Arama

Popüler aramalar

‘’Kupa aşkı kabarmış‘’

Nedendir bilinmez Fenerbahçe son senelerde bu kupaya çok ciddi bakmaz. Kadrolar açıklandığında kalede Altay’ı da görmesem bu yıl için de aynı yorumu yapacaktım. Rakip Sivas Belediye’nin gücü belli. Maçtan önce bir de Kovid darbesi yemişler. İstanbul’a ‘Ya tutarsa’ diye gelmişler.

Erol Bulut, sahaya gençleri ve şans arayanları sürmüş. Defans 3’lü oynuyor - Serdar, Sadık, Caner - Sağ kanat savunma görevi yeni profesyonel Uğur Kaan’a verilmiş. Rakip defansif oynadığından Uğur hep hücumu düşünerek oynuyor. İstikbali parlak.

Orta alanda Mert Hakan ve Ozan zorlamadan oynuyorlar. Takımın en hırslısı Caner. Forma şansı bulan Ömer Faruk ve Samatta kulübe yolcuları gibi. Suskun Thiam’a ise ilaç gibi geldi. Nefis goller attı, güven tazeledi.

Ligle kupayı rahat götürürler

İlk bölümde takımın en iyisi, en hareketlisi, golün de adrese teslim ortasını yapan Ferdi Kadıoğlu’ydu. Genç oyuncu 2. golün asistini de yaptı. Erol hocanın kupaya ciddi baktığını ikinci yarı başında yaptığı hamlelerle bir daha anladık. Caner’in yerine Novak, Ozan’nın yerine Gustavo, Ömer Faruk’un yerine de Pelkas’ı aldı. Bu değişikliklerden sonra maç genellikle rakip alanda oynanmaya başladı. Bunun sonucunda da nefis goller izlemeye başladık. Pelkas’ın, Thiam’ın, Ademi’nin golleri geceye renk kattı.

Ademi’nin hırsı ve isteği, Samatta’nın kulübe şansını da artırır. Dünkü maçtan sonra Fenerbahçe’nin geniş ve kaliteli kadrosunun ligle beraber kupa maratonunu da rahatlıkla götüreceğini gördük. Geçen yıl bu kupada Alanyaspor ile final oynayan Erol Bulut’un bu sene kupayı da istediğinden eminim. Çünkü o bu takıma inanıyor ve güveniyor.

25 Kasım 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Ustalar sahne aldıkça...‘’

Kadro geniş oldu mu rotasyon yapmak da kolay oluyor. Erol Bulut, milli maç yorgunları Ozan Tufan, Caner Erkin ve formsuz Samatta’yı kulübeye çekmiş, Novak, Sosa, Mert Hakan ve Cisse’yi ilk onbirde sahaya sürmüştü. Lemos ise sağ bek olarak görev almıştı. Oyun başlar başlamaz Gençlerbirliği kendi alanına saklanıp sürekli yan pas geri pas yaparak adeta rakibine, “Ben senden korkuyorum” mesajını veriyordu. Önde baskı yaparak bir an önce sonuca gitmek isteyen Fenerbahçe’de ise orta alan icraat yapamıyor, kanatlar hiç çalışmıyordu. Sosa durgun, Pelkas oynadığı yeri yadırgıyor, Gustavo’nun aklı da defansa takılı kalıyordu. Lemos sağ, Novak ise sol kanattan hiç hücum girişiminde bulunmuyorlardı. Cisse varla yok arasıydı.

