‘’‘Spor, teknolojiyle birlikte çok hızlı gelişiyor‘’
Teknosa Genel Müdürü Bülent Gürcan, sporun teknolojiyle birlikte çok hızlı geliştiğini söyleyerek, “Ayrıca çeşitlenmeye ve geniş kitlelere ulaşmaya başladı. Yeni ve akıllı teknolojiler hem spor yapan hem de sporu takip edip, izleyen kişilerin deneyimini zenginleştiriyor” dedi. Teknosa olarak kuruldukları günden bu yana, spora ve sporcuya destek verdiklerini belirten Gürcan, “Sporun içinde yer almanın markamıza değer kattığına inanıyoruz. Dinamizm, eğlence, heyecan yaratma yönleriyle teknoloji ve spor birbirine çok benziyor, birbirini besliyor” diye konuştu. Gürcan, şöyle devam etti: “Biz Türkiye’de bir taraftan çok sevilen sporları desteklerken, diğer taraftan müşterilerimizin spor yaparken arzu ettikleri deneyimi yaşaması ve spor izlerken keyif alması için gereken ürünleri sunuyoruz. Bu ürünlere olan talep de her geçen gün artıyor. Türkiye’nin lider teknoloji perakende şirketi olarak, 10 yıla yakın bir süre A Milli Futbol Takımı’na Resmi Teknoloji Tedarikçisi olarak sponsor olduk. Basketbol ve voleybola destek verdik. Günümüzün en popüler spor başlıklarından ‘geleceğin sporu’ olarak adlandırılan Espor branşına da henüz bu kadar popüler olmamışken destek vermeye başladık.”
Desteğe devam
Teknolojinin spora, sporun da teknolojiye ivme kazandırdığını kaydeden Gürcan, “Spora, özellikle de gelişmekte olan dallara destek vermeye devam etmeyi planlıyoruz” dedi. Gaming sektörünün hem dünyada hem Türkiye’de çok hızlı büyüdüğünü dile getiren Gürcan, şunları söyledi: “Buradaki potansiyelden hareketle, ilk olarak 2014 yılında Türkiye’nin Espor sektöründeki önemli temsilcilerinden League of Legends şampiyonluk Ligi’ne sponsor olduk ve 3 yıl boyunca destekledik. Bu alanı ilk fark eden markalar arasında yer almanın verdiği deneyimle, birçok önemli Espor etkinliğine dahil olarak oyun severlerle buluşma imkânı bulduk. Bu yıl, Espora dair farkındalığı da artıran özel bir kampanya hazırladık. Oyun oynamayı seven gençlere destek verdik. Çok yakında dünyanın en büyük Espor organizasyonlarından ESL One’ın yayınını Türkiye’deki Espor izleyicilerine ulaştıracağız. Ülkemizde bu konudaki organizasyonlara destek vermeyi sürdüreceğiz.”
‘Preo’ya yenilikler katmaya devam edeceğiz’
Bülent Gürcan, bu yılki hedeflerini ise şöyle anlattı: “Deneyime önem veren, kolaylık ve erişilebilirlik odaklı yeni nesil tüketiciler için işimizi dönüştürmeye, geliştirmeye devam ediyoruz. Bu çerçevede tüketicinin değişen ihtiyaçlarını anında anlama, analiz etme ve öngörme becerilerimizi geliştiren veri analitiğine önemli yatırımlar yapıyoruz. 2018 yılında omnichannel konusunda Teknosa.com altyapısını tamamen yenileyip, kanallar arası entegrasyonu ileri seviyeye taşıdık. Bu yıl, omnichannel modelimizi derinleştirmeyi sürdürüyoruz. Müşterilerimizin alışveriş yolculuğunu ve süreçlerimizi analiz edip, işimize değer katmaya odaklanıyoruz. Mobil iletişim hattımız Teknosacell’e, ürün çeşitliliğini sürekli geliştirdiğimiz ve erişilebilir fiyatlarla müşterilerimize sunduğumuz kendi özel markamız Preo’ya yenilikler katmaya devam edeceğiz. Bu yıl, 30 milyon TL seviyesinde yatırım yaparak yüksek katma değer üretmeyi hedefliyoruz.”
‘Sporseverlerin giyilebilir cihazlara ilgisi artıyor’
Sporseverlerin özellikle giyilebilir cihazlara olan ilgisinin gün geçtikçe arttığını vurgulayan Bülent Gürcan, şu bilgileri verdi: “Adım ölçer ve yakılan kaloriyi gösterme özelliğinin yanı sıra kalp atış hızı, tansiyon ölçme ve uyku izleme fonksiyonlarıyla günlük hayatın en büyük yardımcısı olan akıllı saatlere talep oldukça yoğun. 2016-2018 yılları arasında bu ürün grubunda yüzde 250’lik bir satış büyümesinden bahsetmek mümkün. Spor yapanların çokça tercih ettiği mikrofonlu kulaklıklar da yüzde 50’nin üzerinde bir satış artışıyla öne çıkan ürünler arasında yer alıyor. Gelişen teknoloji ile spor ve sağlıklı yaşam trendi de iç içe geçiyor. Bu, tüketici talebine de yansıyor. Örneğin kişisel blenderlar son 2 yılda yüzde 100’ün üzerindeki büyüme gösterdi.”
‘Herkes için ürün çeşitliliğimizi artırmak’
Esporun dünyayı kasıp kavuran bir trende dönüştüğünü anlatan Bülent Gürcan, şöyle devam etti: “Bunun yansımasını gaming ürünlerinin satışlarından da görüyoruz. Özellikle oyun bilgisayarları ve tamamlayıcı aksesuarlar çift haneli büyümelerle toplam bilgisayar sektörünün gelişimine katkı sağlıyor. Spor izlemeyi sevenler ise spor karşılaşmalarının keyfini doyasıya çıkarabilecekleri, büyük ekranlı televizyonlara, mobil cihazlara yöneliyor. Bu kategorilerde, uzmanlığımızla müşterilerimize rehberlik ediyoruz. Hedefimiz, sporla iç içe olan herkes için sunduğumuz ürün çeşitliliği ve mağazalarımızdaki özel deneyim alanlarıyla, ilk başvurulan adres olmaya devam etmek.”
