‘’Hayal kırıklığı‘’
İtalya maçındaki oyunun devamı, bir hayal kırıklığı ile başladık Galler maçına. Topla oynarken, pas trafiğinde zayıf kaldık ve sadece Burak Yılmaz ile net bir fırsat üretebildik. Bir devre boyunca defansif anlamda 4-5 pozisyonda kenara inen, savunma arkası atılan toplarda tepki veremememiz yediğimiz bir gole şükretmemize sebep oldu. Oyunu geniş alanda oynayınca Galler pası atan, golü atan da dahil hiçbir oyuncusu rahatsız olmadılar maçın içinde.
Oyunun kötülüğü ve düşük direnç, Şenol Güneş'i radikal bir hamleye itti. Kaan'ı orta sahaya çekip, Merih-Yusuf hamlesi ile başladığımız 2. yarıda daha fazla rakip sahada oynadık. Ancak Burak Yılmaz ile pozisyon bulmamıza rağmen aldığımız risk kalemizde de pozisyonlar vermemize sebep oldu. Uğurcan iyi refleksleri ile Galler'in 2. golüne direnmeye çalıştı.
Bale'in adeta maçın yıldızı olmasına rağmen yaptırıp, kaçırdığı penaltı ile skor olarak maçta kaldık. Ancak hücum organizayonu konusunda maç boyunca iyi oynayamadık. Maçın sonlarına doğru zaman zaman telaşlı oyunu, çabuk oyunla karıştırınca pozisyonda üretemedik.
Sonuçta oyunun hakkı skor olarak da tabelaya yansıdı. Kariyerinde düşüşte olan Bale'in, bir asist daha yaparak, maçın yıldızı olduğu maçı kaybederek yaşadığımız hayal kırıklığının boyutunu da arttırmış olduk.
‘’Hamsik şov!‘’
Hamsik, maç boyunca sorumluluğu üzerine aldı ve liderlik görevini başarıyla yerine getirdi.
İlk yarı boyunca savunma konusunda kusursuz iş çıkaran Slovakya, Polonya takımının topu dünyanın en önemli santrforlarından Lewandowski'ye geçirmesine izin vermedi. Hücumda ise topu kazandıkları çabuk ve dikine oynayıp, ön tarafta Marek Hamsik organizasyonlarında boşluk aradılar. Robert Mak'in, iki Polonya savunma oyuncusunu geçerek getirdiği topta yaptığı vuruş Szczesny'ye çarparak gol olunca oyun disiplininin ve iyi oyunlarının da karşılığını da almış oldular. Bu gol, bana anlamsız gelen bir kuralla Mak'e değil de Szczesny'ye yazıldı ve O da; kendi kalesine kupa tarihinde gol atan ilk kaleci oldu.
İlk kırmızı Krychowiak'a çıktı
İkinci yarıya fırtına gibi başlayan Polonya her pozisyonda Lewandowski'yi aramaktan vazgeçince harika bir pas organizasyonunun sonunda Linetty ile golü buldu. Ancak Krychowiak'ın 2. sarıdan kupanın ilk kırmızı kartını görmesiyle oyun üstünlükleri sona erdi. Bu hataya Hamsik'in asistinde gelen Skriniar golüyle cezayı kesen Slovakya galibiyeti kaptı. Özellikle Hamsik'in sürekli sorumluluk alan, kolay top kaybetmeyen, boşlukları çabuk gören, pas kalitesi yüksek görüntüsü sanırım Trabzonsporlular kadar ülkemizdeki tüm futbolseverleri de memnun etmiştir.
‘’Demoralize olmak yerine...‘’
Maçın ilk yarısındaki lehimize olan tek detay skordu. İşin savunma kısmında hem akan oyunda hem de duran toplarda çok iyi olamadık. Hücum edebileceğimiz fırsatlarda ise kazandığımız ilk topları biraz da İtalya'nın yaptığı presin etkisi ile ya kaybettik ya da yana ve geri oynadık. Uğurcan'ın, Chiellini'ye geçit vermediği kafa pozisyonu ilk yarının en net fırsatı olurken, biz kayda değer bir pozisyon bulamadık. 2. yarıya Cengiz Ünder ile başladık.
Hücumda hareketlenmemize rağmen Umut ve Merih'in yaşadıkları ortak şanssızlığın getirisi ile gelen golle geriye düştük. Bu gol İtalyanlar için büyük boşlukları getirdi. Özellikle maç boyu savunmakta zorlandığımız sol taraf ve Berardi'nin etkisi, Immobile ile gelen 2. gol ile maç oyunun karşılığı skora da dönüştü.
