‘’Zoru başardılar‘’
Sakatlıklar çoğalınca, Pereira sistemini değil 11’ni değiştirmişti. 3’lü defansa Serdar Aziz dahil olunca, Novak orta 4’lünün soluna geçmiş, Sosa da formayı kapmıştı. Kapmış ama eski Sosa değildi. Kadroya bakınca Fenerbahçe’nin nasıl gol atacağını merak etmeyen yoktu sanırım.Düşünün Avrupa arenasına çıkıyorsunuz ve forvetiniz, santraforunuz yok. Sistem Osayi Samuel’in de aklını karıştırıyor. Ofans mı, defans mı, tereddüt yaşıyor. Maç mı?Helsinki, topu Fenerbahçe’ye verdi. İlk 45 dakikada Fenerbahçe sürekli topa sahip oldu.Dar alanda kısa paslaşmalar ile rakip defans arasında gedik aradı durdu.
Oyunu tamamen kendi alanında kabul eden Helsinki, ani atak geliştirme becerisine de sahip değildi. Altay’ı hiç rahatsız etmediler. Fenerbahçe golü genelde duran toplardan ve uzaktan kaleye atılan şutlardan aradı. Nitekim de gol öyle geldi.Çünkü rakip kale sahası içine yapılan ortalar santraforsuzluk yüzünden hiç etki yaratmadı. İrfanCan ve Mesut Özil’in şahsi becerileri gol için bir başka umuttu. Ama onlar da vasatın üzerine çıkamadılar.
Devre golsüz kapanmasına rağmen Pereira’nın maça etki yapacak kulübede fazlaca oyuncusu yoktu. İrfanCan’ın ikinci yarı başında sakatlanması bir başka şansızlıktı. Önce mecburi değişiklik geldi.
İrfan yerini Ferdi’ye bıraktı. Son yarım saatte Pereira’dan sürpriz hamleler geldi. Etkili olamayan Mesut Özil ve Osayi‘yi dışarı alıp,Nazım ve genç Muhammed Gümüşkaya’yı oyuna dahil etti. Genç Muhammed girer girmez de bir dolu vuruş ustasına rağmen müthiş bir füzeyle golünü attı.Hem de ne gol. Bu gol takımı havaya soktu. Ardından Novak sakatlandı, kulübedeki diğer genç 16 yaşındaki Arda Güler maça dahil oldu.
Genç Ferdi, Muhammed ve Arda maça bütün hırslarıyla asıldılar. Adeta takıma sahada, 'Gençlik aşısı' yaptılar. Kulübede maç içinde yedeği bile kalmayan Fenerbahçe dün zoru başararak, rövanş için avantaj yakaladı. Rövanş mı? Sarı-Lacivertliler bu takımı rahat geçer.Neden mi? Fenerbahçe hem Helsinki’den kaliteli ve tecrübeli hem de rövanşı Fransız hakem Bastien yönetmeyecek.
‘’Süper açılış‘’
Fenerbahçe için ligin açılış maçı çok önemliydi. Rakip, yıldızlarla takviye edilmiş AdanaDemirspor’du. Pereira, 3-4-3 düzeniyle hazırlık maçlarındaki bilinen 11’ni de mecburi 2 değişikle sahaya sürmüştü. Pelkas, Valencia yok, İrfanCan ve Samatta vardı. Fenerbahçe önde baskıyla maça başladı. Rakip zorlanıyor, sadece Fenerbahçe’nin topla çıkarken hata yapmasını bekliyordu. Osayi’nin ve Ferdi’nin defansif oyuna fazlaca katkı yapmayışı Akintola ile Balotelli’ye pozisyonlar bulduruyordu. Szalai, Gustavo’nun direnci, İrfanCan Kahveci ve Mesut Özil’in futbol zekaları ve mükemmel pas oyunlarını sahaya yansıtmasıyla Fenerbahçe maça ağırlığını koydu.
