‘’Çabuk oynarsa kazanır‘’
Bordo-Mavililer kazandığı topları çabuk ve ilk düşünce olarak dikine gitmeye çalışarak değerlendirirse kolay gol bulabilir. Kontrollü oyunu seven Trabzonspor’un bu kez hızlı atak denemesi çok önemli.
Trabzonspor iyi oynadığı bir büyük maçtan son dakika golü ile 2 puan kaybederek ayrıldı. Eğer hedefin şampiyonluk değilse ki çok zor, puandan çok; iyi oyun, gelecek yıl için hazırlık, prestij olduğunu düşünmek skoru önemsiz kılabilir. Yani işe biraz pozitif olarak bakmak gerek. Hâlâ ciddi olarak şansı bulunan Galatasaray’a karşı maçın büyük bölümünde oyununu kabul ettirmeyi başaran, daha çok pozisyona giren ve kulübesi zayıf olmasına rağmen son ana kadar galibiyete yakın taraf Trabzonspor’du. Karagümrük maçına da kaybedilen puanlardan ziyade iyi oyunun özgüveni ile çıkması, Trabzonspor adına önemli. Oyuna kalecisinden itibaren pas yaparak başlayan, sahanın her alanında organize olabilen ve yetenekli oyuncu sayısı çok fazla olan Karagümrük, Galatasaray kadar zor bir rakip.
Duran toplar kritik
Trabzonspor bu topla ilişkisi iyi takıma karşı ise kazandığı topları çabuk ve ilk düşünce olarak dikine gitmeye çalışarak değerlendirirse kolay gol bulabilir. Elbette bu fırsatlar sürekli bulabileceğiniz fırsatlar değil ama Karagümrük top rakibe geçtiği anda savunmaya çabuk geçebilen bir takım olmadığı için kontrollü oyunu seven Trabzonspor’un zaman zaman çabuk atak denemesi çok önemli. Savunma konsantrasyonu iyi olan, Edgar ve Hugo’dan savunma liderliklerinin yanında hücumda da katkı alan Trabzonspor için duran toplar yine maçı kazanabilmek için hayati derecede önemli.
‘’Galatasaray'ı sevindirmedi‘’
Trabzonspor'un ilk yarıda oynadığı oyunun tek eksiği gol bulamayışıydı. Savunmada kolay pozisyon vermeyişinin yanında, pas trafiğini Galatasaray'a göre daha iyi yapan, fırsat bulduğunda dikine oynamayı başaran Trabzonspor Bakasetas, Djaniny ve Nwakaeme ile net fırsatlar da çıkardı. Galatasaray ise top rakibindeyken pres yapmakta zorlanan, hücumda ise sanki birbiriyle hiç oynamamış oyuncularla oynar gibi üretkenlikten uzaktı. Halil'in oyuna girişi, 65'ten sonra fiziksel olarak Trabzonspor'un yorulması ve Emre Akbaba'nın oyuna girişi ile Galatasaray biraz hareketlendi. Baskıya direnen Trabzonspor, Edgar'ın enfes vuruşuyla golü de buldu. Hem sahada hem kulübede Trabzonspor'un elinin dar olması Galatasaray'ın hamlelerini son saniyelerde gelen golle haklı çıkardı. Frikikte dönen topu tamamlayan Emre Akbaba beraberliği kurtarsa da 1 puan Galatasaray'ı çok da fazla sevindirmedi.
Gecenin sorusu
Son dakika golü ve alınan puan ne ifade eder? Galatasaray için matematikten çok oyuncuların şampiyonluğa inanmayan görüntüleri haftalardır istikrarlı şekilde devam ettiği için puanın çok özel bir anlamı yok.
Maçın starı
Savunmada hatasız oynayan, pozisyon vermeyen savunma hattının en iyisi Edgar attığı harika gol ile de maçın yıldızı oldu.
Maçın olayı
Trabzonspor'un deplasmanlarda yakaladığı yenilmezlik serisini Galatasaray'a karşı da devam ettirmesi gecenin olayıydı. Aynı zamanda galibiyete yakın taraf da yine Trabzonspor'du.
Kısa mesaj
Luyindama stoperler için yazılı olmasa da topu göbeğe doğru uzaklaştırılmaz kuralını çiğneyerek tecrübeli bir oyuncuya yakışmayan bir hata yaptı.
