‘’Koç gibi yönetim şart‘’
Lige şampiyonluk hedefiyle başlayan Fenerbahçe’de 2020-21 sezonu hayal kırıklığıyla noktalandı.
Camia bir yandan suçlu ararken, gündemde kongre var.
Başkan Ali Koç yeniden aday olacak sanırım (Bu şartlarda kulübü bırakmaz.)
Ancak başkanın bu defa işi kolay değil. Göreve gelirken arkasında müthiş bir destek bulan Ali Koç’u bugün eleştirenler bile çıkabiliyor. Hem de verdiği büyük maddi desteğe rağmen.
İcraat yapan ekip
Kongre öncesi başkana bazı hatırlatmalar yapalım.
Öncelikle bu defa Fenerbahçe’yi bilen, icraat yapabilen bir ekip oluşturması şart. Yoksa bütün yük kendisinin omuzlarına biniyor ve bu da onu hata yapmaya itiyor.
Geçmişte Fenerbahçe başkanları ne kadar güçlü olurlarsa olsun, yönetimleri de en az başkan kadar güçlü olurdu.
Ben muhabirlik dönemimden sayarsam 11 başkanla çalıştım (Eskiden 6 ayda bir kongre olurdu.)
Mesela Ali Şen dönemlerini hatırlayalım. Yönetimlerde Ali Dinçkök, Mete Has, Ömer Çavuşoğlu, Abdullah Acar, Şadan Kalkavan, Mehmet Ali Aydınlar, Selim Soydan gibi isimler vardı.
20 yılı aşkın başkanlık yapan Aziz Yıldırım da yaklaşık 90 yöneticiyle çalıştı.
Kimler mi? Nihat Özdemir, Mithat Yenigün, Nihat Özbağı, Mahmut Uslu, Sadettin Saran, Murat Özaydınlı, Hamdi Akın, Ali Koç, Uğur Dündar, Abtullah Kiğılı, Önder Fırat, İlhan Ekşioğlu, Hakan Bilal Kutlualp bunlardan bazıları.
Aziz Yıldırım örneği
Görüldüğü gibi yönetimde başkan haricinde tek başına icraat yapacak isimler var.
Aziz Yıldırım’ın yönetiminden bir Futbol Federasyonu Başkanı (Nihat Özdemir) bir de kendi yerine başkan (Ali Koç) çıktı.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da yeniden yola çıkarken, arkadaş, dost muhabbetlerine kanmayıp çok güçlü bir ekip oluşturmalı. Yoksa bu defa kredisini kolay bitirir. Fenerbahçe için gecesini gündüzüne katan, maddi-manevi hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan başkan eleştirileri değil, alkışı hakediyor.
Kısacası başarıya giden yolun anahtarı KOÇ gibi bir yönetimde gözüküyor.
‘’Sil baştan‘’
Futbol sürprizler oyunu.
Fenerbahçe de buna inanıp, “Kazanıp bekleyeyim” maçına çıkmıştı.İrfan Can ve Mesut Özil, İstanbul’da, Mert Hakan kulübedeydi.
Emre Belözoğlu’nun hamle oyuncuları Samuel ve Ferdi ise ilk 11’deydi. Kayserispor’un kümede kalması için 1 puan şarttı.
Şutsuz tek kale
Başlar başlamaz Fenerbahçe maçı hemen tek kale oyuna çevirdi.
Ev sahibi 1-9-1 oynuyor, rakibin açığını kolluyordu.
Fenerbahçe topu almış ama pozisyon bulamıyor, kaleye tek şut bile atamıyordu.
Kayserispor ilk atağında Henrique ile golü buluyordu.
Bu dakikadan sonra oyun bitene kadar maç neredeyse Kayseri yarı alanında oynandı.
Pozisyon var mıydı? Tartışılır.
Fenerbahçe’yi hakemin çaldığı 2 penaltı bile gaza getirmedi. İlkini Sosa kaçırdı, ikincisini Valencia attı.