Devre golsüz bitince Pereira, etkisiz Samatta’yı SerdarDursun’la, defansa ekstra tedbir olarak da Ferdi’yi Serdar Aziz’le değiştirdi. Santra ile birlikte gelen Mesut Özil golüyle de Fenerbahçe, “Bu maç benim” diyordu. Altay, Szalai defansın olmazsa olmazları. İrfanCan Kahveci’den vazgeçmek zor. Mesut Özil fark yaratmaya başladı. Geniş kadro büyük avantaj. İyi bir santrforla Pereira bu takımı hep zirvede tutar. Kısaca Fenerbahçe’den süper bir açılış izledik. Camia ise süper kapanış bekliyor.
Gecenin sorusu
Ali Koç ve yönetimi 4’ncü sezona başlarken neden bu takıma bir santrfor almaz, ya da alamaz?
Maçın starı
Kritik topları kesiyor, geriden oyunu başlatıyor. Defansın bel kemiği. Fazla söze gerek yok. Tek kelimeyle Attia Szalai.
Maçın olayı
Geçen sezon hamle oyuncuları olan ve daha çok kulübede kalanlar (Tisserand, Novak, Osayi, Ferdi, Zajc) bu sezon Pereira’nın ilk 11 gözdeleri oldu.
Kısa mesaj
Kim ne derse desin, Fenerbahçe’nin sahadaki mücadelesi, hırsı ve isteği, şimdiden geçen sezona fark atacak gibi gözüküyor.
‘’Fenerbahçe kabuk değiştiriyor‘’
Fenerbahçe yeni sezona yepyeni ümitler ve yeni heyecanlar ile girmeye hazırlanıyor. Yaklaşık 8 senedir şampiyonluk özlemi çeken camia, bu sezon sonu hasret bitsin istiyor. Ali Koç başkanlığındaki yönetim ise bu defa radikal kararlar alarak sezona başladı. Öncelikle ‘Samandıra ruhu’ diyen başkan, takımda artık tek ‘çatlak ses’ istemiyor.
Pereira’ya büyük yetki
Fenerbahçe’de ilk olarak ‘ağbi’ muhabbeti sonlandırıldı. Emre Belözoğlu ile yollar ayrılırken, çok eleştirilen arkasındaki kalabalık da temizlendi. Sportif direktörlük şimdilik rafa kaldırıldı. Teknik direktör Vitor Pereira’ya büyük yetki verildi. Takımın yeniden yapılanması, gidecek ve alınacak oyuncuların seçimi hocaya bırakıldı. Caner Erkin’in gönderilmesi ve Güney Koreli Min-Jae Kim’in transferleri buna en son örnekler.
Forma hak edenin
Pereira takımın sistemini de değiştirdi. Alışılmışın dışında 3’lü savunmaya geçildi. Formanın torpille, isimle değil hakedenin giyilebileceği mesajı verildi. Geçen sezonlarda olduğu gibi yöneticilerin her fırsatta Samandıra’nın yolunu tutması zorlaştı. Görüldüğü ve anlaşılacağı gibi Fenerbahçe yeni sezon öncesi adeta kabuk değiştiriyor. Bu değişim skor ve sonuç olarak oyun alanına olumlu yansırsa problem yok. Aksi mi? Onu şimdilik hiç bir Fenerbahçeli düşünmek bile istemiyor...
‘’Tünelin sonu aydınlık‘’
Fenerbahçe’nin bugüne kadar oynadığı hazırlık maçları gösteri havasında geçtiğinden pek ciddiye alınmadı. İyi bir futbol markası olduğundan Dinamo Kiev maçı şüphesiz lig öncesinin en ciddi sınavı idi. Pereira takımını 3-4- 2-1 düzeninde oynatıyor. Kafasındaki ilk 11 şekillenmiş gibi. Bu sene oynamaz denilenler (Zajc, Tisserand, Osayi, Ferdi, Novak) hocanın ilk planda düşündükleri olmuş. Zajc dışında diğerleri ilk 11’i zorlar mı, tartışılır. Fenerbahçe maça önde baskı yaparak başladı. Ancak sonuç alamayınca ve kaptırılan toplar geri dönüşlerde sıkıntı yaratıyor. Takım 3’lü defansa alışamamış. Dinamo Kiev’in her atağı defansın aklını karıştırdı. Yerleşim hataları rakibe hep avantaj oldu.