Sadece şapka çıkartılır

Mert Hakan istekli, Perotti topla buluştuğunda keyif veriyordu. İlk çeyrek pozisyonsuz geçilirken sahneye Mert Hakan çıkıyordu. Pelkas’la yaptığı verkaçta sol ayağıyla topa öyle ustaca vurdu ki, gole sadece şapka çıkartılırdı. Ev sahibi maça ortak olurlar mı diye düşünürken sahneye Perotti çıktı. Erol hoca ilk yarıyı önde kapatan takımından memnun görünüyordu ki, devre arası hamle yapmadı. İkinci yarının hemen başında ise, ilk bölümün görünmeyen ismi Sosa sahneye çıktı. İki farklı yenilgi sonrası ev sahibi iyice açıldı. Erol hoca, Ozan’ı, Caner’i, Samatta’yı sahaya sürdü. Fenerbahçe’nin iştahı kabardı. Perotti yine ustaca alkışlanacak bir gol daha atınca adeta, ”Ben bu takımda banko oynarım” diyordu. Maçın son 15 dakikası ise idman havasında, kaçan ve atılan gollerle geçti. Ustalar sahne aldıkça, Fenerbahçe’nin oyunu da, skoru da alkışlanır.

22 Kasım 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Avcı - Aybaba - Yanal‘’

Kulüp yöneticilerinin gelen başarısızlıklar sonrasında ilk yaptıkları icraat teknik direktörü göndermektir.

Süper Ligin ilk 10 haftası dolmadan umduğunu bulamayan bir çok kulüp teknik adamlarıyla yollarını ayırdılar.

Boşta olan ünlü hocalarda bu furyada yeni takımlarıyla tanıştılar.

Şüphesiz en çok merak edilen isim Abdullah Avcı idi.

Beşiktaş’tan anlaşmalı olarak ayrılan Avcı’nın yeni adresi Trabzon oldu.

İstanbul’da istediklerini başaramayan Avcı, Trabzonspor’da başarılı olur mu?

Karadeniz ekibinin önündeki 4 maçı çok önemli. Erzurumspor ve Sivasspor ile içerde, Ankaragücü ve Kayseri ile dışarda oynayacaklar. Bu maçlardan toplam asgari 9-10 puan çıkartırlarsa, zirve hesaplarını yeniden yapmaya başlarlar.

Hoca ile konuştum, ümitli ve iddialı.

Başarılı olacağına inanıyor.

Bende başarılı olacağına inananlardanım.

Gelelim Ersun Yanal’a.

Fenerbahçe’de görev yaptığı ikinci dönemde başarısız olan Yanal’ın yeni adresi Antalya.

Taraftar ve medya baskısı olmadan sıfır stres ile yola çıkacak. Ancak elindeki kadro büyük hedefler kovalaması için yeterli değil. Bu sezonu orta sıralarda bitirip, yeni sezonda yeni hedefler kovalayabilir.

Kayserispor ile anlaşan Samet Aybaba’nın ise işi çok zor.

Takım moral motivasyon olarak dip yapmış durumda. Ancak deneyimli hoca zoru sever.

Samet hoca ligin ilk yarısını az hasarla kapatıp, ara transferde takviye yapmayı planlıyor.

Kayserispor , Samet Aybaba ile toparlanır sanıyorum.

Bu arada neredeyse ayda bir hoca değiştiren takımlar var.

Kasımpaşa, Gençlerbirliği, Ankaragücü gibi. Bunlara 1-2 hafta içinde yenileri de eklenir.

Ben bu takımların teknik direktör seçerken neyi düşündüklerini, neyi planladıklarını anlamış değilim.

Anlayan var mı?

20 Kasım 2020, Cuma 12:22
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük takımın büyük kalecisi olur‘’

Fenerbahçe şampiyon olduğu yıllarda genelde kalesinde hep büyük ve başarılı kaleciler vardı.

Çok gerilere gitmeden bazı örnekler verelim.

1969-1973 Datcu.

1977-1978 İvançeviç.

1988-1989 Toni Schumacher.

1995-1996 Rüştü Reçber.

Muhabirlik dönemimde uzun yıllar Alman Milli Takımı’nın da kalesini koruyan Toni Schumacher ile bir röportaj yapmıştım.

‘Kaleye 4-5 top gelir’

Büyük kaleci ne demekti?

