçe zirvenin en büyük adaylarından biridir.
Erol Bulut, Kasımpaşa maçını kazanan 11’i tek değişiklikle sahaya sürmüştü. Mert Hakan makası yemiş, duran top ustası Caner takıma, Sadık stopere, Gustavo orta alana dönmüştü. Alanyaspor maça geride pas yaparak başladı. İlk 11’de neden var denilen Sinan Gümüş'ün maçın başında attığı nefis gol Fenerbahçe’ye önemli bir avantajdı. Golden sonra Fenerbahçe topu rakibine verdi, takım savunması yaptı, ani ataklar kovaladı. İlk bölümde topa yüzde 70 oranında sahip olan Alanyaspor’un sonuç alma becerisi yoktu. 45 dakikayı önde kapatan Fenerbahçe ikinci bölümde oyunu kontrollü oynadı. Üzerine gelen rakibini hataya zorlamaya çalıştı. Alanya her atağında boş dönerken Fenerbahçe penaltıdan kazanamadığı ikinci golü Pelkas’la buldu.
Alanya'nın golü heyecan getirdi
Alanyaspor’un penaltı golü ise maça biraz heyecan getirdi. Çağdaş Atan takımın en iyisi Babacar’ı baştan neden oynatmadı deyip, Fenerbahçe’ye dönelim. Nazım takıma ısınıyor. Stoperlerde (Tisserand- Sadık) problem var. Ozan Tufan, Pelkas ofansif, Gustavo defansif oyunun vazgeçilmezleri. Valencia kanatları uçuruyor. Caner Erkin fark yaratıyor. Hamle oyuncusu olarak sahaya sürülen Mert Hakan ve Samatta patlama yapamıyor.
Sonuç ise şu; Mükemmel oynamasa da arka arkaya 3 önemli maçı kazanan Fenerbahçe zirvenin en büyük adaylarından biridir. Futbol mu? Futbol eşittir; sonuçtur.
‘’Fener nefes aldı‘’
Kim ne derse desin Erol Bulut aslında şansız bir teknik adam. Süper Lig’in ilk yarısı bitecek henüz ideal 11'i oluşturamadı.
Stoper buluyor, sol bek sakatlanıyor, sol bek buluyor, stoper bulamıyor, orta saha tamamlanıyor, forvet eksiliyor, forvet tamamlanıyor, orta alan kan kaybediyor. Kasımpaşa maçına çıkan 11 de böyle oluşmuştu. Gustavo stoper, Sadık sol bek oynuyordu. Bu kadrodan mükemmel futbol değil, sonuç bekleniyordu.
Fenerbahçe’nin oyun planı basitti. Topu rakibe ver, üstüne gelsin, baskı yap, topu kap, ani atak ve sonuca git. İlk 45 dakikada bu plan tuttu ve Thiam’ın beceri dolu vuruşları işi bitirdi. Koita’sız Kasımpaşa ise kendi evinde hücum fakiri idi. Fenerbahçe’de geri dönen Valencia takıma şart. Pelkas çok hareketli ve asistleri ile öne çıkarken, Sinan istekli, Ozan Tufan yorgun gözüktü.
Mert Hakan eski günlerini arıyordu. Thiam ise attığı gollerle ilk 11 için 'Beni unutmayın' der gibiydi. Oyunun ikinci bölümünün ilk bölümden farkı yoktu. Erol Bulut maç eksiklikleri olan oyuncuları sırayla sahaya sürdü, (Sosa, Samatta, Cisse, Ferdi) Kasımpaşa için ise maç zaten ilk bölümde bitmişti. Ferdi Kadıoğlu’nun attığı gol ise maçın son renkli görüntüsü oldu.
Zor sandığı maçı çok kolay kazanan Fenerbahçe de Alanyaspor maçı öncesi derin bir nefes aldı.
Gecenin sorusu
Bir takım düşünün 5 yıldır yan yana oynayan 2 stoper bulamıyor. Geçen sezon Jailson’a müracaat edenler bu sene Gustavo’yu bu role soyunduruyorlar. Stoper Lemos kulübede oturuyor. Yokmu bu işe kökten çözüm bulacak bir futbol aklı?