Mesut'un kesmeleri etkili
İlk yarıda rakibin golü de bir yerleşim hatası sonucu geldi. Bilinen gerçek; takımın hâlâ santraforu yok. Valencia en büyük umut. O da ilk 45 dakikada iki net pozisyonu harcayınca golü bulmak zorlaştı. Caner gidince duran topları Mesut Özil kullanıyor. Mesut’un topları, kesmeleri etkili ama, santrafor nerede? Devreyi yenik kapatan Fenerbahçe'de Pereira ikinci yarıya da aynı 11'le devam ederken, mesajını da veriyordu: Takımın iskeleti oluşuyor
Kalite öne çıktı
İkinci bölümde Mesut Özil’in yavaş yavaş kendini göstermeye başlamasıyla Fenerbahçe oyunda da etkili olmaya başladı. Mesut-Pelkas işbirliği ile gelen golde kalite öne çıkıyordu. Son bölümde Pereira kulübedeki oyuncuları sahaya sürdü, iyi futbol fazlaca ön plana çıkmadı. Sonuç mu? Pereira kafasındaki takımı da planı da aşağı yukarı belirlemiş. Sıkıntılar giderilir, takviyeler çabuk yapılırsa (Önce santrafor) tünelin sonu aydınlık.
‘’Gidenler değil gidecekler önemli‘’
Pereira’nın ilk raporu sonrasında Fenerbahçe’den 4 oyuncu yeni sezonda takımda olmayacak. Kim bunlar? Thiam, Sadık Çiftpınar, Kemal Ademi ve Oğuz Kağan Güçtekin. Sürpriz mi? Değil. Ancak bu karar Fenerbahçe’nin kadro sorununu ve yeniden yapılanmasını çözmüyor. Çünkü gidenler değil, gidecek olanlar önemli. Bu liste bir hayli kalabalık.
Randıman alınamadı
Tisserand, Lemos, Zanka, Zajc, Dirar, Perotti ve Samatta ‘gidiyoruz’ deseler ‘dur’ diyen çıkmaz. Samatta’nın durumu daha da ilginç. Samatta satın alma opsiyonlu kiralandığı için kulübüne de 6 milyon Euro ödenerek bonservisi alındı. Fenerbahçe imza attırdığından bugüne kadar bu oyunculardan büyük bir randıman alamadı. Alamadığı gibi bu oyuncuların kulübe maddi olarak büyük yükü de var. Fenerbahçe Yönetimi, sözleşmeleri olan bu yabancıları bedavaya göndermek istemiyor. Gönderse bile futbolcular gitmek istemez.
Hareket kabiliyeti kısıtlı
Çünkü Fenerbahçe ile olan kontratları çok sağlam. Oynamasalar bile garanti paraları var. Ayrıca Fenerbahçe elindeki yabancıları çıkarmadan, kadroya yenilerini alamıyor. Bu da büyük sıkıntı. Teknik direktör Pereira oyuncu istiyor, yönetimin hareket kabiliyeti kısıtlı. Başkan Ali Koç umut dolu mesajlar dağıtıyor, yüzü hep gülüyor ama içinden neler geçiriyor Allah bilir. Kısacası Fenerbahçe için gidenler değil, yeni gidecekler çok daha önemli..
‘’Pereira'nın zor seçimi‘’
Fenerbahçe’nin eski teknik direktörü, yine yeniden aynı göreve geldi. 2015/16 sezonunda Aziz Yıldırım tarafından göreve getirilen Pereira, başarılı bir sezon geçirmesine rağmen şampiyonluk yaşatamayınca gönderilmişti. Geldiği ilk dönemde olduğu gibi Portekizli hocanın yine elinde geniş ve kaliteli bir kadro var. Bu geniş kadro, avantaj olarak gözükse de geçen sezon baş ağrıtmıştı. Erol Bulut geniş kadrodan bir türlü istenilen ideal 11’i oluşturamamıştı. Fenerbahçe neredeyse her maça farklı 11’ler ile çıkmıştı. Erol Bulut’tan sonra göreve gelen Emre Belözoğlu ideal 11’i yakalamış ama o da takımını kürsüye çıkartamamıştı. Aynı geniş ve kaliteli kadrodan Pereira nasıl ideal bir 11 çıkartacak merak etmiyor değilim.