Toni’nin anlattıklarının bir bölümünü şimdi size aktarayım.

“Fenerbahçe çok büyük bir camia. Futbol takımı da hep başarılı olsun isteniyor. Büyük takımların kalesinde büyük kaleciler olur. Bu şu demek. Büyük takımın kalesine bir maçta gollük en fazla 4-5 top gelir. İşte bu topları kurtarmanız şart. Aksi takdirde siz büyük ve başarılı bir kaleci olamazsınız” demişti Schumacher.

‘Rüştü şampiyonluktan etti’

1995-1996 yılında Trabzonspor’un kendi evinde Fenerbahçe’ye yenilerek şampiyonluğu kaybettiği maç hâlâ konuşulur. O maçtan sonra da Hami Mandıralı bakın bana neler demişti: “Kaçan şampiyonluk için her kafadan farklı yorumlar yapılıyor. İşin aslı şu. Bizi şampiyonluktan eden Rüştü (Reçber) olmuştur. Benim kullandığım çatala, 90’a giden

3 şutu çıkarmasa, o gün kim şampiyondu Türkiye görürdü.”

Muslera örneği ortada

O maçı hem o gün hem de sonrasında defalarca izledim ve Hami’ye kesinlikle hak verdim. Bunları neden yazdım?

Bakın Muslera sakatlandı, Galatasaray’ın nasıl başı ağrıyor.

Beşiktaş genç kaleciler ile yola devam ediyor, büyük sıkıntı yaşıyor. Sergen Yalçın gibi bir futbol ustası, bu konuda neden böyle bir karar aldı, inanmak zor.

Beşiktaş’ın kalesinde bugün en azından, maç kurtaracak bir kaleci olmalı.

Ne dersiniz, haksız mıyım?

18 Kasım 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Savunmanın iflası‘’

Adı hazırlık maçı olunca teknik adamlar, çok şans vermedikleri ama ileride kullanacakları oyuncuları görmek için sahaya sürerler. Şenol hoca , dün gece Hırvatistan maçına bu gözle bakmıştı. Bankolar kulübede, merak ettikleri Uğurcan, Nazım, Mert Çetin, Orkun, Cenk, Caner ve Deniz sahadaydılar. Rakip de bizden farklı değildi, flaş oyuncularını (Kalinic, Perisiç, Modriç, Kovaçeviç) saklamışlardı. Maça arzulu başladık. Milli forma şansı bulanlar, kendilerini bir an önce göstermek istiyorlardı. Hırvat kaptan Vida’nın , Beşiktaş’tan bildiğimiz ceza sahasında rakibin ayağına basması bize penaltı kazandırdı. Cenk Tosun’a yapılan faul sonrası kazanılan penaltıyı, aynı oyuncu gole çevirdi. Rakibimiz pozisyon yokken, Mert Çetin’in hatasıyla eşitliği sağladı. Mert hata yaptı ama, VAR olsa Budumir’in gol öncesi topu eliyle düzeltiğini herkes görecekti.

Devre biterken Caner’in defans arkasına attığı topla buluşan Deniz Türüç akıl dolu bir vuruşla bizi yine öne geçirdi.

İkinci yarıda iki takımın da savunmalarının 'Evlere şenlik' hallerini izlemeye başladık. İki defansında gardı düşmüş, hücumculara gün doğmuştu. Yediğimiz gollerdeki görüntüler ise savunmanın iflası gibiydi.

Maçtan önce Şenol Güneş bu maçta şans bulacak oyunculara seslenmiş, ”Önünüze çıkan duvarı aşın,kimse sizi atlatmaz” demişti. Dünkü 90 dakikadan sonra forma şansı bulup duvarı aşan Milli futbolcu sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı.