Sonrasında çok oyuncu ile hücuma çıkma çabalarımız ya da hamlelerimiz sonuca etki etmedi. Sonuç olarak turnuvanın favorisi olduğunu oynadığı üstün oyunla gösteren İtalya'ya direnemeyerek kötü bir başlangıç yaptık. Ancak bizim için bu mağlubiyetin bundan sonrası için demoralize olmamızı değil daha iyi motive olmamızı sağlayacak bir maç olmasını temenni etmekten başka yapacak bir şeyimiz yok.
‘’Beşiktaş'ın önceliği Aboubakar olmalı‘’
Siyah-Beyazlılar için zor sınav bitti şimdi daha zor bir sınav başlıyor. Lig için yarıştaki rakiplerine karşı dezavantajlı kadrosu ile ipi göğüsleyen Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi için güçlenebilmesinin önünde ise büyük ekonomik engeller var. Kiralık oyuncu oynatmanın lanetidir, oyuncuyu iyi kullanır ve parlatırsan alman daha zordur. Beşiktaş da şu anda Ghezzal ve Aboubakar üzerinden bu sıkıntıyı yaşıyor. Rosier’nin alınması daha ihtimal dahilinde olması ve Salih Uçan transferi şu ana kadar ki olumlu detaylar.
Maliyet, ekonominin üzerinde
Kartal için önce şampiyon kadronun öne çıkmış oyuncularını Şampiyonlar Ligi kadrosuna taşıyabilmek önemli. Daha sonra da bu kadroyu doğru isimlerle takviye etme mecburiyetine rağmen başarılı olmuş oyuncuların hem bonservis bedelleri hem de istedikleri ücretler şu an için kulübün ekonomisinin çok üstünde gibi. Saha içine bakınca ne kadar iyi oynarsan oyna Şampiyonlar Ligi’nde üst düzey bir santrforun yoksa iyi oynadığın maçlar bile boşa gidebilir.
Ghezzal de tutulmalı
Beşiktaş 1-2 oyuncuda fedakârlık yapacaksa bu isim Aboubakar olmalı. Belki başarıya endeksli, biraz Şampiyonlar Ligi’nde direkt oynayacak takım olmanın avantajını kullanarak Aboubakar ve Ghezzal’ı bünyesinde tutmalı. Elbette daha çok eksiği var. Sol bek, kaleci, forvet ve stoper transferleri bir mecburiyet ama önce elinde bulunan başarılı, uyum sağlamış oyuncuları elinde tutmak kaydıyla.
‘’8 adayım var‘’
Maça iyi başlayamadık. Özellikle Milli Takım'da ilk kez bir arada oynamamanın verdiği tedirginliğin ve ritim bozukluğunun hissedildiği ilk yarıda pozisyon üretemedik. Ne kaptığımız topları çabuk öne oynayabildik ne de set hücumunda üretken olabildik. Savunmada ise Kante'nin karşı karşıya kaçırdığı pozisyon haricinde pozisyon vermedik. 2. yarıya hücumdaki sıkıntıyı çözebilmek adına Kenan ve Orkun'la geldik. Hücumdaki hareketliliğin artmasına rağmen duran top haricinde akan oyundan pozisyon üretme konusunu maç boyunca çözemedik.
En başarılısı Mert...
Gine'nin Barry ile yakaladığı fırsat da, maçın bizim adımıza en başarılı ismi Mert Günok'un ellerinde eriyince, oyun kalitesi maç boyu yükselmeyen karşılaşma berabere sonuçlandı. Bu maçın sonucundan çok ise Şenol Güneş'in kimleri kadrodan çıkaracağı konusu merak konusuydu.
Benim bu açıdan öne çıkan favorilerim; kaleci Gökhan Akkan, Efecan, Kerem, Halil Akbunar, Taylan, Dorukhan, Rıdvan Yılmaz ve Abdülkadir Ömür...
‘’Altay hak ettiği yerde‘’
Temkinli takımların dengeli oyununda Altay daha set hücumunu deneyen ama pozisyon bulamayan taraf olurken, dikine gitmeye çalışan ve savunma arkası topları deneyen Altınordu; Metehan ve Ahmet İlhan'ın çabuklukları ile pozisyon üretmeyi başardı. 12. dakikada Ahmet İlhan yakaladığı fırsatta kaleci Cihan'a takılınca kısır geçen ilk yarıda tabela da değişmedi.