‘’‘E-sporun geleceğine inanıyoruz'‘’
E-sporun dünyada çok hızlı geliştiğini söyleyen Esas Ventures’ın Kurucu Ortağı Fethi Sabancı Kamışlı, “Artık dijital bir eğlenceden öte global bir pazara dönüştü. Esas Ventures olarak fokus alanlarımızdan biri de E-spor” dedi. Kamışlı, “Bu pazarın globalde 1 milyar doları geçmesi bekleniyor, geçen seneye göre yüzde 27 artış var” diye konuştu. E-spor’un en popüler olduğu ve en iyi oyuncularının yetiştiği ülkenin Güney Kore olduğunu belirten Kamışlı, “Avrupa’da da E-spora olan ilgi artarken, Schalke 04, Paris Saint Germain gibi ünlü futbol kulüpleri takımlar kurup, bu sektöre yatırım yapmaya başladılar. Intel, Coca-Cola, Vodafone, Red Bull vb. şirketler takımlara ve organizasyonlara sponsor oluyor. Böylece E-sporun yayılma hızı artıyor”diye konuştu.
‘Sektör gelişiyor’
E-sporun, Türkiye’de de kurumsallaşmaya devam ettiğini ifade eden Kamışlı, şu bilgileri verdi: “Aslında ülkemizde futboldan sonra en çok E-spor karşılaşmaları izleniyor. Sponsorların giderek desteklerini artırdıklarını, yapılan turnuvalara gençlerin büyük ilgi gösterdiğini görüyoruz. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray gibi köklü spor kulüplerimizin E-spor takımlarını oluşturması da bu ilginin artmasına etken. Aynı zamanda sektörün gelişimini sağlıyor. 2018 yılında Türkiye E-spor Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte ülkemizdeki E-spor çalışmaları ivme kazandı. Ülkemizde 4-5 sene önce bilgisayar oyunu olarak bakılan kavram artık aileler tarafından da ciddiye alınıyor. Ebeveynlerin bu konuda çocuklarına özel ders aldırdığını görüyoruz.”
‘Sektörü ve girişimcileri yakından takip ediyoruz’
Esas Ventures olarak Flank Esports adında bir girişime yatırım yaptıklarını belirten Fethi Sabancı Kamışlı, “Flank, e-spor takımlarını, karşılaşmaları, maç ve sonuçları vb. takip etmeyi sağlayan bir uygulama. Kullanıcı oranları hızla yükseliyor. Bu girişimcimizi hem Türkiye’de hem de globalde olabildiğince desteklemeye çalışıyoruz” dedi. Kamışlı, “E-sporun, dünyada ve ülkemizde hızla gelişmeye devam edeceğine inanıyoruz. Bu bağlamda sektörü ve girişimcileri yakından takip ediyoruz. Yatırım kriterlerimize uygun girişimler olduğunda elimizden geldiğince katkı sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
‘Yeni nesil spor’
E-sporun, en basit anlatımıyla bazı bilgisayar oyunlarının profesyonel liglere katılan profesyonel oyuncular ile oynanması olduğunu söyleyen Fethi Sabancı Kamışlı, şöyle devam etti: “Bir oyunun E-spor olabilmesi için profesyonel lig olması gerekiyor. E-spor ile normal oyunlar arasındaki farkı şöyle anlatabiliriz. Halı sahada oynanan bir futbol var bir de Süper Lig’de oynanan futbol var. E-spor, oyunların profesyonel sahnesi olarak düşünülebilir. E-spor, dijital ortamda oynanan, geleneksel sporlarla karşılaştırıldığında tesis/ekipman vb. bakımından büyük finansal kaynak gerektirmeyen bir alan. Ve buna, dünyanın her bölgesinde oynama imkânı bulunan, bireysel ve/veya takım halinde rekabete açık, özellikle genç kitlelerce tercih edilen yeni nesil spor diyebiliriz.”
‘’'Spor giyim, sokak modasının bir parçası halinde geldi'‘’
Spor perakende pazarının büyüdüğünü söyleyen Boyner Büyük Mağazacılık Pazarlama ve Marka Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bal, “Son birkaç yıldır spor giyim ürünleri, spor salonlarında kullanılan ürünler olmaktan çıkıp, sokak modasının bir parçası haline gelmeye başladı” dedi. Bal, “Türkiye’de genç nüfus oranının yüksek olması, son yıllarda daha da artan sağlıklı yaşam bilinci, koşu, yürüyüş, fitness, pilates, yoga gibi farklı spor dallarına ilginin artması ile spor ürünlerine olan ilgi de artıyor” diye konuştu. Uzun yıllardır sektörde olan spor giyim markalarının yanı sıra tekstil perakendeciliğinde olan birçok yerli ve yabancı markanın ‘spor koleksiyonlarını’ tüketicilerle buluşturmaya başladığını belirten Bal, “Bu, spor farkındalığı yaratmak, spora teşvik etmek adına oldukça olumlu bir durum. Ayrıca, tüketici de artan bu çeşitlilikte kendi zevkine, bütçesine ve performansına uygun ürünleri rahatlıkla bulabiliyor” dedi.
Ortak projeler...
Dünyaca ünlü spor markalarının Türkiye’deki stratejik iş ortağı olduklarını kaydeden Bal, şöyle devam etti: “Bu markaların global projelerini tüketicilerimizle buluşturuyor, aynı zamanda Boyner’e özel projeler gerçekleştiriyoruz. En son olarak, adidas’ın global bir sosyal sorumluluk hareketi olan ve denizlerdeki plastik atık kirliliğine dikkat çeken ‘Run For The Oceans’ projesine Boyner Şaşkınbakkal önünde başlayan bir koşu ile destek olduk. Proje kapsamında sporseverlerin koştuğu her bir kilometre için adidas tarafından denizlerin temizliği için bağış yapılıyor.”
Stil danışmanlığı projesi
Geçtiğimiz günlerde, Boyner İstinye Park’ta İstanbul Moda Akademisi iş birliğinde bir başka projenin startını verdiklerini ifade eden Bal, “Stil danışmanları mağaza içinde kurulan özel bir alanda müşterilerimize stil danışmanlığı hizmeti veriyor. Güncel spor modası trendlerini, müşterilerimizin stil ve beğenilerine göre yorumlayıp onlara en uygun kombinleri sunuyor” diye konuştu.