Maçın starı
Hem asistleri hemde mücadelesi ile Pelkas maçın öne çıkan ismiydi. Ancak attığı şık gollerle galibiyeti getiren Thiam takım arkadaşını bir adım geçti.
Maçın olayı
90 dakika boyunca rakip ciddi olarak üstüne gelmiyor. Oyun kontrolün altında. Maçın dönme şansı yok. 5 oyuncu değiştirme hakkın var. 10 dakikacık olsa da kulübedeki gençlerden(Ömer Faruk, Uğur Yıldız, Eyüp Akcan) birini sahaya sürmek çok mu riskli?
Kısa mesaj
Kazanan daima haklıdır. Galip gelince hatalarını fazla görmezsin. Ancak dünkü maç Fenerbahçe’yi rehavete sürüklemesin. Sahada onu hiç zorlamayan bir Kasımpaşa vardı. Erol hoca ve yardımcıları maça bu gözle bakmalı.
‘’Boliç'ten Sosa'ya...‘’
1995-96’da Fenerbahçe sezona şampiyonluk parolası ile iddialı başlıyor. Başkan Ali Şen takımın başına Brezilyalı Carlos Alberto Parreira’yı getiriyor. Bir sezon önce Gaziantep formasıyla gol kralı olan Elvir Boliç de kadroya katılan isimlerden biri oluyor. Lig başlıyor, Parreira ideal 11’inde Boliç’e fazla şans vermiyor. Başkan Ali Şen durumun farkına varıyor ve olaya müdahale ediyor. Önce oyuncusuyla bir görüşme yapıyor. Bu görüşmede Boşnak oyuncu başkanına, “Beni Bursaspor istiyor, hoca beni genelde hamle oyuncusu olarak görüyor, bırakın beni gideyim” diyor. Başkan Şen oyuncusuna moral veren bir konuşma yapıyor ve kendisini bırakmayacaklarını söylüyor.
‘5 maç banko oynat’
Olayın devamını da Ali Şen’den öğreniyoruz: “Boliç’le görüştükten sonra Parreira’yı eve çağırdım. Ona 5 maç Boliç’i hiç kenara almadan oynatmasını söyledim. Hoca sezon başı kampından beri Boliç’i tutmuyordu. ‘Bu senin kararın olsun, kendi kalesine gol atsa bile onu dışarı almayacaksın’ dedim. Hocamız çok kibar bir insandı, bana itiraz bile etmedi. Daha sonra Boliç’e, ‘5 maç banko oynayacaksın, kendini göster’ dedim. Bu kararın da Parreira’ya ait olduğunu belirttim. Hocanın ezilmesine izin veremezdim. Boliç o sene 22 gol attı ve şampiyon olduk. Daha sonra Avrupa Kupalarında 40 yıldır kendi evinde yenilmeyen Manchester United’ı Boliç’in golüyle devirdik.”
Kulübe lider oyuncuyu bozar
Bunları niye yazdım, biraz konuyu açayım. Bugünlere gelirsek, Fenerbahçe kadrosundaki en önemli oyunculardan biri Sosa. Ancak bugüne kadar Fenerbahçe ondan yeterince faydalanamadı. Sosa bu takımın banko oyuncusu, hatta kaptanı olmalı. Lider özellikli oyuncuları kulübeler bozar. Boliç olayının en yakın şahitlerinden biri de Erol Bulut hocadır. Çünkü 1995-96’nın şampiyon kadrosunda yer almış Boliç’in de takım arkadaşıdır. Ali Şen’in Parreira ile geçmişte yaptığı görüşmeyi, bugün Ali Koç hocasıyla yapar mı bilemem. Benim bildiğim, şampiyonluk hesapları yapan Fenerbahçe’nin Sosa’ya her zaman ihtiyacı olacağı ve olduğudur.
‘’İlaç gibi zafer‘’
14 hafta geride kaldı, Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut'un sahaya hangi 11’i süreceğini kimse kestiremiyor. Tisserand yine Serdar Aziz’in yanında formayı kapmış. Yokluklar içinde bile Sosa kulübede. Hamle oyuncuları Sinan Gümüş ve Ademi ilk 11'de. Caner Erkin hücum oynamayı seviyor diye Novak’la sahada. İyiki de sahada.