Gol makinası sahneye çıktı
İkinci yarıya Mustafa Denizli, Erhan ve Paixao hamlesi ile gelince oyunun dengesi değişti. Kenar toplarda çok etkili gözüken Altay, Altınordu ceza sahasına çok etkili geldi. Paixao'nun indirdiği toplar haricinde direkten çıkan net bir fırsatı kaçırması bu oyun üstünlüğüne rağmen gol çıkaramaması Altay adına, Ahmet İlhan'ın kornerden vurduğu kafanın yine Cihan'ın müdahalesi ile gol olmaması da Altınordu adına önemli fırsatlardı. Finallerin geleneği uzatma ve penaltılar mı geliyor derken oyuna girdiği andan itibaren gol atacağını hissettiren Altay'ın gol makinası sahneye çıktı. Yine bir yan topta Erhan'ın indirdiği topa dokunan Paixao, Altay'ın Süper Lig'e çıktığını ilan eden golü attı. Ligde 2 kez kaybettiği rakibini bana göre Mustafa Denizli tecrübesi ile geçmeyi başaran Altay özlediği, hakettiği ve yakıştığı yere geri dönmüş oldu.
‘’Dar alanda kaderi belirler‘’
Türkiye Kupası finalini hak ettiği andan itibaren ligde iyi yaptığı savunma anlayışı bozulan, performansı dalgalanan bir Antalyaspor izledik. Yine de belli maçlarda 6’lı savunma yaparak rakiplerine pozisyon vermeyen, hücum ederken seçici, çabuk oyuncularının bulduğu boş alanı iyi değerlendiren oyun tarzları ile finalde de iddialı olabilirler. Özellikle topu kazandıkları anda Nuri’nin top kullanma becerisi ve tecrübesi, Fredy ve Amilton’un savunmaya yaptıkları katkıdan ödün vermeden süratlerini kullanan oyuncular olmaları ve yükselen değer Gökdeniz’in en önde rakip stoperleri hataya zorlayabilecek özellikleri ile etkili olacaklardır.
Ghezzal’ı savunmak önemli
Beşiktaş’ın dar alanda zorlanan bir takım olduğu düşünülürse oyunu olabildiğince dar alanda oynayabilmek Antalyaspor için en önemli detay. Sonrasında ise duran topların finalin kaderini belirleyebileceğini düşünüyorum. Beşiktaş’ın bu konudaki etkili oyuncuları Vida, Welinton’a karşı duran top savunmasının kalitesi de Antalyaspor tarafı için belirleyici. Son olarak; takım olarak büyük bir mücadele vermeden Beşiktaş gibi bir takımı yenmenin mümkün olmadığı gerçeğinin yanında Antalyaspor’un sezonun oyuncusu Ghezzal’ı ne kadar iyi savunacağı kupadaki kaderini de belirleyecek.
‘’Tarihin en değerlisi‘’
Beşiktaş, Ghezzal'ın kornerinde Welinton asisti ve Vida ile bulduğu erken gole rağmen oyunun kontrolünü almayı başaramadı. Hem akan oyunda hem de duran toplarda gole yakın taraf Göztepe oldu. Özellikle N'Sakala'nın rakiplerine uzak kalması Halil Akbunar için boş alan demekti, Halil de bu alanları iyi değerlendirdi. Alpaslan ile gelen beraberlik golü dışında yine Alpaslan ve Ndiaye ile net fırsatları kaçıran taraf Göztepe oldu. 2. yarıya Beşiktaş topa hakim olarak başladı. Ancak üretkenlik konusunda Ghezzal dışında hiçbir forvet oyuncusundan performans alamayınca Beşiktaş son bölüme stresli girdi.
Adeta nefes aldırdı
Bu stres Larin'in önüne düşen topta Alpaslan'ın müdahalesi ile gelen penaltıyla bitti. Ghezzal'ın golü adeta nefes aldırdı. Oyun konsantrasyonu yükselen Beşiktaş rakip sahada daha fazla kalan taraf olmaya devam etti. Atiba, Josef, Ghezzal ve Rosier ağırlıklarını koydular. Josef, Atiba ve Töre fişi çekecek net fırsatları kaçırdılar. Yine de fiziksel olarak ayakta kaldığı maçın 2. yarısında galibiyeti hak eden performansı ile hem maçı hem de tarihinin en değerli şampiyonluğu kazanarak maçı bitirmeyi başardı.