'Outlet etkinlikleri son dönemde oldukça trend'
Outdoor sporlar ve hafta sonları gerçekleştirilen outdoor etkinliklerinin son dönemde oldukça trend olduğunu anlatan Ahmet Bal, şunları söyledi: “Biz de Boyner olarak bu trende, güçlü outdoor marka karmamız ve bu markaların zengin ürünleriyle eşlik ediyoruz. Çok sayıda outdoor markası, spor reyonlarımızda yer alıyor. Sıcak yaz döneminde de müşterilerimizin deniz sporları ve deniz tatili ihtiyaçları için tercih ettikleri bir destinasyonuz.” Bal, şöyle devam etti: “Boyner spor kategorisi olarak bu alandaki yenilikleri takip ediyor, müşterilerimizin beklentilerini de dinleyerek koleksiyonlarımızı sürekli yeni ürün ve markalarla yeniliyoruz. 2019 yılı ilkbaharyaz sezonu itibariyle bir ilke imza atarak National Geographic markasının tekstil ve ayakkabı koleksiyonunu müşterilerimizle buluşturduk. Önümüzdeki kış sezonunda yeni marka ve ürün grupları ile müşterilerimizin karşısında olacağız. Türkiye’de sadece Boyner’de yer alan AÈropostale markası da bu yıl müşterilerimizin alışveriş deneyimini zenginleştiren önemli markalardan biri oldu.”
'Spor ayakkabı ciro şampiyonu oldu'
Kadın, erkek ve çocuk koleksiyonlarının yer aldığı spor kategorisinin, tüm mağaza satışları içinde yüzde 30’un üstünde bir paya sahip olduğunu kaydeden Ahmet Bal, şu bilgileri verdi: “Ve her geçen sene büyümesini artırıyor. Yaz sezonlarında bu pay yüzde 40’ların üzerine çıkıyor. Bununla birlikte her yıl çok ciddi büyümelerle ilerlediğimiz e-ticaret satışlarında spor ve denim kategorimizin payı yüzde 50’nin üzerine çıkmış durumda. En son Mayıs ayında gerçekleştirdiğimiz Çılgın Kelebek kampanyamızda ciro şampiyonu yüzde 166 büyüme ve 48 bin çift satış adedi ile spor ayakkabı oldu.”
'Yıllık denim pantalon satışımız 1,25 milyon adedin üzerinde'
Rahatlığı nedeniyle tercih edilen denimin de spor kategorileri içinde oldukça önemli bir yer tuttuğunu ifade eden Ahmet Bal, şöyle devam etti: “Eskiden çoğunlukla hafta sonları tercih edilen denimin artık ceket ya da gömleklerle, bazen şık payetli bluzlarla kullanımını hayatın her anında, sıklıkla görmek mümkün. Biz de Boyner olarak, kurulduğumuz günden bu yana hem dünyadan hem de ülkemizden ünlü birçok denim/sokak giyim markasının koleksiyonlarını zengin bir seçki ile müşterilerimizle buluşturuyoruz. Denim markalarının ve koleksiyonlarının toplam yetişkin giyim ürünleri içinden aldığı pay yüzde 30’un üzerine çıkmaya başladı. Yıllık denim pantolon satışımız 1,25 milyon adedin üzerinde. 2018 yılı sonunda denim satışlarımızda yüzde 30’luk bir büyüme elde ettik.”
‘’'Spora destek olmayı sürdüreceğiz'‘’
Mercedes Benz Türkiye İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, milli takımlara araç temini ve ulaşım anlamında destek verdiklerini söyleyerek, “Yıllardır farklı spor dallarında farklı türde filo araçlarının teminini sağlıyoruz. Spora, imkanlarımız dahilinde destek olmayı sürdüreceğiz” dedi. Mercedes-Benz Türk olarak Türkiye’de 52 yıldır faaliyet gösterdiklerini belirten Sülün, “Bu süre zarfında ülkemize sağladığımız üretim, istihdam ve ihracat gibi faydaları milli takımlarımıza destek olarak sürdürmek istedik. Bu bağlamda da 23 yıldır Türkiye Futbol Federasyonu’nu, 18 yıldır da Türkiye Basketbol Federasyonu’nu destekliyoruz” diye konuştu.
92 araçlık filo
Spor alanında verdikleri desteği, satışları artırmak üzere hedeflemediklerini dile getiren Sülün, şöyle evam etti: “Mercedes-Benz Türk, her zaman toplumsal sorumluluğu faaliyetlerinin merkezinde tutan kurumsal bir şirket. 2001 yılında Türkiye Basketbol Federasyonu ile sponsorluğumuza başladığımızda birkaç adet araç temin ederken, şimdi anlaşmamız kapsamında 36 araçlık bir filo temin ediyoruz. Keza Türkiye Futbol Federasyonu ile sponsorluğumuza başladığımızda da birkaç araç temin ederken, şimdi 92 araçlık bir filo tahsis ediyoruz. Seneler içerisinde temin ettiğimiz araç sayısı artarak katlandı. Tabii bir de sene içerisinde belli bir kilometreyi geçen araçlarımızın belli periyotlarla yeni modellerle değişimini de gerçekleştiriyoruz.”
Maratona destek
Mercedes-Benz Türk olarak genç milli futbol takımlarının mücadele ettiği Ege Kupası’na da destek verdiklerini ifade eden Sülün, şöyle konuştu: “Mercedes-Benz Türk olarak kiteboard sporuna 2015 yılında Bozcaada’da düzenlenen ‘Mercedes- Benz KiteBoard Avrupa Şampiyonası’ ile desteklemeye başladık. 2016 yılından beri de Muğla, Akyaka’daki Akçapınar sahilinde ‘KiteMercedes by Bilge Öztürk’ün destekçisiyiz. Bir diğer sponsorluğumuz da klasik otomobillerin yarıştığı Bahar Rallisi. 2015 yılından günümüze aralıksız 5 yıldır bu rallinin ana destekçisiyiz. Bu sene Bahar Rallisi, Dünya Klasik Araçlar Federasyonu ’nun (FIVA) ilk kez düzenleyeceği CEERT (Central East European Regularity Trophy) organizasyonun ilk ayağı olması sebebiyle uluslararası bir kimliğe büründü. Öte yandan Fethiye’de düzenlenen ve Türkiye’de gerçekleştirilen ‘İlk Ultra Maraton’ olan Likya Yolu Ultra Maratonu’na da destek verdik. Şirketimiz bünyesindeki MBT Runners’ın katılımı haricinde maratona Mercedes-Benz’in ilk pickup aracı X Class ile destek sağladık.”
‘Duyguları maddi olarak ölçebilmemiz mümkün değil’
Otobüs, hafif ticari araç ve otomobillerden oluşan filoları, takımların kullanımına sunduklarını kaydeden Süer Sülün, şöyle devam etti:
“Otomotiv sektöründe olduğumuzdan spora araç temini ve ulaşım anlamında destek veriyoruz. Takımların ihtiyaçlarına göre binek otomobil, hafif ticari araç ve otobüs gibi farklı segmentlerdeki araçlarımızı milli takımlarımızın kullanımlarına sunuyoruz. Milli takımlarımızın yaşattığı duyguları maddi olarak ölçebilmemiz mümkün değil. Milli takımlar için ayırdığımız sponsorluk bütçemiz de her sene kapsama ve o dönemdeki ihtiyaçlara göre değişiklik gösteriyor. Bu nedenle net bir rakam telaffuz etmek doğru olmayacaktır. Yaklaşık 23 yıldır aralıksız verdiğimiz desteğimizi, var olduğumuz sürece devam ettirmek istiyoruz.”
Çalışanlarına spor imkânı sunuyorlar
Şirket bünyesinde çalışanlara yönelik olarak spor imkânı sunduklarını söyleyen Süer Sülün, şu bilgileri verdi:
“Fabrikalarımız ve genel müdürlüğümüz bünyesinde yürüyüş parkurları ile spor salonları oluşturduk. Çalışma alanlarımızda kampüs ortamı sağlayarak, çalışanlarımızın konforunu ve rahatlığını hedefledik. Ayrıca şirket içinde farklı spor takımlarımız var. MBT Runners adıyla bilinen şirket çalışanlarından oluşan koşu takımımız her sene Avrasya Maratonu’na katılarak, sosyal sorumluluk bilinci içerisinde topluma da fayda sağlıyor. Ayrıca 2018 yılında Kurumlararası Dragon Bot Festivali’nde, Mercedes Dragobus ve Mercedes Power Team takımlarıyla yarışarak birincilik ödüllerinin yanı sıra bir de Fair Play ödülü kazandık.”
Küçük raketlerin büyük mücadelesi
NG Afyon bu sene Türkiye Tenis Federasyonu denetim ve gözetimiyle, ikinci kez 8-9-10 yaş tenis turnuvasına ev sahipliği yapacak. 30 Mayıs- 2 Haziran tarihleri arasında 8-9-10 yaş grubunda yarışan minik tenisçiler, kıyasıya bir mücadele yaşayacak. Başvuruların TTF IKORT’tan gerçekleşeceği karışılaşmalar, Sezai Tutmaz direktörlüğünde hard zeminde ve açık kortlarda oynanacak. Turnuvaların sonunda birinci ve ikincilere kupa verilecek.
Performans ve tasarımı bir araya getirdi
Spor giyim markası Under Armour, performans ve tasarımı birleştiren, Arena adını verdiği yeni bir koleksiyon hazırladı. İleri teknoloji kullanılarak hazırlanan ve sınırlı sayıda üretilen yeni koleksiyonda, montlar, kapüşonlu giysiler, eşofman altları, tişörtler ve şortlar yer alıyor. Koleksiyonun kadınlar için hazırlanan ürünlerinde beyaz, gri, pembe, mavi ve kırmızının uyumu ön plana çıkarken; erkek ürünlerinde açık kahverengi, beyaz, mavi, lacivert ve gri tonları bir araya getirilmiş. 1996 yılında kurulan spor giyim, performans ve aksesuar markası Under Armour, tüm sporculara yönelik olarak performans artıran ürünler üzerinde çalışma yapıyor. Marka Türkiye ’de toplam 24 mağaza ile faaliyet gösteriyor
‘’‘Bu koşu sayesinde dünyanın dört bir yanından destekçiler buluyoruz'‘’
Dünyada milyonlarca insan omurilik felci olduğu için tekerlekli sandalye ile yaşamlarına devam ediyor. Her yıl ise bu sayıya yaklaşık 250 bin kişi daha ekleniyor. Bu hastalığın bilinen kesin bir tedavi yöntemi yok. Fakat bunun için çalışan bir vakıf var: Wings for Life Vakfı. Vakıf her yıl, omurilik felcine nihai tedavi bulunmasına yönelik yaptıkları bilimsel araştırmalara fon sağlamak için Wings for Life World Run adıyla bir koşu düzenliyor. Vakfın CEO’su Anita Gerhardter ile yaptıkları araştırmaları ve düzenleyecekleri etkinliği konuştuk:
Omurilik felci birçok insanın hayatını doğrudan etkiliyor. Ve birçoğumuzun başına gelmesi de her an mümkün. Sizin için omurilik felci nedir?
Ben omurilik felcine tedavisi açısından yaklaşmayı tercih ediyorum. Tüm kalbimle bu hastalığa kalıcı bir çözüm bulmayı ifade ediyor bana omurilik felci. Omurilik felci yaşamış, tüm zorluklarını sonuna kadar görmüş ama vazgeçmemiş, mental ve fiziksel gücüyle herkes ilham kaynağı olmuş onlarca insan gördüm. Bu güçlü insanlara yeniden vücut fonksiyonlarını geri vermek, yeniden tek başlarına nefes almalarını sağlayabilmek, parmaklarını oynatmalarına katkı sunabilmek, hayatlarını daha iyi bir hale getirebilmek inanılmaz olur. Bunun için çalışmak bile büyük bir mutluluk.
■ Bu hastalık dünyada kaç kişiyi etkiliyor?
Dünya üzerinde her sene 250 binden fazla insan tekerlekli sandalye ile hayatlarına devam etmek durumunda kalıyorlar. Ve bunu farklı nedenlerle yaşayan milyonlarca insan var.
Wings for Life Vakfı nasıl kuruldu?
Wings for Life Vakfı, kendisini omurilik felcinin nihai tedavisini bulmaya adamış bir vakıf. Vakfımızın kuruluşunun temelinde de bir omurilik felci hastalığı hikayesi söz konusu. 2 kez Motocross Dünya Şampiyonu olan Heinz Kinigadner ve Dietrich Mateschitz vakfımızın kurucuları. 2003 yılında Kinigadner’ın oğlu Hannes trajik bir kaza sonucu omurilik felci oldu. Kinigadner ve Mateschitz, bu nedenle yaptıkları araştırmada omurilik felci araştırmalarının fonlanmadığını gördüler. Felç yaygın bir durum olarak kabul edilmediği için nispeten az sayıda insana yardım etmek amacıyla, araştırmalara milyonlarca insanın yatırım yapmasının tıp endüstrisi için kârsız bir çaba olduğu düşünüldü. Ama gerçek tam da bu değildi. Milyonlarca insan bu durumdaydı. Bu düşünce ile de Wings for Life Vakfı 2004 yılında kuruldu.