‘’İyi oynarken golü yediler‘’
Maçın ilk yarısında sanki anlaşmışlar gibi topun kontrolünü sırayla alan takımlar vardı. Ancak hücum konusunda Hatayspor’un, Uğurcan’ı rahatsız ettiği anlar daha fazlaydı. Diouf’un Hugo’nun yokluğundan faydalanabileceği fırsatlara Uğurcan hazırlıklıydı. Hücumda ise Ekuban’ın yokluğunda organize olmakta zorlanan Trabzonspor’da Djaniny’nin 2 savunma oyuncusunu geçerek attığı harika gol adeta piyango gibiydi. İkinci yarıda işte bu golün kıymetini bilen bir Trabzonspor vardı. Ligin en fazla gol atan, en kolay pozisyon bulan takımına karşı üstelik Ekuban ve Vitor Hugo olmadan harika bir oyun oynamayı başardılar. Geriye yaslanmadan, doğru zamanlarda hücum ederek, dengeli oyundan vazgeçmediler . Yusuf Sarı ile maçı koparabilecek bir de net fırsatı kullanamadılar. Ancak bireysel anlamda yeteneği tartışılmaz Boupendza’nın uzatmalarda kendi çabası ile yaptırıp attığı penaltı golü ile 2 puanı kaybeden taraf oldular.
Gecenin sorusu
Puan kime yaradı ? Aslında 2 takımda ligde büyük hedefleri olan takımlar olmadığı için son dakikada golü yiyen Trabzonspor’un kaybeden, kısır bir maç oynayan Hatayspor’un ise alınan puanla kazanan taraf olduğunu söyleyebilirim.
Maçın starı
Trabzonspor’da Ekuban’ın yokluğu , Nwakaeme’nin bitkin görüntüsüne bakınca sürpriz bir performansa ihtiyaç vardı. O performans da 2 savunmacıyı geçerek attığı golle Djaniny’den geldi. Galibiyeti getirmese de Djaniny gecenin en şık işini yaptı.
Maçın olayı
Beraberliğe rağmen Trabzonspor’un eksik kadrosu ile Hatayspor gibi hücum gücü yüksek bir takıma pozisyon vermeden oynaması günün olayıydı.
KISA MESAJ
Abdülkadir Ömür’ün geri dönüşü bana göre hem Trabzonspor, hem de Türk futbolu için gecenin en pozitif detayıydı.
‘’Şampiyonluk için iskelet korunmalı‘’
Transferde Koita gibi kendi takımlarında sürekli problem yaşayan oyunculardan ziyade, Trabzon şehrine çabuk uyum sağlayacak, maç sayısı yüksek iyi profesyonellere yönelmek gerekiyor. Sağ-sol bek, santrfor ve kanat mevkisine takviye şart. Ama önce iç transferde bu takımın iskeletini oluşturan Edgar, Vitor Hugo, Berat, Bakasetas, Ekuban ve Nwakaeme gibi oyuncuları kaybetmemek önemli. Gelecek sezonki şampiyonluk hedefi için ilk etapta iskelet mutlaka korunmalı.
Gol sorununun sebebi çok
Ligin en az gol yiyen iki takımından biri olan Trabzonspor, skor üretme konusunda ise 10. sırada. Yaşanan gol problemi kalan haftalarda nasıl çözülebilir?
Gol sorununun birden fazla sebebi var... Abdullah Avcı geldiği anda takımın bulunduğu durum ve işin defansif kısmında tüm oyuncuların katkı vermeye çalıştığı anlayış bir mecburiyetti ve durum toparlandı. Skorlar kısır olsa da atılan golün kıymeti bilinerek oynandı. Hücumda ise alternatifsiz forvet hattı, istikrarsız Djaniny ve fazla yük binen Ekuban ve Nwakaeme’nin dalgalanan performansları bunlardan bazıları. Bakasetas’ın gelişine rağmen şans bulduklarında katkı vermeyen Yusuf ve Yunus Mallı’nın elde olması da Avcı’nın bu konuda elini kolunu bağlıyor. Çözüm için Bakasetas’a özellikle Djaniny’nin ayak uydurması; Berat, Flavio ve Baker’ın sürpriz skor katkılarına ihtiyaç var. Bir de duran top konusunda Edgar, Hugo, Hosseini gibi isimlerin bitiricikleri ön plana çıkartılmalı.