Başakşehir topu verdi
Rakip Başakşehir de bugüne kadar istediği puanları alamaması nedeniyle kazanmak istiyor. Kaybetse o da zirve yarışına uzaktan bakacak. Fenerbahçe önde basarak oynamaya çalışırken, Başakşehir ilk ani atağında golü erken buldu. Başakşehir topu rakibine vermiş, kazandığı toplarla ikinci golü kovalarken, Fenerbahçe golü hep yan ortalarda arıyordu. Çünkü orta alanda Gustavo riskli (Dün sahada kalışı tartışılacak) Mert Hakan ise kayıpları oynuyordu.(Bakmayın gol attığına)
Kırılma anı golün hemen öncesi
Sinan Gümüş en azından maça kendini veriyordu. Caner Erkin’in ilk yarıda soldan ceza sahası içine kestiği toplarda Thiam ve Ademi beceri sahibi golcü olsalar gol de gelecekti. Devre biterken Başakşehir’in kale önünden kaçırdığı top belki de kırılma anıydı. Dönen topta yine Caner’in öldürücü ortasına, forvetten ses çıkmayınca Nazım gitti golünü attı. Gol gerçekten Fenerbahçe’ye hem moral hem de ümit oldu. İkinci yarı başlarken, Erol Bulut hamle yapmayarak sahada oynayanlara 'Güven oyu' veriyordu.
Şimşek attı, maç bitti!
Maçın 2. bölümünde öne çıkan isim ise hakem Bahattin Şimşek oluyordu. Fenerbahçe yine bir duran top sonrasında Tisserand ile öne geçiyordu. Sahada da roller değişiyordu. Fenerbahçe çok adamla kapanıyor, baskı yapıyor, Başakşehir yükleniyordu. Oyun dengede giderken hakem tartışılır bir kararla önce Rafael, sonra teknik direktör Okan Buruk ardından da İrfan Can’ı atınca maç erkenden bitti.
Galibiyetin başrolü Caner'in
Rakip 9 kişi kaldıktan sonra oyunu yorumlamak çok gerçekçi olmaz diyelim ve devam edelim. Bu galibiyet şüphesiz Fenerbahçe’ye ilaç gibi geldi. Dünkü galibiyetin başrol oyuncusu ise Caner Erkin idi. Ağır yaralı Başakşehir ise Mert Günok olmadan kolay maç kazanamaz. 90 dakikadan sonra en çok 2 kişi konuşulacak. Biri Erol Bulut, diğeri hakem Bahattin Şimşek.
‘’Stop-er‘’
Bir takım düşünün yaklaşık 5 yıldır yan yana banko oynayacak iki stoper bulamıyor. Her sene stoper konusunda sıkıntı yaşıyor ama sorunu çözemiyor. Her gelen teknik hoca yeni stoperler alıyor, aldırıyor ama sonu hep hüsran. 2019 sezonu başlamadan Fenerbahçe’nin gündemine Mathias Zanka geliyor. Bu ismi yakından tanıyan Fenerbahçe’nin eski önemli yöneticilerinden biri kulübe bir mail atıyor. Diyor ki, “Zanka Fenerbahçe’de oynayacak düzeyde değil. Mutlaka almak istiyorsanız, en azından bonsevis ödemeyin”. Bu ‘mail’e rağmen Fenerbahçe Zanka’yı kadrosuna katıyor. Zanka, bir sezonda 76 gol yiyen ve küme düşen Huddersfield’dan 2 milyon Euro karşılığında kadroya katılıyor. Referansı ise Comolli. Sonuç malum, hayal kırıklığı.
Papatya falı açılıyor
Fenerbahçe daha sonra Frankfurt’tan 250 bin Euro’ya Simon Falette’i kiralıyor. Bu defa Comolli bu transferi veto ediyor. Bilindiği gibi onun da Fenerbahçe macerası kısa sürüyor. Fenerbahçe sadece yabancı stoper transferi de yapmıyor. Galatasaray’dan Serdar Aziz’i, Malatyaspor’dan Sadık’ı da almayı ihmal etmiyor. Bu sene başında da işe yine stoper transferi ile başlanıyor. Önce Tisserand, ardından da Lemos alınıyor. Gel gör ki alınanlar ve eldekiler ile sürekli oynayacak 2 stoper takıma monte edilemiyor. 13 haftada yeni stoperlerden Tisserand ve Lemos sadece 4 maç yan yana oynuyorlar. Geri kalan haftalarda Erol Bulut stoperler için hep papatya falı açıyor.