■ 2004 yılından beri kaç araştırmaya destek oldunuz?
Vakfımız bugüne kadar dünyanın dört bir yanında 191 araştırma projesi ve klinik testte fon sağladı. Bir proje ortalama olarak 3 yıl boyunca fonlanıyor. Klinik testlerinde bu süre 7 yıla kadar çıkabiliyor. Şu an da çok sayıda heyecan verici proje çalışmaları yapıyoruz. Ama sanırım bizim için en somut ve harika sonuç İsviçre’deki elektriksel stimülasyon sonucunda ortaya çıktı. 3 omurilik felçlisi, bizim fonladığımız İsviçre’deki bu tedavi sayesinde istemli olarak ayaklarını hareket ettirdiler.
‘Türkiye’de koşuya gösterilen ilgi beni derinden etkiledi’
Geride kalan 5 yılda araştırmalara ne kadarlık bir fon sağladınız? Geçen sene aralarında klinik testlerin de olduğu 67 araştırma projesine fon sağladık. Ama bir kez daha yinelemem gerekirse araştırma projeleri ve klinik testler sadece bir yıl değil yıllar boyunca destekleniyor. Wings for Life World Run’ın şöyle bir özelliği var. Katılım ücretlerinin tamamı, araştırmaları fonlamaya harcanıyor. 2014’te hayata geçirdiğimiz ilk Wings for Life World Run’dan itibaren omurilik felcinin tedavisi için yapılan araştırmalara sağladığımız fon 23.6 milyon Euro’yu buldu. İnsanların güçlerini birleştirdiklerinde ne kadar büyük bir etki yaratabileceklerini görmek gerçekten de şaşırtıcı. Bu arada Türkiye’de Wings for Life World Run’a gösterilen ilgi beni derinden etkiledi. Gösterilen büyük ilgiyi tarif edecek kelime bulmakta zorlanıyorum.
‘İlginç bir hikayesi var’
Kaynak sağladığınız yerlerden biri de Wings for Life World Run. Neden, örneğin bir konser değil de bir koşu organizasyonu tercih ettiniz? Wings for Life World Run fikri bize bir etkinlik uzmanı tarafından sunuldu. Aslında çok da ilginç bir hikayesi var. Klişe gibi gelebilir ama havalimanında bir peçete üzerine çizilmiş bir fikirle başladı Wings for Life World Run... Biz de projeyi çok sevdik. Bir koşu organizasyonunun, insanların omurilik felci konusundaki farkındalığını artırma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğuna inandık. Bu koşu sayesinde dünyanın dört bir yanında yeni destekçiler bulma şansımız var. Bir taraftan eğlenirken diğer taraftan da vakfımızın nihai hedefine ulaşması için araştırmalara kaynak sağlıyoruz.
‘’Turan Erdoğan: Spor ekonomisi son 15 yılda yüzde 100 büyüdü‘’
Dünyada spor ekonomisinin hızla geliştiğini söyleyen Vestel CEO’su Turan Erdoğan, “15 yıl gibi kısa bir sürede spor ekonomisi yüzde 100’den fazla büyüme gerçekleştirdi” dedi. Sporun, her bireyin bir şekilde ilgi duyduğu bir alan olduğunu belirten Erdoğan, “Yani burada ciddi bir toplum ilgisi söz konusu. Dolayısıyla da şirketler kendilerini bu alanda konumlamayı tercih ediyorlar” diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti: “Ama burada kritik olan bir nokta var. Şirketler sadece anlık popülerlik yakalamak ve isimlerini duyurmak için spor sponsorluğu işine girerlerse bu ne o spor dalı ne de şirket için olumlu geri dönüş getirir. Bu sebeple spor sponsorluklarına girecek her şirketin iş birliklerini mutlaka bir mantık ve hedef çerçevesinde kurgulamaları gerekiyor.”
3 farklı branş
Vestel olarak spor sponsorluklarını 3 farklı branş üzerinden ilerlettiklerini kaydeden Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Voleybol, adımızı da verdiğimiz, bizim için çok değerli bir sponsorluk. Voleybolla yaptığımız kapsamlı iş birliğinin yanı sıra bisiklet ve e-spor alanlarında da sponsorluklarımız mevcut. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun sponsoruyuz. Tur iki kez Manisa’daki üretim üssümüz Vestel City’den geçti. Yani dünyada ilk defa bir bisiklet turu bir fabrikadan geçti. Ayrıca, ülkemizde kitlesi gittikçe artan e-spor da destek verdiğimiz spor dallarından biri. E-sporun oldukça önemli bir spor dalı olduğunu düşünüyoruz ve bu sektörün gelişmesine teknolojimizle katkıda bulunmak istiyoruz. Genç neslin en sevdiği spor dalları arasına giren e-spor, çok hızlı gelişiyor. Biz de bu gelişimde 2017’den bu yana pay sahibi olduğumuzu düşünüyoruz.”
‘Hem voleybolda hem bisiklette...’
Yaptıkları sponsorlukların, markalarının uygunluğuna ve sürdürülebilir olmasına dikkat ettiklerini ifade eden Turan Erdoğan, “Vestel olarak her yaptığımız işte en iyisini yapmak istiyoruz. Bu sebeple de iş birliği içinde olduğumuz 3 spor branşındaki hedeflerimize ulaşmak bizim için öncelikli. Hem voleybolda hem bisiklette hem de e-sporda henüz tam olarak yapmak istediklerimizi gerçekleştiremedik” dedi. Öncelikle bu iş birliklerinde belirledikleri hedeflere ulaşmak istediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “Dolayısıyla yakın vadede yeni spor yatırımı yapmak gibi bir önceliğimiz yok. Fakat sponsorluk işleri biliyorsunuz ki marka ve spor arasındaki ilişkinin ve uygunluğun da bir ürünü. Mesela bizim voleybol ve bisikletten sonra e-sporla iş birliğine gitmemiz gibi. O nedenle yeni sponsorluklara kapıyı tam olarak kapatmak söz konusu değil ama öncelikli hedeflerimizden biri değil.”