Yetenekli olmak yetmez
Trabzonspor’da yeni sezon hazırlıkları erken başladı ve gündemde pek çok isim var... Transferde sizce nasıl bir yol haritası izlenmeli, öncelik nerelere verilmeli?
Öncelikle Trabzonspor transferde ilk iş olarak iyi profesyonellere yönelmeli. Kendi takımlarında sürekli problem yaşayan, yetenekli olsa da Koita gibi oyunculardan ziyade, Trabzon’da yaşamaya çabuk uyum sağlayacak ve sezon içinde oynadığı maç sayısı yüksek isimlere yönelmek daha doğru. Pozisyon olarak ise sağ ve sol bek, santrfor, kanat forvet gibi yerlere transfer şart. Ama önce iç transferde bu takımın iskeletini oluşturan Edgar, Hugo, Berat, Bakasetas, Ekuban, Nwakaeme gibi oyuncuları kaybetmemek önemli. Şampiyonluk hedefi için ilk etapta iskelet korunmalı.
Avrupa değil şampiyonluk
Bu sezon ligde ilk 2 veya ilk 3 hedefi ne kadar mümkün sizce? 3. olunması durumunda Beşiktaş iki kupayı birden alırsa, Trabzonspor direkt UEFA Avrupa Ligi’ne gruplardan katılabilir...
Avrupa Kupası’na gitmeyi elbette tüm takımlar ister ama bu kulvarda yarışırken ligde de iddialı olmak için rüya gibi bir transfer dönemi geçirmek gerek. Bu ekonomik sıkıntılarla da o kadar geniş ve kaliteli bir kadro oluşturmak pek mümkün gözükmüyor. O yüzden Trabzonspor için ilk hedefin şampiyonluk olması gerektiğini düşünüyorum. Sonrasında ekonomi rahatlar ve birden fazla kulvarda yarışabilmek adına kadro kurulabilir. Ancak Trabzonspor için artık şampiyonluktan daha değerli bir hedef yok. Bu sezon ise kalan 7 maçlık periyotta seri yakalanabilirse, ligde her türlü sürpriz yaşanabilir.
Yarın şifre disiplin
3 haftadır berabere kalan, son 8 lig maçının ise 2’sini kazanan bir Trabzonspor var. Yarınki Hatayspor maçı yeni bir çıkışın başlangıcı olabilir mi?
Beraberlik serisine çok negatif bakmıyorum. Çünkü yakalanan çıkışın ilk detayı kolay kaybetmemekti. Hücum hattındaki eksiklere rağmen kaybetmemek Trabzonspor için çok kötü sonuç anlamına gelmez. Hatay maçı özelinde ise bu savunma disiplinine daha çok ihtiyaç var. Ligin en çok, en kolay gol bulan takımlarından biri olan Hatay’a karşı galibiyetin ilk detayı 0-0’ı iyi ve sabırlı oynayabilmek. Bana göre hücumda ise Bakasetas’ın servislerinde Nwakaeme ve Djaniny’nin ne yapacakları belirleyici olacak.
‘’Başkent Sarı-Lacivert‘’
Kaybedenin düşme hattında kalacağı Başkent derbisi nefesleri kesti. Ankaragücü, 66'da Emre, 77'de Arda (k.k) ile 2 farklı öne geçti. Gençler, 75'te Stancu ile farkı 1'e indirse de müthiş maçı Sarı-Lacivertliler kazandı. Ankaragücü, 13. sıraya uçtu!
İki takımın da temkinli oyunu elden bırakmadığı, işin mücadele kısmında iyi olduğu, yakın ve tempolu oynamaya çalıştığı ilk yarıda Gençlerbirliği az da olsa rakip kaleye daha fazla giden taraftı. Sefa ve Ayite ile kötü seçimler yapmalarının yanında Candeias pozisyonunda ise Korcan'ı geçemediler. Ankaragücü ise hücum konusunda üretkenlikten uzak bir ilk yarı oynarken, duran topta buldukları gol Badji'nin eline kurban gitti. 2. yarı soyunma odasından ruh hali değişmiş gelen taraf Ankaragücü oldu. Oyunu Gençlerbirliği sahasına yıktılar. Borven sakatlanınca oyuna giren Emre Güral'la önce pozisyon, sonrasında frikikten golü buldular. Bu gol adeta iki takımın da zincirlerini kırdı. Orta sahalar çabuk geçildi.
