Arama

Popüler aramalar

‘’Farklı Trabzon!‘’

Yetmedi, ikinci yarıda özellikle sağ tarafın (Serkan ve oyunda kaldığı sürece Volkan’ın) aksaması, rakibin bu bölgeyi iyi kullanmasını sağladı. Nitekim bu bölgeden peşpeşe gelen ataklarda önce Holman direk şansızlığıyla verilen sinyal Kamil Zayette’ın maç deneyimi az iki savunmacı arasında zorlanmadan yaptığı vuruşla, Trabzonspor için rahat götürdüğü maçta sıkıntılı süreci başlattı. Bu durum Olcan-Yasin işbirliğiyle gelen ve farkı yeniden ikiye çıkaran gole kadar devam etti.

Oysa ki çok iyi başladığı maçta Bordo-Mavililer’de 3 gün önceki kupa zaferinin ne yorgunluğu ne de rehaveti vardı. Ardı sıra gelen, hazırlanış, son vuruş estetiği açısından birbirinden şık gollerle Trabzonspor, bu sezon birçok maçta taraftarına çektirdiği futbol işkencesini Sivasspor’un ardından, sözünü ettiğimiz 46-84 dakikaları arası hariç bu maçla da unutturmuş oldu.

Bülent Korkmaz, sahaya çıkardığı kadroyla Trabzonspor’dan rehavet beklemediğini gösterdi, nitekim bunda da yanılmadı. Ama kötü savunmayla iki farklı skor geldikten sonra da daha 25. dakikada oyuna kritik bir müdahale yaptı. Bu müdahale önlem değil risk almak olarak adlandırılabilir. Zira tek forvetle başladığı oyunda Tayfun-Tevfik-Doka ile bu bölgeyi üçledi. Karşılığını da aldı. İkinci yarıda risk düzeyi daha da artırılıp da sonuç alınamayınca da ligde kalma yolunda büyük umutlarla geldiği Trabzon’dan uzatmalarda bulduğu gole rağmen hüsranla ayrılmak durumunda kaldı.

Ergun Ata

14 Mayıs 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Neredeydiniz!‘’

Tolunay Kafkas, gol ya da golleri amaçlayan bir kadro sahaya sürdü. Adrian’ın kaçırdığı penaltıda kaleciden dönen topu tamamlayıp takımına, maça avantajlı başlayan Sivasspor karşısında tur için yeterli olabilecek skoru sağlamasından sonra ikinci yarıda çok daha farklı bir Trabzonspor izledik.

Yenilecek olası golün turu götüreceği kaygısıyla temkinli başladığı ikinci yarıda Zokora-Halil-Adrian işbirliğiyle gelen ikinci gol, konuk ekipte Rıza Çalımbay’ı artık öncelikli olarak maçı uzatmaya taşıyabilecek sayı arayışına itti. Risk alma sırası artık Kırmızı-Beyazlılar’daydı. Her hücum girişimi sonrasında geride kontra yemeye uygun boşluklar yaratılıyordu. Nitekim çok geçmeden bunlardan birinde, maçın henüz ilk dakikasında çok daha uygun pozisyonda topu auta gönderen Adrian, üçüncü kez sahneye çıktı, Soner’le duvar pası yaparak farkı artırdı ve Sivasspor’un tümüyle demoralize olmasını sağladı. Sonrasında kopan oyunda Olcan, Volkan ve Aykut, Bordo-Mavili ekibin son yıllardaki en farklı galibiyetine imza atmasını sağladı. Skorda bu farkın oluşmasına öncelikli olarak bir çok golde pozisyonun içinde olan Halil ve 3 gole imza atıp bir de asist yapan Adrian’ın rolü büyük olsa da, özellikle ikinci yarıda sergiledikleri futbolla tüm oyuncuların takım halinde vasatın üzerinde performans gösterdiklerine tanık olduk.

Kötü bir sezon geçiren ve bu maça da çok iyi başladığı söylenemeyecek olan Trabzonspor’un 6 farklı skorla adını finale yazdırması, erken seçim sonucunu doğuran ligdeki konumunun ardından camianın moral motivasyonunu ve özgüvenini üst düzeye çıkardı. Dolayısıyla taraftarına, “Şimdiye kadar neredeydiniz?” sorusunu sordurarak sorumluluklarını artırıp hedefini büyüttü: Kupa ve Avrupa! 22 Mayıs’a şunun şurasında ne kaldı ki?