Orta sahayı kurmak kolay değil
Gökhan Gönül’ün gitmesinden sonra defansın sağ tarafı kime teslim edilecek. Solda Caner ve Novak var. Elde 7 stoper var. Bu defansın orta ikilisi için aday bolluğu demek. Orta sahayı kurmak kolay değil. Geçen sene santrfor konusunda büyük sıkıntılar yaşayan takıma mutlaka bir golcü alınacak. Federasyon’un sahada 8 yabancı olacak kuralı Fenerbahçe’yi çok fazla etkilemez. Çünkü takımda ilk 11 oynayacak banko oyuncu sayısı bir hayli fazla.
Sergen Yalçın en güzel örnek
Tüm gözler teknik direktör Pereira’da. Hazırlık maçları bize biraz fikir verse de Pereira’nın kadro seçimi kolay değil. Ama başarı ideal 11’i bir an önce oluşturmak ile başlıyor. Geçen sezonu şampiyon olarak kapatan, Sergen Yalçın’ın Beşiktaş‘ı buna en güzel örnek..
‘’Şaka gibi...‘’
Fazla değil 5 yıl geriye gidelim.
Aziz Yıldırım yönetimi başarısız diye Vitor Pereira’nın görevine son veriyor.
Sonra ne oluyor?
Portekizli hoca tehdit edildiğini de beyan ederek Fenerbahçe’ye tazminat davası açıyor ve kazanıyor.
Görev yaptığı sezonda başta Caner Erkin olmak üzere birçok futbolcuyla problem yaşayan Pereira yeniden göreve getiriliyor.
Olay tek kelimeyle “ şaka gibi”
Ali Koç ve yeni yönetimi işe müthiş(!) bir icraatla başladılar.
Gerçekten de Fenerbahçe Başkanının neyi planladığını, neyi hedeflediğini anlamak zor.
Anlayan varsa beri gelsin..
‘’Kongre bitti, ya kavga?‘’
Tek adaylı olmasına rağmen öncesiyle, sonrasıyla ilginç bir Fenerbahçe kongresi yaşadık. Önce sahneye 20 yıl başkanlık yapmış Aziz Yıldırım çıktı. Kongreden bir gün önce Ali Koç’a adeta yaylım ateşi açtı. Başkanın sert eleştiriler yapacağı bekleniyordu ama üslubu ona dezavantaj olarak geri döndü. Aziz Yıldırım eleştirilerini yumuşak bir dille yapsa büyük puan toplayabilirdi. Aziz Yıldırım’ın sert açıklamalarına Ali Koç da adeta misilleme yaptı.
Gönüllerde taht kurabilirdi
Halbuki o da kendini frenlese, açıklamalarında eski başkana ağır ifadeler kullanmasa gönüllerde taht kurabilirdi, olmadı. Biten kongreden aslında her iki tarafın da dersler çıkarması gerekir. Fenerbahçeli kulüpte kavga istemiyor. Bu kavganın her geçen gün kulübe, takıma zarar verdiğini düşünüyor. 3 yıl daha görev yapacak Ali Koç’a da uyarılar var. Tek aday olmasına rağmen geçen kongrede ona oy atan yaklaşık 10 bin kongre üyesi seçime katılmadı. Seçtiği yönetime, kendisinden daha az oy çıkması da ekibinin çok tasvip edilmediği anlamını taşıyor.
Yankıları kolay kolay bitmez
Zaten eski başkan Aziz Yıldırım’ın da en çok eleştirdiği konuların başında Fenerbahçe Yönetim Kurulu’nun ağırlıklı isimlerden oluşmaması geliyor. Tabii bu da Ali Koç’un tercihi. Aziz Yıldırım cephesinde en çok konuşulan bir başka konu da Ali Koç’un yönetimine giren iki isim. Daha önce Aziz Yıldırım ile çalışmış, Ömer Temelli ve Ahmet Ketenci’nin nasıl ikna edildiği merak konusu. Evet Fenerbahçe’de kongre bitti ama yankıları kolay kolay bitmez. Karşılıklı atışmalar, sataşmalar da sürerse de kavgalar hiç bitmez.









