Hücumculara sorarım
Aslında Serdar Aziz bu mevkinin banko isimlerinden biri. Ama o da ya sakatlanıyor ya da sık sık kart görüp cezalı duruma düşüyor. Bir takımın yıllardır stoper bulamaması ilginç. Ben olsam bu konuda eski oyuncularımdan faydalanırım. Ama gidip Lugano’ya sormam. Ona sorsam Lemos der. Kime mi sorarım? Stoperleri en iyi tanıyanlara. Yani önemli hücumculara; Anelka’ya, Hooijdonk’a, Kuyt’a, Alex’e sorarım. Çünkü stoperleri en iyi onlar tanırlar.
Fenerbahçe’de sezonun ilk yarısı bitmeden en çok sıkıntı yeni transferlere rağmen geri dörtlünün ortasında yaşanıyor. Ara transferde Fenerbahçe yine yeni stoperler arayacak gibi. Arayacak çünkü defans her an ‘Stop edecek’ gibi..
‘’Kara Bulut'lar!‘’
Fenerbahçe’nin üzerindeki kara bulutları dağıtma maçıydı. Rakip güçlüydü ve evinde uzun zamandır maç kaybetmiyordu. Erol Bulut’un bu maçtaki ikili stoperleri Serdar Aziz ve Tisserand olmuştu. Takımın bankoları Gökhan Gönül, Caner Erkin ve Sosa kulübeye çekilmişti. Böylece Nazım ve Novak’a da büyük şans doğmuştu. Sumudica, takımı Gaziantep’i sahaya ofansif oyuncular ağırlıklı sürmüştü. Ev sahibinin iştahını Fenerbahçe’nin kalesini ilk defa bir lig maçında koruyacak genç kaleci Oytun kabartmış olabilirdi. Maç başladı ev sahibinin çok istekli olduğu hemen göze çarpıyordu. Kendi alanını kalabalık tutuyor, kazanılan her topta hızlı ve çabuk atağa kalkıyordu. Fenerbahçe ilk 10 dakika içinde ne yapacağını düşünürken, kalesine gelen ilk top gol oldu. Erken gol Fenerbahçe’yi dağıtmadı. Rakibin kontrollü ve garanti oyunu Fenerbahçe’nin işine geldi.
Ferdi, etkisiz kaldı
Gustavo orta alanı toparlamaya çalışıyor, Mert Hakan ve Ozan rakibin açıklarını kovalıyordu. Nazım, sağ kanat bindirmeleri yapıyor; Novak, sol kanadı kullanamıyordu. Ferdi etkisiz, Pelkas hareketli gözüküyordu. Mert Hakan, Nazım, Pelkas organizasyonu golle sonuçlanınca Fenerbahçe derin bir nefes alıyordu. Golden sonra Fenerbahçe maça ortak olur diye düşündük, yine yanıldık. Halbuki biraz mücadele, biraz tempo, biraz istek maça ortak olmaya yeter gözüküyordu. Devre biterken sahneye yine başa dert stoper Tisserand çıkıyordu. Gereksiz yere ceza sahasında topa elle mücadele edince takımını yakıyordu. Penaltı takımın moralini de motivasyonunu da sıfırlıyordu. Devreyi yenik kapatan Fenerbahçe, ikinci yarı tempoyu yükseltince rakibini de kendi alanına hapsetti. Etkisiz Ferdi çıkmış Thiam oyuna girmişti.
Bitirici golcü yok
Gaziantep kendi alanından çıkamıyor, Fenerbahçe sürekli pozisyon üretiyor ama golü bulamıyordu. Erol Bulut’un son hamleleri golü bulmak için oluyor; Cisse ve Nazım’ın yerlerine Ademi ve Caner’i sahaya sürüyordu. Bu hamleler bile Fenerbahçe’nin golü bulmasına yetmedi. Çünkü takımın iş bitirici bir golcüsü yoktu. Düşünün 2. yarıda rakip tek ciddi atağında serbest vuruştan 3. golü buluyordu. Gaziantep’te ilk deplasman yenilgisini alan Fenerbahçe’yi kara bulutlar iyice kapladı. Bu kötü gidişatın elbetteki tek suçlusu Erol Bulut değil. Ama gerçek şu ki fatura ona çıkacak.