09 Mayıs 2013, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Süper goller‘’

İlk yarı boyunca iki takım da topu rakip kaleye taşımakta zorlandı. Böylece kaleciler ve savunma oyuncuları için ilk bir saatlik süre ter idmanı biçiminde geçti.

Bunun nedenini ‘Sadece kulübün kasasına girecek paranın miktarını etkileyecek’ bir beşinciliğin yarattığı strese bağlasanız, değil. Zira kazanmaya yönelik bir çaba yoktu iki tarafta da. Hadi rakip kaleye ilk şutunu 53. dakikada Olcan’la atabilen Trabzonspor’un aklı Çarşamba’da diyelim. Kayserispor’a ne oldu? Eksikleri olsa da, bu kadar rahat, tribün baskısı, puan kaygısı olmayan bir maçta ortaya konulan kötü futbolun tek izahı, ligi kafalarında bitirmiş olmalarıyla ilişkilendirilebilir.

Yoksa son 3 maçı kazanmış olsa bile kötü bir sezon geçiren Trabzonspor kalesinde dişe dokunur tehlike yaratma konusunda zorlandılar. Taa ki Biseswar oyuna girinceye, o girdikten sadece 2 dakika sonra Bobo da ortaya çıkana kadar. Bu iki oyuncu, 15 dakikada oyunu kopardı. Birbirlerine yaptıkları asistler kadar gol vuruşları da tek kelimeyle harikaydı. Tıpkı Trabzonspor’un şeref sayısını atan Olcan’ın vuruşu gibi.

Kayserispor bir oyuncuyla maçın kaderini değiştirirken, Tolunay Kafkas, Alanzinho, Henrique ve Volkan takviyelerine karşın oyunun kötü gidişatına etki edemedi. Gariptir, girenler, yerlerine girdikleri oyuncuları aratır oldular.

Son 3 maçta iyi oynamasa da aldığı 9 puanla ligde kalmayı matematiksel olarak garantileyen Trabzonspor, bu maçta da aklının olduğu Çarşamba için hiç de umut vermedi. Yoksa 5. olduğu takdirde kazanacağı artı 6 milyon liranın, 200 milyon lirayı aşkın borcu olan bir kulüp için fazla anlamı olmasa gerek!

Ergun Ata

05 Mayıs 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hasılat, ceza!‘’

Sosyal medyada tepki fırtınası, yok efendim arkadaşların, “Aziz Yıldırım’a ve Fenerbahçe’ye küfretme özgürlüğünü” engelleyemezmişiz!

Bu nedenle başkan adaylarına taraftar tribün hasılat gelirleri ve ceza ilişkileriyle ilgili biraz bilgi sunalım. Zira onların oy potansiyellerine göre başvuracağı taraftar grupları olacak. Destek, oy istenecek, belki de bazılarına tavizler verilecek vs...

Trabzonspor’un kombine gelirlerinin tamamı Fenerbahçe’nin bir maçlık hasılatı. Kombine miktarları düşük tutuldu ki bu doğal, arz talep meselesi. Taraftar gruplarına ücretsiz ya da indirimli verilen kombineler de artısı.

Geçen sezondan cezalı Trabzonspor bu sezon ilk 3 maçını seyircisiz oynadı. Sonra Galatasaray maçında ceza aldı, Karabükspor maçı da seyircisiz.

Avrupa’da Videoton, ligde ise şampiyonluk yaşamış Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor maçlarını çıkarın diğer maçlardaki ortalama hasılat geliri KDV hariç 20 bin lira. Bir maçın güvenlik şirketine ödemesi 30 bin Lira. Hadi o 5 maçı ekleyin maç başı ortalama hasılat 60 bin lira.