Fenerbahçe’nin tam takım hücum yaptığı oyunda Kayserispor, İlhan Parlak’la yakaladıklarını atsa iş çoktan bitecekti.
Belözoğlu tartışılacak
Oyunda sonradan şans bulanlar (Cisse, Gustavo, Mert Hakan, Samatta) bile takıma katkı yapamıyor, inanılır gibi değil.
Çok uzayan oyun biterken Serdar’ın kafa topu kaleci Doğan’ı şaşırtıp içeri girince giden maç geri geldi 90 dakika galibiyetle noktalandı.
Sezona şampiyonluk paralosıyla başlayan Fenerbahçe yine hedefine ulaşamadı.
Şimdi yeniden ‘Sil baştan’ yapılacak.
Yeni takım yapılırken de bu takımdan yine çok oyuncu gidecek.
Emre Belözoğlu da çok tartışılacak.
Çünkü Fenerbahçe’nin futbolu Erol Bulut’tan sonra da çok keyif vermedi.
‘’Emre Bulut!‘’
Emre Belözoğlu ligin 32. haftasında Erol Bulut’un yerine direksiyona geçti. İlk sınavı ligin en zayıf takımlarından Denizlispor’a karşıydı. Fenerbahçe zayıf rakibini Samatta’nın golüyle geçti. İlk maç ilk heyecan diye yorumlar yapıldı.
Sonra Malatya deplasmanına gidildi. Rakibin banko oynayan 5 önemli eksiği vardı. Fenerbahçe favori idi. Ancak Belözoğlu da Erol Bulut gibi kadro ile oynamaya başladı. O maçta Pelkas, Mert Hakan ve en önemlisi Sosa yedek, Gustavo sahadaydı. Maç berabere bitti ve çok önemli 2 puan kaybedildi.
Bir hafta sonra Kadıköy’de Gaziantep maçı kazanıldı. 3-1’lik skora rağmen Fenerbahçe maçta ecel terleri döktü.
Belözoğlu’nun ilk 11 tercihi ve yanlış hamleleri gündeme gelmedi.
Hamleleri eleştirildi
Ardından Başakşehir deplasmanına gidildi. Edin Visca son dakikada penaltıyı atsa, Fenerbahçe de havluyu atacaktı.
Şans Fenerbahçe’ye gülmüştü.
Bir sonraki hafta BAY geçildi.
Ardından Kadıköy’e Kasımpaşa geldi. Fenerbahçe devreyi 3-1 önde kapattı. Maç rahat geçiyordu. Sonrasında Emre Belözoğlu’nun anlaşılmaz hamleleri geldi. Mert Hakan-Sinan Gümüş, Ozan Tufan-Gustavo, Valencia-Thiam değişiklikleri rakibi maça ortak etti. Rahat giden maç 3-2 kazanıldı. Kazanan takım ve hocası fazla eleştirilmezdi, öyle de oldu.
Alanyaspor deplasmanında Fenerbahçe yine önemli 2 puan bıraktı. Gökhan Gönül’ün kırmızı kart gördüğü maçta alınan beraberlik yine de çok can sıkmadı.
Fenerbahçe, Erzurumspor’u 3-1 yenerken Kadıköy’de 4’te 4 yapıyordu. Ancak maçın son bölümünde Emre Belözoğlu’nun Samuel, Samatta, Novak ve Gustavo hamleleri bu defa eleştiriliyordu. Çünkü güle oynaya giden maç bile sıkıntıya giriyordu.
Devler Ligi de mucize
Geçen hafta 90+6’da kazanılan Ankaragücü maçı ise Emre Belözoğlu’nun bir başka şansıydı. O maçın 2. bölümünde yaptığı hamleler de eleştirilere açıktı. Fenerbahçe’nin bir başka şansı da lider Beşiktaş’ın beklenmedik puan kayıpları idi.
Son 2 haftaya girilirken, Fenerbahçe camiası ve taraftarları şampiyonluk için fazlaca ümitlenmeye başladılar.
Ta ki Sivasspor maçına kadar. Fenerbahçe ayağına kadar gelen büyük bir kısmeti tepiyor, kazansa şampiyon olacağı maçı kaybediyordu. Kaybetmekle kalmayıp, 3. sıraya düşüyor, Şampiyonlar Ligi şansını da mucizelere bırakıyordu.
Görüldüğü gibi Emre Belözoğlu işe iyi başladı. Ancak ilk 11 tercihleri ne kadar doğruysa (Ankaragücü maçı hariç, Ozan’ı maça sağ bekte başlattı) sonradan yaptığı yanlış tercihler ve hamleler ile sınıfı geçemedi. Belözoğlu gibi başladı, Bulut gibi bitirdi.
‘’Fenerbahçe intihar etti‘’
Maça çıkarken, Fenerbahçe hiç kredisi olmadığını biliyordu. Emre Belözoğlu’nun sahaya sürdüğü 11’de de sürpriz yoktu. Bankolar Mesut Özil ve Gökhan Gönül sahada olunca; Mert Hakan kulübeye dönmüştü.
Fenerbahçe yine topa sahip olarak maça başladı. Ama bu defa karşısında sert ve diri bir takım vardı. Sivasspor iyi kapanıp, önde defans yaparak ilk 45 dakikada fazlaca baskı yemedi.
İrfan Can çok arandı
10 dakika dolmadan sakatlanan İrfan Can, ev sahibinin oyun planını aksatıp, moral bozdu. Pelkas’ın kayıpları oynadığı, Valencia’nın çok arzulu gözüktüğü bu yarıda; devre biterken Kayode ile gelen Sivasspor golü, Fenerbahçe’yi soyunma odasına şaşkın götürdü.
Belözoğlu’nun ilk hamlesi Szalai - Gustavo değişikliği oldu; amaç Sosa’nın daha önde oynamasıydı. Ama sahada İrfan Can aranıyordu. Fenerbahçe maça el atamadan, Hakan Arslan farkı ikiye çıkardı. Fenerbahçe için artık maç ‘kâbus’ oldu.
Kurtarıcı Cisse!..
Sonrasında Belözoğlu’nun tartışılacak hamleleri geldi. Pelkas yerini Samuel’e, Ozan Tufan da Cisse’ye bıraktı. Düşünün; bir sezon kulübede bekletilen Cisse, ‘kurtarıcı’ diye sahadaydı! (Bakmayın gol attığına...) Tecrübeli Rıza Çalımbay’ın ekibi, son bölümü de istediği gibi oynadı ve çok konuşulacak bir galibiyet aldı.
Fenerbahçe mi? Kadıköy’de intihar etti. Bu mağlubiyet, Emre Belözoğlu’nun geleceğini de tartışmaya açacak.
‘’Dönüm maçı‘’
Belözoğlu'yla uçuşa geçen Fenerbahçe dönüm maçına çıkıyor. Şampiyonluk için iki hafta kayıpsız geçilmeli. Sonuç alan bu oyun planında değişiklik olmaz. Topa sahip olup, önde baskıyla galibiyet arayacaklardır. Bakalım Çalımbay, rakiplerin kurtulamadığı baskıya nasıl tedbirler alacak?
Emre Belözoğlu yönetiminde yenilgi yüzü görmeyen, Kadıköy fobisini yenen Fenerbahçe dönüm maçına çıkıyor. Neden 'Dönüm maçı' onu biraz açalım. Kanarya şampiyon olmak istiyorsa öncelikle son 2 maçı kazanıp beklemek durumunda, ama ilk iş Sivasspor’u geçmek. Son hafta Kayserispor deplasmanı ev sahibi adına formalite maçına dönüşebilir (Bu hafta ligde kalışlarını ilan edebilirler). Sivasspor güçlü bir ekip. Ancak önemli eksiklikleri var. Bu Sarı-Lacivertliler için avantaj.
Yıldızlardan biri kulübeye...
Emre Belözoğlu sanırım son Ankaragücü maçında ilk 35 dakikada döndüğü yanlışı yapmayacak. Beşi bir yerdeden (Sosa, Mert Hakan, Ozan,İrfan Can, Pelkas) biri bugün kulübede kalır. Mesut Özil ve Gökhan Gönül banko olduklarına göre Mert Hakan veya Pelkas hamle oyuncusu olarak kullanılır sanıyorum.
Hedefli iki takım, keyifli 90 dakika
Fenerbahçe’nin oyun planında bir değişiklik olmaz. Topa sahip olma ve önde baskıyla bir an önce sonuca gitmek isteyecektir. Emre Belözoğlu geldikten sonra rakipler Kadıköy’de bu baskıdan kurtulamadılar. Bakalım Rıza Çalımbay, bu baskılı rakibe nasıl tedbirler alacak. İki tarafın da hedefi olduğu için keyifli bir 90 dakika bizi bekliyor diyebiliriz.
‘’Kazanan haklıdır ama dersler çıkarılmalı‘’
Emre Belözoğlu “Kazanan takımı bozmam“ deyip, geçen haftanın 11’ni sahaya sürmüştü. Doğru mu tartışılır. Bazı maçlarda rakibe göre takım yaparsın. Mesut Özil’i oynatmak istiyorsun kabul. Ama o zaman beşi bir yerde den(Sosa, Mert Hakan,Ozan Pelkas, İrfan Can) birini kulübeye alacaksın. Belözoğlu onu yapmayıp Ozan’ı sağ beke , Gökhan Gönül’ü yanına oturtmuştu.
İç açıcı değildi...
Ankaragücü maça hızlı başlayıp, Alper Potuk’la da çok erken golü bulunca Fenerbahçe şoka girdi. Sahadaki görüntü hiç iç açıcı değildi. Belözoğlu yanlışından 35'te döndü. Mert Hakan dışarı, Gökhan Gönül içeri, Ozan Tufan gerçek yerine geçti. Bu değişikle birlikte maçın şekli , şemali, gidişatı bir anda değişti. Fenerbahçe topu aldı, baskıyı kurdu, Ozan’la golü buldu.
Bekleri gardını düşürdü
İkinci bölümde Fenerbahçe’nin başta Mesut Özil olmak üzere top ustaları (İrfan Can, Sosa, Ozan, Valencia) sahne aldılar. Gökhan sağdan, Caner soldan bindirmelerle rakibin gardını düşürdüler. Ankaragücü ayakta kalıp bir puana “Şükür” diyemeden Valencia uzatmada son sözü söyleyip ”Yarışa devam” dedi. Bu galibiyet Fenerbahçe’yi zirveye daha da yaklaştırdı. Kazanan haklıdır ama bu maçtan sonra Emre Belözoğlu küçük de olsa dersler çıkarmalı.
‘’Ya Tutarsa...‘’
Maçtan önce "Fenerbahçe rahat kazanır" demiştik, öyle de oldu. Rakibin gücü, morali, yıldızı yoktu, eksiği çoktu.
Maç başlar başlamaz Fenerbahçe topu aldı, rakip alana yerleşti, baskıyı kurdu. İlk 15 dakika dolmadan 3 farkı yakaladı. Beşi biryerde (Sosa, Ozan, Mert Hakan, İrfan Can, Pelkas) ve Mesut Özil sahadaydı. Bu oyuncular topla oynamayı seven, adam eksilten, pas oyununu mükemmel oynayan oyuncular. Bu ekibe Valencia’nın hareketliliği de eklenince maç çok kolay geçti. Erzurumspor rakibin baskısından ne kurtulmayı becerebildi, ne de hucum yapmayı (Son 15 dakika hariç). Fenerbahçe direnç göstermeyen rakibi karşısında 90 dakikayı adeta idman havasında oynadı ve noktaladı.
İrfan Can ve Sosa...
İrfan Can maçın öne çıkan isimlerinden biriydi, bu tamam. Ama takımının ona ihtiyacı olan Alanyaspor maçında yoktu. Çünkü bir önceki hafta gördüğü ucuz kartla cezalı duruma düşmüştü. Fenerbahçe’nin ona final oyunlarında ihtiyacı var, onu unutmasın. Mesut Özil ismiyle sahada. Fenerbahçe onu artık futboluyla geri gelmesini bekliyor. Takımın lideri Sosa, kulübenin değil, sahanın vazgeçilmezi olduğunu her maç haykırıyor. Kulübedekiler (Novak, Samuel, Samatta, Gustavo) oyuna girince takımın futbolu geriye gidiyor. Özetlersek; Fenerbahçe, geçmişte Kadıköy’de kazanması gereken maçları kaybetmese şimdi zirvede olurdu. Herşeye rağmen Sarı- Lacivertliler bitime 3 hafta kala liderin 5 puan gerisinde, şampiyonluk şanslarını sürdürüyorlar. 7’den 70’e bütün Fenerbahçeliler de 'Ya tutarsa' diyor.
‘’Fenerbahçe hedefsiz kalamaz‘’
Her yıl olduğu gibi Fenerbahçe bu sezona da şampiyonluk parolası ile başladı. Hatta öyle önemli transferler ile takım takviye edildi ki, “Bu takım ipi göğüsler” yorumları yapıldı. Kaliteli ama yaş ortalaması yüksek kadro Erol Bulut’a teslim edildi. Sezon başı teknik adam seçimine ses çıkarmayanlar, kötü sonuçlar gelince Bulut’u topa tutmaya başladılar. Sezona çifte kupa hedefiyle başlayan Fenerbahçe, haftalar ilerledikçe hedeflerinden sapmaya başladı. Başkan Ali Koç ara transferde Mesut Özil gibi bir markayı transfer etti. Bu yetmedi astronomik paralarla İrfan Can alındı. Bu transferler çoşkuyu artırdı ama takımın hala bir santraforu yoktu.
Beşiktaş tam gaz
Fenerbahçe önce kupadan elendi. Kalesi Kadıköy, deplasman takımları için korkulu rüya olmaktan çıktı. Ezeli rakipler Beşiktaş ve Galatasaray, Kadıköy’de kazanmaya başladılar. Sonrasında Erol Bulut gitti, Emre Belözoğlu geldi. Takımın hedefi vardı. Lig şampiyonluğu çok uzakta değildi. Belözoğlu ile işler fena başlamadı. Ancak takımın hem kredisi yoktu, hem de lider Beşiktaş ‘tam gaz’ gidiyordu. Son Alanyaspor beraberliği ile kredi tükendi. Ligin bitimine 4 hafta var. Beşiktaş şampiyonluğa çok yakın. Ancak bu, Fenerbahçe’yi hedefsiz bir takım yapamaz.
Taraftarın beklentisi bu
Fenerbahçe’nin şimdiki hedefi ligi mutlaka ikinci bitirip Şampiyonlar Ligi’ni kovalamak olacaktır. Bu bakımdan Erzurum maçını ve geride kalan maçları kazanmak zorundadır. Rakip Erzurum düşme hattında ve İstanbul’a kazanmak için geldi. Rakibin ofansif futbolu tercih etmesi Sarı-Lacivertli takımın işini kolaylaştırır. Erzurum karşısında Fenerbahçe’nin rahat kazanacağını düşünüyorum. Rakip zaten eksik ve moralsiz. Sonrasında geriye kalan maçlarda kayıp yaşamazsa ilk hedef olmasa da ikinci hedef yakalanır. Haftaya Galatasaray lideri yenemezse, Fenerbahçe lig ikinciliğine daha kolay ulaşır. Taraftar ve camianın şimdiki beklentisi de budur. Çünkü Fenerbahçe hedefsiz kalamaz.









