12 Kasım 2020, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'ye erken uyarı‘’

Bulut’un, ilk on birde her hafta sürprizi oluyor. Dünkü sürpriz de Thiam idi. Antalya maçını döndüren Perotti ise yedek soyunmuştu. İlk 45 dakika Valencia sağ kanadı, Thiam sol kanadı hiç kullanamadılar. Samatta da etkisiz kalınca, iş yine Gökhan ve Caner’in ortalarına kalmıştı. Eski takımını iyi tanıyan İsmail Kartal ilk yarıda takımını haddini bilerek oynattı. Bu yarıda Pelkas’ın nefis şutu ile ağlara giden top, Valencia’nın ellerine kurban gitti. Oyun golsüz giderken, Miloseviç, topu Altay’a kaptırmasa Konya maça daha farklı bakacaktı. İkinci yarıda Konyaspor kendi alanına kamp kurunca maç Fenerbahçe’nin eline geçti. Pozisyon zenginliği var, gol yoktu. Bulut bir hamle daha yapıp Pelkas’ın yerine Cisse’yi ikinci santrafor olarak sahaya sürdü. Fenerbahçe yüklenirken, defans tedbirlerini rafa kaldırdı. Rakipte iki defa geldi, nefis goller buldu. Dün maça favori olarak başlayan Fenerbahçe ağır bir darbe aldı. Bunu erken uyarı diye gündeme alırlarsa ne ala...

Gecenin sorusu

Sosa sakat olduğu için dün kadroda yoktu. Sakat olmasa, maça sahada mı, kulübede mi başlardı?

Maçın starı

İyi mücadele etti. Ama yarım vole ile attığı gol bile maçın starı olmasına yeter. Alkışlar Jevtoviç’e.

Maçın olayı

Fenerbahçe teknik direktörü iken, yönetiminden forvet transferi isteyen İsmail Kartal’a “hayır” denmişti. Kısıtlı kadroyla Fenerbahçe’yi son haftaya kadar (2014/15 sezonu) yarışın içinde tutan Kartal, dün eski takımının bırakın sahadakileri, kulübede yer alan oyuncularını görünce kimbilir neler hissetmiştir?

Kısa mesaj

Oynanmadan hiçbir maç kazanılmaz. Futbolun peşinden milyarların koşması da bu yüzdendir.

08 Kasım 2020, Pazar 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe'yi kanatları uçurdu‘’

Maç başladı, Fenerbahçe rakip alanda kamp kurdu. Gökhan, Valencia sağ kanattan, Caner, Pelkas sol kanattan yükleniyordu. Ozan Tufan ve Sosa ortadan bindiriyorlardı. Beraberlik sürprizi olur mu derken Perotti çıktı sahneye, ilk maçında penaltı kazandırıp atışı da gole çevirdi. Fenerbahçe’yi dün gece tek kelimeyle kanatları uçurdu.

Geçen sezon Fenerbahçe’nin ilk onbiri için papatya falı açılıyordu. Bu sezon ise geniş kadroya rağmen takımın ideal onbiri netlik kazanıyor. Erol hoca sanırım stoperler arasında biraz kararsız. Dün Lemos’un yerine Serdar Aziz’i tercih etmişti. Kendi evinde oynamasına rağmen Antalyaspor’un dezavantajları vardı. Seyirci, teknik direktör, moral yoktu, sakat ve cezalı oyuncusu çoktu. Favori açık ara Fenerbahçe'ydi. Maç başladı, Fenerbahçe rakip alanda kamp kurdu. Gökhan, Valencia sağ kanattan, Caner, Pelkas sol kanattan yükleniyordu. Ozan Tufan va Sosa ortadan bindiriyorlardı. Kornerlere iki stoper de geliyordu. Kale önünde cirit atan Fenerbahçe bu yarıda topu bir türlü üç direk arasından geçiremedi. Sadece savunmada kalarak bir puan hedefleyen Antalyaspor’a bir ihanet de takım içinden geliyordu. Devre biterken Jahovic’in rakibi Serdar’a yaptığı sert hareketi VAR atlamayınca ev sahibi 10 kişi kalıyordu. Rakip eksilince Erol Bulut ikinci yarıya aynı onbiri sürerken hamleye gerek yok diyordu. Bu yarının başında Sosa- Valencia -Ozan organizasyonu golle sonuçlanınca maç noktalanır dedik. Biz böyle düşünürken usta Podolski sahneye çıkıp ustaca bir gol atınca maça renk geldi.