Trabzonspor sahaya atılan yabancı yanıcı maddeler nedeniyle PDFK’dan toplam 105 bin lira ceza almış.
Ankara’da takımın 4 farkla kazandığı Gençlerbirliği maçında küfürlü tezahürat nedeniyle ödenen ceza 30 bin lira. Galatasaray ile Trabzon’da oynanan maçta küfürlü tezahürat ikiye katlandı. Yani 60 bin Lira. Böylece küfür ve kötü tezahürat nedeniyle ödenen ceza 90 bin lira oldu. Son olarak Gençlerbirliği maçında ‘Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’ye küfür özgürlüklerine’ dil uzattığımız arkadaşlar (!) yüzünden Trabzonspor, PFDK’ye sevkedildi. Verilirse ceza miktarı 120 bin olacak. 3 maç daha var, Kayseri, sonra Trabzon’daki İBB ve deplasmandaki Galatasaray maçlarından birinde tekrarı halinde saha kapama cezası.

Trabzonspor Kulübü’ne öyle ya da böyle 5 yıldan beri hizmet eden bir Başkana Manisa İzmir yolunda yapılan çirkinlik de en iğrenci .

Ey başkan adayları: Trabzonspor’un taraftar profili bu! Yağmur çamur, sıcak-soğuk demeden bordo mavili renklere bir çıkar gözetmeksizin bağlı olan taraftarlar ve grupları tabi ki tenzih ediyoruz. Sözünü ettiklerimizin sayıları az ama çoğunluk sessiz kaldığı için onlar ön planda. Sizinle pazarlık edecek olanlar da onlar.
Belki hesap kitap yaparsınız seçim öncesi, tribün tablosu bu!

03 Mayıs 2013, Cuma 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kongre politikası!‘’

Bu kişilerin ekipleri mi yok, var da açıklamıyorlar mı, seçim stratejisi gereği mi bekletiyorlar belli değil. Şu ana kadar bir başkan adayı çıkıp; “Şu şu kişilerin, ekonomik ve sportif deneyimleriyle, şu şu kişilerin de iktidarla ilişkiler konusunda yeterli donanıma sahip olduklarına inanıyorum. Sorunları çözecek, bu kulübü yeniden zirveye oynatabilecek bir ekiple geleceğim” demedi. Buna aylardır hazırlık yapanlarla, daha önceki gün bir otel salonundaki sohbet toplantısında adaylığını açıklayanlar da dahil.

Bu durumda her şey kendiliğinden gelişecek, seçim hesapları yapılacak, güçlü olduğu düşünülen iki aday önceliği alacak, muhtemelen biri eski, diğeri yeni bakanın koruması altına girecek, listeler yeterlilik ya da gereklilik gibi faktörlerin tamamen devre dışı bırakılmasıyla seçim, siyaset, kişisel ilişkiler vs. kontrolünde oluşacak olan Trabzonspor’un yeniden kayıp sezon ya da sezonlarına olacak.

Bu durum kesinlikle yanlış ama kaçınılmaz da bir zorunluluk. Zira ülke, adına “İleri Demokrasi” denilen, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin dolaylı olarak tek elde toplandığı bir sistemle yönetiliyor. Lig şampiyonluğu kupasının verilip verilmeyeceğine bile bir kişi karar verebiliyor. Dolayısıyla Trabzonspor’u yöneteceklerin bu siyasi gücü arkalarına almaktan başka çareleri yok. Kimse kendini kandırmasın. Bu kadar borcun altından kalkmak, kısa vadede gerekli olan 30-35 milyon liralık sıcak para kaynağı yaratmak hiçbir kimsenin harcı değil.
Kim çıkar da, “Benim ekibim şu kişiler. Tabi ki siyasetin karşısında duramayız ama güdümüne de girmeyeceğiz. Şuradan kaynak yaratacağız, şike davasının ucu nereye dokunursa dokunsun sonuna kadar gideceğiz” derse normal camialarda en büyük desteği tartışmasız görür. Ama Trabzonspor’da? Ona yukarıdaki nedenlerden ötürü bir şey diyemeyiz işte!

30 Nisan 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Artık matematiksel!‘’

Önceliği puandan çok, iyi futbol sergilemeye verdiler. Karşılarında Fuat Çapa yönetiminde haftalardır bunu yapmaya çalışan bir Gençlerbirliği olduğu için ortaya keyifle izlenilir, pozisyonu bol bir karşılaşma çıktı. Pozisyonun bolluğunun, kötü maçların doğal sonucu savunmacıların beceriksizliğinden değil, hücum hattında görev yapan oyuncuların becerisine dayalı olduğunun altını özellikle çizelim.