‘’Korku gecesi!‘’
Kaleci Altay amatörce kırmızı gördü ve maç da yeniden başladı. İlk yarım saatte ‘Bu maçtan bize ekmek çıkmaz’ diyen Karacabey oyuna ortak oldu. Rakip Kadıköy’de tarihe geçecek bir maçı kaçırdı. Sonuçta da Fenerbahçe korku içinde turu geçti.
Erol Bulut’un sahaya sürdüğü 11’den mesajlar almak mümkündü. Hoca hem kupaya ciddi gözle baktıklarını hem de zorlu Gaziantep maçında değişiklikler yapabileceğini anlatır gibiydi. Malatya hezimetini yaşatan kadrodan Caner, Tisserand, Ozan, Ferdi, Cisse kulübede, Gökhan ise dışarıda kalmıştı. Karacabey mütevazı bir 2. Lig takımı. Kadıköy’e iddialı gelmediklerini ilk 10 dakikada anladık. Bir de kendi kalelerine gol atınca, bu maç 'Çabuk biter' dedik. Ama Fenerbahçe senarist bir takım. Genelde rahatlıktan, rahatsızlık duyuyorlar. Her maça ayrı senaryolar yazılıyor. Maça 3’lü savunma ile başladılar. Nazım , Ömer Faruk ile sağ hücumcu, Novak ve Pelkas sol hücumcuydular. Rakip üzerlerine gelmeyince Serdar Aziz, Gustavo ve Sadık ile defansı idare ettiler.
'Altay ısrarı niye?’
Bu maçta forma şansı bulanları tartıya çıkartmayı hesaplarken, sahneye kaleci Altay çıktı. Uzun topta kalesini boşaltıp müdahale etti. Fenerbahçe kalecisi amatörce topa ceza sahası dışında elle dokununca kırmızıyı da gördü. Erol hocaya sormak lazım; Kupa oyunlarında bütün takımlar ikinci kalecilerine şans verirken, her maça Altay’la çıkma ısrarı niye? Maç mı ? Yeniden başladı. Sahanın en hareketli oyuncusu Ömer Faruk dışarı alındı (Pelkas torpilli), Oytun kaleye geçti. İlk yarım saat ‘Bu maçtan bize ekmek çıkmaz’ diyen Karacabey oyuna ortak oldu. Fenerbahçe korkudan 4’lü savunmaya döndü. Gustavo orta alana geçti. Karacabey pozisyon bulmaya başladı, golü bulamadı.
'Temposuz, etki yok, tepki yok'
Erol Bulut’un devre arası klasik hamlesi geldi, Sosa dışarı alınırken Ozan Tufan sahaya sürüldü. İkinci Fenerbahçe 10 kişi kaldı mı ne yapacağını, nasıl oynayacağını bilemiyor. Takım inanılmaz temposuz, etki yok, tepki yok. Maçta patlama yapan bir oyuncu yok. Mert Hakan idare ediyor, Pelkas ne oynuyor, anlayan yok. Thiam çıkıyor, Cisse giriyor fark edilmiyor. Çünkü kanatlar çalışmıyor. Sahada adam eksiltecek dikine oynayacak Ferdi 87. dakikada oyuna giriyor. Rakibinin adından çekinen, tecrübesiz, turu geçmeye inanmayan Karacabey belki de Kadıköy’de tarihe geçecek bir maçı kaçırıyor. Sonuçta da Fenerbahçe korku içinde turu geçiyor. Dünkü görüntüsü ve kalecisi Altay olmadan bakalım Fenerbahçe, Gaziantep’te nasıl bir senaryoyu sahneye koyacak.
‘’Erol Bulut'u kim kandırdı!‘’
Sezon başı 18 transferi görenler, Fenerbahçe’yi erkenden havaya soktular. Haksız da sayılmazlardı. Geniş kadro avantaj mıydı? Erol Bulut kadroyu yaz boza çevirmeden ideal 11’i bulmak zorundaydı. İlk hafta Rize deplasmanında sürpriz bir takım sahaya çıktı. Yeni transferlere rağmen sahada Tolga Ciğerci vardı. Giden maç son dakikalarda Sosa’nın penaltısıyla kazanıldı. Maçtan sonra klasik demeçlerle, “Yeni takımız yakında her şey yoluna girer” muhabbeti yapılıyordu. İkinci hafta Kadıköy’de 9 kişilik Hatayspor karşısında ‘şok’ beraberlik, bir hafta sonra Türk Telekom Stadı’ndaki Galatasaray beraberliği ile geçiştirildi.
Cisse-Sosa değişikliği
Evinde Karagümrük önünde bocalayan Fenerbahçe’yi ipten kaleci Altay alıyordu. Son dakikada rakibin penaltısını kurtarmasa bomba erken patlayacaktı. İşte Erol Bulut’u ilk kandıran bu maç oluyordu. Akabinde Göztepe ile İzmir’de oynanan 90 dakikada Fenerbahçe kendinden beklenen bir performans ortaya koyup maçı kazanıyordu. Maçın öne geçen isimlerinden biri de Sosa oluyordu. Sonra büyük imtihan geldi çattı. Kadıköy’de Trabzonspor devreyi önde kapatmıştı. Bu maçtan sonra alınan galibiyetten çok Erol Bulut’un devre arası yaptığı hamle konuşuluyordu. Sosa çıkmış, yerine Cisse girmiş, galibiyet gelmiş muhabbetine de inanan çoktu. Erol hoca da buna inanmış olacak ki, ilerleyen haftalarda Sosa’ya hamle oyuncusu gözüyle bakmaya başladı.
Mesajları almadı
Hocayı kandıran bir diğer maç Antalya deplasmanı idi. Devre golsüz biterken rakibin önemli silahı Jahoviç atılmıştı. Fenerbahçe 10 kişi kalan rakibi önünde Perotti’nin ustaca yaptırdığı ve gole çevirdiği bir penaltıyla zar zor kazanıyordu. Sonra içeride Konyaspor darbesi geliyor, bu maça ‘iş kazası’ deniliyordu. Şimdi gelelim Erol hocayı en çok kandıran maça. Ankara’da oynanan Gençlerbirliği maçı farklı kazanıldı. Erol hoca çok mutluydu. Ancak şu gerçekleri görmedi. Karşısında hiç direnç göstermeyen, yaptığı tek atakta golü bulan bir takım vardı. Ayrıca o gün Fenerbahçe’de ustalar sahne almış (Sosa-Perotti) ve rakip kaleyi bulan her top gol olmuştu. Büyük havalarla İstanbul’a dönülüyor ama bir hafta sonra hem de Kadıköy’de 10 kişilik ezeli rakibi Beşiktaş’tan acı bir ders alıyordu. Sonra Erol hocayı kandıran Denizli deplasmanına gidiliyordu. Fenerbahçe ilk yarıyı iki farkla önde kapatmış, kaleci Altay’a ciddi tek top gelmemişti. İkinci bölümde Serdar Aziz’in gördüğü kırmızı kart oyunun gidişatını değiştirmişti. Kaleci Altay penaltı dahil, bir çok gollük pozisyonu önlüyor, Fenerbahçe gibi bir takım ‘dan dun’ oynuyordu. Bu maçta da Fenerbahçe teknik ekibine önemli mesajlar veren bir 90 dakika olmuştu.
Hâlâ en büyük aday
Bu oyunun da dikkate alınmadığını Malatyaspor maçında bir defa daha görmüş olduk. Evet, dediğim gibi bu sene kazanılan bir çok maç hocayı kandırdı. Bunların başında da Genlerbirliği ve Denizlispor deplasman oyunları var. Hoca ‘benim planlarım var’ diyor. Planları nedir bilmiyorum. Benim bildiğim bu takımın acilen ideal 11’ine kavuşması, bu 11’de ısrar edilmesidir. İdeal oyunu ideal 11 oynar. Ortada panik yapacak bir durum yok. Önce Erol Bulut, sonra takım toparlanacak. Puan cetveline ve rakiplerine baktığımda Fenerbahçe yine bu ligin en önemli şampiyonluk adaylarından biridir. Yeter ki hoca kanmasın, kandırılmasın.









