‘Sponsorluğumuzu uzattık’
Voleybolun, takım sporlarında en başarılı spor dalı olduğunu ifade eden Turan Erdoğan, şöyle devam etti: “Özellikle kadın voleybolu bugüne kadar ülkemize 13 Avrupa, 6 Dünya Şampiyonluğu getirdi. Ayrıca dünyanın önemli sporcu ve antrenörleri Vestel Venus Sultanlar Ligi’nde mücadele ediyor. Biz de dünyanın 155 ülkesine ihracat yapan bir marka olarak bu iş birliğinin çok uyumlu olacağını düşündük. Öyle de oldu. Biz Vestel olarak dünyaya teknoloji ihraç ediyoruz. Voleybolumuz da dünyayla yarışıyor. Sponsorluk süremizde şunu gördük ki; artık voleybol Vestel’le, Vestel de voleybolla anılmaya başladı. Bu da yaptığımız bu sponsorluğun başarısının bir kanıtı. Zaten bu sebeple de sponsorluğumuzu uzattık. Voleybolla iş birliğimize devam ediyoruz.”
‘Kendi sektörümüzde ihracat şampiyonu olduk’
Vestel olarak 2019 yılına oldukça hızlı başladıklarını belirten Turan Erdoğan, “İhracattaki başarımızı devam ettirerek 21’inci kez kendi sektörümüzde Türkiye’nin ihracat şampiyonu olduk” dedi. Bu yıl dünya standartlarında teknoloji geliştirmeye ve üretmeye devam ettiklerini söyleyen Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Ürünlerimizi tüketicinin hayatını kolaylaştıracak şekilde akıllandırmayı sürdürüyoruz. Beyaz eşya veya televizyon üreticisi olmanın ötesinde bir teknoloji şirketi olarak Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarımıza devam ediyoruz. İki yıl önce büyük bir yatırımla hayata geçirdiğimiz yeni çamaşır ve kurutma makineleri fabrikalarımız artık üretime başladı. Öte yandan ihracattaki konumumuzu daha da güçlendirmek adına dünyaca ünlü markalarla iş birliği yapmaya devam ediyoruz. Son olarak Barselona’daki MWC Fuarı’nda duyurduğumuz Google iş birliğimiz kapsamında Android Pie işletim sisteminin yüklü olduğu Android TV’leri üreteceğimizi duyurduk. Öte yandan Amazon ve Daewoo Electronics, Toshiba, Sharp gibi markalarla olan iş birliklerimiz de devam ediyor.”
‘Markamız için çok olumlu’
Bugüne kadar spor alanında yaptıkları iş birliklerinin, spor dalının marka değerine katkıda bulunduğunu söyleyen Turan Erdoğan, “Destek verdiğimiz dalların dünya standartlarında bir seviyeye gelmesi, izleyici kitlesinin artırılması ve ülkemize dünya çapında başarılar getirmesi için çalıştık” dedi. Erdoğan, “Tabii ki bu iş birliklerinin markamıza olan artı değerini de göz ardı etmiyoruz. Ancak yatırım yaptığımız sporun gelişimi bizim için asıl belirleyici unsur” diye konuştu.
Spor üzerine yaptıkları sponsorluklarda kendilerini spora ve sağlıklı yaşama katkı sağlayacak sporseverler olarak değerlendirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “Maddi verilerden çok ‘sporu daha çok kişiye nasıl yayabiliriz, nasıl başarılı Türk sporcular yetiştirebiliriz, insanların sağlıklı yaşam hedeflerine ulaşmasına ne gibi başka katkılar sağlayabiliriz’ düşüncesi ile ilerliyoruz. Tabii ki bu sponsorlukların geri dönüşleri markamız için çok olumlu oluyor ve bunu görmek de bizi mutlu ediyor. Ancak bu spor dallarının gösterdiği ve göstereceği gelişim bizi çok daha mutlu ediyor.”
‘’Yenal Gökyıldırım: 'Spor ürünleri satışlarımız yüzde 60 büyüdü'‘’
MediaMarkt Türkiye ve Yunanistan İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, geçen yıl spor ürünleri satışlarının cirolarının yaklaşık yüzde 5’ini oluşturduğunu söyleyerek, “Spor ürünleri kategorimiz bir sene içinde yüzde 60 büyüdü” dedi.
Gökyıldırım, “MediaMarkt olarak spor fitness ürün grubu dediğimiz kablolu/kablosuz spor kulaklıkları, oyun konsolları, oyun masaüstü/dizüstü bilgisayarları, oyuncu monitörü gibi spor ürünleri satışı yapıyoruz” diye konuştu.
Elektronik spor ürünlerinde oldukça önemli bir yere sahip olan akıllı saatlerde Türkiye’de pazar lideri olduklarını belirten Gökyıldırım, “Tüm Türkiye’de satılan her 2 akıllı saatten birinin MediaMarkt’ta gerçekleştiğini de söyleyebilirim. Yakın zamanda da bu aksesuarları takip eden teknoloji severler için mağazalarımızda önemli yenilikler yapmayı da hedefliyoruz” dedi.
Baskül tercih ediliyor
Spor malzemelerinin satışlarının eticarette yıldan yıla büyüme gösterdiğini kaydeden Gökyıldırım, şu bilgileri verdi: “2016-2017 yıllarındaki büyüme yüzde 37 iken, 2017-2018 yıllarındaki büyüme yüzde 70’e yakın seviyelerde gerçekleşti. Bu değerler, offline’a göre 2,5 kat daha fazla bir büyüme performansına tekabül ediyor. En çok satılan ürünlere baktığımızda ise daha çok evde yapılan sporlara yönelik olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda daha çok tercih edilen koşu bandı, bisiklet, vs. gibi büyük ürünler bu yıl yerini baskül, pilates topu, gibi daha küçük ürünlere bıraktı.”
‘Teknolojinin kullanımı giderek artıyor’
E-ticaretin öneminin her geçen gün daha da arttığını anlatan Yenal Gökyıldırım, Türkiye’nin her noktasına ulaşabilmek için mağazalaşma sürecinin de önemli olduğuna dikkat çekti.
Gökyıldırım, şöyle devam etti: “Doğal olarak mağazalarımızda teknolojinin kullanımı da giderek artıyor. Elektronik etiketler, kiosk uygulamaları, robot satış elemanları, dijital tanıtım uygulamaları ve elektronik sipariş teslim noktaları gibi yenilikler özellikle teknoloji perakendecilerinde daha sık görülebiliyor. Bu yenilikler hem maliyetlerimizi dengelememizi hem de tüketicimize yeni deneyimler yaşatmamızı sağlıyor. Söylediğim gibi tüketici artık, istediği ürünü, istediği zamanda ve istediği yerden satın alma imkânı sunan markaları tercih ediyor.”
‘Spor ekonomisi her geçen gün gelişiyor’
Türkiye’de spor ekonomisinin geliştiğini söyleyen Yenal Gökyıldırım, şöyle devam etti: “Bu zaten markaların spor branşlarındaki sponsorluk desteklerinden görülebilir. Özellikle sadece takım sporları değil, olimpik sporlarda da hızla gelişen bir ekonomiden söz edebiliriz. Bu büyüme beraberinde ilgili spor branşının ve o alandaki sporcuların gelişimini de getiriyor. Sponsorluklar, reklam pastasının büyümesi, iş birlikleri ve benzer uygulamalarla her geçen gün büyüyen bir ekonomiden bahsedebiliriz.”
‘Sürekli yatırım yapan şirketlerden biriyiz’
MediaMarkt olarak sürekli yatırım yapan şirketlerden birisi olduklarını ifade eden Yenal Gökyıldırım, şunları söyledi: “2016 yılından beri pazarın 2 katı büyüyoruz ve bunu sürdürmek istiyoruz. Amacımız önümüzdeki sene pazar payımızı yüzde 35 oranında yükselterek organize perakende de liderliğimizi sürdürmek. Ayrıca MediaMarkt ülkeleri arasında da son 3 yıldır en hızlı büyüyen ülke olduk ve bu unvanımızı da sürdürmek istiyoruz. Sürekli tüketiciyi merkeze koyarak ilerlemeye devam edeceğiz. Günümüzde tüketici, istediği ürünü, istediği yerden, istediği zamanda almak istiyor. Bu alanda da yatırımlarımıza devam ediyoruz. Kuvvetli mağaza, güçlü e ticaret... Ancak önemli olan; bu kanalların birbiriyle uyumu ve entegrasyonu. Müşteri memnuniyetimizi artırmak, mağaza ağımızın genişlemesi gibi konular, önümüzdeki mali yıl için temel hedeflerimizin başında sayılabilir.”
‘150 milyondan fazla ziyaretçi ağırlıyoruz’
MediaMarkt’ın en geniş satış alanına sahip perakende markası olduğunu belirten Yenal Gökyıldırım, yatırım hedefleriyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: “200 bin metrekare toplam alanla en geniş satış alanına sahibiz. Mağazalarımızı yeni gelişen ihtiyaçlara göre özenle tasarlayarak yeniliyoruz. Yeni mağaza açılışlarımız ve bununla bağlantılı olarak istihdam planlarımız 2019 yılı için de mevcut. Ayrıca yeni mağazalar ve mevcut mağazalardaki hareketlilikle işlerimizin yüzde 15 civarında büyüyeceğini öngörüyoruz. 2018 yılında, 11 farklı ilde 18 yeni mağaza açtık ve toplamda 25 ilde 71 mağazaya ulaşmış olduk. Aynı zamanda yaklaşık 2 bin 500 çalışanımızla yılda 150 milyondan fazla ziyaretçi ağırlıyoruz.”
Fitness’ın vazgeçilmezi
Doğru spor giyim seçimi, muhteşem bir antrenman ile hareketsizliğin arasındaki farkı belirleyebilir. Nike Giyimde İnovasyon Sorumlu Başkan Yardımcısı Janett Nichol, “Spor sutyeni, aktif kadınların dolabındaki en önemli parçadır; eğer iyi bir ürünse kadınların spor yapmasını sağlar. Bu da kadınlara hayatlarında güven katar. Tayttan da ayakkabıdan da daha önemlidir” diyor.
Sutyen Tasarım ve İnovasyon Direktörü Nicole Rendone ise, “Doğru bir seçim, gerçekten formda ve sağlıklı olmak için yapmanız gereken şeyleri gerçekleştirmenizi sağlar. Nike, sporculardan gelen geri bildirimlerle, her düzeyden sporcular için yüksek performanslı ürünler tasarlıyor” diye anlatıyor.
‘’Barış Bezel: 'Spor, sağlıklı bir hayatın olmazsa olmazı'‘’
MLP Care Kurumsal Tanıtım ve Marka Yönetimi Koordinatörü Barış Bezel, toplumun her kesimini spora özendirmek, daha fazla insanın spor yapabilmesini sağlamak amacıyla yıllardır spor kulüplerini, sporcuları ve spor organizasyonlarını desteklediklerini söyledi.
Bezel, “Sağlıklı yaşam bilincinin oluşturulmasına ve sağlığın korunmasına dair farkındalık oluşturulmak gibi toplumsal sorumluluklarımız var. Spor da sağlıklı bir hayatın olmazsa olmazı” diye konuştu.
MLP Care olarak spora, Medical Park, Liv Hospital ve İstinye Üniversitesi Hastanesi markalarıyla futboldan tenise, basketboldan voleybola uzanan geniş bir yelpazede destek verdiklerini ifade eden Bezel, şöyle devam etti: “Sponsorluklarımız sadece profesyonel sporları değil, amatör sporları da kapsıyor. Masa tenisi, kürek, golf, engelli basketbolu, yüzme, su topu, atletizm de dahil olmak üzere birçok amatör spor branşına da desteğimiz sürüyor. Türkiye’nin 7 bölgesinde UTAŞ Uşakspor’dan Galatasaray’a, Kocaelispor’dan Fenerbahçe ve Kasımpaşa’ya onlarca profesyonel ve amatör kulübün sağlık sponsorluğunu üstleniyoruz.“
Ambulans ve ilk yardım
En iyi bildikleri iş ile sürdürülebilir değer yaratmayı hedeflediklerini kaydeden Bezel, “Sponsorluğa bakış açımızın temelini bu hedefin oluşturduğunu söyleyebiliriz. İşbirliklerimizin uzun dönemli olmasını, Türk sporu için hedeflediğimiz değeri yaratabildiğimizin bir göstergesi olarak kabul ediyoruz” dedi.
Bezel, sağlık sponsorluklarının kapsamını ise şöyle anlattı: “Bu kapsamda genel olarak önleyici hekimlik kapsamında sakatlıkların engellenmesi, olası sakatlık durumlarında en doğru ve etkin tedavilerin gerçekleştirilmesi var. Ayrıca müsabaka, yarışma gibi etkinliklerde ambulans ve ilk yardım ekibi desteği, sporcuların sağlık kontrollerini de sıralayabiliriz.”
Yüzücülere fizyoterapist, ortopedist, psikolog ve paramedik eşlik edecek
Medical Park markalarıyla spora verdikleri desteğe bir yenisini ekleyerek Türkiye Yüzme Federasyonu’nun sağlık sponsorluğunu üstlendiklerini hatırlatan Barış Bezel, yaptıkları iş birliğinin kapsamını şöyle anlattı: “İş birliği kapsamında 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılacak 30 milli yüzücünün sağlık kontrolleri ve olası rahatsızlıklardaki tedavileri Medical Park Hastaneleri tarafından gerçekleştirilecek. Ayrıca 1 yıl boyunca federasyon tarafından düzenlenen müsabaka, yarışma gibi tüm etkinliklere o ilde faaliyet gösteren Medical Park Hastaneleri tarafından ambulans ve ilkyardım ekibi desteği; tüm lisanslı yüzme sporcularına ve teknik kadrolara özel imkânlar sunulacak. Tokyo Olimpiyatları’na gidecek sağlık ekibimiz, sponsorlukla ilgili yöneticimiz de dahil olmak üzere fizyoterapist, ortopedist, psikolog ve 1 paramediğin de içinde olduğu 5 kişilik bir gruptan oluşacak.”
‘Türkiye’de spor ekonomisi büyüyor’
Bir endüstri olarak sporun tüm dünyada çok hızlı büyüdüğünü söyleyen Barış Bezel, “Ve bu büyüme ivmesi artarak devam ediyor” dedi.
Bezel, şöyle devam etti: “Türkiye’de de bir büyüme olduğunu hepimiz yakından takip ediyoruz. Bu noktada hem dünyada hem de Türkiye’de spor ekonomisinin gelişiminde rol oynayan en önemli finansal kaynaklardan birinin sponsorluklar olduğuna dikkat çekmek isterim. Şirketler, marka konumlandırmalarının bir parçası olarak sporu kullanıyorlar. Zira spor sponsorlukları, tanınırlık, kurum kimliği ve imajını hedef kitle nezdinde güçlendirme ve marka aidiyetini artırmada önemli bir rol oynuyor. Başta futbol ve basketbol olmak üzere sporun tüm dalları dünyada olduğu gibi ülkemizde de geniş kitlelerce yakından takip ediliyor.”
Yılda ortalama 25 bin sporcuyu muayene ediyorlar
Sağlık sponsoru olarak futbol endüstrisinde çok kritik bir rol oynadıklarını söyleyen Barış Bezel, “Kulüpler, milyonlarca Euroluk dünya yıldızlarını, sağlık kontrollerimizden geçirdikten sonra transfer ediyor ya da vazgeçebiliyorlar” dedi.
Tüm profesyonel ve amatör branşlar dahil olmak üzere yılda ortalama 25 bin sporcunun kontrol, muayene ve tedavisini gerçekleştirdiklerini kaydeden Barış Bezel, “Elbette en büyük ağırlık futbol olmak üzere, basketbol ve voleybol dalından sporcular bu rakamın büyük çoğunluğunu oluşturuyor” dedi.
Müsabakalar esnasında ve sonrasında sporcu sağlığı için özel ekipleri bulunduğunu söyleyen Bezel, konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Grup olarak alanında akademik unvan sahibi ortopedi ve travmatoloji uzmanlarımız, eklem ve kas yaralanmaları konusunda uzman genel cerrahlarımızla sporcularımıza sağlıklı bir gelecek sunmak için çalışıyoruz. Sonuçta biz sağlık sponsoru olarak futbol endüstrisinde çok kritik bir rol oynuyoruz. Galatasaray ve Fenerbahçe gibi büyük kulüpler, tüm branşlarında milyonlarca Euro karşılığında transfer ettikleri dünya yıldızlarını, hastanelerimiz bünyesinde kontrol ettirip sağlık kontrolünden geçirdikten sonra transfer ediyor ya da vazgeçebiliyorlar. Bu nedenle oynadığımız bu kritik rolün bilincinde olarak spor ve sporcu sağlığına katkı vermek için modern tıbbın tüm imkanlarından yararlanıyoruz.”
Maçtaki sakatlık durumunda
Sporcu sağlığının oldukça kompleks bir konu olduğunu vurgulayan Bezel, “Bugün bir spor kulübü için sadece uzman ortopedist ekibi yeterli olmuyor. Ortopedistin spor hekimliği ve koruyucu hekimlik konusunda uzmanlaşmış olması önem kazanıyor. İşte bu noktada bizim uzmanlığımız devreye giriyor” dedi.
Bezel, şöyle devam etti: “Hastanelerimizde ayak konusunda, omuz konusunda, diz konusunda, yani ortopedi içinde de kendi alanlarında uzmanlaşmış hekimlerimiz bulunuyor. Bunu Türkiye’nin birçok ilinde gerçekleştirebiliyoruz. Örnek olarak Galatasaray’ın Anadolu’nun bir şehrinde, örneğin bizim hastanemizin olduğu Antalya’da deplasmanda bir karşılaşması olduğunu düşünelim. Maçtaki olası bir sakatlık durumunda sporcumuzun müdahaleleri ve gerekli tetkikleri hiç vakit kaybetmeden hemen o şehirdeki hastanemizde gerçekleşiyor.”
‘Her spor branşına destek olabiliriz’
Sağlık ve sporun iç içe geçmiş ve birbiri için vazgeçilmez önemde iki sektör olduğunu dile getiren Barış Bezel, “Sportif başarıda sporcu sağlığının yeri yadsınamaz. Biz de MLP Care olarak; Medical Park, Liv Hospital ve İstinye Üniversitesi Hastanesi markalarımızla sporcu sağlığı konusunda Türkiye’nin sağlık çıtasını yükseltmeyi hedefliyoruz” dedi.
Bezel, “Bağımsız araştırmalar MLP Care’in bünyesinde bulunan markalarımızın bilinilirlik ve beğenilirlik seviyelerinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Bu nedenle spor sponsorluklarımızın bize öncelikli katkısı, markalarımız ve hedef kitleleri arasında duygusal bağ oluşturmasına yardımcı olması” diye konuştu.
Stratejik planları doğrultusunda, spora ve sporculara destek vermeye devam edeceklerini ifade eden Bezel, “Bu bizim şirket kültürümüz. Önümüzdeki dönemde de ayrım gözetmeksizin Türkiye’de her spor branşına destek olabiliriz. Tenisten yüzmeye, basketboldan boksa, atletizmden futbola kadar tüm branşlarda sporcuların yanında olmayı sürdüreceğiz.”