Böylesi maçın tek eksiği ikide kalan gol sayısı. Bunun nedeni iki takım açısından çok farklı. Trabzonspor için, son vuruş yetersizliği. Zira Bordo-Mavililer de maçın başından itibaren kaleyi gören şutlar attı. Ama Olcan ve Adrian’ın kaçırdıklarını beceriksizlikle bile adlandırmak kolay değil. Gençlerbirliği içinse tek engel Onur! Vleminckx, Azofeifa ve Hurşut’un vuruşlarındaki refleksi tek kelimeyle olağanüstüydü.

Trabzonspor’un ligin bitimine sadece 3 hafta kala ligde kalmasını matematiksel olarak da kesinleştiren iki gole değinmemek, ilkinde Halil’in orta alandan Cech’e attığı uzun toptan sonra koşarak ceza alanı içinde bu oyuncunun ortasına yaptığı şık kafa vuruşuna haksızlık etmek olurdu ki, böylece bunu engellemiş olduk! İkincisinde de kaçırdıklarıyla demoralize olmasına karşın Olcan’ın uzun süre taşıdığı topa yaptığı plase vuruşun da tabi ki!

Trabzonspor’da artık ilk beş hesaplarını yaptırmaya başlayan bu galibiyeti elde ederken ve sahada tüm bu güzellikler yaşanırken, tribünleri genelde çirkin tezahüratlarla kulübe verilecek cezanın miktarını artırma faaliyetiyle meşguldü, yazık!

28 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Atan kazanıyor!‘’

Bolca pozisyon buldu. Son 20 dakikaya kadar Bordo-Mavililer iyice bunalttı. Bunların çoğunda son vuruş sıkıntısı yaşadı, kalanında da Onur’u aşamadı. Ev sahibi ekip, hücum bölgesinde Kamara’dan kadro dışı olması, Erkan’dan daha maçın başlarında sakatlanması, Alper’den de cezası nedeniyle mahrum oynamasına karşın, bu ezici üstünlüğü kurdu. Tek eksiği skor üretememesi oldu. Son 20 dakikada baş gösteren yorgunluk ve rakibin özgüven kazanması, etkinliği azalttı.

Maçın başlarında yediği gole karşılık vermek amacıyla giderek daha fazla risk almaya başlayan Eskişehirspor’dan yediği baskı, adına pek yakışmayan Trabzonspor, rakibin geride bıraktığı boşlukları değerlendirmek için bu bölgede genel olarak çoğalmayı başaramadı. Oysa ki bunu başardığı iki çabuk çıkışta da Yasin ve Olcan ile maçın belki de en etkili pozisyonlarını buldu. Bunları değerlendirebilse, bunca baskı yediği karşılaşmada skor rahatlığını erken yakalayacak ve 3 puana daha kolay ulaşabilecekti.

Adrian’ın mükemmel golüyle öne geçtikten sonra, her şeye karşın biraz rakibin beceriksizliği, biraz şans ve bütün bunlardan arta kalanlarda da Onur’la galibiyete ulaşan Bordo-Mavililer, böylece puan cetvelinde son 4 haftaya daha rahat girebilecek sıraya yükseldi.

23 Nisan 2013, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Genel Kurul senaryoları‘’

Trabzonspor’da Genel Kurul senaryoları, her maçın skoruna göre değişkenlik gösteriyor. Esasında, Başkan Sadri Şener’in daha sonradan açıkladığına göre, farklı teknik direktörlere danışarak yaptığı transferlerin bekleneni vermemesi, buna bağlı olarak ilk yarıda alınan kötü skorlar, son yapılan Olağan Genel Kurul’un gündemine seçim maddesinin ekleme tartışmalarını beraberinde getirmişti ama olmadı. Zira o dönemde Şener’in ve yönetimin elinde okların yöneltildiği bir Şenol Güneş kozu vardı. Ne zaman ki Güneş istifa etti, Şener de daha Güneş’in ağzından “İstifanın ‘İ’si” çıktığı anda bunu kabul etti, Olağanüstü Genel Kurul süreci başladı. Zira okların hedefi bu kez Şener olmuştu.