Korcan'dan geçit yok
Önce Çekiçi, sonra Stancu golleri geldi. Emre Güral etkisi Ankaragücü'nde maçın sonuna kadar devam ederken, Gençlerbirliği'nin maçı çevirme çabalarına Korcan müsaade etmedi. Sonuçta ilk yarısı durgun ikinci yarısı fırtına gibi geçen maçın kazananı yaptığı hamlelerin karşılığını alan Ankaragücü oldu. Bu sonuçla ligde kalmak adına çok büyük bir adım atmayı da başardılar. Gençlerbirliği için ise kabus bu mağlubiyetle tekrar başladı.
‘’Şampiyonluk sinyali vermedi‘’
Galatasaray'ın baskı yaparak maça iyi başlama çabası Karagümrük'ün topla ilişkisi iyi bir takım olması sayesinde Biglia'nın yokluğuna rağmen boşa gitti. Dengeli oyun, pozisyon sayısı olarak da dengeliydi. Babel ve Mohamed'in kaçırdıkları Galatasaray için, Ndao ve Lens'in yakaladığı fırsatlar ise Karagümrük için kayda değerdi. Ancak özellikle Lens'in bulduğu boş alanlarda final paslarını yapamayışı Karagümrük adına gol bulunamayışının en önemli sebebi oldu. Soyunma odasından biraz daha iyi gelen Galatasaray topa hakim olsa da golü bulan yaptığı hamlelerle Karagümrük ve Ndao oldu. Ancak aynı Karagümrük maç boyunca ısrar ettiği savunmadan pasla çıkma çabasında kaptırdığı topta Babel golüne engel olamadı. Galatasaray oyun olarak değişikliklere rağmen Donk'un kırmızısı ile galibiyete yakın taraf dahi olamadı. Mevlüt net fırsatta Muslera'ya takılmasa Galatasaray puan dahi alamayabilirdi. Sonuçta ruh hali ve vücut dili şampiyonluğa oynadığına dair bir sinyal vermeyen Galatasaray çok önemli bir kayıp daha yaparak beraberliğe razı oldu.
'Falcao niye oynamadı?'
İki takımın da daha fazla gol bulmasını engelleyen çok iyi kalecileri vardı. Hem Viviano hem de Muslera takımları adına önemli kurtarışlar yaparak öne çıkan isimler oldular. Şampiyonluk şansının iyice azalabileceği bir maçta geçen hafta oyuna girip 45 dakika iyi oynayan Falcao'nun neden oynamadığının cevabını bulmak gerçekten çok zor. Galatasaray her hafta 5-6 oyuncu değişikliği yaptığı 11'lerle başladığı maçlar oynuyor. Sağ tarafta Feghouli gibi bir seçenek varken Oğulcan ile oynamak gibi enteresan seçimler maçın olayı olarak öne çıktı. Ve Karagümrük... Galatasaray'a göre rahat ve stressiz bir takım olduğunu hata yapmaktan korkmayarak yaptığı pas trafiği ile göstermeyi başardı.
‘’Kartal'ın avantajı büyük‘’
Beşiktaş, şampiyonluk için; birbirini tamamlayan oyuncular, fikstür, puan ve motivasyon olarak oldukça büyük avantajlara sahip taraf. Erzurum maçını da kayıpsız geçerse zaten istikrarsız rakiplerine karşı hem kendisi güçlenecek hem de rakiplerinin motivasyonlarını düşürecek.
Siyah-Beyazlılar, lider oluşunun en önemli detaylarından birini tekrar ederek Alanya maçı ile şampiyonluk yolundaki avantajını büyüttü. Bu detay ise puan kaybettiği maçlardan sonra çabuk toparlanarak sonraki maça tepki verebilmesi. Alanya maç başlangıcı da bunun en güzel örneklerinden biri oldu. Tabi bu tepkide Ghezzal ve Cenk Tosun’un geri dönüşünün de büyük etkisi var. Takımın kalitesini artırmalarının yanı sıra Rosier ve Larin’in kendi pozisyonlarına geçmesi yani Beşiktaş için doğru diziliş, maça iyi başlamak, Atiba ve Josef’e Oğuzhan’ın da eşlik etmesi ile haklı bir galibiyet alınmış oldu.
Zaafiyetin üstesinden gelindi
Eleştirilecek taraflar yok muydu, elbette var. Özellikle Fabrice N’Sakala’nın tarafından verilen açıklar, Alanya adına Bareiro ve Babacar ile sonuçlandırılabilse maç zora da girebilirdi. Sezonun geneli için de Beşiktaş’ın en önemli sorunu sol kenar. Kim oynarsa oynasın Beşiktaş’ın eksik yönü. Ancak Atiba Hutchinson-Josef de Souza, Cyle Larin-Vincent Aboubakar, Rachid Ghezzal-Valentin Rosier gibi birbirlerini tamamlayan ikililer sayesinde bu zaafiyetin üstesinden gelmeyi başardılar.
En büyük avantaj Cenk
Diğer taraftan Beşiktaş’ın kalan maçlarındaki en önemli avantajlarından biri Cenk Tosun. Aboubakar’ın yokluğunda hazır olmamasına rağmen kalitesini konuşturan, zor maçları kolaya çevirme konusunda en önemli ayrıntı olan ilk gol için takımı adına büyük şans olan Cenk Tosun için zor olan şey maç temposunu bu sıkı fikstür trafiğinde yakalayabilmek. Yine de Aboubakar döndüğü andan itibaren Sergen Yalçın için bir maçta gol sıkıntısı yaşanacağını tahmin etmiyorum. Kısaca Beşiktaş şampiyonluk için birbirini tamamlayan oyuncular, fikstür, puan ve motivasyon olarak oldukça büyük avantajlara sahip taraf. Erzurum maçını da kayıpsız geçerse zaten istikrarsız rakiplerine karşı hem kendisi güçlenecek hem de rakiplerinin motivasyonlarını düşürecek.
‘’Şampiyonluk iyice zor...‘’
Fenerbahçe maçın ilk yarısında eksik rakibine karşı tempoyu yükseltmek yerine kontrollü oyun oynaması ve Valencia haricinde oyunu zorlayan bir oyuncusunun olmaması, Malatyaspor için bulunmaz nimetti. Nitekim Valencia'nın kendi aldığı faulün devamında frikikten attığı gole rağmen Malatya düşük tempoda pozisyonlar üretmeyi başardı. Yapabileceği en önemli iş olan rakibini hazırlıksız yakalama fırsatını, Fofana'nın müthiş çabası ve Mustafa golü ile de hayata geçirmeyi başardılar. İlk yarı sezon genelinde olduğu gibi Fenerbahçe için hem skor hem de oyun olarak kötüydü. Bu durumdan rahatsız olan Emre Belözoğlu 2. yarıya Pelkas ve Ferdi ile döndü. Bu değişikliklerle oyun tamamen Malatya yarı sahasına yıkıldı. Pozisyon üretmekte başarılı olmasa da Fenerbahçe'de Gustavo ve Ozan Tufan denemeleri Ertaç'ın ellerinde eridi. Sonuçta Fenerbahçe zaten zor olan şampiyonluk şansını iyice zora sokarak kötü oyunun karşılığını alırken, Malatya için şartlara bakınca puan altın gibi kıymetliydi.
Gecenin sorusu
Bu kayıp Fenerbahçe için yarıştan kopmak anlamına gelir mi? İkili averajda kötü ve asıl negatiflik oyun kalitesinin çok çok düşük olması. Kısaca şampiyonluk, gittikçe daha büyük bir sürpriz olmaya başladı.
Maçın starı
Bu kadar eksik kadrosuyla Fenerbahçe'den puan alan Malatya'da Ertaç çok iyi bir maç çıkardı. Özellikle arkadaşına çarpan topta gösterdiği refleks ile maçın en kritik anında golü önleyerek puanın kahramanı oldu.
Maçın olayı
Bu yazıyı maçı izlemeden yazmak istesem, Fenerbahçe maça kötü başladı ve ilk yarıyı çöpe attı der ve yanılmam. Yine nasıl bir 11 olursa olsun kötü bir başlangıç ve oyun olarak etkisiz kalmak Fenerbahçe için bir gelenek oldu.
Kısa mesaj
Emre Belözoğlu, 5 oyuncu değişikliğiyle Erol Bulut dönemindeki istikrarsızlığı bir bakıma devam ettirdi.