Direkler geçit vermedi

Yediği gole rağmen Fenerbahçe aynı tempoda maçı sürdürdü. Pozisyon üstüne pozisyon buldu. Pelkas’ın, Gustavo’nun ve Cisse’nin toplarına direkler geçit vermedi. Gol gecikince Erol Bulut hamlelere başladı. Sosa ve Pelkas’ı dışarı alıp, Perotti ve Cisse’yi sahaya gönderdi. Son bölümde oyun tek kale maça döndü. Fenerbahçe yüklendikçe yükleniyor ama golü bulamıyordu. Maç süpriz bir beraberlikle biter mi derken, usta Perotti sahneye çıktı, penaltı kazandırdı, atışı da yaptı ve ilk maçında takımı galip getirdi.

Dün gece çok koşan, çok pozisyon bulan Fenerbahçe kale önünde becerikli ve şanslı olsa maçı çok büyük farkla kazanırdı. Maçın özeti ise Fenerbahçe’yi dün gece tek kelimeyle kanatları uçurdu. Takımın yeni gözdesi de şüphesiz Perotti olur.

03 Kasım 2020, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Caner-Gökhan A.Ş.‘’

2016 yılında Fenerbahçe’den ayrılışları da 4 yıl sonra geri dönüşleri de sürpriz olarak yorumlanmıştı.

Hatta bu sezon başı Fenerbahçe’ye dönüşlerine tepki koyanlar bile vardı.

Gökhan Gönül’ün 35, Caner Erkin’nin 32 yaşında oluşları onları yaşlı futbolcu sınıfına sokmuştu.

Halbuki geçen sezon futbol hayatını noktalayan Emre Belözoğlu 40’ına merdiven dayamıştı.

4 yıl önceki gidişleri için de farklı senaryolar üretilmişti.

Kimilerine göre onları dönemin başkanı Aziz Yıldırım göndermişti.

Kimilerine göre de Fenerbahçe’yi onlar terk etmişti.

Bir gün konuşurlarsa gerçeği öğreniriz diyerek bugünlere gelelim.

Caner’in kornerleri...

Erol Bulut ve Emre Belözoğlu ikilisi transfere iki usta ve tecrübeli ismi kadroya katarak başladılar.

Erol hoca oyunu 2 yönde de oynayan Gökhan ve Caner’i alarak defansın temellerini attı.

Fenerbahçe’nin bugüne kadar Süper Lig’de gösterdiği başarılı performansın başrollerinde şüphesiz Gökhan-Caner A. Ş. var.

Savunmada olduğu kadar, ofansif oyuna da inanılmaz katkı sağlıyorlar.

Mustafa hocanın (Denizli) Altay’da oynarken kullandığı kornerlere ‘yarı penaltı’ derlerdi. Bugün Caner Erkin’in kullandığı kornerler sonucu Fenerbahçe birçok oyunu çözdü.

Milli Takım’a dönebilirler

Taç atışı deyip geçmeyin. Gökhan Gönül taçları bile serbest vuruş gibi kullanıyor.

Sonuç olarak Gökhan Gönül ve Caner Erkin, Fenerbahçe’nin şu ana kadar en istikrarlı oyuncuları olarak göze çarpıyor.

Gökhan-Caner A.Ş. bu futbollarını sürdürürlerse belki de yeniden Milli Takım kapılarını da açarlar.

Tabi ki bu benim görüşüm.

Milli Takım için son kararı elbetteki Şenol hocamız verecektir...

28 Ekim 2020, Çarşamba 06:58
YAZININ DEVAMI