Senaryolar sürekli değişiyor

Kötü kadrodan iyi skorlar almasını bekleyemezsiniz. Şenol Güneş’in yapamadığını, Tolunay Kafkas’ın yapacağını iddia etmek demek, en büyük darbeyi Kafkas’a vurmak demektir. Nitekim kaçınılmaz olan gerçekleşti ve Trabzonspor, haftalar önce yaşamaya başladığı küme düşme korkusundan, daha yeni Orduspor galibiyetiyle bir nebze olsun uzaklaştı.

Şimdi Olağanüstü Genel Kurul sürecinin işleyişine bir bakalım: Son Akhisar yenilgisi ve bu maç sonrası Başkan Sadri Şener’e yapılan çirkin hakaret, Şener’in camiayı yok sayıp sadece “ailesine” danışarak aldığı “devam etmiyorum” kararı, ardından önce sözlü, sonra da resmi siteden yapılan mayıs ayındaki Olağanüstü Genel Kurul kararı.

Camiada oluşan bir şok ortamının ardından, Sadri Şener’in Orduspor maçı oynana kadar ortaya çıkmaması, maçı dahi izlememesi, idari açıdan faturanın her zaman olduğu gibi belli çevrelerce sistemli biçimde Nevzat Şakar ve ekibine kesilmesi, ama bu maçın zor da olsa kazanılmasından sonra neredeyse bir zafer sunumunun yapılması vs. yaşandı.

Akhisar maçı sonrası Orduspor maçı öncesi ilk Senaryo: Olağanüstü Genel Kurul yapılacak. Sadri Şener aday olmayacak.

Küme düşme hattındaki Orduspor’a karşı alınan “Zaferden!” sonraki senaryo: Olağanüstü Genel Kurul ertelenebilir. Yapılırsa Şener aday olacak.

Kırıcı süreç!

İşlerin şu ya da bu nedenle kötü gittiği dönemlerde genel kurul önceleri ve hemen sonraları çok tehlikelidir. Kırgınlıkların, suçlamaların tavan yaptığı dönemlerdir bunlar. Örneğin 2010 Genel Kurul sonrası, resmen henüz olmasa da, camianın gururla dile getirdiği 2010-11 sezonun şampiyon kadrosunun oluşmasında katkıları yadsınamaz olan Hayrettin Hacısalihoğlu’nun, Federasyon Yönetim Kurulu üyeliği döneminde daha 3 Temmuz süreci başlamadan önce ligin tesciline şerh koyan Süleyman Atal’ın, medyaya yapılan “Aziz’in arkasındakiler” servisiyle yıpratılmaları... Resmi site aracılığıyla Atal’ın Federasyon Yönetim Kurulu’ndan istifasının istenmesi! Şimdi de bir röportajın başından dibinden kesilerek ön plana çıkarılan bir cümle ile eski asbaşkanlardan Erol Tuna’ya yine resmi siteden ağır suçlamalar... Sivas’ta yönetim yanlısı-karşıtı grupların kavgasıyla oluşan çirkin görüntü vs...

Belli ki, kupa rövanşına yönelik Olağanüstü Genel Kurul kararında revize beklentisi, önümüzdeki günlerde yeni tartışmaları, kırgınlıkları da beraberinde getirecektir. Daha fazla kırıp dökmeden gereken yapılmalıdır.
Olağanüstü Genel Kurul kararı alınmışsa, hemen resmiyet kazandırılmalı ve mutlaka söz verilen tarihte yapılmalıdır. Sadri Şener aday olacaksa olmalı, diğer adayları küçük düşürecek söylemlerden kesinlikle kaçınmalıdır.

Bu Genel Kurul’un gündemine eski yönetici Av. Ali Sürmen’in de uyardığı gibi mutlaka tüzük değişikliği maddesi eklenip, güven tazeleyecek olan Şener’in veya olası adaylardan birinin başkanlığında gelecek yönetimin görev süresinin uzatılması sağlanmalıdır.

Genel Kurul kararını bu saatten sonra saha sonuçlarına bağlamak, üyelerin kafasında, “Ne yani, bu takım küme düşerse mi genel kurula gidecek!” yorumunu yaptırmakta ve camiayı küçültmektedir.

Son sözümüz budur!

21 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI